Sayfa:Cumhurbaşkanlığı Atatürk Müze Köşkü Giriş Holünün İç Mekân ve Mobilya Bakımından İncelenmesi.pdf/2

Bu sayfa doğrulanmış

T. Andaç Güzel ve H.H. Efe, Cumhurbaşkanlığı Atatürk Müze Köşkü Giriş Holünün İç Mekân ve Mobilya Bakımından İncelenmesi


Giriş

Günümüzde müze olarak hizmet veren "Atatürk Müze Köşkü," Türkiye'nin başkenti Ankara'da yer almaktadır. Bu köşk Türkiye ve Cumhuriyet tarihi açısından önemli bir yeri olan tarihî bir mekândır. Yapı ilk zamanlarında Ankara'nın Çankaya ilçesinde yazlık bir bağ evi olarak kullanılmıştır. Zaman içerisinde ilk olarak "Kasapoğlu Köşkü," daha sonra "Bulgurluzade Tevfik Efendi Köşkü" gibi farklı isimler ile anılan mekân, Atatürk'ün burada ikâmet etmeye başlamasından sonra "Ordu Köşkü," Cumhuriyet sonrası yıllarda ise "Atatürk Köşkü" olarak anılmaya başlanmıştır. 1921 yılında Atatürk tarafından yaptırılan bazı düzenlemelerden sonra bu yapı, savaş döneminin ve devrimlerin karargâhı olarak kullanılmıştır (Cumhurbaşkanlığı tarihi 1923-2005, 2005). Atatürk'ün Latife Hanım ile evlenmesi üzerine yapının bağ evi kimliğinden köşke dönüşmesi için ilk adım atılmıştır.

Savaş yıllarında karargâh olan yapı, Latife Hanım'ın varlığı ile beraber bir konut kimliğine bürünmüş ve çeşitli fonksiyonlar kazanmıştır. Küçük yapısı sebebiyle zamanla değişen ihtiyaçlara cevap veremez hâle gelince 1923 yılı yaz aylarında yapının genişletilmesine karar verilerek tadilata başlanmıştır (Soyak, 2004). Onarım işi Mimar Vedat Bey tarafından yürütülmüş, mevcut yapıya büyük bir yemek salonu, bir yatak odası, banyo, yarım sekizgen planlı bir kule ilave edilmiştir. Köşk bu hâli ile iki katlı yeni bir yapı hâline dönüşmüştür. 1924 yılı ortasında tamamlanarak Atatürk ve eşi Latife Hanım'ın hizmetine sunulmuştur.

Bu çalışma, Atatürk Müze Köşkü'nün 'Giriş Holü' isimli ve Zemin Kat-02 (ZK-02) numaralı odasının iç mekân analizi ile mobilya ve donatılarının sistematik değerlendirilmesini konu edinmiş olup çalışma giriş holü ve hâlen muhafaza edilen mobilya ve diğer donatıların; tarihsel, sanatsal, mühendislik gibi nesnel değerlerinin teknik incelenmesini kapsamaktadır. Bu çalışma ile köşkün ve giriş holünün sahip olduğu tüm elemanların cumhuriyet tarihimizle ve Atatürk ile olan ilişkilerinin vurgulaması da amaçlamaktadır. Ayrıca bu çalışma köşke ait mekânların ve eşyaların gelecek nesillere tanıtılmasını hedeflemektedir (Şekil 1).

Topkapı Sarayı Harem dairesinin iç mekânlarını, bu mekânların taşıdığı özelliklerin mekâna ve mekânı oluşturan ögeler üzerine etkisini değerlendirmiştir. Meriç (2011) de tarihimizde müze olarak ilk hizmet veren yapı olan Çinili Köşk'ün tarihçesini ve mimari özelliklerini incelemiştir. Bölükbaşı Ertürk (2010), Safranbolu'da Osmanlı dönemi geleneksel konut mimarisini incelemiş ve suyun mekân içinde kullanılmasına örnek teşkil eden havuz odalarını/havuzlu sofaları çalışmasında ele almıştır. Soner (2018) ise Topkapı Sarayı Harem dairesini konu edindiği çalışmasında, Harem dairesinin avlularını, iç mekânlarını, havuz ve bahçelerinin mekân organizasyonunu incelemiştir.

Giriş Holü

Giriş holü, rüzgârlık bölümünden sonra köşke giriş yapılan ilk alandır. Yapının orijinalinde de var olan ve sekizgen bir mermer havuzu bulunan hol, eski dönem fotoğraflarında ve hatıratlarda "taşlık," "sofa," "mermer havuzlu salon" ya da "küçük mermer havuzu bulunan salon" olarak isimlendirilmiştir. Ayrıca dönem hatıratlarından yapının bağ evi olarak kullanıldığı dönemde oldukça sade dekorasyona sahip olduğu ve konuk salonu olarak taşlığın yani giriş holünün kullanıldığı anlaşılmaktadır (Şekil 2A ve 2B) (Yalman, 1970; Bozdağ, 2001; Araz, 2007; Andaç, 2015).

Giriş holü 1924 yılında Mimar Vedat Tek tarafından restore edilmiştir. Sonrasında da yeniden dekore edilen köşkün bu hâli günümüze kadar ulaşmıştır (Şekil 3A, 3B ve 3C). Holde bir adet koltuk takımı, bir masa ve sehpa takımı, dokuma halılar ve duvar kilimleri, avize ve aplikler, çeşitli anı eşyaları, resim ve tablolar bulunmakta ve sergilenmektedir.

Literatür Özeti

Ülkemizin tarihsel ve kültürel değerlerinin parçası olan tarihi köşk, konak gibi yapılar ve onların donatıları, geçmişten geleceğe anlamlı bir bağ kuran önemli öğelerdir. Bu öğelerin hangi yönlerden ve yöntemlerle incelendiğinin araştırılması, yeni çalışmalara daha geniş bir perspektif sunmak açısından önemlidir. Çalışmanın bu bölümünde tarihi yapılar ve donatıların hangi başlıklar altında incelendiğine dair bazı literatür özetleri bulunmaktadır.

Algan (2006), çalışmasında, Tanzimat fermanıyla başlayan batılılaşmanın Osmanlı saraylarındaki mobilyalara yansıması ve özellikle de Dolmabahçe Sarayındaki iz düşümlerini incelemiştir. Eceoğlu (2007) çalışmasında Dolmabahçe Sarayı'nın renk açısından önemli bir yapıya sahip olduğuna değinerek, Dolmabahçe Sarayı'nda seçtiği dört salonda iç mekânda kullanılan renkler üzerine inceleme gerçekleştirmiştir. Başarık (2009), çalışmasında Topkapı Sarayı Harem dairesinin iç mekânlarını, bu mekânların taşıdığı özelliklerin mekâna ve mekânı oluşturan ögeler üzerine etkisini değerlendirmiştir. Meriç (2011) de tarihimizde müze olarak ilk hizmet veren yapı olan Çinili Köşk'ün tarihçesini ve mimari özelliklerini incelemiştir. Bölükbaşı Ertürk (2010), Safranbolu'da Osmanlı dönemi geleneksel konut mimarisini incelemiş ve suyun mekân içinde kullanılmasına örnek teşkil eden havuz odalarını/havuzlu sofaları çalışmasında ele almıştır. Soner (2018) ise Topkapı Sarayı Harem dairesini konu edindiği çalışmasında, Harem dairesinin avlularını, iç mekânlarını, havuz ve bahçelerinin mekân organizasyonunu incelemiştir.

72
Ankara Araştırmaları Dergisi 2020, 8(1), 71-81