Sayfa:Cinsel Saldırı ve Çocuğun Cinsel İstismarı Sanıklarının Mahkemedeki İletişimsel Amaçları.pdf/3

Bu sayfa doğrulanmış

Utku TANRIVERE


Bu çalışmada, Türk Ceza Kanunu’nun 102 ve 103. maddelerinde tanımlanan “cinsel saldırı” ve “çocukların cinsel istismarı” suçlamalarının yöneltildiği sanıkların ifadeleri konu edilmektedir. Cinsel dokunulmazlığa karşı suçlar; Türk Ceza Kanunu’nun ikinci kitap (özel hükümler), ikinci kısım (kişilere karşı suçlar), altıncı bölümünde tanımlanmaktadır. Bu bölümde, cinsel saldırı ve çocukların cinsel istismarı ile beraber reşit olmayanla cinsel ilişki ve cinsel taciz suçları da yer almaktadır. Araştırmanın temel sorusu ise cinsel saldırı ve çocukların cinsel istismarı suçlamalarının yöneltildiği sanık ifadelerinde hangi altsözcelerin (İng.: move) bulunduğu ve bunların savunma söylemi kapsamındaki işlevlerinin ne olduğudur. Zira ilgili altsözceler yalnızca bir dil izlemini değil, savunma türü ve amacı gözetildiğinde, sanıkların hukuk izlemlerini de ortaya koyacaktır.


Kuramsal Çerçeve

Altsözce çözümlemesi; Swales tarafından tür incelemeleri kapsamında 1981 yılında, belirli bir alandaki araştırma makalelerinin kurgusunu ortaya koymak ve öğretmek amacıyla geliştirilmiştir (Biber, Connor ve Upton, 2007, s. 29; Moreno ve Swales, 2018, s. 40). Bhatia da Swales’ın bilimsel araştırma makaleleri üzerinde yaptığı bu çalışmayı örnek gösterirken altsözce çözümlemesini “metin türünün yapısal yorumu” başlığıyla tür incelemeleri altında ele alır (1993, ss. 29-30). Zira türlerin ayırt edilmesindeki en önemli etken iletişimsel amaç olduğundan, bu amaca hizmet eden parçacıklar olarak nitelenebilecek altsözceler türün tanımlanmasında son derece önemlidir. Bunlar bir araya gelerek bir metnin “bilişsel yapı”sını (İng.: cognitive structure) oluştururlar (Bhatia, 1993, s. 30; 2017, ss. 150, 167). Özyıldırım da altsözcenin (“adım” adlandırmasıyla) “kendi içinde bir bütünlüğü olan konuşma parçaları veya bunların yerini tutan şeyler” olarak tanımlandığını belirtir ve dolayısıyla bunlar “tümceötesi” veya “büyük ölçekli yapılar” (İng.: superstructure; macrostructure) olarak anılırlar (2003, s. 93). Tam olarak bu noktada Van Dijk (1980, s. 110), yasal belgeler ve mahkeme duruşmalarının, “kurumsallaşmış şemaları olan söylem türleri” olduğunu ifade eder. Dolayısıyla daha önce de ifade edildiği gibi belirli bir amaçla ve belirli koşullar altında sıkça tekrar edilerek kurumsallaşan bir söylem türü olarak “savunma”, bu çerçevede, tümceötesi yapılarla örülü ve tanımlanabilir bir kurguya sahip olmalıdır.

Moreno ve Swales, altsözceye ve altsözce çözümlemesine ilişkin temelleri beş maddede özetlemiştir (2018, s. 41):

  • Retorik birer yapı teşkil eden altsözceler farklı uzunluklarda olabilir: Metinde kısa bir tümce ya da uzunca bir paragraf olarak bulunabilirler.
  • Bir altsözcenin yer aldığı metindeki işlev, bir ya da daha fazla özgül işlevden (adımdan) oluşur.
  • Altsözcelerin sınırları çapraşık olabilir. Böylesi durumlarda sözcüksel veya sözdizimsel bir tarama yapılmalı ve yakın bir okuma ile konu değişiklikleri takip edilmelidir.
  • İncelenen türün kendi konusunda uzman kişilerce, örneğin duruşma ifadeleri için hukukçular tarafından, çözümlemeden elde edilen bulguların doğrulanması sağlanabilir.
  • Bu bulgular, ilgili alan uzmanı olmamakla beraber başka kişilerce de doğrulanabilir.

Buraya kadar yer verilen bilgiler ve yazındaki çalışmalara bakıldığında, altsözce çözümlemesinin yalnızca tür incelemeleri kapsamında değil, söylem çözümlemesi için de önemli bir yaklaşım olduğu ortaya çıkmaktadır. Bugüne dek pek çok farklı alandan bilimsel veya meslekî metin, altsözce çözümlemesiyle incelenmiş ve söylem özellikleri ortaya konulmuştur (Biber ve ark., 2007, s. 29). Tümceötesi dilsel yapının incelendiği söylem çözümlemesi çalışmalarında metnin kurgusuna odaklanıldığı ve genellikle az sayıda örnekle detaylı nitel çözümlemelerin yapıldığı belirtilmektedir (Upton ve Cohen, 2009, s. 586). Altsözce ve metin arasındaki bağıntı, Upton ve Cohen tarafından şu şekilde açıklanmaktadır (2009, s. 588):

Altsözce çözümlemesi, (odağın anlam ve fikirlerde olduğu) yukarıdan aşağıya bir yaklaşım olarak, bir türdeki metinlerin söylem yapısının çözümlenmesi için geliştirilmiştir; metin, her

394