Sayfa:Ceza hukukunda nefret ve ayrımcılık.pdf/89

Bu sayfa istinsah edilmiş

ve vazife şehitlerinin dul ve yetimleri ile malul ve gaziler için alınacak tedbirler eşitlik ilkesine aykırı sayılmaz.” Bu maddeye göre, madde kapsamında özel durumları belirtilen bireylerin dezavantajlı bir grupta yer aldıklarının kabulü ile bu kişilere yönelik alınacak tedbirler ve pozitif uygulamalar eşitlik ilkesine aykırı olarak nitelendirilemez. Aksine söz konusu dezavantajların ortadan kaldırılması yahut kaldırılabilir nitelikte olmayanlar için bu bireyler lehine farklı düzenlemelerin yapılması gerekmektedir.

Anayasa'nın 10. maddesinin 4. fıkrası doğrudan ayrımcılık yasağına yöneliktir. “Hiçbir kişiye, aileye, zümreye veya sınıfa imtiyaz tanınamaz.” Buna göre, belli bir aileden gelmek, zümre ya da sınıfa dahil olmak herhangi bir ayrımcı muamelenin gerekçesi olamayacaktır. Sayılan bu haller doğrudan açıkça yasaklanmıştır.

Anayasa'nın 10. maddesinin son fıkrasında, eşitlik ilkesinin devlet eliyle anayasal düzende korunduğunu vurgulanmıştır. Buna göre, “Devlet organları ve idare makamları bütün işlemlerinde kanun önünde eşitlik ilkesine uygun olarak hareket etmek zorundadırlar.” Maddenin geneline ilişkin bir hüküm olan bu fıkra ile Devletin görev ve sorumlulukları belirlenmiştir. Ayrıca maddede pozitif ayrımcılık yapılması gerektiği belirlenen durumlarda bu politikaların devlet tarafından düzenlenmesi ve uygulanması gerekir. Kanımızca Anayasa ile açıkça pozitif düzenlemelerin yapılması gerektiği belirlenen hallerde pozitif ayrımcılık yapılmaması, bireyler arasındaki fili eşitliğin sağlanmasını engelleyecektir.

  Anayasa Mahkemesi, kanun önünde eşitlik ilkesine ilişkin bir kararında; bu maddenin “ayrımcılık yasağı” başlığı altında düzenlenmese de anayasal anlamda normatif bir değer taşıması sebebiyle, ayrımcılık yasağı kapsamında değerlendirilmesi ve etkili bir uygulama sağlanması gerektiğini belirtmiştir. Yine aynı kararda, “Ayrımcılık yasağı ilkesi, din, siyasi görüş, cinsel ve cinsiyet kimliği gibi bir bireyin kişiliğinin unsurları olan ve kişisel tercihler temeline dayanarak veya cinsiyet, ırk, engellilik ve yaş gibi hiçbir şekilde tercih yapılamayacak kişisel özellikler temeline dayanarak fırsatlar sunulmasını ya da fırsatlardan mahrumiyetin reddini içerir.” ifadesi yer almaktadır[1]. Buna göre bireyin tercihine bağlı olanlar ya da tercihine bağlı olmayarak doğuştan gelen özellikleri sebebiyle diğerlerinden daha imtiyazlı hale gelecek bazı fırsatların sunulması da ayrımcılık olarak


  1. AYM 25.06.2014 tarihli ve 2014/256 E. sayılı bireysel başvuru kararı https://www.sinerjimevzuat.com.tr/index.jsf?dswid=5331# (E.T.: 29/10/2019)
77