Sayfa:Ceza hukukunda nefret ve ayrımcılık.pdf/13

Bu sayfa doğrulanmış
GİRİŞ

Tarihsel olarak eşitlik kavramının gelişimi ve toplumlarca benimsenmesi ile ulusal ve uluslararası hukukta; başta insan hakları hukuku olmak üzere, hukukun birçok alanında ayrımcılık yasağı kavramı öne çıkmaya başlamıştır. Değişen ve gelişen toplum yapıları ile birlikte her dil, din, renk ve etnik kökenden insanın bir arada, daha eşit şartlarda, insan onuruna yakışır bir şekilde yaşama arzusu ve ihtiyacı artmıştır. Böylece insan haklarına verilen önem artmıştır. Farklılıklar ve insanlar arasında karşılaştırılabilir nitelikte özelliklerin çeşitliliği arttıkça, ayrımcılığın gündeme geldiği alanlar da artarak çoğalmıştır. Ayrımcılık saiki barındıran, bu içgüdü ile işlenen suçlar da böylece ortaya çıkmıştır. Ayrıca çok eski zamanlardan beri, ayrımcılık gibi nefret saikiyle işlenen suçların var olduğu bilinse de insan haklarında yaşanan gelişmeler neticesinde bu alanda somut adımlar son dönemde atılmaya başlanmıştır. Bunun yanında modern toplumlarda, insan haklarına verilen önemin artması ve herkesin eşit şartlarda yaşamaya hakkı olduğu fikrinin benimsenmesi ile eşitlik ilkesi ve ayrımcılık yasağı hukuk devletinin en önemli ilkeleri arasına yerleşmiştir.

Ülkemiz, hem Avrupa Birliği Uyum Yasaları ışığında taraf olduğu sözleşmelerle hem de kendi iç hukukunda ayrımcılık yasağı ve kanun önünde eşitlik ilkeleri çerçevesinde birçok farklı alanda ayrımcılığın önüne geçmek için çeşitli düzenlemeler yapmıştır. Hem hukuk alanında hem sosyal hayatta ayrımcılığın önüne geçmek hedefi ile öncelikle, ayrımcılık yasağı ve kanun önünde eşitlik ilkeleri Anayasal bir güvenceye kavuşturulmuştur. Bunun dışında yine çeşitli kanunlarda yapılan değişikliklerle çağın ve toplumun ihtiyaçları karşılanmaya çalışılmıştır.

1982 tarihli T.C. Anayasası'nın 10. maddesi ile düzenlenen kanun önünde eşitlik ilkesi” herkesin “dil, irk, renk, cinsiyet, siyasi düşünce, felsefi inanç, din, mezhep ve benzeri” nedenlerle ayrım gözetilmeden kanunlar karşısında eşit olduğunu ifade etmektedir. Anayasa'nın 10. maddesi ile tüm bireylerin, kanunların uygulanması sırasında eşit muameleye tabi olma hakkı anayasal anlamda korunmaya çalışılmıştır. Bu hüküm ile her bireyin kanunlar önünde eşit haklara sahip olması ve bu hakların kullanılması sırasında belli sebeplerle ayrım yapılamayacağı ifade edilmektedir.


  İç hukukumuzda; ayrımcılık ilk kez bir suç olarak 26 Eylül 2004 tarihli ve 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu'nda “Ayrımcılık Suçu” başlığı altında ceza yasamızda yerini

1