42
kaç gün kalabiliriz; çünkü ‘pasanggrahan’da (memurlar için misafirhane) tavşan kadar büyük fareler, korkunç sinekler ve böcekler var,” demiş. Babam birkaç gün sonra kendi gemisiyle, 57 Sangirili balıkçıyla beraber gelmiş. Yanında bir Endonezyalı marangoz, bir taşçı ustası da getirmiş. Ambalaj sandıkları, kitaplar, radyo ve biz çocuklar için de bir gözü olmayan küçük bir at almıştı. Tipik Makassar türü. Annem de Makassar’daki Çinlilerden ucuza ipek kumaşlar ve porselen takımları almış. Çünkü geldiğimiz bu yeni yerde boş kalmak istememişti.
Küçük Doom Adası, iki kilometre kare büyüklüğünde bir alan, Amerikan ve Japon ordularının mallarıyla doluydu ve ev yapmak için hemen hemen bütün inşaat malzemeleri mevcuttu. Şimdi düşünüyorum da, babam o zaman 57 Sangiri balıkçıdan sorumluydu ve çok adil bir insandı. Birinci görevi, çoğunluğu genç ve ailesiz olan bu insanlara birer ev yapmaktı. O zaman askerî depolar vardı ve bir de hapishane; fakat çoğunluğu Papualı olan suçlular, serbestçe dolaşıyorlardı. Hollandalı bir komiser babama, “Adanın sol yarısı suçlular için, sağ tarafında ise sen balıkçılar ve de kendin için güzel bir plaj seçip ev yapabilirsin,” demişti. Evimizin arka bahçesinde bir Japon yeraltı sığınağı vardı.
Evimiz çok güzel olmuştu. Babamın bürosu evin içindeydi ve balıkçılar sürekli bizim evin etrafında dolaşırlardı. Bize nasıl balık pişirileceği, adada na
Doğum belgem, Yeni Gine, 1948.