Sayfa:Carel Zwollo.pdf/240

Bu sayfada istinsah sırasında bir sorun oluştu

238

işimi daha iyi yapmaya başlamışlardı. Babam ölmeden önce (1996) bana, “Carel, eğer kalkınmacı olarak kendini ‘fazla’ hissedersen, o işi bırak, başka bir konuda gençlere yol göster; çünkü bir öğretmenin işi budur,” demişti.

Datça’da iki çevre derneğine de destek verdim. Datça’nın çevre koruma odaklı örgütlenmelere ihtiyacı vardı. Kentlerden gelenlerin maalesef “ağaç sevgisi” yoktu ve Datça’da hızlı bir şekilde beton yapılaşma başladı. Ne yazık ki 300 yıllık meşe ve zeytin ağaçları kolayca kurban ediliyordu.

Datça Belediyesi her yıl bir futbol turnuvası organize ediyordu ve Eski Datça’daki Kürt inşaatçılar da bir futbol takımı kurmak istediler ve onlar için “DADYADER”i kurduk. 11 futbol oyuncusu beni ilk önce teknik rehber olarak görevlendirdi. Hollandalıların iyi bir futbolcu imajı vardı. Sonra da Tuğrul Karapınar, teknik direktör oldu, ben de sponsordum. Bir başkası İstanbul’dan takıma forma getirince, o rolümü de kaybettim. Bugün Ağrılılar ve Muşlular futbol konusunda beni sadece “maskot” olarak hatırlıyorlar.

Bence kalkınma doğal olarak Batı ülkelerinin “şefkatliliğinin(!)” devamı. Laik ülkeler bunu din dışında her sosyo-ekonomik bölümde devam ettiriyor. Bugün küreselleşme devam ediyor ve bazen bölgesel ve dünya sorunlarına yeni yaklaşımlar gerekiyor. Türkiye’de kırk milyon genç var. Bunların on milyonu liseden sonra eğitime katılmış ve 5 milyonu ise iyi eğitimli. Bu haliyle gelişmiş bir ülke gibi görünüyor. Bu rakam dolayısıyla birçok gencin bölgesel veya dünya platformlarında bir etkisinin olması beklenir. Türkiye’de bir sürü başarılı proje gerçekleştirildi; çevre projeleri kapsamında deniz kaplumbağaları, fok balığının korunması, tarım, hayvancılık, deprem sonrası yardım, kooperatifler, balıkçılık, turizm, sağlık alanlarında olduğu gibi. Artık Türkiye’de çiftçilerin tümü ineklerde suni tohumlamayı kabul ediyor. Oysa Hollanda’da hâlâ aşırı Protestanlar bunu reddediyor. Türkiye’deki birçok kalkınma deneyimini sivil toplum ve gençler aracılığıyla Asya, Afrika ve diğer ülkelere transfer etme dönemi geldi, diyebilirim.

Türkiye toplumu medya, televizyon ve filmler bağlamında oldukça baskı altında; iyi bir evlat, iyi bir çocuk olma baskısı altında. Türkiye’de nasıl iyi bir çocuk olunur? Çocuklar büyüklere saygı göstermelidir, baba ve annenin istediğini yapmalıdır. Türkiye’de anneler

Türkiye’deki birçok kalkınma deneyimini sivil toplum ve gençler aracılığıyla Asya, Afrika ve diğer ülkelere transfer etme dönemi geldi diyebilirim.