235
Aslında “klientalizm” genellikle üçüncü dünyanın sosyal ilişkilerini temsil eder. Daha önce de sözünü ettiğim gibi hocam Jeremy Boissevain’in kitabı Friends of Friends de Malta ve Güney İtalya’daki bu tür “feodalizm” yapılarını anlatır. Mehmet Ali Ağa 1809’da, Datça’daki en önemli tarihsel bina olan bir konağı inşa ettirmiştir. O konak için Datça’nın “elmas”ı denebilir.
Eski Datça’da Can Yücel ve eşi Güler de 1989 yılında eski bir taş ev satın almışlardı. İkisi de tam anlamıyla kozmopolit sanatçılar. Güler Yücel, Eski Datça’da yaşayan soylu bir Cumhuriyet hanımefendisi. Ben ona gerçek leydi diyorum. Çünkü Can’la birlikte “doğru” bir hayat yaşamak istiyorlardı ve Can’ın ölümünden sonra da kapısı herkese açık oldu ve o evde herkes rahatça duygularını ve fikirlerini paylaşabiliyor. Son yıllarda o kadar çok kişi ziyaretine geldi ki, zaman zaman ruhunu dinlendirmek için kapıları kısa süreliğine de olsa kapatıyor. “Ne kadar yalansız yaşarsak, o kadar iyi,” diye yazan Can’ın mezar taşı maalesef bir saldırıya uğradı.
Komşularım Muşlu Şimşek ailesi, benim Türkiye’deki üçüncü bilim kaynağı ailem oldu. Bir başka eskimo ailem. Bu geniş ailenin geleneksel adetlerini bir antropolog olarak 23 sene boyunca ince ince gözlemledim. Kızları, Yıldız ve Seden’i okula götürdüm; çünkü baba, kız çocuklarının eğitimini faydalı bulmuyordu. İkisi de liseyi bitirdi. Oğulları Aydın, ben Ankara’da yaşarken evime ve bahçeme baktı ve babası Sırrı gibi iyi bir sıvacı ustası oldu. Fakat Aydın’ın sıva işi herkesten farklıydı. Ben onun daha iyi, ince, titiz ve adeta bir sanatkâr gibi çalıştığını fark ettim. Ayrıca bilmediği işlerle ilgili hemen bir ustaya danışırdı, tam bir “entrepreneur” (girişimci) zihniyeti vardı. Aydın bir işadamı gibi “networking” (ağ) yaptı.