21
ya'nın Hollanda'ya yaptığının benzerini sömürge ülkesi olan Endonezya'ya yaptı, orayı işgal etti ve oradaki varlıklarına, kaynaklarına el koydu. Japonlar, Endonezya'yı işgal ettiğinde, burada yaşayan Hollandalı erkek, kadın ve çocukları ayrı ayrı kamplara yerleştirdiler. Kamplar orada yaşayanlar için adeta işkence yeriydi. Çoğu insan bu kamplarda açlıktan öldü.
Almanlar Hollandalı genç erkekleri alıp Almanya'daki fabrikalarda savaş için köle gibi zorla çalıştırdılar; ama okullara ve üniversitelere dokunmadılar. Dedem yine bir kurnazlık yapıp, babamın kimliğindeki doğum tarihini gizlice değiştirmiş ve babam tekrar meslek yüksek okulu öğrencisi olmuştu. Babam ve amcam Rienus, Deventer Tropikal Bitkiler Meslek Yüksek Okulu'nu İkinci Dünya Savaşı zamanında bitirmişlerdi.
Savaştan sonra dedem, babam ve amcam Den Haag'da (La Haye) iş aramış ve bulmuşlar. Dedemin deneyimli olduğu şeker sektörü orada yeni olduğu için işçiye çok ihtiyaçları varmış. Babamın gemicilik diploması vardı; fakat büyük gemilere merakı kalmamıştı. Babamın ayrıca haritalara da ilgisi bulunuyordu. Çocukluğumdan hatırlıyorum, babam her fırsatta atlaslara ve haritalara bakardı. Tabii ki bu ilgi bende de var. Babam, Den Haag'daki memura, "İki diplomaya sahibim: gemicilik ve tropikal tarım. Fakat küçük gemileri merak ediyorum, özellikle kılavuzluk, harita üzerinde yol göstermek ve büyük gemilere limana yanaşmalar konusunda kılavuzluk yapmak istiyorum," demiş. Memur da, "Tamam seni Makassar'a kilavuz olarak gönderiyorum," demiş. Amcam Rienus'u da bir Tropikal Bitki Deneme İstasyonu kurması için Yeni Gine'ye göndermişler.
Chandler marka otomobil. Arabanın üstünde oturan ninem. Lavwang dağları.
Şeker kamışı taşıyan bir öküz arabası, 1922.
Babamın küçüklüğü.