220
Hintli gençler ve ablam. 2012 yılında ablamla birlikte Hindistan’a tatil için gittiğimizde onlarla sohbet etme imkânı bulduk.
belediye başkanı K. J. Sohan, şehir planlamacısı ve aynı zamanda bir kooperatifin genel sekreteri. Sanat Bienalin’nin organizatörlüğünü de o yapıyordu. Kendisini ziyaret ettiğimde ona Türkiye’deki beyin göçünü anlattım ve Kochi’deki gençlerin diplomalarını aldıktan sonra ne yaptıklarını sordum. Bay Sohan bana şöyle cevap verdi, “Maalesef bizim gençlerin akrabaları, onları para kazanmaları için yurtdışına gönderiyorlar ve en hızlı para Körfez ülkelerinde, Suudi Arabistan’da kazanılıyor. Orada üç beş yıl çalışıyorlar, paralarını ise anne ve babalarına gönderiyorlar. Onlar da burada ev, buzdolabı, televizyon alıyorlar ve oğulları dönünce de onun için gelin adayı buluyorlar. En son para düğün için kullanılıyor ve bizim gençler yine tekrar sıfırdan başlıyorlar, eski dersleri unutuyorlar. Çünkü Suudi Arabistan’da Dubai’de bambaşka şeyler yaşıyorlar. Sadece üçüncü kuşaktan ekonomik durumu iyi olan aileler bu muhafazakâr çevreden kaçabiliyor ve istedikleri konuları seçebiliyorlar. Mal varlığı olarak zengin değiller; ama düşüncede zengin olmayı amaçlıyorlar.”
ODTÜ Sosyoloji Bölümü’nde 1991-1993 arasında öğretim görevlisiydim. Adnan Akçay’la birlikte birinci ve ikinci sınıf sosyoloji ve psikoloji öğrencilerine antropoloji dersleri verdik. Bahattin Akşit, Sencer Ayata ve Yakın Ertürk hocalarla sık sık fikir alışverişi yaptım. ODTÜ’de çok hoş bir hoca-öğrenci ilişkisi içinde güzel bir atmosfer ve yüksek akademik standartlar olduğunu hatırlıyorum. Öğrencilerime ilk önce şu dersi vermiştim: Bir antropolog üç defa yaşayabilir. Önce bebek olarak belli bir kültürde doğar ve büyür, sonra meslek olarak farklı bir kültürü, sanat ve dil dâhil öğrenir, eğer tehlikeli meslekî çalışmalar ve yolculukta geçen süreçler sonunda hâlâ yaşıyorsa, o zaman kendi kültürünü unuttuğu için onu tekrar öğrenmeye başlar. Mesela ben Yeni Gine’de doğdum, Hollanda’da büyüdüm, Türkiye ve onun halkını öğreniyorum ve sonra tekrar Hollanda’ya yarım-Türk olarak dönmeyi umuyorum. Tabii günümüzde dünya çok küçüldü. Fakat 1991 yılında internet, Google, Facebook, Twitter gibi şeyler yoktu.