20
Babaannem, babam ve amcam Endonezya'da bir tren istasyonunda, Surabaya, 1922.
Babamın gemicilik diploması vardı; fakat büyük gemilere merakı kalmamıştı. Babamın ayrıca haritalara da ilgisi bulunuyordu. Çocukluğumdan hatırlıyorum, babam her fırsatta atlaslara ve haritalara bakardı. Tabii ki bu ilgi bende de var.
okumuş. Orada yerel dilleri öğrenmiş, Endonezyalılar ve Çinlilerle dostluk kurmuş. Orada yaşadığı zaman tam bir kolonyal yaşam sürdürmüş. Dedem, Surabaya Darmo meydanında bir ev kiralamış, bir Amerikan marka Chandler otomobil satın almış, çocukları için de küçük bir at. Babam bana şöyle anlatmıştı:
"Darmo meydanında büyük bir 'Waringin' ağacı vardı (Endonezyalılara göre eski Hint dininden gelen kutsal ağaç, İngilizcede ‘banyan tree' olarak adlandırılır) ve ağacın yanında da bir hayvanat bahçesi. Çocuklar her sabah okula faytonla giderdi. Surabaya sıcak ve tropikal bir iklime sahip, deniz kenarındaydı ve serin dağ ikliminden faydalanmak için biz genellikle hafta sonları 100 km uzaklıktaki, daha yüksek ve serin bir yer olan Lawang Köyü'ne giderdik."
Babam denizciliğe çok meraklıydı; zaten Hollanda'nın bütün tarihi ve zenginliği denizciliğe bağlı olduğu için gençler genellikle bu mesleğe yönelmekteydi. Liseden sonra Amsterdam'da Denizcilik Meslek Yüksek Okulu'nu bitirmiş ve gemiciliğe başlamış, bir yıl sonra da İkinci Dünya Savaşı çıkmıştı.
İkinci Dünya Savaşı Hollanda'ya hem kendi ülkesinde hem de sahip olduğu sömürge ülkelerinde büyük zararlar verdi. Almanya Hollanda'yı işgal etti ve tüm varlıklarına el koydu. Japonya da Alman-