Sayfa:Carel Zwollo.pdf/200

Bu sayfada istinsah sırasında bir sorun oluştu

198

Eskiden bir popülist politikacı her köyde telefon ve elektrik kampanyası yaptı, daha sonra başka bir popülist politikacı herkese biri ev, diğeri araba için iki anahtar dağıtacağını söyledi. Bir başka popülist lider ise en az üç çocuk ve hatta daha fazlasını istiyor.

Eski Sovyetler Birliği, ki dünya topraklarının yüzde 30’una sahiptir, Türkiye gibi çok sayıda köyleri bulunmaktadır. Türkiye’de 70 bine yakın kırsal yerleşim sözkonusudur. Ancak Eski Sovyetlerin büyüklüğü Türkiye’nin 40 katıdır. Eskiden popülist bir politikacı her köyde telefon ve elektrik kampanyası yaptı, daha sonra başka bir popülist politikacı herkese biri ev, diğeri araba için iki anahtar dağıtacağını söyledi. Bir başka popülist lider ise en az üç çocuk ve hatta daha fazlasını istiyor.

Türkiye’nin jeofiziksel yapısına bakınca yüzde 70’i yüksek dağlar ve onların içinde platolardan oluşuyor. Fakirlik bu yapı içinde dikey olarak dağılmış durumda. Köyler veya mezralar denizden ne kadar yüksekte ise fakirlik de o kadar fazladır. Bu yerler aynı zamanda eğitim, sağlık, ulaşım olanaklarından da yoksundur. Kırsal yerleşimler çok fazla ve bunların arasında orman köyleri en fakir olanlarını oluşturuyor. 19. yüzyılda Avrupa’daki kır-kent nüfus değişimine baktığımızda Avrupa ve ABD bu iç göçünü sanayileşme için kullandı. Türkiye’de ise bu göç süreci çok daha sonra başladı. 1960lı yıllardan sonra köylüler genellikle batı illerine göç ettiler ve burada kapıcılık, taksicilik, inşaatçılık, dönercilik, simitçilik, garsonluk, berber, lokantacılık, bakkal ve belediyelerde hizmetçilik işlerinde çalıştılar, iş buldular; ancak gerçek mesleği öğrenemediler. Türkiye, köyden kente göç sürecini planlayamadı ve kentler oldukça dağınık yerleşimler haline geldi. Bazı kentlerde aynı ilçeden, aynı köyden insanlar yine aynı mahalleye yerleştiler. Bu da aslında kentlerde yeni köyler yaratmak anlamına geliyor. Eğer kanunlar işlemiyorsa yüzbinler “Schleppeci”lik yapıyor. Bu dağınıklığı, (ki bu kelimenin kökeni dağ kelimesinden geliyor) Avrupa şehirlerinde göremiyoruz. Örneğin İsviçre de Türkiye gibi dağlık bir ülke ve orada da oldukça fazla sayıda köy ve mezra var. İsviçre’de eğer bir aile veya kişi yoldan uzak bir yerde yaşamak istiyorsa, altyapı giderlerinin önemli bir kısmını karşılamak durumunda kalıyor. Bu yasayla köylerde yaşayan kişi sayısı azaldı, köylülerin terk ettiği yerler doğa koruma alanı oldu. Kosta Rika, Orta Amerika’da bir ülke. Topraklarının yüzde 40’ı doğa koruma alanı. Türkiye’nin de çok büyük bir kısmı doğa koruma alanı olabilir, insanlar burada yaşayabilir; ancak devlet bu insanlara doğrudan altyapı hizmeti vermemelidir.

Bu kavram ve fikirler 1991’de Hollanda’da da vardı. Norveç eski başbakanı Gro Harlem Brundtland, Birleşmiş Milletler adına Ortak