197
diyordu: “Sevgili anne ve baba, İngiliz subaylar bize dediler ki, ‘Türk askerleri korkak, ufak boylu, bizi görünce kaçacaklar’, ama sevgili anne ve baba tam tersi oldu. Türkler kocaman ve cesaretli, bizi burada tuzağa düşürdüler, sizin moralinizi bozmak istemiyorum ama çok korkuyorum, çıkış yolumuz yok.” Bu yüzden Hitler Bakü’yü almak için Rusya, Ukrayna yolunu seçti. Ruslar Almanları, İtalyanları ve Rumenleri Stalingrad’da durdurmuşlardı. Rus ordusunun yanında güçlü bir tanrı vardı: “Kronos” tanrısı. Olimpos dağlarından kar, buz ve -40 derece rüzgârlar götürmüş ve bir ay sonra ‘’Kaos’’ tanrısı yine iktidara gelmişti. Fakat Türkiye Cumhuriyeti başbakanı İnönü, Hitlerin düşmanlarına karşı diplomatik bir jest yapmıştı ve Samsun ve Trabzon limanındaki buğday depolarını Karadeniz’e boşaltmıştı. Bunu yaparak Almanlara kendilerinden yardım beklememesi mesajını vermişti.
Türkiye, 1991 yılında Avrupa Ekonomik Topluluğu hariç hemen hemen bütün uluslararası örgütlere katılım sağladı. Bana Ankara’ya geldiğim 1991 yılında sürekli olarak bu soru soruluyordu, sanki ben bu cevabı verebilecekmişim gibi. Nasıl bir cevap verdiğimi hatırlamıyorum. Fakat bugün, 22 sene sonra cevabım şudur: Avrupa içinde olan İsviçre, Avrupa Birliği’ne üye değildir. Kesinlikle de üye olmak istemiyor. Çünkü bağımsızlıktan yararlanıyor. Kendisinin bir limanı yok; fakat komşu ülkelerin limanını kullanıyor. Bu durumu akıllı diplomatlar yaratıyor. Belki Türkiye bu durumdan bir ders alabilir. Avrupa’dan bakınca Türkiye bir “doğu” ülkesi; fakat Orta Doğu’dan bakınca bir “batı” ülkesi. Hem coğrafik hem de sosyo-ekonomik olarak... Türkiye’de resmî istatistiklerin dışında işsizlik oldukça yüksek. Özellikle gizli işsizlik. Mesela kentlerde kadınların çoğu çalışmıyor. Kadının ekonomik gücünden vazgeçiliyor. Mecliste kadınlar yeterince temsil edilmiyor. Demokrasi yalnızca erkeklerin işiymiş gibi duruyor. Eğitimsizlik, özellikle meslekî eğitimin yetersizliği hem fakirlik yaratıyor hem de demokratik hakların kullanımını engelliyor. Örneğin subay ve astsubaylar dışında jandarma ve askerler maaş almadan zorunlu olarak görev yapıyor. Eğer Avrupa Birliği ülkelerinin bazılarında olduğu gibi bu askerler maaşlı olsaydı yedi yüz bine yakın kişi bir buçuk yıl işsiz olarak sayılmalıydı.
Türkiye’de resmi istatistiklerin dışında işsizlik oldukça yüksek. Özellikle gizli işsizlik. Mesela kentlerde kadınların çoğu çalışmıyor. Kadının ekonomik gücünden vazgeçiliyor. Mecliste kadınlar yeterince temsil edilmiyor.