Sayfa:Carel Zwollo.pdf/16

Bu sayfa istinsah edilmiş

14

Kalkınma dünyası harika bir dünya. Gençlere ülke dışında çalışma, yeni toplumlarla temas etme ve hayallerini gerçekleştirme imkânı sunuyor.

her zaman değişebilir bir nitelik taşıyor. Kalkınma dünyası harika bir dünya. Gençlere ülke dışında çalışma, yeni toplumlarla temas etme ve hayallerini gerçekleştirme imkânı sunuyor. Bir temel ilkeden söz etmem gerekiyor: her iyi proje mutlaka bir finansla olanak bulur. Her fon veren örgütte bir kadın veya bir erkek çalışır ve bu kişilerle bir bağlantı kurulabilir. Bir sempati ve empati, güven, ilgi, iş bağlantısı, sonra network ve en sonunda da bir proje taslağı ve uygulama. Bugünkü dünya internetle genişledi. İnternetin sunduğu olanaklarla her kurumda en iyileri bulmak olanaklı hale geliyor. Ancak her ağacın meyve ağacı olmadığı da unutulmamalı.

Bununla birlikte dünya genç Türkiyelilerden bir katkı bekliyor. Türkiye, yeni dünyada yalnızca ekonomik büyüklüğüyle değil, sosyal ve kültürel nitelikleriyle de yerini almalı. Ekonomik olarak büyük olmak bir ölçü; fakat bu, gelişme ve kalkınma için yalnız başına yeterli bir ölçüt değil.

Bu kitapta hem kooperatiflere hem de balıkçılık projelerine odaklanılıyor. Az gelişmiş ülkeler sömürgeciliğe olumsuz bakıyorlar; fakat bu tek yönlü bir bakış. Benim babam Papua'da çok “bakir” olan "Papoea" halkıyla beraber kalkınma çalışmalarına başladı. Orada Endonezyalı ustaları buldu, onları birçok işinde kullandı ve tek yönlü kalkınma çalışması yapmadı. Onlarla fikir alışverişi yaptı, balıkçılık işini onlardan öğrendi. Annem ise Endonezyalılar ve en akıllı "Papoea" kadınlarıyla beraber ormanda gıda topladı ve nasıl yemek pişirildiğini onlardan öğrendi. Yoksa oralarda yaşamamız çok zor olurdu. Ben bu yaklaşımı devam ettirdim; her zaman takım işi yaptım ve yerel ustaları buldum, fikirlerimi onlara emanet ettim. Genellikle kalkınma çalışmalarında Batılı bir usta az gelişmiş bir ülkeye gidiyor ve "teknik" bilgi transfer ediyor gibi farklı bir imaj var. Bu gerçekçi bir imaj değil. Bir işi sürdürebilmek her zaman takım işidir, eşitlikçi olmak gerekir ve çözüm sadece teknik bilgi değildir.

Bir yabancı antropolog, arkeolog veya jeolog az gelişmiş ülkelere gittiğinde çoğu zaman ona ajan veya casus diye bakılır. Ben bu hakaret veya yükü her ülkede taşımak zorunda kaldım ve bazen dostlarımdan ayrılmam gerekti. Çünkü bu bir kalkınmacı için ağır bir hakaret... Türkiye maalesef hariç değil bu durumdan. Bu paranoya çok şey anlatıyor; az gelişmişlik kompleksi. Fakat daha ciddi bir sorun var, o da korku. Korkmak bir zayıflık endişesidir. Korkuya