Sayfa:Budizm’in Misyon Anlayışının Temelleri.pdf/17

Bu sayfa doğrulanmış
Budizm’in Misyon Anlayışının Temelleri

çalışmaları, Tibet’te Budizm’in yayılmasına önemli katkılarda bulunmuştur (Powers, 2007, s. 148; Ch’en, 1968, s. 192). Özellikle Padmasambhava, yerli dinin yenilgiye uğratılmasında etkili olmuştur. O, mistik yetenekleriyle halk arasında ünlenmiş ve onun Bon dinine ait ruhları ve demonları Budizm’in hizmetine aldığına inanılmıştır. Tibet’teki manastır hayatı açısından bir diğer önemli keşiş Kamalasila’dır (M.S. 740-M.S. 795) (Doniger, 2006, s. 164). Kamalasila, manastırların yaygınlaştırılmasının yanı sıra Tibet Budizm’inin Çin’den ziyade Hindistan geleneğine göre gelişmesine katkıda bulunmuştur. Manastırlar, Kral Ralpachen (M.S. 815-M.S. 836) zamanında ülkenin birçok yerine yayılmış ve siyasi güç elde etmiştir. Kral, keşişleri siyasi alana fazlasıyla dahil etmiş ve onlardan birini başbakan olarak atamıştır. Ancak manastırların devlet işlerindeki artan etkisi, tepkiyi beraberinde getirmiştir. Bon dinine mensup yerli Tibetliler, Budistlere karşı ayaklanmıştır. Ralpachen’den sonra tahta oturan Lang Darma (M.S. 838-M.S. 842), manastırlara karşı bir sindirme harekâtına girişmiştir. Onun uyguladığı yaptırımlar sonucunda Tibet’te manastırların gücü ve sayısı azalmıştır. Ancak Lang Darma’nın tutumu, ülkedeki huzursuzluğu ortadan kaldıramamıştır. Manastırlar, kendilerine uygulanan baskıya sessiz kalmamış, Kral, bir keşiş suikasti sonucunda öldürülmüştür. Kralın ölümü ülkeyi kaosa sürüklemiş ve Tibet krallığının dağılmasına neden olmuştur. Lhasa bölgesindeki karışıklar nedeniyle Budizm’in ve manastır hayatının tekrar canlanması, Kailasa Dağı’nın güneyindeki bölgelerde mümkün olmuştur. Purang Kralı Yeshe-od’un (M.S. 959-M.S. 1040) tahta çıkmasıyla Tibet’teki Budist faaliyetler tekrar başlamıştır. Yeshe-od, yeni Budist metinler derlemesi amacıyla Hindistan’a keşişler göndermiştir. Onun ölümünden sonra torunu O-de (?), Budizm’in yayılması görevini üstlenmiştir. O-de, Budizm’i Tibet’te ihya etmek ve eski gücüne kavuşturmak amacıyla dönemin ünlü Budist keşişi Atisa’yı (M.S. 982-M.S. 1054) Tibet’e davet etmiştir. Atisa, Tibet manastır hayatının temelini atan Santaraksita ve Padmasabhava’nın öğretilerini tekrar gündeme getirmiş ve Samye manastırının sembolik önemine değinmiştir. O, buradaki çalışmaları sırasında Hint geleneğinin Tibet’teki etkisini artırmış, Madyamika felsefesinin Prasangika yorumunu geliştirmiştir. Tibetli keşişler, dinî çalışmalarının sonucunda Nyingma, Sakya, Kagyu gibi okullar kurmuştur. Bu okullar Budizm’in Tibet’teki hâkimiyetini pekiştirmiştir (Keown, 2003, s. 303; Robinson ve Johnson, 1997, s. 275-276; Prebish ve Keown, 2006, s. 268-269).

SONUÇ

Budizm, Buda öncesi dönemde, Hindistan’da oluşan değişik düşünce ve yorumlar ile Buda sonrası dönemdeki siyasi ve sosyal şartların etkisiyle ortaya çıkmıştır. Bu dinin ortaya çıkışı ve Hindistan’da silinip gitmemesi onun misyoner karakterli bir din olmasından kaynaklanmıştır. Budizm’in misyon anlayışının temelleri ise Buda’nın öğretilerin nasıl ve ne şekilde yayılması gerektiği konusunda yaptığı uygulamalarla atılmıştır. Bu açıdan Buda, Budist misyonerliğinin ilk örneğini oluşturmuştur. Buda, öğretilerinin kalıcı olması ve daha çok insana ulaşması için bir misyonerlik teşkilatı ve bu teşkilatı güçlendirecek siyasi ve ekonomik destek üzerinde durmuştur. Aydınlandıktan hemen sonra öğretilerini anlatmaya başlayan Buda, kendisine katılan kişilerden Sangha adlı keşiş teşkilatını kurmuştur. Misyonerlik amacıyla kurulan bu teşkilat, başlangıçta gezgin keşişlerin küçük çaplı çalışmalarıyla sınırlı kalmıştır. Sangha’nın gücünü ve etkinliğini arttırmak isteyen Buda, Kuzey Hindistan’daki devlet adamları ve tüccarlara yönelik misyon faaliyetlerine başlamıştır. Magadha ve Kosala Krallarının siyasi desteğini, yerel tüccarların ise ekonomik

IBAD Sosyal Bilimler Dergisi / IBAD Journal of Social Sciences, (10), 2021