Sayfa:Budizm’in Misyon Anlayışının Temelleri.pdf/13

Bu sayfa doğrulanmış
Budizm’in Misyon Anlayışının Temelleri

Tibet’te de Budalar ve Bodhisattvalar, yerel dinin Tanrılarının ve ruhlarının yerine geçmiştir. Kral Songtsen Gampo’nun (M.S. 609-M.S. 649) eşleri, Bodhisattva Tara’nın, Kral Trisong Detsen (M.S. 755-M.S. 797), Bodhisattva Manjusri’nin enkarnasyonu olarak düşünülmüş; keşiş Santaraksita (M.S. 725-M.S. 788) ise Bodhisattva Abbott olarak adlandırılmıştır (Kaya, 2017, s. 187-192; Powers, 2007, s. 147-148; Doniger, 2006, s. 163; Conze, 2005, s. 143-144). Bon dininin güçlü büyüsel pratikleri nedeniyle Budizm, Tibet’te daha da farklılaşmış, çeşitli formül ve tılsımlara dayalı ezoterik bir din haline gelmiştir. Lamaizm olarak adlandırılan bu din, Buda ve Bodhisattvaların enkarnasyonu olarak kabul edilen Lamalar etrafında oluşmuştur (Arvon, 2006, s. 105-108).

c) Manastır Hayatı

Budizm’de manastır (vihara) hayatının temelleri, Buda tarafından atılmıştır. Buda’nın aydınlanmaya giden yolda edindiği tecrübeler, manastır hayatının ilk ve en önemli örneğini oluşturmuştur. Buda, aydınlandıktan sonra elde ettiği kurtuluş yolunu insanlara anlatmak için harekete geçmiştir. Ancak Buda, ilk vaazını sıradan insanlara değil Benares’te karşılaştığı beş keşişe vermiştir. O, bu tercihi ile önceliğinin keşişlere hitap etmek olduğunu göstermiştir. Buda, değişik bölgelerde yeni vaazlar verdikçe öğrenci sayısını artırmış ve bu öğrencilerden Sangha adlı bir teşkilat kurmuştur. Birtakım disiplin kurallarına bağlı bir keşiş topluluğu olan Sangha, dilenciliği ve misyonerliği amaç edinmiştir. Önceleri gezgin olan bu keşişler, daha sonra varlıklı Budistler tarafından bağışlanan manastırlarda yaşamaya başlamışlardır (Arvon, 2006, s. 58; Turan, 2004, s. 40)

Buda, kendi öğretilerinin geleceği açısından Sangha’nın ve hayırseverliğin önemini vurgulamıştır. Bundan dolayı Buda, Anathapindika ve Visakha gibi zengin tüccarlarla temas kurmuş ve onlardan elde ettiği bağışları Sangha’ya aktarmıştır. Buda’ya göre, öğretiler Sangha tarafından yayılacak, Sangha ise hayırseverlerin desteğiyle güçlenecek ve bu sayede, onun öğretileri daha fazla insana ulaştıracaktır. Buda’nın sağlığında başlayan misyon faaliyetleri, Buda’nın ölümünden sonra da devam etmiştir. Ancak Budizm ilk başlarda sadece Magadha ve Kosala Krallıklarına bağlı bazı bölgelerde yayılabilmiştir. Birkaç yüzyıl süren bu sınırlı faaliyetlerden sonra Hindistan dışına çıkmaya başlamıştır. Komşu ülkelere gönderilen keşişler, gittikleri ülkelerde başta devlet yöneticileri olmak üzere saygın kişilerin desteğini almış ve onlardan elde ettikleri maddî yardımlar sayesinde manastırlar inşa etmişlerdir. Daha çok kırsal kesimde ve dağ eteklerinde inşa edilen bu manastırlar, birer misyonerlik merkezi haline gelmiştir. Buralarda yetiştirilen misyonerler, Budizm’in geniş kitlelere yayılmasında ve siyasi güce meşruiyet kazandırılmasında etkili olmuştur (Samuels, 2004, s. 556-557; Prebish ve Keown, 2006, s. 117-118).

Manastır hayatının Hindistan dışındaki ilk örneklerine Sri Lanka’da rastlanmaktadır. Bu ülkede manastır hayatının temeli, keşiş Mahinda tarafından atılmıştır. Kral Devanampiya’nın (M.Ö. 247-M.Ö. 207) desteği ile Mahinda, M.Ö. 240’ta, başkent Anuradhapura yakınlarında Mahavihara manastırını inşa etmiştir (Prebish ve Keown, 2006, s. 214). Ona yardımcı olan kardeşi Sanghamitta ise Buda’nın altında aydınlandığı bodi ağacının bir dalını bu manastıra dikmiştir. Mahinda, burada manastır örgütlenmesini tamamladıktan sonra Missaka Pabbata bölgesine gitmiştir. Onun bu bölgeye gelmesiyle birlikte Kralın yeğeni Maha Arittha ve beraberindeki 55 kişi manastır topluluğuna katılmıştır (Rahula, 1966, s. 56-57). Kral Devanampiya, Mahinda’nın gayretli çalışmalarını güçlendirmek ve Budizm’in yayılışını hızlandırmak amacıyla Mahavihara’dan başka Cetiyapabbatavihara ve Thuparama

IBAD Sosyal Bilimler Dergisi / IBAD Journal of Social Sciences, (10), 2021