Sayfa:Budizm’in Misyon Anlayışının Temelleri.pdf/10

Bu sayfa doğrulanmış
Budizm’in Misyon Anlayışının Temelleri

vermişlerdir. Özellikle İmparatoriçe Wu Zeitan (M.S. 684-M.S. 705), devlet işlerinde Budizm’in gücünden fazlaca yararlanmış ve bunun karşılığında Budist keşişlere ve manastırlara malî yardımlarda bulunmuştur. Onun zamanında Budizm, Taoizm ve Konfüçyanizm’in önüne geçerek imparatorluktaki en güçlü din haline gelmiş ve doktrinel olarak iyice gelişmiştir (Hawkins, 2003, s. 52, 53; Poceski, 2004, s. 140-141).

Çin’de gelişip güçlenen Budizm, 372’de buradan Kore’ye geçmiştir. Kral Fujian’ın Kore’ye gönderdiği Budist misyonerler, çalışmalarına önce Koguryo Krallığında başlamışlardır. Buradaki çalışmaları sırasında, saray ile irtibata geçen Budistler, kısa süre sonra Kral Sosurim’in (M.S. 371-M.S. 384) desteğini almışlardır. Kralın verdiği destek ile Budizm, Kore’yi oluşturan üç krallıktan ilkinde kök salmayı başarmıştır. Ardından 384’de, Çinli misyoner Marananta’nın (?) öncülüğünde Paekche Krallığına girmiştir. Marananta’nın etkili misyonerlik çalışmaları Paekche sarayının dikkatini çekmiş ve Budizm devlet adamları arasında kabul görmeye başlamıştır. 391-392’de Koguryo Kralı Kogugyan (M.S. 384-M.S. 391) ve Paekche Kralı Asin (M.S. 392-M.S. 405), Korelileri Budizm’e inanmaya davet etmiştir. Budizm, son olarak Kral Nulçi’nin (M.S. 417-M.S. 447) yönetimindeki Silla Krallığına girmiştir. Ancak güçlü aristokrat ailelerin baskısı nedeniyle Nulçi döneminde resmiyet kazanamamıştır. Budizm’in karşılaştığı bu direniş, Kral Pophung (M.S. 514-M.S. 540) tarafından kırılmış ve Budizm, Silla Krallığının resmî dini haline gelmiştir. Budizm’i otoritesini güçlendirmek ve politikalarını meşrulaştırmak için kullanan Pophung, ülkesinde Budizm’in yayılması için manastırlar yaptırmıştır. Budizm, Kore’de asıl gücünü 7. yüzyılda elde etmiştir. Silla Krallığı, 668’de Paekche ve Koguryo Krallıklarını kontrol altına almış ve Budizm Kore’nin en büyük dini haline gelmiştir (Keel, 2004, s. 430; Doniger, 2006, s. 162; Melton, 2010, s. 1652; Melton, 2014, s. 413).

Budizm, Japonya’ya 6. yüzyılda, Kore aracılığıyla girmeye başlamıştır. Paeckhe Kralı Syong Myong (M.S. 523-M.S. 554), 552’de, içinde Buda’nın ve Bodhisattvaların tasvirleri ile Budist kutsal metinlerin olduğu bir heyeti, Yamato İmparatoru Kimmei’ye (M.S. 539-M.S. 571) göndermiştir. Bu heyet, İmparatoru Budizm’e davet etmiş ve ondan Silla Krallığına karşı siyasi destek istemiştir. İmparator, teklif hakkında karar vermek amacıyla devletin ileri gelen ailelerine başvurmuştur. Nakatomi ve Mononobe gibi Şinto aileler, Budizm’in kabul edilmesinin ülke için faydalı olmayacağını ve reddedilmesi gerektiğini söylemiştir. Soga ailesi ise Budizm’in kabul edilmesi gerektiğini ve onun Şintoizm ile uyumlu bir şekilde varlığını sürdüreceğini söylemiştir. Budizm’i siyasal geleceği açısından önemli bir araç olarak gören Soga ailesi, bu yeni dinin devlet dini olması için gayret göstermiş ve bu dine karşı direniş gösteren Mononobe ailesi ile mücadeleye girişmiştir. Karşılıklı çatışmayla geçen otuz beş yılın ardından Soga ailesi, Mononobe’yi 587’deki Shigisen savaşında yenilgiye uğratmış ve Japonya’da Budizm’in önü açılmıştır. Soga ailesinin bir üyesi olan Prens Shotoku Taishi (M.S. 574-M.S. 622), 594 ve 604 yıllarında yayımladığı fermanlarla Budizm’i resmen tanımış ve yayılması için destek vermiştir (Meyer, 2019, s. 36-37; Yamı, 2012, s. 4860).

Yamato döneminde (M.S. 400-M.S. 700), sarayda ve aristokratik çevrelerde etkili olan Budizm, Nara döneminde (M.S. 710-M.S. 794) de bu özelliğini sürdürmüştür. Kırsal kesimdeki Şinto hâkimiyeti nedeniyle şehir merkezlerine odaklanan Budizm, devlet ile önde gelen aileler arasında, karşılıklı kazanç anlayışına dayalı bir ilişki kurmuştur. Yarı devlet, yarı özel girişimlerle kurulan tapınaklarda, hanedanın bekası için propagandalar yapılmış ve

IBAD Sosyal Bilimler Dergisi / IBAD Journal of Social Sciences, (10), 2021