Bulmuşam ulvî makamın kalmadı süflî mizâc
gibi beyitler, bu medhiyelerden bir kaç örnektir. Onun; Abdal Musa, Kaygusuz Abdal ve Otman Baba hakkında da hürmetkârane bir lisan kullandığını görüyoruz.
Sâdık Abdal divanı, 36 varaktan ve 968 beyitten ibârettir. Fakat eserin bazı sahifeleri eksik olduğu için, bu yekûn şiirlerinin miktarını tam olarak göstermemektedir.
Sâdık Abdal, kudretli bir şair değildir. Acâyip bir takım kafiyelerle şiirler yazmak ve munis olmayan kelimeleri kullanmak gibi bir takım garabetler göstermiştir. Münhasıran âruz veznini kullanan şair yazdığı manzumelerin başında veya sonunda ekseriyetle o şi’rin veznini de tasrih etmiştir. Şiirlerinde Hurufîlik telakkilerine tesadüf edilemeyen bu şairin eserleri daha ziyade ahlâkî bir takım nasihatlerle doludur. Esasen kendisi de şöyle demektedir:
Kamu talihlere rehber dahi mürşid minel-Mevlâ
Divanını altmış altı günde ikmal ettiğini söyleyen Sâdık Abdal’ın 5 manzumesini dercediyorum:
—On iki İmam hakkında—
Mustafâ’dır rehber ü burhânımız
Dilde matlûb ol Ali pinhânımız
Ol Hasen’dir râz-ı dilde gün gibi
Hem Hüseyn aşkına döktük kanımız
Rahm ü lûtfunda o Zeynelâbidin
Serbeser kıldı müzeyyen cânımız
Tâlib ü tilmîzi olduk Bâkır’ın
Ol bize keşf eyledi Kur’ân’ımız
Cân ile hem Ca’fer’e olduk mürîd
Cümle irşâd eyledi irfânımız
Kıldı hem Mûsî-i Kâzım keşf-i râz
Cümle sırrı bildirüb burhânımız