Sayfa:Ahmet Şık'ın 25 Aralık 2017'de Cumhuriyet Davası'ndaki savunması.pdf/173

Bu sayfa istinsah edilmiş

Çünkü Menfaatlerine ya da korkularına esir olanların aksine suçun saltanatına itiraz edenler arasındaydık.

Yalanlarla sürdürülmeye çalışılan kötülüğe; adaletsizlik, eşitsizlik, haksızlık karşısında gözümüzün, kulağımızın, ağzımızın kapatılmak istenmesine; yağma ve talan düzenine tartışmasız bir itaatle razı olmamız istenmesinedir itirazımız. Ve yanlış olana itiraz ediyor olmamız suçlu olduğumuzun değil, insan olduğumuzun kanıtıdır. Bizlere yönelik nefretin nedeni de budur.

Cesur olmak, elbette korkusuz olmak değil. Ama yitireceklerini bilmene rağmen itiraz edebilmektir. Çünkü korkaklar yaşamaz. Sadece hayatta kalırlar. Kötülüğe tanık olmak bile insanın ruhunu kirletirken her şeyin herkesin gözleri ününde yaşandığı bunca kötülüğe sessiz kalmanın, itiraz etmemenin neler hissettiriyor olduğunun yanıtını da sessiz çoğunluğun vermesi gerektiğini yeri gelmişken söyleyelim.

Temmuz ayında yapılan duruşmalar sırasında siz mahkeme başkanıyla aramızda, birbirimizi tanımadığımıza dair bir diyalog geçmişti. Bugünden geriye doğru baktığımızda, bu mahkeme salonunda hukukun nasıl katledildiğine yönelik ortaya konan performanstan sonra söylüyorum ki yanılmışım. Sizinle ve duruşma savcınız da dâhil olmak üzere heyetinizin tümüyle tanışıyoruz.

Cemaat kumpasıyla, Ergekoncu suçlaması yöneltilerek açılan davanın yine bu salonda duruşmaları yapılan OdaTv yargılamaları sırasında da vardınız. O zaman adınız Mehmet Ekinci'ydi. Savcı Cihan Kansız'dı. Hakimler; Hikmet Şen Seyfettin Mermerci.

Cemaat yargısı da asılsız suçlamalarla adaleti katlediyor, "hukuk varmış" tiyatrosunun sahnelendiği yargılamalarla katlettiği adaletin cesediyle oynuyordu. Şimdinin yargısı da aynısını yapıyor. Adaletin tarafsızlık, bağımsızlık, vicdan ve mantık terazisi bozulduğunda neler olduğunu ve olacağını bildiğimiz deneyimlerimizin arasına sayenizde bir yenisini ekledik.

Bir komplo olduğu çok açık olan bir siyasi operasyona suç ortaklığı yaptınız. Delil olmayan delillerle, suç olmayan suçlamalarla, suçlu olmadığını bildiğiniz insanları hapiste tuttunuz.

Ya talimatlara uydunuz ya da siyasi saiklerle hareket ettiniz. Ve her iki seçenekte bizi aynı sonuca ulaştırıyor: Burada Hukuk Yok! Dolayısı ile adalet de olmaz.

Çünkü güce sahip olanla, o güce biat edenlerin menfaatleri arasındaki dengenin toplamından adalet çıkmaz.

Çünkü hukuku nefretinin aracı haline getirerek yargı eliyle intikam almaya kalkışmak diktatörlerin yöntemidir.

Çünkü güçlülerin hukukunun geçerli olduğu dikta rejimlerinde adliyeler, adaleti yutan kara deliklere dönüşürler.

Ve tüm bunlar yüzünden adaletin yargı yoluyla sağlanamayacağının kanıtı bizzat bu mahkemenin kendisidir.

173