Sayfa:Abdullah Öcalan'ın 1999 - 1296 esas numaralı davası.pdf/12

Bu sayfa doğrulanmış

asker, polis, köy korucusu ve kamu görevlisinin öldürülmesi ve yaralanmasından sorumlu olduğunu kabul ederek;

Sanık Abdullah'ın, TCK'nın 125. maddesi uyarınca "ölüm cezası" ile cezalandırılmasına, eylemlerinin yoğunluğu ve sürekliliği, bebek, çocuk, kadın, ihtiyar ayrımı gözetilmeden binlerce masum insanın öldürülmüş olması, amaç suç için işlenen vasıta suçlardan yüzlercesinin ölüm cezasını gerektirmesi, bu eylemlerin ülke için ciddi, yakın ve büyük tehlike teşkil etmesi, ceza adaletinin sağlanması bakımından, pak ve nesafet kuralları da göz önünde tutularak aynı yasanın 59. maddesinin uygulanmasına yer olmadığına karar vermiştir.

H) HUKUKİ DEĞERLENDİRME:

Sanığın hukuki durumuun değerlendirilmesi bakımından, Anayasanın 3 ve 14. maddelerindeki hukuki düzenleme ile TCK'nın 125 ve 168. maddelerindeki suçların unsurlarıyla birlikte ele alınıp değerlendirimesinde zorunluluk bulunmaktadır.

Türkiye Cumhuriyeti Anayasası'nın 3. maddesi; "Türkiye devleti, ülkesi ve milletiyle bölünmez bir bütündür" hükmünü içermekte,

14. maddesinde ise "Anayasa'da yer alan hak ve hürriyetlerden hiçbiri, devletin ülkesi ve milletiyle bölünmez bütünlüğünü bozmak, Türk devletinin ve cumhuriyetin varlığını tehlikeye düşürmek, temel hak ve hürriyetleri yok etmek, devletin bir kişi veya zümre tarafından yönetilmesini veya sosyal bir sınıfın diğer sosyal sınıflar üzerinde egemenliğini sağlamak veya dil, ırk, din ve mezhep ayrımı yaratmak veya sair herhangi bir yoldan bu kavram ve görüşlere dayanan bir devlet düzeni kurmak amacıyla kullanılamazlar.

Bu yasaklara aykırı hareket eden veya başkalarını bu yolda teşvik veya tahrik edenler hakkında uygulanacak "müeyyideler, kanunal düzenlenir..." denilmektedir.

Maddede değinilen ve vatan olarak da tanımlanan "ülke"; bir devletin uluslararası antlaşmalarla çizilmiş hudutları içerisinde kalan, halkının yaşadığı, egemen olduğu toprak parçasını, "millet" ise; ülke üzerinde yaşayan, tarihsel ve sosyolojik yönden belirli aşamaları geçirmiş, kültür ve ülkü birliğine ulaşmış topluluğu ifade eder.

Anayasa'da; Türk milletinin bağımsızlığı ve bütünlüğü ile ülkenin bölünmezliğini koruma, devletin temel amaç ve görevleri arasında gösterilmiştir.

Uluslararası sözleşmeler ile de devlet ülke ve ulus bütünlüğünü bozmayı hedefleyen eylemlere cevaz verilmediği görülmüştür.

Şöyle ki;

İnsan Hakları Evrensel Beyannamesi'nin 29. maddesinin 3. bendi; "bu hak ve hürriyetler, hiçbir veçhile, Birleşmiş Milletlerin amaç ve prensiplerine aykırı kullanılamaz",

30. maddesi ise; "İşbu beyannamenin hiçbir hükmü, içinde ilan olunan hak ve hürriyetlerin bir devlet, zümre veya ferd tarafından yok edilmesini güden bir faaliyete girişmeye veya bilfiil bunu işlemeye herhangi bir hak gerektirir mahiyette yorumlanamaz."

Türkiye'nin taraf olduğu Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi'nin 11. maddesinin 2. fıkrası; "bu hakların kullanılmasına ulusal güvenlik, kamu güvenliği, suçun ve düzensizliğin önlenmesi, genel sağlık ve genel ahlakın korunması, başkalarının hak ve özgürlüklerinin korunması amaçlarının dışında, hukukun öngörmediği ve demokratik bir toplumda gerekli bulunmayan hiçbir sınırlama kovulamaz. Bu madde,