Sayfa:İstiklal Harbimizin Esasları.pdf/19

Bu sayfa doğrulanmış
Millî İstiklâlimizin tehlikeye gittiğini kimler ne
zaman gördü ve ne gibi teşebbüslerde bulundu ?

Mondros mütarekenamesini okuyanlar Türk milletinin içine düştüğü felâketi anladılar. İstanbulun işgâliyle felâketin tasavvurun fevkinde olduğunu da gördüler. Bu felâketle âni karşılaşanlar artık Türklerin mahvolduğunu, kurtuluş imkânı olmadığını tasdik ile galip devletlerin eline kendilerini ve milleti teslim ettiler.

Halbuki milli istiklâlimizin tehlikeye gittiği 31 Mart 1325 irtica hadisesinin akabinde görmüş ve İtthadıterakki ricalini ve Şuray-ı askeriyi ikaz etmiştim. Bu husus hakkında (Türklerde hürriyet cereyanları ve ittihaditerakki cemiyeti) eserimde tefsilât görülecektir. Burada yalnız teklifimi yazıyorum: (Trakya ve Anadoluyu esas Türk vatanı adiyle Osmanlı umran ve servetini bu hudut içerisinde toplamak dahili siyasetimizin gizli temeli olmak sırası gelmiştir. Rumeli ve Arabistanın uzun zaman bizde kalmasına artık imkân göremiyorum. İslâm ırkları bile bizden ayrılmak fikrindedirler. Ordumuzun içindeki Arnavud ve Arap zabitlerinde bile dehşetli ayrılık fikirleri başlamıştır. Harici devletlerle de Türkten gayri ırkların daha sıkı rabıtaları vardır. Osmanlı İmparatorluğunun inhilâli karşısında öz Türk unsuriyle meskûn olan yerlerin de felâkete düşmesine karşı şimdiden tedbirler alınmalıdır. 1 — Şimendöfer, yollar, ve hertürlü müessesat bu sahada vücuda getirmeli ve bunun haricinde inşası zarurî ilan kışlalar vesaire resmî mebani kerpiç olmalıdır. 2 — Ordunun harp kıymetinin yükseltilmesine büyük ehemmiyet verilmelidir.)


Fikrimi Şuray-ı askeri hüsn-ü telâkki etti. Fakat ittihadıterakki erkânı (Talât, Enver, Cemâl beyler - sonra paşalar) söz anlamadı. Bu fikrimi Balkan Harbini müteakip, hâdisatı işhat ederek tekrar ettiğimden dolayı Ahmet