ta ve aleyhimize yalan yanlış şeyler yazılmakta, iftiralar atılmaktadır. Eserimde bunlarla da mücadelemi göstereceğim. (Nansen) yazılarının (Avrupa vicdanı umumisini) müteessir edeceğini mukaddemesinde yazmıştır. Ben ise eserimi Ermeni milletinin aklı selimine hitabettim.
Hâlâ Ermeni milletini siyasî menfaatleri uğrunda harcetmek istiyenler var, hâlâ komitacılar kendilerine mev'ut makamlara yerleşmek ve şimdiden de bu yüzden rahatça yaşamak için bu çalışkan milletin sükûn ve rahatını bozmakta berdevamdırlar. Şuracıkta küçük bir misal arzediyorum. Geçen gün 6 yaşındaki bir Ermeni çocuğuna bir hanım vasıtasiyle sordurdum:
Büyüyünce ne olacaksın? Cevap: İngiliz askeri olacağım da Türkleri doğrayacağım, İngilizler bizim dedemizdir.
Bu musahabe 30 Ağustos 1932 Zafer Bayramı günü oldu. Bu terbiyeyi ailesi mi, mektebi mi veriyor? Bilmiyorum. Belki de Türk - İngiliz dostluğunun sarsıntısı için propaganda öğretiliyor! Ben bu yaşlarda iken (Van) da (Harput) ta bulundum. Bu yaştaki Ermeni çocuklariyle pek samimi idik. Böyle fena düşünceler ruhları karartmamıştı. Ermeniler henüz bozulmamışlardı. Ermeni milleti sadık bir vatandaş olarak çalışırdı. Vatan evlatlarının en hür ve en çok kazananı da onlar idi.
Ne oldu? Neden Ermeniler bizim kanımıza susadı? Yer yer isyanlar nereden çıktı. İstanbul sokaklarında bile neden kan döküldü? Eserimde mufassalan görülecektir.
Daha küçüklüğümde tanıdığım Kürt ve Ermenilerle Harbiumumide daha büyük mikyasta tanıştım. Rus ordularının dağılmasından sonra yapılan ileri harekette Erzincan, Erzurumun istirdatlarına kolordumla ben muvaffak olmuştum. Karsta, Gümrü'de, Erivan civarındaki muharebelerde dahi bulunarak olanı biteni iyi gördüm. Güm-