Sayfa:İstiklal Harbimiz.pdf/6

Bu sayfa istinsah edilmedi

temelim Erzurum teşkil ediyor ve bu temelde orta direk olarak Kâzım Karabekirin 15 inci Kolordusu mevki almış bulunuyordu. Bu merkeze bağlı kalan 20 inci Kolordunun kumandanı sayın Ali Fuat Cebesoy hâtı­ralarını yayınladığına göre merkezi Sivas olan 3 üncü Kolordu Kumandanı Salâhaddin (Çolak - Köseoğlu) Beyin hâtıraları tek eksik olarak kalıyorki buna ait diyeceklerimizi şimdilik mahfuz tutuyoruz.

İstiklâl Harbimizin hâtıralar bakımından en büyük eksiği Garp Cep­hesine ait bulunuyor. Bu eksiği, diğer arkadaşları gibi tamamlamasını sayın Garp Cephesi Kumandam îsmet Paşadan milletçe beklemekteyiz.

Bu eser, bize göre, zamanında çıkmaktadır. Burada kasdettiğim zaman tarih usulü bakımından olan zamandır. Bilindiği gibi, bir- vak’anın tarih olabilmesi işin üzerinden yeteri kadar zamanın geçmesi şarttır. Bu zaman bazılarına göre 30, bazılarına göre 35 - 40 yıldır. İstiklâl Harbimi­zin başlangıcı 1918 yılı olduğuna göre üzerinden 42 yıl; bitimi üe hesap­lanırsa ortalama 40 yıl geçmiş ve tarih yazma bakımından gerekli za­man dolmuş bulunmaktadır. Kaldı ki Kâzım Karabekir Paşa bu eseriyle tarih metoduna uygun olarak bir eser yazma iddiasında değildir. O sadece hâtıralarını ömrü boyunca topladığı vesikaları millete maletmek istemiş­tir. Bunun zaman aşımı ile de bir ilgisi yoktur. Nitekim merhum Atatürk Büyük (Nutuk) unu daha 1927yılında millete ve tarihe kazandırmıştır.

Kâzım Karabekir Paşa bu eseri daha doğrusu bu hâtıraları ve dokü­manları hâdiselerin cereyan ettiği zamanlarda çok defa günü gününe ve saati saatine tesbit etmiş, toplamış ve vefatından yıllarca evvel hazır bir hale getirmiştir. Bu itibarla vesikalar arasındaki fikir ve notlarım o za­manın atmosferinin içinde mütalâa etmek icabeder. Hem unutmayalım ki bu hâtıraların sahibi olan zat bu zaferin âmillerinden ve tarihi yapanlar­dan biri olarak çoktan tarihe malolmuştur. Bugün bize düşen vazife hem onu ve hem diğer tarihe malolan bu devlet ve millet adamlarının söyleyip, yazıp bıraktıklarım dikatle, ibretle ve basiretle okumaktır.

1923 yılında, yani 38 yıl evvel Kâzım Karabekir’in neşrettiğim bir haftalık mecmuada kalem yardımını görmüştüm. Halen o tarihte mec­muaya dercedilmek üzere, yağlı boya ile bizzat yaptığı bir arma kıymetli bir hâtıra olarak bende mahfuzdur. O tarihten vefatına dek devam eden manevî karabetimiz vefatından sonra bir vazife ortaya çıkardı. Bu vazife (İstiklâl Harbi) hâtıralarım Mîllete ve Orduya maletmek vazifesi idi. Refikası merhume îclâl Karabekir hayatta iken olsun bu vazifenin yerini bulmamış olmasından ayrı bir ıstırap duymaktayım. Bu ıztırabımızı üç kızı üç melek gibi yetişip dindiriyorlar. Büyük millet, devlet ve ordu adamının hayrulhaleflerinden, Allah razı olsun.

Bana da kırk yılın sonunda bu günü gösterdiği ve bu hizmeti nasib ettiği için Tanrıya bin hamd...

Tahsin DEMİRAY