Sayfa:İstanbul'da Semai Kahveleri ve Meydan Şairleri.pdf/16

Bu sayfa doğrulanmış

Bilhassa, nerede olursa olsun irticalen mani söylemekte bunun kadar erbap pek yoktur. Mesela, Perişan Halil balıkçılık, celeplik gibi işlerle geçinir fakir bir adammış. Bir gün Topkapı'dan iki yaşında bir dana almış, önüne katmış, Tophane mezbahasına götürüyormuş. Tam Galata Köprüsü'nden geçerken Perişan Halil' in yedeğindeki gürbüz dana oradan anası, ablası ile geçmekte olan sekiz-on yaşlarında bir çocuğun koluna hızlıca boynuz yapıştırmış, çocuk da feryadı salıvermiş. Derken ahali Halil'in başına üşüşmüş. Halil de hemen köprünün parmaklığına yaslanıp elini şakağına dayamış, yanık bir sesle hemen şu maniyi yapıştırmış:

Adam anam ... bu... dana
Vurdu dana sübyana
Boynuzları budana
Çıktı artık gözümden
Sizin olsun bu dana

Ve mani biter bitmez dananın ipini çocuğun anasının eline tutuşturup tabanları kaldırmış, oradan savuşmuş.

Koşmalar, kalenderiler, yıldızlar, maniler, hep olduğu, yazıldığı gibi doğrudan doğruya söylendiği halde ayaklı mani denilen bu maniler hep 'Adam aman' diye başlar, ondan sonra yazılış ve söylenişte bir olan fakat manaca ayrılan bir kelime -ki bu manilerin kafiyesidir- söylenir, arkadan asıl mani olan iki mısra okunurdu.

Perişan Halil'in en dilde destan manilerinden biri de Beylerbeyi Rıhtımı'nda balık tutarken birdenbire başına dikilen devrin en cebbar [kudretli] adamının şedit [sert] bir emriyle söylediği manidir ki, eğer Halil bunu o anda irticalen söylememiş olsaydı, belki beline bir tekme yiyip buz gibi suyun içinde tehlikeli bir kış banyosu yapacakmış.

48