Sayfa:İlk dönem Abbasiler’de kadın (132-232-750-847).pdf/6

Bu sayfa istinsah edilmiş

ÖZET

Araştırmada Abbâsîler'in ilk döneminde kadının dinî, siyasî, sosyal, ahlâkî, ilmî ve kültürel hayattaki durumunun ortaya konması amaçlanmıştır. Bununla birlikte, "ibret felsefesi" açısından, özellikle son asırda müslüman kadının problemlerini çözmede kaynaklık edebilecek evsafta önemli neticelere ulaşılmaya çalışılmıştır ki, tez konusunun seçilmesinde asıl gâye bu olmuştur.

Muhtevâ olarak Abbasîler'in ilk dönemi seçilmiş olmakla beraber, konuya ışık tutması açısından Abbasîler'den önceki İslâmî tarih devrelerinde kadının durumu hakkında kısa ve öz bilgi edinilmeye çalışılmış ve sonraki devrelere de atıflar yapılmıştır. Bunun yanında, konunun bir müslüman devlet ile olan doğrudan bağlantısı sebebiyle, birkaç meselede kısa da olsa dînî duruma değinilmiştir.

Araştırmada kullanılan yönteme gelince, İslâmî kaynaklar ile araştırmalar taranarak konunun dökümantasyonu çıkarılmış ve daha sonra bu bilgiler harmanlanarak Tarih Metodolojisi ilkeleri ışığında tezi ortaya çıkaracak olan tespit ve neticelere ulaşılmıştır. Bu esnada görülmüştür ki, seçilen konu ile ilgili Türkçe ve Türkiye'deki çalışmalar pek sınırlı ve daha çok yabancı menşelidir. Bu durum, konunun araştırılması bakımından önemli sayılmıştır.

Abbasîler'in ilk döneminde kadının durumuyla ilgili olarak bilinen, devletin zenginlemesiyle birlikte ortaya çıkan câriyelerle yaşama, içki-eğlence meclisleri ve bu gayr-ı meşru hayatını kadının itibarını zedelemesi olayıdır. Bunun yanında, araştırmada ortaya konulmaya çalışılan tesbit ve sonuçlar şöyledir. Bu dönemlerde halk tabakası arasından yetişip siyasi hayatta veya toplumun yükselmesinde rol oynayan kadınlara tesadüf olunamamıştır. Bu siyasî ve sosyal alanlarda ancak halffelerin, vezirlerin ve diğer hâkim/elit tabakanın kadınları rol oynamıştır.

İlk dönemde, halîfe Mütevekkil'in zamanına kadar kadın, yaşanan büyük toplumsal değişim içinde siyasî, sosyal ve kültürel konumunu muhafaza edebilmiştir. Bunun sebepleri arasında eski milli haysiyetin devam etmesi, komşu Bizans ve İran'dan gelen yabancı kültürel etkinin henüz yaygınlaşmamış olması, erkeklerle kadınlar arasındaki güven ortamının sürmesine bağlı olarak, iki cins arasında tam olarak ancak halîfe "el- Kâdir Billâh” günlerinde yaygınlaşan "sosyal planda tam ayrılık ve harem uygulaması”nın henüz sosyal hayatın ve toplumun tüm kesimlerine hâkim olamaması ve dolayısıyla, sosyal-siyasi alanların kadınlara henüz açık olması gibi maddeler sayılmaktadır. Buna bağlı olarak özellikle seçkin zümre kadınları, devletin siyasî-idârî yöneticileri üzerinde çok büyük bir etkiye sahip olarak bu konuda silinmez izler bırakmışlardır.