tarafından benimsendiğini sormuştu. Ali Kemal, dergisinin başyazarı olarak ve Cevabımız başlığı altında soruyu yanıtladı. Keskin bir lisanla Akçura'nın sıraladığı tüm seçenekleri reddetti. Hiç birini kabil-i tatbik görmedi. İlgili millet ve memleketlerin coğrafî mevki ve siyasî bağlantı bakımlarından birbirinden ayrı oluşlarının mevzuubahis seçeneklerin gerçekleşmesini engellediği iddia ettikten sonra «Türklüğün ikbali için tek yol vardır, o da bütün Türklerin, nerede bulunurlarsa bulunsunlar, ferden ve toplum olarak yükselmeleridir, bunun için de gereken tüm meziyetleri haizdirler,» dedi. Ali Kemal'e daha sonra, ayni dergide, Ferit Tek cevap vermiştir. 'Üç Tarz- Siyaset' ve öbür iki yazılar bundan bir kaç sene evvel Türk Tarik Kurumu tarafından ayrı kitap halinde yayınlanmıştır.
Kahire'de Ali Kemal'ın mali durumu bidayette iyi idi. Çiftlikten para kazanmıştı, kazancını toprak tahvillerine yatırmıştı. Fakat sonra işler bozuldu. Mısır'da bir iktisadi buhran koptu., Çiftlik gelirleri azaldı, toprak fiyatları düştü, tahviller para getirmez oldu. Ali Kemal ağır kayıplara uğradı, çiftliğin sahibi ile arası açıldı. Bu menfi gidişat Fitret'te şöyle değinmiştir: «Fakat şimdiye kadar gördüğüm geçirdiğim felaketler hep vesaite müteallik idi. Meselâ servet, para benim için nedir, münteha-yı hayat mı? Haşa, belki o müntehaya vusul için bir vasıta, hatta âdî bir vasıtadır. Bu hikmete mebnidir ki bir zaman büyükce bir servetimi bir buhran-ı maliye kaptırdım da müteessir olmadım diyemem. Lakin meyus olmak hatırıma gelmedi, çünkü o musibete ne kadar büyük olursa olsun maksud-1 hayatımı takipten beni men edemezdi. Filhakika da öyle oldu.>>
İSTANBUL FASILASI 1908 - 1909
Böylece mali dayanağı yok olunca Ali Kemal Kahire'den ayrıldı. Memleket hasretini çekiyordu, nerede ise 20 sene devam eden menfa hayatı ona ağır gelmeğe başlamıştı. Meşrutiyetin ilânından az evvel Hükümetin iziniyle Paris üzerinden İstanbul'a döndü. Nasıl izin aldığını ilerde göreceğiz. İstanbul'da Ali Kemal hemen kesif bir falliyete girişti. Paris'te muhabirliğini yaptığı İKDAM gazetesinin başmuharri oldu. Mülkiye'de siyasî tarih, Darülfünunda Osmanlı tarihi dersleri verdi. Politikaya da atıldı. Meşrutiyet'in ilânınıdan sonra iktidar olan 'İttihad ve Terakki'ye karşı çıktı. İKDAM daki yazılariyle ittihadcı hükümeti yerdi, ittihadcılara muhalif olan liberalleri destekledi. 'Ahrar' partisinin namzedi olarak ara seçimlere katıldı, seçilmedi. Daha sonra, bir vesile ile, o tarihte yaptıklarını şöyle alatmıştır:
«İptida-yı devr-i hürriyetimizden beri ise ne yaptım...? Dokuz ay mütemadiyen bir gün bile intika etmeyen 'İkdam'ın o başmakalelerinde, o makale-yi tâliye ve tarihiyelerinde, hatta 'ufuku siyasî'lerinde bir satır gösterisin ki fikr-i ser- bestîye, nühbe-yi terakkiye münafi olsun! Aceba o devir için- de bu muharri-i acizden ziyade taassubun alenen aleyhine. yürüyenlerimiz, marifet-i garbîyeyi biperva, bilakaya tebcij edenlerimiz nadir değil mi idi?>> tarih-i siyasî-yi asr-ı <<Mekteb-i Mülkiyede, Darülfünunda tarih-i siyasî-yi asr-ı hazıra, bilhassa tarih-i siyasî-yi osmaniye dair verdiğim dersler mi şaibe-yi irtica ile alûde idi? Geceyi gündüze katarak o teşne-yi marifet gençlere, o nevşüküfte zekâlara kâffe-yi hakaik-i tarihiyeyi, hatta hakikat-ı tarihiyemizi gücünün yetiştiği, dilimin döndüğü kadar, fakat bimuhaba söylemek o vasl-1 irfan ve hürriyette bir kabahat mi idi?... Mekteb-i Mülkiyede derslerim şevk ile aranıyordu. Darülfünunda işe talebem Abdürrahman Efendiye halef olduğum zaman oniki efendiden ibaret iken çok geçmeden yüzleri tecevüz etti, en büyük dershanelere sığmaz oldu.>>
O devirde yazdığı siyasî makalelerden biri bilhassa kayda değerdir. 1909 yılının ilk ayı idi. Liberal eğilimli Kâmil Paşa Hükümeti iktidarda idi. Programı Mecliste okunmuş ve onaylanmıştı. Ali Kemal'in bu vesile ile yazdığı başmakale şöyle bitmekte idi ki bu da siyasî felsefesinin bir nev'i özeti idi :
.«... Sadrazam Paşaya teveccüh eder ve deriz ki :
'Eya Vezir-i hakim, bugün siyaseten büyük bir zafer kazandığınız, hariç ve dahile fazlınızı takdir ettirdiniz... Şimdi daha ziyade, daha büyük hizmet zamanıdır... Baştan başa muhtaç-ı islah bulunan bu mülkün ahval-ı dahiliyesini tanzim etmeli ve ettirmelisiniz de... bu bedbaht vatana, bu biçare vatandaşlarınıza bir parça da güzel günler göstermeğe sebep olmalısınız... Bu zavallı memleket ilk defadır ki ikbalini, umranını cidden isteyen, cidden izhar edebilen bir tarz-ı hükümete mazhar oluyor, Bu yüzden o koca Mithat'lara nasip olmayan bir nimet size oldu. Bu ciheti de nazar-1 imâna alarak husul-u emele var idrakınızla, var irfanınızla, alel husus itikad ve kalbinizle çalışınız, çalışınız ki tevfik-i Hüda rehberiniz olsun.>>
169