nurdu. Yıldız'ın mecnunane halleri, hareketleri alttan alta her tarafta söylenirdi. Öyle iken bir gün TAAVÜN-Ü AKLAM74 risalesinde yine bu Irca- Nazar'dan şu beyitleri okuduk :
Layık mı ki Sultan-ı Cihanım diyen insan?
Her tavrı ile cinnetini eylesin ilân?
İğrep bu ki ikbal ile bir âmir-i mecnun
Milyonlar ile halka eder emrini kanun
İnsan niçin etmelidir cinnete minnet?
Dinimizi bu surette olan minnete cinnet?
Cevelanger-i sahra-yı cünun bendesi, şahı
Dünyaya seza, dense cünun tecrübegâhı
Bu telmihli sözleri mektepte çoğumuz derhal hifz eyledik, vird-i ziban eder dururduk, teşeffi-i sadr ederdik. Fikrimizce bu suretle o irade-yi müstebideden intikam alıyorduk. Naci'yi bu şiirleri o maksad ile söylemiş addederek takdir eyliyorduk.
Zaten ondan evvel Abdülhak Hamid Bey :
Saray erkânını baştan başa zincire vursunlar,
Esaretten vatan mecnunu azad lazımsa
demişti, bizi çok sevindirmiş, düşündürmüştü. Mamafih tarz-ı cedid edep tarafdarı geçinenler genç, ihtiyar kâmilen Naci'nin bu meziyetlerini hiç takdir etmediler, her fırsatta insafsızcasına aleyhine yürüdüler, zavallı adamı fevkelhad kızdırarak edebiyat-ı cedideye, üdebayı cedideye de düşman ettiler.
Naci bir gün Mustafa Reşid'e yine böyle bir sebepten dolayı ateş püskürüyordu. O kadar ki şu kıt'ayı yazdı, SAADET gazetesinde «»e yani Envar-1 Zekâ muharririne diye neşreyledi:
Ne anlarsın, ne istifham edersin anlayanlardan?
Acep nakabil-i har-1 şivesin, mahluk-u âhirsin!
Beni tahkir eder her kavl ve fiiliyle diyormuşsun!
Seni tahkire hacet var mıdır? Zaten muhakkarsın!.
O zaman Ekrem ve Naci tarafdarları lafız ve mana mücadelesine tutuşdulardı. Menemenlizade Tahir Bey başda olduğu halde Üstad Ekrem'in telmizleri elfaza o kadar ehemmiyet vermemek, hin-i hacette lafzı manaya kurban etmek fikrinde idiler, öyle de yapıyorlardı.
Ekrem Bey Kemal'da ve Hamid'de gördüğü bu nev'i lafz kusurlarına «nakais-i ulviye» tabirini vermişti, artık her müntesib-i edep lafzca müsamahalarını öyle tevil ediyor, gidiyordu.
Naci ise, esasen müşkülpesent olduğu için bu hale hiddet eyliyordu. Bu hiddetini bermutad Irca-ı Nazar'da bir kere şöyle ibraz eylemişti :
Elfaz mana için ayna-yı şandır,
Elfaza bakılmaz mı diyorlar? Hezeyandır.
Bir sanihanın olması hakkiyle mübeccel
Olmakla olur sebk ve müeddası mükemmel
Derler sana bir fırka-yı ediban-1 sebkser:
«Icaz budur, bak ne demiş şair-i ekber:
«Ulviyeti seyr et. Buna uslub-u muşaşa!
«Olmuş mu desem ebr-i şafak bir kıza burku
«Monşer! Buna denmez mi «Jeni» etmeli insaf?
«<Hodşid ile hemşaşaa, mehtab kadar saf!
«Pardon! Size arzeylediğim sehv-i lisandır.
«Dersem ki hata eylemedim bunda yalandır
<<Mehtap kadar saf demek böyle beyana.
«Fikrimce olur doğrusu pek sadedilane.
Sen dinlediğin anda şu muzhek kelimatı
Başlarsın aba etmeğe bir menheç-i âti!
«Elfazına baksam bu sözün kaidesizdir
«Manasına baksam o dahi faydasızdır.
«Uslub-u frengâne deyip halt-1 kelama
«Yazmakla ne olmuş bir iki mağlataname
«Uslubumuzu mahvediyor Avrupa derdi
Bir Avrupalı görse bu ahvali gülerdi
«Eblehcesine tâbi tavr-ı diğeranız
«<İrfan sanırız humku, acep bihaberanız
«Uslub-u cedidi bilirim şivesi şeydir
«İfadesi meynuş ise de düşman mıdır
«Lafzında galat çokca ise tarz-1 nevindir
<<Manası dahi yoksa var â seher-i mübeyyindir
«Divanece sözler mi demektir edebiyat
«Asar-1 türkî diyoruz biz buna heyhat>>
Sen her ne desen onlar ederler yine ısrar
Artık o zaman başlamalı gülmeğe naçar.
(8)
İşte böylece Ekrem, Naci, Zemzeme, Demdeme, TERCÜMAN-I
55