Sayfa:Ömrüm.pdf/26

Bu sayfada istinsah sırasında bir sorun oluştu

CUMAN-I HAKIKAT'taki mastaba-yı şiir ve şüerayı lakin daha sönük bir derecede ortaya nakletmişti. Biz de gazellerimizi, nazirelerimizi bu sefer o cerideye gönderiyorduk.

Naci bir gazel-i marufunda :

Hemdem-i derd-i aşina yok, şevk-i hamuşu güdaz,
Söyle, Naci, kissa-yı dilsuz-u aşkı sen sana

demişti. Ben bu gazele söylediğim bir nazirede:

Vakf-1 guş ettin seraser, söyle ey münci-yi dehr!
Olmasın zinhar mani ta'ne-yi düşman sana.

dedim, Ahmet Mithat'ın iltifatına rağmen Naciperest kaldığımı gösterdim.. Tabii Muallim bu hareketimden memnun oldu; SAADET'te neşrolunan bir manzumenin altına şu kıt'ayı yazdı:

Tahsil le say edersen,
Şayeste-yi aferin olursun,
Rahında devam edip gidersen,
Fahr-1 âver-i nâzımın olursun.

Fakat bu esnalarda Naci ve Ekrem cidal-ı edebîsi pek kızışmıştı, hatta hudud-u edebi bile aşmağa başlamıştı. Menemenlizade Tahir Bey iptidaları Naci telmizlerinden idi, hatta şiirlerini toplayarak bir mecmua şeklinde neşredeceği vakit Muallim ona ilhan unvanını bulmuş, vermişti. Lakin Tahir Bey sonraları büsbütün Ekrem Beye bağlantı, tarafdar kesildi. Üstad Ekrem de Takdir-i İlhan68 diye bir risale-yi intikadiye neşr eyledi. Bu risale İlhan'ı takdir vesilesiyle edebiyata dair bir çok tasvirlerden, tasavvurlardan, tefekkürlerden mürekkep idi. Ayni zamanda ise Naci'nin şahsına da, mesleğine de kısmen reva, kısmen nareva muhacemeleri havi idi. Öyle olduğu için saha-yı matbuatta birden bire top gibi patladı, Muallim'i de, Muallim'in tarafdarlarını da az çok zedeledi.

Takdir-i İlhan'a karşı Naci küplere bindi. «Zemzemeye demdeme» diye Üstad Ekrem'in aleyhine SAADET'te yürümeğe, fakat pek dürüstane, pek insafsızca, hatta bazen pek bayağı yürümeğe başladı. Evvelâ bildiklerinden birinin Ali Ferruh'un pederi Reşar Paşa'nın - «zemzeme» yi «gidgidak» diye tavsif eylediğini bir fıkra tarzında hikâye eyledi:

Haşa diyemem Nuh'a kadar hep
Avaza-yi gidgidakdır hep

dedi. Arif Hikmet Beyin:

Değil muvafik-1 adap «nağme-yi seherin>>
Nedir «bu zemzeme» zaptet deḥanın, ey bülbül

tezyif-i marufunu anlattı. Hersekli Arif Hikmet Beyler, Avni Beyler, Urfa mutasarrıfı Celal Beyler, İskenderli Süleyman Salim Bey- ler70, hulasa bütün o vadi-yi kadim şairleri Ekrem'i sevmezlerdi, Naci'ye tarafdar idiler, iltifat gösterirlerdi.

Üstad Ekrem «Zemzeme»de bir şiirinde:

Vahdette duyarsam sizi bizar ölürüm ben
Zira ikiliktir çıkar vahdetinizden

demişti. Muallim bu beyti «Demdeme» de şiddetle muahaze eyliyor, münafi-yi ahlâk addediyor, Ekrem Bey'i ahlâksızlıkla ithama kadar varıyordu.

Hasanım etme iba Ali aba hak için
Sana ben haylı zaman oldu abayı yakalı

gibi beytlerin kaili için şiirde ahlâk aramağa kalkışmak pek garip idi.

Fazla olarak yine ayni Naci Efendi ayni «Demdeme»de Urfa mutasarrıfı meşhur Celal Beyin Üstad Ekrem'e hicviye tarzında müzeyyifâne bir naziresini yazıyordu. O sözler mazallah öyle biedebane idi ki gazete sütununa geçmek şöyle dursun, herhangi bir meclisde olursa olsun, ağıza alınamazdı.

İş bu dereceyi bulunca, Matbuat Müdüriyeti «Demdeme»> nin devamı neşrini men eyledi. Fakat o cidal yine başka başka kisvelerde, zeminlerde sürdü.

(7)

Ekrem Bey o devr-i edebe göre hakikaten bir üstad idi, edebiyatı Naci'den daha ziyade bir ihata ile anlıyor, bahusus anlatıyor, tedris ediyordu. Nağme-yi Seher'le vadi-yi kadimde temeyyüz eylemişti. Fakat «Zemzeme»leriyle yeni tarzda âdeta parlıyordu, hal ve kalile bir naziklik, bir fikir-i teceddüd gösteriyordu. Talim-i edebiyat huceste bir kitap idi. O nokta-yı nazardan edebiyatımıza küşayiş veriyordu. Evet noksanlardan azade değildi ve olamazdı.

43