metle ilzam eylemeğe çalışırdı. Bilfarz o sıralarda matbuat-1 osmaniyede bir münakaşa cereyan ediyordu Hükema-yı ef- rençten biri din-i İslama dair gelişi güzel bir eser neşr eyle- miş, suretâ değil ise de sireten genç bir edibimiz de o eseri keyfemaittifak türkçeye tercüme etmişti. Bu tercüme ule- ma-yı İslamın, daha doğrusu ulemadan ziyade öyle geçinen- lerin gayzına bâdi oldu. Kitabı da, kitabın müellifini de, mü- tercimini de güya tenkid ettiler, hakikatta kuru kuruya tah- kirlere boğdular, Şeyh Nübhan Efendi bu tecavüzleri hoş gör- medi, çünkü cidden allâme idi, böyle âdiliklerin hasmı idi. Bir muhasımın kanaat-ı vicdaniyesine, her ne olursa olsun, hürmet etmeği biliyor, daima intikadlarını nezahatla, fakat kudretle temhid eyliyordu.>> SON YILLAR 1912-1922 Temmuz 1912'de Türkiye'de iktidar değişti, yeni Hükûmet umumi af çıkardı. Ali Kemal bundan faydalandı, Ağustosta İs- tanbul'a döndü. İkinci sürgünü üç küsur sene sürmüştü. İstan- bul'a dönünce tekrar IKDAM'da yazmağa başladı, hem güncel sorunlar, hem tarihle ilgi konular hakkında. Bu İstanbul ikameti bu sefer de fazla sürmedi, Altı ay sonra Babıâli Baskını oldu, liberal hükümet devrildi. İttihad ve Terakki tekrar iktidara geçti. Ali Kemal yeniden memleket dışına sürüldü. Fakat bu kere mahkûmiyetle değil, davet üzerine, zira İttihadcı lider- ler arasında kendisine karşı hissiyatları ölçülü olanlar da vardı. Kendi seçtiği yere, Viyana'ya gitti. Bu üçüncü menfa az sürdü. Ali Kemal Ocak sonunda İstanbul'dan ayrılmıştı, Mayısta tekrar İstanbul'a döndü. Bu kere Büyükada'ya yerleşti. Yazdı ve yayımladı. İki kitap çıkardı Bir Safha-yı Tarih' ile Rical-i İhtilal. Ekimden itiba- ren, kendi namına, bir günlük siyasî gazete, 'PEYAM'ı yayımla- mağa başladı. Gazete rağbet gördü, iyi satıldı. Bu aylar, Ali Ke- mal için iyi aylar idi. Rahat idi, istediği gibi yazı yazabiliyordu. Ailevi durumunda da bir gelişme oldu, tekrar evlendi. Viyana'da sürgünde iken sabık Tophane Muşiri Zeki Paşa¹63 ile tanışmıştı. Pa- şanın yanında karısı ve en küçük kızı Sabiha da vardı. Büyükada'- da tekrar buluştular, Ali Kemal, Viyana'da tanıdığı Paşa'nın kı- zına talip oldu. Aralarındaki yaş farkı büyük idi, tereddüt edildi. Fakat sonra tereddütler kalktı, 1 Ocak'ta nikâh kıyıldı. Bu iz- divaçtan Ali Kemal'ın bir oğlu oldu. Bu kitabı yayımlayan o'dur. Bu rahat devir yine az sürdü. PEYAM bir muhalefet gazetesi idi, zaman zaman Hükümetin iç ve dış politikasını tenkit ediyor- 180 du Hükümet buna fazla tahammül edemedi, Temmuz başında PEYAM'ı kapattı, Ali Kemal'ı da yazı yazmaktan men etti. Ağus- tos'te dünya harbi patlak verdi, Kasım'da Türkiye buna katıldı. Gazetesinin kapatılması yazı yazmaktan men edilmesi Ali Kemal'ı başlıca gelir menbaidan mahrum etti. Maddi sıkıntıya uğradı. Gelir sağlamak için özel bir okulda ders verdi, ticaret de yaptı. Karısı da mücevherlerini sattı. Harbin sonuna doğru vaziyet değişti. Kontrol gevşedi, Alı Kemal tekrar yazabildi. İki eser çıkardı: Ruşen Eşref'in anketine cevaben Türk edebiyatı hakkında bir inceleme, 15, Şair Raşit 166 hakkında bir kitap. Her ikisinde de, konu dışına çıkarak, içinde ükde olan bazı düşüncelerini açıkladı. Dört seneden beri sesini duyuramıyordu, içi dolmuştu. Fırsat iḍi, içini boşalttı. Ruşen Eş- ref'e verdiği cevapta şu yakınma vardı : «... devr-i istibdat'ta öğrenmedikdi, devr-i hürriyette öğren- dik Bizde bir ferd yalnız hukuk-u medeniyesinden değil, hukuk-u kalemiyesinden de sakit olurmuş! Türk Yurdu'nu teşkil eden fuzala-yı ahrar bile geçen seneye kadar böyle hük- mediyorlardı bir iki sahifelik bir mütalea-yı edebiyemi mec- mualarında neşrediverdiği için zavallı Akçura'yı pek hırpa- lamışlardı.>> Şair Raşit hakkındaki kitabın giriş bölümünde de, Düşündükle- rim başlığı altında şunları yazdı: «Yazılarımi öteden beri okumak lûtfunda bulunanlar bilir- ler, kaleminin ancak bir hasiyeti vardır, o da samimiliktir : sırf düşündeklerimi yazmaktır. Fikren, vicdanen kanaatı- min hilafına velev kırılmak, parça parça olmak tehlikesine maruz kalsa da bir satır bile karalamamaktır. Bu fikirle- rim, bu kanaatlarım yanlış olabilir -çünkü ben de insanım!... ne derece zilletten, zülletten mürekkep olduğumu bilmek için bu sifat kâfidir --fakat o hata samimi'dir. Hataların böylele- ri ise bence samimi olmayan hakikatlara müreccahdır. Bir Frenk şairinin dediği gibi Kadehim büyük değil, fakat ben kadehimle içerim. Menfaat, korku her ne saika ile olursa ol- sun, düşündüğünün aksini söylemek, alelhusus batıl bildiği- ni hak diye göstermeğe çabalamak, hakikatı böyle rüsvay ey- lemekten ise susmağı tercih etmemek bence insanlığı basa- mak basamak en aşağı tabakasına kadar inmektir.>> Ve daha sonra, ahfada bırakacağı imajını düşünerek, şu ümit ve temenniyi ifade etti: 181
Sayfa:Ömrüm.pdf/100
Bu sayfada istinsah sırasında bir sorun oluştu