Sayfa:Çingeneler - Bilgi Yayınevi 1972.pdf/82

Bu sayfa istinsah edilmiş

— Güle güle... Bari oldu olacak, şu defter de sende kalsın, yarın birlikte getirirsin!...

— Ne defteri o?

— Bir defter işte canım. Canın sıkıldıkça okur, gönlünü eğlendirirsin

Ossaat anladım, bu defter bizim saf yürekli, sanatkâr duyuşlu genç arkadaşın benden ayrı kaldığı günlere ait tuttuğu bir not defteri idi. Kimbilir içinde neler, ne antikalıklar vardı? Defteri gülerek aldım, birkaç adım yürüdüm... O arkamdan tekrar seslendi:

— Defterin içindekileri yalnız kendin oku ha, kimseye göstereyim deme!...

— Tabii, tabii... Hiç, kimseye gösterir miyim, Bebek misin sen, yoksa Arnavutköyü mü?


Arkadaşımın defterindeki notlar aynen şunlardı:

«Yolda bacaklarını köpek ısırdığı için çadırında hasta yatan esmer, narin, tirşe gözlü kıza götürdüğüm kolonya ile şeker, çok makbule geçti. Yalnız, çadırda pinekleyen bir kocakarı bunlara itiraz etti:

— Abe -dedi-, bunları getireceğine, niçin getirmedin biraz zeytinyağı, sirke, kahve şekeri ve birazcık kuru fasulye... Ve birazacık tütün ve birazacık cıgara kâğıdı?

Çadırda alçak kerevette yanüstü yatan tirşe gözlü kız utandı; kocakarıya çıkıştı:

— Bırağasın çingeneliği şinci, tutasın çeneni!...

Sonra bana döndü:

84