Sayfa:Çingeneler - Bilgi Yayınevi 1972.pdf/69

Bu sayfa istinsah edilmiş

— Fal işi kıyak iştir. İlle velâkin yapabilene... Var idi eskiden bizim bir kocakarı ki, onun canına rahmet, o işte yaman bir falcı idi. Hani ya değil senin gönlündekini, mevlâm seni inandırsın, istese yedi memleket yabancısının gönlündekini bilem tıpatıpasına süylerdi.

— Nasıl söylerdi?

— Ha, ha... Mesele orada işte... Nasıl süylerdi? Var idi bu kocakarının er semtte bir kılavuzu. Bu kılavuzların da çoğu gene kendisi gibi kocakarılar falan filandı. Söz misali: bizim koca cadı gider idi Aksaray taraflarında erangi bir mahalleye gizlice... Bulurdu orada kendisine mahallenin bütün dedikodularını bildirecek bir kadın. Ona derdi, ne kazanırsam bu mahalleden, yarı yarıya paylaşacağız... İlle ki sen süyleyeceksin bana bu mahallede kimin ne derdi var birer birer. Artık ondan ne öğrendiyse bulaşırdı kapı kapı dolaşıp bunları bülbül gibi saymaya...

— Vay köpoğlu karı vay!...

— Vay ki vay... Sen bilir misin hani ya eskiden var imiş İğrikapı dışarısında çok menşur bir falcı karısı, Madam Katinka?...

— Çocukken öyle bir şey işitmiştim...

— Hay yaşayasın aklın ile... İşte bu dediğim biçimdeki falcılığı İstanbul'da eskiden o icat etmiştir.

Bu Katinka'nın var imiş birtakım şurada burada dolaşır kılavuzları... Onlar, kimi bohçacılık, kimi hizmetçilik, kimi çamaşırcılık, kimi bilmem nelikle girermiş evlerin içine, oralarda neler ki duyuyorsa

gelir, Katinka'ya anlatırlarmış; sonra Katinka da

71