Haznedar çiftliği ile Litroz, Çiçoz, Avasköyü taraflarında geçiriyordu. Kalın ve kalantor herif, arabacı Akman ağa ile beni görünce hemen işi çaktı ve daha on beş, yirmi adım uzaktan elini uzatarak:
— Hoş gelmişsiniz beyim!...» i bastırdı! Sonra eliyle kendi çadırını gösterdi-: Buyurun da içeri, malum a, dışarısı çamur, buyurun içeri!...
Çadırın kapı tarafındaki büyücek bir yeşil sandığın üstüne ben; kilimlerin, keçelerin, yatakların üzerine onlar yerleştiler.
Etem, Çeribaşı ile çingenece bir şeyler konuştu ve bana döndü:
— Bizim kâhya baba der ki, beyağa arzular mı getirelim Vidos arkasından bir takım çalgı?
— Ne çalgısı?...
— Ne çalgısı olacak bizde? Bizdekiler ufak tefek şeylerdir... -Başı ile Vidos köyünün arkalarını göstererek-, te var o yanda, Çıfıtburgaz önlerinde birtakım ayıcılar, şebekçiler, kuklacılar... Vardır onların elinde de iyi kötü bir klarnet ile çiftenağra çalan... Çağırtalım isterseniz onları?...
— Vallahi Etem ağa, İstanbul'da bunların daniskasını çalanlar varken şimdi bu zahmetlere hiç hacet yok!...
— E... siz bilirsiniz... Nasıl arzularsanız üyle olsun!...
Çeribaşı tekrar Etem'e kendi dilleri ile bir şeyler söyledikten sonra Akman ağaya takıldı:
— Abe Akman baba, tuttur sen şinci Bulgariya işi bir türkü de dinleyelim!...
Akman ağa, bir hayli nazlandı, binbir dereden
bir hayli su getirdi. Sonra Çeribaşının ısrarına