Sayfa:Çingeneler - Bilgi Yayınevi 1972.pdf/41

Bu sayfa istinsah edilmiş

naklı laflarım ona dokunmuş olmalı ki, hemen suratı astı:

—Sen zaten böylesindir... -dedi—. İnsanı yarı yolda bırakırsın!...

— Hangi yarı yolda azizim ?... Seninle önceden pazarlığımız mı vardı ki, Tanrının günü çingenelerin çadırlarına birlikte gideceğiz diye?...

— Öyle ise ben yarın oraya yalnız gideyim, tirşe gözlü kızın hatırını sorayım. Sonra gelip seni evden alayım, birlikte Vidos'a gidelim...

— Vidos'ta ne yapacağız?...

— Biraz da oradaki çingenelerin hayatlarını tetkik edelim!...

— Anlıyorum, senin maksadın çingenelerin hayatlarını tetkikten ziyade...

— Ey, ne olmuş tetkikten ziyade?...

— Sen şimdi anlat bakayım bana, bize o gece ilk ninniyi dinleten çocuklu dul kadın mı seni böyle sık sık oraya çekiyor; yoksa o esmer, narin, tirşe gözlü kız mı?

— Vallahi değil yahu, ben orada salt eğlenmek, vakit geçirmek, biraz da onların musikileri hakkında bir fikir elde etmek için gidiyorum!...

— İyi ama onlarda musiki ne gezer? Onların bütün musikisi işte o dinlediğimiz ninni ile nihayet çingenece bir iki türkü karikatüründen ibarettir. Sen mademki çingene musikisi hakkında bir fikir elde etmek istiyorsun... Şu halde kalk, Sulukule'ye, Feriköy taraflarına, Taksim'deki çöplüğe, bilhassa Ayvansaray'a git!...

— Sonra oralara da gideriz. Hele önce şunları bir bitirelim!...

 
43