Sayfa:Çingeneler - Bilgi Yayınevi 1972.pdf/321

Bu sayfa istinsah edilmiş

— Çabuk ol da -dedim-, kalkalım! Zaten bir saattir burada kafam kazana döndü. Şimdi bir de bu yeni zırıltı ile o kazanı patlatmayalım!

O itiraz etti:

— Adam, yapma be, tam nargilenin tadı gelmişken onu kaçırma; otur biraz daha da şunu bitireyim!

Biz, çaresiz,

— Peki! -dedik.

Herif de arkamızda gıy gıyını arttırdı. Hicazdan mı, hüzzamdan mı, uşşaktan mı, kıtipiyoz bir taksim yaptı; arkasından şarkısına geçti. Hay geçmez olaydı. Çünkü taksimi yalnız yayla yapıyordu. Şimdi ise, şarkıya kendisinin o pürüzlü boğuk ve tıkanık sesi de karışıyordu.

İstemeyerek biraz kulak kabarttım, çalıp söylemek istediği şarkı şu idi:

«Meyle teskin eyle sâki âhı âteşzarımı!»

Sonra dönüp, o saç sakala karışmış, bitkin, perişan yüzüne ve o seksen yerinden yamalı, yağlı kıyafetine bakıp içimden,

«Bu herif -dedim-, ya Darülacezeye, ya Darüşşifaya, yahut (Edirnekapı mezarlıklarına birkaç öksürükle birkaç tıksırık borcun kalmış; sen hâlâ:

Meyle teskin eyle sâki âhı âteşzarımı!

diye yalvarıyorsun! Sende artık mey içecek, bilmem ne yapacak hâl mi kalmış? Sen şimdi vazgeçsen de şu meyden, onun yerine «Çayla teskin eyle garson midei pürzarımı» diye tuttursan da kahveci sana bir bardak çay getirse ve şuradaki hayır sahiplerinden biri de sana altmış paralık bir simit alsa da akşam üstü biraz safra bastırsan fena mı olur?»

323