Sayfa:Çingeneler - Bilgi Yayınevi 1972.pdf/30

Bu sayfa istinsah edilmiş

— Ha geldi, ha geldi...

Etem gülümseyerek bize döndü:

— Ha geldi, ha geldi ve lâkin yok daha ortada bir şey. Kız hamarat kızdır amma, nedense bakarım kaç gündür var bir dalgınlık onun kafasında... Sabah beri kalkalı yarım saatten ziyadece oldu... Hâlâ mı hâlâ pişiremedi bir sütü!...

Tekrar kıza haykırdı:

— Hoy Nigâr sokerana, sokerana? Haydi mani, haydi mani!... (Ne yapıyorsun, ne yapıyorsun? Haydi çabuk, haydi çabuk!)

Bu sefer kız, kucağında yepyeni, hiç kullanılmamış sakız gibi bir çamaşır sepeti ile çadırdan çıktı:

— Ha geldim, mokamotro (enişte) ha geldim!...

Esmer, ince, tirşe gözlü kızın bu sabahki tuvaleti pek başka idi. Başında, kenarları yeşil oyalı mor bir gaz boyaması krep bağlıydı. Mintanı açık toz pembe zemin üstüne birkaç renk ince çizgi ile türlü çiçekler işlenmiş basmadandı...

Belinde kuşak yerine koyu turuncu ve ipek bir keyfiye sarılıydı. Şalvarı dümdüz, sapsarı ve canfes gibi pırıldıyordu. Çıplak ayaklarında yüksek ökçeli ve üstleri fiyangolu beyaz podösüet iskarpinler vardı.

Yeni örülmüş, hiç kullanılmamış, sakız gibi bembeyaz çamaşır sepeti kucağında, yanımıza geldiği vakit candan gelen hafif bir gülüşle bizi selâmlayarak sepeti önümüze indirdi. Amanın dostlar, bembeyaz sakız gibi çamaşır sepetinin içinde neler yoktu?

Dilim dilim, ince ince kızartılmış ekmekler, küçücük toprak çanaklar içinde zeytin, peynir, domates, soğan, sarmısak, şeftali, kavurma...

Ve sonra yeni kalaylı koca bir güğüm içinde ağız

 
32