Sayfa:Çingeneler - Bilgi Yayınevi 1972.pdf/297

Bu sayfa istinsah edilmiş

vuslattır anacığım —Amma bu vuslat bizim Kasımpaşalı sandalyeci Cemil'in kaynanası Vuslat değil ha!— Benim dediğim vuslat nedir, bilirsin değil mi anacığım? Aşkın, sevdanın ilâcı, ya bu dediğim vuslattır, yahut da ki ölümdür, ölüm anacığım! Tevekkeli şarkısını bilem yapmamışlar bunun...

Hemen yine tavrını, benliğini değiştirerek makamla şu Uşşak şarkıyı tutturdu:

«Ölse de âşık unulmaz yâresi,
Aşkın ölmekten de güçtür çaresi!»

Aman Allahım, şimdi Emine bu şarkıyı okurken bilseniz ne kadar güzelleşmiş, o, çakır, şehlâ gözleri ne kadar baygınlaşmış; az kısıkça sesi ne kadar başdöndürücü bir hal almıştı!

Şarkının sonlarına doğru yine mutfak tarafından Etem'in sesi,

— Elinimetlim, nasıl gidip alayım tulumcuğumu da geleyim, bulaşayım mı ben de Emine ile barabar cümbüşe?...

Emine, ağlar gibi bir sesle okuduğu şarkısını bitirdikten sonra:

— Amanın dostlar, bana bir fenalık geliyor; amanın bana biraz lâvanta çiçeği, biraz limon, biraz lokman ruhu getirin!... -deyip olduğu yere yığılıverdi.

Bu manzara karşısında anneciğim sapsarı kesilmiş yüzüme bakıyor:

— İlâhi İrfan, ilâhi İrfan, beğeniyor musun şu yaptıklarını, ne olacak şimdi, ne yapacağız? -diye çırpınıyordu.

Emine'nin bu hali, biraz yapmacık da olsa,

299