Sayfa:Çingeneler - Bilgi Yayınevi 1972.pdf/282

Bu sayfa istinsah edilmiş

— Sen, oralarda kimlerdensin bakayım?

— Ben mi? Ben Ümmü Gül'ün tiyzesiyim!

Bu sefer ben sordum:

— Sulukule'de en iyi şarkı söyleyen, oyun oynayan kim bakayım şimdi?

— Şimdi mi? Dur bakayım... Hele biraz düşüneyim... Şey... şimdi en iyi şarkı söyleyip oynayan iki kız vardır, Râna ile Çakır Emine derler, işte onlardır. Hatta bunların seslerini, oyunlarını İstanbul'un en kibarları bilem biğenmişlerdir. Hele şimdi ne diyorlar onun adına bakayım... Benli Lâtif Bey diyorlar, kıranta biri var, o, Râna'nın sesi ile oyununa pek bayılır. Alimallah, Râna'yı, karşısında söyletip oynatmak için avuç dolusu para döker. Sonra, Çakır Emine'nin sesini de o Lâtif Beyin arkadaşı bir genç var; o çok sever.

Küçük kızlardan biri, oyunu bırakıp lafa karıştı:

— O gencin adı da Feridun Beymiş... Ama, bir görseniz, ne şık geziyor. Göğsünde altın kösteği var bir kulaç... İskarpinleri sivri burunlu, pırıl pırıl yanar!

Öteki kız da tefi bırakarak,

— Daha evvel Çakır Emine ablayı bir İrfan Bey severmiş; onun sesine tutkunmuş, sonracığıma bu Feridun, İrfan Beyi kışlamış Emine'nin yanından...

Etem,

— Bu İrfan Bey kimmiş?

Kız,

— İrfan Bey mi? Ha! O, şeymiş... Dur bakayım hele!... -Öteki kıza sorar-: Akı, süylesene, o İrfan Bey kimmiş?

284