Sayfa:Çingeneler - Bilgi Yayınevi 1972.pdf/28

Bu sayfa istinsah edilmiş

belâsı... O açmadan ağzını, ben gideyim serha (çadır) yanına...


Herifin benim yanımda, bizim arkadaşa tirşe gözlü, ince, esmer kızdan filân hiç söz açmaması; lâfı hep başka şeyler üzerinde dolaştırması benim dikkatime çarpmıştı. Kurnaz çingene belki de benden çekiniyor, arkadaşı daha hassas, daha saf, daha hayal sever gördüğü için onu benden gizli sızdırmak istiyordu.

İki gün sonra bizim arkadaş bir sabah erkenden ve daha gün doğmadan gelip beni uyandırdı.

— Haydi -dedi-, bugün de harmanlara sabahtan gideceğiz... Çünkü oranın sabah keyfi akşamdan çok güzel oluyormuş. Hem bu sabah keyfine bizi dün akşamdan Etem dâvet etti.

— Etem de kim?

— Hani iki akşam önce görüştüğümüz herif!...

— Yalnız seni mi dâvet etti, yoksa beni de birlikte mi?

— Beni, seni var mı canım? Herif çağırdı işte, kalk gidelim? Hattâ adamcağız bu sabah bizim için incirlikte sütü ile, kahvesi ile güzel bir de çingene kahvaltısı hazırlayacak ?...

Bu teklif, hiç fena ve kaçırılır bir teklif değildi. Hem benim gibi, çocukluğumdan beri hayat sahnelerini etütten zevk alan bir genç için Topçulardaki harman yerinde, henüz güneş doğarken bir çingene

kahvaltısında bulunmak pek kolay kolay bulunamayacak bir fırsattı... Baktım arkadaşımın kolunda keman

 
30