Sayfa:Çingeneler - Bilgi Yayınevi 1972.pdf/208

Bu sayfa istinsah edilmiş

— Ben dedimse, evliya için dedim!

— Hay, çarpsın seni evliyalar!

— Evliyalar çarparsa beni, sana neyim kalacak?

— Ensenin kılları kalacak!

— Ensemin kılları, yüzüne peçe olsun!

— Benim yüzüm de senin ağzına keçe olsun!

Reha Bey, baktı ki olmayacak, o canım cümbüş, ahengin arasında kızılca bir kıyamettir kopacak! Hemen araya girdi:

— Susun yahu, ayıptır; kendinize gelin, burada şimdi bu kadar kibar misafirler var.

Öteki kocakarı,

— Herkesin ağzı, kulağı çalgıda, sazda... ama bizim pasaklı Nazife'nin aklı hindide, kazda!

Artık Reha Bey kızdı ve tıpkı, düğün sahibi kendisi imiş gibi bağırdı:

— Susun diyorum size, yoksa tutunca kolunuzdan attırırım sizi evlerinize ha!

Korkudan ikisi de sustular, Arap Hüseyin reis yine lafa başladı:

— Bunların bir de Sulukule'de bir evliyaları vardır ki onu da Sulukuleliler pek severler, onlar da bütün dileklerini, hacetlerini adaklarla ondan beklerler. Belki de oradan geçmişseniz görmüşsünüzdür. Edirnekapı'dan inerken sağdaki ikinci evin yanındaki yeşil bir parmaklık içinde yatar!

Reha Bey:

— Malum efendim, meşhur Etem baba!..

Bu Etem baba sözünü duyar duymaz ben, hafifçe yerimden hopladım.

Reha Bey gülerek,

— Korkma... -dedi-, bu, senin mahut Etem'in

210