Sayfa:Çingeneler - Bilgi Yayınevi 1972.pdf/104

Bu sayfa istinsah edilmiş

Burada belki çıkarsa karşımıza ya bir çakal, ya bir ayı korkmayın sakın, ben peşinizdeyim!...

— Çakal pek bir şey değil ama, ayı çıkarsa fena yahu!...

— Ayıdan hiç korkmayın! Zere ayılar anlar bizim dilden, ben süylerim ona çingenece birkaç lakırdı, o duyunca bunları utanır, kaçar bizden...

— Sen ayıcısın galiba!...

— Ya ya! Ayıcıyım. Var benim Alibey köyü taraflarında iki tane koskoca ayım. Ona sebep, ayı çıkarsa, o koca oğlana meram anlatması kolay! Dua et ki, çıkmasın başka şey...

— Ne gibi başka şey?

— Söz misali, hırsız filan falan gibi...

— Buralarda hırsız olur mu?

— Ey... orman bu... bilinmez. Bakarsın, beş on adım ötede bir iki kişi ellerinde altı patlangaçlarla çıkmış karşımıza...

— Ağzını hayıra aç be!...

— Haydi hayırlısı mevlâdan ama, ne olur ne olmaz, var mıdır zatınızın üzerinde silâha benzer bir şeycik?...

Bu son söz üzerine, herifin maksadını derhal çaktım. Köpoğlu, böylelikle benim ağzımı arıyor; korkak olup olmadığımı, üzerimde silâh bulunup bulunmadığını anlamak istiyor, belki de bu kapkaranlık, ıpıssız ormanın ortasında beni soyup kaçmayı tasarlıyordu. Onun, «Var mıdır zatınızın üzerinde silâha benzer herhangi bir şeycik?...» diye sorduğu sorguya verdiğim cevap şu oldu:

Hemen beygirden atladım, hayvanın tâ kuyruğu

106