Recep Tayyip Erdoğan'ın 10 Haziran 2011 tarihli Erzurum mitinginde yaptığı konuşma


Yiğit, mert kardeşlerimi tekrar, yani Dadaşları gönülden selamlıyorum. Hele Dadaş eyi misen hoş musan?

Buradan bu coşkulu meydandan, bu muhteşem meydandan Aşkale’yi selamlıyorum, Aziziye’yi selamlıyorum, Çat’ı, Hınıs’ı, Horasan’ı, İspir’i, Karaçoban’ı selamlıyorum. Karayazı’ya, Köprüköy’e, Narman’a, Oltu’ya, Olur’a selamlarımı, sevgilerimi yolluyorum. Palandöken’e, Pasinler’e, Pazaryolu’na, Şenkaya’ya, Tekman’a, Tortum’a, Uzundere’ye, Yakutiye’ye oralardaki tüm kardeşlerime, tüm Dadaşlarıma selam gönderiyorum.

Erzurum, kilidi mülki İslam’ın, Mevla’ya emanet olsun Erzurum. Erzurum, derbendi ehli imanın, Mevla’ya emanet olsun Erzurum.

Erzurum’da bir kez daha Alvarlı Efe Hazretlerini, İbrahim Hakkı Hazretlerini, Solakzade Hazretlerini, Şükrü Paşayı, Hacı Salih Efendi Hazretlerini, Nene Hatun’u rahmetle, minnetle anıyorum. Kafkas cephesinin, Doğu cephesinin, Sarıkamış’ın tüm gazi ve şehitlerine, Erzurum’un efsanevi kumandanı Kazım Karabekir’e buradan bir kez daha rahmet niyaz ediyorum. Tüm şehitlerimizi ruhu şad olsun, mekanları cennet olsun.

Sevgili Erzurumlular, sevgili Dadaşlar; 22 Nisan’da Bayburt’tan, Gümüşhane’den Bismillah dedik ve yola çıktık. Bugün burada Erzurum’da, ardından Ağrı’da son iki il mitingimizi yapıyoruz. Seçim kampanyamızı il mitingleri boyutunda tamamlıyoruz. Yarın İstanbul’daki ilçe mitinglerimizle Tuzla, Maltepe, Üsküdar ve böylece son veriyoruz.

Kardeşlerim; gidemediğimiz 13 il var. Gerçi onlara seçim kampanyası öncesi açılış vesilesiyle o illerimizin de birçoğuna gitmiştim. İnşallah onlara da seçim sonrası teşekkür ziyaretine gideceğim. Bayburt’un, Gümüşhane’nin sizlere selamı var. Batman’ın, Şırnak’ın, Van’ın, Muş’un, Bitlis’in, Diyarbakır’ın sizlere selamı var. Elazığ’ın, Malatya’nın, Hatay’ın, Rize’nin, Trabzon’un, Giresun’un, Ordu’nun, Samsun’un sizlere selamı var. Aydın, Muğla, Edirne, İstanbul, Ankara, İzmir’den sizlere selam var. Hamdolsun Erzurum’a üzerimizdeki Anadolu’nun, Trakya’nın tozuyla, kokusuyla, coşkusuyla geldik.

Bakın sevgili kardeşlerim, bana Erzurum’dan güzel bir olay aktardılar. Bir baba 3 çocuğu var, maalesef 3’ünde de karaciğer yetmezliği var. Bir gün Sivas’ta uygun karaciğer bulunuyor. Karaciğer çok hızlı bir şekilde hani aldığımız iki tane jet ambulans var ya, bu ambulansla Sivas’tan Erzurum’a Atatürk Üniversitesi Organ Nakil Merkezine getiriliyor. Bu arada babaya soruyorlar, hangi oğluna nakil yapalım diyorlar. Bir baba için belki de verilecek en zor cevap bu. Sonunda diyor ki, en küçüğü olsun. Erkan küçük çocuk. Nakil ona yapılsın diyor. Jandarma hemen yola çıkıyor, Erkan’ı nerede buluyor biliyor musunuz? Ağrı Dağı’nın eteklerinde çobanlık yaparken buluyor. Hemen alıyor onu da çok hızlı şekilde Erzurum’a getiriyor. Nakli gerçekleştiriyorlar. Erkan’ın şu anda sağlığı yerinde ve yarım bıraktığı okuluna da devam ediyor. Hamdolsun bundan daha ötesi var mı? Jet ambulans gidecek, alacak, getirecek, operasyon yapılacak ve Erkan sağlığına kavuşacak. Bundan daha büyük paye var mı? Bundan daha onurlu bir rütbe var mı?

Dersliklerle, adalet saraylarıyla, bölünmüş yollarla, hızlı tren hatlarıyla, herkesin binebildiği uçaklarla sevenleri kavuşturduk. Bundan daha ötesi var mı? Benim Erzurumlu 6 yaşındaki yavrum, kamyon şoförü olan babasının duble yollardan sabah eve geleceğini bilerek mışıl mışıl uyudu. Bundan ötesi var mı? Benim öğrenci kardeşim Erzurum’dan İstanbul’a telefon etti, 2 saat sonra evdeyim dedi. Uçağa bindi ve anne babasıyla kucaklaştı. Bundan ötesi var mı? Hayatı boyunca köyünün pınarından su taşıyan Ayşe ninemin evindeki çeşmesinden su akmaya başladı. Allah aşkına bundan daha büyük paye var mı? Olur’un Tavusker Köyünden, Ortiz Köyünden benim amcam, benim teyzem ilçe hastanesine geldi, orada insan muamelesi gördü. Kapıdan çıkarken hayır duasını etti. Bundan daha büyük rütbe var mı? Bu ülkenin çocukları artık en modern eğitim imkanlarına kavuştu, ücretsiz ders kitaplarıyla tanıştı, öyle mi? İlköğretimde de, ortaöğretimde de. Bilişim teknolojisi sınıflarıyla tanıştı, öyle mi? Her türlü maddi imkanları sağladık, artık pırıl pırıl nesiller yetişiyor, var mı ötesi? Artık çocuklarımız, gençlerimiz birbiriyle yarışıyor Türkiye’de, bundan daha güzeli var mı? Bakıyorsunuz Güneydoğu’dan, Doğu’dan artık derece yapan çocuklarımız çıkıyor. Yoksulun yanında olduk, kimsesizin kapısını çaldık, yolda kalmışın elinden tuttuk, çocukların hayallerini gerçekleştirdik. Ne dedik? Kimsesizlerin kimsesiyiz dedik, sessiz yığınların sesi olduk ve bu yola böyle devam ettik. Biz sizlerle gurur duyuyoruz.

Ne yazıyor orada? “Biz birlikte Türkiye’yiz.” İşte Dadaşlar bugün böyle sesleniyor. Ses ver Türkiye diyenlere Erzurum’dan ses veriyor. Mesele bu. Ne diyor Erzurum? AK PARTi diyor, bunu duyuyorum.

Kardeşlerim; gençlere aydınlık bir gelecek inşa ettik. Hanımlarımız, beylerimiz, emeklilerimiz, engelli kardeşlerimiz, yaşlılarımız için huzurlu bir Türkiye imar ettik. Biz demokrasi dedik, özgürlük dedik, insan dedik. İnsanı yaşat ki devlet yaşasın dedik. Türk’üyle, Kürt’üyle, Zaza’sıyla, Laz’ıyla, Çerkez’iyle, Gürcü’süyle, Abaza’sıyla, Roman’ıyla, Arap’ıyla, yaratılanı Yaratan’dan ötürü severiz dedik. “Değil mi ki candır gönlümüzde yeri vardır.” Şu Köprüköy’de, Pasinler’de, Narman’da, Horasan’da, Kars Sarıkamış’ta 81 vilayetin şehitleri koyun koyuna yatıyor. Erzurum burada ne ağıt yaktıysa, Rize’de benim dedem için de aynı ağıtı yaktılar. Sadece 81 vilayet değil, Saraybosna, Üsküp, Bakü, Batum, Bağdat, Şam, Kudüs Erzurum’la aynı ağıtı yaktılar. Erzurum’un ağıtı nedir? “Eledim eledim höllük eledim, aynalı beşikte canan bebek beledim. Büyüttüm, besledim, asker eyledim. Gitti de gelmedi canan buna ne çare.” Öyle mi? Erzurum bu ağıta ne kadar gözyaşı döktüyse, emin olun Van, Diyarbakır, Bingöl, Bitlis de aynı gözyaşını döktü. Biz kardeşiz, biz 74 milyon kardeşiz, biz biriz, beraberiz, etle tırnak kadar bütünüz. Biz geçmişi kardeşliğin üzerine kurduk, Allah’ın izniyle geleceği de kardeşlik üzerine kuracağız.

Sevgili Erzurumlular, Dadaşlar; bu vatan bizim, bu bayrak bizim, bu toprak, bu memleket bizim, hepimizin. 74 milyon her birimiz bu vatana aşkla, sevda ile kesinlikle bağlıyız. 74 milyon her birimiz bu vatan için canımızı vermeye hazırız. Bu millet inanın asil bir millettir. Bu millet tarihiyle, kültürüyle, medeniyetle büyük bir millettir. Şunu lütfen unutmayın: “Bir zamanlar biz de millet, hem nasıl milletmişiz. Gelmişiz dünyaya millet, milliyet nedir öğretmişiz.” Şunu unutmayın: Erzurum işgale uğradığında sadece Türkiye değil, dünyanın tüm Müslümanları gözyaşı döktü. Erzurum’a düşman girdiğinde Saraybosna ağladı, Mostar ağladı, Açe ağladı, İslamabad, Dakka, Bağdat, Musul, Halep, Kahire ağladı. İşte bugün de dünyanın gözü bizim üzerimizde, işte bugün de dünya Erzurum’a bakıyor, Türkiye’ye bakıyor. Ortadoğu’nun, Balkanlar’ın sokaklarında, Kafkasya’nın dağlarında Türkiye’nin sesi yankılanıyor. Mazlumlar, mağdurlar umutla Türkiye’ye bakıyor. İşte onun için şu Pazar var ya şu Pazar çok önemli, son derece önemli sevgili kardeşlerim. 12 Haziran Erzurum için önemli, 12 Haziran Türkiye için önemli, 12 Haziran çocuklarımız, gençlerimiz, kadınlarımız, emeklilerimiz, engelli kardeşlerimiz için, geleceğimiz için önemli. 12 Haziran demokrasi için, özgürlük için, milletin artık kendi kendisine yapacağı yeni anayasa için çok çok önemli. 12 Haziran çetelerle mücadele için önemli, yoksullukla mücadele için önemli.

İşte bu sabah bir haber kanalında izliyorum, Zonguldak’ta bir tane bağımsız milletvekili var. Şu anda içeride, tutuklu. CHP’nin adayı. Maşallah, evlere bol bol koliler dağıtıyor. Kolilerin içerisinde de kendi reklam afişleri, broşürleri. Baya işi ilerletmiş, başka ne yapsın para bol, imkan bol. Kendisi içeride; ama dışarıda da işte ücretli propagandistleri var. Ey CHP, sen busun bu. İşte burada, gerçek burada. Arşivlerin dili olsa da söylese. Sevgili Erzurumlu kardeşim, Dadaşım benim, 12 Haziran’da sandığa git. Hür vicdanınla elini vicdanına koyarak oyunu kullan, 12 Haziran’da Türkiye’ye oy ver. Geleceğimize oy ver, istikbale, istikrara oy ver. Ne diyoruz, kaç? 6-0’a var mıyız? 6-0’a var mıyız Erzurum? Ne yapacağız? Şurada bir yarın kaldı. Buradan ayrılacağız kapı kapı dolaşmaya var mıyız? Telefonlara sarılmaya var mıyız? Sandıklara sahip olacağız, sandıkları patlatacağız. Oy pusulasının 1. sırasında ne var? Ne var? Ne var? Ampulün altına evet mührünü basmaya var mıyız? Sizin eliniz, diliniz dert görmesin. Allah gücünüze güç katsın. Sağ olun, var olun.

Şurada yazıyor, okuyorsunuz değil mi? Bana cevap veriyor, bana cevap verme, dünün medyasına cevap ver. Arşivler konuşuyor. Ama onun malum “dün dündür, bugün bugündür.” Neyse geçelim, vakit kaybetmeyelim.

Şunu sizlere bir kez daha gönülden söylüyorum, yürekten söylüyorum, tüm samimiyetimle söylüyorum. 14 Ağustos 2001’de biz bu yola çıkarken nereyle çıktık? Erzurum’la çıktık. Hangi meydan çıktık? Yine bu meydanda çıktık, İstasyon meydanında çıktık. Bu meydan işte bu işin başlangıcıydı. Biz bu yola milletle çıktık. Bu ülkenin yoksul çocuklarını bir an olsun aklımızdan çıkarmadık. On yıllar boyunca oluşmuş yoksulluğu, sefaleti, terk edilmişliği, ihmali bir an olsun aklımızdan çıkarmadık ve asla şımarmadık. Kibire, gurura, büyüklenmeye, böbürlenmeye asla prim vermedik. Biz hiç kimseye tepeden bakmadık. Biz sizlere efendi olmaya değil, hizmetkâr olmaya geldik. Güç zehirlenmesi yaşamadık, bize yapılmış olanları biz hiç kimseye yapmadık. Her gün milletin karşısına çıktık, milletin aynasında kendimize baktık. Her gün kendimizi milletin huzurunda hesaba çektik. Çünkü hesaba çekilmeden kendinizi hesaba çekeceksiniz. Biz millet dedik başka hiçbir şey demedik. Biz milliyetçiliği kafatası milliyetçiliği olarak görmedik, biz milliyetçiliği ırkçılık olarak görmedik, slogan atmak bu şekilde hiç görmedik. Biz iş ürettik, laf üretmedik. Birileri laf üretti. Şimdi size zaten biraz ondan bahsedeceğim. Milliyetçiliğin edebiyatını yapmadık, hamasetini yapmadık. Biz size sevdalı olduk, biz size aşık olduk, biz sizin dertliniz olduk. Bu yollara öyle koyulduk. Milleti sevdik, vatanı sevdik ve bu vatanın her karışında, bu milletin her bir ferdine hizmet götürdük.

Buradan Erzurumlu kardeşlerime sesleniyorum, buradan Erzurum’dan tüm Türkiye’ye sesleniyorum. CHP’ye oy vermiş kardeşlerimin vicdanına sesleniyorum. MHP’ye oy vermiş, gönül vermiş ülkücü kardeşlerimin vicdanına sesleniyorum. BDP’ye gönül vermiş kardeşlerimin vicdanına sesleniyorum. Gelin bir kez daha demokrasi diyelim, özgürlük diyelim, gelin bir kez daha hizmet siyaseti diyelim, eser siyaseti diyelim. Kardeşler, şunu sorun Allah aşkına: Futbol takımı tutar gibi parti tutulmaz. Kardeşlerim, bunlara sorun, siz Allah aşkına bu CHP Erzurum’a ne getirdi dün? Yarın ne getirecek? MHP dün ne getirdi, yerin ne getirecek? BDP’yi zaten konuşmaya gerek var mı? Onların derdi başka. Onlar şu anda terör estiriyor. Terör örgütüne sırtını dayamış, imam hatipli yavrularımızın kaldığı yurtları bombalıyorlar. Cizre’de bunu görüyoruz, Diyarbakır’da bunu görüyoruz. Şu ana kadar 150’yi aşkın büromuzu, araçlarımızı ne yazık ki bu terör örgütüne mensup tipler molotoflarla, taşlarla sürekli olarak taciz ettiler. BDP’den ses çıkıyor mu? Bunlar değil mi şu anda ezanı Kürtçe okutanlar. Bunlar değil mi Cuma namazımıza aykırı Cuma namazı kılmaya kalkanlar. İşte CHP de 1932’de Türkçe ezanı okutmadı mı? 18 sene bu ülkede Türkçe ezanı okutulmadı mı? Merhum Menderes’le tekrar aslına döndük. Gerçekten Allah Resulü’nün okuduğu gibi, okuttuğu gibi ezan okunmaya başlandı 50’den bu yana. Şimdi bunlar çıktı Kürtçe ezan, bunlar çıktı ayrı Cuma. Ey Bahçeli, niye konuşmuyorsun bunları? Tayyip Erdoğan’a gelince kağıttan kaplan kesiliyorsun, hadi konuş. Hakkari’de Kılıçdaroğlu, BDP’lilerin eline CHP bayrağı veriyor, onlarla öyle anlaşıyor, ama ellerine Türk bayrağı veremiyor. Ondan sonra da utanmadan sıkılmadan diyor ki, Erdoğan bayrak siyaseti yapıyor diyor. Eğer bu siyasetse yapıyorum, eğer tek millet demekse yapıyorum, tek bayrak demekse yapıyorum, tek vatan demekse yapıyorum, tek devlet demekse yapıyorum. Sen ne diyorsun onu söyle. Sen kalkıyorsun orada yerel özerklikten bahsediyorsun. Ardahan’a gidiyorsun başka şey söylüyorsun dürüst ol dürüst. Her an farklı bir yalanla milletin karşısına çıkma, dürüst ol. Ve değerli kardeşlerim, Sayın Bahçeli’nin hiç sesi var mı? Yok. Sağ olsun Diyarbakır’a gitti, ondan mutluyum, sonunda gitti. Ama Diyarbakır’da BDP ile ilgili bir kelam edemedi, terör örgütüyle ilgili bir kelam edemedi. Niye? Konuş, orada konuş.

Kirli ittifaklara, kirli senaryolara, Türkiye’nin geleceğine kurulan şu tuzaklara değil, gelin istikrara destek verelim. Birbirinin yedeği, birbirinin vagonu olan partilere, statüko partilerine değil, gelin bu kez kendimize oy verelim. Sizi temsil edemeyecek, size hizmet getiremeyecek olan partilerde oyumuzu heba etmeyelim. Gelin 12 Haziran’da güç birliği yapalım. Çetelerin kontrolündeki partilere, istismarcılara, milli, manevi değerlerden hazzetmeyenlere, namazı değiştirmeye, Cuma namazını ayırmaya çalışanlara değil, kardeşliğe güç verelim. Kazanan inşallah Türkiye olacak, kazanan inşallah gelecek olacak.

Bak Elazığ’da ne oldu? BDP’nin İl Başkanını sesli kayıtları düştü. Eşbaşkan’la ne konuşuyorlar? Eşbaşkan diyor ki, eğer CHP’nin kazanma şansı varsa CHP’ye oy verelim. Eğer CHP’nin kazanma şansı yoksa MHP’ye oy verelim. Bunu kim diyor? Düşünebiliyor musunuz BDP diyor, BDP. Hali görüyor musun, ittifak çıktı mı ortaya? Kardeşlerim unutmayın, bu ittifakı bunlar burada da yapıyor. Güneydoğu’da yapıyor, Orta Anadolu’da yapıyor, Batı’da yapıyor. Çünkü çok ciddi sıkıntıları var. Erzurum, bunlara 12 Haziran’da gereken dersi vermeye hazır mıyız? Hazır mıyız? Erzurum şöyle bir ses versin bakayım ne diyor Erzurum? Erzurum ses ver. Maşallah. İşte şurada yazıyor, “Erzurum ses verdi, AK PARTi dedi.” Güzel.

Kardeşlerim; sizlere buradan bir kez daha özellikle şunu hatırlatmak istiyorum… Kazanan inşallah Erzurum olacak. Biliyorsunuz, “Hak şerleri hayreyler. Zannetme ki gayreler, Arif onu seyreyler. Mevla görelim neyler, neylerse güzel eyler.”

Sevgili Erzurumlular, sevgili kardeşlerim; Erzurum bu yıl muhteşem bir spor organizasyonuna ev sahipliği yaptı mı? Hem tesislerin açılışı için, hem de Kış Oyunlarının açılış töreni için Erzurum’a geldim. Bu benim Erzurum’a 12. gelişim Başbakan olarak. Seviyorum sizi ne yapayım. Aşk başka bir şey. Erzurum’a 650 trilyonluk yatırım yaptık bu oyunlar için. Uluslararası standartlarda tesisler kazandırdık. Şimdi bitmedi, yeni adımlar atıyoruz. İnşallah Palandöken gibi şimdi Konaklı’yı ayağa kaldıracağız. Orada 5 yıldızlı oteller, 4 yıldızlı otellerle inşallah Konaklı bu işin önemli bir merkezi olacak. Mevcut tesisleri asla çürümeye terk etmiyoruz. Bakın, 2012 Şubat ayında kayak seven gazeteciler dünya şampiyonası Erzurum’da yapılacak. 2012 Nisan ayında buz hokeyi büyükler dünya şampiyonası Erzurum’da yapılacak. 2012 Mart ayında buz hokeyi dünya gençler şampiyonası Erzurum’da yapılacak. Yine Şubat ayında Kuzey Disiplini dünya gençler şampiyonası Erzurum’da yapılacak. 2013’te Kuzey Kombine dünya kupası snowboard dünya gençler şampiyonası Erzurum’da yapılacak. 2014 buz pateni dünya gençler şampiyonası Erzurum’da yapılacak. Bunlar sadece kesinleşenler, bunların dışında inşallah dünya Erzurum’a akmaya devam edecek. Bu arada Süper Kupa maçı, yani 1. Süper Lig’in şampiyonuyla kupanın şampiyonu kendi aralarında Süper Kupa maçını nerede oynayacaklar? 31 Temmuz’da Erzurum’da oynayacaklar. Kardeşler, durmak yok yola devam. Erzurum marka şehir oluyor.

Şimdi burada bir dedikodu yürütüldüğünü duyuyorum. Kimler yapıyor bunu? Malum MHP, başka kim yapabilir. Çünkü yaptıkları bir şey yok, meşgul olacakları tek konu var dedikodu. Bakın, Ziya Paşa ne diyor biliyor musun? “Eşek ölür kalır semeri, insan ölür kalır eseri.” Eserin var mı eserin bunu söyle. Ne diyorlar şimdi? Lojistik merkezi taşınacakmış, öyle mi? Fazilet Hanım öyle mi? Böyle bir dedikodu var mı? Var. Benim Erzurumlu kardeşime yalan söyleniyor. İmar tadilatı yapıldı, kamulaştırma planı hazırlandı, lojistik merkezi ihale aşamasına geldi. Biz Erzurum’a bu lojistik merkezini mutlaka kazandıracağız. Aynı dedikoduyu yine MHP’liler hızlı tren için de yapıyorlar. Tilki yetişemediği üzüme koruk dermiş. Kedi de ciğere ne dermiş? Murdar dermiş. Kardeşlerim, hızlı tren olayından da hiç şüpheniz olmasın. Biz yapacağız dersek yaparız. Ne aldatan olduk, ne aldanan olduk, biz yola böyle çıktık. Çünkü 8,5 yıl boyunca yapacağız dediğimiz her şeyi yaptık. Ankara-Sivas hızlı tren hattının çalışmaları devam ediyor. Sivas-Erzincan hattı ihale aşamasında, Erzincan-Erzurum hattının da proje çalışmaları devam ediyor. İnşallah hızlı tren Erzurum’a da gelecek. Burada kalmayacak, ya? Kars’a da gidecek, bundan hiç endişeniz olmasın. 1000 yıllık yüksek öğretim şehri Erzurum’u bu alanda yeniden söz ve iddia sahibi konumuna getirdik.

Erzurum Atatürk Üniversitesini çok güçlü şekilde destekledik. Turizm, Su Ürünleri, Mimarlık Tasarım, Sağlık Bilimleri, Oltu Yer Bilimleri, Horasan, Şenkaya, Tortum Meslek Yüksekokullarını açtık. Teknokent ana binası tamamlandı, üniversiteye ait Yakutiye Hastanesi yeni binası tamamlandı. Atatürk Üniversitesi, Erzurum Valiliği yerli ve yabancı 33 üniversite ve 7 gözlemevinin desteğiyle Türkiye’nin ve bölgesinin en büyük teleskopuna sahip uluslararası gözlemevi de inşallah Erzurum’da kuruluyor. 14 Temmuz 2010’da Erzurum, Teknik Üniversitesine kavuştu mu? Kim yaptı? MHP mi yaptı? Biz yaptık biz, evvel Allah. Bu üniversitemizin bünyesinde 6 fakülte, 3 enstitü ve 1 yüksekokul yer alıyor. Biliyorsunuz Türkiye’de tek açık öğretim fakültesi Eskişehir Anadolu Üniversitesine bağlı olarak faaliyet gösteriyordu. Şimdi 2. açık öğretim fakültesini Atatürk Üniversitesi bünyesinde geçtiğimiz yıl Erzurum’da kurduk. Yüz binlerce öğrenci kapasitesi olan bu fakültemiz önümüzdeki eğitim-öğretim döneminden itibaren öğrenci almaya başlayacak. Böylece Erzurum’u bir bilim kentine dönüştürdük, dönüştürüyoruz.

Kardeşlerim; geliyorum sağlığa. Doğu Anadolu, Ortadoğu ve Orta Asya’ya hizmet verecek bir sağlık şehrini Erzurum’a kazandırıyoruz. Erzurum 1500 yataklı, bölgenin en büyük uluslararası şehir hastanesine inşallah kısa sürede kavuşacak. Bakın bölge hastanesi eğitim araştırmanın dışında, bir de şehir hastanesi. Erzurum’da organize sanayide iki çağrı merkezi var ve 1500 kişi çalışıyor. Yeni kurulacak çağrı merkezleriyle 10 bin kişiye daha özel sektörümüz aracılığıyla iş sağlıyoruz. Fakat şehir hastanesinin bir özelliği olacak. Artık şehir hastanesinde sedyeler üzerinde, ama yürüyen bantlar var ya, o bantta gideceksiniz. Benim yaşlı teyzem isterse yürümeyecek, banta gelecek bantta gidecek, yürüyen merdivenlerde gidecek. En ileri teknoloji bu hastanelerde olacak. Çünkü benim Dadaşıma bu yakışır. Biz de onu yapacağız.

Erzurum’u tarım ve hayvancılık noktasında daha fazla destekleyeceğiz. Doğu Anadolu Projesi, yani DAP bunun merkezini de Erzurum olarak belirledik, Erzurum’a kuruyoruz. GAP’ın merkezi Şanlıurfa, DAP’ın merkezi Erzurum, KOP’un merkezi Konya. Bunu da bu şekilde belirledik, kararını aldık, yayınladık. Erzurum Büyükşehir Belediyemiz, Et Balık Kurumuyla anlaşarak Erzurum’a bir et entegre tesisi inşa ediyoruz. İhale süreci başladı, yani Erzurum’da hayvancılıkla uğraşan kardeşim artık bir yerleri aramasın. Burada rahatlıkla gidecek, Et Balığa bunu teslim edecek ve parasını kaybetmeyecek, hemen tık para parasını alacak. Nasıl, iyi mi? Yine Belediyemiz futbol kamp merkezi kurarak Erzurum’u futbolda da bir merkeze, kamp merkezine dönüştürüyor. Turizmde, sanayide, ticarette Erzurum, Konaklı’yla çok daha büyüyecek, kabuğunu kıracak ben buna inanıyorum. Çok hızlı şekilde büyüyecek ve dünyanın bir marka şehri haline gelecek.

Değerli kardeşlerim; bu hizmetlerin yanında biz Erzurum’a geldiğimizden bu yana eğitimde neler kazandırdık. Bakınız 1670 derslik yaptık Erzurum’a. Peki ne kadar bilgisayar gönderdik biliyor musunuz? 11 bin 242. Bilişim teknolojisi sınıflarını biz kurduk. Sosyal güvencesi olmayanlar ilköğretimde erkek 30 lira alıyor mu? Kızlar 35 lira alıyor mu? Ortaöğretimde erkek 45 lira alıyor mu? Kız 55 lira alıyor mu? Sosyal güvencesi olmayan anne 150 lira alıyor mu? Sosyal güvencesi olmayanlar kaymakamlığa müracaat etsin ve parasını alsın. Vermiyorlarsa gelin teşkilatıma bildirin, sosyal güvencen olmayacak. Kardeşlerim, Yüksek Öğretimde MHP döneminde ne veriyorlardı burs olarak? 45 liracık. MHP bunu veriyordu, 45 liracık. Biz onlardan almadık mı bu hükümeti? Biz ne veriyoruz? 240 lira veriyoruz. Eğer Kredi Yurtlar Kurumunda kalıyorsa 150 lira da beslenme yardımı veriyoruz. Ne oldu? 390 lira. Kardeşlerim, aramızdaki fark bu. Yurtlarımız modern, 3 kişilik odalar, tuvaleti, banyosu her şeyi içinde. Eskiden koğuş sistemiydi, şimdi buna döndük.

Sevgili kardeşlerim; artık okullardan karatahtayı kaldırıyoruz. Nereye geçiyoruz? Akıllı tahtaya geçiyoruz çocuklar. Nasıl? Ve akıllı tahta bilgisayar donanımlı olacak. Her çocuğa da birer tane elektronik kitap vereceğiz, bu. Nasıl, beğendiniz mi, güzel mi? Bunları ücretsiz olarak vereceğiz. Bunlardan para almak yok, ücretsiz. Bütün müfredat bunun içinde var. Ve ilginç olan şu: 4 yıl içinde Türkiye’deki bütün okullarımıza, bütün yavrularımızı bunları peyderpey vermiş olacağız, 4 yılda. Ve ne düşünüyorum biliyor musunuz? Yahu diyorum, Amerika’da George, Edward, Mary onlar bu teknolojik imkanlardan istifade ediyor da, benim Erzurum’umda Ahmet’im, Ömer’im, Akif’im, Ayşe’m, Fatma’m, Betül’üm niçin bu imkanlardan istifade etmesin, neden? Ey Bahçeli, sen iktidardayken dünyada bilgisayar yok muydu? Niye benim Erzurum’umdaki okullara bu bilgisayarı getirmedin? Niye bu bilişim teknolojisi sınıflarını kurmadın? Mesele ufuk ufuk, vizyon meselesi. Bunlarda o yok.

Ah benim kardeşlerim, sağlıkta istediğin hastaneye gidiyor musun? İstediğin eczaneden ilacını alıyor musun? Bizden önce Sayın Bahçeli, Sağlık Bakanlığı da sendeydi. Yahu ölülerimizi bile rehine aldınız be, rehin aldınız be. Öyle mi kardeşlerim soruyorum Allah aşkına. Öyleyse bu Pazar günü bunun hesabını sormayacak mıyız? Ama artık o devirler geride kaldı. Öbürü de al birine vur öbürüne, 8 sene SSK’da Genel Müdürlük yaptı. Giderdik hastaneye, sigorta hastanesine doktorun kapısına gelirdik, muayenehaneye gel. Para ver muayene ol. İlaç, reçeteyi yazar, git hastaneye yarısı var yarısı yok. Olmayanları parayla al. Şimdi çıkıyor sıkılmadan, hangi yüzle çıkıyorsunuz da bu milletten oy istiyorsunuz. Onun için bu Pazar çok önemli. Bunlara bir demokrasi dersi vereceğinize ben inanıyorum. Bunu Erzurum iyi yapar. Pazar günü CHP’sine de, MHP’sine de, bağımsızlarına da bu dersi veriyor muyuz? Sağ olasınız.

Kardeşlerim; Erzurum’a şu ana kadar sağlıkta ne kadar yatırım yaptık biliyor musunuz? 518 trilyon. Sağlık Bakanı da zaten Erzurumlu, bu işleri adım adım takip ediyor. Bakınız, hava ambulanslarımız var mı? 18 tane hava ambulansımız var. Bu hava ambulanslarıyla şu ana kadar kaç hasta taşıdık biliyor musunuz? 10 bine ulaştı. Ah kardeşlerim, evlerde yatağa bağımlı olan hastalara bakıyoruz biliyorsunuz değil mi? Şu ana kadar 40 bine ulaştı, 40 bine. Daha önce böyle bir şey var mıydı? Ah benim kardeşim, koskoca Erzurum’da 2 tane tomografi vardı, 2. Şimdi 6 oldu. 1 tane MR vardı, şimdi 3. 58 tane diyaliz vardı, şimdi 141. 8 tane 112 istasyonu vardı, şimdi 26. Kaç tane ambulans vardı koskoca Erzurum’da biliyor musunuz? 9. Şimdi 44. Uzman hekim sayısı 135’ti, şimdi 389. Ebe sayısı 1002’ydi, şimdi 1630. Neden? Çünkü benim halkım kapılardan dönmeyecek, insanım kapıdan dönmeyecek, hepsi derdinin dermanını bulacak. Onun için çok koşuyoruz, çok çalışıyoruz, çok çalışacağız.

Erzurum’a modern bir adalet sarayı kavuşturduk mu? TOKİ olarak Erzurum’a 5 bin 97 konut inşa ediyoruz. Bunun 3 bin 973’ünü tamamladık, sahiplerine teslim ettik. Şimdi yeni bir adım atıyoruz, sosyal güvencesi olmayan aileler. Bekarlarımızı evlendireceğiz değil mi? 50 metrekare daire, peşinat yok, ayda 100 lira taksitle. Beyaz eşyasını alacağız, mobilyasını alacağız, 20 yıl vadeyle daire vereceğiz. Nasıl? 500 bin konut yaptık, şimdi bunun da hedefi yeni 500 binin yarısını bu tür inşallah ailelere vereceğiz.

Ulaştırmada biz gelene kadar bölünmüş yol ne kadardı biliyor musunuz? Ah benim Erzurumlu Dadaşım, 49 kilometre. Erzurum’a yakışır mı bu? 49 kilometre. Biz ne kadar yaptık? Şu 8 yılda 416 kilometre bölünmüş yol yaptık. Şimdi çıkıyor bazıları diyor ki, yol karın doyurmuyor diyor. Yol karın doyuruyor da sen farkında değilsin. Yol medeniyettir. Ah ah, benim anam ayağında bırakın yolu, o dağ yollarından gelişini anlatırdı. Çarık bulamazlardı çarık. Bu CHP benim dedelerimi çarığa mahkum etti çarığa. Şurada gördüğünüz zat var ya, ortalarında duran zat, ne diyordu biliyor musunuz? CHP’nin iktidarlarında süt veren ineğin sütü kurur diyordu. Şimdi de övüyor, nereden nereye. Erzurum Havaalanı, 2002 yılında 95 bin yolcusu var. 2010’da ne kadar biliyor musunuz? 765 bin yolcusu var.

KÖYDES’te Erzurum’a dedik ya suyu olmayan, yolu olmayan köy bırakmayacağız. 187 trilyon para gönderdik Erzurum’a.

Kardeşlerim; doğalgazı kim getirdi buraya? 2004’te biz getirdik. Eğer yorduysam sizi bırakayım. Hava da fena değil aslında. Dün Sivas’ta 36-37 dereceydi, Gaziantep’e geldik 36-37 derece. Maşallah onlar da Erzurum gibi muhteşemdi. “Coştun yine deli gönül sular gibi çağlar mısın.” Maşallah. Ve Erzurum’da 5 kat, 6 kat, 7 kat binanın bodrumuna iniyor muydun anacığım? Oradan kömür alacaksın. Ta 5 kat, 6 kat tepeye çıkaracaksın. Koku var mı? Var. Kül var mı? Var. Ah değerli kardeşlerim, bir odayı ısıtırsın, diğerleri ısınmaz. Şimdi kombi, bas kombinin düğmesine bütün daire ısınıyor mu? Her taraf tertemiz mi? İstediğin anda sıcak suya ulaşıyor musun? Peki ya Helga buna layıktı da bugüne kadar, benim Ayşe, Fatma bacım niye layık değildi? Sayın Bahçeli, sen bunları görmedin mi, dünyadan haberin yok muydu? Nasıl olsun ki, koskoca Türkiye Cumhuriyeti’nin Başbakan Yardımcısı dünyayı gezmez mi? İnanın şu parmak sayılarını geçmez gittiği dolaştığı dünya ülkesi. Bunlar devlet adamı olacak. Çıkıyor ondan sonra yönetimden bahsediyor, yönetim kim sen kim.

Kardeşlerim; bakın, 230 milyar dolardan milli gelir olarak devraldık. Şimdi 740 milyar doları var bu ülkenin, milli gelirde ulaştığımız nokta. Dün diyor ki bir yerde, vatandaş senin cebine ne geliyor bundan. Bak her şey vatandaşın cebine girenle ölçülmez. Bu ülkenin ekonomisi, ekonomi hesabı böyle yapılır. 280 milyar dolar milli gelirden aldın, 230 milyar dolarla bize devrettin. Şimdi biz 740 milyar dolara Türkiye’yi güçlendiriyoruz, Türkiye güçlenirken benim insanım da güçleniyor. Ben sana şimdi buradan soruyorum. Tabi Pazar günü seçim var. Senin döneminde asgari ücret bize devrettiğinde 184 liraydı, şimdi 630 lira. Sana soruyorum, senin asgari ücretinle mi daha fazla ekmek alınıyordu, benim dönemimdeki asgari ücretle mi daha fazla ekmek alınıyor gel bunun hesabını ver. Senin asgari ücretinle mi daha fazla çay, şeker alınıyordu, bugün mü daha fazla çay, şeker alınıyor? Var mısın, gel hesabını yapalım. Eğer bu dönem şimdi daha fazla geriysek ben bak Pazar’dan önce adaylıktan çekiliyorum. Sen çekiliyor musun? Kılıçdaroğlu zaten konuşmamıza gerek yok. Erzurum’da konuşmamıza gerek yok değil mi? Onun için Pazar günü gelin bunlara hesabını sorun.

Bakın, ben size şurada hemen basit bir hesap. Değerli kardeşlerim, Sayın Bahçeli’nin 2002’nin sonunda bize devrederken pirinç ne kadardı biliyor musunuz? 2 lira olan pirinç 92 kilo alınıyordu asgari ücretle. Şimdi 4,6. Ne kadar alınıyor biliyor musunuz? 136 kilo. Artış yüzde 47. Un, buğday unu 0,95 lira. Şimdi 1,87. Onun döneminde 194 kilo alınıyordu. Şimdi ne kadar alınıyor biliyor musunuz? 337 kilo. Artış yüzde 74. Ayçiçeği yağı 64 litre alınıyordu. Şimdi 126 litre alınıyor. Artış yüzde 97. Toz şeker 115 kilo alınıyordu. Şimdi 242 kilo alınıyor. Artış yüzde 110. Bahçeli be, sıkıl biraz sıkıl.

Şimdi kalkıyor Bahçeli’yle Kılıçdaroğlu el ele vermişler. Memur emeklisi ne alıyordu Bahçeli’nin zamanında biliyor musunuz? 377 lira. Şimdi en düşük memur emeklisi ne alıyor biliyor musunuz değerli kardeşim? 936 lira alıyor. Artış yüzde 148. Biz memurumuzu enflasyona ezdirmedik, faize ezdirmedik. Gerçekler ortada. İşçi emeklisi 257 lira alıyordu. Şimdi 782 lira alıyor en düşük işçi emeklisi. Artış yüzde 204. Tarım emeklisi 216 lira alıyordu. Şimdi 705 lira alıyor. Artış yüzde 226. Ahh benim kardeşim, BAĞ-KUR tarım emeklisi ne alıyordu? 66 liracık. Şimdi 473 lira alıyor. Artış yüzde 617. Allah aşkına daha ne anlatayım, hesapsa hesap hepsi burada.

Tarımda değerli kardeşlerim, Erzurum’a çok destek verdik. Bahçeli 35 trilyon gönderdi 2002’de, biz 2010’da 40 trilyon gönderdik. İktidarımız döneminde toplam 492 trilyon gönderdik. Hayvancılığa 119 trilyon destek verdik. Benim çiftçi kardeşim Erzurum’da Bahçeli’nin döneminde yüzde 59 faizle kredi alıyordu, yüzde 59. Şimdi yüzde 5. Ahh benim Erzurumlu çiftçi kardeşim, sorun bunu MHP’li kardeşlerime, anlatın, insaf edin ya deyin. Yüzde 59 faiz mi, yüzde 5 faiz mi? Esnaf, sanatkâr MHP’nin iktidarında yüzde 47 faizle kredi alıyordu. Şimdi yüzde 5. Halep oradaysa arşın Erzurum’da. Daha ne anlatayım. Yeter mi? Herhalde yeter. Buradan Ağrı’ya gideceğiz.

MHP, IMF’ye gitti 30 milyar dolar borç aldı. Bize 23,5 milyar dolar borçla bıraktı. Ödedik, ödedik, ödedik şimdi ne var biliyor musunuz? 5 milyar dolar. Bak nereden nereye düştü. Bunlar milliyetçi değil mi?

Merkez Bankasının kasasında ne vardı biliyor musunuz? 27,5 milyar dolar. Yarıdan fazlası yurt dışındaki işçilerimize ait. Şimdi Merkez Bankasının kasasında ne var biliyor musunuz? 97 milyar dolar var. Artış 70 milyar dolar. Sayın Bahçeli, nerede geziyorsun sen? Erzurum’un MHP’ye gönül veren kardeşlerime sesleniyorum, bak rakamlarla konuşuyorum size, hesapla konuşuyorum size, bireysel de konuşuyorum, Türkiye Cumhuriyeti Devletini güçlendirme noktasında da konuşuyorum. Gelin şöyle ferasetinizi ortaya koyun ve oyumuzu buna göre verelim.

Yüzde 63 faizle devlet borçlanıyordu. Şimdi yüzde 7. Kimin cebinden çıkıyordu? Benim vatandaşımın cebinden çıkıyordu.

Enflasyon neydi? Soruyorsun Bahçeli Adana’da, “cebine ne girdi” diye. Yüzde 30 enflasyon benim vatandaşımın cebini götürüyordu. Şimdi yüzde 7, bundan haberin var mı? Hesap kitap işi başka.

Artık şöyle bayrakları bir görelim, bayrakları bir görelim bakalım. Maşallah, Dadaşlarıma maşallah. Gür seda ile, hazır mıyız? Hazır mıyız?

Beraber yürüdük biz bu yollarda, beraber ıslandık yağan yağmurda. Şimdi dinlediğim tüm şarkılarda bize her şey sizi hatırlatıyor. Bize her şey sizi hatırlatıyor. Bize her şey sizi hatırlatıyor.

Günümüz kutlu olsun. 12 Haziran şu Pazar günümüz Türkiye’miz için, Erzurum’umuz için, milletimiz için, tüm Dadaşlar için, Erzurumlular için, inşallah yeni anayasamız için, ileri demokrasi için, temel hak ve özgürlükler için yeni bir milat olsun diyorum. Allah yar ve yardımcımız olsun. Kalın sağlıcakla diyorum.