Oda TV iddianamesi
Soruşturma No:2011/1657
İstinsah edildikten sonra ilgili dosyaları bu sayfaya bağlamayı unutmayın.
Esas No :2011/605
İddianame No:2011/425
DAVACI: K.H
ŞİKAYETÇİ : AYŞE NAZLI ILICAK, MEHMET MUAMMER Kızı İHSAN'den olma, 14/11/1944 doğumlu olup, Havuzbaşı Mah. Fıstıklı Sok. No: 15 Beylerbeyi-Üsküdar/İSTANBUL adresinde ikamet eder.
ŞÜPHELİLER : 1- YALÇIN KÜÇÜK, HAKKI Oğlu ŞERİFE'den olma, 01/07/1938 doğumlu, HATAY ili, İSKENDERUN ilçesi, ÇAY köy/mahallesi, 2 cilt, 28 aile sıra no, 4 sıra no'da nüfusa kayıtlı İşçi Blokları Mah. Öncü Sit. A Blok 3. Kat D:11 Balgat-Çankaya/ANKARA adresinde ikamet eder. Halen Silivri 2 Nolu L Tipi Kapalı Ceza İnfaz Kurumu'nda tutuklu.
VEKİLİ : Av. KAZIM YİĞİT AKALIN - İstanbul Barosu
2- HÜSEYİN SONER YALÇIN, MEHMET ALİ Oğlu CEMİLE'den olma, 01/01/1966 doğumlu, ÇORUM ili, MERKEZ ilçesi, ULUKAVAK köy/mahallesi, 8 cilt, 578 aile sıra no, 10 sıra no'da nüfusa kayıtlı 1. Levent Mah. Sülün Sok. No: 13 Beşiktaş/İSTANBUL ikamet eder. Halen Silivri 1 Nolu L Tipi Kapalı Ceza İnfaz Kurumu'nda tutuklu.
VEKİLİ : Av. DUYGUN YARSUVAT - İstanbul Barosu
3- BARIŞ TERKOĞLU, ZEKERİYA Oğlu YAŞAR'den olma, 13/10/1980 doğumlu, İSTANBUL ili, FATİH ilçesi, MİMARKEMALETTİN köy/mahallesi, 89 cilt, 535 aile sıra no, 11 sıra no'da nüfusa kayıtlı Erenköy Mah. Gözenç Sok. Fırat Apt. A Blok No: 7 Daire: 17 Kadıköy/İSTANBUL ikamet eder. Halen Silivri 1 Nolu L Tipi Kapalı Ceza İnfaz Kurumu'nda tutuklu.
VEKİLİ : Av. HÜSEYİN ERSÖZ - İstanbul Barosu
4- BARIŞ PEHLİVAN, TURGUT Oğlu ŞAHHANIM'den olma, 10/07/1983 doğumlu, İSTANBUL ili, KADIKÖY ilçesi, BOSTANCI köy/mahallesi, 2 cilt, 1929 aile sıra no, 3 sıra no'da nüfusa kayıtlı Osmanağa Mah. Pavlonya Sk. Şen Apt. No:10 Daire: 13 Kadıköy/İSTANBUL ikamet eder. Halen Silivri 1 Nolu L Tipi Kapalı Ceza İnfaz Kurumu'nda tutuklu.
VEKİLİ : Av. SERKAN GÜNEL - İstanbul Barosu
5- ŞÜKRÜ DOĞAN YURDAKUL, ŞEKİP Oğlu HİDAYET NERMİN'den olma, 10/06/1946 doğumlu, SİVAS ili, MERKEZ ilçesi, ÖRTÜLÜPINAR köy/mahallesi, 28 cilt, 4 aile sıra no, 32 sıra no'da nüfusa kayıtlı Ayrancı Mah. Tomurcuk Sok. No: 6/4 Çankaya/ANKARA ikamet eder. Halen Silivri 2 Nolu L Tipi Kapalı Ceza İnfaz Kurumu'nda tutuklu.
VEKİLİ : Av. CELAL ÜLGEN - İstanbul Barosu
6- MÜYESSER UĞUR, EYYUP Kızı HATİCE'den olma, 25/07/1963 doğumlu, ESKİŞEHİR ili, MAHMUDİYE ilçesi, TÜRKMENMECİDİYE köy/mahallesi, 15 cilt, 5 aile sıra no, 90 sıra no'da nüfusa kayıtlı Atakent Devlet Mah. Zühtü Tigrel Cad. A3 Blok 1. Giriş Daire: 2 Oran Çankaya/ANKARA ikamet eder. Halen Silivri 8 Nolu L Tipi Kapalı Ceza İnfaz Kurumu'nda tutuklu.
VEKİLİ : Av. NEBİ DOĞAN - İstanbul Barosu
7- COŞKUN MUSLUK, AHMET Oğlu SULTAN'den olma, 25/11/1985 doğumlu, MUĞLA ili, MİLAS ilçesi, KULTAK köy/mahallesi, 96 cilt, 16 aile sıra no, 85 sıra no'da nüfusa kayıtlı Demetgül Mah. 424 Sk. No:11 İç Kapı No:16 Yenimahalle/ ANKARA ikamet eder. Halen Silivri 2 Nolu L Tipi Kapalı Ceza İnfaz Kurumu'nda tutuklu.
VEKİLİ : Av. HÜSEYİN ERSÖZ - İstanbul Barosu
8- MUHAMMET SAİT ÇAKIR, BEKİR Oğlu EMİNE'den olma, 27/06/1988 doğumlu, İSTANBUL ili, BEYOĞLU ilçesi, İSTİKLAL köy/mahallesi, 16 cilt, 57 aile sıra no, 11 sıra no'da nüfusa kayıtlı Küçük Çamlıca Mah. İkizler Sk. No:5 İç Kapı No:8 Üsküdar/İSTANBUL ikamet eder. Halen Silivri 2 Nolu L Tipi Kapalı Ceza İnfaz Kurumu'nda tutuklu.
VEKİLİ : Av. HÜSEYİN ERSÖZ - İstanbul Barosu
9- AHMET ŞIK, HÜSEYİN Oğlu FATMA'den olma, 10/05/1970 doğumlu, ANTALYA ili, KUMLUCA ilçesi, SARIKAVAK köy/mahallesi, 4 cilt, 96 aile sıra no, 5 sıra no'da nüfusa kayıtlı Ömeravni Mah Hacı İzzetpaşa Sk Mutlu Apt N:5 D:7 Beyoğlu/ İSTANBUL ikamet eder. Halen Silivri 2 Nolu L Tipi Kapalı Ceza İnfaz Kurumu'nda tutuklu.
VEKİLİ : Av. FİKRET İLKİZ - İstanbul Barosu
10- HANEFİ AVCI, İBRAHİM Oğlu EMİNE'den olma, 15/02/1956 doğumlu, K.MARAŞ ili, PAZARCIK ilçesi, KARABIYIKLI köy/mahallesi, 44 cilt, 16 aile sıra no, 49 sıra no'da nüfusa kayıtlı Metiş Blokları E 12 Keklikpınar-Dikmen Çankaya/ ANKARA ikamet eder. Halen Silivri 4 Nolu L Tipi Kapalı Ceza İnfaz Kurumu'nda tutuklu.
VEKİLİ : Av. MEHMET BENAN ÜLGEN - İstanbul Barosu
11- NEDİM ŞENER, ALAADDİN Oğlu HÜSNÜYE'den olma, 28/11/1966 doğumlu, ARDAHAN ili, POSOF ilçesi, ÇAMBELİ köy/mahallesi, 16 cilt, 9 aile sıra no, 44 sıra no'da nüfusa kayıtlı Kartaltepe Mah. Akınyolu Sok. Oğuzhan Sit. A Blok No: 33/23 Bakırköy/İSTANBUL ikamet eder. Halen Silivri 2 Nolu L Tipi Kapalı Ceza İnfaz Kurumu'nda tutuklu.
VEKİLİ : Av. KÖKSAL BAYRAKTAR - İstanbul Barosu
12- KAŞİF KOZİNOĞLU, ABDULLAH Oğlu BELGİN'den olma, 01/08/1955 doğumlu, TRABZON ili, MERKEZ ilçesi, GÜLBAHARHATUN köy/mahallesi, 13 cilt, 421 aile sıra no, 15 sıra no'da nüfusa kayıtlı Mit Müsteşarlığı Yenimahalle/ANKARA ikamet eder. Halen Silivri 1 Nolu L Tipi Kapalı Ceza İnfaz Kurumu'nda tutuklu.
VEKİLİ : Av. TUĞÇE DUYGU KÖKSAL - İstanbul Barosu
13- AHMET MÜMTAZ İDİL, YILDIRIM NECDET Oğlu NECMİYE'den olma, 11/07/1952 doğumlu, ANKARA ili, ÇANKAYA ilçesi, EMEK köy/mahallesi, 28 cilt, 972 aile sıra no, 1 sıra no'da nüfusa kayıtlı Turan Güneş Bulvarı 606 Sok. Hanım Eli Apt. 6/5 Çankaya/ANKARA ikamet eder.
14- İKLİM AYFER KALELİ, ALİ Kızı AYŞE'den olma, 28/07/1973 doğumlu, ÇORUM ili, MERKEZ ilçesi, YEŞİLYAYLA köy/mahallesi, 220 cilt, 33 aile sıra no, 25 sıra no'da nüfusa kayıtlı Park Cad. Atabilge Sit. No: 34 D: 17 Çayyolu Yenimahalle/ANKARA ikamet eder.
VEKİLİ : Av. ÖNCÜ ÖZBAY - İstanbul Barosu
SUÇLAR : Silahlı Terör Örgütü Kurma ve Yönetme, Silahlı Terör Örgütüne Üye Olma, Halkı Kin ve Düşmanlığa Alanen Tahrik Etme, Devletin Güvenliğine İlişkin Gizli Belgeleri Temin Etme, Açıklanması Yasaklanan Gizli Bilgileri Temin Etme, Özel Hayatın Gizliliğini İhlal Etmek, Hukuka Aykırı Olarak Kişiler Verileri Kaydetmek, Adli Yargılamayı Etkilemeye Teşebbüs
SUÇ TARİHİ ve YERİ : 14/02/2011 - 03/03/2011 / İSTANBUL
GÖZALTI TARİHLERİ : 14/02/2011 - 17/02/2011 (Şüpheliler Hüseyin Soner Yalçın, Barış Terkoğlu ve Barış Pehlivan hk.) 03/03/2011 - 06/03/2011 (Şüpheliler Yalçın Küçük, Nedim Şener, Ahmet Şık, Müyesser Uğur, Şükrü Doğan Yurdakul, Coşkun Musluk, Muhammet Sait Çakır ve İklim Ayfer Kaleli hk.)
TUTUKLAMA TARİHLERİ : İstanbul 12. Ağır Ceza Mahkemesi (CMK.'nın 250. Maddesi ile Yetkili Bölümü)'nin 18/02/2011 tarih 2011/22 Sorgu sayılı kararı (Şüpheliler Hüseyin Soner Yalçın, Barış Pehlivan ve Barış Terkoğlu hk.)
İstanbul 10. Ağır Ceza Mahkemesi (CMK.'nın 250. Maddesi ile Yetkili Bölümü)'nin 06/03/2011 tarih ve 2011/32 Sorgu sayılı kararı (Şüpheliler Nedim Şener ve Ahmet Şık hk.)
İstanbul 10. Ağır Ceza Mahkemesi (CMK.'nın 250. Maddesi ile Yetkili Bölümü)'nin 07/03/2011 tarih ve 2011/33 Sorgu sayılı kararı (Şüpheliler Müyesser Uğur, Yalçın Küçük, Şükrü Doğan Yurdakul, Coşkun Musluk, Muhammet Sait Çakır hk.)
İstanbul 14. Ağır Ceza Mahkemesi (CMK.'nın 250. Maddesi ile Yetkili Bölümü)'nin 10/03/2011 tarih ve 2011/20 Sorgu sayılı kararı (Şüpheli Kaşif Kozinoğlu hk.)
İstanbul 11. Ağır Ceza Mahkemesi (CMK.'nın 250. Maddesi ile Yetkili Bölümü)'nin 14/03/2011 tarih ve 2011/16 Sorgu sayılı kararı (Şüpheli Hanefi Avcı hk.)
SEVK MADDESİ : İddianamenin "Şüphelilerin Örgütsel Konumları" bölümünde herbir şüpheli için ayrı ayrı yazılmıştır.
DELİLLER : İddia, kısmi ikrar, çelişkili savunmalar, tanık beyanları, mahkeme kararları, tutanaklar, iletişim tespit tutanakları, bilirkişi inceleme raporları, emanet makbuzları, nüfus ve sabıka kayıtları ile tüm dosya kapsamı.
- SORUŞTURMA EVRAKI İNCELENDİ
Ergenekon Silahlı Terör Örgütüne yönelik bugüne kadar yapılan soruşturmalarda ele geçirilen örgütsel içerikli dokümanlar ve elde edilen tüm deliller çerçevesinde örgütün nihai amacının; sürekli kaos ve kargaşa içerisinde, ekonomik kriz, iç etnik çatışmalar ve terör ile uğraşan zayıf bir devlet oluşturarak ülkeyi yönetilemez hale getirmek, devlet otoritesini içte ve dışta zafiyete uğratmak, böylece örgütün daha rahat etki edip yönlendirebileceği siyasal iktidarlar oluşturmak, örgütün belirlediği gizli amaç ve prensiplerin dışına çıkan tüm siyasal iktidarları değişik yöntemlerle kontrol altına almak, bu başarılamadığı taktirde yasama ve yürütme organlarını devirip kendi ideolojik amaçları doğrultusunda devlet yönetimini ele geçirmek olduğu anlaşılmaktadır. Ergenekon Silahlı Terör Örgütünün bu amaçlarına ulaşabilmek için gerçekleştirdiği faaliyetlerine yönelik yürütülen soruşturmalar neticesinde, silahlı terör örgütü yöneticisi veya üyesi olmak, cebir ve şiddet kullanarak Türkiye Büyük Millet Meclisini ve Türkiye Cumhuriyeti Hükümetini ortadan kaldırmaya veya görevlerini yapmasını kısmen veya tamamen engellemeye teşebbüs etmek, halkı yürütme organına karşı silahlı isyana tahrik etmek, halkı kin ve düşmanlığa tahrik etmek, terör örgütüne ait silahları depolamak, genel güvenliği kasten tehlikeye sokacak şekilde patlayıcı madde bulundurmak ve kullanmak, nitelikli kasten öldürmeye azmettirmek, devletin güvenliğine ilişkin belgeleri çalmak, temin etmek, yasaklanan bilgileri temin etmek, açıklamak, kişisel verileri kaydetmek gibi suçlardan birçok şüpheli hakkında farklı tarihlerde iddianameler düzenlenmiştir. Örgütün yöneticileri, üyeleri ve faaliyetlerinin deşifre edilmesine yönelik yapılan çalışmalar sonucunda, Ergenekon Silahlı Terör Örgütünün bir medya yapılanmasının olduğu, bu medya yapılanması vasıtasıyla kamuoyunu kendi çıkarları doğrultusunda yönlendirmeye çalıştığı, kaos ve düzensizlik ortamı oluşturma maksadı amaçlayan provokatif eylemlerinin toplumda sansasyonel etki oluşturabilmesini sağlamak amacıyla medya yapılanması alanında çalışmalar yaptığı tespit edilmiştir. “ERGENEKON-Analiz Yeni Yapılanma Yönetim Ve Strateji Geliştirme Projesi” isimli temel örgütsel dokümanda da, medyanın işlevi ve toplum üzerindeki etkilerinden bahsedilerek, örgütün kendi medya kuruluşlarını oluşturması ve mevcut medya kuruluşlarını da kontrol altına alması gerektiğinin bir strateji olarak benimsendiği anlaşılmaktadır. Bugüne kadar örgütün medya yapılanmasına yönelik yapılan çalışmalarda, örgütün Ulusal Kanal, Avrasya Tv, Aydınlık Dergisi, Cumhuriyet Gazetesi, Strateji Dergisi, Kanal B, Vatanseverinfo ve Acikistihbarat isimli web siteleri gibi medya organlarının bir kısmını kurdurduğu bir kısmını da kontrol altına alarak yönlendirdiği anlaşılmış, daha önceki iddianamelerde bu medya organları aracılığıyla yürütülen faaliyetler ayrıntılı olarak anlatılmıştır. Bu iddianamede ise; Ergenekon Silahlı Terör Örgütü yöneticisi Yalçın Küçük’e yönelik çalışmalar devam ettiği esnada, Yalçın Küçük’ün ODATV isimli internet sitesinin imtiyaz sahibi Soner Yalçın ve ODATV çalışanları ile örgütsel irtibatının bulunduğu anlaşılmıştır. Ayrıca Soner Yalçın’ın da Ergenekon soruşturması kapsamında haklarında işlem yapılan şüphelilerden birçoğu ile irtibatlı olduğu belirlenmiştir. Bu tespitler üzerine Başsavcılığımızca başlatılan 2010/857 sayılı soruşturma kapsamında devam eden çalışmalarda; Yalçın Küçük'ün talimatı ile örgütün internet medyasını oluşturan ODATV’de örgütün amaç ve hedefleri doğrultusunda yönlendirme amaçlı yayın yapıldığı ve bu doğrultuda kamuoyunun şekillendirilmeye çalışıldığı tespit edilmiştir. Bu iddianamede örgütün ODATV aracılığıyla icra ettiği faaliyetler ve bu faaliyetleri yürüten şüphelilerin örgütsel konumları anlatılacaktır. İddianamede mümkün mertebe özel hayatın gizliliğine dikkat edilerek, şüpheliler ve soruşturma konusu suçla irtibatı olmayan üçüncü şahısların isimleri baş harfleri yazılmak suretiyle kısaltılmıştır. Mahkeme kararları doğrultusunda tesbiti yapılan telefon görüşmelerinde delil mahiyetinde olmayan özel görüşmeler iddianame içerisine alınmamıştır.
İddianamenin bundan sonraki bölümleri şu başlıklar altında ele alınacaktır.
A) TOPLANAN DELİLLER
B) YÜRÜTÜLEN FAALİYETLER
1) Halkı Kin Ve Düşmanlığa Tahrik Etmek Amaçlı Yürütülen Faaliyetler
2) TSK’yı Darbe Yapmaya Teşvik Etme Amaçlı Yürütülen Faaliyetler
3) PKK Terör Örgütüne Destek Amaçlı Yürütülen Faaliyetler
4) Siyaset Dünyasına Yön Vermek Amaçlı Yürütülen Faaliyetler
a) Ak Parti’ye Yönelik Yürütülen Faaliyetleri
b) CHP’ye Yönelik Yürütülen Faaliyetler
5) Medya Yapılanması Faaliyetleri Kapsamında Halk Tv İle İlgili Faaliyetler
6) Ergenekon Soruşturması ve Dava Sürecini Etkilemeye Yönelik Faaliyetler
7) Devlet Güvenliğine İlişkin Bilgi ve Belgelerin Temin Edilmesi
8) Kişisel Verilerin Hukuka Aykırı Olarak Kaydedilmesi ve Özel Hayatın Gizliliğini İhlal
C) ŞÜPHELİLERİN ÖRGÜTSEL KONUMLARI
A) TOPLANAN DELİLLER
değiştir2010/857 sayılı soruşturma kapsamında ilk planda Hüseyin Soner Yalçın, Barış Terkoğlu, Barış Pehlivan ve Ayhan Bozkurt isimli şahıslar 14.02.2011 günü yakalanarak gözaltına alınmış ve şahısların ev ve iş yerlerinde yapılan aramalarda çok sayıda bilgi belge ve doküman bulunarak el konulmuştur. El konulan malzemelerin yapılan incelemelerinde; şahısların gerçekleştirmiş oldukları örgütsel faaliyetleri ortaya koyan onlarca suç unsuru bilgi ve belge olduğu anlaşılmıştır. Delillerin ilk incelemeleri neticesinde; daha önceden Ergenekon Silahlı Terör Örgütü yöneticisi olmak suçundan hakkında iddianame düzenlenen sanık Yalçın Küçük’ün halen faaliyetlerine devam ettiği, diğer taraftan şüpheliler Doğan Yurdakul, Nedim Şener, Ahmet Şık, Muhammet Sait Çakır, Coşkun Musluk, Müyesser Uğur (Yıldız) ve İklim Ayfer Kaleli isimli şahısların Ergenekon Silahlı Terör Örgütü içerisinde faaliyet gösterdiği anlaşılmış ve bu tespitler üzerine adı geçen şahıslar 03.03.2011 günü yakalanarak gözaltına alınmışlardır. Şahısların ev ve iş yerlerinde yapılan aramalarda çok sayıda bilgi belge ve doküman bulunarak el konulmuştur. Soruşturma devam ederken, şüphelilerin avukatları aracılığıyla başvurusu üzerine Boğaziçi Üniversitesi Mühendislik Fakültesi tarafından hazırlanan Teknik Raporun bilirkişilerce yapılan incelenmesi neticesinde; Teknik Raporun ilgili dijital medyaya ait imaj üzerinden yapılan bir incelemeye dayanmadığı, imaj olmadan yapılan işlemler veya varsayımlarla yapılan yorumların adli bilişim incelemesi olamayacağı, kullanılan "Active Undelete" adlı programın adli bilişim incelemelerinde delil bütünlüğünü bozabileceği ve uluslararası geçerliliğinin olmadığı, ayrıca söz konusu programın "Silinme Tarihi" olarak verdiği tarihin "Son Erişim Tarihi" bilgisi olduğu, ayrıca ele geçirilen örgüt dokümanlarının bazılarının birden fazla şüphelinin bilgisayarında tespit edildiği anlaşılmıştır. Bu bölümde yapılan aramalar neticesinde örgütsel stratejiler ve örgütsel talimatları içeren dokümanlar anlatılacaktır. Soruşturma kapsamında toplanan diğer delillere ilgili başlıklar ve şüpheli konumları anlatılırken yer verilecektir.
1) “ULUSAL MEDYA 2010” İSİMLİ ÖRGÜTSEL DOKÜMAN:
değiştirErgenekon Silahlı Terör Örgütünün güncel medya stratejisini ortaya koyan “Ulusal Medya 2010” isimli dokümana bakıldığında, daha önce ele geçirilen Ulusal Medya 2001 isimli dokümanla benzerlik gösterdiği, ancak ilk defa ODATV’den ele geçirilen Ulusal Medya 2010dokümanında, örgütün Medya yapılanmasını yeniden şekillendirmek ve özellikle ERGENEKON davasının görüldüğü süreçte medya organlarının ne tür stratejiler uygulayacağını belirlemek amacıyla yakın zamanda hazırlanan örgütsel bir doküman olduğu anlaşılmıştır. Söz konusu belgenin hazırlanış formatı itibariyle de daha önceden hazırlanan örgütsel dokümanlarla aynı formatta olduğu tespit edilmiştir. “Ulusal Medya 2010” isimli dokümanın yapılan incelemesinde; ODATV, Halk Tv, Ulusal Tv, Avrasya Tv, Kanal B ve Sözcü gibi yayın organları tarafından, Ergenekon ve benzeri davaların aleyhine yayın yapılması, kamuoyunun Ergenekon Silahlı Terör Örgütünün çıkarları doğrultusunda yönlendirme amaçlı haberlerle şekillendirilmesi, davayı yürüten kurumların yıpratılmasının bir yayın politikası olarak benimsenmesinin gerekliliğinin vurgulandığı görülmüştür. Söz konusu belgeye ayrıntılı olarak bakıldığında; “GİRİŞ” başlığı altında ülkenin siyasal durumu hakkında ifadelerin ve örgütün kendi açısından yorumlarının yer aldığı, devamında, “Ergenekon davası sonucu Türkiye’de aydınlar, gazeteciler, muhalif siyasetçiler, vatansever subaylar ve bilim adamları tutuklanmış ve sosyal hayattan tecrit edilmişlerdir. Bu büyük ve önemli kayba neden olan, AKP Hükümetinin, içinde ‘ihanet’ barındıran uygulamaları olmuştur. Türk insanının yaşamını perişan etmiştir. Şu bir gerçektir ki, Türk insanı günümüz ‘Devlet’ine güven duymamaktadır. Tüm bunlar Türkiye Cumhuriyeti’ne karşı sürdürülen psikolojik savaşların sonuçları olarak ortaya çıkmaktadır.” ibarelerine yer verildiği görülmüştür. “AMAÇ” başlığı altında, ulusal medya oluşturulmasından ve bunun amaçlarından bahsedilerek bu kapsamda; “Cumhuriyet içerisinde yuvalanmış şeyh, tarikat, cemaat ve genel olarak tüm irtica odaklarının ifşa edilmesi, dirençlerinin kırılması ve oluşan anti Kemalist havanın dağıtılarak, vatanseverler eliyle tekrar özlenen Laik Türkiye Cumhuriyeti’nin canlandırılmasında ulusal medyanın üzerine düşen görevlerin irdelenmesi ve kısa vadede uygulanması gereken çözüm yollarının tespit edilmesi zorunluluktur. Bu amaçlar doğrultusunda Ergenekon ve benzeri siyasal komplo/ihanet davaları sonucu tutuklananların serbest kalmaları ve şerefli Türk ordusuna, devrimci aydınlarına, ulusalcı kalemlerine ve siyasetçilerine, başta cemaat ve AKP yandaşları olmak üzere, KOMPLO KURANLARIN CEZALANDIRILMALARI İÇİN ÇIKARILACAK HIYANET-İ VATANİYE KANUNU KAPSAMINDA YARGILANMALARININ SAĞLANMASI AMACIYLA ULUSAL MEDYA ÜZERİNE DÜŞEN GÖREVLERİN BELİRLENMESİ GEREKMEKTEDİR.” ibarelerine yer verildiği görülmüştür. “ULUSAL MEDYA” başlığı altında 21. yüzyıl yayıncılığından bahsedilerek, “Türkiye gibi geri kalmış ülkelerde medya büyük kartel kuruluşları ile FUNDAMENTALİST militan kökenli oluşumların tekelinde kalmıştır.” yazdığı, bu ifadelerin devamında, medya-finans ilişkilerinden bahsedildiği, Devamında “Ulusal medyanın yeniden inşasında günümüz koşulları ve teknolojik durum göz önünde bulundurulmalı ve gün geçtikçe hayatımızın bir parçası haline gelen internet medyası da bu oluşum içerisinde önemli bir yer tutmalıdır. ODATV oluşturulması zorunlu “Ulusal Medya”nın internet medyası kanadını temsil etmeye uygun bir isimdir. Görsel yayın kanadını ise; Perinçek grubunun Ulusal Tv’si, Avrasya Tv, Kanal B gibi kanallar, yazılı basın kanadını Cumhuriyet ve Aydınlık gibi yayınlar oluşturabilir. Ancak bu medya organlarının bünyesinde de ameliyat zorunluluğu vardır. Ergenekon davası bunları yıpratmış geniş halk kesimlerine ulaşmasının önüne geçmiştir. Eğer gerekli ameliyat yapılmaz ise; Türk halkının Kemalist ideoloji çerçevesinde birleştirilmesi gerçekleştirilemez. Ancak objektif ve bağımsız olarak lanse edilen ve CHP’nin gücünü arkasına almış bir HALK TV ile aydın çevrelerce kabul görmüş ODATV ve SÖZCÜ GAZETESİ gibi yapılandırılmış, bağımsız olarak gösterilen okuma ve izlenme oranları yüksek yayın organları geniş kitleleri ulusal çıkarlar doğrultusunda hareket edecek bir platformda toplayabilir; Kemalist ideoloji çerçevesinde Türk halkının birleşmesini sağlayabilir.” ibarelerine yer verildiği görülmüştür. “GÜLEN VE MEDYA” başlığı altında Gülen cemaatine yakınlığıyla bilinen medya kuruluşlarının etkinliğinden bahsedildiği görülmüştür. “İNTERNET YAYINCILIĞI” başlığı altında, genel olarak internet üzerinden yayın yapılması, bu yayının herkese, her yere ulaşmasından ve bu yayın tarzının gücünden bahsedildiği, devamında, “Geniş halk kitlelerinin aydınlanması için ulusal medya merkez üssü oluşumuna özveriyle katkıda bulunma her aydının sorumluluğudur. Bu nedenle zorunluluk gereği olarak, ODATV’nin Cumhuriyet Devrimlerinin onurlu sesi haline getirilmesi kararı alınmıştır. ODATV Cumhuriyet’in kuruluş değerleri ile temellendirilmiş, ulusal bütünlüğü savunan bir çizgide konumlandırılacaktır. Cumhuriyet’e taraf olacaktır. Aksi halde Kemalist rejim içinden çıkılması olanaksız sıkıntılara sürükleneceği belirlenmiştir.” ifadelerine yer verildiği görülmüştür. “DURUM DEĞERLENDİRMESİ” başlığı altında yerel ve ülke çapında yayın yapan medya organlarının propaganda ve kara propaganda unsuru olarak kullanılmasından bahsedildiği, devamında, “Yandaş medyanın sahip olduğu internet siteleri kamuoyunu yönlendirmek için aktif olarak kullanılmaktadır. Ergenekon ve benzeri operasyonlarda tutuklanan aydınlar, medya gücünde ciddi bir zafiyet oluşturmuştur. Doğan Grubu, AKP hükümetinin baskılarından kaynaklanan ticari kaygılarından dolayı, AKP ile irticai gruplara tavizler vermesine rağmen, yayınlarına büyük oranda istenen çizgide devam ettirmektedir. Türk Silahlı Kuvvetleri yeni oluşan medya yapılanmasına karşı bir tutum geliştirememiştir. Yeni oluşan güç dengesi medya üzerindeki TSK’nın etkisini azaltmış, TSK DESTEKLİ MEDYAYI ŞEKİLLENDİRME OPERASYONLARI BİTME NOKTASINA GELMİŞTİR. Ancak Kemalist çizgide yayın yapan medya organlarına sahip çıkmaktadır. ODATV’in akredite olarak desteklenmesi bunun en büyük göstergesidir. ” ifadelerine yer verilmektedir. “STRATEJİ” başlığı altında “Emperyalist güçlerin ve işbirlikçilerinin Kemalist ideolojiye karşı yürüttüğü planlı ve sistematik savaşın, kamuoyuna tüm gerçekliğiyle anlatılması en önemli ödevdir. Bunun için, yürütülmekte olan operasyonların siyasal olduğu, AKP ve cemaatin, cumhuriyet ilke ve devrimlerine karşı rövanşist düşüncelerle giriştiği sivil&faşist bir hareket ve diktatörlüğe uzanan yeşil bir devrim olduğu anlatılmalıdır. Diktasını kurmak isteyen gerici güçlerin, halkın yaşam tarzlarına müdahale etmeye başladığı, Ergenekon ve benzeri davaların kaybedilmesi halinde baskının artarak devam edeceği vurgulanmalıdır. Saldırıların bilinçli olarak TSK ve yüksek yargı başta olmak üzere anayasal kurumlara karşı yürütüldüğü işlenmelidir. Medya gücünü etkin bir şekilde kullanan AKP ve cemaate karşı ulusal medya topyekun harekete geçirilmeli ve komploları boşa çıkaracak propaganda ve kara propaganda unsurları etkili bir şekilde kullanılmalıdır. Kemalist ideolojiye karşı yürütülen savaşa destek veren medya organlarına yandaş medya damgası vurulmalıdır. Sosyal etki alanımızın toplumsallık düzeyi artırılmalıdır. Üniversitelerden, yargı ve güvenlik camiasından, iş ve sanat dünyasından, bürokrasi ve siyasetten hatta iktidar mensupları arasından gelecek her türlü destek beyanı, mensubu oldukları sosyal çevrelerle genellenerek toplumsallığı artıracak şekilde kullanılmalıdır. Başlatılan yargı sürecinde karşı tarafın elde ettiği delillerin boşa çıkarılması, değersizleştirilmesi ve normalleştirilmesi adına savunma makamlarının geliştirmekte oldukları argümanlar kullanılmalıdır. Bu kapsamda tespit edilecek zayıf halkalar ve iddialar gündeme taşınmalı ve davanın geneliyle özdeşleştirilmelidir. Güçlü tez ve delillerle karşı karşıya kalındığında, konunun ekseni değiştirilmeli, gri ve kara propaganda unsurları etkin bir şekilde kullanılmalıdır. Kitlesel hafıza süresinin kısalığı dikkate alınarak, ilk şokun atlatılması ve kitlelerde kalıcı kabullerin oluşmasına fırsat verilmemesi önem taşımaktadır. Davayı yürüten kurumlara yönelik kamuoyu desteğini kırmak için, gerek kurumsal gerekse bireysel düzeyde yıpratılmaları ve güvenilirliklerinin zedelenmesi gerekmektedir. Haklarında geniş ve detaylı araştırma yapılarak soruşturma açılması sağlanmalı ve üzerlerinde baskı oluşturulmalıdır. Operasyon sürecini yürüten kurumlara mensup olup tezlerimize ve faaliyetlerimize destek veren, kamuoyunun yakından tanıdığı ve güvendiği kişilere, Ergenekon ve benzeri davaların tertip olduğu yönünde açıklama ve yayın yaptırılması için bilgi, belge ve teknik destek sağlanmalıdır. Yürütülen davaların insan haklarını ihlal temelinde, telafisi mümkün olmayan hukuki ve siyasi sonuçlar doğuracağı işlenmelidir. Bu yönde yerli ve yabancı hukuk ve siyaset adamlarının açıklamaları kullanılarak, hükümetin iktidardan ayrıldıktan sonra bunun bedelini çok ağır ödeyeceği mesajı verilmelidir.” ifadelerine yer verildiği görülmüştür. “SONUÇ” başlığı altında ise; “Emperyalist güçlerin ve iş birlikçilerinin haricindeki tüm Türk sanatçı, aydın ve gazetecilerin Kemalist ideoloji çatısı altında birleşmeleri sağlanmalıdır. Ulusal Medya oluşumuna katkıda bulunma her Türk aydının üstüne düşen bir sorumluluktur. Saygılarımızla” ifadelerine yer verildiği görülmüştür.
2) “HOCADAN NOTLAR” BAŞLIKLI ÖRGÜTSEL DOKÜMAN:
değiştirODATV’den ele geçirilen ST3120827AS_4MS1TF89 seri numaralı bilgisayar hard diski içerisinde silinmiş bölgede “HOCADAN NOTLAR” başlıklı bir belge bulunmuş, belgenin yapılan incelemesinde, Yalçın Küçük’ün talimatlarını içeren örgütsel notlar olduğu görülmüştür. Belgenin içeriğine bakıldığında; “Örgütün Öcalan’ın kontrolünde olduğu sürekli vurgula. Örgütü zayıf gösterecek yayınlardan uzak dur. PKK’yla ilgili sıkıntı çıkaracak haber yapılmaması konusu… Örgütü tek bir yapı olarak lanse etmeli. Örgüt kürt hareketinin tek temsilcisi. Pehlivan’a söyleyelim şehit cenazelerini öne çekelim, hükümete karşı kullanalım. İmralı’dan gelenleri çarpıcı bir şekilde vurgula… PKK’ özdeştir Kürtler, Kürtlerin tek sözcüsü …Kürtlerle konuşulacaksa PKK ile konuşulacak… Satır aralarında vurgulayalım. Tek muhatap Öcalan. Öcalan’ın söylemlerini sürekli gündemde kalsın. Hükümet ile anlaşma yönünde gündemi sıcak kalsın. Bu konuda propaganda çok önemli, örgütün eylemleri bu noktada kullanılabilir. Cemaat PKK ile anlaştı, yakınlaşıyor konusu işlensin, bir şeyler bulun. Medya önünde bir temas şekli yaratılamaz mı? Örgüte destek veren iş adamlarının çocuklarından bu okullarda okuyan yok mu? Bunların medyasında eskiden örgüte yakın yayınlarda çalışmış eleman? Sivil toplum kuruluşlarında, ortak sivil inisiyatiflerde yan yana getirmeye çalışalım, makul temaslar kurduralım, yandaş medyadaki bazı isimler aracı olsun. AKP ve Cemaat kamuoyunda kısa vade en etkili şekilde PKK üzerinden vurulabilir. Her türlü fırsat değerlendirilmeli. Cemaat yurt dışı istihbarat örgütleri ile bağlantılı gösterelim özellikle İsrail ve Amerika. AKP yolsuzluk ile ilgili en küçük detayı atlamayalı Algı önemli, olsa da olmasa da. Ordunun olmazsa olmaz olduğu vurgusunu her fırsatta gündeme taşımak önemli; özellikle şehit cenazeleri büyük bir fırsat Öcalan’ın ve BDP’nin her açıklaması, ordunun yıpranması bunlara alan açtı şeklinde verilmeli. Her şehit cenazesinde komutanlar içeride vurgusu. Genkurla irtibatın Doğan üzerinden olması doğru. Bilgi belge onun üzerinden alınsın verilsin. Ona güvenimizin tam olduğunu çalışan herkese gösterelim… Şikayetler her geçen gün artıyor. Sanıklara destek açısından farklı muamele var deniyor. Ç.Doğan, Haberal, kategorisi ile D.Çiçek, M.Tekin vs. kategorisi kıyaslanıyor. Ciddi rahatsızlık var. Derlenen şikayet notu çok ayrıntılı, sanıklardan bazıları çok şey biliyor. kime ne kadar maddi yardım, teknik savunma yardımı, medya desteği var, tek tek çıkarılmış. Bir itiraf furyası başlarsa bütün kategoriler aynı anda çöker, bu nokta bizce çok ciddi, daha önce de aktardık, tutumumuzu gözden geçirmeliyiz Öcalan ile aynı safta görünmemiz sürece zarar veriyor, Öcalan’a M.Öztüzün üzerinden AKP’ye sıcak mesajlar vermesi iletilsin. (Müyesser bakacak) Turgut Kazan’ın Demirtaş ile görüşmesinin deşifre olması ters tepti, her yere sızmışlar daha dikkatli olmalı. Yaver daha dikkatli olmalıydı… Yaverin Yargıtay’daki odasında ve K.Karaca’nın evinde böcek var mı bakılacak (Müyesser ilgilensin)” ifadelerine yer verildiği görülmüştür.
3) “YALÇIN HOCA İLE GÖRÜŞÜLDÜ” İBARESİ İLE BAŞLAYAN ÖRGÜTSEL DOKÜMAN:
değiştirODATV’de ele geçirilen ST3120827AS_4MS1TF89 seri numaralı bilgisayar hard diski içerisinde silinmiş bölgede “Yalçın Hoca ile görüşüldü” ibaresi ile başlayan bir belge bulunmuş, belgenin yapılan incelemesinde, Yalçın Küçük’ün talimatlarını içeren örgütsel notlar olduğu görülmüştür. Belgenin içeriğine bakıldığında; “Gençlik hareketleri ile ilgili denenmiş alternatifler konusundaki hazırlıklar anlatıldı. Hoca önerilerini anlattı kısaca not aldık. Projeyi hazırlayanlara iletilmesini istiyor. Sokaklar çok önemli. GENÇLİĞİN ÖZELLİKLE ÜNİVERSİTE GENÇLİĞİNİN SOKAĞA İNMESİ LAZIM. Doğru teşhis koymuşsunuz, geç bile kalındı diyor. Ama tedavide dikkatli olunmalı. Kemalist devrim ruhunun canlanması için birilerinin ayağa kalkması gerek. Altyapı eksik ama manipüle edilirse AKP yi çok zorlar. 60 öncesi tekrar incelenmeli diyor. Sivil görünüm şart. Kesinlikle açık verilmemeli. Kitleyi yönlendirecek çocuklar iyi belirlenmeli. Dernekler öncülük edebilir ama en önde bizzat üniversiteliler olmalı. Devrim şehitlerinin fotoğrafları kullanılmasın. İlk planda kalabalığa gerek yok. İlk dalga çok önemli. Fitil ateşlensin yeter. Referandum öncesi denendi ama çok ses getirmedi. Güçlü bir medya desteği gerekli. Bağcılara gidilip anlatılmalı. Onlar el atarlarsa mutlaka ses getirir. Gençlik hareketleri iktidar karşıtı gösterilere dönüşmeli. AKP’nin yıpratılmasında çok ciddi bir koz. İslami demokrasi olamayacağının ispatı olacak bu hareket. Tüm ülkeye yayılırsa anlam kazanır. ODATV yakından izlemeli. İlk gösteriler ideolojik bir olaya dönüştürülmemeli. Bir hak arayışı olarak verilmeli. En önemli vurgu öğrencilerin maddi imkansızlıklarına yapılmalı. Sol kendiliğinden destek verir ama uyarılmalılar. ADD’nin genel bir talimat vermemesi doğru. En güvenilir çocuklar derneklerin politikası değilmiş izlenimi vererek sokağı organize edebilirler. Bu hamle derneklerinde elini güçlendirecek. CHP Halkevlerinin bize yakın şubelerini harekete geçirmekte geç bile kaldı. Bunlar neden bu kadar atıl. Onlara da canlılık getirebilir. TGB olaylara katılmasın. Olayları Ergenekon organize ediyor diyecekler. Bu algı oluşmamalı. (Burası çok önemli uzun uzun anlattı.) Ama irtibatları sağlayabilir. Polisi şiddet kullanmaya zorlamalı, tahrik edilmeli. Yakalanan her kare basında kullanılmalı. Yayınlanacak bir şey bulunamıyorsa oluşturulmalı. YARSAV çok önemli, içerisinde bu kadar çok yüksek yargıç, yüksek mahkeme başkanı, başsavcı olan bir muhalif kuruluş daha yoktur, dünyada örneği yoktur, büyük bir projedir, büyük işler yapmıştır, AKP karşı devriminin kadrolaşma ayağını en fazla zorlamış yapıdır. Birlikte çalışmaya devam edilsin ki bu büyük güç arkamızda dursun. YARSAV iki ayrı katmanda ele alınmalı, temaslı olduğumuz yargı mensuplarının yer aldığı profesyonel yapı ve karşı devrimle mücadelede kullanılan yönetim kademeleri olarak. Kurulduğu günden bu yana yönetim kademelerinde bilinç, özveri, mücadele isteği hep yüksek oldu, ancak tarihsel deneyim ve örgütlü mücadelenin stratejik konularında zayıflardı, yaşları, deneyimleri bakımından. Yönetim kademelerinin TGB ile temasları bu anlamda önem kazanıyor. Yönetim kademeleri ile TGB’nin koordinesi aksamamalı.” ifadelerine yer verildiği görülmüştür.
4) “TOPLANTI” İSİMLİ ÖRGÜTSEL DOKÜMAN:
değiştirODATV’de ele geçirilen ST3120827AS_4MS1TF89 seri numaralı bilgisayar hard diski içerisinde “TOPLANTI” isimli bir belge bulunmuş, belgenin yapılan incelemesinde, Yalçın Küçük’ün talimatlarını içeren örgütsel notlar olduğu görülmüştür. Belgenin içeriğine bakıldığında; “Hocayla toplantı Hocanın talimatıyla arkadaşların ve toplantıların deşifre olmaması için Deniz Hakyemez-Deniz Hakan, Sait Çakır da - Sadi Çakırhan isimlerini kullanacak. Telefon konusunda dikkatli olunacak, bilinen maillerden zorunlu olunmadıkça haberleşilmeyecek. ODATV’de yazıların yayınlanmasında bir aksaklık olmamalı. Yalçın hoca özellikle üzerinde duruyor. Tartışılan konulardan uygun görülenler haberleştirilecek, Herkes görüştüklerine dikkat etsin. …..dikkat çeken temas kurulmasın. Polisin ciddi takibi var. Kritik haberler (Silivri, PKK, Çetin Paşa, Haberal..) mutlaka Hocaya sorulacak. İsrail – Azerbaycan ilişkileri üzerine çalışma yapılacak. Teorik Marks projesi üzerinde çalışılacak. Hocanın kitap çalışmalarına yardım edilecek, kitapların son düzenlemesinden Sait sorumlu olacak, Kitaplarının tanıtım yazıları ODATV ve Gerçek Gündem de yayınlanacak, Öğrenci gençliğinin mücadele tarihi hakkında Hoca’nın anlattıkları doğrultusunda araştırma yapılacak, Soner ve Batum’a yönelik eleştirilere karşı anında reaksiyon verilecek, hoca ikisine de güveninin tam olduğunu söyledi.” ifadelerine yer verildiği görülmüştür.
5) “BİLİNÇLENDİRME” İSİMLİ ÖRGÜTSEL DOKÜMAN:
değiştirODATV’de ele geçirilen ST3120827AS_4MS1TF89 seri numaralı bilgisayar hard diski içerisinde “Bilinçlendirme” isimli bir belge bulunmuş, belgenin yapılan incelemesinde, örgüt tarafından belirlenen stratejileri içerdiği anlaşılmıştır. Belgenin içeriğine bakıldığında; “AKP’nin iktidara gelmesi ile birlikte irticai unsurlar kuvvet kazanmıştır. (…) Bugüne kadar Cumhuriyet’in kazanımlarını koruma ve kollama adına yapılan faaliyetlerin tamamı yok edilmeye çalışılmaktadır. Bu operasyonu dış güçlerin desteği ile medya, siyaset, emniyet ve yargı içindeki irticai unsurların yönettiği ayan beyan ortadadır. Başta Ergenekon davası olmak üzere Balyoz ve benzeri davalarla ulusumuzun aydınlık insanları yıpratılmaya çalışılmaktadır. Ortaya atılan birçok sahte bilgi ve belge ile bilgi kirliliği oluşturulmaktadır.(…). Şu anda yapılan mücadelenin Kurtuluş Savaşı döneminde yapılan mücadeleden hiç bir farkı yoktur. Ergenekon, balyoz vb. Operasyonlardaki tavrımız var oluş-yok oluş savaşındaki düşman unsurlara karşı olan tavrımızla aynı olmalıdır. Ülkemizin aydınlık insanlarında tekrar Kuva-i Milliye ruhu uyandırılmalıdır. Bu hususta toplumun her kesimindeki (Türk Silahlı Kuvvetleri (TSK), Medya, Siyaset, Yargı, Sivil Toplum Örgütleri (STÖ) vb.) zinde kuvvetler göreve çağrılmalı ve aydınlık bir gelecek için yapılan 2. Kurtuluş Savaşında Kuva-i Milliye saflarında yerlerini almaları sağlanmalıdır. Kitle iletişim araçları kullanılarak gerek soruşturma, gerekse kovuşturma aşamasına geçmiş olan malum davalarda ortaya atılan iddiaların asılsız olduğunu ortaya çıkarmak için her türlü girişimde bulunulmalıdır. Bu amaçla aşağıda belirlenen hususların yerine getirilmesi için tüm vatansever unsurlar azami gayret içinde olmalıdır. (…) Bu millet her zaman mazlum ve mağdurun yanındadır. Mağduriyet teması titizlikle işlenmelidir. Malum davalardaki şüpheli veya sanık durumunda olan vatansever insanların kendilerine yapılan muamele ve işleyen sürece ilişkin söylemleri, röportaj, haber, makale vb. yazıları medyanın aydınlık tarafını temsil edenlere geciktirilmeden servis edilmeli ve ivedi şekilde yayınlanması sağlanmalıdır. Görsel medyadaki tartışma ve haber programlarına kilit haberleşmeci statüsünde olan kişilerin davet edilmesi sağlanmalıdır. Bu kişilerin köşe yazarı, akademisyen ve hukukçu kimliği ön plana çıkarılmalıdır.(...) Ülke elden gidiyor teması devamlı olarak işlenmelidir. Davaların menfi sonuçlanması durumunda Cumhuriyet’in kazanımlarının kaybedileceği yazılı ve görsel medyadaki vatansever unsurlar tarafından sürekli işlenmelidir. (…) Elde edilen dokümanlar öncelikle muvazzaf personele daha sonra İnternet haber siteleri ve e-posta yoluyla geniş halk kitlelerine ulaştırılmalıdır. TSK gücünü yüce Türk milletinden alır. Davalarda iddia edilen plan ve eylemler ile TSK bir iç düşman gibi gösterilmeye çalışılmaktadır. Bu plan ve eylemlerin TSK mensubu biri tarafından asla düşünülemeyeceği dillendirilmelidir. (…) Bu süreçte kullanılacak uygun bir jargon geliştirilmelidir. İrticai unsurların, süreçte ismi geçen arkadaşlarımız ve davalar için kullandıkları “Darbeci, Cuntacı, Ergenekoncu, Balyozcu, Poyrazköy sanık veya sanıkları, dava veya davaları gibi ifadeler yerine kesinlikle TSK mensupları, asker, vatanseverler vb. ifadeler kullanılmalıdır. Yargı mensupları üzerlerine düşen görevleri eksiksiz yerine getirmelidir. Nihai hedef tüm davalardan beraat olmalıdır. (…) duruşmalarda sanıklar ve avukatları tarafından her türlü olumsuz tutum ve davranış sergilenerek yerel mahkemelerin karar vermesi zorlaştırılmalı, alınan kararlarda yargının taraflı davrandığının birer delili olarak gösterilmelidir. (…) Ergenekon vb. tertipleri hazırlayanları karalayan, şüpheli ve sanık durumundaki vatansever insanları aklayan karikatürler hazırlanmalıdır. Yazılı ve görsel basın kullanılarak geniş kitlelerin görsel hafızası uyarılmalıdır. TSK yeniden şekillendirilmek isteniyor. Ergenekon, balyoz ve kafes gibi dış güçler tarafından yönlendirilen operasyonların amacının TSK komuta kademesini yeniden şekillendirmek olduğu her ortamda anlatılmalıdır. Davalara konu olan askeri personelin tamamının terfi aşamasında olduğu söylenmelidir.(…) Ergenekon yabancı istihbarat örgütlerinin projesidir. Uzun süredir TSK aleyhinde planlı ve sistemli bir şekilde psikolojik harekat yürütülmektedir. Bu süreci irticai grupların tek başına organize etmeleri mümkün görülmemektedir. Ilımlı İslam adı altında tüm milli değerler ve kurumlar yok edilmek istenmektedir. Bunların yabancı istihbarat örgütlerinin projesi olduğu başta ABD ve AB olmak üzere CIA, MOSSAD vb. istihbarat örgütlerinin yönlendirildiği ve işbirlikçileri tarafından yürütüldüğü her ortamda anlatılmalıdır. İleri teknoloji kullanarak sahte belgeler hazırlanıyor. Teknolojiyi çok iyi kullanan yabancı istihbarat örgütlerinden destek almadan ülkemizdeki irticai grupların bu tip belgeleri üretmeleri beklenemez. (…) Belgeler ve mühimmatlar emniyet içindeki cemaat mensupları tarafından gizleniyor. Yapılan bu kadar çok operasyondan sonra insanların hala suç teşkil edecek belgeleri saklamış olmalarını düşünmek çok ahmakçadır. Yıllardır emniyet içerisinde örgütlenen cemaat mensuplarının sahte belgeleri kendilerinin koydukları ve sonrada buldukları vurgulanmalıdır. Adalet ve Kalkınma Partisi (AKP) karşıtları korkutuluyor, susturuluyor ve sindiriliyor. Akademisyenler, medya mensupları, sivil toplum örgütleri ve TSK mensupları yani operasyon yapılan kişi ve kurumların profillerine bakıldığında tamamının AKP karşıtı olup aydınlık düşünceyi savundukları ortaya çıkmaktadır. Yapılan operasyonların AKP desteği olmadan gerçekleştirilmiş olmasının imkansız olduğu vurgulanmalıdır.” ifadelerine yer verildiği görülmüştür.
6) “TERTEMİZ” İSİMLİ ÖRGÜTSEL DOKÜMAN:
değiştirODATV’de ele geçirilen ST3120827AS_4MS1TF89 seri numaralı bilgisayar hard diski içerisinde “teRTEmiz” isimli bir belge bulunmuş, belgenin yapılan incelemesinde, AKP aleyhinde ODATV’de yayınlanan haberlerin içeriğinin ne şekilde olması gerektiğine dair planlar içerdiği anlaşılmıştır. Belgenin içeriğine bakıldığında; “AKP ve yandaşlarının son dönemde Atatürk devrimlerine ve TSK'ya yönelik pervasızca saldırıları şiddetlenerek artmış ve karşı devrim hareketine dönüşmüştür. (…) Bu kapsamda kurumlardaki ilgili kişilerle yapılan ortak çalışma neticesinde, eldeki bilgi ve belgeler ışığında aşağıda sıralı konuların değerlendirilmesi uygun görülmektedir. AKP kadrolaşmasını göz önüne sermek, AKP tarafından çıkarılan her türlü yasanın Atatürk devrimlerine aykırı yönlerini afişe etmek, AKP'nin devletin kendi kurumları ile çatıştığını gösterecek yayınların yapılması. Bunun için emekli ya da görevde olan üst düzey kamu görevlilerinin AKP faaliyetlerine karşı fikir ve tepkilerine yer verilmesi, AKP'nin gerçek maksadının Şeriat devleti kurmak olduğunun gündemden düşürülmemesi, İran benzeri bir rejim-eksen kayması konularının kullanılması, Ergenekon davasının BOP kapsamında TSK'yı yıpratma ve etkisizleştirme amacının olduğu konusunun medyada sürekli işlenmesi, AKP karşıtlığının ortak bir söylem olarak ele alınması ve toplumun bütün kesimlerinin AKP karşıtı söylemlerine yer verilmesi, AKP'nin özelleştirmeleri ve vatanı sattıkları konusu, AKP'ye karşı emekçi, öğrenci ve STK'ların düzenlediği eylem, gösteri ve mitinglerinin öne çıkartılması, AKP ve yandaşlarının yolsuzluklarının öne çıkartılması ve milleTvekili dokunulmazlıklarının gündemde tutulması, AKP'li vekillere karşı yapılan eylemlerin afişe edilmesi halkın tepkili olduğu konusunun öne çıkartılması, Türban konusu ve AKP'li vekillerin eşleri, AKP'li vekillerin aileleri üzerinden yapılacak yayınların arttırılması, Karamsar bir tablo çizilmesi ve zaman geçtikçe karşıda daha fazla büyüyen kitle oluştuğunun vurgulanması, SİVİL DİKTA, SİVİL DARBE KONULARININ İŞLENMESİ, Üniter devletin bütünlüğünün tehdit altında olduğu, Doğu ve Güneydoğu'daki bölücülük ve irtica faaliyetlerinin hız kazandığı, gerekli tedbirlerin alınması bir yana, AKP'nin onlara destek olduğu, Topluma AKP'nin icraatlarının anlatılması, durumun vahim olduğunun aktarılması, AKP'nin emperyalist ABD ve AB ile işbirlikçi olduğu, Biyografik istihbarat çalışmalarının yapılması, etnisitelerin ön plana çıkarılması, Hukukçu çalışma grubu ile AKP hükümeti icraatlarının hukuksal açıklarının tespiti ve hukuk yolu ile de AKP'yle mücadele edilmesi, Açık kaynaklardan ve istihbarat birimlerinden elde edilen bilgilerle AKP'ye yönelik özel istihbarat arşiv sisteminin oluşturulması, uygun görülen dosyaların ilgili siyasilere ulaştırılması, AKP'li belediyelerin icraatlarına mercek tutulup AKP'nin yıpratılması, AKP'nin homojen bir yapıda olmamasının avantajlarından yararlanılarak kendi aralarındaki fikir ayrılıklarının çatışma havasında gündeme taşınması, körüklenmesi, Eski siyasetçilerin görüşlerine yer verilmesi, Ekonomideki olumsuzlukların ön plana çıkarılması, Şehit cenazelerinin öne çıkarılması, gelen şehitlerin nedeninin AKP'nin yanlış politikalarının sonucu olduğunun vurgulanması, Erdoğan'ın gaflarının parlatılması, AKP'yi zayıflatıcı siyasi, sosyal ve ekonomik araştırmaların yapılması, yayımlanması, bu konuda bilimsel makalelere, toplantılara, konferanslara, açık oturumlara, yayınlara yer verilmesi, TSK'yı tahrik edici yayınların yapılması, ilgili konularda köşe yazarlarına destek verilmesi, Çağdaşlık karşıtı olarak algılanabilecek her olayın-durumun üzerine gidilmesi” ifadelerine yer verildiği görülmüştür.
7) ”SONER BEY’DEN GELEN” BAŞLIKLI ÖRGÜTSEL DOKÜMAN:
değiştirODATV’den ele geçirilen ST3120827AS_4MS1TF89 seri numaralı bilgisayar hard diski içerisinde “Soner Bey’den Gelen” başlıklı bir belge bulunmuş, belgenin yapılan incelemesinde, Soner Yalçın’ın talimatlarını içeren örgütsel notlar olduğu görülmüştür. Belgenin içeriğine bakıldığında; “Silivriyi ne ölçü de takip ediyoruz, isteklerine cevap verebiliyor muyuz? Ergenekon savcıları ve polisler hakkında gelen her haberi değerlendirelim. Ergenekon hakim ve savcılarının iftar yemeği gibi sağlam bilgiler gelmiyor. Av. Vural’ın gönderdikleri değerli, NTV ile irtibata devam. Pınar ve Dani Rodrik ile güçlü iletişim. Çetin Paşa’nın ODATV’ye emeği büyük, sınırsız destek. Çiçek Genkur Bana Sahip Çıkmıyor, Konuşacam Diyormuş, Doğan Abi Üzerinden İletildi, Kızı İle Görüş. Yalçın Hoca’nın Haberal ile irtibatı teknik sebeplerle aksıyor, çözüm? Avukat üzerinden görüş. Tlf mail yok. Yandaş medyanın önemli önemsiz her konuyu Ergenekona bağlaması dalgaya alınsın, kara mizah yapılacak. Oray’la AKP ve cemaat hakkında yazacağı yazılar hakkında görüş. İstenilen kıvama gelse de yinede dikkat.” ifadelerine yer verildiği görülmüştür.
8) “KILIÇDAROĞLU’NA DESTEK ZORUNLU” İBARESİ İLE BAŞLAYAN ÖRGÜTSEL DOKÜMAN:
değiştirODATV’de ele geçirilen ST3120827AS_4MS1TF89 seri numaralı bilgisayar hard diski içerisinde silinmiş bölgede “Kılıçdaroğlu’na destek zorunlu” ibaresi ile başlayan bir belge bulunmuş, belgenin yapılan incelemesinde, Soner Yalçın’ın talimatlarını içeren örgütsel notlar olduğu görülmüştür. Belgenin içeriğine bakıldığında; “Kılıçdaroğlu’na destek zorunlu. Liderlik çekişmesi yaratılmak istendiği açık. Haber içeriklerine dikkat! (…) (Burada üst düzey bir CHP yöneticisinin adı belirtilmektedir) oğlunun gay ilişkileri… CHP ’ye zarar verilmemeli Müyesserin Baykal sevdası ODATV yayın politikası ile bağdaşmıyor.... Hanefi ile ilgilenmeye devam etsin… Avukatlarla irtibatına dikkat etsin. Halk TV’yi devralırsak parasal sıkıntımız kalmaz. Kılıçdaroğlu da istekli, her türlü desteği alırız ama Baykal direniyor, Baykal engelini aşmalıyız. İkna için varan 2… Gürsel bize yakın halk Tv için de çabalıyor ancak hoca sevmiyor, fetullahçı diyor. Görüşmeler olumlu, Kılıçdaroğlu seçimlerden önce bu iş bitsin dedi. Ayrıca hocanın talepleri kendisine iletildi. KCK konusuna da ılımlı.” ifadelerine yer verildiği görülmüştür.
9) “KOZ” İSİMLİ ÖRGÜTSEL DOKÜMAN:
değiştirODATV’den ele geçirilen ST3120827AS_4MS1TF89 seri numaralı bilgisayar hard diski içerisinde “KOZ” isimli bir belge bulunmuş, belgenin yapılan incelemesinde, Soner Yalçın’ın talimatlarını içerdiği anlaşılmıştır. Belgenin içeriğine bakıldığında; “Rusya ve Özbekistan’daki cemaat operasyonları hakkında KOZİNOĞLU’ndan gelen belgeleri mutlaka gündeme taşıyalım. Kozinoğlu'ndan gelen diğer belgeleri de değerlendirelim.” ifadelerine yer verildiği görülmüştür.
10) “ORG MU” İSİMLİ ÖRGÜTSEL DOKÜMAN:
değiştirODATV’de ele geçirilen ST3120827AS_4MS1TF89 seri numaralı bilgisayar hard diski içerisinde “Org Mu” isimli bir belge bulunmuş, belgenin yapılan incelemesinde, Soner Yalçın’ın talimatlarını içerdiği anlaşılmıştır. Belgenin içeriğine bakıldığında; "Org mu, Korg mu? BALANLI ile ilgili aktifte çıkan haber zamanlama ve içerik bakımından çok anlamlıydı. İçerik nasıl bu kadar zengin olabiliyor? İyi bir çalışma ile bu haberin karşılanması lazım. (Yalçın Hoca’nın isteği) BALANLI Paşa çok stratejik bir konumda. Sorun çıkmamalı, hakkındaki haberler artabilir, anında cevap verilecek” ifadelerine yer verildiği görülmüştür..
11) “HANEFİ” İSİMLİ ÖRGÜTSEL DOKÜMAN:
değiştirODATV’den ele geçirilen ST3120827AS_4MS1TF89 seri numaralı bilgisayar hard diski içerisinde “Hanefi” isimli bir belge bulunmuş, belgenin yapılan incelemesinde, Soner Yalçın’ın talimatlarını içerdiği anlaşılmıştır. Belgenin içeriğine bakıldığında; “Hanefi’nin kitabı ne durumda, referandum öncesi yetiştirmeli. Nedim’i sıkıştırın hızlandırsın.. Referandum sürecinde Cemaati yıpratmalı ve kamuoyu üzerinde güvenilirliliğini azaltmalı; Hanefi kullanılmalı. Böyle bir şeyi kendini ortaya koyarak teklif etmesi önemli. Avcı ile direkt görüşmeyelim, Nedim’i ve Cumhur’u kullanalım. Müyesserin emniyet bağlantılarından yararlanalım. Tepkiler çok büyük olacak, güvenilirliğini yıpratmaya çalışacaklardır, yayın sonrası dürüstlüğü ön plana çıkartılmalı. Sabih Üstat da İlhan Cihaner olayı kitapta muhakkak işlenmeli diyor. Cihaner’i bayraklaştıralım. Doğu Hanefi’nin ağzından Ergenekon’un boş bir dava olarak anlatılması sağlanmalı diyor. Doğunun çalışmalarından faydalanılmalı. Hanefi’ye güvence verilmeli. Doğu cemaatle ilgili M. Cengiz’de kullanılabilecek yeni belgelerin olduğu haberini gönderdi. Muhakkak görüşülmeli, bu belgelerde cemaat içi kavga başlatacak bilgiler olduğunu söylüyor. Kitaba eklenmeli. Kitapta Ergenekon, Cihaner, Balyoz, Poyrazköy gibi operasyonları poliste ve savcıda ki F tipi yaptı vurgusu iyi kurgulanmalı. Cemaat operasyonu, hukuki olarak hiçbir değeri yok algısı oluşturulacak. Hasan Fehmi’nin Silivri’den getirdiği notlar iyi değerlendirilmeli. Danıştay’ın türban eylemi olduğu Hanefi’nin ağzından net bir şekilde vurgulanmalı. Hanefi’nin böyle değerlendirmesi kamuoyunda ciddi bir etki bırakır. Çetin Doğan’ın verdiği bilgiler kitapta muhakkak yer almalı, balyozun normal bir seminer olduğu ülke güvenliği için gerekli olduğu vurgusu işlenmeli. M.Cengiz’deki yeni bilgiler ve Hanefi’nin gönderdikleri üzerinden, emniyeti ele geçirmiş F tipi yapılanmayı kitapta işleyelim.” ifadelerine yer verildiği görülmüştür.
12) “NEDİM” İSİMLİ ÖRGÜTSEL DOKÜMAN:
değiştirODATV’den ele geçirilen ST3120827AS_4MS1TF89 seri numaralı bilgisayar hard diski içerisinde “Nedim” isimli bir belge bulunmuş, belgenin yapılan incelemesinde, Soner Yalçın’ın talimatlarını içerdiği anlaşılmıştır. Belgenin içeriğine bakıldığında; “Nedim’in emniyet bağlantıları önemli, irtibatlarını devam ettirsin. Toygun’un gazete ile problemleri var, Nedim çözebilir mi? Haber yayınlatamıyorsa biz neden değerlendirmiyoruz, Hanefi ve ekibini çok iyi tanıyor. Nedim ile Hanefi’nin Dink konusundaki görüş ayrılıkları gündem yapılmamalı, üzerinde durulursa savunmamız ve etkisini artırmamız zor olabilir, Nedim bu konuda duyarlı olmalı, çok fazla Hanefi’nin üzerine gidilmemeli, ana gündemden kopup Hanefi’yi tartışılır hale getirmiş oluruz.” ifadelerine yer verildiği görülmüştür.
13) “SABRİ UZUN” İSİMLİ ÖRGÜTSEL DOKÜMAN:
değiştirODATV’den ele geçirilen ST3120827AS_4MS1TF89 seri numaralı bilgisayar hard diski içerisinde “Sabri Uzun” isimli bir belge bulunmuş, belgenin yapılan incelemesinde, Soner Yalçın’ın talimatlarını içerdiği anlaşılmıştır. Belgenin içeriğine bakıldığında; “Sabri’nin Kitap konusunda çekincesi var ikna etmeye çalışalım, kitabı seçimden önce yetişmeli. Nedim Ahmet Şık’la bu konuda görüşsün, Kitaba çalışırken cesur olun. Çıkarma ve ekleme yapmaktan çekinmeyin. Bu kitap Simondan daha kapsamlı olmalı. Nedimi kutlarım. Ahmet’i çalıştırsın. Hanefi çıkacak ve size katılacak. Emin ve Sabri’ye moral verin. Sabri adıyla çıkmasına zorlayın. Çabuk olması şart. Seçimden önce yetişsin.” ifadelerine yer verildiği görülmüştür.
14) DİĞER ÖRGÜTSEL DOKÜMANLAR
değiştirODATV de yapılan aramada ele geçirilen ST3120827AS_4MS1TF89 seri numaralı bilgisayar hard diski içerisinde, daha önce bir kısım şüphelilerden ele geçirilen ve örgütün temel dokümanları olarak nitelendirilen “FABRİKATÖR, MAFİA, MİT/MEDYA VE AJAN GAZETECİLER, PANZEHİR, REOSTA, TELEVİZYON ANALİZ YÖNETİM VE GELİŞTİRME PROJESİ, ULUSAL MEDYA 2001” isimli örgütsel dokümanlar bulunmuştur. Yapılan soruşma neticesinde başta ULUSAL MEDYA 2010dokümanı olmak üzere yukarıda ayrıntılı olarak anlatılan dokümanlarda belirlenen stratejilerin ve örgüt yöneticilerinin talimatlarının aynen uygulamaya konulduğu tespit edilmiştir. Bu tespitler örgütün faaliyetleri anlatılırken delilleri ile birlikte ayrıntılı olarak anlatılacaktır.
B) YÜRÜTÜLEN FAALİYETLER
değiştirİddianamenin bundan sonraki bölümlerinde şüphelilerin Ergenekon Silahlı Terör Örgütü içerisinde gerçekleştirdikleri eylem ve faaliyetler anlatılacaktır.
1) HALKI KİN VE DÜŞMANLIĞA TAHRİK ETMEK AMAÇLI YÜRÜTÜLEN FAALİYETLER
değiştirErgenekon Silahlı Terör Örgütüne yönelik bu zamana kadar yapılan soruşturmalar sonucunda, ülkemizde yaşayan halkın bir kesimini, diğer bir kesimi aleyhine kin ve düşmanlığa tahrik etme faaliyetleri kapsamında çalışmalar yapıldığı, bu kapsamda yapılan tüm faaliyetlerin ülkede kaos ve kargaşa ortamı oluşturmak amacıyla yapıldığı tespit edilmiştir. ODATV’de yapılan aramalar sonucu elde edilen delillerin yapılan incelemesi sonucunda; örgüt üyelerinin Yalçın Küçük ile gizli toplantılar yaptıkları, yapılan bu toplantıların sonucunda “halkın tahrik edilerek ülkede kaos ve kargaşa ortamı oluşturulması” amacına yönelik örgütsel kararlar alındığı tespit edilmiştir. ODATV’de ele geçirilen ST3120827AS_4MS1TF89 seri numaralı bilgisayar hard diski içerisinde silinmiş bölgede “Yalçın Hoca ile görüşüldü” ibaresi ile başlayan bir belge bulunmuş, belgenin yapılan incelemesinde, Yalçın Küçük’ün talimatlarını içeren örgütsel notlar olduğu görülmüştür. Bilirkişilerce yapılan teknik incelemelerde belgenin adının “prj_60” olduğu anlaşılmıştır. Belgenin içeriğine bakıldığında, Yalçın Küçük ile yapılan toplantıda, sokakların çok önemli olduğu, GENÇLİĞİN SOKAĞA İNMESİ'nin gerektiği, bunda geç bile kalındığı, birilerinin ayağa kalkması gerektiği, manipülasyon olursa AKP’nin çok zorlanacağı, 1960 öncesinin tekrar incelenmesi gerektiğini söylediği belirtilmektedir. Toplanan Deliller başlığı altında ayrıntılarıyla anlatılan örgütsel notlar içeren belgeden konuyla ilgili birkaç örnek vermek gerekir ise belgenin içerisinde; “Kitleyi yönlendirecek çocuklar iyi belirlenmeli. Dernekler öncülük edebilir ama en önde bizzat üniversiteliler olmalı. Devrim şehitlerinin fotoğrafları kullanılmasın. İLK PLANDA KALABALIĞA GEREK YOK. İLK DALGA ÇOK ÖNEMLİ. FİTİL ATEŞLENSİN YETER. GENÇLİK HAREKETLERİ İKTİDAR KARŞITI GÖSTERİLERE DÖNÜŞMELİ. AKP’nin yıpratılmasında çok ciddi bir koz. İslami demokrasi olamayacağının ispatı olacak bu hareket. TÜM ÜLKEYE YAYILIRSA ANLAM KAZANIR. (…) ADD’nin genel bir talimat vermemesi doğru. En güvenilir çocuklar derneklerin politikası değilmiş izlenimi vererek sokağı organize edebilirler. CHP Halkevlerinin bize yakın şubelerini harekete geçirmekte geç bile kaldı. Bunlar neden bu kadar atıl. Onlara da canlılık getirebilir. TGB olaylara katılmasın. Olayları Ergenekon organize ediyor diyecekler. Bu algı oluşmamalı. (Burası çok önemli uzun uzun anlattı.) Ama irtibatları sağlayabilir.” şeklinde notların yazılı olduğu tespit edilmiştir. Bu kapsamda soruşturma dosyasında yer alan haber tespit tutanağı ve eklerine bakıldığında; ODATV isimli internet sitesinde yayınlanan haberlerde, bir taraftan PKK terör örgütü elebaşısının bir kısım açıklamalarını halkı sokağa dökmek amaçlı yayın yaptıkları, diğer taraftan da ülkemizde sanki bir iç savaş varmış algısı oluşturulmayı hedefledikleri anlaşılmıştır. Söz konusu haberlerden örnek verilecek olursa; “Türkiye’de İç Savaş Mı Var”, “Birileri İç Savaş Hazırlığı Mı Yapıyor”, “Yaşananlar Neyin Provası”, “Çelebi Efendi’den 2010 Tahmini”, “Öcalan Diyarbakır'daki Kürtlere, Mısır'daki Gibi Sokağa Çıkın Dedi” başlıklı ve benzer haberler yapıldığı tespit edilmiştir. “Öcalan Diyarbakır'daki Kürtlere, Mısır'daki Gibi Sokağa Çıkın Dedi” başlıklı haberin içeriğine bakıldığında; PKK Terör Örgütü elebaşı Abdullah Öcalan’ın son günlerde Mısır’da yaşanan olaylarla ilgili yaptığı bir açıklamaya yer verildiği, söz konusu açıklamada “Diyarbakır'da halk, Mısır'daki gibi günlerce sokaklardan ayrılmazsa, taleplerini dile getirirse, işte o zaman barış gelir, bakın bakalım o zaman AKP kalır mı kalmaz mı, işte o zaman Erdoğan'ın kendisi bu sorunun çözümünü talep edecektir. Ayrıca Diyarbakır'da milyonlarca kişiyi bir araya toplayacak güçleri de vardır. Bu yöntem de bir öz savunmadır.” şeklinde ibarelerin yazılı olduğu görülmüştür. Bu haberle ilgili olarak şüphelilerin yaptıkları telefon konuşmalarında da halkın biran evvel sokağa dökülmesi yönünde beklentilerinin olduğu açıkça anlaşılmıştır. Bu haberle ilgili Tape No:15834, 04.02.2011 günü saat:15.35’de Barış Terkoğlu ile Barış Pehlivan arasında geçen telefon görüşmesinde özetle; B.Pehlivan’ın “Ya Öcalan avukatlarıyla görüşmüşte” “Demiş ki Diyarbakır da halk Mısırda ki gibi günlerce sokaktan ayrılmazsa, taleplerini dile getirirse işte o zaman barış gelir, bakın bakalım o zaman AKP kalır mı kalmaz mı. İşte o zaman Erdoğan ın kendisi sorunun çözümünü talep edecektir” “Demiş sence önemli mi” dediği, B.Terkoğlu’nun “Bence önemli abi” “YANİ KÖTÜ BİR ŞEKİLDE VERMEMEK LAZIM BU HABERLERİ. Hani adam da sonuçta bir şey söylüyor böyle” dediği, B.Pehlivan’ın “YANİ KÜRTLERE SOKAĞA DÖKÜLÜN DİYOR ASLINDA” dediği, B.Terkoğlu’nun “Hayır haber bu sonuçta bu abi” dediği, B.Pehlivan’ın “Yok yok nasıl veririm onu düşünüyorum başlığa hani nasıl vermek lazım yani sokaklara dökülün mü yani sonuçta” dediği, B.Terkoğlu’nun “ÖCALAN KÜRTLERE ŞUNU ÖNERDİ DİYARBAKIR KAHİRE OLSUN” dediği, B.Pehlivan’ın “Öyle verelim değil mi” “Yani hani şey yapmayalım biz bir tetikleyici unsur gibi gözükmeyelim” dediği, B.Terkoğlu’nun “Yok yok hayır hayır Öcalan bunu önerdi soğuk bir şekilde vermek lazım he” “YA BİR DE DİKKAT ET ŞEY LAFLAR FALAN SÖYLÜYORSA ORDA AKP Yİ ELEŞTİREN ONLARI KULLANMAK LAZIM” dediği, B.Pehlivan’ın “Yok ya baktım” dediği, B.Terkoğlu’nun “Yaptım işte bugüne kadar yanlış anlamışım işte Ergenekon aslında şu değilmiş filan onlar çok önemli laflar oraya ...laflar ediyorsa onları seçmek lazım gerisini boş vermek lazım.” dediği tespit edilmiştir. Konuyla ilgili bir başka telefon görüşmesi olan Tape No:15867, 01.02.2011 günü saat:12.38’de Ayhan Bozkurt ile X Bayan arasında yapılan telefon görüşmesine bakıldığında; X Bayan’ın “…Mısır hala internet bağlantısı kesikmiş bugün sabah Osama ile konuştum” “…bu devrimin iyi iyi bir yere çıkacağını uzun zamandır bu adamın gitmesi gerektiğini zaten falan söylüyor” dediği, A. Bozkurt’un “HALK AYAKLANMASI OLMASI GÜZEL BİR ŞEY”“TÜRKİYE DE ÖYLE OLSA” “İÇ SAVAŞ OLSA hayatım evet devrim olsa Türkiye de Sosyalistler iktidara gelse” dediği, X Bayan’ın “…çok var çok var ya” dediği tespit edilmiştir. Tape No:15863, 01.02.2011 günü saat:11.49’da Barış Pehlivan ile Doğan Yurdakul’un yaptığı telefon görüşmesinde özetle; Bir süre konuştuktan sonra B.Pehlivan’ın “Onun dışında abi bu perşembe gününe kadar ki özellikle perşembe günü bak dün ben bir haberini yaptım iki tane haber yaptım işte torba yasası meselesi var ya perşembe günü birinci gündem olacak abi” “Yani büyük ihtimal ANKARA DA OLAYLAR ÇIKACAK” dediği, D.Yurdakul’un “Birde herkes o olayın birde şeyle bağlantısı kurulacak Mısır’la falan bağlantısı kurulacak” dediği, B.Pehlivan’ın “Aynen öyle MISIR’LA BAĞLANTISI KURULACAK dün yaptığım haber en çok okunanlara girdi hani bu Türkiye perşembe günü bunu konuşacak meselesi” “Biz o perşembe günü iyi kovalamamız gerekiyor olanları” dediği, D.Yurdakul’un “Evet evet perşembe günü zincir kuracaklar inşallah ...Ergenekon la suçlamazlar diye” “He çok çok büyük olaylar çıkacak çünkü şeyden baksana ya Denizli de daha adamlar adam daha oraya ayağını basmadan Denizli de bir sürü adamı tutuklamışlar ki, bunlar şimdi meclisin etrafında eylem yapacağız diyorlar hayli hayli şimdi BAYA HADİSELER ÇIKACAK” dediği anlaşılmıştır. Tape No:16025, 23.01.2011 günü saat:11.07 de Yalçın Küçük’ün L. E. ile yaptığı telefon görüşmesinde özetle; Yalçın Küçük’ün Doğu Perinçek’ten ve TGB’den bahsettikten sonra “Zaten bi o gençler var, bir de adını tam vermeyeyim DEV-YOL’un uzantısı saydıkları ki ben öyle saymıyorum ÖDP’e yakın bi genç gurubu var, ikisi de aslan gibi ve üniversiteler de artık bi güç haline geldiler, bugün büyük bir eylem var, dün olmuş çok görkemli bir eylem” “Evet şu anda iyi MUHTEŞEM BİR EYLEM BU DEVAM EDECEK... Onun için bizim pazartesi söyleyeceğimiz bazı yeni bilgiler var” dediği, konuşmanın devamında L.E.’nin “Tabi canım politik yuhalama artık bunun hiçbir şeyi aynısı şeyde oldu biliyorsunuz basket maçında oldu” “Hoşuma gitti Metin Kurt’ta gördüm olayın başında” dediği, Y.Küçük’ün “MÜTHİŞ BİR DÖNEME GİRİYORUZ İLK DEFA 1960 KUŞAĞINI GENÇLERİNİ YENİDEN YARATABİLİRİZ” dediği tespit edilmiştir. Tape No:15987, 07.02.2011 günü saat:12.25’da Yalçın Küçük’ün O.F. ile yaptığı görüşmede özetle; “Torba Yasa Tasarısı” olarak bilinen yasa tasarısıyla ilgili, bunun bir gerilime dönüştürülmesi ve domino etkisi yaratması ve bu şekilde bir halk hareketi başlatılması için neler yapılması noktasında karşılıklı görüşme yaptıkları, bu noktada O.F.’nin “Hocam şu olabilir mi mesela bu aşamada hani o domino etkisi o oryantal despotizmin böyle bir domino etkisiyle yıkılması anlamına bu dönemde ATATÜRKÇÜ DÜŞÜNCE DERNEĞİNİN BU YENİDEN CUMHURİYET MİTİNGLERİNİ ÖRGÜTLEMESİ BİR SES GETİRİR Mİ” dediği, Y.Küçük’ün “Var var bir tane yapacaklar.”, “Gayet iyi götürüyorlar Tansel Hanım çok kararlı”, “İyi götürüyor ben uzaktayım Bizde Onlara Uzak Kalıyoruz tamam yarın yine konuşuruz” dediği tespit edilmiştir.
2) TÜRK SİLAHLI KUVVETLERİNİ DARBE YAPMAYA TEŞVİK ETME AMAÇLI YÜRÜTÜLEN FAALİYETLER
değiştirSoruşturma kapsamında ele edilen delillerden, Ergenekon Silahlı Terör Örgütünün, hedeflerine ulaşabilmek için örgütün medya yapılanması vasıtasıyla propaganda ve psikolojik harekât teknikleri kullanarak yaptığı yayınlarda; ülkenin her yanının işgal edildiği, vatanın elden gittiği, TSK’ya karşı sistematik bir saldırı ve komplo düzenlendiği, şu dönemde verilecek mücadelenin Kurtuluş Savaşı’nda verilen mücadeleden farksız olduğu, başta Türk Silahlı Kuvvetleri olmak üzere toplumun her kesiminin bu gidişata son vermesi gerektiği vurguları yapılarak, devamlı surette Türk Silahlı Kuvvetleri’ni darbe yapmaya teşvik ettiği anlaşılmıştır. ODATV’den ele geçirilen ULUSAL MEDYA 2010isimli örgüt dokümanında, diğer stratejilerin yanı sıra “Saldırıların bilinçli olarak TSK ve Yüksek Yargı başta olmak üzere Anayasal Kurumlara karşı yürütüldüğü işlenmelidir” şeklinde bir strateji belirlendiği, bu çerçevede Ergenekon Silahlı Terör Örgütü’ne yönelik yürütülen soruşturmaların, TSK ve Yüksek Yargı gibi anayasal kurumlara karşı yürütüldüğü izlenimi veren yayınlar yapmasının kararlaştırıldığı, ODATV’nin yayınları incelendiğinde bu stratejinin açıkça uygulandığı anlaşılmıştır. ODATV’den ele geçirilen ST3120827AS_4MS1TF89 seri numaralı bilgisayar hard diski içerisinde bulunan “Bilinçlendirme” isimli belgede ise AK Partinin iktidara gelmesiyle birlikte irticai unsurların kuvvet kazandığı vurgulanarak devam eden satırlarda; “Ergenekon, Balyoz vb. operasyonlardaki tavrımız varoluş - yok oluş savaşındaki düşman unsurlara karşı olan tavrımızla aynı olmalıdır. Bu hususta toplumun her kesimindeki (Türk Silahlı Kuvvetleri (TSK), Medya, Siyaset, Yargı, Sivil Toplum Örgütleri) ZİNDE KUVVETLER GÖREVE ÇAĞRILMALI VE AYDINLIK BİR GELECEK İÇİN YAPILAN 2. KURTULUŞ SAVAŞINDA KUVVA-İ MİLLİYE SAFLARINDA YERLERİNİ ALMALARI SAĞLANMALIDIR.) (…)Davalarda iddia edilen plan ve eylemler ile TSK bir iç düşman gibi gösterilmeye çalışılmaktadır. Bu plan ve eylemlerin TSK mensubu biri tarafından asla düşünülemeyeceği dillendirilmelidir.” yazılı olduğu anlaşılmıştır. Aynı hard disk içerisinde bulunan “teRTEmiz” isimli belgede ise; “TSK’YI TAHRİK EDİCİ YAYINLARIN YAPILMASI, ilgili konularda köşe yazarlarına destek verilmesi” yazılı olduğu görülmüştür. Yukarıda kısaca özetlenen belgelerin içeriklerine bakıldığında, Ergenekon Silahlı Terör Örgütünün medya yapılanması ile Türk Silahlı Kuvvetlerini darbe yapmaya teşvik eden yayınlar yapmayı planladığı anlaşılmıştır. Soruşturma kapsamında elde edilen delillerden ve ODATV’nin yayınlarından, bu planın aynen uygulamaya konulduğu ve Türk Silahlı Kuvvetlerini darbe yapmaya teşvik eden çok sayıda yayınlar yapıldığı anlaşılmıştır. Ele geçirilen diğer belgelere bakıldığında ODATV’den el konulan "ST3120827AS_4MS1TF89" seri numaralı hard diskte bulunan “darbe.doc” isimli word belgesinin içeriğinde;"BU SABAHA KARŞI DARBE Mİ VAR?” başlığı altında; “Türkiye Ergenekon gözaltılarıyla sarsılırken, fısıltı gazetesi harekete geçti, herkes birbirine 'Bu akşam darbe olur mu' diye soruyor... Özelikle Başkent Ankara'da ordunun üst düzey komutanlarının emekli olsalar bile sabaha karşı evlerinin aranması ve gözaltına alınmaları askeri çevrelerde infial yarattı. Bir yıldır iddianamesi bile olmayan bir soruşturma çerçevesinde Türk Silahlı Kuvvetleri'nin en üst kademelerinde görev yapmış generallerin BİR ÇETE MENSUBU GİBİ GÖZALTINA ALINIP KAMUOYU ÖNÜNDE KARANLIK İLİŞKİLER YÜRÜTEN ADAMLAR OLARAK GÖSTERİLMELERİ, BUGÜN ORDUEVLERİNDE TOPLANAN BAŞTA EMEKLİ ASKERLER OLMAK ÜZERE PEK ÇOK KİŞİDE BİR HAREKETLİLİK OLUŞTURDU. Hatta ve hatta Yaşar Büyakanıt’ın bile, emekliliğin ardından 27 Nisan'da e-muhtıra yüzünden gözaltına alınabilme senaryosu tartışılıyor. Ordunun bu sessizliği manidar bulunarak çeşitli spekülasyonlara yol açıyor. Darbe olup olmayacağı konuşuladursun, ASIL MÜDAHALENİN EMİR KOMUTA ZİNCİRİ DIŞINDA GERÇEKLEŞECEĞİ DE İFADE EDİLİYOR. BU TEORİYE GÖRE SABAHA KARŞI GENELKURMAY'DAN BAĞIMSIZ OLARAK BİR GRUP ALBAY VE SUBAYLARIN TIPKI 27 MAYIS GİBİ KENDİ KENDİLERİNE HAREKETE GEÇEBİLECEKLERİ İHTİMALİ ÜZERİNDE DURULUYOR. Odatv.com" yazdığı görülmüştür. Bu belge ile ilgili ODATV isimli internet sitesinde yapılan araştırmada, 01.07.2008 tarihinde “‘DARBE OLACAK’ SÖYLENTİLERİNİN ARKASINDA NE YATIYOR?” başlıklı biz yazı yayınlandığı, yazı içerisinde “darbe.doc” isimli belge içeriğinin büyük oranda kullanıldığı anlaşılmıştır. Şüpheli Barış Pehlivan’ın ikametinden ele geçirilen “MHV2060BH _NW18T6229459” seri numaralı hard disk içerisinde “Outlook.pst” isimli e-posta arşivleme dosyasında bulunan Soner Yalçın’a ait “sonery@hurriyet.com.tr” adresinden gönderildiği anlaşılan e-posta içeriğinde; “DUYURU: Önce bunu haberleştireyim dedim sonra sizinle paylaşmaya karar verdim. Dün Genelkurmay Başkanı Başbuğ, Başbakan ve Cumhurbaşkanı ile görüştü… Başbuğ köşk görüşmesinde TSK içinde bir darbe hazırlığı olduğuna ikna mı oldu? Ya da gerçekten AKP Hükümeti'ni düşürmek için emir komuta zincirine bağlı olmayan yani 27 Mayıs gibi bir darbe hazırlığı mı vardı? Bugün yapılan bu ikinci operasyonu nasıl değerlendireceğiz? YA DA BİRİLERİ HALA İNADINA ASKERLERİ KIŞLADAN MI ÇIKARMAYA ÇALIŞIYOR? Evet Ya TSK'yı gözden düşürme operasyonu Başbuğ'u da etkisiz hala getirerek sürüyor SY ” şeklinde ifadelerin yer aldığı görülmüştür. Bu kapsamda soruşturma dosyasında yer alan haber tespit tutanağı ve eklerine bakıldığında “Orduya Karşı Yeni Bir Komplo Mu” “Orduya Karşı Vietnam Taktiği”, “TSK Amerikancı Darbeye Karşı Çıkabilecek Mi”, “TSK’ya Saldırılar Bitti Mi”, “İşte Aşama Aşama TSK’nın Tasfiye Projesi”, “Hedefte Yaş Kararları Mı Var”, “Askeri Şuraya Darbe Mi Yapılıyor”, “Hükümet TSK İçinde Darbeye Mi Hazırlanıyor”, “AKP Genelkurmay'ı Düelloya Davet Ediyor”, “AKP’nin Seçim Kartı Yine Asker”, “İşte Orduya Yapılan Komplonun Belgesi”, “Başbuğ’a “Genç Subaylar Rahatsız Mı” Diye Sorduk”, başlıklı onlarca haberler yapıldığı, haber başlıklarından da anlaşılacağı üzere TSK’yı darbe yapılması yönünde tahrik edici ifadeler içerdiği anlaşılmıştır. Tape No:15789, 24.02.2010 günü Saat:14.43’de Barış Pehlivan ile Yalçın Küçük’ün yaptığı telefon görüşmesinde özetle; B. Pehlivan’ın “Yalçın Hocam Barış Pehlivan ben ODATV’den müsait misiniz” dediği, Y.Küçük’ün “Tamam peki evet nasıl isterseniz başlarız” “Bu gün Silivri’de gördüğünüz bazı ALBAYLARIN BÜYÜK GÜNAHI VAR iyi veya kötü PKK’ya karşı savaşmışlardır, günahları büyüktür ŞİMDİ GÖZALTINDA OLAN KORGENERALİN GÜNAHI BÜYÜKTÜR” “29 Nisan ayaklanmasını yaptığımız zaman 1960’ta ben derhal saklandım akşam üzeri bana haber geldi tahkikat komisyonu seni arıyor kaçtım bağlara gittim 27 Mayıs’tan sonra geldim dolayısıyla tahkikat komisyonu benim hayatımın bir parçası… Türkiye’de her gencin durarak konuşuyorum sakın bunu söylemiyorum bilimsel sonucu budur İSYAN HAKKI DOĞMUŞTUR demektir” dediği, Yine devam eden görüşmede “Ben darbe sözüne girmem, Oral Çalışlar bir televizyonda söylemiş, İlhan Selçuk için işte darbe demiyor, bu ayrılır bir programla halkın isteklerine de uygun gelirse ona devrim denir. Biz 27 Mayıs’a devrim deriz, Genelkurmay bu güne kadar izlemiş olduğu politikayla sevmediğim bir deyimle bunların ezberini bozdu çok güzel söylemiş Brüksel’de İlker Paşa hazretleri nah girerlerdi oraya, hiç bir hakları yoktur, ….İlker Paşa hazretleri nah girerler ama girmese... Alacak tank çıkarsa tank bir zamanlar Orhan Boran’ın söylediği gibi bir diş macunu tüpündeki diş macun gibidir çıktı mı tekrar sokamazsın oraya TANKI ÇIKTI MI ORAYA SOKAMAZSIN BAŞ... KADAR GİDER NE YAPACAĞINI BİZ BİLİRİZ HA ENİNDE SONUNDA ORAYA DOĞRU GİDİYOR mu Deniz Baykal’ın söylediklerinden o çıkar o gaye çıkar HİÇ KİMSE ÖNLEYEMEZ HİÇ KİMSE ÖNLEYEMEZ ZAMANI GELİNCE HA ORDUDA BUNU DA GAYET AÇIK OLARAK SÖYLEMEK LAZIM bunu iyice bilsinler ben ne diyorum 2008 15 Ekim’den itibaren İlker Paşa hazretlerinin Kuvvet Komutanlarını alıp Balıkesir veya Manisa’da diğer ordular ne yaparsa biz de aynısını yaparız dediği anda bu karar alınmıştır. Ne diyoruz iç savaş koşulları olduğu zaman ordu demokratiktir her yerde konuşur…BU KOMUTANLIKTAN MI ASKERİ MÜDAHALE İSTEYECEĞİZ ama oraya doğru gidiyor ORAYA DOĞRU GİDİYOR AKP BU ORDUYU ORAYA DOĞRU GÖTÜRÜYOR ÇOK BÜYÜK BİR HİZMET YAPIYOR çok büyük bir hizmet yapıyor haa şunu görüyoruz söylenenler bu kadar nettir tarihimizde vardır…” dediği, Görüşmenin ilerleyen bölümlerinde “HA BU PROGRAMLAR OLMADAN ASKERİ MÜDAHALE OLMAZ BUNLARI AÇIKÇA SÖYLEYECEKLER iktidarı alırsak milli Telekom olacak diyecekler, milli sağlık olacak diyecekler, milli nakliyat olacak diyecekler, milli eğitim olacak diyecekler, emekten yana diyecekler… bunları dinleriz şöyle yaparız böyle yaparız bunu engelleriz göreceğiz bu nihayet bir çok siyasi bir iştir nihayet sözünü ettiğimiz BİR ASKERİ MÜDAHALE BİZİM DEĞİMİMİZLE ŞARTLAR OLUŞ… DEVRİMDİR BUNUN NE OLUP OLAMAYACAĞINI KİMSE BİLMEZ” dediği, B. Pehlivan’ın “Hocam çok teşekkür ediyorum çok güzel bir röportaj oldu” dediği, Y. Küçük’ün “Peki selam söyleyin Soner’e de” dediği tespit edilmiştir. Tape No:15770, Aynı gün 24.02.2010 günü saat:18.53’de Hüseyin Soner Yalçın ile Barış Pehlivan’ın yaptığı telefon görüşmesinde özetle; B.Pehlivan’ın “Şimdi Soner Bey bu YALÇIN HOCA röportajı kestik kırptık 40 dakika şimdi 2 ayrı parça halinde yayınlamak istiyorum” “Ben şey düşündüm birini mesela diyelim bu gece girdim sonra yarın öğleden sonra ikinci devamını vereceğim yani röportajın başka bir bölümünü” “Ya mesela hoca şunu söylüyor şimdi hani önce bunu tarihle karşılaştırıyor bu paşalar operasyonunu ama mesela şey diyor yani günahları çoktur diyor bu paşaların günahları çoktur diyor PKK’ya çünkü savaşmışlardır diyor böyle bir hani ... var ikinci olarak İlber Ortaylı şey demişti hatırlarsanız Türk tarihinde aslında darbeler vardır...” dediği, S.Yalçın’ın “Tek tek yap tek yap bence İlber’i başa al tek yap” dediği, B.Pehlivan’ın “İlber’i başa mı alayım?” dediği, S. Yalçın’ın “Evet AKP’nin isteği, AKP Ordudan ne istiyor Yalçın Küçük, İlber Ortaylı bu daha iyi kısabildiğin kadar kısalt da birinde bir de ver abi” dediği, B. Pehlivan’ın “Bir tane de vereyim diyorsunuz” “Tamam tamam okeydir” dediği tespit edilmiştir. Telefon görüşmelerinde geçen konuyla ilgili yapılan çalışmalarda, 24.02.2010 tarihinde ODATV isimli internet sitesinde, “O Albayların Günahları Büyük” başlıklı bir yazı yayınlandığı anlaşılmıştır. Yürütülen teknik takip çalışmaları sırasında, darbeye zemin hazırlama faaliyetlerinin sadece ODATV bünyesinde yapmadığı, aynı zamanda bazı medya mensuplarına da bu doğrultuda haberler yaptırılmaya çalışıldığı anlaşılmıştır. Konu ile ilgili telefon görüşmelerine ve Soner Yalçın’ın yönlendirmeleri doğrultusunda kaleme alınan yazılara bakıldığında; Tape No:15482, 01.07.2009 günü saat:14.58’de Hüseyin Soner Yalçın ile O. E.’nin yaptığı telefon görüşmesinde özetle; O.E.’nin “Şöyle bir yazı herhalde artık bu işin siyasi olduğu gayet aleni bir şekilde ortaya çıktı yani bu kadar da göstere göstere yapılması” dediği, S.Yalçın’ın “ABİ YANİ BU TÜRKİYE İÇ SAVAŞ YAŞIYOR” “İÇ SAVAŞ İŞTE BOMBALAR ATILDIĞI ZAMAN İÇ SAVAŞ YAŞANMAZ YANİ” “Bir Genel Kurmay Başkanı çıkıp ta kağıt parçası diyor” dediği, (…) O.E.’nin “Evet evet bir tek şey Abdullah Gül” dediği, S.Yalçın’ın “Onda da görüşünü açıkladı abi” “Görüşünü açıkladı abi bu tehlikelidir dedi” “PKK ile ilgili bilmem ne demesin mi abi adam yani, toplumsal uzlaşma hep savaşıyor adam abi, İÇ SAVAŞ VAR BU ÜLKEDE DE YA” “DARBE Mİ YAPILSIN İSTENİYOR BEN ONU ANLAMIYORUM DARBE Mİ YAPILSIN İSTENİYOR ondan sonra toptan bir temizleme mi yapmak istiyorlar askeriyede de” dediği, O.E.’nin “OKEY TAMAM DARBE Mİ İSTİYORUZ DARBE Mİ OLSUN İSTİYORSUNUZ GİBİ BAŞLIK” dediği, S.Yalçın’ın “Evet ya da darbe olacak korkusuyla büyük bir operasyon yapıp TSK’nın yani işte Orta Doğu’ya sürmek istiyorlar bütün hedefleri bu yani” dediği tespit edilmiştir. Söz konusu telefon görüşmesiyle ilgili olarak yapılan açık kaynak çalışmasında, O. E.’nin 02.07.2009 tarihli Akşam gazetesinde, “BİRİLERİ GERÇEKTEN DARBE İSTİYOR” başlıklı bir köşe yazısı yazdığı anlaşılmıştır. Tape No:15453, 14.06.2009 günü saat:11.54’de Hüseyin Soner Yalçın ile O. E.’nin yaptığı telefon görüşmesinde özetle; O.E.’nin “Şimdi bu ODATV şey meselesine bilerek mi girmedi Taraf mevzuuna daha doğrusu Barış’ın imzası ile girdiniz” dediği, S.Yalçın’ın “Barış işte yazdı abi” “Başka ne yazalım” dediği, O.E.’nin “Hayır şey... kendi imzası ile yazmış ya o yüzden dedim” dediği, S.Yalçın’ın “Ben istedim imza çıksın” “Temkinli gitti imzalı yaptırdım” dediği, O.E.’nin “Anladım peki ben ne yazacağım abi” dediği, S.Yalçın’ın “Milliyetin başyazısı var ve onu yazacaksın, yani bu artık şey değil abi, bu mihenk, bu 11 Eylül aslında” “Yani eğer bu gerçekse” “ARTIK ASKER TAMAMEN KENDİNİ Bİ YENİLEMELİ” “Eğer değilse KORKUNÇ BİR SAVAŞ VAR BURDA, bundan geriye bu belgeden geriye dönüş yok diğerlerinin hepsini halledebilirdin” “BU NEDENLE ASKER BİRAN ÖNCE ANLATABİLİYOR MUYUM BU BİR GERİLLA SAVAŞIDIR ARTIK” “PKK TERÖRÜYLE NASIL SAVAŞIYORSA BURDA DA BÖYLE SAVAŞACAK BURDA NİZAMİ BİR SAVAŞ OLMAZ” “BU BİR SAVAŞ, BU BİR SAVAŞ ABİCİĞİM” “BU KORKUNÇ BÜYÜK BİR PSİKOLOJİK SAVAŞTIR”, “BU BİR GERİLLA SAVAŞIDIR DİYECEKSİN, ASKER BU GERİLLA SAVAŞINI YAPMAK ZORUNDADIR” dediği tespit edilmiştir. Söz konusu telefon görüşmesi ile ilgili olarak yapılan açık kaynak çalışmasında, O. E.’nin 15.06.2009 tarihli Akşam Gazetesinde, “Bu Belgeden Sonra Hiçbir Şey Eskisi Gibi Olmayacak” başlıklı bir köşe yazısı yazdığı anlaşılmıştır. Bu köşe yazısının içeriğine genel olarak bakıldığında; Genelkurmay Başkanlığı’nın, bu belge şaibesinin bir gerilla savaşı ataklığında çözülmesi gerektiği, Türk Silahlı Kuvvetlerinin tıpkı dağdaki teröristle savaştığı gibi bu psikolojik harbin mimarlarıyla da bire bir savaşmak zorunda olduğunun yazılı olduğu anlaşılmıştır.
3) ERGENEKON SİLAHLI TERÖR ÖRGÜTÜ KONTROLÜNDEKİ PKK TERÖR ÖRGÜTÜNE DESTEK AMAÇLI YÜRÜTÜLEN FAALİYETLER
değiştirÖrgütün, temel örgütsel dokümanı olan “ERGENEKON” dokümanında “TERÖR” başlığı altında; “21. yüzyılda en önemli sorunlardan birisinin terör olacağı, Türkiye için terörün yalnızca toprak bütünlüğünün ortadan kaldırılması ve bölgesel istikrarsızlaştırma amacı taşımadığı, bunların yanı sıra Türkiye’nin ticaret ortaklarına yönelik terör ile Türkiye’nin dış ticaretine büyük darbe vurarak önünün kesilmesinin sağlanmaya çalışıldığı, bu nedenle terör gruplarının kontrol altında tutulması gerektiği, gereğinde naylon terör grupları oluşturularak terör dünyasına yön verilmesi ve güçlü istihbarat örgütlerinin kurguladığı oyunun içinde mutlaka yer alınması gerektiği” belirtilmiştir. Soruşturma kapsamında elde edilen delillerden örgütün bu faaliyetini gerçekleştirdiği ve bu kapsamda başta PKK terör örgütü olmak üzere bir kısım terör örgütlerine kontrol altına aldığı ve yönlendirmeye çalıştığı anlaşılmıştır. Şüphelilerden ele geçirilen PANZEHİR isimli dokümana bakıldığında, PKK terör örgütünün nasıl ve ne şekilde kontrol altına alınabileceği, terör örgütü elebaşı Abdullah Öcalan’ın nasıl yönlendirileceği ayrıntılı bir şekilde anlatıldığı görülmüştür. Bu kapsamda doküman içerisinde, “Abdullah Öcalan, HENÜZ EMEKLİ OLMAMIŞTIR. VE EMEKLİLİĞE DE KENDİSİNİ HAZIR HİSSETMEMEKTEDİR.” “Abdullah Öcalan’ın tutukluluk sürecinden yararlanılması ve PKK Başkanlık Konseyi kadroları süratle tasfiye edilerek yerleri elde edilmelidir. Bunun gerçekleştirilme olanağı vardır. Ve bunu Abdullah Öcalan gerçekleştirebilir.” “Abdullah Öcalan’ın yargı süreci içinde gerçekleşebilecek olan bu operasyonun temel hareket noktası: PKK yönetim kadrolarının başarısızlık nedeniyle tasfiye edilerek, yerlerine Türk Silahlı Kuvvetleri mensuplarından seçilecek olan genç, donanımlı ve uygun subayların atanmasından ibarettir.” yazdığı tespit edilmiştir. Bunların yanı sıra bugüne kadar yapılan çalışmalarda örgüt yöneticisi Yalçın Küçük’ün PKK terör örgütü ve elebaşı Abdullah Öcalan’ı nasıl ve ne şekilde yönlendirdiğini gösteren çok sayıda delil elde edilmiş ve bu deliller daha önce düzenlenen soruşturma dosyalarında ayrıntılı bir şekilde belirtilmiştir. Bu delillerden kısaca birkaç örnek vermek gerekirse; Yalçın Küçük’ün PKK terör örgütü kamplarında çekilmiş video görüntüleri bulunmuş, bu görüntülerde; PKK terör örgütü elebaşı Abdullah Öcalan ve Şüpheli Yalçın Küçük’ün aynı masada oturduğu, çevrelerinde PKK terör örgütünün üst düzey yöneticileri olduğu değerlendirilen kalabalık bir gurubun bulunduğu, Yalçın Küçük ve Abdullah Öcalan’ın bu gruba ders verdiği tespit edilmiştir. Bu görüntülerde Şüpheli Yalçın Küçük’ün devlet olmaktan bahsederek “Burada size bir teorik bilgi; eğer bir yerden siz bir otorite olarak asker alıyorsanız, vergi alıyorsanız, orada devlet sizsiniz. … Oraları kontrol ediyorsanız, oranın ekonomik, size yetecek kadar alabiliyorsanız ve asker de alabiliyorsanız orası artık sizin olmuştur. Bu Siyasi Teoridir” şeklinde anlatımlarla PKK terör örgütü militanlarına açıkça eğitim verdiği anlaşılmıştır. Diğer taraftan soruşturma kapsamında gizli tanık sıfatı ile ifade veren gizli tanık “Deniz” alınan ifadesinde, PKK terör örgütüyle olan ilişkilerinden bahsettikten sonra, Yalçın Küçük’ün 1993 ve 1996 yıllarında ve daha öncesinde Suriye-Şam’daki kampta Abdullah Öcalan’la görüşmek için geldiğini, Abdullah Öcalan’ı yönlendirerek, PKK örgütünü silahlı eyleme teşvik ettiğini, Abdullah Öcalan’ın da Yalçın Küçük’e “Senin her cümlen benim beynimde bir kıvılcım meydana getiriyor” dediğini beyan etmiştir. Yine terör örgütü üyesi olup bir çok eylem gerçekleştirmiş olan ve 1997 yılında yakalanan Şahin Aras 1997 yılında alınan ifadesinde; eğitim yaptıkları Suriye’deki kampa, Yalçın Küçük’ün geldiğini ve Yalçın Küçük’ün kendilerini toplayarak Kürdistan ve Abdullah Öcalan hakkında ders verdiğini beyan etmiştir. Sonuç olarak örgüt yöneticisi Yalçın Küçük’ün PKK terör örgütünü ve elebaşını yönetip yönlendirdiği ve bu örgütle olan ilişkileri açıkça ortaya çıkmıştır. ODATV’den ele geçirilen delillerden, Yalçın Küçük’ün bu faaliyetlerinden vazgeçmediği ve tutuksuz yargılandığı dönemde de aynen devam ettirdiği ve bu kapsamda ODATV’de PKK terör örgütü ve elebaşı ile ilgili çıkan haberleri de açıkça yönlendirdiği anlaşılmıştır. ODATV’den ele geçirilen ST3120827AS_4MS1TF89 seri numaralı bilgisayar hard diski içerisinde bulunan Toplanan Deliller başlığı altında ayrıntılarıyla anlatılan “HOCADAN NOTLAR” başlıklı belgede Yalçın Küçük’ün ODATV kadrosuna verdiği talimatlarını içeren örgütsel notlar olduğu anlaşılmış, notların içeriğinde; ODATV yayınlarında sürekli olarak PKK’nın ÖCALAN’ın kontrolünde olduğunun vurgulanması, örgütü zayıf gösterecek yayınlardan uzak durulması, Örgütün Kürt hareketinin tek temsilcisi olduğunun belirtilmesi, İmralı’dan gelen bilgilerin çarpıcı şekilde vurgulanmasının gerektiği, yazıların satır aralarında “Tek muhatap Öcalan” vurgusu yapılmasının gerektiği istenmektedir. Bu kapsamda soruşturma dosyasında yer alan haber tespit tutanağı ve eklerine bakıldığında; Yalçın Küçük’ün bu talimatlarının aynen yerine getirildiği, PKK terör örgütü elebaşısının yaptığı hemen hemen her açıklamasına haber değeri atfedilerek yer verildiği, bu haberlerin veriliş şekline bakıldığında, terör örgütü elebaşısını eli kanlı bir katil değil de, sanki bir sivil toplum örgütü lideri imiş gibi masumane bir görüntü ile lanse edilmeye çalışıldığı, böylelikle terör örgütü elebaşısının açıklamaları ve söylemlerinin kamuoyunda kabul ettirilmeye ve normalleştirilmeye çalışıldığı anlaşılmıştır. Konuyla ilgili olarak ODATV’de; “Öcalan’la Artık Siyasiler Görüşüyor”, “Öcalan Ergenekon Konusunda Özeleştiri Yaptı”, “Öcalan’dan Özür Dile Başbakan!”, “Öcalan Yakalanmasa Dünya Kupasını Nerede İzleyecekti”, “Öcalan'ın Açıklamaları Çok Tartışılacak”, “Öcalan Cemil İpekçi Defilesi Hakkında Ne Düşünüyor”, “Öcalan Baykal Komplosuna Ne Dedi”, “Öcalan Erdoğan’ı Nasıl Zorluyor”, “Öcalan’dan Devlet Bahçeliye Destek”, “Öcalan Genelkurmaya Ne Yazdı”, “Kılıçdaroğlu'nun Rakibi Baykal Değil Öcalan'dır”, Öcalan'ın Son Açıklamalarının Şifrelerini Çözüyoruz”, “Öcalan Başbakan İle Aynı Fikirde”, “Mayın Tartışmasına Öcalan Da Katıldı” başlıklı ve benzer haberler yapıldığı ve böylelikle PKK terör örgütü ve elebaşısının propagandasının yapıldığı ve bu haberlerle terör örgütü elebaşısının açıklamaları ve söylemlerinin kamuoyunda kabul ettirilmeye ve normalleştirilmeye çalışıldığı anlaşılmıştır. ODATV isimli internet sitesinde B.Z. tarafından yazıldığı anlaşılan, “Öcalan'ın Son Açıklamalarının Şifrelerini Çözüyoruz” başlıklı yazının içeriğine bakıldığında; “Barzanicilik Türkiye’deki Kürt siyasetinde tek grup değil, hatta henüz zayıf olan taraf. Basında da işlendiği üzere, ÜLKEMİZDEKİ KÜRT SİYASETİNDE, Barzaniciliğin Dışında, BİR DE ABDULLAH ÖCALAN ÇİZGİSİ VAR. Öcalan çizgisi, yer yer Kandil’den yapılan açıklamalardan da temelli farklılıklar sergileyebiliyor” şeklinde ifadelerin yazılı olduğu, devamında Abdullah Öcalan’ın açıklamalarına yer verildiği, yazının son kısmında da “ÖCALAN’IN SÖYLEMLERİ DE DİKKATE ALINMAYA DEĞERDİR.” şeklinde ifadelerin yazılı olduğu görülmüştür. Bu haberle ilgili Tape No:15930, 15.12.2008 günü saat:11.56’da Yalçın Küçük ile Barış Pehlivan arasındaki telefon görüşmesinde özetle; Y.Küçük’ün “nasıl oldu şeyler Barışın bu şifreler ilgi çekti mi” dediği, B.Pehlivan’ın “Öcalanın Şifreleri” dediği, Y.Küçük’ün “Evet” dediği, B.Pehlivan’ın “Hocam ilgi çekti çokta önemli bir yazıydı güzel oldu yani” “ŞİMDİ HATTA YANİ ÖCALAN BİR AÇIKLAMA DAHA YAPMIŞ, onunda ben B. Z.’e söyleyeceğim onuda bir baksın çünkü devam etmiş açıklamasına bayramda” “Bir onada bak... evet evet hocam Kürt şeylerinde var” dediği, Y.Küçük’ün “Yine Yalçın Küçük’e yine Yalçın Küçük’e referans var mıymış” dediği, B.Pehlivan’ın “Yok hocam Yalçın Küçük’ten ziyade şey yapmış yani” “AKP ye mesaj yollamış yani Başbakana mesaj yollamış ben bir B. Z.e söyleyeceğim o yazısı bir dikkatte alsın bence” dediği, Y.Küçük’ün “Tamam tamam şaka yapıyorum yeteri kadar şey aynı onu mu devam ediyor devam ettiriyor değil mi” dediği, B.Pehlivan’ın “Kim hocam B. Z. mi” dediği, Y.Küçük’ün “Hayır hayır, Abdullah Öcalan” dediği, B.Pehlivan’ın “Tabi tabi aynı şeyi devam ettiriyor aynı isteklerini devam ettiriyor” “Yani sizin dediğiniz sizin dediğiniz çıkıyor siz dediniz ya hani”, “Öcalan, Öcalan istemiyor bu savaşı istemiyor dediniz ya” “O şey yapıyor yani sizi doğruluyor” dediği tespit edilmiştir. 09.03.2011 tarihinde Cumhuriyet Başsavcılığımıza posta yoluyla gelen zarf içerisinde “Sayın Savcım” hitabı ile başlayan bir sayfadan ibaret ihbar mektubu ve (1) adet CD ile ilgili yapılan çalışmalarda; ihbar mektubunda; ihbarcının kendisinin İstanbul’da okuyan bir üniversite öğrencisi olduğunu, TGB’ye karşı sempati duymaya başladığını, TGB’nin çoğu etkinliğine bizzat katıldığını, TGB’nin Yalçın Küçük’ü her fırsatta konferanslarına davet ettiğini ve fikirlerine başvurduğunu, özellikle Ocak ayında TGB tarafından Gebze’de düzenlenen konferansta Yalçın Küçük’ün resmen PKK propagandası yaptığını, Yalçın Küçük’ün Akşam Gazetesine çıkarak halen “Apo benim kardeşim” dediğini beyan ederek ihbar mektubunun ekinde Yalçın Küçük’e ait olduğu anlaşılan görüntüleri gönderdiği anlaşılmıştır. İstanbul Emniyet Müdürlüğü Organize Suçlarla Mücadele Şube Müdürlüğü’nce yapılan çözümlerde; bu görüntüler arasındaki “tgbgebze (2)” isimli video dosyasında; Yalçın Küçük’ün kapalı bir yerde verdiği konferansta konuşma içerisinde, “Gülen Hareketi HEM MUSUL’DA, HEM DİYARBAKIR’DA (alçalan ses tonu ile) PKK’YI VE ÖBÜRLERİNİN DİBİNİ OYUYOR, OYUYOR DİBİNİ OYUYOR.” şeklinde konuşmalarının olduğu tespit edilmiştir. “HOCADAN NOTLAR” başlıklı belgede; “Örgütü tek bir yapı olarak lanse etmeli. Örgüt Kürt hareketinin tek temsilcisi. “PKK’ özdeştir Kürtler, Kürtlerin tek sözcüsü… Kürtlerle konuşulacaksa PKK ile konuşulacak… Satır aralarında vurgulayalım. Tek muhatap Öcalan” yazdığı görülmüştür. Bu kapsamda soruşturma dosyasında yer alan haber tespit tutanağı ve eklerine bakıldığında haber tespit tutanağı ve eklerine bakıldığında; “Ben Ölürsem Erdoğan Da Ölür”, “Ankara-İmralı Hattında Neler Oluyor?”, “Öcalan Hükümete Süre Verdi”, “Öcalan Baydemir’e Çok Sert Konuştu”, “Son Şiddetin Tek Galibi Öcalan”, “MİT Müsteşarı Öcalan'la Görüştü Mü”, “Öcalan Muhatap Alınabilir”, “Meclisten Çekilmeyin”, “O Konuşma Öcalan'ı İkna Etmek İçindir”, “AKP Benim Söylediklerimi Alıp Uyguluyor”, “Öcalan “Yola Devam” Mı Dedi?”, “AKP, Öcalan’la Pazarlık Yaptığını İtiraf Etti!” şeklinde yazılar yayınlandığı, bu yazılarla da bir taraftan terör örgütü elebaşısının propagandası yapılırken diğer taraftan Kürtlerin tek sözcüsünün Öcalan olduğu yönünde izlenim verilmeye çalışıldığı anlaşılmıştır. “HOCADAN NOTLAR” başlıklı belge içerisinde; “Örgütü zayıf gösterecek yayınlardan uzak dur. PKK’YLA ilgili sıkıntı çıkaracak haber yapılmaması konusu” yazdığı görülmüştür. ODATV’de çıkan haberlere bakıldığında şüphelilerin bu talimata dikkat ettiği ve özellikle PKK terör örgütünü zayıf gösterecek bir şekilde haber yapmadığı görülmüştür. Hatta ODATV’deki bir bilgisayarda bulunan mail kaydı, bu konuda ne kadar duyarlı ve dikkatli hareket ettiklerini açıkça ortaya koymuştur. ODATV’den el konulan “HDT725025VLAT80_VF2100R1214ZYM" seri numaralı hard disk içerisindeki “0C1E2120-00000963.eml” isimli, barisp@odatv.com adresinden sonery@hurriyet.com.tr adresine gönderilen, 22 Haziran 2010 tarihli ve “kıymet nadir” konulu e-postanın içeriğinden PKK tarafından mağdur edilen örgüt mensubu kadınların cinsel yaşamlarıyla alakalı bir yazının yayınlanmasına bizzat Soner Yalçın tarafından izin verilmediği anlaşılmıştır. Konu ile ilgili verilere şüpheli konumlarında daha ayrıntılı olarak yer verilecektir. ODATV’den el konulan "Hitachi HDT725025VLAT80_VF2100R1214ZYM" seri numaralı hard diskte bulunan “0DF1665B-000023AD.eml”isimli e-posta belgesinin; nasnamegulmus@ msn.com (Kûrdim Azadî Diwêm Gulmus) adresinden, barisp@Odatv.com adresine gönderilen, 12.03.2010 tarihli, “Gülmüş'den TEKZİP” konulu e-posta olduğu, Ş.G. isimli şahsın kendisi ile ilgili www.Odatv.com adlı internet sitesinde yapılan haber üzerine gönderdiği anlaşılan e-postada; Öcalan’ın Yalçın Küçük’le yapmış olduğu Dirilişin Öyküsü/Kürd Bahçesinde Söyleşi kitabını sürmanşet ropörtaj olarak vermediğim için Yalçın Küçük’ün beni Abdullah Öcalan’a jurnallemesi ile görevime son verildi. Gazetemiz Öcalan tarafından kapatıldı… Evet ben Öcalan’ın tüm kirli ilişkilerini deşifre etmeye devem edeceğim. Kendisiyle beraber mesai arkadaşları olan Yalçın Küçük ve Doğu Perinçek de hedeflerim arasındadır. Kalemim oldukça ve parmaklarım tuttukça yazmaya devam edeceğim… Siz hep pusudasınız. Ve bizimle ilgili her şeye ‘Mal bulmuş mağrebi' gibi atlıyorsunuz… Madem bu gazetecilik kulvarındayız; daha çok görüşeceğiz. Unutmadan Yalçın Küçük hoca’ya da selamlarımı söyleyin. Öcalan’dan sonra ‘Büyük Hoca’ya sıra geliyor. Gardını alsın. Onun da yazmaya başlayacağım. İçimizdeki en iyi ‘ÇİFTE KULAK’ oydu.” şeklinde ifadelerin yer aldığı görülmüştür. ODATV’den el konulan “HDT725025VLAT80_VF2100R1214ZYM" seri numaralı hard disk içerisindeki "4B405878-00005016.eml" isimli, mmudur01@hotmail.com adresinden, barisp@Odatv.com adresine gönderilmiş, 9 Ocak 2011 tarihli ve “fırat haber ajansi” konulu e-postada; “Merhabalar Barış bey. Öcalan'ın son haftalarda yayımladığınız haberlerinde ajansımızın ismini kullanmadan veriyorsunuz. Haberlerde kaynağını gösterirseniz seviniriz. Fırat Haber Ajansı” şeklinde ifadelerin yer aldığı görülmüştür.
4) SİYASET DÜNYASINA YÖN VERMEK AMAÇLI YÜRÜTÜLEN FAALİYETLER
değiştirErgenekon Silahlı Terör Örgütünün temel dokümanlarından olan ERGENEKON isimli örgüt dokümanında, “POLİTİKALAR” başlığı altında siyaset dünyasına yön verilmesi için “Ülke çıkarları ve mevcut rejim ilkelerine aykırı ideolojilere sahip siyasilere suikast yapılması ya da dezenformasyon yöntemlerinin kullanılması” stratejisinin belirlendiği görülmüştür. ODATV isimli internet sitesine yönelik yapılan çalışmalarda, söz konusu sitenin, örgütün medya yapılanması içerisinde önemli bir konumda bulunduğu ve ODATV kadrosunda yer alan şüphelilerce, siyaset dünyasına yön verilmesi faaliyetleri kapsamında da yoğun çalışmalar yürütüldüğü tespit edilmiştir. Şüphelilerin örgütün stratejisi ve hedefleri doğrultusunda toplum mühendisliği yaptıkları, bu kapsamda iktidar ve muhalefet partilerini gerek yayınlarla, gerekse şantaj ve tehditle yönlendirmeye çalıştıkları tespit olunmuştur.
a) AK PARTİ’YE YÖNELİK YÜRÜTÜLEN FAALİYETLER
değiştirBu güne kadar yürütülen soruşturmalarda Ergenekon Silahlı Terör Örgütünün 2002 yılı Genel Seçimlerinden sonra AKP’ye yönelik kapsamlı bir çalışma başlattığı, bu çerçevede ilk olarak darbe planları kapsamında AKP’yi bölüp parçalamayı ve böylelikle hükümetten düşürmeyi hedeflediği, AKP’yi bölme ve parçalama hedeflerini tam olarak gerçekleştiremeyince bu kez AKP’nin kapatılması amacıyla “Kapatma Davası”nı etkilemek için davanın görüldüğü Anayasa Mahkemesi ile ilgili çalışmalar yaptıkları, bu çerçevede Mahkeme üyelerine yönelik karalama ve yıpratma amaçlı faaliyet yürüttükleri, kapatma davası devam ederken AKP’nin kapatılacağını göz önünde bulundurarak AKP’yi bölme ve parçalama faaliyetlerini sürdürdükleri, bu kapsamda bir kısım partilileri AKP’den kopararak yeni bir siyasi parti kurdurmayı hedefledikleri anlaşılmış ve bu tespitler daha önce düzenlenen soruşturma dosyalarında ayrıntılı olarak belirtilmiştir. ODATV’den ele geçirilen verilerden ve şüphelilere yönelik yürütülen teknik takip çalışmalarından Ergenekon Silahlı Terör Örgütünün AKP’ye yönelik dezenformasyon faaliyetlerine devam ettiği ve bu kapsamda AKP’yi yıpratmaya yönelik yayınlar yapmayı planladığı ve bu planları uygulamaya koyduğu tespit edilmiştir. ODATV’de yapılan aramalarda ele geçirilen “teRTEmiz” isimli belge ile örgüt yöneticisi Yalçın Küçük’ün talimatlarını içeren “HOCADAN NOTLAR” başlıklı belgelerin içeriğinde, AKP ile ilgili yayınlanan haberlerin ne şekilde olması gerektiğine ilişkin stratejiler ve talimatlar bulunduğu anlaşılmıştır. Belgelerdeki strateji ve talimatlar ile bu kapsamda yayınlanan yazılara bakıldığında; “teRTEmiz” isimli belgede; “Üniter devletin bütünlüğünün tehdit altında olduğu, Doğu ve Güneydoğu'daki bölücülük ve irtica faaliyetlerinin hız kazandığı, gerekli tedbirlerin alınması bir yana, AKP'nin onlara destek olduğu” yönünde haberler yapılması gerektiği belirtilmiştir. “HOCADAN NOTLAR” başlıklı belgede “AKP ve CEMAAT kamuoyunda kısa vade en etkili şekilde PKK üzerinden vurulabilir. Her türlü fırsat değerlendirilmeli. ÖCALAN ile aynı safta görünmemiz sürece zarar veriyor,” şeklinde Yalçın Küçük tarafından verilen talimat şeklinde notlar olduğu görülmüştür. Bu talimatlar ve stratejilerle ilgili ODATV isimli internet sitesinde yayınlanan haberlere bakıldığında; “Hello “Kürdistan” Ne Zaman Diyeceğiz” “Özerklik Talebinin Altında Aslında Ne Var” “Bunun Adı Federasyondur” “Demokratik Özerklik Habur Otobüsündeydi” “Kürt Sorunu Ayrışmaya Gidiyor” “Şehremini Sistemini Geri Getirelim” “Türkiye Kürtleri İle Neden Kavga Ediyor” “Altı Gün Sonra İnisiyatif Apo’ya Geçiyor” “Başkanlık Sistemini İlk ‘O’ İstemişti” “Federal Türkiye Cumhuriyeti” “PKK’yı Buzdolabına Koymak İstiyorlar” başlıklı ve benzer yazılar yayınlandığı tespit edilmiştir. “teRTEmiz” isimli belgede, “Şehit cenazelerinin öne çıkarılması, gelen şehitlerin nedeninin AKP'nin yanlış politikalarının sonucu olduğunun vurgulanması” yönünde haberler yapılması gerektiği belirtilmiştir. “HOCADAN NOTLAR” başlıklı belgede yer alan “Pehlivan’a söyleyelim şehit cenazelerini öne çekelim, hükümete karşı kullanalım” şeklinde Yalçın Küçük tarafından verilen talimat şeklinde notlar olduğu görülmüştür. Bu talimatlar ve stratejilerle ilgili; Bu kapsamda soruşturma dosyasında yer alan haber tespit tutanağı ve eklerine bakıldığında haber tespit tutanağı ve eklerine bakıldığında ODATV isimli internet sitesinde;
“Şehit Babası Cemil Çiçek’in Telefonuna Çıkmadı” “Hani Analar Ağlamayacaktı” “Mehmetçiklerimiz Neden Mayına Basarak Şehit Oluyor” “Mehmetçik Esir Düşer Mi Dedik, Haklı Çıktık!” “3 Aydır Şehit Gelmiyor Diyen Dengir Fırat Ne Yapacak” “44 Mezar Şehidini Bekliyor” “Konuşulan Ama Yazılamayan Gündem; Mehmetçik Esir Düşer mi?” “Şemdinli’de 11 Asker Şehit 16 Asker Yaralı” “Şehitten Şehite Fark Mı Var” “Karakola Saldırı 4 Şehit” “Şehitlikleri Gezmek Artık Parayla Mı” başlıklı ve benzer yazılar yayınlandığı tespit edilmiştir. “teRTEmiz” isimli belgede, “AKP ve yandaşlarının yolsuzluklarının öne çıkartılması” ve “AKP'li belediyelerin icraatlarına mercek tutulup AKP'nin yıpratılması” yönünde haberler yapılması gerektiği belirtilmiştir. “HOCADAN NOTLAR” başlıklı belgede, “AKP yolsuzluk ile ilgili en küçük detayı atlamayalı algı önemli, olsa da olmasa da.” şeklinde Yalçın Küçük tarafından verilen talimat şeklinde notlar olduğu görülmüştür. Bu talimatlar ve stratejilerle ilgili olarak soruşturma dosyasında yer alan haber tespit tutanağı ve eklerine bakıldığında ODATV isimli internet sitesinde; “Ankara Büyükşehir Belediyesi'ndeki Skandalın Kodları” “Bir Ali Dibo Skandalı Daha” “40 Milyar Dolar Nereye Gitti” “Kamuoyu Kayseri Yolsuzluğuna Neden İlgisiz” “İşte Batman'daki Yolsuzluk Dosyasının Ayrıntıları” “Elazığ Belediyesi De Yolsuzluktan Sanık” “Cumhurbaşkanı’na 'Bu Yolsuzluk Ağına Düşme' Dedik Ama…” “Dosyayı Kapatmak İçin O Parayı Kim Verdi” başlıklı ve benzer yazılar yayınlandığı tespit edilmiştir. “teRTEmiz” isimli belgede, “AKP KADROLAŞMASINI GÖZ ÖNÜNE SERMEK” yönünde haberler yapılması gerektiği belirtilmiştir. Bu strateji ile ilgili ODATV isimli internet sitesinde yayınlanan haberlere bakıldığında; “AKP Üniversiteleri Ele Geçirdikten Sonra Neler Yaptı” “Cumhuriyet Tarihinin En Büyük Kadrolaşması Kapıda” “Kadrolaşmanın Bu Kadarı Görülmedi” “AKP Şimdi De Hangi Kurumu Ele Geçirmeye Çalışıyor” “Ya AKP’lisin Ya Öteki” “AKP Kendine Sadık Bir Ordu Kuruyor” “Kadrolaşmayı Geçtik Bunun Adı Hemşolaşma” “Kadrolaşma Öyle Olmaz Böyle Olur” “AKP'nin Akraba Kontenjanında Son Durum!” başlıklı ve benzer yazılar yazıldığı tespit edilmiştir. “teRTEmiz” isimli belgede, “AKP'nin gerçek maksadının şeriat devleti kurmak olduğunun gündemden düşürülmemesi, İran benzeri bir rejim-eksen kayması konularının kullanılması” yönünde haberler yapılması gerektiği belirtilmiştir. Bu strateji ile ilgili olarak soruşturma dosyasında yer alan haber tespit tutanağı ve eklerine bakıldığında ODATV isimli internet sitesinde; “Şeriat, 'Selamun Aleyküm' diyerek gelmez! Polemik Büyüyor!” “Meclisin Gündeminde Şeriat Hukuku Var” “Türkiye’ye Şeriat Gelmez Diyenler Bu Fotoğraflara Baksın” “AKP’nin Bu 2 Projesi Aslında Neyi Hedefliyor” “Türkiye İran Olmak Üzeredir, Göreceksiniz” “Türkiye İran Olmadan Önce İran Türkiye Oluyor!”“1979'da İran Da Evet Demişti!” “Türkiye Hamasi-İran Eksenine Kaydı” başlıklı ve benzer yazılar yazıldığı tespit edilmiştir. “teRTEmiz” isimli belgede, “AKP'nin özelleştirmeleri ve vatanı sattıkları konusu” ile ilgili haberler yapılması gerektiği belirtilmiştir. Bu strateji ile ilgili ODATV isimli internet sitesinde; “Vatanı Kim Satıyor”“Topraklar İşgalcilere Nasıl Satılacak”“Özelleştirmeler Yargı Dışı Kalıyor”“Köprüleri Satmak Doğru Mu”“İstediğim Şirketi İstediğim Kişiye İstediğim Fiyattan Satarım”“Sıra Geldi Ormanların Satışına”“Satılmadık Neyimiz Kaldı”“İstanbul Parsel Parsel Satılıyor”“Bu Satış Anayasaya Aykırı”“Türban Kavgası Bu Satış İçin”“Gdo Zehirlerinin Şeker Fabrikalarının Özelleştirilmesiyle İlgisi Ne” “Milli Eğitim de mi Özelleşecek” başlıklı ve benzer yazılar yayınlandığı tespit edilmiştir. “teRTEmiz” isimli belgede, “Türban Konusu Ve AKP'li Vekillerin Eşleri” ile ilgili haberler yapılması gerektiği belirtilmiştir. Bu kapsamda soruşturma dosyasında yer alan haber tespit tutanağı ve eklerine bakıldığında ODATV isimli internet sitesinde; “AKP Türban İle Nelerin Üstünü Örtüyor”“Türbanlılara Zenci Muamelesi Yapan AKP’dir!” “Türban Nasıl İktidar Oldu” “İşte AKP’nin Tesettüre Girme Hikayeleri!” “Abdullah Gül CHP ile Türban Pazarlığı Yapmış!” “Sivil Polisler Türban Takacak Mı” “Kız Çocukları Türbanla Anaokulunda” “Türban Gericiliği Teşvik Ediyor” başlıklı ve benzer yazılar yayınlandığı tespit edilmiştir.
“teRTEmiz” isimli belgede, “Topluma AKP'nin icraatlarının anlatılması, durumun vahim olduğunun aktarılması” ve “Karamsar bir tablo çizilmesi ve zaman geçtikçe karşıda daha fazla büyüyen kitle oluştuğunun vurgulanması” yönünde haberler yapılması gerektiği belirtilmiştir. Bu strateji ile ilgili ODATV isimli internet sitesinde; “AKP’nin İcraat Bilançosu İflas!” “Artık Ne Yurtta Sulh Var Ne Cihan Da” “Torba Yasayla Hiçbir Şey Eskisi Gibi Olmayacak” “Felaketin Eşiğinde Miyiz” “Hazan Yaprakları Gibi Sallanıyorlar” “Türkiye’nin Ekonomik Planı Yok” “Açılım Neden Başarısız Oldu” “Özal Tarımı Bitirdi AKP Hayvancılığı” “Bu Politika Yoksulluğu Artırıyor” başlıklı ve benzer yazılar yayınlandığı tespit edilmiştir. “teRTEmiz” isimli belgede, “AKP'NİN EMPERYALİST ABD VE AB İLE İŞBİRLİKÇİ OLDUĞU” yönünde haberler yapılması gerektiği belirtilmiştir. Bu strateji ile ilgili olarak iddianame eklerinde bulunan haber tespit tutanağı ve eklerine bakıldığında ODATV isimli internet sitesinde; “AB ve ABD Onların Yanında” “ABD’den AKP’ye Seçim Hediyesi” “ABD Kimi Destekliyor”“ABD-AKP İşbirliği Wikileaks’le Çırılçıplak” “AKP’nin Akıl Hocası Hangi CIA Ajanı Çıktı” “AB Yine Orduya Ve Yargıya Ayar Veriyor” “AB’nin Ergenekon Davasındaki 7 Rolü” başlıklı ve benzer yazılar yayınlandığı tespit edilmiştir. Bu kapsamda Şüphelilerin yapmış olduğu görüşmeler bakıldığında; Tape No:15771, 25.02.2010 günü saat:12.07’de Hüseyin Soner Yalçın ile Doğan Yurdakul’un yaptığı telefon görüşmesinde; S.Yalçın’ın “SANDIĞA GİDEN ADAM PARTİ SEÇMEYECEK, BEN HANGİ REJİMDE YAŞIYORUM ONUN KARARINI VERECEK BU GÜZEL BİR YAZI BUNU YAZ”“Bu iş böyle giderse gerçekten Türkiye’de çok kötü şeyler olacak, bu adamlar gerçekten tanklar ile çıktığı zaman, özetimiz şöyle oluyor hayır başlığı takılıyorum da özetimiz şu oluyor GÜVENSİZLİK ŞEFFAFLAŞTI” (…)“YANİ YA AKP’YE OY VERECEK YADA CUMHURİYETE OY VERECEK BUNA OY VERECEK” dediği tespit edilmiştir. Konuyla ilgili olarak ODATV’de yayınlanan 25.02.2010 tarihli yazıya bakıldığında, “Güvensizlik Zirvede” başlıklı bir haberin yayınlandığı, söz konusu haberin içeriğinde özetle;Güvensizliğin son bir haftadır kapalı kapılar ardında konuşulur olmaktan çıkıp “Şeffaflaştığı”, artık her şeyin vatandaşın gözünün önünde cereyan ettiği, yaşanan olayların artık kurumlar arası bir güven bunalımı olmaktan çıkıp rejim bunalımına dönüştüğü, Bu düğümü ancak halkın çözebileceği, artık milletin önüne konacak olan ilk sandıkta, hükümet, muhalefet, siyasi partilerin değil rejimin oylanacağının belirtildiği görülmüştür. Hüseyin Soner Yalçın ile Doğan Yurdakul’un yaptığı yukarıda içeriği verilen telefon görüşmesi ile aynı tarihte ODATV’de yayınlanan haber karşılaştırıldığında, Soner Yalçın tarafından Doğan Yurdakul’a aktarılan konular doğrultusunda ODATV’de haber yapıldığı anlaşılmıştır.
b) CHP’YE YÖNELİK YÜRÜTÜLEN FAALİYETLER
değiştirBu güne kadar şüphelilerden ele geçirilen ve örgütün temel dokümanları olarak belirtilen birçok dokümanda CHP ile ilgili çeşitli yazıların olduğu, bunlardan bir örnek vermek gerekirse Dinamik-Ulusal Güç Birliği Kuvayi Milliye Cephesi isimli doküman içerisinde; “Atatürk’ün kurduğu ve ebedi başkanı olduğu CHP’nin, ne yazık ki işlevini yitirdiği, bu nedenle Türk siyasal platformunda yeni bir Atatürkçü partinin yer alma zamanının geldiği” belirtilmiştir. Şüphelilerden ele geçirilen örgüt dokümanları örgütün amaç ve hedeflerini gerçekleştirmek için hazırlanan dokümanlardır. Bu dokümanlar genel olarak 1999 ve 2000 yılları içerisinde hazırlanmıştır. Söz konusu dokümanlarda CHP ile ilgili yazılan değerlendirme ve yaklaşımlara bakıldığında örgütün 2000 yılından beri CHP ile ilgilendiği anlaşılmaktadır. Bugüne kadar yürütülen soruşturmada elde edilen delillerden örgütün CHP ile ilgilenmekten vazgeçmediği, bir taraftan CHP’yi kontrol altına alıp yönlendirmek için faaliyetlerde bulunurken diğer taraftan da CHP yönetimini ele geçirmeye çalıştığı, bu kapsamda daha önceki soruşturmalarda elde edilen delillerden şüpheli Ahmet Tuncay Özkan’ı CHP Genel Başkanı yapmak için girişimlerde bulundukları ve belirledikleri bir kısım kişileri CHP’ye sokmaya çalıştıkları tespit edilmiş ve bu tespitler daha önce düzenlenen soruşturma dosyalarında belirtilmiştir. Şüpheli Yalçın Küçük ve ODATV çalışanlarına yönelik yapılan çalışmalarda da, şüphelilerin CHP’ye yönelik faaliyetlerine devam ettiği ve bu kapsamda örgütün medya yapılanması ile CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’na gerekli desteğin verilmesi gerektiğini belirttikleri, diğer taraftan CHP yönetimine yön vermek için çalışmalar yaptıkları, bu kapsamda bir taraftan tutuksuz yargılanan ERGENEKON sanıklarını ve istedikleri kişileri CHP yönetimine yerleştirmeye çalışırken diğer taraftan tutuklu bulunan bir kısım ERGENEKON sanıklarını cezaevinden kurtarmak için CHP’den milletvekili adayı göstermeye çalıştıkları anlaşılmıştır. ODATV’den ele geçirilen bilgisayarda bulunan ve yukarıda ayrıntılı olarak yer verilen “Kılıçdaroğlu’na destek zorunlu” ibareleri ile başlayan belgede bu durumu desteklemektedir. Yine ODATV’de yapılan aramalarda bulunan “Kılıçdaroğlu’na destek zorunlu” ibareleri belgede “haber içeriklerine dikkat edilmesi, CHP’ye zarar verilmemesi” şeklinde notlar olduğu, bu bağlamda üst düzey bir CHP yöneticisinin oğlunun özel hayatı hakkında haber yapılmamasının belirtildiği anlaşılmıştır. Konu ile ilgili şüphelilerin telefon görüşmelerine bakıldığında, Tape No:16025,23.01.2011 günü saat:11.07 de Yalçın Küçük’ün L. E. ile yaptığı görüşmede; L. E.’nin “Hocam benim dikkatimi çeken bu son 3-4 gündür G.T. le ilgili bi haber yok, bi de G. T.’i yanına almıyor”dediği, Y.Küçük’ün“Uzaklaştırdı, ben burdan devam edeceğim, BUNLARI TEKER TEKER TEMİZLEYECEĞİZ, ONLARIN YERİNE ESKİ CHP’LİLERİ KOYACAĞIZ. Ben duygusal konuşmalar yapacağım yani Mehmet Ece Önder’le Deniz’le çok duygusal konuşmalar yapacağım. Aile yakınları benimle görüşmek istiyor.” dediği, L. E. “Kimin aile yakınları hocam?”dediği, Y.Küçük’ün “O kadar, telefonla konuşuyoruz” “Konuşacağız edeceğiz SONUNA KADAR KEMAL BEYİ DESTEKLEYECEĞİZ, BİZİM İSTEDİĞİMİZ BUDUR. SEÇİMDEN SONRA DA TABİ DESTEKLEYECEĞİZ dediğim belli şeylerle, o biz bütün soluğu dağ taşı CHP’ye seferber edebiliriz, dediği, Tape No:16026,23.01.2011 günü saat:11.24’de Yalçın Küçük’ün X Şahısla yaptığı görüşmede; X Şahsın “Sayın genel başkanımla birlikteydim” “Şeyden çok böyle heyecanlandı ya dedi Yalçın’a söyle dedi bu hafta da dedi bu konunun üzerine şey yazsın bu Osman Baydemir’in olayları falan böyle şey yaptı” dediği, Y.Küçük’ün “...Bu hafta da enteresan laflar söyleyeceğim KEMAL BEY’İ DESTEKLEYECEĞİZ ETRAFINDAKİ ŞEYLERİ ATACAĞIZ ve ona çok duygusal Deniz’le Önder’le ilgili Kemal Bey’e duygusal güzel önerilerim olacak” “Deniz hem Önder benim arkadaşım Cumhuriyet böyle tehlikedeyken birbirine küs olamazlar diyeceğim” dediği, Tape No:15948,24.01.2011 günü saat:22.54’de Yalçın Küçük’ün C.Y. ile yaptığı görüşmede; CHP ve Deniz BAYKAL’dan bahsettikleri, Y.Küçük’ün “Deniz’le de Önder’e söylüyoruz yav sen bilmem ne ülke böyleyken e bilmem ne kavgası yapar mısınız, gelirim ben yemek yediririm onlara, onlar benim 50 yıllık arkadaşımdır” “Bu proje için e Metin Hocamla da konuşacağım” “Bunu büyüteceğim” dediği, Tape No:15958, 27.01.2011 günü saat:20.07’de Yalçın Küçük’ün H. D. ile yaptığı görüşmede; H. D.’nin“bazı bilgiler aktarmak istiyorum size” “Bu S.T.denen bir adam bir şahıs var biliyorsunuz az çok sizde programlarda değiniyorsunuz” “S. T.’nun zaten PKK’yla iş birliğiyle halinde olan bi insan siz takdir edersiniz bunu abisi V. T.” “79 - 80 yıllarında Diyarbakır da... sineması içerisinde bir Subayımızı şehit eden bir adamdır ve o yıldan bugüne İsveç’te yaşıyor”“BİR UMUDUMUZ YANİ BUNU KEŞKE KEMAL BEYLE PAYLAŞSANIZ HANİ BELKİ ONUN BİLGİSİ YOK” dediği, Y.Küçük’ün “GÖRÜŞECEĞİM BEN SÖYLEYECEĞİM” dediği, Tape No:15963, 29.01.2011 günü saat:09.52’de Yalçın Küçük’ün L. E. ile yaptığı görüşmede; L.E’nin “Bir de S.B. fiili olarak parti sözcülüğünü ele aldı yine” dediği, Y.Küçük’ün “İYİ GÜZEL ALSIN, ONU YETİŞTİRİRİZ GÜRSEL SİLİNİYOR DEĞİL Mi” “SÜHEYL’İ GÖRÜRÜZ İYİ EDER ONUN YANINA BİR ADAM VERMEK LAZIM NERDE KONUŞACAĞIM ONUNLA BİLEMİYORUM” dediği, Tape No:15987,07.02.2011 günü saat:12.25’da Yalçın Küçük’ün O. F. ile yaptığı görüşmede; Y.Küçük’ün “Daha önce Ergenekonu bir rejimi değiştirmenin orduyu ortadan kaldırmanın Türk aydınını silmenin bir yolu olarak görürken şimdi başka türlü mü görüyorsun” “Türkiye büyük tehlikededir CHP’nin yeni bi gerçekten daha emekçi mücadeleci” “Biz bunu gayet iyi söylüyoruz Sol Kemal, sol Kemalist” dediği, O. F.’nin “Asıl aşama hocamın taşımak istediği aşama dedim 70’lerin o hani bizim tek yol devrim dediğimiz süreçte dedim itici güç olan o işçi sınıfıyla efendim emekçilerle öğrencilerle birlikte kaynaştığı bir cephe vardı dedim o cepheye doğru taşımak istiyoruz” dediği, Y.Küçük’ün“Bir de Fransız modelini” “Sosyalistler” “Ayrı bir parti kavga edilecek komünistlerle yeşillerle, seçimlere gelirken ittifak yapacak” “Hükümeti kurarken ittifak yapacak” “Yolunuz budur” “Bunu söyleyeceksin benim söyleyeceğim ELİMİZDE BİR KOZ VAR BİR GÜZEL TELEVİZYON VAR” “DAHA DA GELİŞECEK BİR GAZETE VAR BİR ANADOLU DA ÖRGÜT VAR” “Bugün Atatürkçü Düşünce Dernekleri’nin büyük kısmı CHP ye dayanıyor” dediği, O. F.’nin “Hocam şu olabilir mi mesela bu aşamada hani o domino etkisi o oryantal despotizmin böyle bir domino etkisiyle yıkılması anlamına bu dönemde Atatürkçü Düşünce Derneğinin bu yeniden Cumhuriyet mitinglerini örgütlemesi bir ses getirir mi” dediği, Y.Küçük’ün “Var var bir tane yapacaklar” “Gayet iyi götürüyorlar Tansel hanım çok kararlı” “İyi götürüyor ben uzaktayım bizde onlara uzak kalıyoruz tamam yarın yine konuşuruz” dediği, Tape No:15989, 07.02.2011 günü saat:14.38’de Yalçın Küçük’ün H. E. T. ile yaptığı görüşmede; Y.Küçük’ün “Batum bilmeden bir şey yapmaya çalışıyor orda bir muhalefet oldu ama acemi bir çocuk” “Süheyl’i benimle bağdaştırıyorsun arkadaşım benim ne olacak yani” “ondan sonra gayet açık sen tabi bir şeyleri izleyemediğiniz için siz bilmiyorsunuz şuan da bizi en ciddi muhalefet olarak görüyorlar BİZ CHP’Yİ CANLANDIRIYORUZ siz şimdi başka işler yapın iyi işler yapıyoruz biz KEMAL BEY BİZDEN ÇOK ÇEKİNİYOR” dediği, Tape No: 16041,15.02.2011 günü saat:15.52 de Yalçın Küçük’ün L. E. ile yaptığı görüşmede; L. E.nin “Hocam şey çok sert bi konuşma yapmış, şimdi biri aradı beni bi arkadaş, Kılıçdaroğlu” “ERGENEKON NERDEYSE GİDECEĞİM BEN ÜYE OLACAĞIM DEMİŞ” dediği, Y.Küçük’ün“İYİ BİZDEN ETKİLENİYOR” dediği, L E.nin “Soner Yalçın hakkında 20 dakika konuşmuş”dediği, Y.Küçük’ün“Güzel” dediği, Tape No: 16044,16.02.2011 günü saat:13.14 de Yalçın Küçük’ün X Şahıs ile yaptığı görüşmede; Y.Küçük’ün “Görürler onu pazartesi günü” “Gayet açık, biz pazartesi konuştuk” “SALI GÜNÜ KEMAL BEY HEM ERGENEKONU BENİMSEDİ” “HEM DE DENİZ BEY LE GÖRÜŞTÜ” “BİZ O GÖRÜŞMENİN DEVAMLI OLMASINI İSTEYECEĞİZ” “E Deniz e de hitap edeceğiz” dediği, X Şahsın “Şimdi şeyle A.K. var bizim eski genel sekreter, Bayındırlık Bakanı onunla görüştüm de” “dedi hocam dedi çok güzel şeyler yapıyor falan işte şeyde” dediği, Y.Küçük’ün“KURTARILACAK PARTİ” “BİZ CHP İÇİN ÇALIŞIYORUZ” “Hakiki eski CHP’yi istiyoruz en azından” “CHP’nin arkadaş arkasında büyük bir cepheyi CHP’nin arkasına koymak istiyorum ben” “SÜHEYL’İ GENEL BAŞKAN YAPARIM BUNDAN KORKUYORLAR” dediği Tape No:16055,21.02.2011 günü saat:17.10 da Yalçın Küçük’ün Oğuz…?ile yaptığı görüşmede; Oğuz’un “Şimdi DENİZ BEY’LE görüştüm de” “Gerekli şeyi Hocamla konuştum dedim çok güzel dedi yalnız dedi Yalçın’a söyle dedi şey de benim adımı atfen söylemesin dedi”dediği, Y.Küçük’ün“D. B. çok rahatsız derim” “Ben kendim söylerim onunla alakası yok” dediği, Oğuz’un “Okey tamam onu söyledi bi selamları var”dediği, Y.Küçük’ün“He bir de bütün bu işleri Yalçın Küçük ün omuzlarına yüklemesinler” dediği, Oğuz’un “Hayır onunla yarın görüşeceğiz zaten ben gerekli şeyleri yapacağım” dediği Tape No:16050,21.02.2011 günü saat:12.10 da Yalçın Küçük’ün X Bayan/H. E. ile yaptığı görüşmede; Y.Küçük’ün “Hem genel başkanla hem sizinle isterseniz beraber isterseniz ayrı mümkün olursa lütfederseniz bu hafta içinde görüşmek istiyorum” “Benim maruzatım bu gelişmeleri siz de aday gösterdiniz lütfettiniz” “Onunla ilgili ne yapmak istediğimiz nereye doğru gidebilir ben size bilgi vermek istiyorum”(…)” “Onun dışında da bu sadece bir MilleTvekili adayı olmaları değil daha geniş çerçevede” “Eğer randevu verme vaatlerinde ısrar ederlerse HEM DEVLET BEYLE HEM DE KEMAL BEYLE TAHMİN EDİYORUM NİSAN AYINDA BULUŞACAĞIM” “BENİM YAPMAK İSTEDİĞİM BÜYÜK BİR BİRLİK KURMAK BU SEÇİMLERDE Türkiye güçlüdür elimizde imkanlar vardır” dediği, Tape No:16051, 21.02.2011 günü saat:15.44 de Yalçın Küçük’ün Dursun…? ile yaptığı görüşmede; Y.Küçük’ün “Yav Sedat Bucak’ın kardeşini Milletvekilliğine davet etmiş” dediği, Dursun’un “CHP nin Kürt açılımı demek ki” dediği, Y.Küçük’ün “Ya abi İstanbul’da ...veriyoruz sağa sola elimizle şeye gideceğiz Trakya’ya sonra bir de bu işler için şeylerle ya bu gün DSP’yi onlarla buluşacağım ondan sonra ÖDEP’le, TKP'le de hepsini resmen ziyaret edeceğim”“Tabi tabi çok vahim ve çok ağır laflar söyleyeceğim Önder Sav la, Deniz Baykal’a, Kemal ...PARTİNİZ GİDİYOR OTURUYORSUNUZ YERİNİZ DE DİYECEĞİM” (…)Ben bir iş yapıyorum çünkü bu iş ayrı listeye gidiyor orda tek bir liste olacak olursa en azından DSP’yi de İşçi Partisi olabilirse TKP bir seçime girecek bu işte ...Onlar dönmez ama onların çok fazla bir şeyi olmaz ÖDEP, ÖDEP’in bağlı gençlikler çok etkilidir ÖDEP’e” “İster olurlar ister olmazlar yani burada işçi partisi şu falan önemli değil önemli olan İŞÇİ PARTİSİ’NİN BİR TAKIM GÜCÜ VAR ELİNDE BİR TELEVİZYON VAR BİR GAZETE OLACAK VE ÇOK HER YERDE ÖĞRENCİ OLMAYAN EMEKLİ SUBAY EMEKLİ ÖĞRETMEN ATAK BİR ÖRGÜT VAR yani seçimleri kontrol edebilir beni ilgilendiren tarafı o” “Yani bu başka bir şey olmaz ki yani işçi partisi olmadan ulusal kanalı yeni çıkacak gazeteyi bu örgütü şimdi çok atak olan Türkiye Gençlik Birliğini kullanamazsın yani bunun manası yok” dediği,
Yukarıdaki görüşmelerden açıkça anlaşılmaktadır ki, Ergenekon Silahlı Terör Örgütü yöneticisi Yalçın Küçük, CHP içerisindeki her türlü gelişmeyi yakından takip etmekte ve Ergenekon Silahlı Terör Örgütünün menfaatleri doğrultusunda tüm gelişmelere yön vermeye çalışmaktadır. Şüphelilerden ele geçirilen dijital verilerde bu durumu net olarak ortaya koymaktadır. Şüpheli Barış Pehlivan’ın ikametinden ele geçirilen “MHV2060BH _NW18T6229459” seri numaralı hard disk içerisinde bulunan yalcinkucuk2001@gmail.com adresinden, barisp@Odatv.com, baristerk@yahoo.com ve sonery@hurriyet.com.tr adreslerine gönderilmiş e-postada; “Barışim, ÖNDER SAV VE CHP İÇİN BEN HAZIRLIĞIMI YAPTIM. Şaşırtıcı olacaktır. Şimdilik şunu söyleyebilirim, "manşetler" ne demektir, Kılıçdaroğlu "manşet" ile mi sav ile mi geldi, görürsünüz. Yalnız ertelemeyi öneriyorum. Yarın olmaz, çünkü yoldayım. Gelince İstanbul da acele işlerim var. Zamanım sıkıştı. Perşembe öğleden sonra olabilir… Karar verirseniz, "KILIÇDAROĞLUNU SAV MI MANŞETLER Mİ GETİRDİ VE YENİ CHP -YALÇIN KÜÇÜK MÜLAKATI YAKINDA" ANONSU YAPIN, lütfen ve anons kalsın, canlı tutmuş olursunuz. Selamlar, Yalçın. Soner için not, "benim" notunu sana yazdım. Sevgiler. yk.” şeklinde ifadelerin yer aldığı görülmüştür. Bu mail içeriğinden Yalçın Küçük’ün ODATV isimli internet sitesinde CHP yönetimi ile ilgili haberler yapılması yönünde talimat verdiği, bu şekilde ODATV isimli internet sitesi üzerinden siyaset dünyasına yön verilmesi faaliyetleri yürüttüğü anlaşılmaktadır. Şüpheli Barış Pehlivan’ın ikametinden ele geçirilen aynı hard disk içerisinde bulunan yalcinkucuk2001@gmail.com adresinden, barisp@Odatv.com ve sonery@hurriyet.com.tr adreslerine gönderilmiş e-postada; “Barış, nasılsınız. Dün gece,S.. K.. ve dostlarımızla yemekte idik. Cehepe'liler haber almış, görüşmek istediler ve ısrar üzerine buluştuk. S. B., bazı milletvekilleri ve yazarınız Nuran Yıldız vardı… Soner, Sevgiler. Dün Süheyl Hoca'ya, Ahu'nun, benden çıkıp kendisine geldiğini ve sonra da görüşmeyi anlattığını aktardım. Çalışkan ve bilgili olduğunu, bu teknik çalışmayı çok iyi yapabileceğini ekledim. G. T. konusunda çok duyarlılar. Dikkat gerektiğini ilave ettim. GURSAL'I, CEHEPENİN PROBLEMİ HALİNE GETİREBİLDİK. Liason-man hali var. Ahu'yu da uyarmıştım. Beni sık arıyordu ve artık arayacağını sanmıyorum. BİZİM GURSAL'I ORTADAN KALDIRDIĞIMIZ KANISI ÇOK YAYGIN, ancak, Kemal bey'in ikiz'i saymaya devam edeceğini sanıyorum. Sonunda bitiririz. yk.”şeklinde ifadelerin yer aldığı görülmüştür. Tape No:15449, 22.05.2009 günü saat:20.18’de Hüseyin Soner Yalçın ile Erol’un yaptığı telefon görüşmesinde özetle; S.Yalçın’ın “Abi bizim bi ODATV miz var internet sitemiz” “Milletin anasını belliyoruz orda” dediği, Erol’un “Tamam peki bu CHP ne olur iyi olur mu CHP” “Biz zaten CHP’liyiz Baykal dan daha iyi bir lider var mı?” dediği, S.Yalçın’ın “Yok abi yok bu kadar bilgili deneyimli ERGENEKONDAKİ TAVRI FALAN ÇOK İYİ” “abi bizim görmediğimiz o Türkiye çok sağa kaymış” “TÜRKİYE’NİN İŞTE %25’İ VAR ABİ BAŞKA YOK GÜCÜMÜZ YANİ” ”Öbür taraftan da biraz alabilmek için ben bile Allah millet diyorum işte hürriyet’te ki yazımda ne yapayım” dediği, Tape No:15626, 27.01.2011 günü saat:13.26’da Hüseyin Soner Yalçın ile A.A’ın yaptığı telefon görüşmesinde özetle; A.A’ın “Yalnız olursan şeyle NEDİM’İ DE SÖYLESEN Mİ ACABA” dediği, S.Yalçın’ın “Neyi söyleyeceğim anlamadım” dediği, A.A’ın “Acaba yalnız yani K K ile yalnız olursan Nedim’i de söylesen mi” dediği, S.Yalçın’ın “Neyini söyleyeceğim bunun” dediği, A.A’nın “Nedim geçen gün söylediğim şey şimdi tekrarlamak” dediği, S.Yalçın’ın “HA MİLLETVEKİLLİĞİ MESELESİ” “Anladım anladım” “Ben ama girmem o topa girmem ben bana olmaz o söylemem ya kimse için söylemem yani” dediği tespit edilmiştir. Ele geçen dijital delillerde Hüseyin Soner Yalçın’ın siyaset dünyasına yön verilmesi kapsamında çalışmalar yaptığını açıkça ortaya koymaktadır. Şüpheli Barış Pehlivan’ın ikametinden ele geçirilen “MHV2060BH _NW18T6229459” seri numaralı hard disk içerisinde bulunan sonery@hurriyet.com.tr adresinden barisp@Odatv.com adresine gönderilmiş, 04.11.2010 tarihli e-postada; “Soner Yalçın'dan Ö.S.'a Mektup, SAYIN S.Ö. AĞABEY... Birkaç ay önce. CHP Genel Merkezi'nde sizi ziyaret ettim. Gazeteci olarak değil vatandaş Soner Yalçın olarak geldiğimi söyledim. O gün doğruyu yapan önder sav bugün niye yanlış içinde? (…) Telaşa ne gerek vardı sayın sav? Kim, neyi kimden kaçırıyor önder ağabey? Birkaç ay önce genel başkanlığa gelmesinin istediğiniz-çabaladığınız Kılıçdaroğlu bugün kendi ekibiyle çalışmak istiyorsa buna niye kızıyorsunuz? Hakkı değil mi? (…) Ayrıntıya gerek yok; öyle ya da böyle ama gerçek şu: Kılıçdaroğlu seçime kendi ekibiyle gitmek istiyor. Size düşen, buna saygı duymaktır. Bunun ötesi yoktur. Eğer birileri "var" diyorsa ve gereğini yapmak isteniyorsa, Size düşen "bu ayak oyunlarının" karşısına dikilmektir. Çünkü siz CHP için 40 yıllık dostunuzu bile karşınıza aldınız…” şeklinde Soner Yalçın adıyla Önder Sav’a hitaben yazılan mektubun yer aldığı görülmüştür. Söz konusu e-posta içeriğinin, 4 Kasım 2010 tarihinde www.Odatv.comisimli internet sitesinde, Soner Yalçın adıyla yayımlandığı tespit edilmiştir. ODATV’den el konulan "Hitachi HDT725025VLAT80_VF2100R1214ZYM" seri numaralı hard diskte bulunan e-postanın barisp@Odatv.com adresinden Soner Yalçın; Doğan Yurdakul; Barış Terkoğlu isimli alıcılara gönderildiği ve içeriğinde; “Nihat Genç'le konuştuk, sizlerle paylaşmamı istediği bir şeyler söyledi. Özetle aktarıyorum:"Kılıçdaroğlu'nun Balbay ve Özkan'ın milletvekilliği için "öyle bir şey yok" demesi beni endişelendirdi. Bu isimler Ankara'dan İstanbul'dan İzmir'den bağımsız aday olurlarsa, CHP oylarını parçalarlar. Kılıçdaroğlu sanki bu isimleri aşırı ulusalcı ve milliyetçi göstererek, marjinalize etti, ötekileştirdi. Halbuki daha gönül alıcı konuşabilirdi. Korkum, AKP'nin liberallerle bağını koparması gibi, CHP'nin de ulusalcılarla bağını koparma çabası içinde olduğu. Beni, bizleri ötekileştiriyor. Bizim Balbay ve Özkan ile dünya görüşümüz uymaz, siyasi duruşumuz aynı değildir. Bizim onlarla ilgili derdimiz, hukuksuz yere tutuklu kalmalarıdır. Eğer Kılıçdaroğlu böyle düşünmüyorsa, yani onların darbeci vs olduğunu düşünüyorsa, yani bildiği bir şeyler var ise bize de söylesin, biz de bilelim, biz de onları desteklemeyelim. Ama burada Aydın Doğan ve Kılıçdaroğlu mutabakatı çerçevesinde yapılan bir marjinalleştirme politikası görüyorum. Bunu yüksek sesle söyleyemem. KAYITSIZ ŞARTSIZ CHP VE MHP'NİN DESTEKLENMESİ GEREK ama bu sorular da kafamı kemiriyor" ibarelerinin yazılı olduğu görülmüştür. Bu maile, Soner Yalçın tarafından, sonery@hurriyet.com.tr adresinden, barisp@Odatv.com adresine gönderilmiş, 25 Ocak 2011 tarihli e-postadaki “CUMA GÜNÜ SAAT 11.00'DE ANKARA'DA KILIÇDAROĞLU'YLA GÖRÜŞECEĞİM BUNU AYNEN SÖYLEYECEĞİM. Sevgili Nihat Genç'e söyleyin; aynı duygu ve düşüncedeyim. Sanıyorum Kılıçdaroğlu, "nasıl olsa yüzde 20 CHP'yi destekliyor, bunun üstüne çıkmak için bu tür politikalar yapmalıyız" diye düşünüyor” ifadeleriyle cevap verildiği anlaşılmıştır.
5) MEDYA YAPILANMASI KAPSAMINDA HALK TV İLE İLGİLİ FAALİYETLER
değiştirErgenekon Silahlı Terör Örgütünün temel örgütsel dokümanı olan “ERGENEKON” dokümanında, örgütün kendi medya kuruluşlarını oluşturması ve mevcut medya kuruluşlarının da kontrol altına alması gerektiği ifade edilmektedir. Bugüne kadar yürütülen soruşturmalar neticesinde, örgütün; ülkede her daim kaos ve kargaşa ortamı oluşturmaya çalıştığı, bu ortamı oluşturma amacıyla provakatif eylemler yaptırdığı ve bu tip eylemlerin kamuoyu nezdinde sansasyonel etki oluşturabilmesini sağlamak maksadıyla medya yapılanmasına ayrı bir önem verdiği ve bu alanda çalışmalar yaptığı tespit edilmiştir. “Ulusal Medya 2010” dokümanı içerisinde Halk Tv ile ilgili olarak; ‘ODATV oluşturulması zorunlu “Ulusal Medya”nın internet medyası kanadını temsil etmeye uygun bir isimdir. Görsel yayın kanadını ise; Perinçek grubunun Ulusal Tv’si, Avrasya Tv, Kanal B gibi kanallar, yazılı basın kanadını Cumhuriyet ve Aydınlık gibi yayınlar oluşturabilir. Ancak objektif ve bağımsız olarak lanse edilen ve CHP’nin gücünü arkasına almış bir HALK TV ile aydın çevrelerce kabul görmüş ODATV ve Sözcü gazetesi gibi yapılandırılmış, bağımsız olarak gösterilen okuma ve izlenme oranları yüksek yayın organları geniş kitleleri ulusal çıkarlar doğrultusunda hareket edecek bir platformda toplayabilir; Kemalist ideoloji çerçevesinde Türk halkının birleşmesini sağlayabilir.’ şeklinde ifadelerin olduğu görülmüştür. Soruşturma kapsamında elde edilen delillerden şüphelilerin “ULUSAL MEDYA 2010” dokümanında belirtilen bu strateji doğrultusunda Halk Tv isimli televizyon kanalını ele geçirebilmek için çalışmalar yaptığı bu kapsamda CHP’nin üst düzey yöneticileri ile defalarca görüştükleri, dönemin CHP genel başkanının direnç göstermesi üzerine genel başkana şantaj yapılmasının planlandığı ve bu konuda da çalışmalar yaptıkları tespit edilmiştir. Konu ile ilgili yapılan çalışmalara bakıldığında, ilk olarak Soner Yalçın’ın CHP genel başkanı Kemal Kılıçdaroğlu ile görüştüğü ve bu görüşmede, 2011 seçimlerinin önemine vurgu yaparak CHP’nin 2011 seçimlerinde güçlü bir medyaya ihtiyacı olduğunu belirttiği ve bu nedenle Halk Tv’nin kendilerine devredilmesini talep ettiği, bu görüşmeden bir süre sonra Soner Yalçın’ın CHP yöneticisi Baki Özilhan’a bir mektup yazarak Halk Tv’nin kendilerine devredilmesinin CHP için çok yararlı olacağını anlattığı, Devam eden süreçte de Soner Yalçın ve H. A.’ün, Deniz Baykal, Kemal Kılıçdaroğlu, Gürsel Tekin ve CHP milletvekilleri Durdu Özpolat ve Hurşit Güneş ile yüz yüze görüşmeler yaptıkları, bu görüşmelerde seçim sürecinde CHP’ye gerekli desteği sağlamak için Halk Tv’yi talep ettiklerini belirttikleri, hatta bu görüşmelerde CHP milletvekili Durdu Özpolat’ın Soner Yalçın’a CHP çizgisinde yayın yapacak bir kanal daha kurmayı teklif ettiği, Bu görüşmeler sonucunda CHP eski genel başkanı Deniz Baykal’ın ilk olarak Halk Tv’yi kiralık olarak vermeyi kabul ettiği, ancak bir süre sonra Soner Yalçın ve H.A.’ün Halk Tv televizyonunu satın almak istediklerini belirttiği, ancak fiyat konusunda Deniz Baykal ile anlaşamadıkları, ancak Halk Tv üzerinde CHP’nin de belirli bir etkinliği olduğundan Soner Yalçın ve H.A.’ün CHP genel başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, Gürsel Tekin, Hurşit Güneş ve Durdu Özpolat ile görüşmelere devam ettiği, bu görüşmelerde Kemal Kılıçdaroğlu’nun Soner Yalçın’a HALK TV’nin %60’ını almasını söylediği, ancak bundan sonraki süreçte Deniz Baykal’ın kendisinin berteraf edilmek istendiğini düşünerek Halk Tv’yi satmaktan da kiraya vermekten de vazgeçtiği, bu gelişmeler üzerine Deniz Baykal’a yönelik şantaj yapılmasının planlandığı anlaşılmıştır. Ayrıca soruşturma kapsamında elde edilen delillerden şüpheli Soner Yalçın’ın tüm bu faaliyetleri birlikte hareket ettiği kişilerle paylaştığı ve süreç içerisinde yapılması gerekenleri birlikte yaptıkları tespit edilmiştir. Konu ile ilgili delillere bakıldığında; Soner Yalçın’a ait dijital veriler içerisinde Soner Yalçın tarafından 27.10.2010 tarihinde Baki Özilhan’a hitaben yazıldığı anlaşılan “CHP MEKTUP” isimli bir belge bulunmuştur. Söz konusu mektubun içeriğine bakıldığında; “Baki Ağabey, 2011 seçimine aylar kaldı. Hepimiz aynı siyasi değerlendirmeyi yapıyoruz; bu seçimler Cumhuriyet kazanımlarının korunması için çok önemli. Bu seçimlerde CHP'ye çok iş düşüyor. Bu değerlendirmeyi uzatmaya gerek yok, biliyorsunuz. 2011 seçimlerinde güçlü bir medyaya ihtiyaç olduğu da CHP için elzemdir. CHP'nin güçlü medyası var mı? Maalesef yok. Evet 2011 seçimlerine medya bu halde girecekken CHP ne yapmaktadır? Bakınız bir gerçeğin altını çizmeliyiz: Halk Tv ihtiyacı karşılayamamaktadır. Halk Tv'nin önümüzdeki günlerde etkili olacağı umudu kimsede yoktur. Baki Ağabey, Bildiğiniz gibi, Sayın Kılıçdaroğlu'na bu tespitleri yapıp, Halk Tv'ye talip olduğumuzu açıkladım. Kuşkusuz bu işi tek başına yapacak değilim. Bu bir ekip işi ve ekibimiz hazırdır. Bugün medyada sesi kısılmış, işten atılmış yığınla yurtsever aydın gazeteci yazar arkadaş var. Daha ayrıntılı yazmam gerekirse haber merkezinde, M. O., A. Ö., H. A., M. İ., Ö. G., S. A. gibi isimleri görevlendirirken; ekran önünde program yapması için şu arkadaşlar bizlerle olacaktır: R. M., M. T., M. M., N. C., O. E., S. E., N. G., E. Ç., M. K., Ş. S., Y. A., Ç. T., Ö. Ç., O.B., N. M., P. T. vd. Evet bu güvenilir, saygın gazetecilerle ekrana çıkacağız. Gerçek habercilerle haber sunacağız. Baki Ağabey, Benim üne şöhrete paraya pula ihtiyacım yok. Bizleri sizler yetiştirdiniz; bu ülkeyi sahipsiz bırakamayız. Ben elimi taşın altına koyuyorum. Bunun sonucunda başıma her türlü çorabı da örebilirler; bunun bilincindeyim. Ama ben aydın sorumluluğu gereği TARİHSEL GÖREVİMİ YAPTIĞIMA İNANIYORUM. Dün de öyle davrandım; inandıklarımı, doğru bildiklerimi yazdım. Bugün de öyle yapıyorum. Yarın da öyle yapacağıma biliyorsunuz. Baki Ağabey, Biz Halk Tv'ye talibiz. CHP Tv'yi bize devretmelidir. Dünyanın hiçbir yerinde parti organları kamuoyunda etkili olamamıştır. İyi niyetli çabalara rağmen Halk Tv ölü doğmuştur. Onu diriltecek olan biz gazetecileriz. Sizden istediğim bu meselenin olup olmayacağının kısa zamanda aydınlığa kavuşmasıdır. Bürokratik işlemlerle iş uzarsa zaman kaybederiz. En kısa zamanda CHP ekibiyle yan yana gelmeliyiz. Neyi, ne zaman, nasıl yaparız konuşmalıyız. Biz hazırız. Saygılarımla. Soner Yalçın (27 Eylül 2010)NOT: Baki Ağabey, bu yazdıklarımı Sayın Kılıçdaroğlu'na da okutabilirsiniz.” şeklinde mektup yazdığı anlaşılmıştır. Şüpheli Soner Yalçın 06.03.2011 tarihinde alınan ifadesinde, Halk Tv ile ilgili olarak; ‘Ben sayın Baykal ile görüştüm, Hurşit Güneş ile görüştüm, Kemal Kılıçdaroğlu ve Gürsel Tekin ile görüştüm. Biz borçlarına karşılık Halk Tv’yi almak istedik, fakat vermediler.’ şeklinde beyanda bulunduğu, Şüpheli İklim Ayfer Kaleli 05.03.2011 tarihinde alınan ifadesinde Halk Tv ile ilgili olarak; “Halk Tv isimli televizyon kanalının D. B.’ın ve yakınlarının olduğunu duydum. CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun yaptırımının olmadığını, bu konunun yetki ve etkisinin Deniz Baykal’ın üzerinde olduğunu biliyorum. Bunu da Soner Yalçın’dan öğrendim. Halk Tv’nin satın alınması konusunda Soner Yalçın’ın Deniz Baykal ile görüşmüşlüğü vardır. Bu konuyu Soner Yalçın’dan duyduğumda bu konuyu öğrenmemden rahatsız olduğunu hissettim.” şeklinde beyanda bulunmuştur. ODATV’den ele geçirilen dijital veriler içerisinde yer alan "75B13A1C-00003AA1.eml" isimli; sonery@hurriyet.com.tr adresinden, barisp@Odatv.com, barist@Odatv.com, doyur@hotmail.com, ahmetmumtazidil@gmail.com ve ahmeterhancelik@gmail.com adreslerine gönderilmiş, 04.10.2010 tarihli e-postada Halk Tv ile ilgili olarak; “Devralmaya hazırlandığımız iş için birileri hayli hareketlendi. Yani iyi haberler geliyor. Sevgilerimle sy” yazdığı anlaşılmıştır. Soner Yalçın’a ait dijital veriler içerisinde yer alan ve 04.01.2011 tarihinde oluşturulduğu anlaşılan “HAKAN-HALKTV” isimli belgede; “Bizim bu işten bir çıkarımız yok, CHP'nin bizim gibi müttefik gazetecilere ihtiyacı var. Bu ihtiyaç da giderek artacak. AMA OPERASYON BU AY YAPILMAZSA ARTIK ÇOK GEÇ OLACAK. Çünkü operasyonun merkezini İstanbul'a taşıyıp, örgütlememiz ve seçimden sonra parti desteği muhtemelen kesildiğinde kendi gelirleriyle ayakta kalacak hale yaklaştırmamız gerekiyor. Bu çerçevede yapılması gerekenler adım adım şöyle özetlenebilir: 1-Bu işin en doğrusu Kılıçdaroğlu'nun ya biz artık bu kanalı artık medyanın ve reklam verenlerin merkezi İstanbul'a taşıyıp daha iyi bir yönetime vererek en kısa sürede partiye yük olmaktan çıkartacak şekilde organize edeceğiz ve bu haliyle destek vermeyeceğiz-kapanırsa kapansın diyerek Baykal'ı bizatihi ikna etmeye çalışmasıdır. 2-Birinci şık olmuyorsa, görüntüdeki hisse sahiplerini tek tek çağırıp, üzerinize borçlar kalıyor-sizi kurtarabiliriz deyip, en az 3'ünü son kez HİSSE DEVRİNE ZORLAMAK. Ve ŞİRKETİN PAY DEFTERİNİ ELE GEÇİRMEK. Yoksa hisse devri olsa bile deftere işlenmezse boşa gider. Bu arada biz başka isimler vereceğiz ki devir direkt bize görünmesin. Hisse sahiplerine de Deniz Bey’e de sadece yönetimini Hakanlara-Sonerlere devredeceğiz diye takiyye yapıp, operasyonu alıştıra alıştıra yürütmek... 3-Hisse devri olmadan yönetimin devri zor. Çünkü mal sahibi görünen anonim şirket RTÜK yasası gereği değişmiyor. Yönetime başkalarını atama kararı alsanız bile şirket yönetimi bu işi engeller. Bu durumda belki yine Baykal ya da hisse sahiplerinin kararıyla seçime kadar 6 aylık bir kiralama ya da medya danışmanlık anlaşması vs. Her neyse imzalanır. 6 aylık çekler de alınır ve biz en azından seçim sürecinde AKP’yi bombalayıp, CHP'yi yükseltecek bir kampanya yürütürüz. Bu bir reklam anlaşması gibi düşünülebilir. Başarıya ulaşır ve CHP'yi iktidara taşırsak (ki AKP'yi elimizdeki böyle bir TV'yle aşağı indireceğimize inanıyoruz) zaten kanalın sahipliği konusunu tekrar ele alırız. (Bu şık gerçekleşirse, mevcut çalışanlara aylara yayılmış çek ve senet verilerek, ilişkileri kesilmeli. Çünkü operasyon medya merkezi İstanbul ağırlıklı yürümek zorunda.... Eski çalışanlarla da gürültü çıksın istemeyiz. Zarar verir... zaten parti artık devirde falan bile direkt etkili görünmeyip, hisse sahipleri başka hisse sahiplerine devretmiş diye gelebilecek laflara karşı kendini korumalı....) 4-Tüm bunlar olmaz ve kanal kapanırsa, dijitürkle bir anlaşma yapıp, aynı yerden Halk Tv ismini değiştirdik ODA. TV yaptık diye yayın yapabiliriz. Bunun tek faydası dijitürkün ilk girişte aldığı yıllık 500 bin dolar peşin paradan kurtulmaktır... Böyle bir durumda bize aylık finansman desteği vermeniz yeterli.. Gerekli Tv yayın ekipmanının finansmanını Soner’le Hakan sağlayacak....” yazılı olduğu ve Halk Tv’yi ele geçirme planlarının net olarak anlatıldığı görülmüştür. Yine Soner Yalçın’a ait dijital veriler içerisinde silinmiş alanda bulunan "unallocated clusters_1.htm" şeklinde isimlendirilen belgede;“Anlayamadım… Yıllara yayılmış senet yırtılmalık mı, yoksa satın alma bedelinin bir parçası mı. Teminat senedi mi, teminata karşılık çek mi? senet demişsin teminat karşılığı çekten kaçalım mı: ))) yarın konuşalım da ona göre Şaban aracılığıyla devretmeyi teklif edelim... Gürsel le de konuşucam tabii... Aslolan bence 3 adamı sıkıştırıp, darbe... Ve Kılıçdaroğlu'nun pay defterini müfettişlere istettirmesi... Baykal'la devir-kira her neyse anlaşsak bile, darbeyi yapmamız lazım. Hatta anlaşmadan sonra yapılması da” şeklinde ifadelerin yer aldığı görülmüştür. Şüphelilerin Halk Tv’nin ele geçirilmesi ile ilgili yapmış olduğu telefon görüşmelerine bakıldığında; Tape No:15590, 21.01.2011 günü saat:17.29’da Hüseyin Soner Yalçın ile H.A. arasındaki telefon görüşmesinde özetle; H.A.’ün, Deniz Baykal’ın Halk Tv’nin kendilerine devredilmesini kabul ettiğini anlatarak “Tuncay’ın yaptığı gibi bir şey olsun mu... hiç önemli değil ikimizin arasındaki sözleşmeyi her türlü şeyi koyarız istersen CHP çizgisi diye bile koyabiliriz ne fark eder” “…ben bunlar için para mara beklemiyorum bu ilerde işte şey olucaksa bir değer yaratacaksa 30-40-50-60 milyon o da sizin olsun diyor” “Valla efendim dedim biz ilk aşamada zaten dedim arkamızda dedim bi güç olarak dedim CHP’nin durmasını istiyoruz çok hassas koşullarda taktir edersiniz ki biz kendimizi riske atıyoruz burda dedim” dediği, S.Yalçın’ın Halk Tv’nin devredilmesi ile ilgili program yapmasını istediği, H.A’ün “Abi bizim şimdi bizim tamam onları yaparım ben ama bizim birinci gündem maddemiz CHP den para alıp bunu Digitürke... mak CHP nin vazgeçmemesini sağlamak” dediği, S.Yalçın’ın“Tamam onu hallettik tamam onu beni aradığına göre tamam halletmişsiniz onu çözdük onda bir problem” dediği, Tape No:15594, 22.01.2011 günü saat:14.38’de Hüseyin Soner Yalçın ile M.O’un yaptığı telefon görüşmesinde özetle; S.Yalçın’ın “Bu Halk Tv işi büyük ihtimal oluyor” “Eee Deniz Baykal kiralamaya yanaştı gelin kiralayın dedi her şey istediğiniz kadar kaç yıllık istiyorsanız öyle yapalım dedi” dediği, M.O.’un “Kaç para istiyor” dediği, S.Yalçın’ın “Para falan istemiyor hiçbir şey istemiyor” “Kiralayın diyor” dediği, Tape No:15595, 22.01.2011 günü saat:14.41’de Hüseyin Soner Yalçın ile O. E.’nin yaptığı telefon görüşmesinde özetle; S.Yalçın’ın“Deniz Baykal öve öve beni yere göğe sokamamış demiş ne demek ya Soner’e vermeyeceğiz de kime vereceğiz demiş haberin olsun” dediği, Tape No:15596, 22.01.2011 günü saat:16.37’de Hüseyin Soner Yalçın ile H.A.’ün yaptığı telefon görüşmesinde özetle; Görüşmenin başında Ankara iline gidilerek D. B. ile görüşülmesi konusu hakkında bir süre konuştukları görüşmenin devamında H.A’ün“ama ben sana bak ısrarla tek bir şeyi söylüyorum bu konunun detaylarını çok fazla yaymamamız ve ikimizin arasında olması gerekiyor yani CHP’DEN PARA ALDIK LAFININ BİLE İKİMİZİN ARASINDA OLMASI GEREKİYOR” dediği, S.Yalçın’ın “Şuanda ikimizin arasında olmayacak, telefonda konuşuyoruz bunları” “Peki şimdi ne yapıyoruz nedir durum biz kimden cevap bekliyoruz ben Kılıçdaroğlu'ndan cevap bekliyorum sen” dediği, H.A’ün“Gürsel zaten pazartesi salı çarşamba ben ordayım dedi bana dün akşam konuştuğumda” dediği, S.Yalçın’ın“İşte biz salı... orda olabiliriz” dediği, Tape No:15599, 22.01.2011 günü saat:21.04’de Hüseyin Soner Yalçın’ın H.A.ile yaptığı telefon görüşmesinde özetle; yine Halk Tv’nin alınması ile ilgili konuştukları bu kapsamda, H.A’nın“Beni aradılar ha” dediği, S.Yalçın’ın H.G.’yi kastederek “Aradılar mı? Hurşit’de gelsin geniş geniş konuşalım demişler Çarşamba’ya” dediği, H.A.nın “Haydaa bu Hurşit nerden çıktı ya” dediği, Soner’in “HURŞİT PARANIN SAHİBİ ABİ, NE KADAR PARA ALACAĞIZ” dediği, bir süre konuştuktan sonra S.Yalçın’ın “Tamam o zaman biz sabah erkenden Çarşamba günü buradan çıkacağız, önce Baykal’a gideceğiz, akşam da çok geniş şekilde Kılıçdaroğlu’na gideceğiz” dediği tespit edilmiştir. Tape No:15603, 24.01.2011 günü saat:12.35’de Hüseyin Soner Yalçın ile H.A’ün yaptığı telefon görüşmesinde özetle; Halk Tv’nin nasıl devralınacağı ile ilgili yaptıkları görüşmenin devamında S.Yalçın’ın “Ulusal kanalın bin tane daima devir oluyor kimse Ulusal Kanal ın yayınına falan gidip haciz falan koyamıyor davaları bile kaybediyorlar bunun bir prosedürünün avukatta vardır bunu kurtarmak yani biz Baykal’a gittiğimiz zaman elimizde hukuki dosyayla gitmemiz lazım” dediği, Tape No:15605, 24.01.2011 günü saat:12.50’de Hüseyin Soner Yalçın ile H.A’ün yaptığı telefon görüşmesinde özetle; H.A’ün “Ha çözdük çözdük şimdi o şey tek yol var Baykal’ı bize onları satmış gibi bizim yeni şirkete” “1 Şubat 2011 itibariyle onu satmış olması gözük, gerekiyor bunun başka yolu yok” “Ama yapmazsa ne yapacağız” dediği, S.Yalçın’ın “…yapmazsa yayın olmaz abi bu işe girmenin anlamı yok adamlar el koyarlar” dediği ve aynı konu ile ilgili S.Yalçın’ın görüşmenin devamında “Abicim şimdi diyeceğiz o zaman şimdi gidip diyeceğiz ki Baykal'a ya bunu parti falan vermiyor biz ikimiz buna biz inanıyoruz size biz 1 milyon dolar verelim borçlarınıza karşılık sizde 1 milyon dolara bunu bize satın bitsin gitsin” dediği, Tape No:15777, 25.01.2011 günü saat:15.51’da Hüseyin Soner Yalçın ile Hamret’in yaptığı telefon görüşmesinde özetle; Soner’in 4 gazeteci olarak geleceklerini belirterek CHP Genel Başkanı ile Halk Tv konusunu görüşebilmek için randevu saatini ayarlamaya çalıştığı, Tape No:15615, 26.01.2011 günü saat: 13.18’de Hüseyin Soner Yalçın ile H.A.’ün yaptığı telefon görüşmesinde özetle; H.A’ün “Deniz bey ile pazarlıklarımız tüm hızıyla sürüyor 5 milyon dolarlık teminat mektubundan dün ben kendisine Hiçbir şey söylemeden 3 ya da 2 olabilire düştü” dediği ve görüşmenin devamında S.Yalçın’ın “Hayır hukuki olarak onun değil hukuki olarak CHP nin de değil bu mal Antalyalı 5 tane salağın üzerinde gözüküyor” dediği, H.A.’nın “Hayır etik olarak da onun değil Deniz Baykal bizimle böyle bir anlaşma yapması bile etik değil anladın mı sonuçta parti yapsa daha etik anladın mı çok tuhaf bir durum var ortada neyse bu arada o Hulki girmiş devreye Şaban’ı falan filanı da aramış falan” dediği, Tape No:15617, 26.01.2011 günü saat: 15.02’de Hüseyin Soner Yalçın ile A.Ö.’un Halk Tv ile ilgili yaptığı telefon görüşmesinin devamında; A.Ö’nün “Kemal bey sizin görüşmeye Hurşit’i de sokacak” “Ama ne kadar şey eder HANİ KESENİN AĞZINI NE KADAR AÇAR HURŞİT BİLMEM TABİ O KEMAL BEYE BAĞLI” dediği, Tape No:15618, 26.01.2011 günü saat:16.46’da Hüseyin Soner Yalçın ile X Şahsın (C.H.P. Genel Merkezi adına kayıtlı telefon numarasından) yaptığı telefon görüşmesinde özetle; X Şahsın, Halk Tv ile ilgili olarak “Şimdi üçüncü hisse tamam” “Siz birini önerirseniz onunla birlikte halledelim dedi bu işi çünkü adam şeyden ürkmüş 1 trilyona yakın borç var ya” “Ve gazeteci bir arkadaşa ya ben bunu sana devredeyim de kurtulayım sen ne yaparsan yap demiş” “O yüzden ne yapalım dedi bana ben de Genel Başkana söyledim” “Genel Başkan dedi ki bunu Soner ile konuş o devreye girsin üçüncü hisseyi de alsın böylece %60 pay sahibi oluyor ne yapacaksa yapsın dedi” dediği, S.Yalçın’ın “Şimdi biz yarın Baykal’a geliyoruz Baykal ile görüşeceğiz açık açık bunları söyleyeceğiz” dediği, Tape No:15631, 28.01.2011 günü saat: 10.43’de Hüseyin Soner Yalçın ile F. D. yaptığı telefon görüşmesinde özetle; S.Yalçın’ın “Hurşit abi toplantıya gelmiyor mu abi” “11 de sayın Kılıçdaroğlu’yla görüşmemiz var” dediği, Tape No:15632, 28.01.2011 günü saat: 15.48’de Hüseyin Soner Yalçın ile A. Ö. yaptığı telefon görüşmesinde özetle; S.Yalçın’ın “BAYKAL VERMEMEK İÇİN ELİNDEN GELEN HER ŞEYİ YAPTI VE KANAL DA KAPANIYOR” “ya hiç kimseye acıması falan yok bunun, batsın diyor” dediği, Tape No:15633, 28.01.2011 günü saat: 15.51’de Hüseyin Soner Yalçın ile X Şahsın yaptığı telefon görüşmesinde özetle; S.Yalçın’ın Halk Tv’nin satın alınmasıyla ilgili D. B. ile anlaşamadıklarını anlattığı, X Şahsın “Ben olsam ulan bedava veririm alın çocuklar gidin yeter ki” “Yapacağınızı yapın yav” dediği, S.Yalçın’ın “Evet abi ne demek” dediği, X Şahsın “Evet yani bu sefer ııı şimdiden Gürsel e sen söyledin mi ben söyleyeyim mi” dediği, S.Yalçın’ın “Sen bir söyle abi ben de Kılıçdaroğluna” dediği, Tape No:15658, 02.02.2011 günü saat: 11.14'de Hüseyin Soner Yalçın ile K.K.’nun yaptığı telefon görüşmesinde özetle; K.K.’nun “Bizim Kahramanmaraş milletvekilimiz D.Ö. İstanbul a gelecek akşam” “Sizinle görüşecek” “Sizin telefonunuzu ona verebilir miyim” dediği, S.Yalçın’ın “Tabi tabi tamam çok teşekkür ediyorum…” dediği, Tape No:15659, 02.02.2011 günü saat: 11.16’de Hüseyin Soner Yalçın ile D. Ö’nün yaptığı telefon görüşmesinde özetle; Soner’in “İstanbul’a geliyormuşsunuz galiba” dediği, D.Ö.nün “Sadece seninle görüşmek için” dediği, Tape No:15660, 02.02.2011 günü saat: 18.34’de Hüseyin Soner Yalçın ile D. Ö.’nün yaptığı telefon görüşmesinde özetle; D.Ö.’nün “Ben geç saat de olsa ilk uçakla geleceğim” “Bir de aktaracağım şeyler var onları konuşuruz ondan sonra ben” “Ondan sonra konuşuruz ben döner”“Kemal Bey’e anlatırım gelişmeleri” dediği, Tape No:15663, 03.02.2011 günü saat: 11.16’da Hüseyin Soner Yalçın ile D. Ö.’nün yaptığı telefon görüşmesinde özetle; S.Yalçın’ın “1. Leventteki çarşıya heykelin altında bekliyorum” dediği, Tape No:15668, 03.02.2011 günü saat: 16.09’da Hüseyin Soner Yalçın ile X Şahsın yaptığı telefon görüşmesinde özetle; S.Yalçın’ın “Şefim birşey soracağım”“D.Ö. nasıl biridir” “şimdi bir iş teklifiyle geldi de ben biraz pinpirikli bi adamım da laf lafı açınca” “Televizyon kurma işi” “Zengin midir bu parası var mıdır” dediği, X Şahsın “Vallahi parası vardı” dediği, Tape No:15669, 03.02.2011 günü saat: 16.16’da Hüseyin Soner Yalçın ile Selami…?’nin yaptığı telefon görüşmesinde özetle; S.Yalçın’ın “Bugün bana D. Ö. geldi bu CHP Milletvekili olan” ‘Televizyon bilmem ne işleri şöyle yapalım böyle yapalım falan filan dedi sen onlarla çalıştın değil mi bu Almanya’da falan” dediği, Selami’nin “Su Tv de çalıştım ben” dediği, S.Yalçın’ın “bu Almanya da Düğün TV varmış bir TV daha varmış şey Türkshov” dediği, Selami’nin “düzgün bir televizyon yaptı onu Düğün TV ydi ordan çok para kazandı Düğün kaseti yayınlıyordu” dediği, S.Yalçın’ın “onunla birlikte şimdi Türkiye de bir yayın yapmak istiyor Durdu” dediği, Selami’nin “Ha iyi onlar şeydir ya iyidir iyi” dediği, S. Yalçın’ın “Eski TKP’liymiş eski TKP’liymiş herhalde” dediği, Tape No:15670, 03.02.2011 günü saat: 16.33’de Hüseyin Soner Yalçın ile H. G.’nin yaptığı telefon görüşmesinde özetle; S.Yalçın’ın “Durdu beyin gelip benimle görüştüğünü biliyorsun değil mi” dediği, H.G.’nin “Biliyorum biliyorum beni aradı” “Cumartesi ben akşam veya pazar seninle görüşecem” dediği, Tape No:15678, 05.02.2011 günü saat: 13.05’de Hüseyin Soner Yalçın ile H. G.’nin yaptığı telefon görüşmesinde özetle; İstanbul İstinye Park’ta buluşmaya karar verdikleri, Tape No:15684, 06.02.2011 günü saat:12.23’de Hüseyin Soner Yalçın ile H. A.’nın yaptığı telefon görüşmesinde özetle; H.A.’nın “Konuştum yine …tamam dedi eğer ciddisen yazıhaneye bir teklif at dedi, ondan sonra iyi yazayım dedim, efendim dedim peki olur dedim işte %60 ını istiyoruz” “Başka... CHP çizgisinden yayın yapacağız işte biz bunu hani başka amaçlı kişilere hani onu kastettiği Tuncay’ın hani Kanaltürk'e satması” “Satmayacağımıza dair de işte teminat diye” “Bu 3 konu yani başka hiç uzatmayacağım” dediği, Tape No:15685, 06.02.2011 günü saat: 12.26’da Hüseyin Soner Yalçın ile H. G.’nin yaptığı telefon görüşmesinde özetle; S. Yalçın’ın “Yüzde 60’ı okey” dediği, H.G.’nin “O zaman abi senin bu konudaki yaklaşımın 60’a tamamsa” “Çift çift kanal gideriz” dediği, S Yalçın’ın. “O zaman patronla bir konuşman lazım ne zaman dönüyor” “Yarın akşam değil pazartesi akşamı dönüyorsun bunun pazartesi bitip elektriğinin açılması lazım abi ne yapacağız” “İki günlük 24 saat bana şey ver genel başkanla görüşme konusunda” “Yüz yüze konuşmalıyım telefondan konuşamam” dediği, Tape No:15687, 06.02.2011 günü saat: 12.36’da Hüseyin Soner Yalçın ile H. G.’nin yaptığı telefon görüşmesinde özetle; Halk Tv’nin hisse devri ile ilgili görüştükleri, Tape No:15690, 07.02.2011 günü saat: 13.39’da Hüseyin Soner Yalçın ile Y.A.’nın yaptığı telefon görüşmesinin devamında; S.Yalçın’ın “Deniz beye bu Halk Tv meselesinden dolayı çok kırgınım” “Bir Halk Tv diye bir Tv var kayboldu gitti şimdi ne oldu yani” dediği, Y.A’nın “benim müdahale etmem gerektiren bir durum varsa ben bir konuşayım” dediği, S.Yalçın’ın “Bilmiyorum işte sadece kırıldığımı aç söyle abi yani ha biz onunla ne pazarlığı yapacağız ya biz Türkiye elden gidiyor ya ne yapalım biz parayı ya” “Nerde ayrımız gayrımız olmuş ya ben Deniz beyin duruşunu siyasi olarak duruşunu beğenmeyen birimiyim, Ergenekon’a bakışını, dış politikaya bakışını, Irak meselesindeki o onurlu duruşunu. Bunları savunan bir adamım ben ya” “Bizim birlikteliğimiz siyasi birliktelik anlatabiliyor muyum görüş birlikteliğimiz var bu değişmeyecek ki ilerde ne o yaşından sonra o değişir ne bu yaşımdan sonra ben değişirim değişsek şimdi değişirdik o başbakan olurdu ben de bambaşka biri olurdum” dediği, Y.A’nın “Biz yarın bir araya geleceğiz telefonda olmaz şey yaparım ben size dönerim” dediği, Tape No:15691, 07.02.2011 günü saat: 13.56’da Hüseyin Soner Yalçın ile A.Ö.’nün yaptığı telefon görüşmesinin devamında; A.Ö.’nün “Hurşit geçen hafta bana şey dedi, İstanbul'a gidiyorum işi bitiriyorum dedi” dediği, S.Yalçın’ın “Yani işte daha Baykal’ın ki sürüyor Halk Tv sürüyor Durdu bir şey yapmak istiyor öbür tarafta Ali Kılıç bizde de bir televizyon var Almanya merkezli ona bir şey yapalım mı diyor herkes bir şey yapıyor Kılıçdaroğlu’da yaparsa Soner Yalçın yapar başka biri yapamaz diyor” “Hazır ol alacağım seni o CHP’den zaten” “Televizyonlarda daha etkili oluruz biz ekranda” dediği, Tape No:15697, 08.02.2011 günü saat:16.38’de Hüseyin Soner Yalçın ile Y. A.’nın yaptığı telefon görüşmesinde özetle; Halk Tv’nin satılmasındaki D. B. ile yaşanan anlaşmazlıkla ilgili konuştukları, daha sonra Y.A.’nın “Ama herhalde senin ODATV de bir yazı çıkmış o da ona çok üzülmüş yani” dediği, S.Yalçın’ın “çok kırdı beni o beni anlatabiliyor muyum çok çok fazla kırdı ben ona çok inanmıştım bütün temel problem budur O BENİM MEDYA’DAKİ GÜCÜMÜ BİLMİYOR boş ver abi bilmesin” “Ben dedim ki ona açıkça söylüyorum o Antalya’daki 5 kişiye yazık çalışanlara yazık bize yazık CHP ye yazık bırakın bunları ...bunu da söyleyebilir Böyle bir kanalı falan olmaz hiç bir partinin gazetesi tutmamıştır televizyonu tutmamıştır bunlara gerek yok” dediği anlaşılmıştır. Tape No:15698, 08.02.2011 günü saat:19.00’da Hüseyin Soner Yalçın ile G. T.’in yaptığı telefon görüşmesinde özetle; G.T.’in “Ne yaptın ne ettin Deniz Beyle” dediği, S.Yalçın’ın “Deniz Beyle e kavga ettik Deniz Beyle işi bitirdik olmuyo o iş” dediği, G.Tekin’in “Ne diyor sonuç” dediği, S.Yalçın’ın “Soner Yalçın, Hurşit in adamı e onlar benim altımı oymak istiyorlar ben bu oyuna gelmem” dediği, G.Tekin’in “Televizyon onun olsa ne olur bizim olsa ne olur ya değirmeni kaybetmiş farenin peşine düşmüş Allah aşkına” “Durdu nun dediği televizyon patron sen bu işleri bilen bi adamsın” “Ayın 15 inde nasıl hayata geçecek” dediği, S.Yalçın’ın “1 Martta o da hemen Pazartesi düğmeye basarsak geçebilir ve aletleri hemen çalışır haldeyse onun teknik bi adamı var” dediği, Tape No:15700, 08.02.2011 günü saat:20.02’de Hüseyin Soner Yalçın ile H. G.’nin yaptığı telefon görüşmesinde özetle; H.G.’nin “Şimdi ben genel başkanın yanındayım” “Şimdi ben şeyle görüştüm bizim neydi çocuğun” “Şaban’la” “Ya şu git dedim bi konuş işi halledelim dedim” dediği, S.Yalçın’ın “Eeee satmıyor hiç bir şekilde” dediği, H.G.’nin “Ben şimdi konuştum 1 dakika önce konuştum” dediği, S.Yalçin’ın “Peki ben Şaban’la konuşayım, %60'ını veriyorsa okey diyorum” dediği, Tape No:15702, 08.02.2011 günü saat:20.15’de Hüseyin Soner Yalçın ile Ş.S. yaptığı telefon görüşmesinde özetle; S.Yalçın “şimdi Baykal bu yüz de 60 ı veriyor mu vermiyor mu abi gözünü seveyim bi netleştirelim” dediği, Ş. S’nin “Şimdi biraz önce Hurşit bey aradı” “Ben de Deniz beyi aradım tabi hemen böyle böyle bir şey var diye” “Deniz bey maalesef alındı” “Bir defa sana Deniz bey kırgın” “ODATV deki yazı bilmem ne falan, yani sonuç kiralama yöntemiyle yaparlarsa yapsınlar diyor kullanacaksa kullansın parti diyor… Kemal beyle bizim bu konuyu konuşmamız lazım diye şey yaptı…” “Yani ilk modelde hani hatta ŞİMDİ ARKASINDA PARTİ DE VARSA HİÇ KİRA ŞEYE DE GEREK YOK BELKİ TEMİNATA BİLE GEREK OLMAZ” dediği, S.Yalçın’ın “Yok yok ben bu işin içinde olmam CHP bunu başka biriyle senle falan yapıyorsa yapsın” “CHP nin de buna sıcak bakacağını ayrıca da sanmıyorum da bu Baykal’a bu iş olmaz ben ben bunu gördüm” dediği, Tape No:15703, 08.02.2011 günü saat:20.33’de Hüseyin Soner Yalçın ile H. G.’in yaptığı telefon görüşmesinde özetle; S.Yalçın’ın “Şimdi Şabanla konuştum Şaban da zaten Baykal’a konuşmuş ben hiç bir şekilde şeye razı değilim kiralığa satılığa CHP madem bu işin arkasındaysa Hurşit aradığına göre arkasında gelsin çalıştırsınlar diyor” dediği, H.G.’nin “Tamam çalıştırayım peki ama niye Deniz beyde duracak hissesi bana gelmeyecek abi” “O zaman madem madem sana devrettirmiyor bana güveniyor ben de diyeyim ki Ahmet, Hasan, Mehmet bunlara devret” dediği, S.Yalçın’ın “YAV HİÇ KİMSEYE DEVRETMİYOR EĞER BU PARTİNİN BUNA İHTİYACI VARSA BUYURSUN ÇALIŞTIRSIN DİYOR” dediği, H.G.’nin “He şimdi biraz önce konuştum diyormuş ki Kemal bey beni arasın” dediği, Tape No:16085, 09.02.2011 günü saat:11.28’de Ahmet Mümtaz İdil ile X Şahsın yaptığı telefon görüşmesinin devamında M.İdil’in “Halk Tv ile ODATV’nin birleşmesi söz konusuydu ama olmuyor galiba o” dediği, X Şahsın “Halk Tv kapandı ya” dediği, M. İdil’in “Satmıyor şey işte, vermiyor yani Baykal” dediği, Tape No:15713,11.02.2011 günü saat:11.03’de Hüseyin Soner Yalçın ile G.T.’nin yaptığı telefon görüşmesinde özetle; G.T.’in “Bugün genel başkanla İstanbul’dayız bir ara genel başkan bi görüşmek istiyor” “Bi konuşalım o şey belli bir noktaya getirdin ikincisini de hayata geçireceğiz” “Halk Tv” dediği, S.Yalçın “Tabi olur ne demek” dediği, Yukarıda da belirtildiği gibi şüpheli Soner Yalçın ve H.A.’ün, Halk Tv’yi ele geçirmek için CHP eski ve yeni genel başkanlarıyla, CHP milletvekilleri G.T. ve H.G. ile görüştükleri, bu görüşmeler neticesinde, D.B.’ın ilk olarak HALK TV’nin kiraya verilmesine sıcak bakarken sonraki süreçte satılmasından da kiraya verilmesinden de vazgeçtiği, bu gelişmeler üzerine D.B.’ı Halk Tv’yi satmaya mecbur bırakacak faaliyetlere başlandığı anlaşılmıştır. Şüphelilerin örgütün genel stratejisi, faaliyeti ve amacı doğrultusunda kullanmak üzere Halk Tv'yi satın almak için CHP genel başkanları ve yöneticileriyle irtibata geçtikleri, bu maksatla her türlü hukuk dışı faaliyetleri yaptıkları, ancak CHP yetkililerinin ise şüphelilerin bu kasıtlarından haberdar olduklarına dair delil elde edilemediği, partileri aleyhinde yürütülen faaliyetler konusunda beyanları alınmak istendiğinde ifade vermeye gelmedikleri anlaşılmıştır. “soner” isimli kullanıcı tarafından oluşturulduğu anlaşılan “Kılıçdaroğlu’na destek zorunlu” ibaresi ile başlayan örgütsel notların yer aldığı belgenin içeriğindeki, Halk Tv’nin ele geçirilmeye çalışılması ile ilgili olarak; Halk Tv’yi devralırsak parasal sıkıntımız kalmaz. Kılıçdaroğlu da istekli, her türlü desteği alırız ama BAYKAL DİRENİYOR, BAYKAL ENGELİNİ AŞMALIYIZ. İKNA İÇİN VARAN 2” ibareleri ile Şüphelilerin görüşmelerine bakıldığında da bu durumu destekleyici birçok delil olduğu anlaşılmıştır. Bu konuya ayrıntılı olarak şüpheli İklim Ayfer Kaleli’nin örgütsel konumunda değinilecektir.
6) ERGENEKON SORUŞTURMASI VE DAVA SÜRECİNİ ETKİLEMEYE YÖNELİK FAALİYETLER
değiştirSoruşturma kapsamında elde edilen delillerden, şüphelilerin devam etmekte olan ERGENEKON davası ve soruşturmasını etkilemeye yönelik faaliyetlerini iki ayrı yöntemle gerçekleştirdikleri, bunlardan birincisinin ULUSAL MEDYA 2010dokümanında belirtilen stratejiler doğrultusunda yayın yapmak olduğu anlaşılmıştır. Şüphelilerin Ergenekon davası ve soruşturmasını etkilemeye yönelik gerçekleştirdikleri yayın faaliyetleri iddianamenin ilerleyen bölümlerinde şüpheli şahıs konumları anlatılırken ayrıntılı olarak anlatılacaktır. Örgütün yürüttüğü ikinci faaliyet ise; Ergenekon davası ve soruşturmasını etkilemeye yönelik çalışmalar kapsamında, Ulusal Medya 2010 isimli örgütsel dokümanda belirlenen “Operasyon sürecini yürüten kurumlara mensup olup tezlerimize ve faaliyetlerimize destek veren, kamuoyunun yakından tanıdığı ve güvendiği kişilere, Ergenekon ve benzeri davaların tertip olduğu yönünde açıklama ve yayın yaptırılması için bilgi, belge ve teknik destek sağlanmalıdır.” stratejisi çerçevesinde kitap çalışmaları gerçekleştirdiği tespit edilmiştir. Bu durum yukarıda Toplanan Deliller başlığı altında ayrıntılarıyla anlatılan ODATV’den ve şüphelilerden ele geçirilen “Hanefi”, “Sabri Uzun” “Nedim” isimli belgelerin oluşturucusu ve son kaydedicisinin “soner” isimli kullanıcı olduğu tespit edilmiş, dolayısıyla söz konusu talimat içerikli notların Soner Yalçın tarafından ODATV çalışanlarına verilen talimatlar olduğu anlaşılmıştır. “İmamın Ordusu” isimli örgütsel dokümanın ODATV’den ele geçirilmiş olması ve taslak üzerinde yayınlanacak kitabın ne şekilde olması gerektiğine dair talimatlar bulunması da çalışmanın örgüt tarafından kolektif olarak hazırlandığını göstermektedir.“Haliçte Yaşayan Simonlar” ve “İmamın Ordusu” isimli örgütsel çalışmaların Ulusal Medya 2010isimli örgüt dokümanında belirlenen strateji çerçevesinde örgüt tarafından hazırlandığı, iddianamenin ilerleyen bölümlerinde Nedim Şener, Ahmet Şık ve Hanefi Avcı’nın şüpheli şahıs konumları anlatılırken ayrıntılı olarak anlatılacaktır.
7) DEVLET GÜVENLİĞİNE İLİŞKİN BİLGİ VE BELGELERİN TEMİN EDİLMESİ
değiştirSoruşturma kapsamında yapılan aramalar neticesinde; şüphelilerin iş yeri olarak kullandığı Beyoğlu İlçesi Gümüşsuyu İnönü Caddesi İndigo apartmanı No:41/7 sayılı adreste bulunan ODATV isimli iş yerinde, şüpheli Barış Pehlivan’ın İstanbul ili Kadıköy İlçesindeki adresinde, şüpheli Barış Terkoğlu’nun Kadıköy İlçesindeki adresinde ve Yalçın Küçük’ün Ankara ili Çankaya İlçesindeki adresinde, Türk Silahlı Kuvvetleri, Milli İstihbarat teşkilatı ve MSB (Savunma Sanayii Müsteşarlığı’na) ait olduğu değerlendirilen çok sayıda “ÇOK GİZLİ”, “GİZLİ”, “HİZMETE ÖZEL” ve “ÖZEL” ibareli dokümanlar ve dijital veriler ele geçirilmiştir. Söz konusu belgeler Genelkurmay Başkanlığı’na, Milli İstihbarat Teşkilatı Müsteşarlığı’na ve MSB (Savunma Sanayii Müsteşarlığı’na) sorulmuş, alınan cevabi yazılarda, bu belgelerin bir kısmının Türk Silahlı Kuvvetleri ve Milli istihbarat Teşkilatına ait devletin güvenliğine ilişkin belgeler olduğu, bir kısmının ise bu kurumlarımıza ait olmadığı anlaşılmıştır. ODATV’den ele geçirilen bir bilgisayarda bulunan “KOZ.DOC” isimli word dosyasında, “Rusya ve Özbekistan’daki cemaat operasyonları hakkında Kozinoğlu’ndan gelen belgeleri mutlaka gündeme taşıyalım. Kozinoğlu'ndan gelen diğer belgeleri de değerlendirelim.” şeklinde notların yazılı olduğu, TSK’ya ve MİT’e ait olduğu anlaşılan ve devletin güvenliğine ilişkin gizli kalması gereken belgelerin de aynı bilgisayarda bulunduğu, dolayısıyla bu veriler birlikte değerlendirildiğinde, ODATV’den ele geçirilen TSK’ya ve MİT’e ait bu GİZLİLİK dereceli belgeleri Milli İstihbarat Teşkilatında görevli Kaşif Kozinoğlu tarafından temin edildiği anlaşılmıştır. İddianamenin ilerleyen bölümlerinde Gizlilik dereceli belge temini konusu Kaşif Kozinoğlu ile ilgili şüpheli konumu anlatılırken daha ayrıntılı olarak anlatılacaktır. Şüpheli Barış Pehlivan’dan ele geçirilen Milli İstihbarat Teşkilatı Müsteşarlığı antetli ve Teoman Koman imzalı, 19 Aralık 1989 tarih ve 85.42.00.65/336-04 sayılı, “ÇOK GİZLİ” gizlilik dereceli dokümanla ilgili olarak Milli İstihbarat Teşkilatı Müsteşarlığından alınan cevabi yazıda, söz konusu belgenin Nokta Dergisi’nin 02 Aralık 1990 tarih ve 48 nolu sayısında yayınlandığını, konunun 1990/1003 hazırlık dosya numarası ile İstanbul DGM’sine intikal ettirildiği, Teşkilatça İstanbul DGM Cumhuriyet Savcılığına gönderilen 07/01/1991 tarihli yazı ile de belgenin sahte olduğunun bildirildiğini, keza 2008 yılında “Ergenekon” davası sanıklarından İşçi Partisi mensubu Adnan Akfırat’tan ele geçirilen belge ile aynı olduğu bildirilmiştir. Yine Şüpheli Barış Pehlivan’dan ele geçirilen (5) adet belgeyle ilgili olarak Genelkurmay Başkanlığı’ndan alınan cevabi yazıda, söz konusu belgelerin TSK’ya ait olmadığı bildirilmiştir. Yine şüpheli Yalçın Küçük’ten ele geçirilen (5) adet belgeyle ilgili olarak MSB Savunma Sanayii Müsteşarlığı’ndan alınan cevabi yazıda; 28 Nisan 1998 tarihli belgenin Müsteşarlık çalışanları tarafından düzenlenen CN-235 uçaklarına ilişkin detaylı bilgileri içeren Teknik Rapor olduğu, 1 Temmuz 1998 tarihli Müsteşarlık Denetleme Kurulu tarafından hazırlanan CN- 235 uçak tedarikine ilişkin raporun GİZLİ olduğu, 21 Ağustos 1998 tarihli yine Müsteşarlık Denetleme Kurulu tarafından hazırlanan CN- 235 uçak tedarikine ilişkin raporun GİZLİ olduğu, Tarihi bulunmayan iki sayfa halindeki diğer belgelerin GİZLİ olduğu bildirilmiştir. Şüpheli Yalçın Küçük’ten ele geçirilen (7) adet belgeyle ilgili olarak Genelkurmay Başkanlığı’ndan alınan cevabi yazıda, bu belgelerden (3) tanesinin TSK’ya ait olduğu ancak güncelliğini yitirdiği, (4) tanesinin ise TSK’ya ait olmadığı bildirilmiştir. Şüpheli Barış Terkoğlu’ndan ele geçirilen (3) adet belgeyle ilgili olarak Genelkurmay Başkanlığı’ndan gelen cevabi yazıda, söz konusu belgelerin TSK’ya ait olmadığı bildirilmiştir.
8) KİŞİSEL VERİLERİN HUKUKA AYKIRI OLARAK KAYDEDİLMESİ ve ÖZEL HAYATIN GİZLİLİĞİNİ İHLAL
değiştirSoruşturma kapsamında şüphelilerin kullandığı (ODATV) isimli internet sitesinin adresinde yapılan aramada ele geçirilen; (72) numaralı CD ve (69) numaralı DVD’nin içeriğinde 2007 yılında çekildiği anlaşılan 3 ayrı video dosyasının olduğu, bu video dosyalarına bakıldığında; görüntülerin üzerindeki tarihten 2007 yılında çekildiğinin anlaşıldığı, video dosyalarından ikisinde 2007 yılında AKP Milletvekili ve Genel Başkan yardımcısı ile dönemin değişik bakanlarının ofis şeklindeki bir odadan çıkıp, ahşap merdivenlerden bir üst kata çıktıkları, diğer video dosyasında ise adı geçen kişilerin merdivenlerden çıktıktan sonraki yemek için oturdukları masanın olduğunun anlaşıldığı, ancak bu video dosyasındaki görüntülerin çok net olmadığı, fakat kişilerin yemek sırasındaki konuşmalarının bulunduğu, tüm bu görüntü ve ses kayıtlarının GİZLİ BİR ŞEKİLDE ÇEKİLDİĞİ anlaşılmıştır. Ayrıca ODATV isimli internet sitesinin adresinde yapılan aramada, üzerinde el yazısıyla “DİYARBAKIR İLİ LİCE İLÇESİNDE OTURAN ERMENİ KÖKENLİ VATANDAŞLARIN NÜFUS KAYIT ÖRNEKLERİ” ibareleri yazılı yarım kapak dosya içerisinde toplam (84) sayfa doküman ele geçirilmiştir. Söz konusu dokümanlarda yaklaşık 1600 KİŞİNİN nüfus kayıt bilgilerinin listeler halinde yazılı olduğu, dini bölümünde çok az sayıda şahsın isminin karşısında İslam yazdığı, büyük bir bölümünün karşısında “HIRİSTİYAN veya HIR.” yazdığı görülmüştür. Yine şüpheli Hüseyin Soner Yalçın’ın, ilimiz Beşiktaş ilçesi Levent Mahallesi Sülün Sokak No:13 sayılı adresinde 14.02.2011 tarihinde yapılan aramada bulunarak el konulan dokümanların yapılan incelenmesinde; Nazlı Ilıcak, Güneri Civaoğlu ve daha birçok şahsın özel hayatları, siyasi görüşleri ve etnik kökenleri hakkında bazı notların tutulduğu ve fişleme mahiyetinde bilgiler olduğu görülmüştür. Konuyla ilgili Nazlı Ilıcak ifadesinde özetle yazılanların gerçek olmadığını belirterek şüpheli Soner Yalçın’dan şikayetçi olmuştur. Nadir Güneri Civaoğlu ise alınan ifadesinde özetle; hakkında yazan notların çirkin ve gerçek dışı olduğunu, yaşlı bir insan olması ve mahkemelere gitmek istemediği için şikayetçi olmadığını, bu şahsın Nazlı Ilıcak’dan özür dilemesine rağmen kendisinden özür dilememesinin bu şahısların iyi niyetli olmadığını gösterdiğini beyan etmiştir. ODATV’de ele geçirilen "ST3120827AS_4MS1TF89" seri numaralı hard disk içerisinde bulunan “IŞIK PAŞA, DEĞERLENDİRME” isimli belgenin yapılan incelemesinde; “ÇOK YAKIN KAYNAKLARDAN ELDE EDİLEN BİLGİ ANALIZİ;MUSTAKBEL GENELKURMAY BAŞKANI ORG. IŞIK KOŞANER’İ TANIYALIM” başlığı altında, Genelkurmay eski başkanı Işık Koşaner’le ilgili “Kişiliği”, “Mesleki Anlayışı”, ”İlker Paşa İle Diyaloğu”, “Kur. Bşk. İle İlişkiler”, “Diğer Kuvvetlerle Diyaloğu”, “Kötü İlişkiler İçerisinde Olduğu-Sevmediği Paşalar”, “Astlarıyla İlişkiler”, “AKP Hükümetine Bakışı”, “ERGENEKON”, “Sınır Ötesi Operasyon”, “İrtica”, “Kürt Sorunu Konusundaki Düşünce Ve Yaklaşımları”, “Medyayla İlişkiler” ve “MİT/Emniyet/Jandarma Hakkındaki Görüşleri” başlıkları altında ayrıntılı araştırmalar yapıldığı, Bu araştırmalar neticesinde; tespit edilen özel verilerle alakalı örnek vermek gerekir ise;. “Sivil davetlere kendiliğinden, sormadan gitmez. Gnkura bakar ve bu tür ilişkilerinde bunu göz önünde bulundurur. Gnkur katılırsa katılır. Masonlara karşı seviyelidir. ancak, uyduruk bir davet bile olsa “cevapsız mektup olmayacak, lcv lere mutlaka cevap verilecek” şeklinde emir vermiştir. her davete küçük bile olsa cevap veren bir yapıya sahip olmasına karşın, masonlara seviyeli yaklaşması izaha muhtaçtır. Her şeyi satır satır okur. Basın özetlerini 3 gün okumamış olsa dahi o 3 günü fırsat bulunca okur. Bazı konularla ilgili açıklamaları tatmin edici bulsada o konuyu daha sonra tekrar gündeme getirir. Yurt dışına çıkmayı sevmez. Abd dahil. Karargah çalışmasında ABD vardı bunu çıkartın dedi. Ancak Azarbeycan’a gitmek gibi bir düşüncesi varmış. Ancak İlker Paşanın direktifleri nedeni ile Yunanistan’a bir gezi tertip edilmiştir.”yazılı olduğu Bunların yanı sıra Işık Koşaner’in yürütülmekte olan soruşturma ve kovuşturmalarla alakalı davalara sahip çıkması, davalara ilgi duyması, irticai yapılanmalara karşı tavır almasının sağlanması konularında yapılacaklarla ilgili bazı örgütsel notların bulunduğu görülmüştür. Bu notlardan örnek vermek gerekirse; “Davalara karşı ilgi uyandırılması ve astların rahatsız olduğuna ilişkin bilgi destek ve etkileyemeye yönelik çalışma yürütülmesi önem arz etmektedir.” “İrticaya ve irticai yapılanmalara karşı tavır alması için hazırlanacak doküman ve belgeler kendisine arz edilmeli ve irtica karşısında tavır alması sağlanmalıdır.” şeklinde stratejilerinde yazılı olduğu görülmüştür.
Yine şüpheli İklim Ayfer Kaleli’nin ikametinde yapılan aramada bulunarak el konulan Samsung marka S0VPJ9APB16196 seri numaralı hard disk içerisinde bulunan (17) adet ses dosyasının yapılan incelemesinde; İklim Ayfer Kaleli’nin ve Serdar isimli şahsın bazı şahıslarla yaptıkları telefon görüşmelerinin kayda alındığı, ses kayıtlarında günlük konulardan ve özel hayata ilişkin konulardan bahsedildiği tespit edilmiştir. Yukarıda çeşitli başlıklar altında anlatılan faaliyetlerin ardından şüphelilerin örgütsel konumlarına yer verilecektir.
C) ŞÜPHELİLERİN ÖRGÜTSEL KONUMLARI
değiştirBu bölümde herbir şüphelinin çelişkili savunmaları, aramalar sonucu elde edilen deliller, yapılan teknik incelemeler, mahkeme kararları doğrultusunda tespit olunan şüphelilerin suça konu telefon görüşmeleri, örgüt içerisindeki konumları ile uygulanması istenilen kanun maddeleri yazılmıştır.
1) ŞÜPHELİ YALÇIN KÜÇÜK:
değiştirErgenekon Silahlı Terör Örgütüne yönelik yapılan soruşturma kapsamında örgütün yönetici kadrosunda olduğu tespit edilen Şüpheli Yalçın Küçük, 07.01.2009 tarihinde gözaltına alınmış ve yapılan işlemler neticesinde 11.01.2009 tarihinde tutuklanmıştır. Şüpheli hakkında yapılan soruşturma neticesi Başsavcılığımızın 17/07/2009 tarih ve 2009/1498 Soruşturma, 2009/751 Savcılık Esası, 2009/565 İddianame sayısıyla Silahlı Terör Örgütü Kurma suçundan İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi'nin 2009/191 Esas sayısına kayden kamu davası açılmıştır. Tutuksuz yargılanan şüphelinin örgütsel faaliyetlerine hukuki kesintiye uğrayan iddianame tanzim tarihinden sonra da devam ettiği anlaşılmakla hakkında yeniden iddianame düzenlenmiştir. Şüpheli Hüseyin Soner Yalçın ve ODATV çalışanlarına yönelik teknik takip çalışmaları devam ederken, tutuksuz olarak yargılanan Ergenekon Silahlı Terör Örgütü yöneticisi Yalçın Küçük’ün örgütün amaç ve hedefleri doğrultusundaki faaliyetlerine halen aktif olarak devam ettiği, bu kapsamda bir yandan Ergenekon Silahlı Terör Örgütünün medya yapılanması ve siyaset dünyasına yön verilmesi faaliyetlerini yürütürken, diğer taraftan da darbe zemini oluşturmak maksadıyla alenen darbe söylemlerinde bulunduğu anlaşılmıştır. ODATV isimli internet sitesine yönelik yürütülen çalışmalarda hakkında elde edilen yeni deliller neticesinde yakalanarak gözaltına alınan Şüpheli Yalçın Küçük, 06.03.2011 tarihinde İstanbul Organize Suçlarla Mücadele Şube Müdürlüğü’nde susma hakkını kullanmış, 06.03.2011 günü Savcılığımızda ayrıntılı ifade vermiştir. Alınan bu ifadesinde hakkındaki iddiaları kabul etmemiştir. Şüpheli Yalçın Küçük alınan ifadesinde her ne kadar hakkındaki iddiaları kabul etmese de şüphelinin ODATV isimli internet sitesinin imtiyaz sahibi Soner Yalçın ve ODATV çalışanları ile örgütsel irtibatının bulunduğu tespit edilmiş, ODATV isimli internet sitesi çalışanlarına verdiği talimatlarla ODATV’nin yayınlarını örgütün amaç ve hedefleri doğrultusunda yönlendirdiğine dair çok sayıda delil elde edilmiştir. Konu ile ilgili elde edilen bu delillere bakıldığında; ODATV isimli internet sitesinde yapılan aramalarda ele geçirilen “TOPLANTI.DOC” “HOCADAN NOTLAR” ve “YALÇIN HOCA İLE GÖRÜŞÜLDÜ” isimli verilerin içerisinde Yalçın Küçük tarafından ODATV çalışanlarına verilen örgütsel talimatlar olduğu görülmüş, bu belgeler iddianamemizin ilk bölümlerinde ayrıntılı olarak anlatılmıştır. Devam eden çalışmalarda Yalçın Küçük tarafından verilen bu talimatların ODATV’de yapılan yayınlarla uygulamaya geçirildiği anlaşılmıştır. Yalçın Küçük tarafından verilen talimatlar ve bu talimatlar doğrultusunda yapıldığı anlaşılan ODATV haberleri aşağıda anlatılacaktır. ODATV’den ele geçirilen bu belgelerden özellikle “TOPLANTI.DOC” isimli word belgesinin içeriğine bakıldığında; “Hocayla toplantı” başlıklı bir yazının bulunduğu, söz konusu yazının içeriğinde ise ODATV çalışanlarının ve yapılan toplantıların deşifre olmaması için neler yapılması gerektiği, ODATV’de yayınlanacak haberlerin nasıl olacağı şeklinde özetlenebilecek notların yazılı olduğu, bu notta yazan talimatların Yalçın Küçük tarafından ODATV çalışanlarına verilen talimatlar olduğu anlaşılmıştır. İddianamemizin ilk bölümlerinde ayrıntılı olarak izahı yapılan ve Yalçın Küçük’ün ODATV çalışanlarına verdiği talimatlarını içeren bu belgelerin yanı sıra, iletişim tespit tutanaklarında da Yalçın Küçük ve Soner Yalçın’ın aralarında hiyerarşik bir yapı olduğu, örgütün yönetici kadrosunda bulunan Yalçın Küçük’ün örgütünün amaç ve hedefleri doğrultusunda yayın yapmaları konusunda yönlendirdiği, Soner Yalçın’ın da bu talimatlara göre hareket ettiği ve diğer ODATV çalışanlarını da bu talimatlar doğrultusunda yönlendirdiği anlaşılmıştır. Konu ile ilgili iletişim tespit tutanaklarına bakıldığında; Tape No:15561,18.01.2010 günü saat:17.16’da Hüseyin Soner Yalçın ile Yalçın Küçük’ün yaptığı telefon görüşmesinde özetle; görüşmenin başında bir süre sohbet ettikten sonra Y.Küçük’ün “NOTLARIMI ALIYOR MUSUN” dediği, S.Yalçın’ın “ALIYORUM alıyorum hatta çocuklara söyledim ama şimdiki çocuklarla diyalog kurmak çok zor. bu israil meselesinde bir telefon röportajı yapın dedim” dediği, Y.Küçük’ün “Ben onları benimle bağ kurduğu yok ben sadece böyle dakik yazışmayı öğretiyorum, biraz şöyle oldu 3 tane olağanüstü güzel yazı hazırladılar, ben bir iki daha düzeltme önermiştim en azından ikisi yayınlansın ben onların üstüne yapayım, çünkü onların güzel yazılarına haksızlık olmasın” dediği anlaşılmıştır. Bu görüşmede özellikle Yalçın Küçük’ün “Notlarımı alıyor musun” diye sorarak bahsettiği şeyin, yukarıda Toplanan Deliller başlığı altında ayrıntılı olarak anlatılan belgelerdeki talimat içerikli örgütsel notlar olduğu anlaşılmıştır. Tape No:15517, 07.12.2009 günü saat:14.17’de Hüseyin Soner Yalçın ile Yalçın Küçük’ün yaptığı telefon görüşmesinde özetle; Y.Küçük’ün “Ben çocuklara da söyledim şu bu çok ciddi bir SİLİVRİ BİR İKİ SAYFA ÖNEMLİ DURUŞMA GÜNLERİNİ VERMEK ÇOK YARARLI OLABİLİR bugün adliyedeydim ordaki hakimler söyledi…” “Ona şunu da anlattım ki yani sizin vaktinizi almaz genç bir avukat çok parlak bi avukat gidiyor oraya” “Sizdeki arkadaşlardan biri bağlantı..ondan alırsa çok çok yararlı olur” dediği, S.Yalçın’ın “Çok iyi olur çok iyi olur çünkü savunmaları kimse vermiyor medyada” … “Çok iyi olur öyle bir şey olursa çünkü biz bi yerden bulduk teğmenin savunmasını koyduk” dediği, Tape No:15515, 10.11.2009 günü saat:15.34’de Hüseyin Soner Yalçın ile Yalçın Küçük’ün yaptığı telefon görüşmesinde özetle; Görüşmenin başında bir süre konuştuktan sonra Y.Küçük’ün “İYİ BİR ARASINLAR DA bi bizim görüyorsun değil mi mülakatlarımız çok doğru çıktı değil mi” dediği, S.Yalçın’ın “Evet evet evet, bugün mü arasınlar yarın mı arasınlar” dediği, Y.Küçük’ün “Bugün dışardayım yarın birgün arasınlar” “DAHA İYİ YAPSINLAR Bİ ORDUYU YAPALIM BİR KÜRTLERİ” “Yeni laflar söyledik bu bir Pirus zaferidir dedik” “Onları yapalım” dediği, Tape No:15520, 14.12.2009 günü saat:15.26’da Hüseyin Soner Yalçın ile Yalçın Küçük’ün yaptığı telefon görüşmesinde özetle; Görüşmenin başında bir süre konuştuktan sonra Y.Küçük’ün “Bu sabah Silivri’ye de uğradık e üstadımla konuştum halledecekler” dediği, S.Yalçın’ın “Hı güzel” dediği, Y.Küçük’ün “Gayet iyi olacak e yalnız e eBarış o ya söylemişler bir büroya gel konuşalım diyee doğrusu ben birde bu tarafta ONLARIN VERECEĞİ BİLGİLERDE BİR E YAZICAK BİRİSİNİ DÜŞÜNDÜM ama henüz bulamadım siz de bulabilirsiniz belki e” dediği, S.Yalçın’ın “E BARIŞ YAPAR bunu” dediği, Y.Küçük’ün “E efendim biraz daha Hukukçu olsa iyi olur” “Olmazsa o yapacak zaten”“…ben geçen hafta e bu e şu anda önemli karar alan e yerin ikinci adamıyla yemek yedim o da böyle bir şeye ihtiyaç duyuyor karısıyla beraber” dediği tespit edilmiştir. Bu görüşmelere bakıldığında, Hüseyin Soner Yalçın’ın Yalçın Küçük’ün talimatları ile hareket ettiği, ODATV’de yayınlanacak haberlerle ilgili Yalçın Küçük tarafından yönlendirmeler yapıldığı açıkça anlaşılmaktadır. Yine Barış Pehlivan’dan ele geçirilen Fujitsu marka bilgisayar içerisinde bulunan 30.12.2010 tarihli bir mail içeriğinde, yalcinkucuk2001@gmail.com adresinden halilnebiler@gmail.com ve barisp@Odatv.com isimli mail adreslerine gönderilen bir mailin bulunduğu, “Halil Ortak” hitabıyla başlayan mailin devamında, “ODATV’NİN HABERİNİ TEKNİK OLDUĞU İÇİN BEN YAZDIM. GÖNDERİYORUM. FERİT YOLDAŞA İLETİR MİSİN YALÇIN.” yazdığı, devamında Ferit Yoldaş olarak bahsettiği kişiye iletmesini istediği “Ferit Yoldaş, selamlar. Kısa raporu iletiyorum…. Haber yazımı çok çok önemlidir. Biliyorsunuz. Bir örnek yazdım. ODATV’nin haberini bu maksatla ben telif ettim. Ektedir.” yazdığı, devamında 10 madde halinde sıralanmış, bir haberin nasıl yazılması gerektiğine ilişkin notların yazılı olduğu ve “Benden yardım istenirse tabii katılırım Sevgiler, yalçın PS. Bu notu, katkı ve katılımları olabileceklerini düşünerek, ODATV de yazan arkadaşlarıma da izninizle gönderiyorum. yk.” şeklindeki notların yazılı olduğu görülmüştür. Mail ekinde Yalçın Küçük’ün teknik olduğu için kendisinin yazdığını ve ekte gönderdiğini belirttiği “T.ERDOĞAN DAVA 6.DOC” isimli bir word belgesinin bulunduğu, belgenin içeriğinde özetle; Başbakan R.Tayyip Erdoğan tarafından Yalçın Küçük’e açılan davalarla ilgili yazılmış bir yazı olduğu görülmüştür. Söz konusu yazının ODATV isimli internet sitesinde; 29.12.2010 tarihinde “Yalçın Küçük İle Başbakan Erdoğan Üsküdar'da Buluşuyor” başlığıyla yayınlandığı tespit edilmiştir. ODATV’den ele geçirilen “Org Mu.Doc” isimli word belgesinin içerisinde ise Orgeneral Bilgin BALANLI hakkında medyada yer alan haberlerle alakalı verdiği talimatlar olduğu anlaşılmıştır. Belgede; (YALÇIN HOCANIN İSTEĞİ) Balanlı paşa çok stratejik bir konumda. Sorun çıkmamalı, hakkındaki HABERLER ARTABİLİR, ANINDA CEVAP VERİLECEK” şeklinde notların yazılı olduğu görülmüştür. Yine Şüpheli Yalçın Küçük’ün Ankara ilinde bulunan ikametinden ele geçirilen (2154) ile numaralandırılmış, Barış Terkoğlu tarafından yalcınkucuk2001@gmail.com isimli mail adresine gönderilen mail çıktısı dokümanın içeriğinde; “Selamlar Yalçın Hocam, HAFTA SONU KONUŞTUĞUMUZ AÇIKLAMALARI il(…) YAYINLADIK... ODATV de çıkan yazıları ek de gönderiyorum. Sevgi ve selamlar” yazdığı tespit edilmiştir. Şüpheli Yalçın Küçük’ün ikametinden ele geçirilen ve Oda ile irtibatını gösteren diğer verilere bakıldığında; Şüphelinin ilimizde bulunan ikametinden ele geçirilen “MOPAK Okul Defteri-Exercise Book” ibareli defterin 13, 14, 83, 91, 106, 109 ve 111 ile numaralandırılmış sayfalarında “ODATV’ye konuştum. Bir müdahale programı var.”, “ODATV de mülakat var.”, “Mülakat- Oda iyi etki yapıyor”, “Oda’ya mülakat verdim.”, “Haberi çok güzel basılmış ve ODATV mülakatı işliyor.”, “Yayın işleri kötü, acil işler notu yazdım.” “Dün ODATV, NTV, ART çok yoruldum” şeklinde şüphelinin ODATV ile irtibatını gösteren notların bulunduğu tespit edilmiştir. Yine Yalçın Küçük’ten ele geçirilen bir bilgisayar içerisindeki "unallocated_1.txt" isimli belgeye bakıldığında; “Deniz'e de not düştüm. Biraz empozan olun ve başladınız. Bakın, buradaki arkadaşlarınıza ben on gün önce iki isim verdim. Birisi, Odman idi. Odman'dan sadece sanat ve estetik yazıları istemelerini, söyledim. Diğerinin ismini yazmıyorum, biliyorlar. Her açıdan yararlı olur. Sinema ve müzik olmalıdır. Sinema için İstanbul'da ben de değerli birisiyle konuşmaya başladım. Doğan Yurdakul iyi bir isim. Candan akıllıdır, TK 'lıdır, ancak zaman zaman uçlara gidiyor, bir ara Barzani'yi tutturmuştu. ERGENEKON'DA DA DÜZELMESİ ŞART. Güzel; Tacettin'i okudun mu, mutlaka bildirmeniz yerindedir. Başbuğ'un konuşması, Tezler'e parelel mi? Bunları ve her konuda tartışmayı öğrenip, değerlendirmeyi öyle yaparsınız. Sevgiler. BENİ, ÜZMEYİN. “ yazdığı tespit edilmiştir. Bütün bu deliller birlikte değerlendirildiğinde; Yalçın Küçük’ün yönetici konumunda olduğu, sitede yapılan haberlerin nasıl olması gerektiğine ilişkin ODATV çalışanlarına birtakım talimatlar verdiği, hatta şüphelinin örnek haberler yazarak ODATV çalışanlarına gönderdiği, ODATV kadrosunun verdiği aldığı talimatlarla ilgili Yalçın Küçük’e geri dönüş yaparak bilgilendirmelerde bulunduğu, Yalçın Küçük’ün ODATV çalışanları ile ilgili tek tek ilgilendiği, hatta yukarıdaki mail çıktısından da anlaşılacağı üzere şüpheli Doğan Yurdakul’un Ergenekon Silahlı Terör Örgütü ile ilgili haberlerde kendisini geliştirmesi gerektiğine ilişkin talimatının bulunduğu görülmüştür. Yalçın Küçük’ün ODATV çalışanlarına direkt olarak yönlendirmelerde bulunduğu, hatta bazı ODATV çalışanlarına notlar gönderdiğine dair bir çok görüşme olduğu tespit edilmiş olup burada iletişim tespit tutanaklarından birkaç örnek verecek olursak; Tape No:15973, 02.02.2011 günü saat:12.59’de Yalçın Küçük’ün L.E. ile yaptığı görüşmede; bir süre İşçi Partisi TKP ve CHP gibi siyasi partilerle ilgili konuştuktan sonra, görüşmenin ilerleyen bölümlerinde L.E.’nin “Hocam bir şey söyleyim mi bu sizin adamlar çok şey lakayt hocam ya” “işte Deniz olsun Barış olsun” “Gönderdim dün Barış’a yazıyı dedim ara beni 24 saati geçti ne arayan var ne soran var” dediği, Y.Küçük’ün “Hayır ciddi çocuklar ama şey yapamazlar Deniz çok sıkışık dün 3’e kadar biz çalıştık ondan sonrada ne yaptı bilmiyorum yani epey verimli çalıştık ondan sonra” “Ben onlara bir not gönderirim yani sen bitirdin mi” dediği, Yürütülen soruşturma kapsamında daha önce ele geçirilen delillerden Ergenekon Silahlı Terör Örgütünün halkı kin ve düşmanlığa tahrik etmek amaçlı faaliyetler yürüttüğü tespit edilmiş, örgütün bu faaliyetleri daha önce hazırlanan soruşturma dosyalarında ayrıntılı olarak belirtilmiştir. Şüpheli Yalçın Küçük’ün bu kapsamda yürüttüğü faaliyetleri ortaya koyan delillere bakıldığında; Şüpheli Soner Yalçın’ın imtiyaz sahibi olduğu ODATV’de yapılan aramalarda ele geçirilen bir bilgisayar içerisinde Toplanan Deliller başlığı altında ayrıntılarıyla anlatılan “YALÇIN HOCA İLE GÖRÜŞÜLDÜ.doc” isimli word belgesinin olduğu, bu belgenin içeriğindeki notlardan Yalçın Küçük tarafından ÜNİVERSİTE GENÇLİĞİNİN SOKAĞA İNMESİ yönünde geliştirilen stratejilerin ODATV kadrosuna aktarıldığı anlaşılmıştır. Toplanan Deliller başlığı altında ayrıntılı olarak aktarılan ve Yalçın Küçük tarafından verilen talimatları içeren belgeye bakıldığında, üniversite gençliğinin sokağa dökülmesinin sağlanacağı, yurt geneline yayılacak halk hareketlerinin başlatılmasının hedeflendiği, bu şekilde başlatılacak halk hareketleri sayesinde ülkede kaos kargaşa ortamı oluşturarak hükümetin zor duruma düşürülmesinin amaçlandığı anlaşılmıştır. ODATV isimli internet sitesinde; “Türkiye’de İç Savaş Mı Var”, “Birileri İç Savaş Hazırlığı Mı Yapıyor”, “Yaşananlar Neyin Provası”, “Çelebi Efendi’den 2010 Tahmini”, başlıklı ve benzer haberler yapılarak, halkın kin ve düşmanlığa tahrik edildiği, bu şekilde Yalçın Küçük tarafından verilen talimatların uygulamaya geçirildiği anlaşılmıştır. Yine ODATV’de yapılan aramalarda ele geçirilen aynı bilgisayar içerisinde “toplantı.doc” isimli word belgesinin olduğu, Yalçın Küçük tarafından verilen talimatların bulunduğu bu belgenin içeriğinde, diğer örgütsel notların yanı sıra “Öğrenci gençliğinin mücadele tarihi hakkında Hoca’nın anlattıkları doğrultusunda araştırma yapılacak” şeklinde notların yazılı olduğu görülmüştür. Yürütülen teknik takip çalışmaları sırasında Şüpheli Yalçın Küçük’ün bu faaliyetlerini yaptığı telefon görüşmelerinde de aleni bir şekilde dile getirdiği tespit edilmiştir. Bu durumu ortaya koyan iletişim tespit tutanaklarına bakıldığında; Tape No:16025, 23.01.2011 günü saat:11.07’de Yalçın Küçük’ün L.E. ile yaptığı görüşmede; Gençlik hareketleri ve CHP nin Doğu Perinçek’i Milletvekili adayı göstermesinden bahsederek “Doğu PERİNÇEK’in televizyonu var, gazetesi olacak, interneti var ondan SONRA İYİ BİR ÖRGÜTÜ VAR, GENÇLERİ ÇOK ÇALIŞIYOR BEN DE HEP O GENÇLERLE BERABER OLUYORUM” diyerek Doğu Perinçek ve Türkiye Gençlik Birliği (TGB)’nin gençlik hareketlerinden bahsettiği ve bunun çok önemli olduğunu söylediği görülmektedir. Tape No:15972, 01.02.2011 günü saat:18.33’de Yalçın Küçük’ün Özgür…? ile yaptığı görüşmede özetle; Özgür’ün “hocam ben Tuzla ADD’den arıyorum Özgür” “ADD Tuzla gençlik kolları olarak bir çalışma yapmak istedikte böyle bir dergi” “dün sizi programda izledik dedik hani hemen bir sizinle bir söyleşi falan yapmak” “BİZE BİR YOL GÖSTERMENİZ FİKİR VERMENİZ MAKSATLI” dediği, Y.Küçük’ün Ankara’ya gittiğini ve daha sonra görüşeceğini söylediği anlaşılmıştır. Bu kapsamda yukarıda “Yürütülen Faaliyetler” başlığı altında çok sayıda örnek bulunduğundan burada daha fazla ayrıntıya girilmemiştir. Ergenekon Silahlı Terör Örgütü yöneticisi şüpheli Yalçın Küçük’ün gerçekleştirdiği faaliyetlerden bir diğeri TSK’yı darbe yapmaya teşvik etme amaçlı yürütülen faaliyetlerdir. Yalçın Küçük’ün sık sık darbe söylemlerinde bulunduğu daha önce ele geçirilen delillerle tespit edilmiş ve düzenlenen 2009/565 sayılı iddianamede şüpheli hakkındaki bu veriler ayrıntılı olarak belirtilmiştir. Konu ile ilgili ele geçirilen belgelere bakıldığında; Şüpheli Yalçın Küçük’ün Ankara ilinde bulunan ikametinde yapılan aramada ele geçirilen; (34) ile numaralandırılmış dokümanın içeriğinde; “ORDU ŞİMDİYE KADAR CUMHURİYETİ KURTARMAK İÇİN HAREKETE GEÇTİ, ŞİMDİ, KENDİNİ KURTARMAK İÇİN HAREKETE ZORLANMALIDIR” yazdığı, (71) ile numaralandırılmış dokümanın içeriğinde ise; “ASKERİ MÜDAHALE BAŞLAMIŞTIR. 15 Ekim 2008 dönüm noktasi, ahlaka aykırılar, SİLAHLİ KUVVETLER CUMHURİYET KURTARMAK KENDİNİ KURTARMAK” yazdığı tespit edilmiştir. (1147) ile numaralandırılmış dokümanda el yazısı ile, “El Bombası, Lav, Tarama, Tarama, İki Tank İki Uçak, Demokrasi, Kaos” yazdığı, ve bu kelimelerin ortasında dikdörtgen içinde "Mardin" ibarelerinin yazılı olduğu, İlimizde bulunan ikametinde yapılan aramada ele geçirilen “MOPAK Okul Defteri-Exercise Book” ibareli defterin (95) ve (165) ile numaralandırılmış sayfalarında “13 Ocak 2010, İstanbul’a gittim. Mızrakı uçuruyoruz. Fehmi ile güzel konuşuyoruz. Silivri’ye gittik. Adil Serdar SAÇAN başladı. İyi hazırlanmış, İÇ SAVAŞ ÇIKIYOR. Gitmeden önce Sabri ile buluştuk. Başkaları da vardı. İyi oldu.”, “8 Şubat, CHP SİLAHLI KUVVETLER ÜZERİNE EĞİTİM ÇALIŞMALARIMIZ VAR. Yeni Üniversite açmış durumdayız. İç denge gözetiyoruz. Yeniden doğuyoruz.” şeklinde notların yazılı olduğu tespit edilmiştir. Şüphelinin TSK’yı darbe yapmaya teşvik etme faaliyetleri kapsamında da çalışmalar yaptığı anlaşılmıştır. Bu konuya ayrıntılı olarak “TSK’yı Darbe Yapmaya Teşvik Etme Amaçlı Yürütülen Faaliyetler” başlığı altında yer verildiğinden burada ele alınmamıştır. Şüpheliden 2009 yılında ele geçirilen dokümanlar arasında, Yalçın Küçük’ün bölücü terör örgütü PKK elebaşı Abdullah Öcalan ile birlikte çekilmiş çok sayıda resimlerinin ve video görüntülerinin bulunduğu görülmüş, bu video görüntülerinde PKK Terör Örgütü militanlarına eğitim verdiği ve PKK Terör Örgütüne ait olduğu değerlendirilen toplantılarda PKK Terör Örgütünü övücü konuşmalar yaptığı görüntülerin bulunduğu anlaşılmıştır. Şüpheli Yalçın Küçük ile ilgili elde edilen tüm deliller birlikte değerlendirildiğinde, Abdullah Öcalan aracılığıyla PKK Terör Örgütünü kontrol altına alarak, yönlendirmeye çalıştığı anlaşılmıştır. Tüm bu tespitler Yalçın Küçük hakkında daha önce düzenlenen 2009/565 sayılı iddianamede kapsamlı olarak belirtilmiştir. ODATV çalışanlarına yönelik yürütülen teknik takip çalışmaları sırasında, tutuksuz olarak yargılanan Ergenekon Silahlı Terör Örgütü Yöneticisi Yalçın Küçük’ün örgütün kontrolündeki PKK Terör Örgütüne destek amaçlı faaliyetlerine de aralıksız devam ettiği, ODATV isimli internet sitesi üzerinden de bu doğrultuda yoğun faaliyetlerde bulunduğu tespit edilmiştir. Yalçın Küçük’ün PKK Terör Örgütüne destek amaçlı yürüttüğü faaliyetlere dair yeni elde edilen delillere bakıldığında; ODATV’den ele geçirilen bir bilgisayar hard diski içerisinde bulunan ve iddianamemizin ilk bölümlerinde ayrıntılı olarak anlatılan “HOCADAN NOTLAR.doc” isimli word belgesinde; PKK lehinde haberler yapılması, PKK’yı zayıf gösterecek yayınlardan uzak durulması, şehit cenazelerinin hükümete karşı kullanılması, Öcalan’ın söylemlerinin sürekli gündemde tutulması ve çarpıcı bir şekilde vurgulanması, AK Parti ve Fethullah Gülen cemaatinin kamuoyunda en etkili şekilde PKK üzerinden vurulması için her türlü fırsatın değerlendirilmesi, hükümet aleyhinde haberler yapılması şeklinde özetlenebilecek Yalçın Küçük tarafından verilen örgütsel talimatların bulunduğu görülmüştür. Bu kapsamda çok sayıda haber yapıldığı tespit edilmiştir. Şüpheli Yalçın Küçük’ün ODATV çalışanlarını PKK Terör Örgütüne destek amaçlı yönlendirmesi ile ilgili tespit olunan iletişim tespit tutanaklarında; Konu ile ilgili olarak Tape No:15520, 14.12.2009 günü saat:15.26’da Hüseyin Soner Yalçın ile Yalçın Küçük’ün yaptığı telefon görüşmesinde özetle; Görüşmenin başında bir süre konuştuktan sonra Y.Küçük’ün “… ben bir e önemli bir laf söyledim onu daha önce Denize de söyledim o da merak ediyordu dün akşam e bu kapatma kararı Kandil aldı bu kararı” “KAPATMA KARARINI KANDİL ALDI DEDİM” “Hı o çok önemli bir şey yani onun üzerine hatta Deniz bir şeyler yazabilir ben öyle bir izlenim almadım ama e demek ki benim e hassasiyetimi fazla ciddiye almışlar” dediği, 15.12.2008 günü saat:11.56’da Yalçın Küçük ile Barış Pehlivan arasındaki telefon görüşmesinde özetle; Y.Küçük’ün “nasıl oldu şeyler Barışın bu şifreler ilgi çekti mi” dediği, B.Pehlivan’ın “ÖCALANIN ŞİFRELERİ” dediği, Y.Küçük’ün “evet” dediği, B.Pehlivan’ın “Hocam ilgi çekti çokta önemli bir yazıydı güzel oldu yani” “Şimdi hatta yani Öcalan bir açıklama daha yapmış, onunda ben B. Z.’e söyleyeceğim onuda bir baksın çünkü devam etmiş açıklamasına bayramda” “Bir onada bak... evet evet hocam Kürt şeylerinde var” dediği, Y.Küçük’ün “Yine Yalçın Küçük e yine Yalçın Küçük e referans var mıymış” dediği, B.Pehlivan’ın “Yok hocam Yalçın Küçük’ten ziyade şey yapmış yani” “AKP’ye mesaj yollamış yani Başbakana mesaj yollamış ben bir B. Z.’e söyleyeceğim o yazısı bir dikkatte alsın bence” dediği tespit edilmiştir. Bu görüşmeden sonra ODATV isimli internet sitesinde yapılan yayınlara bakıldığında; B.Z. tarafından yazıldığı anlaşılan “Öcalan'ın Son Açıklamalarının Şifrelerini Çözüyoruz” başlıklı bir yazının bulunduğu, yazının içeriğinde özetle Abdullah Öcalan’ın açıklamalarına yer verilmesinin ardından Öcalan’ın söylemlerinin dikkate alınmaya değer olduğu şeklinde ifadelerin bulunduğu görülmüştür. Şüpheli Yalçın Küçük’ün Ankara ilinde bulunan ikametinde yapılan aramada ele geçirilen (1848) ile numaralandırılmış dokümanın içeriğinde; “Paris 12/2/B.Y” A-1- PKK’dan Kani Yılmaz Almanya’ da 7 yıla mahkum oldu ve tahliye oldu. A-2-PKK'nın Barışcıl Politikası Etkisizdi. A-3- T.C çok kızdı. B-1-Bunu Apo’ya, Tv’de Önermiştim. C-1- Başarılı Bir Sonuç Oldu.” yazdığı tespit edilmiştir. Şüphelinin İlimizde bulunan ikametinde yapılan aramalarda ele geçirilen; (493)’den (495)’e kadar numaralandırılmış dokümanlarda, “3 Haziran 1999, Aziz kardeşim, Veli bey ikimize muz ve karpuz getirmiş, selamı var sana, görüştünüz kısaca zaten, muzu yolluyorum. Karpuzu istediğin zaman haber ver keseriz. APO BAZI TEHDİTLERİN UCUNU MU GÖSTERİYOR. Buluşma olayı ve Demirel’in, Ağar’ın düğününe gitmesini engelledik hikâyesi. Alatlı olayı da öyle, senin ve benim aleyhimize ifade verdiği değerlendirmemi düşün, pek öyle değil!, Yılmaz’ın parlamentodan idam kararı geçerken düşman olmaman için yalan söylüyor. Kısa bir açıklama düşünüyor musun?, Apo, beyaz sarayın sözcüsü kadar tutarlı. ABD’nin hizaya getirmesi gereken bütün ülkeleri suçladı. Yakında Çin HC, Kore DHC, Küba vb. aleyhine de bir şeyler söylerse liste tamam olacak. Selam” yazdığı, (2405) ile numaralandırılmış dokümanda; “Ayrıca, HADEP’İN ÖNÜDE AÇILDI. BUDA BENİM KATKIMLADIR” yazdığı, (703) ile numaralandırılmış dokümanda, “Nazlı Ilıcak’ı konuşturan merkezin imal ettiği ‘Ernk Raporu’ Apoya” yazdığı, (704) ile numaralandırılmış dokümanda, “19.6.99, Yalçın arkadaş, Apo’nun 49 sayfalık savunmasını okudum. İşçi Partisinin görüşlerini noktası virgülüne kullanılan terimlere kadar benimsemiş veya daha doğrusu dile getiriyor. (…) madem İP’nin çözümüne gelecekti 10 yıl önce veya 8 yıl önce silahın önünde eğilmeden kabul etseydi. Yine de faydasını göreceğiz…” şeklinde notların yazılı olduğu tespit edilmiştir. Cumhuriyet Başsavcılığımıza 09.03.2011 tarihinde posta yoluyla gönderilen, “Sayın Savcım” hitabı ile başlayan bir sayfadan ibaret ihbar mektubu ve ekinde bulunan (1) adet CD’nin yapılan incelemesinde; İhbarcının kendisinin İstanbul’da okuyan bir üniversite öğrencisi olduğunu, TGB’ye karşı sempati duymaya başladığını, TGB’nin çoğu etkinliğine bizzat katıldığını, TGB’nin Yalçın Küçük’ü her fırsatta konferanslarına davet ettiğini ve fikirlerine başvurduğunu, özellikle Ocak ayında TGB tarafından Gebze’de düzenlenen konferansta YALÇIN KÜÇÜK’ÜN RESMEN PKK PROPAGANDASI YAPTIĞINI, Yalçın Küçük’ün Akşam Gazetesine çıkarak halen “Apo benim kardeşim” dediğinin belirtildiği görülmüştür. İhbar mektubu ekinde bulunan CD’nin İstanbul Emniyet Müdürlüğü Organize Suçlarla Mücadele Şube Müdürlüğünce yapılan çözümünde ise, Yalçın Küçük’ün kapalı bir yerde verdiği konferansta konuşma içerisinde “Gülen Hareketi HEM MUSUL’DA, HEM DİYARBAKIR’DA (alçalan ses tonu ile) PKK’YI VE ÖBÜRLERİNİN DİBİNİ OYUYOR, OYUYOR DİBİNİ OYUYOR.” şeklinde konuşmalarının bulunduğu video dosyası olduğu tespit edilmiştir. Şüpheli Yalçın Küçük ve ODATV çalışanlarına yönelik yapılan çalışmalarda, şüphelilerin CHP’nin kontrol altına alınıp yönlendirilmesine yönelik faaliyetler yürüttükleri ve bu kapsamda örgütün medya yapılanması ile CHP yönetimine yön vermek için çalışmalar yaparak siyaset, dünyası içerisindeki gelişmelere yön vermeye çalıştıkları tespit edilmiştir. Konu ile ilgili delillere bakıldığında; ODATV’den ele geçirilen bir bilgisayarda bulunan, Toplanan Deliller başlığı altında ayrıntılı olarak yer verilen “Kılıçdaroğlu’na destek zorunlu” ibareleri ile başlayan örgütsel notların yazılı olduğu belge bu durumu desteklemektedir. Konu ile ilgili olarak Yalçın Küçük’ün ikametlerinde yapılan aramada ele geçirilen dokümanlara bakıldığında; Ankara ilinde bulunan ikametinden ele geçirilen (70) ile numaralandırılmış dokümanın içeriğinde; “DOĞU PERİNÇEK İLE KÖLN’DE BULUŞTUK VE BİR PROGRAMDA ANLAŞTIK, 1997 EYLÜL AYINDA,
A)DEMİREL’DEN KURTULMAK B) D. B.’A KURTULMAK C) İ. SELÇUK’A DOKUNMAMAK D)KÜRT SORUNUNU BİTİRMEK” şeklinde notların yazılı olduğu, Şüphelinin ilimizde bulunan ikametinde yapılan aramada ele geçirilen “MOPAK OKUL DEFTERİ” ibareli defterin (25) ile numaralandırılmış sayfasında ise; yine 1997 Yılı Eylül ayında Yalçın Küçük’ün Doğu Perinçek ile Köln’de buluştukları ve bir programda anlaştıklarının yazılı olduğu, bu notların devamında ise; a)DEMİREL İNDİ, b)BAYKALI İNDİRDİK AMA TEKİN ÇIKTI, c)KÜRT SORUNU İLK ÇÖZÜME GELDİ, d)İDAM KALKTI, e)YUMAŞADI. ŞİMDİ DOĞU, ÇOK VERİMSİZ VE ÖNEMSİZ BİR ALANA KAYIYOR.” Şeklinde notların yazılı olduğu, Yine Ankara ilindeki ikametinden ele geçirilen (2251) ile numaralandırılmış dokümanın içeriğinde;“3 Eylül D.Y = ilişik Kesme = A-1- Solu temizleme A-2- Solu değiştirme A-3-Solu yeniden kurma dönemini başlatıyorum B-1- ilişik kesme’dir” yazdığı, Aynı ikamette bulunan “MOPAK Okul Defteri-Exercise Book” ibareli defterin; (150) ile numaralandırılmış sayfasında, “3 Kasım, CHP’Yİ PARÇALADIK. KILIÇDAROĞLU DARBE YAPTI. AKP - B’nin eline geçti. Baykal ve Kılıçdaroğlu ve Gürsel Fethullah ile bağlantıları var.” yazdığı,(154) ile numaralandırılmış sayfasında, “13 Aralık, Kemalizm’den sonra CHP müdafaası yapıyoruz. KEMAL KILIÇDAROĞLU’NU CEPHELEŞTİRMEYE ÇALIŞIYORUZ.” şeklinde notların yazılı olduğu tespit edilmiştir. ODATV çalışanı Şüpheli Barış Pehlivan’ın ikametinden ele geçirilen bir bilgisayar hard disk içerisinde bulunan “22 ve 23 numaralı” video dosyalarının, İstanbul Emniyet Müdürlüğü Organize Suçlarla Mücadele Şube Müdürlüğünce yapılan çözümünde, Yalçın Küçük’ün bir konferanstaki konuşması esnasında kaydedilen görüntülerinin bulunduğu görülmüştür. “22 numara.avi” isimli video dosyası içeriğinde Yalçın Küçük’ün; “29 Nisan’da BİZ BUNLARI KEMAL BEY’E SÖYLEDİK, KEMAL BEY BU REFERANDUMA İYİ ASIL!!! ASILMADI… Bu bir hakimleri ortadan kaldırma işidir dedik, inanmadı Kemal KILIÇDAOĞLU bizim sözümüze, bak tahkikat komisyonu kuruyorlar dedik, Meclisin içinde tahkikat komisyonu kurdular, Özgen’in söylediği o, istediklerini tutukluyorlardı…, 2011 son, aramızda bir doktrin farkı var, biz diyoruz ki KEMAL BEY’İ UYARMAZSAK, DAHA İYİ BİR MÜCADELE YAPMAZSAK, KAYBEDERİZ, KAYBETMEYE DOĞRU GİDİYORUZ” şeklinde beyanlarda bulunduğu, Konu ile ilgili iletişim tespit tutanaklarına bakıldığında; Tape No:15991, 08.02.2011 günü saat 23.31’de Yalçın Küçük ile H.İ.N.’in yaptığı telefon görüşmesinde özetle; H.İ.N.’nin “15-20 gün içinde yapacağız gibime geliyor güzel oldu hocam çok güzel oldu Ankara da şeylerimiz” “KEMAL BEY ile konuşmalarımız var, onları yüz yüze konuşalım” dediği, Y.Küçük’ün “BİZDEN ÇOK ÇEKİNİYOR DEĞİL Mİ” dediği, H.İ.N.’nin de “Çekindiği muhakkak ama bir yandan da seviniyor” “Adam şey acayip bir açmaz içinde” dediği, Tape No: 16044, 16.02.2011 günü saat:13.14 de Yalçın Küçük’ün X Şahıs ile yaptığı görüşmede; Y.Küçük’ün “Görürler onu pazartesi günü” “Gayet açık, biz pazartesi konuştuk” “SALI GÜNÜ KEMAL BEY HEM ERGENEKON’U BENİMSEDİ” “HEM DE DENİZ BEY LE GÖRÜŞTÜ” “BİZ O GÖRÜŞMENİN DEVAMLI OLMASINI İSTEYECEĞİZ” “E Deniz’e de hitap edeceğiz” dediği, X Şahsın “Şimdi şeyle A.K. var bizim eski genel sekreter, Bayındırlık Bakanı onunla görüştüm de” “dedi hocam dedi çok güzel şeyler yapıyor falan işte şeyde” dediği, Y.Küçük’ün “Kurtarılacak Parti” “Biz CHP için çalışıyoruz” “Hakiki eski CHP’yi istiyoruz en azından” “CHP’nin arkadaş arkasında büyük bir cepheyi CHP’nin arkasına koymak istiyorum ben” “Süheyl’i Genel Başkan Yaparım Bundan Korkuyorlar” dediği, Tape No:16045, 16.02.2011 günü saat:13.20 de Yalçın Küçük’ün A.K. ile yaptığı görüşmede; Y.Küçük’ün “Yiğit bir CHP genel sekreteri olarak anıyorum” “İyi oluyor iyi, Kemal Bey salı günleri etkisi hep böyle, bu televizyoncu arkadaşların etkisi, salı günleri etkileniyor” “Biz D.B.'la, Ö.S.'la devamlı görüşmesini istiyoruz, Deniz'i de, Önder'i de çok eleştirdim” “Bu bilmez bilmez adamlara bu koca partiyi, Atatürk'ün partisini nasıl ...” “YENECEĞİZ YENECEĞİZ YENECEĞİZ” dediği, Tape No:16025, 23.01.2011 günü saat:11.07 de Yalçın Küçük’ün L.E. ile yaptığı görüşmede; Y.Küçük’ün “G.T. CHP’nin yanında olamaz hukuken de çok sakıncalı, CHP’yi çok şey yapar” dediği, Tape No:15950, 25.01.2011 günü saat:19.38’de Yalçın Küçük’ün H.İ.N. ile yaptığı görüşmede; Y.Küçük’ün “Süheyl şaşırmış yine Kemal bey de öbür tamamen bizim etrafımız da kapatmak istiyorlar yolu bakalım” “… onlara ben çok şey yapmıyorum ben de aynı şeyden iyi bir iş yaptık” dediği, H.İ.N.’nin “Bence VURDUKÇA DAĞILACAK DAĞILABİLDİĞİ KADAR DAĞILSIN SONRA TOPLARIZ” dediği, Y.Küçük’ün “Yani böyle devam ederiz, televizyonda memnun değil mi dün çok memnundu” dediği, tespit edilmiştir. Örgüt yöneticisi Yalçın Küçük’ün yaptığı yukarıdaki telefon görüşmeleri, Yalçın Küçük’ün CHP yönetimini etki altına alıp yönlendirme faaliyetleri yürüttüğünü açıkça ortaya koymaktadır. Yine Barış Pehlivan’a ait aynı hard disk içerisinde yalcinkucuk2001@gmail.com adresinden, barisp@Odatv.com ve sonery@hurriyet.com.tr adreslerine gönderilmiş e-posta olduğu, e-posta içeriğinde; “Soner, Sevgiler. Dün Süheyl Hoca'ya, Ahu'nun, benden çıkıp kendisine geldiğini ve sonra da görüşmeyi anlattığını aktardım. Çalışkan ve bilgili olduğunu, bu teknik çalışmayı çok iyi yapabileceğini ekledim. G.T. konusunda çok duyarlılar. Dikkat gerektiğini ilave ettim. GURSAL'I, CEHEPENİN PROBLEMİ HALİNE GETİREBİLDİK. Liason-man hali var. Ahu'yu da uyarmıştım. Beni sık arıyordu ve artık arayacağını sanmıyorum. BİZİM GURSAL'I ORTADAN KALDIRDIĞIMIZ KANISI ÇOK YAYGIN, ANCAK, KEMAL BEY'İN İKİZ'İ SAYMAYA DEVAM EDECEĞİNİ SANIYORUM. SONUNDA BİTİRİRİZ. …YK.” şeklinde ifadelerin yer aldığı görülmüştür. Yukarıdaki mail içeriklerinden de anlaşılacağı üzere Yalçın Küçük’ün ODATV isimli internet sitesi çalışanlarına CHP yönetimi ile ilgili haberler yapılması yönünde talimat verdiği ve ODATV isimli internet sitesi üzerinden siyaset dünyasına yön verilmesi faaliyetleri yürüttüğü tespit edilmiştir. Şüpheli Yalçın Küçük ve ODATV isimli internet sitesi çalışanlarına yönelik yapılan çalışmalarda, şüphelilerin CHP’nin kontrol altına alınıp yönlendirilmesine yönelik faaliyetler yürüttükleri, bir taraftan tutuksuz yargılanan ERGENEKON sanıklarını ve istedikleri kişileri CHP yönetimine yerleştirmeye çalışırken diğer taraftan tutuklu bulunan bir kısım ERGENEKON sanıklarını cezaevinden kurtarmak için CHP’den milletvekili adayı göstermeye çalıştıkları tespit edilmiştir. ODATV çalışanı şüpheli Barış Pehlivan’ın ikametinden ele geçirilen bir bilgisayar hard disk içerisinde bulunan “22 ve 23 numaralı” video dosyalarının İstanbul Emniyet Müdürlüğünce yapılan çözümüne bakıldığında, Yalçın Küçük’ün bir konferanstaki konuşması esnasında kaydedilen görüntülerinin bulunduğu görülmüştür. “23 numara.avi” isimli video dosyası içeriğinde ise “Ben 1957’deki Yalçın Küçük’üm, oraya kadar götüreceğim, Doğu Perinçek’i Sevgili Tuncay’ı, Sevgili Balbay’ı, Sevgili Haberal’ı, Büyük komutan Çetin Doğan’ı, büyük komutan Hasan Iğsız’ı meclise sokacaksın, bunu yapacaksın yoksa senin bu… görevine karşı olduğuna inanmayız…, bunlara bırakmayız” şeklinde tutuklu Ergenekon sanıklarının milletvekili yapılarak cezaevinden çıkmalarının sağlanması ile ilgili çalışmalarından bahsettiği görülmüştür. ODATV’den ele geçirilen bir bilgisayar hard diskinde bulunan “hoca.docx” isimli word belgesinin içeriğinde ise; “Son 4-5 gün içerisinde Silivri’de tutulan arkadaşlarımızın milletvekili olmaları halinde oradan kurtulacaklarını bir öneri olarak ortaya atmam, bunun için Devlet Bahçeli ile temas imkanlarını arayacağımı olmam da tahrikleri artırmış durumdadır. Bunlara bir de şu anda Çetin Paşa hazretlerini, Doğu Perinçek’i, Balbay’ı, Tuncay’ı, Haberal’ı, Abdullah Öcalan’ı getiren Atilla Albayı, milletvekili yapılması için ortaya attığım toplumda ve CHP yapısında da çok büyük sevgiyle karşılanan bir önerim var.” şeklinde ibarelerin yer aldığı görülmüştür. Örgüt yöneticisi Yalçın Küçük’ün bu faaliyetleri ile ilgili iletişim tespit tutanaklarına bakıldığında; Tape No:16028, 23.01.2011 günü saat:14.34’de Yalçın Küçük’ün X şahısla yaptığı görüşmede; Y.Küçük’ün “Cumhuriyet’te İzmir İl Örgütü BALBAY’ı istiyor diye bir haber varmış” “Ondan sonra iyi bütün mesele Doğu ile Tuncay’ı da bakıcağız zaten Kemal Bey’e de bu gelmiş görünüyor çok iyi yüklenirsek beceririz” dediği, Tape No:15949, 25.01.2011 günü saat:12.56’de Yalçın Küçük’ün A.Ö. ile yaptığı görüşmede; A.Ö.’nün “Artık hırpalamayın ne olur yani bu Silivri işi çok sıkıntı çıkartacak bakın” dediği, Y.Küçük’ün “Ben başka bir CHP kuruyorum sizin haberiniz yok ondan sonra” “biz tam manasıyla CHP’yi iki haftadır CHP’yi ... e Avrupa'nın en büyük genel başkanı yapacağız, biliyorsunuz bu mesela Yalçın Küçük formülü denilen mesele tutuyor ama çok zor yani Ergenekon'dan Milletvekili Çıkartma İşi” “… dün akşam söyledim başsavcılık hazırladı tebliğnameyi inmek üzere Gürsel’le ilgili” “Evet Yargıtay’da” “onun yerine Kemal Bey’e Şey Önerdim sana yakışır yanına al Deniz Baykal’la Önder’i, başka şeyler söylüyoruz biz” dediği, Tape No:16032, 24.01.2011 günü saat:12.01’de Yalçın Küçük’ün L.E. ile yaptığı görüşmede; Y.Küçük’ün “Süheyl Hoca da gayet iyi ondan sonra biz bizim istediğimiz ülkenin bu tarafında çok canlı bir CHP bir müdafa-i hukuk CHP sine doğru gitmek burada daha emekçi sınıfı gibi yaklaşım olması orada bu akşam çok sürprizli laflarımız olacak sürprizli laflarımız olacak daha birleştirici Kemal beyin de ümit ederim ki hoşuna gider öyle bir mücadeleye götüreceğiz burada Doğu Perinçek de eğer şey yaparlarsa ki orada da formüllerimiz var yani Fransa da komünist partisiyle sosyalist partisi devamlı kavga eder seçimlerde sona doğru yaklaşırlar. Süheyl’in söylediği bunları partiye alma fikri çok önemli” dediği, Tape No:16035, 26.01.2011 günü saat:13.24’de Yalçın Küçük’ün L.K. ile yaptığı görüşmede; Y.Küçük’ün görüşme talebinde bulunarak “Bu Ergenekon'dan Ankara’ya Silivri'den meclise diye benim başlattığım bir şey var ciddi olarak onları da konuşuruz” dediği, Tape No:16036, 26.01.2011 günü saat:16.12’de Yalçın Küçük’ün X Şahıs ile yaptığı görüşmede; X şahsın “Doğu Perinçek’in gönderdiği mektuptan haberiniz var mı?” dediği, Y.Küçük’ün “Yani karşı mı çıkmış” dediği, X şahsın “Karşı çıkmış” “Bu böyle olmaz diyor işte cepheden saldırıyla olurmuş diyor ne demekse o ondan sonra” “işte orda bir sürü adam var daha diyor” dediği, Y.Küçük’ün “Doğu mert hapisçidir ben yatarım bur da yenerim diyor bu gayet açıktır buna hiç bir ama benim bildiğim bu davadan yargılanan Muzaffer Üsteğmen hapishanedeyken İşçi Partisine girdi bizim söylediğimiz birinci nokta budur BUR DA Kİ İNSANLAR PAŞALAR CHP’YE GİRMELİDİR İHTİYAÇLARI VAR içeride dışarıda olması değildir güzel olmuş bu yani DOĞU MERTLİK YAPIYOR” dediği, Tape No:16037, 26.01.2011 günü saat:16.17’de Yalçın Küçük’ün X Şahıs ile yaptığı görüşmede; Y.Küçük’ün “Çetin Paşa öbürü şusu busu ondan sonra partiye girsin dedik ikincisi de bu üçüncü olarak ta düşündüğümüz partiye girsinler ki Muzaffer Üsteğmen girdi ondan sonra ama madem ki bir merkezi seçim çok yakın orda da aday olurlar onun ötesi doğru ha onun ötesinde kesin kez biz şunlara katılmıyoruz PAŞALAR DIŞARIDA BİZ NİYE İÇERDEYİZ DOĞU’NUN SÖYLEDİĞİ BU … Biz bu mantığa katılmıyoruz” “Biz Ulusal kanal’da çok büyük liste söyledik Halil de ben de ama Aydın Doğan medyası bunu Tuncay ile nedir onun adı Balbay’a indirdiler bu yanlıştır biz öyle demiyor Biz Tuncay da bizim ar... Haberal diyoruz Engin Paşa diyoruz Çetin Paşa diyoruz üstelik… Bizim projemizde sadece hapiste olanlar yok ki Çetin Paşa var Engin Paşa var” “Hasan Iğsız var” dediği, Tape No:16039, 27.01.2011 günü saat:13.13’de Yalçın Küçük’ün L.E. ile yaptığı görüşmede; L.E.’nin “Okudunuz mu siz Gerçek Gündem’de Barış arkadaşı” “Size yönelmiş” “İşte Yalçın Küçük’ün önerdiği BU ŞEYLERİN MİLLETVEKİLİ OLMASI ERGENEKON SANIKLARININ OLAYI” “Uzun bir yazı yazmış” “Yani direk sizin öneriniz olduğunu söyleyerek başlamış yazıya zaten” dediği, Y.Küçük’ün “Tamam güzel onu zaten artık kimsenin reddetmesi mümkün değil o ODATV birazdan çıkartacak deşifre ediyor, ondan sonra biz iyi iş yapıyoruz..” dediği, L.E.’nin “Toplumu direnişe çağırmışlar” “İsa Gök ondan sonra Atilla Kart Hamza neydi o Çebi miydi neydi bir herif ondan sonra işte dört beş kişi anayasa komisyonu üyesi miymiş neymiş bunlar” dediği, Y.Küçük’ün “Evet efendim gayet açık CHP sallanıyor CHP bu işten sola gider” dediği, L.E.’nin “CHP’nin çok üstünde bir açıklama bu” dediği, Y.Küçük’ün “Tabi yani ... hallolacak bu işler bunlardan” “YETER BİZE YANİ ŞU ANDA PROJENİN BURDAN GELDİĞİNİ CHP'Yİ SALLADIĞIMIZI KABUL ETTİLER” “Bir saate kadar ODATV’de çıkar” dediği, Tape No:15957, 27.01.2011 günü saat:18.06’de Yalçın Küçük’ün H.İ.N. ile yaptığı görüşmede; Y.Küçük’ün “Halil ODATV Doğu Perinçek’in o açıklamasını yayınlamıştı” “Bende bu gün mülakat verdim o yayınlandı” “Doğu haklı orda bu işi iki kişiye indirgemek bilmem ne bunlar yanlış şeyler” “Şeye de okuyabilirsin gerçek gündemde artık kabul etmişler Yalçın Küçük haklı diye ... yapıyor ama Kemal bey bize dönmüş parti meclisi karar verecek demiş” “ODATV kötü bir şey yazmış onun ... onun üzerine Doğu Perinçek’te böyle diye o bir haftadır onları koymuşlar biz bu gün düzelttik onu DOĞU İLE BENİM ARAMDA HİÇBİR FARK YOKTUR AYNI LAFI SÖYLÜYORUZ ben HASAN IĞSIZ CHP GİRMELİDİR VE BAKAN OLMALIDIR dedim bu tutuklu değil ki” “Ben Çetin Doğan şu bakan olmalıdır tutuklu değil ki Engin Paşa değil ki biz Edip Paşa’yı söylüyoruz tutuklu değil ki biz evvela bu meseleyi CHP’nin güçlenmesi çok değerli insanların kazanılması şeklinde söyledik sonra seçim yaklaşınca bunu bulduk Buda Çok İyi Bir Formüldür Siz Hâla Hâla Haberal’ı İçeride Mi Tutacaksınız çok güzel laflar bu pazartesi devam edeceğiz bunlara” dediği, Tape No:15963, 29.01.2011 günü saat:09.52’de Yalçın Küçük’ün L.E. ile yaptığı görüşmede; bir süre MHP’ye katılan Balyoz Davası sanığı Engin Alan’dan bahsettikleri ve Y.Küçük’ün “Bu çok müthiş bir şey güzel” “Bizim yolumuzu açar ondan sonra Kemal bey iyice sallanacak değil mi” “PROJEDE DOĞU PERİNÇEK’İN DURUMU ÇOK ÖNEMLİ … DOĞU PERİNÇEK’İ DIŞINDA TUTACAK Bİ ÇÖZÜM ÇÖZÜM OLMAKTAN UZAKLAŞIR bizim buradaki amacımız makul bir çözüm bulunursa bütün solun bu seçimlerde CHP’yle desteklemesi” dediği, Tape No:15990, 08.02.2011 günü saat:13.45’de Yalçın Küçük’ün O.F. ile yaptığı görüşmede; O.F.’nin “Ben şeydeyim grup, gruptayım işte Deniz bey’le gruba geldim” dediği, Y.Küçük’ün “Halil Deniz Bey’le görüşecek” “Halil bana söyledi meclise gidiyorum” “Odasına çıkacağım O ÖNERİYİ ŞEKLEN DE YAPACAKLAR…” dediği, Tape No:15991, 08.02.2011 günü saat 23.31’de Yalçın Küçük ile H.İ.N.’nin yaptığı telefon görüşmesinde özetle; H.İ.N.’nin “BEN DENİZ BEYLE DE GÖRÜŞTÜM” “KEMAL BEYLE DE GÖRÜŞTÜM” “Güzel görüşmeler oldu” “Anlatırım onları” “Fakat şu Oğuz Fidan var ya” “Çok kaliteli bir adam ya” dediği, Y. Küçük’ün “Arkadaşımız” dediği, H.İ.N.’nin “Deniz bey çok selam söyledi size” dediği, Y. Küçük’ün “O programında işte öyle dedi böyle dedi ama zannediyorum 15, 20 içinde yapacağız” “İstiyor benim bildiğimi” dediği, H.İ.N.’nin “15-20 gün içinde yapacağız gibime geliyor güzel oldu hocam çok güzel oldu Ankara da şeylerimiz” dediği, Tape No:16052, 21.02.2011 günü saat:15.59 da Yalçın Küçük’ün X Bayan/M.F. ile yaptığı görüşmede; Y.Küçük’ün “ben sizi bi ziyaret etmek istiyorum” “Bu seçimlerde devlet Bahçeli’yle Kemal Beyle görüşme önerilerim var onlarda televizyonlardan kabul ettiler Ergenekon’dan işte milletvekili adayı çıkartma onlarda aday istediler bu konuda ben size bilgi vermek istiyorum” “Tavsiyeleriniz varsa alırız” dediği, M.F.’nin “Onaltı nasıl üstat” dediği, Y.Küçük’ün “Harika onaltı da geliyorum Baroya” dediği, M.F.’nin “Onaltıda şeye Abeme” “Abem efendim Danıştayın yanında Ankara Barosu” dediği, Tape No:16020, 22.02.2011 günü saat:10.56 da Yalçın Küçük’ün L.E. ile yaptığı görüşmede; Bir süre aralarında CHP’de yaşanan gelişmeler hakkında konuştuktan sonra Y.Küçük’ün “Devlet Bahçeli Ye Teşekkürlerimi Arz Edeceğim Bu Engin Alan Meselesinde” dediği, L.E.’nin “DTP’den randevu aldınız mı hocam siz” dediği, Y.Küçük’ün “Aldım aldım aldım İstanbul’da buluşacağız galiba ondan sonra ÖDP bilmem ne ile Ankara barosu başkanı ile İstanbul’da da şimdi söylerim onlarda biz büyük bir iş yapıyoruz sonunda hiç bir şey kalmazsa İşçi Partisi ile DSP’yi yan yana getiririm CHP’den bir grup da hangi liste ile gideceği o size kalmıştır o hale getirmek istemiyorum” “Benim burada söylediğim CHP ise budur devam edeceğim direniş dediniz direnişenle direnenlerle olur topak şekerleri ile olmaz ki” “BALBAY’da dedi” dediği, L.E.’nin “BALBAY'ın kisini biraz şey gördüm ben çok net göremedim de” “A.B.’a teklif ediyorlar ondan sonra ama ötekiler gelince bize daha başvuran olmadı” dediği, Y.Küçük’ün “Dün akşamdan sonra ilk defa listeyi telafuz ettim ben” dediği, Tape No:16021, 22.02.2011 günü saat:11.31 de Yalçın Küçük’ün H.İ.N. ile yaptığı görüşmede; Y.Küçük’ün “Çok iyi bir iş yapıyoruz bir şekilde kırılmak istemiyorum seçim sonuçlarına kadar başıma da vursalar yapacağım” “Birazdan Devlet Bahçeli’yi arayacağım özel kalemine teşekkür edeceğim Engin Alan’ın adaylığını kesinleştirdi ondan sonra” “Gayet DSP ile randevularımı aldım ondan sonra dünde ilk defa söyledik bizi ayrı bir liste çıkartmaya zorlamayın dedik eninde sonunda DSP ile İşçi Partisi izdivacını alıp oraya belki başkalarını katacağız başka çare yok çünkü bu adam o sözler belki izlememişindir Deniz Baykal’ındır, freni patlamıştır Kemal Kılıçdaroğlu’nun” dediği tespit edilmiştir. Yürütülen teknik takip çalışmaları sırasında Ergenekon Silahlı Terör Örgütü sanıklarının milletvekili yapılması için Yalçın Küçük’le birlikte diğer ODATV çalışanlarının da faaliyetlerde bulundukları, bu kapsamda ODATV üzerinden de konunun gündemde kalması ve kamuoyunu etkileme amacıyla çok sayıda haber yapıldığı tespit edilmiştir. Bu kapsamda soruşturma dosyasında yer alan haber tespit tutanağı ve eklerine bakıldığında; ODATV isimli internet sitesinde; “Tuncay Özkan Milletvekilliği İstiyor”, “Balbay Milletvekili Olursa Cumhuriyet’i Bırakacak mı?”, “Milletvekili Seçilseler Bile Yargılanacaklar”, “Özkan Ve Balbay Milletvekilliği Adaylığı Tartışmalarına Ne Diyor”, “İlhan Cihaner’den İlk Seçim Açıklaması”, “Balbay’ın Milletvekilliğine Yeni Bir Formül Bulundu”, “Kılıçdaroğlu Cihaner’i Niye Aday Yapmadı” başlıklı ve benzer yazılar yayınlandığı anlaşılmıştır. Bütün bu delillerin haricinde şüpheli Yalçık Küçük’ün İstanbul ilindeki adresinde yapılan aramada bulunarak el konulan dokümanların yapılan incelemesinde, (1) ile numaralandırılmış, üzerinde “MOPAK Okul Defteri-Exercise Book” ibaresi bulunan defterin; (11) ile numaralandırılmış sayfasında, “Balbay'ın günlükleri internette yayınlandı. ŞENER PAŞA MÜDAHALE YOLLARINI ARIYOR. 1997 yılında başlandığı anlaşılıyor. 28 Şubat 1-9 Mart olarak görünüyor.” yazdığı, (13) ile numaralandırılmış sayfasında, “Küçük yayın evi kuruluşu kararını kesinleştirdik. Devrim büyük ortak, İpek genel müdür, büyük bir iş ve BALBAY günlükler için önemli, ODATV’ye konuştum. Bir müdahale programı var.” yazdığı, (58) ile numaralandırılmış sayfasında, “ART ve CNN özel yayın yaptık. CNN çok izlenmiş çok beğenilmiş, BİR GÜN SONRA HURŞİT PAŞA MEMNUNİYETİNİ BELİRTTİ.” yazdığı, (107) ile numaralandırılmış sayfasında, “27 Şubat, Çetin Paşa, Engin Paşayı tutukladılar… Hem üzücü hem sevindirici, 28 Şubat, Çetin Doğan hapse giderken mücadele yeni başlıyor demiş…” yazdığı, (117) ile numaralandırılmış sayfasında, “5 Nisan, dün Pazar olmasına rağmen orduyu yeniden tutukladılar. Orgeneral Çetin Doğan… Harp Akademileri Komutanı… Pek çok Amiral Emekli Korgeneral Engin Alan da var. YENİ YOL BULMALIYIZ. DGM’lere özel yargıç atamışlardı. Devleti koruyorlardı. Şimdi koruyanların devleti değişti. Eski devleti tutukluyorlar. 8 Nisan, orduyu tutukluyorlar Genel Kurmay rahatsız gözükmüyor yazdığı, (16) ile numaralandırılmış, üzerinde “Mopak Okul Defteri” ibaresi bulunan (23) ve (24) ile numaralandırılmış sayfalarda, “Dün Yargıç Yeşim hanım, Gülseven ve Fevzi ile Kumsal’da yemek yedik. İlginç, idari yargıda hala ülkesinin düşünenler varmış, sevindirici. Yeşim hanım, GÜLSEVEN, bizi bilip bizden olmayanlar… ben neden bizden olmadıklarını biliyorum. İyi bir yemekti…” yazdığı, (511) ile numaralandırılmış dokümanda, “20 Nisan 99, …D.B.’yi söylemiştim sana MİT bağlantılı, birikimsiz ve yeteneksizi nasıl şişiriyorlar. VELİ BEY bir telgraf çekmiş, üzülmüş, yolluyorum. Okursun…” yazdığı, Şüpheli Yalçın Küçük’ün Ankara ilindeki adresinde ele geçirilen (1849) ile numaralandırılmış dokümanda; “A-2-Batı Çalışma Grubu, bir ‘Parti’ olarak görünüyor. A-3-Merkezi Deniz Kuvvetleridir” yazdığı tespit edilmiştir. Şüpheli’den ele geçirilen “GİZLİ” ibareleri belgelerle ilgili çeşitli kurumlarla yapılan yazışmalar neticesinde alınan cevaplara “Devlet Güvenliğine İlişkin Bilgi Ve Belgelerin Temin Edilmesi” başlığı altında yer verilmiş olup burada tekrar ele alınmamıştır. Soruşturma kapsamında elde edilen delillerde; Yalçın Küçük'ün PKK/KONGRA-GEL terör örgütü ve liderini övücü talimatlarını Soner Yalçın ve diğer örgüt üyelerine vermiş olduğu, bu faaliyetlerin Ergenekon Silahlı Terör Örgütünden bağımsız olarak değerlendirilmesi halinde şüphelinin bu eylemi suçu ve suçluyu övme kapsamındadır. Ancak şüpheli Yalçın Küçük'ün bu faaliyetlerini ülkede kaos ortamı oluşturmak amacıyla yaparak Ergenekon Silahlı Terör Örgütü amacı ve faaliyetleri doğrultusunda gerçekleştirdiği anlaşılmakla, bu eylemler örgüt yöneticiliği içerisinde değerlendirilmiştir.
Yukarıda ayrıntılarıyla sunulan bütün bilgi ve belgelerdeki delillere göre şüpheli Yalçın Küçük'ün; -Ergenekon Silahlı Terör Örgütü yöneticisi olduğu, örgütün genel stratejileri ve amaçları doğrultusunda diğer örgüt üyelerini talimatlarla yönlendirdiği, -Kaos ortamı oluşturmak amacıyla halkı kin ve düşmanlığa tahrik ettiği, -Devletin güvenliği veya iç ve dış siyasal yararları bakımından niteliği itibarıyla gizli kalması gereken bilgileri temin ettiği, -Yasaklanan bilgileri temin ettiği, -Adil yargılamayı etkilemeye teşebbüs ettiği, -Örgüt yöneticisi sıfatıyla diğer şüphelilerin işlemiş olduğu özel hayatın gizliliğini ihlal ettiği anlaşılmakla,
Üzerine atılı eylemlerine uyan; TCK.’nın 314/1, Terörle Mücadele Kanunu'nun 5. maddeleri, TCK.'nın 216/1, 327/1, 334/1 ve 288. maddeleri, TCK.'nın 314/3 ve 220/5. maddeleri delaletiyle TCK.'nın 134/1. maddeleri gereğince cezalandırılması ve hakkında TCK.'nın 53 ve 58/9. maddesinin uygulanması talep edilmiştir.
2) ŞÜPHELİ HÜSEYİN SONER YALÇIN:
değiştirŞüpheli 14.02.2011 günü yakalanarak gözaltına alınmış, İstanbul Organize Suçlarla Mücadele Şube Müdürlüğünde susma hakkını kullanmış, 17.02.2011 günü ise Savcılığımızda ayrıntılı ifade vermiştir. Savcılığımızda alınan ifadesinde özetle; Yalçın Küçük’ü entelektüel bir aydın olarak tanıdığını, sık görüşmediğini, yazılarını ve televizyonda yaptığı programları takip etmeye çalıştığını, aralarında ast-üst ilişkisi bulunmadığını, son dört yılda Yalçın Küçük’le iki cenazede görüştüğünü, Yalçın Küçük’le herhangi bir iş birliği yapmadığını, Yalçın Küçük’ün kendilerini yönlendirmediğini, Ergenekon davasıyla ilgilenmediğini, bazı örgüt dokümanlarında bahsedilen medya kuruluşları oluşturulması ve medya kuruluşlarının kontrol altına alınması hususlarını ilk kez duyduğunu beyan etmiştir. Doğu Perinçek, Hikmet Çiçek ve Serhan Bolluk’u 2000’e Doğru Dergisi’nde çalıştığı (1987-1994) dönemden tanıdığını, hakkında isnat edilen suçlamaları kabul etmediğini beyan etmiştir. Şüpheli Hüseyin Soner Yalçın her ne kadar ifadesinde, Yalçın Küçük ile görüşmediğini, samimiyetinin olmadığını kendisine herhangi bir şekilde haber yaptırmadığını beyan etmişse de ODATV’den ele geçirilen belgelere ve telefon görüşmelerine bakıldığında beyanlarının aksi bir durum söz konusu olduğu, aralarında hiyerarşik bir ilişkinin var olduğu ayrıca Yalçın Küçük’ün ERGENEKON Terör Örgütünün amaç ve hedefleri doğrultusunda belirlenen yayın stratejileri çerçevesinde Soner Yalçın ve birlikte hareket ettiği diğer şahıslara talimatlar verdiği anlaşılmıştır. Bu durumu gösterir delillere bakıldığında; Tape No: 15561,18.01.2010 günü saat:17.16’da Hüseyin Soner Yalçın ile Yalçın Küçük’ün yaptığı telefon görüşmesinde özetle; görüşmenin başında bir süre sohbet ettikten sonra Y.Küçük’ün “NOTLARIMI ALIYOR MUSUN” dediği, S.Yalçın’ın “ALIYORUM ALIYORUM hatta çocuklara söyledim ama şimdiki çocuklarla diyalog kurmak çok zor. bu İsrail meselesinde bir telefon röportajı yapın dedim” dediği, Y.Küçük’ün “Ben onları BENİMLE BAĞ KURDUĞU YOK ben sadece böyle dakik yazışmayı öğretiyorum, biraz şöyle oldu 3 tane olağanüstü güzel yazı hazırladılar, ben bir iki daha düzeltme önermiştim en azından ikisi yayınlansın ben onların üstüne yapayım, çünkü onların güzel yazılarına haksızlık olmasın” dediği anlaşılmıştır. Bu görüşmede özellikle Yalçın Küçük’ün “Notlarımı alıyor musun” diye sorarak, bahsettiği konu yukarıda “Toplanan Deliller” başlığı altında ayrıntılı olarak anlatılan belgelerdeki talimat içerikli örgütsel notlardır. Tape No:15760,07.12.2009 günü saat:14.17’de Hüseyin Soner Yalçın ile Yalçın Küçük’ün yaptığı telefon görüşmesinde özetle; S.Yalçın’ın “İyiyim hocam işte uğraşıyoruz ODATV’yle vesaire” “Nasıl gözüküyor girebiliyor musunuz zaman bulabiliyor musunuz bakıyor musunuz” dediği, Y.Küçük’ün “Bakıyorum ayrıca bana Almanya’dan öbür taraftan da gönderiyorlar ancak ben çocuklara da söyledim bu çok ciddi bir Silivri bir iki sayfa önemli duruşma günlerini vermek çok yararlı olabilir bu gün adliyedeydim ordaki hakimler söyledi başka bi ... yok ODATV de olabilir hafta sonu Ferda Hanım ve Osman Paksüt ile birlikte yemek yedik Osman bey böyle bir ihtiyaçtan bahsediyor ben bizim Hasan Fehmiye söyledim” “Ona şunu da anlattım ki yani sizin vaktinizi almaz genç bir avukat çok parlak bi avukat gidiyor oraya” “Sizdeki arkadaşlardan biri bağlantı..ondan alırsa çok çok yararlı olur” dediği, S.Yalçın’ın “Çok iyi olur çok iyi olur çünkü savunmaları kimse vermiyor medyada” “biz bi yerden bulduk teğmenin savunmasını koyduk” dediği, Tape No:15520,14.12.2009 günü saat:15.26’da Hüseyin Soner Yalçın ile Yalçın Küçük’ün yaptığı telefon görüşmesinde özetle; Görüşmenin başında bir süre konuştuktan sonra Y.Küçük’ün “BU SABAH SİLİVRİYEDE UĞRADIK, ÜSTADIMLA KONUŞTUM... HALLEDECEKLER” dediği, S.Yalçın’ın “Hı güzel” dediği, Y.Küçük’ün “Gayet iyi olacak e yalnız Barışa söylemişler bir büroya gel konuşalım diye, doğrusu ben birde bu tarafta onların vereceği bilgilerde yazıcak birisini düşündüm ama henüz bulamadım siz de bulabilirsiniz belki” dediği, S.Yalçın’ın “E Barış yapar bunu” dediği, Y.Küçük’ün “E efendim biraz daha Hukukçu olsa iyi olur” “Olmazsa o yapacak zaten”“…ben geçen hafta şu anda önemli karar alan yerin ikinci adamıyla yemek yedim o da böyle bir şeye ihtiyaç duyuyor karısıyla beraber” dediği ve görüşmenin devamında S.Yalçın’ın “E BİRAZ ÇOCUKLARDAN ŞİKAYET EDECEĞİM ZEREN VE DENİZDEN” “YAZI YAZMIYORLAR YAZI YAZMIYORLAR ODATV’YE” dediği, Y.Küçük’ün “He yazarlar orada bir şey ancak BELKİ BENİM SÖZLERİMİ BİRAZ ÇOK DAHA FAZLA CİDDİYE ALIYOR OLABİLİRLER bunlar şimdi bir televizyonda da program yapıyorlar” “….Televizyon kolay bir iş değil…”yani hayatlarını beni endişeye sevk edecek ölçüde ODATV’ye vakfetmiş durumdalar” “...ben söylerim tamam” dediği, S.Yalçın’ın “haftada bir yazsınlar bize” dediği, Y.Küçük’ün “Yazarlar canım ben öyle bir izlenim almadım yani sadece benim bu endişelerimi demek ki fazla büyütmüşler onu ... yaparız tamam” “Hiç bir sorunun olmasın orada daha insanlarda bulunur e Ankara’daki çocuklarda var onlarda yazabilir” dediği, Tape No:15547, 07.01.2010 günü saat:12.39’da Hüseyin Soner Yalçın ile Yalçın Küçük’ün yaptığı telefon görüşmesinde özetle; Y.Küçük’ün “…Akşam bir yemekteydim ondan sonra bu Demirören onlar da vardı onlar ile de oturduk şey yaptık, şimdi o yemekte ki durum bu alıcılar açısından Milliyet Vatan ve Star televizyonunun satışı kesin” “Şimdi yine o şartlardan bir tanesi Hürriyetin eski binasında almışlar bu herhalde Cağaloğlu'ndaki bina” “Onu bir kontrol edebilirsiniz asıl önemlisi şartları çok enteresan şartları var bunlardan bir tanesi buradaki kimselerin hiç biri Aydın Doğan’ın diğer gazete ve televizyonlarına geçemeyecek” “Veyahut ta gidebilirlerse Karamehmet’e şuraya buraya gidecekler” “Veya bırakacaklar bunun ötesinde kendileri açısından da bu şartların dışında Uğurun mutlaka kalmasını istiyorlar….” “SENİNLE KONUŞAYIM İSTEDİM Kİ SEN GEREKLİ BİR TARTIYI YAPARSIN ONA GÖRE...” dediği, Tape No:15515, 10.11.2009 günü saat:15.34’de Hüseyin Soner Yalçın ile Yalçın Küçük’ün yaptığı telefon görüşmesinde özetle; Y.Küçük’ün “İYİ BİR ARASINLAR DA Bİ BİZİM GÖRÜYORSUN DEĞİL Mİ MÜLAKATLARIMIZ ÇOK DOĞRU ÇIKTI DEĞİL Mİ” dediği, S.Yalçın’ın“evet evet evet, bugün mü arasınlar yarın mı arasınlar” dediği, Y.Küçük’ün “Bugün dışardayım yarın birgün arasınlar” “DAHA İYİ YAPSINLAR Bİ ORDUYU YAPALIM BİR KÜRTLERİ” “Yeni laflar söyledik bu bir Pirus zaferidir dedik” “Onları yapalım” dediği tespit edilmiştir. Söz konusu telefon görüşmelerine bakıldığında Soner Yalçın’ın Yalçın Küçük’ün talimatları ile hareket ettiği açıkça anlaşılmaktadır. Bunun yanında, Soner Yalçın her ne kadar ifadesinde; Yalçın Küçük’le sık görüşmediğini, kendisiyle son 4 yılda 2 cenazede görüştüğünü beyan etmişse de yukarıda kısaca belirtilen telefon görüşmeleri ve ele geçirilen delillerin bu durumun aksine işaret ettiği anlaşılmıştır. Konu ile ilgili delillere bakıldığında; ODATV’den el konulan dokümanların yapılan incelemesinde; üzerinde “blocknote” ibaresi bulunan not defterinin, (192) ile numaralandırılmış sayfasında “Yalçın Küçük (ctesi)” ibarelerinin yazılı olduğu, ODATV’de Soner Yalçın’ın çalışma masası ve kitaplık bölümünden ele geçirilen 01’den 166’ya kadar numaralandırılmış ajandanın (93) ile numaralandırılmış sayfasında; “Yalçın KÜÇÜK Pazar günü randevu” ibarelerinin yazılı olduğu, (94) ile numaralandırılmış sayfasında “Yalçın KÜÇÜK” ibarelerinin yazılı olduğu görülmüştür. Tape No:15473, 24.06.2009 günü saat:10.28’de Soner Yalçın ile X Şahsın yaptığı telefon görüşmesinde özetle; S.Yalçın’ın “Ee büroya uğrayacağımda YALÇIN KÜÇÜK GELECEK ONUNLA BİR YERE GİDECEĞİZ işte onun saatini bilmiyorum” dediği, X Şahsın “Haaooo Yalçın Küçük geldiyse” “Yalçın Küçük’le uzun sürer” dediği, Tape No:15528, 29.12.2009 günü saat:14.25’te Hüseyin Soner Yalçın ile Yalçın Küçük’ün yaptığı telefon görüşmesinde özetle; S.Yalçın’ın “Biz oturuyoruz hocam bekliyoruz” dediği, Y.Küçük’ün “Bende …Bulundum Ordan Geliyorum…” dediği, Tape No:15529, 29.12.2009 günü saat:15.41’de Hüseyin Soner Yalçın ile Doğan…?isimli şahsın yaptığı telefon görüşmesinde özetle; S.Yalçın’ın “YALÇIN HOCAM’LA FALAN Bİ LOKANTADAYIZ oradan yemeği yiyoruz sonra geleceğiz” dediği anlaşılmıştır. Yapılan açık kaynak çalışmalarında ise; 19.09.2010 tarihinde Ulusal Kanal’da yayınlanan “Kalemler ve Kılıçlar” isimli programda Soner Yalçın ile ilgili olarak; “Şimdi Biz SONER’LE ÇOK İYİ ARKADAŞIZ. Arkadaş Olduğumuz Gibi İş Birliği Yaptık” “Bulgularımın bir kısmı olur. KENDİM YAZMAM. ORTAĞIM SONER’E VERİRİM.” dediği tespit edilmiştir. Yine, 14.01.2011 günü TRT Haber’de yayınlanan “Büyük Takip” isimli programda Yalçın Küçük’ün bir yerde yaptığı konuşmada, “Türkiye’de bir müdahalenin dış dengeleri vardır. Dış istekleri, nedir o belgeler, Mossad Başkanı diyor ki, Türk ordusu ne kadar sene, hangi zamana kadar sessiz kalacaktır? SONER’E, DİĞERLERİNE, YALÇIN’A NOT GEÇTİM ÜSTÜNÜ KAPATIYORUM, ETRAFINIZA BAKIN, YALÇIN HOCA BİZE DEDİ Kİ, İSRAİL TÜRKİYE’DE, İSRAİL’DE OLDUĞUNDAN DAHA GÜÇLÜDÜR.” dediği tespit edilmiştir. Hüseyin Soner Yalçın’ın, Ergenekon Silahlı Terör Örgütüne yönelik soruşturma kapsamında hakkında işlem yapılan birçok şahıs ile de irtibatlı olduğu anlaşılmıştır. Konuyla ilgili verilere bakıldığında; Tape No:15486, 02.07.2009 günü saat:16.55’de Hüseyin Soner Yalçın ile Adnan Akfırat’ın yaptığı telefon görüşmesinde özetle; A.Akfırat’ın “Soner merhabalar Adnan Akfırat ben” dediği, S.Yalçın’ın “Oo Adnancım ne var ne yok” “Geçmiş olsun” dediği, A.Akfırat’ın “Vallaah onlara geçmiş olsun ben şeyde on yedi kilo verdim beş yaş” “Gençleştim gençleştim” “Sana teşekkür etmek için arıyorum” dediği, S.Yalçın’ın “Ne demek ya bunun teşekkürümü olur GÖREV YA BU” “İte kopuğa bu ülke bırakılır mı yav o kadar da değil yani” dediği, A.Akfırat’ın “Bırakılmaz doğru GÜZEL YAZILAR YAZDIN İYİ TAVIRLAR ALDIN ÇOK SAĞOL ÇOK TEŞEKKÜRLER” dediği, Tape No:15511, 21.10.2009 günü saat:21.22’de Hüseyin Soner Yalçın ile Ünal İnanç’ın yaptığı telefon görüşmesinde özetle; görüşmenin başında bir süre sohbet ettikten sonra Ü.İnanç’ın “Sen benden Erbakan Dosyasını istedin ben istemeye istemeye sana verdim” “Çünkü geleceğine inanmıyordum aaa eksiksiz geldi anlatabiliyo muyum” “şimdi benim sana söyleyeceğim şu” “pazartesiyi mutlaka ara ayır” “BİŞEYLER VAR ANLATMAM LAZIM SANA” “Güzel bişeyler” dediği, S.Yalçın’ın “Pazartesi yemek yiyecez tamam” dediği anlaşılmıştır. Sanık Ünal İnanç’tan el konulan dijital verilerde; Yalçın Küçük ve Hurşit Tolon’un da isminin bulunduğu “DANIŞMANLARIMIZ” isimli listede Hüseyin Soner Yalçın’ın da isminin yazılı olduğu, Yine bugüne kadar haklarında işlem yapılan ERGENEKON şüphelilerinin TİB dökümlerinin yapılan incelemesinde, Hüseyin Soner Yalçın’ın Şüpheliler Doğu Perinçek, Gürbüz Çapan, Bedrettin Dalan, Güler Kömürcü, Erhan Göksel, Vedat Yenerer, Erol Mütercimler, Serhan Bolluk, Mustafa Ali Balbay, Hüseyin Nazlıkul, Adil Serdar Saçan, Turhan Çömez, Ayşe Yüksel, Erol Manisalı, Sinan Aydın Aygün, Mehmet Haberal ile telefon irtibatının olduğu tespit edilmiştir. Hüseyin Soner Yalçın’ın Ergenekon Silahlı Terör Örgütü adına faaliyetler yürüttüğünü; ODATV’den ele geçirilen bilgisayar hard diskleri içerisindeki belgelerde ortaya koymaktadır. Ele geçirilen ST3120827AS_4MS1TF89 seri numaralı hard disk içerisinde, örgütün temel dokümanlarından “Fabrikatör, Mafia, MİT/Medya Ve Ajan Gazeteciler, Panzehir, Reosta, Televizyon Analiz Yönetim Ve Geliştirme Projesi, Ulusal Medya 2001” Ve “Ulusal Medya 2010” isimli doküman ile birçok örgütsel notları içerikli dokümanlar ve talimatların bulunduğu anlaşılmıştır. Bu talimat içerikli notların bir kısmında örgüt yöneticisi Yalçın Küçük tarafından verilen talimatlar olduğu, bir kısmında Hüseyin Soner Yalçın tarafından birlikte hareket ettiği ODATV çalışanlarına verilen talimatlar olduğu, bir kısmında ise örgütün hedef ve amaçları doğrultusunda ODATV’de ne şekilde haber ve yayın yapılması gerektiği ile ilgili talimatlar olduğu görülmüştür. Söz konusu dokümanların yukarıda Toplanan Deliller başlığı altında ayrıntılı olarak izahatı yapılmıştır. Söz konusu dokümanlara genel olarak bakıldığında; “Ulusal Medya 2010” isimli örgütsel dokümanında örgütün Medya yapılanmasını yeniden şekillendirmek ve özellikle Ergenekon davasının görüldüğü süreçte medya organlarının ne tür stratejiler uygulayacağını belirlemek amacıyla hazırlanan örgütsel bir doküman olduğu anlaşılmıştır. Bilirkişilerce yapılan incelemelerde belgenin “soner” isimli kullanıcı tarafından son olarak kaydedildiği tespit edilmiştir. “toplantı” isimli örgütsel dokümana bakıldığında “Hocayla toplantı” başlığı altında Yalçın Küçük’ün talimatlarını içeren örgütsel notlar olduğu görülmüştür. Bu talimatlar arasında; “Hocanın talimatıyla arkadaşların ve toplantıların deşifre olmaması için Deniz Hakyemez-Deniz Hakan, Sait Çakır da - Sadi Çakırhan isimlerini kullanacak. Soner ve Batum’a yönelik eleştirilere karşı anında reaksiyon verilecek, Hoca İkisine De Güveninin Tam Olduğunu Söyledi.” şeklinde notların olduğu görülmüştür. Şüphelilerin telefon görüşmelerine ve mail yazışmalarına bakıldığında söz konusu talimatları doğrular nitelikte deliller olduğu görülmüştür. Şüpheli Barış Pehlivan’dan el konulan bir bilgisayar içerisindeki; baristerk@yahoo.com adresinden, yalcin_kucuk@hotmail.com, yalcinkucuk2001@gmail.com, sonery@hurriyet.com.tr, barisp@Odatv.com adreslerine gönderilen 27.05.2010 tarihli e-postada; “Sevgili Hocam, Soner Bey ve Barış Pehlivan ile sizin ODATV'de yazan arkadaşlara müstear isim önerinizi konuştuk…Bu konuyu müstear isim önerdiğiniz arkadaşlarla da konuştuk, ancak onlar bu kararın nedenini bilmediklerini ve nihayetinde sizinle konuşmamız gerektiğini söylediler” “SİZİN İÇİN BİR SAKINCASI YOKSA arkadaşlarımızın müstear isimle çalışma yapmaları konusunda ODATV’yi muaf tutabilir miyiz” şeklinde yazıların olduğu görülmüştür. Her iki belgede de ODATV için müstear isim kullanma konusu bağlamında benzerlik olduğu anlaşılmaktadır. Bilirkişilerce yapılan incelemelerde; “toplantı” isimli belgenin oluşturulma tarihinin 25.04.2010 olduğu, ODATV’de müstear isim kullanılmasıyla ilgili olarak Yalçın Küçük’e gönderilen mailin tarihinin 27.04.2010 olduğu anlaşılmıştır. Bu tarihler ve belgelerin içeriği göz önünde bulundurulduğunda Yalçın Küçük’ün bazı ODATV yazarlarının müstear isim kullanması ile ilgili olarak talimatlar vermesi üzerine Hüseyin Soner Yalçın’ın ve diğer örgüt üyelerinin konuyu kendi aralarında konuyu değerlendirdikleri, ve iki gün sonra yapılan değerlendirmenin sonucunu Yalçın Küçük’e bildirdikleri anlaşılmıştır. Yine Tape No:16046’da kayıtlı, 17.02.2011 günü saat:10.33’de Yalçın Küçük’ün L.E. ile yaptığı telefon görüşmesinde özetle; bir süre Soner Yalçın’ın gözaltına alınmasıyla ilgili konuştukları ve sonrasında Y.Küçük’ün “Çok dikkatlidir, yani Soner zaten Yiğit’e de söylemiş 1,5 senedir yüz yüze gelmedik demiş doğru, ben meşgulüm, ben sokağa çıkamıyorum, o büyüdü arada çok nadir şeylerde NOTLA KONUŞUYORUZ, Mesela bazıları çok karşı çıktılar, bana da gönderdiler BEN DE ONLARA NOT GÖNDERDİM, SONER’E VE SÜHEYL’E TAM GÜVENİM TAMDIR DİYE, … Ona da gönderdim ona cevap geldi böyle bi dostluğumuz devam ediyor, öbür taraftaysak biz televizyonlarda söyledik biz dedik SONER’LE HER ŞEYİ BERABER YAPARIZ” dediği tespit edilmiştir. “toplantı” isimli belgedeki “Soner ve Batum’a yönelik eleştirilere karşı anında reaksiyon verilecek, Hoca ikisine de güveninin tam olduğunu söyledi.” şeklindeki söylemler ile Yalçın Küçük’ün telefon görüşmesindeki söylemlerinin bire bir aynı içerikte olduğu anlaşılmıştır. “Soner Bey’den Gelen” başlıklı örgütsel dokümana bakıldığında içeriğinde Hüseyin Soner Yalçın’ın talimatlarını içeren örgütsel notlar olduğu görülmüştür. Bilirkişilerce yapılan incelemelerde belgenin “soner” isimli kullanıcı tarafından oluşturulduğu tespit edilmiştir. “Kılıçdaroğlu’na destek zorunlu” ibaresi ile başlayan örgütsel dokümana bakıldığında içeriğinde özetle; Hüseyin Soner Yalçın’ın “Kemal Kılıçdaroğlu’na destek olunması, Halk Tv’nin satın alınması için Deniz Baykal engelinin aşılması, Müyesser Yıldız’ın Hanefi Avcı ile ilgilenmeye devam etmesi” hususlarında vermiş olduğu örgütsel talimatların olduğu görülmüştür. Bilirkişilerce yapılan incelemelerde belgenin “soner” isimli kullanıcı tarafından oluşturulduğu ve aynı tarihte “soner” isimli kullanıcı tarafından son olarak kaydedildiği tespit edilmiştir. “KOZ” isimli örgütsel dokümana bakıldığında Hüseyin Soner Yalçın’ın Kaşif Kozinoğlu’ndan gelen belgelerin kullanılması ile ilgili talimatlarının olduğu görülmüştür. Bilirkişilerce yapılan incelemelerde belgenin “soner” isimli kullanıcı tarafından oluşturulduğu ve aynı tarihte “soner” isimli kullanıcı tarafından son olarak kaydedildiği tespit edilmiştir. “Org Mu” isimli örgütsel dokümana bakıldığında Hüseyin Soner Yalçın’ın Orgeneral Bilgin Balanlı’nın hakkındaki haberlerle ilgili olarak anında cevap verilmesi ile ilgili talimatlarının olduğu görülmüştür. Bilirkişilerce yapılan incelemelerde belgenin “soner” isimli kullanıcı tarafından oluşturulduğu ve aynı tarihte “soner” isimli kullanıcı tarafından son olarak kaydedildiği tespit edilmiştir. “Hanefi”isimli örgütsel dokümana bakıldığında Hüseyin Soner Yalçın’ın Hanefi Avcı tarafından yazıldığı iddia edilen “Haliçte Yaşayan Simonlar” isimli kitapta Ergenekon Silahlı Terör Örgütünün hedef ve amaçları doğrultusunda hangi konuların yer alması gerektiği ve bu bağlamda kitabın yazım süreci ile ilgili talimatlarının olduğu görülmüştür. Bilirkişilerce yapılan incelemelerde belgenin “soner” isimli kullanıcı tarafından oluşturulduğu ve aynı tarihte “soner” isimli kullanıcı tarafından son olarak kaydedildiği tespit edilmiştir. “Nedim” isimli örgütsel dokümana bakıldığında Hüseyin Soner Yalçın’ın Nedim Şener’in ne şekilde hareket etmesi gerektiğine dair talimatlarının olduğu görülmüştür. Bilirkişilerce yapılan incelemelerde belgenin “soner” isimli kullanıcı tarafından oluşturulduğu ve aynı tarihte “soner” isimli kullanıcı tarafından son olarak kaydedildiği tespit edilmiştir. “Sabri Uzun” isimli örgütsel dokümana bakıldığında Hüseyin Soner Yalçın’ın, Sabri Uzun adına kitap çıkarılması için ikna edilmeye çalışılması, Nedim Şener’in bu konuda Ahmet Şık’la görüşmesi şeklinde talimatlarının olduğu görülmüştür. Bilirkişilerce yapılan incelemelerde belgenin “soner” isimli kullanıcı tarafından oluşturulduğu ve aynı tarihte “soner” isimli kullanıcı tarafından son olarak kaydedildiği tespit edilmiştir. “HOCADAN NOTLAR” başlıklı örgütsel dokümana bakıldığında Yalçın Küçük’ün talimatlarını içeren örgütsel notlar olduğu görülmüştür. Talimatlarda PKK Terör örgütünü ve elebaşısını destekleyici mahiyette yayın yapılması, PKK ve elebaşısını zayıf gösterecek haberlerden kaçınılması, şehit haberlerinin öne çekilmesi ve yazılarda şehit haberleriyle birlikte komutanlar içeride vurgusunun yapılması şeklinde notlar olduğu anlaşılmıştır. Bilirkişilerce yapılan incelemelerde belgenin “soner” isimli kullanıcı tarafından oluşturulduğu, “soner” isimli kullanıcı tarafından son olarak kaydedildiği tespit edilmiştir. ODATV’den el konulan bu dokümanlara bakıldığında Hüseyin Soner Yalçın’ın imtiyaz sahibi olduğu ODATV isimli internet sitesinin Ergenekon Silahlı Terör Örgütünün medya yapılanmasında çok önemli bir konumda olduğu anlaşılmaktadır. Yine birçok dokümanının oluşturucusu ve son kaydedicisinin “soner” olması da bu durumu pekiştirmektedir. Hüseyin Soner Yalçın’ın Ergenekon Silahlı Terör Örgütünün medya yapılanması içerisinde yürüttüğü faaliyetler aşağıda ayrıntılı olarak anlatılacaktır. ODATV’de yapılan aramalar sonucu elde edilen delillerin yapılan incelemesi sonucunda; Hüseyin Soner Yalçın ve diğer örgüt üyelerinin Yalçın Küçük ile toplantılar yaptıkları, yapılan bu toplantıların sonucunda halkın tahrik edilerek ülkede kaos ve kargaşa ortamı oluşturulması amacına yönelik örgütsel kararlar aldıkları tespit edilmiştir. Hüseyin Soner Yalçın’ın imtiyaz sahibi olduğu ODATV isimli internet sitesinde yayınlanan haberlere bakıldığında; bir taraftan PKK terör örgütü elebaşısının bir kısım açıklamalarını halkı sokağa dökmek amaçlı yayınladıkları, diğer taraftan da ülkemizde sanki bir iç savaş varmış algısı oluşturmayı hedefledikleri anlaşılmıştır. Bu kapsamda soruşturma dosyasında yer alan haber tespit tutanağı ve eklerine bakıldığında; ODATV isimli internet sitesinde;“Öcalan Diyarbakır'daki Kürtlere, Mısır'daki Gibi Sokağa Çıkın Dedi” “Türkiye’de İç Savaş Mı Var” “Birileri İç Savaş Hazırlığı mı Yapıyor” “Yaşananlar Neyin Provası” “Çelebi Efendi’den 2010 Tahmini” başlıklı ve benzer haberler yapıldığı görülmüştür. “ULUSAL MEDYA 2010” isimli örgüt dokümanında, “Saldırıların bilinçli olarak TSK ve Yüksek Yargı başta olmak üzere Anayasal Kurumlara karşı yürütüldüğü işlenmelidir” şeklinde bir strateji belirlendiği, Bilinçlendirme” isimli örgütsel dokümanda Türk Silahlı Kuvvetlerinin ve diğer zinde kuvvetlerin göreve çağrılması gerektiğinden bahseden yazılar olduğu, teRTEmiz” isimli belgede ise; “TSK’yı tahrik edici yayınların yapılması, ilgili konularda köşe yazarlarına destek verilmesi” şeklinde notların yazılı olduğu görülmüştür. Soruşturma kapsamında elde edilen delillerden ve ODATV’nin yayınlarından, bu planın aynı şekilde uygulamaya konulduğu ve Türk Silahlı Kuvvetlerini darbe yapmaya teşvik eden çok sayıda yayınlar yapıldığı, Soner Yalçın’ın da bu konuda yoğun bir şekilde faaliyet yürüttüğü tespit edilmiştir. Soner Yalçın tarafından dönemin Genelkurmay Başkanı İlker Başbuğ’a hitaben yazıldığı anlaşılan, 01.07.2009 tarihinde ODATV’de “SÜRECİ ANALİZ EDEMEDİNİZ” başlığı ile yayınlanan yazıda özetle; Hüseyin Soner Yalçın’ın Ergenekon davası sürecinin TSK’ya yönelik yürütülen psikolojik bir savaş olduğundan bahsettiği, TSK’nın hiçbir dönemde bu kadar büyük bir saldırıyla karşı karşıya kalmadığını belirttiği, devamında; “Paşam! Gerçeği yazmak zorundayız: Kuşatılmış durumdasınız. "İşgal Güçleri" İzmir'e asker çıkarmış, İstanbul'u işgal etmiştir. Önünüze Sevr haritası'nı koymalarına çok vakit yoktur.” şeklinde ifadelere yer vererek TSK’nın dişe diş savaşması, yeni konsepte uygun karşı adımlar atması gerektiğine vurgu yapılan ifadelerin bulunduğu anlaşılmıştır. Tape No:15488, Hüseyin Soner Yalçın’ın, O.E. ile yaptığı telefon görüşmesinde Soner Yalçın’ın yazdığı bu yazı ile ilgili olarak dönemin Genelkurmay Başkanı İlker Başbuğ ile görüşmek üzere Ankara’ya davet edildiğinden bahsettiği, görüşmenin devamında O.E.’nin “BEN SANA DEDİM AMA ŞEY DİYE O MEKTUBU CİDDİYE ALACAK DİYE DEDİM DÜN SANA DİYORSUN” dediği, S.Yalçın’ın “ALSIN ABİ” dediği tespit edilmiştir. ODATV’de “Süreci Analiz Edemediniz” başlığıyla yayınlanan yazının içeriği ile, 2009/1570 sayılı soruşturma kapsamında, Ergenekon Silahlı Terör Örgütü Sanıkları Alperen Erdoğan, Burak Düzalan, Yakut Aksoy ve Tarık Ayabakan tarafından kullanılan Kocaeli ili Değirmendere İlçesi Yüzbaşılar Mahallesi İstiklal Caddesi Paksan Apt. No:60 D:6 sayılı adreste ele geçirilen kingston marka flash bellekte yer alan “PASAM.doc” isimli belgenin içeriğinin birebir aynı olduğu anlaşılmıştır. Belgenin son kayıt tarihinin 28.06.2009 olduğu tespit edilmiştir. Belgenin son kayıt tarihinin ODATV’de yayınlanan haberden üç gün önce olması dikkate şayan bir husus olup; Ergenekon Silahlı Terör Örgütünün derin bir yapılanmaya sahip olduğuna işaret etmektedir. Şüpheli Barış Pehlivan’ın ikametinden ele geçirilen bir bilgisayar içerisinde, Soner Yalçın’a ait “sonery@hurriyet.com.tr” adresinden gönderildiği anlaşılan e-postada; “DUYURU: Önce bunu haberleştireyim dedim sonra sizinle paylaşmaya karar verdim. Dün Genelkurmay Başkanı Başbuğ, Başbakan ve Cumhurbaşkanı ile görüştü. BAŞBUĞ KÖŞK GÖRÜŞMESİNDE TSK İÇİNDE BİR DARBE HAZIRLIĞI OLDUĞUNA İKNA MI OLDU? Ya da gerçekten AKP Hükümeti'ni düşürmek için emir komuta zincirine bağlı olmayan yani 27 Mayıs gibi bir darbe hazırlığı mı vardı? Bugün yapılan bu ikinci operasyonu nasıl değerlendireceğiz? YA DA BİRİLERİ HALA İNADINA ASKERLERİ KIŞLADAN MI ÇIKARMAYA ÇALIŞIYOR? Evet Ya TSK'yı gözden düşürme operasyonu Başbuğ'u da etkisiz hala getirerek sürüyor SY ” şeklinde ifadelerin yer aldığı görülmüştür. Soner Yalçın’ın ikametinde yapılan aramada bulunarak el konulan (154) ile numaralandırılmış dokümanda “BEN BUNA KESİNLİKLE İNANIYORUM TÜRKİYE’DE BİR DARBE OLACAKTIR. ZAMANINI BİLMİYORUM AMA OLACAK. BAK KÜRT SORUNU YÜZÜNDEN DARBE OLMAZDI O ZAMAN AVRUPA AYAĞI KALKARDI. KİMSEYE BİR ŞEY ANLATAMAZDIM. AMA FUNDAMENTALİZM ÖNLEMEK İÇİN YAPILABİLİR.” şeklinde notların yazılı olduğu görülmüştür. Yine Soner Yalçın’ın ikametinden el konulan 44’den 51’e kadar numaralandırılmış daktilo yazısı dokümanlarda; Soner Yalçın tarafından yazıldığı anlaşılan bir yazı olduğu, söz konusu yazının “İşte darbeciler! yine darbe tartışmaları yapılıyor. darbe için ne kadar da çok neden var. darbeyi kim yapacak. albayları bırak özel savaş subaylarına bak.” ibareleri ile başladığı, Yazının devamında, son günlerde siyasi sohbetlerin yapıldığı her ortamda “Darbe olacak mı?” tartışmaların olduğu, ekonomik kriz, siyasi bunalım, şeriat tehlikesi, Kürt meselesi, Kıbrıs sorunu gibi bir çok darbe nedenin olduğundan bahsedildiği, devamında “Bugün Türk Silahlı Kuvvetleri bünyesindeki Albaylar muhtıra verebilirler mi? Emir komuta zinciri dışında darbe yapabilirler mi?” sorularıyla ilgili yazıların yer aldığı, Bu çerçevede TSK’da muhtıra, darbe ve benzeri hareketlerin merkezindeki gücün Kara Kuvvetleri olduğu, 30 Ağustos 1993 Yüksek Askeri Şurasının TSK için bir dönüm noktası olduğu, bu şurada 62’li 370 Albayın emekli edildiği, bu Albayların 27 Mayıs hareketinin TSK’daki son temsilcileri şeklinde yazılar olduğu, Yazının devamında “Özel Savaş Subayları” başlığı altında, Türkiye de emir komuta zinciri dışında askeri bir harekatın olma ihtimalinin düşük olduğu, ancak Güneydoğu da görev yapan askeri özel savaş subaylarının istisna olduğu, son yıllarda Özel Savaş Subaylarının terfi ettirilmesinin rastlantı olmadığı belirtilerek “Kürt sorunun çözümünde Hükümet ile Genelkurmay’ın anlaşmasının önemli olduğu… bölgede savaşan subaylarında onayının alınması gerektiği belirtiliyor. Aksi taktirde savaşan özel savaş subaylarının tehlikeli hareketlere girişebileceği yorumları yapılıyor. Güneydoğu da Cumhurbaşkanı Demirel’i TBMM Başkanı Cindoruk’u bile dinlemeyen güçlerin emir komuta zinciri dışında hareket edeceği düşünülüyor” yazdığı tespit edilmiştir. Yine bu kapsamda soruşturma dosyasında yer alan haber tespit tutanağı ve eklerine bakıldığında; Hüseyin Soner Yalçın’ın imtiyaz sahibi olduğu ODATV isimli internet sitesinde; “Orduya Karşı Yeni Bir Komplo Mu” “Orduya Karşı Vietnam Taktiği” “TSK Amerikancı Darbeye Karşı Çıkabilecek Mi” “TSK’ya Saldırılar Bitti Mi” “İşte Aşama Aşama TSK’nın Tasfiye Projesi” “Hedefte Yaş Kararları Mı Var” “Askeri Şuraya Darbe Mi Yapılıyor” “Hükümet TSK İçinde Darbeye mi Hazırlanıyor” “AKP Genelkurmay'ı Düelloya Davet Ediyor” “AKP’nin Seçim Kartı Yine Asker” “İşte Orduya Yapılan Komplonun Belgesi” “Başbuğ’a “Genç Subaylar Rahatsız Mı” Diye Sorduk” “Genelkurmay Başkanı Sanık Olur mu” “Camiyi Bombalayacak Orduyu Lağvedelim; Yerine İslam Ordusu Kuralım Ne Dersiniz” başlıklı onlarca yazılar yayınlandığı, bu yazıların içeriklerine bakıldığında, başlıklarından da anlaşılacağı üzere TSK’yı darbe yapılması yönünde tahrik edici ifadeler içerdiği anlaşılmıştır. Yine konuyla ilgili olarak Hüseyin Soner Yalçın’ın yapmış olduğu telefon görüşmelerine bakıldığında; Tape No:15770,Hüseyin Soner Yalçın’ın, Barış Pehlivan ile yaptığı telefon görüşmesinde özetle; Barış Pehlivan’ın Yalçın Küçük ile yaptığı telefon röportajından bahsederek Yalçın Küçük’ün söylediklerini aktardığı, bu bağlamda B.Pehlivan’ın “İlber Ortaylı şey demişti hatırlarsanız Türk tarihinde aslında darbeler vardır...” “ONU SAVUNDU VE ASLINDA AKP’NİN ASKERİ ORAYA GÖTÜRDÜĞÜN SÖYLÜYOR 27 MAYISLA ŞUANKİ SÜRECİ KARŞILAŞTIRDI VE AKP NİN ASLINDA HANİ ŞEYİ DARBEYE DOĞRU YOL ALDIĞINI ONU ORAYA SÜRÜKLEDİĞİNİ SÖYLÜYOR” “Yani ... yani o şey ikinci bölüm daha çok konuşulacak gibi” dediği, Hüseyin Soner Yalçın’ın da söz konusu röportajın ODATV’de haber yapılmasını istediği, söz konusu röportajın ODATV’de“O Albayların Günahları Büyük” başlığıyla yayınlandığı anlaşılmıştır. Bütün bunların yanında Hüseyin Soner Yalçın’ın darbeye zemin hazırlama faaliyetlerini sadece ODATV bünyesinde yapmadığı, aynı zamanda irtibatlı olduğu bazı medya mensuplarına da bu doğrultuda haberler yaptırdığı anlaşılmıştır. Bu durum şahsın O. E.’le yapmış olduğu görüşmelerde açıkça görülmektedir. Konuyla ilgili telefon görüşmelerine ve görüşmeler neticesinde kaleme alınan yazılara “Türk Silahlı Kuvvetlerini Darbe Yapmaya Teşvik Etme Amaçlı Yürütülen Faaliyetler” başlığı altında yer verildiğinden burada tekrar yer verilmemiştir. ODATV’den ele geçirilen dijital veriler içerisinde bulunan “HOCADAN NOTLAR” başlıklı belgede Yalçın Küçük’ün talimatlarını içeren örgütsel notlar olduğu, bu notlara bakıldığında diğer notlarla beraber; “İMRALI’DAN GELENLERİ ÇARPICI BİR ŞEKİLDE VURGULA…PKK özdeştir Kürtler, Kürtlerin tek sözcüsü.…Kürtlerle konuşulacaksa PKK ile konuşulacak… Satır aralarında vurgulayalım.” şeklinde notların da olduğu görülmüştür. Soner Yalçın’ın imtiyaz sahibi olduğu ODATV isimli internet sitesinde yayınlanan haberlere bakıldığında; Yalçın Küçük’ün bu talimatlarının aynen yerine getirildiği, PKK terör örgütü elebaşısının yaptığı hemen hemen her açıklamasına haber değeri atfedilerek yer verildiği, bu haberlerin veriliş şekline bakıldığında, terör örgütü elebaşısını eli kanlı bir katil değilde sanki bir sivil toplum örgütü lideriymiş gibi masumane bir görüntü ile lanse edilmeye çalışıldığı, böylelikle Terör Örgütü elebaşısının açıklamaları ve söylemlerinin kamuoyunda kabul ettirilmeye ve normalleştirilmeye çalışıldığı anlaşılmıştır. Bu kapsamda soruşturma dosyasında yer alan haber tespit tutanağı ve eklerine bakıldığında; Hüseyin Soner Yalçın’ın imtiyaz sahibi olduğu ODATV isimli internet sitesinde; “Öcalanla Artık Siyasiler Görüşüyor” “Öcalan Ergenekon Konusunda Özeleştiri Yaptı” “Öcalan dan Özür Dile Başbakan!” “Öcalan Yakalanmasa Dünya Kupasını Nerede İzleyecekti” “Öcalanın Açıklamaları Çok Tartışılacak” “Öcalan Cemil İpekçi Defilesi Hakkında Ne Düşünüyor” “Öcalan Baykal Komplosuna Ne Dedi” “Öcalan Erdoğanı Nasıl Zorluyor” “Öcalandan Devlet Bahçeliye Destek” “Öcalan Genelkurmaya Ne Yazdı” “Kılıçdaroğlu'nun Rakibi Baykal Değil Öcalan'dır” Öcalan'ın Son Açıklamalarının Şifrelerini Çözüyoruz” “Öcalan Başbakan İle Aynı Fikirde” “Mayın Tartışmasına Öcalan Da Katıldı” başlıklı ve benzer haberler yapıldığı görülmüştür. Yine aynı belge içerisinde; “ÖRGÜTÜ ZAYIF GÖSTERECEK YAYINLARDAN UZAK DUR. PKK’YLA İLGİLİ SIKINTI ÇIKARACAK HABER YAPILMAMASI KONUSU” yazdığı görülmüştür. ODATV’de çıkan haberlere bakıldığında şüphelilerin bu talimata dikkat ettiği ve özellikle PKK terör örgütünü zayıf gösterecek herhangi bir şekilde haber yapmadığı görülmüştür. Hatta ODATV’deki bir bilgisayarda bulunan mail kaydı, bu konuda ne kadar duyarlı ve dikkatli hareket ettiklerini açıkça ortaya koymuştur. ODATV’den el konulan “HDT725025VLAT80_VF2100R1214ZYM" seri numaralı hard disk içerisindeki “0C1E2120-00000963.eml” isimli, barisp@Odatv.com adresinden sonery@hurriyet.com.tr adresine gönderilen, 22 Haziran 2010 tarihli ve “kıymet nadir” konulu e-postada; “Kıymet Nadir'in yeni yazısı çok sertti. Karar veremedim, Terkoğlu'na görüşünü sordum; "Bunlar Kürt meselesinde söyleyeceklerimizi maalesef küçültür." dedi. Haklı Tarafı var. Son olarak siz de bakar mısınız?” şeklinde ifadelerin yer aldığı görülmüştür. E-posta ekinde yer alan Msword dosyasında, Kıymet Nadir Bindebir isimli şahıs tarafından kaleme alınan bir yazı olduğu, yazı içerisinde PKK Terör Örgütü tarafından cinsel taciz, tecavüz ve şiddete maruz kalan kadınlar ile suiistimal edilen çocukların anlatıldığı görülmüştür. Dolayısıyla Kıymet Nadir Bindebir tarafından kaleme alındığı bilinen ve ODATV de yayınlanmak üzere gönderilen yazıda, PKK terör örgütü aleyhine ifadeler bulunması nedeniyle Barış PEHLİVAN’ın bu durumu Barış Terkoğlu ile değerlendirdiği ve ayrıca Soner Yalçın’a da mail yolu ile göndererek onunda fikrini almak istedikleri, ancak kendilerinin bu yazının yayınlanmasına sıcak bakmadıklarını ifade ettikleri anlaşılmıştır. Yine, ODATV’den el konulan “HDT725025VLAT80_VF2100R1214ZYM" seri numaralı hard disk içerisindeki “31AD4908-00000C43.eml” isimli e-posta belgesinde, Soner Yalçın tarafından Barış Pehlivan’a gönderilen mail olduğu, mailin içeriğinde, “Kıymet Nadir Bindebir bizde yazmayı niye bırakmıştı?” yazdığı, bu sorunun hemen üstünde de Barış Pehlivan tarafından Soner Yalçın’a cevap şeklinde gönderilen mailin olduğu, bu mail içeriğinde de, “PKK'lı kadınların s.. hayatlarını yazmıştı ve siz istememiştiniz. Uygun bir dille anlattık ama ne yazık ki kadın da ondan sonra küstü...” şeklinde ifadelerin yer aldığı görülmüştür. Söz konusu dijital verilere bakıldığında Hüseyin Soner Yalçın, Barış PEHLİVAN ve Barış Terkoğlu’nun Yalçın Küçük tarafından verilen talimatlara uygun olarak hareket ettikleri, PKK Terör Örgütü tarafından cinsel taciz, tecavüz ve şiddete maruz kalan kadınlar ile ilgili yazıya ODATV de yer vermedikleri anlaşılmıştır. Öte yandan Hüseyin Soner Yalçın’ın ifadesinde 1987-1994 yılları arasında çalıştığını belirttiği “2000’E DOĞRU” isimli dergi ile ilgili yapılan çalışmalarda, Soner Yalçın’ın ifadesinde belirttiği gibi o yıllarda dergide Ankara Şefi olarak görev yaptığı, derginin o yıllardaki sayılarının incelendiğinde ise bugün ODATV isimli internet sitesinde yapıldığı gibi PKK terör örgütü ve elebaşısının yoğun bir şekilde propagandasını yaptığı ve böylelikle terör örgütüne doğrudan destek verdiği, diğer taraftan da Türk Silahlı Kuvvetlerini tahkir ve tezyif eden yayın politikası izlediği anlaşılmıştır. Hatta soruşturma kapsamında ifade veren Gizli Tanık Deniz’in beyanlarında; 1986-1987 yıllarında Abdullah Öcalan’ın Bekaa Vadisinde bulunan Helve kampında bulunduğu sırada gazeteci ve siyasi kimliği olan Doğu Perinçek’in röportaj adı altında geldiğini, ilgisini çeken ilk olayın Doğu Perinçek’in Abdullah Öcalan tarafından bizzat karşılanması ve askeri tören yapılması olduğunu, kendisine kampta bir oda tahsis edildiğini, Doğu Perinçek’in bu kampta 10 gün kadar kaldığını, bir başka ilgisini çeken olayın ise; Abdullah Öcalan’ın hiçbir misafiri ile bir defadan fazla birlikte yemek yemediği halde, Doğu Perinçek’in kaldığı süre boyunca bütün yemekleri birlikte yediklerini, diğer bir ilgisini çeken olayın ise Abdullah Öcalan’ın kendisi ile görüşmeye gelen herkesle görüştüğünü, yüzüne karşı güzel söyler söylediğini, ancak gittikten sonra da arkasından “ajan, işbirlikçi yada benden yararlanmaya geldi” şeklinde sözler söylediğini, fakat Doğu Perinçek hakkında övücü sözler söylediğini, Bu görüşmeden sonra Doğu Perinçek’in bu görüşmeyi kitap haline getirip yayınladığını ve ayrıca Abdullah Öcalan’la yaptığı röportajı Aydınlık dergisinde dizi halinde yayınladığını, böylelikle o dönemde varlığı yokluğu çok fazla hissedilmeyen Abdullah Öcalan ve PKK örgütünün Türkiye siyasetinde gündeme gelmesini ve Türkiye içerisinde örgütün taban bulmasını sağladığını, gerçi 15 Ağustos 1984 olayları ile örgüt adını Türkiye’de hissettirmişse de daha sonra yapılan operasyonlarla ağır darbeler aldığını, siyaseten de sıkışmış bir durumda olduğunu, yayınlanan bu görüşmenin adete örgüt için bir can simidi haline geldiğini, bu röportajın yayınlanması ile Doğu PERİNÇEK örgütün ikinci lideri konumuna geldiğini ve yayınladığı bu kitap örgüt mensuplarının evlerindeki kitaplıklarda yerini aldığını beyan etmiştir. Bu kapsamda yapılan arşiv araştırmasında 2000’E DOĞRU dergisinin o yıllardaki sayılarıyla ilgili hazırlanan Tespit Tutanağı ve eklerinde bulunan haberlere bakıldığında; “PKK Modernleşme Kararı Aldı” “Doğuda Kitle Hareketi” “Burası Şırnak” “İki Toplu Mezar Daha” “PKK Ordulaşıyor” “Gerilla Barınamasın Diye Ordu Ormanı Yakıyor” “MİT Ajanı Öldürecekti. Üruğ’u Apo Kurtardı” “Halk Kürt Sorununda Tavizden Yana” “Türk Basınında İlk Kez 2000’e Doğru” “Gerillayla Üç Gün” “Kürt Sorununda Devlet Terörü İflas Ediyor” “Demokratik Çözüm Dayatıyor” “Gerillalar Albayın Kapısından Nöbetçiyi Dağa Kaldırdı” “Irak Ve İran’da Kürtler Savaşa Hazırlanıyor” “İşte Türkiye'deki PKK Kampları” “2000’e Doğru Bölgedeydi. PKK’nın Kıskaç Hareketi” “Abdullah Öcalan Perinçek’e Anlattı” “Bende Kürtlük Aşkı Yok” “Abdullah Öcalan Perinçek’e Anlattı:2” “Türkiye Halkıyla Birleşeceğiz” “Perinçek Geçen Hafta Görüştü. Apo’nun Tampona Cevabı” “Perinçek Bekaa’da Öcalan İle Görüştü-2” “Perinçek Bekaa’da Öcalan İle Görüştü-3” başlıklı ve bunlara benzer haber ve yazıların olduğu görülmüştür. Dolayısıyla ilk olarak özellikle 1988-1989 döneminde; Kürt kökenli vatandaşlarımızın Türk Silahlı Kuvvetlerine ve Türkiye Cumhuriyetine karşı nefret hissi uyandıracak, PKK’ya toplumsal destek sağlayacak ve PKK’nın çok güçlü olduğu izlenimi uyandıracak nitelikte yayınlar yapıldığı, İkinci olarak; Gizli Tanık DENİZ’in beyanlarında geçtiği üzere Doğu PERİNÇEK’in Abdullah ÖCALAN ile görüşmesi ve bu görüşmeyi dergide yayınlayarak PKK’nın Türkiye’de gündemleşmesini sağlaması ve PKK terör örgütünün Türkiye’de taban bulmasını sağlamaya yönelik yayınlar yapıldığı tespit edilmiştir. ODATV’de yapılan aramalarda ele geçirilen “teRTEmiz” isimli belgede AKP aleyhinde ODATV’de yayınlanan haberlerin muhtevasının ne şekilde olması gerektiğine dair planların yazılı olduğu görülmüştür. ODATV’de yayınlanan yazılara bakıldığında söz konusu belgede belirtilen stratejiler doğrultusunda çok sayıda haber yapıldığı anlaşılmıştır. Konuyla alakalı olarak gerçekleştirilen faaliyetlere “Siyaset Dünyasına Yön Vermek Amaçlı Yürütülen Faaliyetler” başlığı altında ayrıntılı olarak yer verildiğinden burada tekrar ele alınmamıştır.. Siyaset dünyasına yön verilmesi faaliyetleri kapsamında Soner Yalçın’ın gerçekleştirdiği telefon görüşmelerine bakıldığında; Tape No:15466, 17.06.2009 günü saat:13.30’da Hüseyin Soner Yalçın ile X Şahsın yaptığı telefon görüşmesinde özetle; Görüşmenin başında bir süre sohbet ettikten sonra S.Yalçın’ın“Çok içe dönmüştünüz iyi oldu parti için” dediği, X Şahsın “Parti için iyi olabilir beni ilgilendirmiyor benim ne işim var partiyle martiyle ya” dediği, S.Yalçın’ın “YA BIRAK KORKMA ŞU TELEFON DİNLENİYOR DA ŞÖYLE KONUŞAYIM DA BÖYLE KONUŞAYIM BİRAZCIK DİK DURUN BE KARDEŞİM YA BU NEDİR YA” “Artık şu GENEL BAŞKANLIĞINI ALMA ZAMANI GELDİ BIRAK ŞU AKADEMİSYENLİĞİ FALAN TAMAM” dediği, X Şahsın “Ben alırsam sende geliyor musun yanıma” dediği, S.Yalçın’ın “Gelirim sen gel de geleyim yeter ki sen de” dediği, Tape No:15449, 22.05.2009 günü saat:20.18’de Hüseyin Soner Yalçın ile Erol…?’un yaptığı telefon görüşmesinde özetle; S.Yalçın’ın “Abi bizim bi ODATV'miz var internet sitemiz” “Milletin anasını belliyoruz orda” dediği, Erol’un “Tamam peki bu CHP ne olur iyi olur mu CHP” “biz zaten CHP’liyiz Baykal dan daha iyi bir lider var mı?” dediği, S.Yalçın’ın “Yok abi yok bu kadar bilgili deneyimli ERGENEKON DA Kİ TAVRI FALAN ÇOK İYİ” “abi bizim görmediğimiz o Türkiye çok sağa kaymış” “TÜRKİYE NİN İŞTE %25 İ VAR ABİ BAŞKA YOK GÜCÜMÜZ YANİ” “ÖBÜR TARAFTAN DA BİRAZ ALABİLMEK İÇİN BEN BİLE ALLAH MİLLET DİYORUM İŞTE HÜRRİYET TE Kİ YAZIM DA NE YAPAYIM” dediği, Soner Yalçın’ın örgütün hedef ve amaçları doğrultusunda CHP ile alakalı faaliyetler de yürüttüğü anlaşılmıştır. Soner Yalçın tarafından verilen örgütsel talimatların yazılı olduğu yukarıda Toplanan Deliller başlığı altında ayrıntılarıyla anlatılan “Kılıçdaroğlu’na destek zorunlu” ibareleri ile başlayan belgedeki örgütsel notlar bu durumu desteklemektedir. Şüphelinin telefon görüşmelerinde (Tape No:15626), 27.01.2011 günü saat:13.26’da Hüseyin Soner Yalçın ile A.A.’ın yaptığı telefon görüşmesinde özetle; A.A.’ın “Yalnız olursan şeyle NEDİM’İ DE SÖYLESEN Mİ ACABA” dediği, S.Yalçın’ın “Neyi söyleyeceğim anlamadım” dediği, A.A.’ın “Acaba yalnız yani K K İLE YALNIZ OLURSAN NEDİM’İ DE SÖYLESEN Mİ” dediği, S.Yalçın’ın “Neyini söyleyeceğim bunun” dediği, A.A.’ın “Nedim geçen gün söylediğim şey şimdi tekrarlamak” dediği, S.Yalçın’ın “HA MİLLETVEKİLLİĞİ MESELESİ” “Anladım anladım” “Ben ama girmem o topa girmem ben bana olmaz o söylemem ya kimse için söylemem yani” dediği tespit edilmiştir. Ele geçen dijital delillerde Soner Yalçın’ın siyaset dünyasına yön verilmesi kapsamında çalışmalar yaptığını açıkça ortaya koymaktadır. Şüpheli Barış Pehlivan’ın ikametinden ele geçirilen bir bilgisayar hard diski içerisinde bulunan sonery@hurriyet.com.tr adresinden barisp@Odatv.com adresine gönderilmiş, 04.11.2010 tarihli e-postanın “Soner Yalçın'dan Önder Sav'a Mektup, ibareleriyle başladığı, Önder Sav’ın yanlış yaptığı vurgulanarak, Kemal Kılıçdaroğlu’nun seçimlere kendi ekibiyle girmek istemesinin hakkı olduğu ve Önder Sav’ın buna saygı duyması gerektiği belirtilmektedir. Mail’in ayrıntılarına “Siyaset Dünyasına Yön Vermek Amaçlı Yürütülen Faaliyetler” başlığı altında yer verildiğinden burada tekrar ele alınmamıştır. Ergenekon Silahlı Terör Örgütü yöneticisi Yalçın Küçük’ün Ergenekon Silahlı Terör Örgütü sanıklarının milletvekili olmaları yönünde birçok faaliyetinin olduğu bunun yanında Yalçın Küçük’le birlikte hareket eden Soner Yalçın’ın da bu kapsamda faaliyetlerinin olduğu, gerçekleştirmiş olduğu telefon görüşmelerinin içeriğinden anlaşılmaktadır. Tape No:15587, 20.01.2011 günü saat:15.23’de Hüseyin Soner Yalçın ile A.A. ile yaptığı telefon görüşmesinde özetle; A.A.’ın “Şeyle görüştüm İlhan CİHANER’le” dediği, Soner Yalçın’ın “Evet söyledin gördüm onu konuşuruz” dediği, A.A.’ın “Onu yazacam şimdi” dediği, Soner Yalçın’ın “He NE DİYOR AYRILIYOR MU ADAM ŞEYDEN MESLEĞİNDEN” dediği, A.A.’ın “Yok aslında tamamen yani kimseyi inandırması mümkün değil de o kurultaya falan gitmesi tamamen tesadüfi olmuş çünkü” dediği, Soner Yalçın’ın “PEKİ BU ADAM KILIÇDAROĞLU BAŞARISIZ OLURSA GENEL BAŞKAN OLABİLECEK YETKİNLİKTE BİRİ Mİ?” dediği, A.A.’ın “Adam yani tamamen ya o sanmıyorum şimdi hani bu söylediğimde suç teşkil ediyor falan eğer dinleniyorsa zaten” dediği, Soner Yalçın’ın “Niye ki” dediği, A.A.’ın “Büyük bir dizaynın parçası olarak bunu buraya getireceklerdi diye Zaman gazetesinde okuruz” dediği, Soner Yalçın’ın “Niye suç olsun ki” dediği, A.A.’ın “Nasıl bi adam sana anlatayım” diyerek İlhan Cihaner’den bahsettiği, devamında Soner Yalçın’ın “MİLLETVEKİLİ YAPALIM MI” dediği, A.A.’ın “Kesin bağımsız falan girmek yada şeyden girmek CHP TABANINDAN ÇOK İLGİ VAR DEDİ AMA dedi şey bilemiyorum dedi yani temenni düşünüyorum dedi şey ama bence kesin olması lazım” “Davaların detaylarını anlattı onlara hiç girmeyeceğim bazı şeylerin detayları çok ilginç” dediği, Soner Yalçın’ın “Bize yaz” dediği, A.A.’ın “Memlekette akıl tutulması var dedi” “Gazeteci gazetecilik yaptığı için avukat avukatlık yaptığı için doktor doktorluk yaptığı için tutuklandılar dedi bu bir akıl …böyle bir ülkede yaşıyoruz dedi bunu unutmamak lazım bu güzel mi” dediği, Soner Yalçın’ın “Çok güzel süper” dediği tespit edilmiştir. Soner Yalçın’ın siyaset dünyasına yön verilmesi faaliyetleri kapsamında BTP Genel Başkan Yardımcısı S.K. ve Yeni Mesaj Gazetesi yazarı M.B. ile bir görüşme gerçekleştirdiği, bu görüşmede S.K. ve M.B. tarafından BTP Genel Başkanı H.B.’ın desteklenmesi için talepte bulunulduğu anlaşılmıştır. Konu ile ilgili iletişim tespit tutanaklarına bakıldığında; Tape No:15751, 20.01.2010 günü saat:13.25’de Hüseyin Soner Yalçın ile M.B.’ın yaptığı telefon görüşmesinde özetle; M.B.’ın “M.B. Meltem Tv Yeni Mesaj Gazetesi nasılsınız” dediği, S.Yalçın’ın “Teşekkür ederim iyiyim siz nasılsınız gelecektiniz bana ne oldu” dediği, M.B.'ın “Yav ben çok özür dilerim ben o o şey o bir gribe yakalandım bir hafta yattım”“Ondan sonra aradan da biraz zaman geçti bayram filan girdi derken dedik (GÜLÜYOR) Soner beyi bir daha arayalım ne zaman bir araya gelebiliriz diye” dediği, S.Yalçın’ın “Şimdi benim e programım şöyle bugün yarın e cumartesi doluyum pazar günü yurt dışına gidiyorum e önümüzdeki haftada olmaz bir sonraki hafta görüşebiliriz” dediği, Tape No:15755, 01.02.2010 günü saat:16.08’de Hüseyin Soner Yalçın ile M.B.’ın yaptığı telefon görüşmesinde özetle; M.B.’ın “Vallahi ne zaman görüşelim diye aradım sizi” dediği, S.Yalçın’ın “Yarın buyrun ben yarın şirkette olacağım” “Öğleden sonra gelin İnönü Caddesi” dediği tespit edilmiştir. Yapılan bu telefon görüşmelerinden sonra 02.02.2010 günü Beyoğlu ilçesi Gümüşsuyu İnönü Caddesi İndigo Apartmanı 7.Kat 41/7 sayılı adreste bulunan ODATV’de Soner Yalçın’ın Yeni Mesaj Gazetesi Yazarı M.B. ve Bağımsız Türkiye Partisi (BTP) Genel Başkan Yardımcısı S.K. ile görüşme yaptığı tespit edilmiştir. 02.02.2010 günü 13.50-15.27 saatleri arasında ODATV’de Soner Yalçın, S.K. ve M.B.’ın yaptığı görüşmede özetle; S.K.’in “Şimdi ne yapabiliriz bi defa şu bir yani BİRARAYA GELMEMİZ LAZIM OTURUP KONUŞMAK LAZIM YANİ BU SEÇİM İTTİFAK KURMA... ortak programlara çıkmak bazı fikir alışverişinde bulunmak yani şuanda Ülke gidiyor” dediği, M.B.’ın; “Asker analiz yaptı canlı yayında şimdi asker devlet asker olduğu için devlet... asker yani bizde ordu asker asker devlet için o farklıdır diğer devletlere göre… vuruyorlar askerde bunun farkında değil yani asker hala... hayır alakası yok şuanda askeriye üzülerek devletin bitirildiği bir süreçte olduğumuzun asker farkında değil siyasetçiler farkında da şimdi HAYDAR HOCA biz 2002 seçimlerinde niye bu kadar... biliyomusunuz..., bu seçmen.... ...tarihleri 2003’deki toplantılarda kongre mitingleri... görseniz müthiş bir olay yani inanamazsınız... ASKER KAYNIYOR ASKER... devletin askerini kendi evladı gibi seviyo benim evladım... bu askeri giderse devlet olmaz... bu topraklarda… ısrarla...” dediği, S.K.’in “Şu anda bunu yapmaya çalışıyor yani o kadar” dediği, M.B.’ın “Soner Bey yani biz ilk ziyaretimizde biz sizinle görüşmek istiyoruz” dediği, S.Yalçın’ın “Şu benim... mailime öyle ilginç şeyler olduğu zaman at” dediği, S.K.’in “Atarız” dediği, S.Yalçın’ın “ODATV’ye Falan Koyayım...” dediği, S.K.’in “Artı biz şeyden... HAYDAR BEYİ GÖRÜYORSUNUZ.. YA BİRBİRİMİZE DESTEK OLALIM” dediği, S.Yalçın’ın “Siz ne istiyosunuz” dediği, M.B.’ın “YANİ HAYDAR BEYİ BİRAZ PRENSİPTE BÖYLE Bİ SAHİPLENME NOKTASINDA SİZDEN ADIM BEKLERİZ”dediği, S.Yalçın’ın “ Ne yapalım yani” dediği, S.K.’in “ama yani mesela en son çıkan kitabınızı Haydar Bey baştan sonra okudu ben okudum bana verdi... kendisi gece okumuş baştan sona... sabah... öğleden sonrada beraber olalım görüşelim dedi baştan sona okudum..., doğrudur... ama dedi yani niye dedi yani... niye dedi... tamam bunlar şerefsiz şerefsiz şerefsiz, şerefli var bunda dedi ya NİYE DEDİ GÖRÜŞMÜYORUZ NİYE BERABER OLMUYORUZ DEDİ ya ya nedir bunda problem dedi,ben... açık açık Soner bey gerçekten vatanperver vatan evladı bi insan dört dörtlük bende öyleyim dedi niye o zaman dedi ya ya benim dindar olmam mı problem açık açık dile getirdi… Ya nedir o zaman gidin dedi söyleyin dedi ya benim dedi sakallı olmam... Bişey yapacaksak Soner bey bakın çok samimi konuşuyorum bu ülkede bi şey olacaksa bunu ben yapacam Muharrem bey yapacak siz yapacaksınız yok hakketen yok kim yapacak yani kim yapacak yok kimse yok dedi şuan dedikime...” dediği, S.Yalçın’ın “HAKİKATEN BİZİM DIŞIMIZDA KİM VAR” dediği, S.K.’in “Ama yani... ancak Baykal... olabilir yani eğer... ama ben bireylere kefil olabilirim yani bir sürü bireysel olarak çok temiz insanlar var ama... baktığımız zaman bi defa muhafazakar kesim al hepsini...” dediği tespit edilmiştir. -Soruşturma kapsamında elde edilen delillerden, şüphelilerin devam etmekte olan Ergenekon davası ve soruşturmasını etkilemeye yönelik faaliyetlerini iki ayrı yöntemle gerçekleştirdikleri, bunlardan birincisinin Ulusal Medya 2010dokümanında belirtilen stratejiler doğrultusunda yayın yapmak olduğu, diğerinin ise yine Ulusal Medya 2010dokümanında belirtilen strateji doğrultusunda kitap yazdırma faaliyetleri olduğu anlaşılmıştır. “Ulusal Medya 2010” isimli örgüt dokümanında, operasyonların siyasal olduğu, delillerin boşa çıkarılması adına savunma makamlarının geliştirmekte oldukları argümanların kullanılması, güçlü tezlerle karşılaşıldığında konunun ekseninin değiştirilme çalışılması, davayı yürüten kurumlara yönelik kamuoyu desteğini kırılması için gerek kurumsal gerekse bireysel düzeyde yıpratılmaları ve güvenilirliklerinin zedelenmesi yönünde belirlenen ve yukarıda “Toplanan deliller” başlığı altında ayrıntılarıyla anlatılan stratejiler doğrultusunda Soner Yalçın’ın imtiyaz sahibi olduğu ODATV isimli internet sitesinde çok sayıda haber yapıldığı tespit edilmiştir. Soner Yalçın’ın talimatlarıyla ODATV isimli internet sitesinde birçok haber yayınlandığı tespit edilmiştir. Bu kapsamda soruşturma dosyasında yer alan haber tespit tutanağı ve eklerine bakıldığında; Soner Yalçın’ın imtiyaz sahibi olduğu ODATV isimli internet sitesinde; “Hakimler Ergenekon Davasından Çekilecek Mi”, “Ergenekon Savcıları Ya Hukukun H’sini Bilmiyorlar Ya Da Savruklar”, “İşte Polis İçindeki Çalışma Gruplarının Belgesi”, “Kafes Eylem Planını Polis Mi Hazırladı”, “Mahkeme “51. Dvd Kırık” Dedi; Polis Şapkadan “Sağlam Dvd” Çıkardı”, “Ergenekon Savcıları Neden İflas Edecek”, “Ergenekon Savcıları Kaybetti Uğur Dündar Kazandı”, “Balyoz İddianamesini Polis Mi Yazdı”, “Ergenekon Mahkemesi Error Veriyor” başlıklı ve benzer onlarca haberler yapıldığı tespit edilmiştir. Soner Yalçın tarafından verilen örgütsel talimatların bulunduğu “Soner Bey’den Gelen” başlıklı belgede ise; “Silivriyi ne ölçü de takip ediyoruz, isteklerine cevap verebiliyor muyuz? ERGENEKON SAVCILARI VE POLİSLER HAKKINDA GELEN HER HABERİ DEĞERLENDİRELİM. Ergenekon Hâkim ve Savcılarının iftar yemeği gibi sağlam bilgiler gelmiyor.” yazılı olduğu görülmüştür. Soner Yalçın’ın “Ergenekon Hâkim ve Savcılarının iftar yemeği gibi sağlam bilgiler gelmiyor” diyerek bahsettiği fotoğrafların İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı’nda (CMK.'nın 250. Maddesi ile Yetkili Bölümü) görevli hakim ve savcılar ile bazı Emniyet görevlilerinin yemek yerken çekilmiş fotoğraflar olduğu ve ODATV isimli internet sitesinde “Bu Fotoğraflar Olay Yaratacak” başlıklı haberle birlikte yayınlandığı anlaşılmıştır. Söz konusu strateji kapsamında Soner Yalçın’ın gerçekleştirdiği telefon görüşmelerine bakıldığında; Tape No:15504, 07.10.2009 günü saat:10.01’de Hüseyin Soner Yalçın ile Tunca..? nın yaptığı telefon görüşmesinde özetle; Tunca’nın “Bomba cumhuriyetin manşetinde” dediği, S.Yalçın’ın “Manşetinde mi bu gün görmedim” “Hım yapmaları lazım zaten canım çok güzel haber ya” “HERHALDE ŞEYİN SEYRİNİ DEĞİŞTİRECEK O DAVANIN SEYRİNİ DEĞİŞTİRİR BENCE O” dediği, Tape No:15722, 07.10.2009 günü saat:10.27’de Hüseyin Soner Yalçın ile Barış Pehlivan’ın yaptığı telefon görüşmesinde özetle; B.Pehlivan’ın “Şimdi Cumhuriyet’i gördünüz mü bilmiyorum” “Manşetteyiz” dediği, S.Yalçın’ın “Ne diye manşetteyiz” dediği, B.Pehlivan’ın “MANŞETİ ERGENEKON BULUŞMASI DİYE VERMİŞLER. İŞTE DİREK BİZİM FOTOĞRAFLARI VERMİŞLER İÇERİYE DE FOTOĞRAFLARI ODATV YAZIYOR YANİ BİLDİĞİNİZ KAYNAK bi şekilde, Cumhuriyet vermiş bunu manşetten direk vermiş içeride de böyle neredeyse tam sayfa ayırmış” dediği tespit edilmiştir. Bununla beraber, Ergenekon Silahlı Terör Örgütünün Yargı yapılanması içerisinde bulunan ve devam etmekte olan davayı etkileyeme yönelik çalışmalar yaptığı iddiasıyla soruşturmaları devam eden bir kısım şüphelilerin bahse konu fotoğraflar yayınlanmadan (7) ay kadar önce haberdar oldukları belirlenmiştir. Bu fotoğraflar ilk kez 06.10.2009 tarihinde ODATV isimli internet sitesinde yayınlanmıştır. Dolayısıyla söz konusu fotoğrafların ODATV’de yayınlanmasından 7 ay kadar önce örgütün yargı yapılanmasının eline geçmesi ve devam etmekte olan davayı etkilemek ve yönlendirmek amacıyla şantaj unsuru olarak kullanılması, bu olaylardan 7 ay kadar sonra da örgütün medya yapılanmasında faaliyet gösteren şüphelilerce yayınlanması, Ergenekon Silahlı Terör Örgütünün nasıl bir hücre yapılanmasına sahip olduğunu açıkça göstermektedir. Yapılan araştırmalarda söz konusu fotoğraflar ODATV de yayınlandıktan hemen sonra Ergenekon sanıklarının avukatlarının bu fotoğrafları öne sürerek reddi Hakim talebinde bulundukları ve böylelikle mahkemeyi çalışamaz hale getirmek için her türlü yola başvurdukları anlaşılmıştır. Soner Yalçın’ın davayı yürüten kurumlara ve kamu görevlilerine yönelik kamuoyu desteğini kırmak için yıpratılmaları ve güvenilirliklerini zedelenmesi amacıyla yapılan yayınlarla ilgili diğer iletişim tespit tutanaklarına bakıldığında; Tape No:15461,09.06.2009 günü saat:18.21’de Hüseyin Soner Yalçın ile Süleyman…?’ın yaptığı telefon görüşmesinde özetle; Süleyman’ın “Ya SENDE BİR GÖRÜNTÜ GÖRDÜK BU ZEKERİYA ÖZ” “Baba nerden bu ya” dediği, S.Yalçın’ın “Valla çocuklar söyledi bana bugün gitmedim şirkete” “İlginç bir görüntüymüş diyor izledin mi” dediği, Süleyman’ın “Ama kesin Zekeriya Öz değil mi uzak uzak olduğu için tam şey yapamıyorum” dediği, S.Yalçın’ın “BİZİM ZEKERİYA ÖZ DİYORLAR BİZE ÖYLE GELDİ” “Canım ODATV deyince ne olcak ki size, oda diyorsun ki, o değilmiş işte, o değil diye yine yayınlarsın görüntü” “Bize Ankara’dan öyle geldi” “Bizden kullanırsan bir şey olmaz tamam” dediği tespit edilmiştir. Söz konusu haberde bahsedilen görüntülerle ilgili İstanbul Emniyet Müdürlüğü Organize Suçlarla Mücadele Şube Müdürlüğünce yapılan çözüm tutanağından ve yukarıdaki haberle ilgili Soner Yalçın’ın Süleyman…? isimli şahısla yaptığı telefon görüşmesinden söz konusu fotoğraftaki şahsın Zekeriya Öz olmadığını söylemelerine rağmen, bilinçli olarak yalan haber yapmaları, bir kez daha Soner Yalçın ve ODATV de birlikte hareket ettiği şüphelilerin Ergenekon Silahlı Terör Örgütünün belirlediği stratejiler doğrultusunda kara propaganda unsurlarını kullanarak başta soruşturma Cumhuriyet savcısı olmak üzere soruşturmada görevli kamu görevlilerini yıpratmaya yönelik yayın yaptıkları anlaşılmıştır. Tape No:15727, 26.10.2009 günü saat:11.58’de Hüseyin Soner Yalçın ile Barış Terkoğlu’nun yaptığı telefon görüşmesinde özetle; S.Yalçın’ın “Ergenekon paratoneri olduk yani nerede Ergenekon haberi bilmem ne varsa alıp koyuyoruz başka hiç mi bizim haberimiz yok abi dünyamız yok başka” “BİZ YETERİ KADAR YAPTIK ETTİK BİZ EN SON NOKTAYIDA İYİ VURUYORUZ AMA HER ŞEYİ YAPTIĞIN ZAMAN ETKİSİ KAYBOLUYOR” “SÖYLÜYORUM YANİ VURUN KAÇIN DİYORUM dönüyosunuz bilmem ne brifing, o yazdı bu yazdı gerek yok diyorum” dediği, B.Terkoğlu’nun “Tamam abicim yani bu tamam ya önemli bi haber bence yani” dediği, H.S.Yalçın’ın “Oğlum önemsiz haberi tartışmıyorum ki” “Bir stratejiyi tartışıyorum” “bir çizgi meselesini tartışıyorum AYDINLIK OLURSUN YAŞADIĞIM İŞİ BİR DAHA BANA NİYE AYNISINI YAŞATTIRIYOSUNUZ” “Sen bilmiyosun anlamıyosun bilmemişsin şimdiye kadar ruh hallerinin ne olduğunu da anlamıyosun ben biliyorum bu adamların ruh hallerini de ben biliyorum” “Ergenekon Bilmem Neyinin Yayın Organı Yapmak İstiyosanız Buyrun Yapın abi ben ama olmak istemiyorum öylede şey etmek istemiyorum ama bunu yazdım da size daha önce bunu belirttim altını da çizdim” dediği anlaşılmıştır. Ulusal Medya 2010isimli örgüt dokümanında, “Medya gücünü etkin bir şekilde kullanan AKP ve cemaate karşı ulusal medya topyekûn harekete geçirilmeli ve komploları boşa çıkaracak PROPAGANDA ve KARA PROPAGANDA unsurları etkili bir şekilde kullanılmalıdır. Kemalist ideolojiye karşı yürütülen savaşa destek veren medya organlarına yandaş medya damgası vurulmalıdır.” şeklinde belirlenen strateji, “teRTEmiz” isimli örgütsel dokümanda belirlenen AKP aleyhine yayınlanacak yazıların muhtevasının ne şekilde olması gerektiğine dair belirlenen stratejiler ve Yalçın Küçük’ün talimatlarını içeren örgütsel notların yer aldığı “Hocadan Notlar” başlıklı belgedeki “AKP ve Cemaat kamuoyunda kısa vade en etkili şekilde PKK üzerinden vurulabilir. Her türlü fırsat değerlendirilmeli. Cemaat yurt dışı istihbarat örgütleri ile bağlantılı gösterelim özellikle İsrail ve Amerika. AKP yolsuzluk ile ilgili en küçük detayı atlamayalım. Algı önemli, olsa da olmasa da.” yazılı talimatlar kapsamında ODATV’de onlarca yazının yayınlandığı anlaşılmıştır. Bu kapsamda soruşturma dosyasında yer alan haber tespit tutanağı ve eklerine bakıldığında; “TTK’daki Yolsuzluk İddialarına Hangi Bakanın Adı Karıştı” “Yolsuzluğu Anlatan AKP’li Üye Dayak Yemiş!” “AKP’lilerin Şirketindeki İlginç Ayrıntı Ne?” “Başbakanın İsviçre’de Hesabı Mı Var” “Bmw'li İşçi Hacı Ali AKP'yi Zora Soktu” “İstediğim Şirketi İstediğim Kişiye İstediğim Fiyattan Satarım”, “Peygamber Ocağı’nı Özelleştirmek Caiz Midir?”, “PKK Cemaatle Uzlaştı Mı”, “Kamuoyu Kayseri Yolsuzluğuna Neden İlgisiz”, “PKK-Cemaat Neden Yakınlaştı”, “Öcalan - Fethullah Gülen İttifakı Mı Kuruluyor”, “PKK-Cemaat İşbirliği Kimin Planı”, “Satılmadık Neyimiz Kaldı”, başlıklı ve benzer onlarca haberler yapıldığı tespit edilmiştir. Diğer yandan ODATV isimli internet sitesinde, Ulusal Medya 2010 isimli örgüt dokümanında “Kemalist ideolojiye karşı yürütülen savaşa destek veren medya organlarına YANDAŞ MEDYA damgası vurulmalıdır.” şeklinde belirlenen strateji doğrultusunda; “Yandaş Medya Uyduruyor”, “Yandaş Medya İnsani Değerleri Unuttu”, “İddianameyi Haber Yapanlar Savunmaları Niye Görmezlikten Geliyor” başlıklı ve benzer haberler yayınlandığı anlaşılmıştır. Konuyla ilgili olarak Soner Yalçın’ın gerçekleştirdiği telefon görüşmelerine bakıldığında; Tape No:15468, 18.06.2009 günü saat:13.32’de Hüseyin Soner Yalçın ile X Şahsın yaptığı telefon görüşmesinde özetle; S.Yalçın’ın “Mehmet EYMÜR Amerika’da yaşıyor” “Ve Ergenekon’un en önemli tanığı” “Utah ortada Amerika” “Organizasyonu yapan bazı polis görevlilerinin Washington da vesaire bilmem ne güvenlik gereği isimlerini açıklayamıyoruz onlar oralarda eğitim gördüler” “Bunların haberini yapan Amerika’da eğitim gördü” “Bunların ideolojik şeyini yapan öncülüğünü yapan Taraf Gazetesinin siyasi çizgisi Neo liberalizm Amerika’da doğdu ve bütün dünyaya yayıldı” “Eski solcular bunun hepsini derleyip toparlayıp bir makale yazılamaz mı” “Ee tabi yani bu Ergenekon’un temel meselesi Amerika’dır cemaat memaat da şeydir” “Çok Zorlama Mı” “Analiz Diyelim O Zaman Biz De” dediği, X Şahsın “Yani sonuçta diyeyim ki Ergenekon da sağcıda var solcu da İslamcıda var bilmem ne de demek ki sorun İslamlı değil Amerika’yla olduğu gözüküyor işte Amerika bakın şunlar Amerika’dan bunlar Amerika’dan bunlar Amerika’dan şeklinde sırala diyorsunuz” dediği, S.Yalçın’ın “O Amerika’nın ABD'nin bu Ergenekon’la ne ilgisi var Ergenekon soruşturmasıyla” “Niye bu Ergenekon soruşturmasına bilmem ne yapanlar hep Amerika’dan mutlaka bi Amerika vizesi alıyorlar bi Amerika’dan dönüp geliyorlar diye” dediği anlaşılmıştır. Bu görüşmenin yapıldığı tarihte ODATV isimli internet sitesinde yayınlanan haberlere bakıldığında “Mehmet Baransu ABD'de 4 Yıl Ne Yaptı?” başlıklı bir haber yayınlandığı anlaşılmıştır. Tape No:15468’de kayıtlı telefon görüşmesinin ve görüşmede geçen konularla ilgili söz konusu haberin yapıldığı 18.06.2009 tarihinden sonra da görüşme içeriği ile ilgili konular içeren haberler yayınlandığı tespit edilmiştir. ODATV’de yayınlanan bu haberlere bakıldığında; 22.06.2009 tarihinde “Taraf Yazarı Emrullah Uslu'nun Başı Dertte”, 22.07.2009 tarihinde “Utah’ta Cemaat Hakkında Soruşturma Başlatıldı” başlıklı haberlerin yayınlandığı anlaşılmıştır. Tape No:15729, 14.12.2009 günü saat:00.22’de Hüseyin Soner Yalçın ile Barış Pehlivan’ın yaptığı telefon görüşmesinde özetle; S.Yalçın’ın “Ne oldu değişmemiş sayfa” dediği, B.Pehlivan’ın “Şuan görselliğini yapıyoruz Soner abi” dediği, S.Yalçın’ın“Manşette ne giriyorsun” dediği, B.Pehlivan’ın “Manşete şey giriyoruz Barışla konuştukta Barış yazacak onu ya bu DTP kapatıldıktan sonra kürtçü siteler bu sefer cemaatle ilgili hani yıpratıcı haberler yapmaya başladılar yani bu olayı bir anlamda cemaatin üzerine yıkmaya çalışıyorlar taa bu Abant platformundan beri olan bir zaten PKK, cemaat çatışması var ya yine çıkmaya başladı tekrar kılıçlar çekildi diyoruz” dediği tespit edilmiştir. Görüşmenin yapıldığı gün, ODATV’de “PKK Cemaat Çatışması Yeniden Başladı” başlıklı bir yazının yayınlandığı anlaşılmıştır. Söz konusu yazının içeriğinde; “DTP’nin kapatılmasıyla beraber karşılıklı gelişen çatışmasızlık sürecinin tersine döndüğü, uzun süre sonra ilk defa PKK’nın haber ajansı firatnews’de cemaat aleyhinde bir yazı çıktığı, bu yazıda cemaatin Van’daki tüm faaliyetlerinin deşifre edildiği, haberin aynı zamanda cemaatin örgüt tarafından yakından takip edildiğini göstermesi bakımından önemli olduğu” belirtilmiştir. Şüpheli Barış Pehlivan’ın ikametinden ele geçirilen “MHV2060BH_NW18T6229459” seri numaralı hard disk içerisinde “Outlook.pst” isimli e-posta arşivleme dosyasında bulunan sonery@hurriyet.com.tr adresinden, barisp@Odatv.com, barist@Odatv.com, doyur @hotmail.com, ahmetmumtazidil @gmail.com, ahmeterhancelik@gmail.com adreslerine gönderilmiş e-postada; “Arkadaşlar, Yine uyarmak zorundayım. Çünkü "AYDINLIKLAŞMA" SÜRECİ DEVAM EDİYOR. Bu şu demektir; bir tek ya da iki düşman vardır ve hep onunla ilgili haber yapılır. İşin garip yanı bu haberler de her geçen süreçte gerçekten uzaklaşır. Bunu şu nedenle yazıyorum: cemaat STV'ye görüntüleri vermiş o da yayınlamış. gerçek ise haberi aa geçmiş bir tek STV kullanmış. tamam yanlış olabilir, ufak yanılgı olabilir. Ama benim asıl karşı çıktığım, "Cemaat" "Fethullah Gülen" vurgularını artık çok sık yapmamızdır. ODATV'nin başlangıcında bunu yaptık, amacımız bir korku imparatorluğunun kağıttan kalelerini yerle bir etmekti. Bunu yaptık ve yapmaya devam edelim. Ama her gün bir-iki haberi gerekli gereksiz cemaat FG diyerek değil. Bunu yapınca asıl büyük haberi öldürüyoruz, etkisini azaltıyoruz. Kavramları aşındırıyoruz çünkü. Bu AKP, Erdoğan, Gül için de geçerli. ODATV editoryal kadrosu bunlara dikkat etmelidir. ODATV, cemaat, AKP karşıtı haberciliği parti propagandasına dönüştürürse bu bizim etkimizi yok eder.(…) DİKKATLİ OLALIM. Cemaat demeden de STV'yi yazabiliriz. Cemaat demeden de Zaman'ı yazabiliriz. Veya polislerin o görüntüleri verdiği haberini cemaat adı geçmeden verince de biz o polislerin ne olduğunu anlarız. ODATV'nin zekası burada ortaya çıkmalıdır. Bu zeka etkinliğimizi artıracaktır. Sevgiler SY” şeklinde ifadelerin yer aldığı görülmüştür. Ulusal Medya 2010isimli örgüt dokümanında belirtildiği gibi AKP hükümeti ve Fethullah Gülen cemaati aleyhinde ulusal medyanın harekete geçirilmesi ve bu doğrultuda propaganda ve kara propaganda unsurlarının kullanılması şeklinde belirlenen stratejilere ilişkin, verilen bu talimatların ODATV’de yapılan yayınlarla uygulamaya geçirildiği anlaşılmıştır. “ULUSAL MEDYA 2010” isimli örgüt dokümanında “STRATEJİ” başlığı altında, “Operasyon sürecini yürüten kurumlara mensup olup tezlerimize ve faaliyetlerimize destek veren, kamuoyunun yakından tanıdığı ve güvendiği kişilere, Ergenekon ve benzeri davaların tertip olduğu yönünde açıklama ve yayın yaptırılması için bilgi, belge ve teknik destek sağlanmalıdır.” şeklinde bir stratejinin yazdığı görülmüştür. ODATV ve şüphelilerden ele geçirilen delillere bakıldığında bu stratejinin aynen uygulandığı ve bu kapsamda Emniyet Müdürü Hanefi Avcı’ya “Haliçte Yaşayan Simonlar” isimli kitabın yazdırıldığı, Ahmet Şık isimli şahsa ise “İmamın Ordusu” isimli örgütsel çalışmanın hazırlatıldığı, ancak elde edilen delillerden Ahmet Şık’a hazırlatılan örgütsel çalışmanın Emniyet Müdürü Sabri Uzun ismi ile kitap olarak yayınlatılmasının planlandığı anlaşılmıştır. Adı geçen kitapların Ergenekon Silahlı Terör Örgütü tarafından yazdırıldığını gösteren deliller Nedim Şener, Ahmet Şık ve Hanefi Avcı’ konumları anlatılırken ayrıntılı bir şekilde irdelenecektir. “HANEFİ” “SABRİ UZUN” “NEDİM” isimli örgütsel talimat içerikli belgelerin son kaydedicisinin “soner” isimli kullanıcı olması da Soner Yalçın’ın bu konuda yönlendirici bir pozisyonda olduğunu göstermektedir. ODATV’de ele geçirilen bir bilgisayarda bulunan “Soner Bey’den Gelen” başlıklı bir belge içerisinde diğer hususların yanı sıra; “Yandaş medyanın önemli önemsiz her konuyu Ergenekona bağlaması dalgaya alınsın, kara mizah yapılacak. Oray’la AKP ve cemaat hakkında yazacağı yazılar hakkında görüş. İstenilen kıvama gelse de yinede dikkat.” ifadelerine yer verildiği görülmüştür. Tape No:15470, 23.06.2009 günü saat:11.34’de Hüseyin Soner Yalçın ile O. E.’in yaptığı telefon görüşmesinde özetle; S.Yalçın’ın “Ya o Ankara da Zir Vadisinde silahlar yakalanmadı mı” “Yakalandı bunun ee krokisini yapan yarbay” “Evinde çıkmadı mı bunlar” “Çıktı evinde de çıktı evindeki krokide de çıktı” “Bende diyorum ki ya bu silahlar Ergenekon çetesiyle ilgiliyse bu adam niye Silivri de yargılanmıyor” “Herifin Ergenekon la alakası yok” dediği, O.E.’in “Anladım okey tamam dur şimdi sor …doğru söylüyorsun evet anladım çünkü normalde Ergenekonu sivil mahkeme yürütüyor zaten” dediği, S.Yalçın’ın “Silah kaçakçısı çıktı herif” “Hadi bir sor bana bir dön merak ediyorum” dediği, Tape No:15472, 23.06.2009 günü saat:11.44’de Hüseyin Soner Yalçın ile O.E.’in yaptığı telefon görüşmesinde özetle; O.E.’in “Diyor ki bana kalırsa diyor ama diyor bunlar Askeri Mahkemelerde yargılanmaları lazım diyor eğer diyor bu adamla da ilgili bağlantı bulmuş olsaydı sivil mahkeme yargılar diyor çünkü Terörle Mücadele Yasasından dolayı diyor sivil mahkeme yargılayabiliyor diyor bunu” “Ama diyor bu adamla ilgili bağlantı diyor Askeri Mahkemede çıkarsa diyor o zaman sivil mahkemeye sevk edilecek diyor” dediği, S.Yalçın’ın “Hıı demek ki yok yani böyle bir şey hı” dediği, O.E.’in “Asker görevinin dışına çıkmaktan dolayı diyor askeri mahkeme yargılıyor diyor eğer diyor bağlantıyı kurmuş olsa Silivri’de yargılanacaktı diyor” dediği, S.Yalçın’ın “Evet bende aynı fikirdeyim” dediği, görüşmenin devamında O.E.’in “…bu kadar bu fotokopinin gerçek olduğuna nasıl inanıyorlar ya” dediği, S.Yalçın’ın “Yo yo ortada bütün bütün olan biten fotokopi üzerinden yürüyor” dediği, O.E.’in “Acayip bir şey hakikaten anlamadım neyse bakalım ben bunu ne yapacağım” dediği, S.Yalçın’ın “Abi yer yerinden oynadı bi ona yaz yer yerinden oynadı yani bilmem ne oldu sonra adam askeri mahkemede yargılanıyor Silivri de yargılanmıyor kimseden ses soluk çıkmıyor” “Oturdu avukat avukat aradım ne kadar eski savcı varsa nerdeyse hepsini aradım de ya” dediği, S.Yalçın’ın “ya bir çözmeye bulmaya çalışın yani bunu hiç kimse yaz..biz köşe yazarıyız” dediği, O.E.’in “Çok acayip hakikaten ya iyi tamam yazayım ben bunu düzelteyim” dediği, Bu görüşmelerle ilgili yapılan araştırmada, bu görüşmelerden bir gün sonra yani 24 Haziran 2009 tarihinde O.E..in “Topraktan Çıkan Silahlar Ve Soru İşaretleri” başlıklı bir yazı kaleme aldığı, yazının içeriğinde Soner Yalçın’ın kendisine söylediği cümleleri birebir kullandığı tespit edilmiştir. Yine Tape No:15465, 16.06.2009 günü saat:17.05’de Hüseyin Soner Yalçın ile O.E.’in yaptığı telefon görüşmesinde özetle; O.E.’in “Bu İlker BAŞBUĞ zaten açık açık söylemişti cemaatle mücadele edeceklerini abi” “BÖYLE Bİ ŞEY VAR BÖYLE BİR ŞEY VAR” “O DURSUN ÇİÇEK VE EKİBİN HAZIRLADIĞI DAVA O” “Yani oda bizim üstümüze atıldı ODATV bunu böyle diyor” “İstihbarat, bizim üstümüz at onu istersen diyor” dediği, Bu faaliyetlerle birlikte Soner Yalçın’ın diğer medya kuruluşlarına yönelik olarak ta bir takım faaliyetlerde bulunduğu anlaşılmıştır. Tape No:15456, 04.01.2010 günü saat:20.51’de Hüseyin Soner Yalçın ile X Bayanın yaptığı telefon görüşmesinde özetle; X Bayanın “İzzettin Doğan hocamla daha önce görüştüğünüzde randevu istemişsiniz efendim” “Yarın saat müsaitseniz beş buçukta sizi kanala bekliyoruz” dediği, S.Yalçın’ın “tamam beş buçukta yarın geliyorum” dediği, Tape No:15540, 05.01.2010 günü saat:14.25’te Hüseyin Soner Yalçın ile M.O.’nun yaptığı telefon görüşmesinde özetle; S.Yalçın’ın “Saat 17:30 da görüşeceğiz bugün”“İşte şey ile Cem Tv” dediği, M.O.’nun “He Hocayla” dediği, S.Yalçın’ın “Hocayla” dediği, Tape No:15457, 06.01.2010 günü saat:11.43’de Hüseyin Soner Yalçın ile M.O.’nun yaptığı telefon görüşmesinde özetle; M.O.’nun “İzzettin hocayla ile sabahta İretin şeyi vardı” “Randevusu, ondan sonra beraber aradılar” “Saat Üçte işte hocayla buluşacağım” “Ne konuşalım ne deyim” dediği, S.Yalçın’ın “Valla Soner abide bana söyledi de yani bizde Cem Tv nin iyi bi kanal olması için çabalıyoruz sizi de taktirle izliyoruz de” “Bende elimden gelen her şeyi yapmak istiyorum bi Habertürk gibi bir marka yaratmak istiyorum burdan de ben bundan büyük keyif alıyorum, gecemi gündüzümü birbirine katıp bunu yapmak istiyorum de, tek size bağlı çalışırım de tek sizden emir alırım da, başka araya kimseleri koymayın de” “SONER ABİDE zaten size şey teklifinde bulunmuş de istersen oda faal şey olarak ne GÖNÜLLÜ OLARAK BİZE DANIŞMANLIK YAPMAK İSTİYOR" ”Gerek yok gerçi demesen de olur ona” dediği, M.O.’nun “Okey, peki ben para konuşayım mı” “yani siz mi takdir edin deyim” dediği, S.Yalçın’ın “Siz takdir edin de daha iyi” dediği, Tape No:15458, 06.01.2010 günü saat:16.16’da Hüseyin Soner Yalçın ile M.O.’nun yaptığı telefon görüşmesinde özetle; M.O.’nun “Konuştuk hocayla” “Ondan sonra yani anlaştık uyuştuk” “Valla dedim ben dedim sizinle beraber dedim yürürüm ve gurur duyarım dedim mutlu olurum dedim, yarın akşam işte arayıp herhalde gel şugün başla filan diyecek herhalde” dediği, S.Yalçın’ın “İyi güzel süper” dediği, M.O.’nun “Her şeyinden sen mesulsün diyor” dediği, S.Yalçın’ın “Tamam süper o daha iyi” dediği, Tape No:15743, 13.01.2010 günü saat:12.27’de Hüseyin Soner Yalçın ile Barış Terkoğlu’nun yaptığı telefon görüşmesinde özetle; B.Terkoğlu’nun “Tamam şey o öyle ikincisi ya M. O.Cem Tv’ye getirmiş” “Getirdiniz mi” dediği, S.Yalçın’ın “GETİRDİK EVET” dediği tespit edilmiştir.
Yukarıda ayrıntılarıyla sunulan bütün bilgi ve belgelerdeki delillere göre şüpheli Hüseyin Soner Yalçın'ın; -Ergenekon Silahlı Terör Örgütünün amaçları doğrultusunda, medya imkanlarını kullanarak kara propaganda ve toplumu yanlış bilgilendirme faaliyetlerini icra ettiği, bu amaçla diğer örgüt üyesi şüphelileri talimatlarıyla yönlendirdiği, -Kaos ortamı oluşturmak amacıyla halkı kin ve düşmanlığa tahrik ettiği, -Devletin güvenliği veya iç ve dış siyasal yararları bakımından niteliği itibarıyla gizli kalması gereken bilgileri temin ettiği, -Yasaklanan bilgileri temin ettiği, -Adil yargılamayı etkilemeye teşebbüs ettiği, -Özel hayatın gizliğini ihlal ettiği, -Kişisel verileri hukuka aykırı olarak kaydettiği anlaşıldığından,
Üzerine atılı eylemlerine uyan; TCK.’nın, 314/2, Terörle Mücadele Kanunu'nun 5. maddeleri gereğince, TCK.'nın 216/1, 327/1, 334/1, 288, 134/1 ve 135. maddeleri uyarınca cezalandırılması ve hakkında TCK.'nın 53 ve 58/9. maddelerinin uygulanması talep edilmiştir.
3) ŞÜPHELİ BARIŞ PEHLİVAN:
değiştirŞüpheli İstanbul Organize Suçlarla Mücadele Şube Müdürlüğünde susma hakkını kullanmış, 17.02.2011 günü ise Savcılığımızda ayrıntılı ifade vermiştir. Bu savunmasında özetle; Yalçın Küçük’ü ODATV’de röportaj yaptıkları için tanıdığını, Yalçın Küçük’ün hiçbir şekilde ODATV’yi yönlendirmesinin mümkün olmadığını, Üniversite öğreniminin ilk yılının sonunda ÇYDD’nin Van’daki etkinliğine katıldığını, Ayşe Yüksel ile bu etkinlikte tanıştıklarını, lisede ÇYDD’den burs aldığını hatırladığını, ÇYDD Kadıköy Şubesinden ele geçirilen burs listesinde isminin karşısında yazan telefon numaralarının kendisine ait eski kullandığı numaralar olduğunu, hiçbir terör örgütüyle doğrudan ya da dolaylı olarak ilişkisinin olmadığını, hakkında isnat edilen tüm suçlamaları kabul etmediğini beyan etmiştir. Şüpheli Barış Pehlivan her ne kadar ifadesinde Yalçın Küçük’ün hiçbir şekilde ODATV’yi yönlendirmesinin mümkün olmadığını, beyan etse de telefon görüşmelerine, ODATV’denelde edilen belgelere ve diğer verilere bakıldığında bunun aksi bir durumun söz konusu olduğu, aralarında hiyerarşik bir ilişkinin olduğu, Yalçın Küçük’ün Ergenekon Silahlı Terör Örgütünün amaç ve hedefleri doğrultusunda yayın yapmaları konusunda diğer şüpheliler gibi Barış Pehlivan’ı da yönlendirdiği, Barış Pehlivan’ın da bu talimatlara göre hareket ettiği anlaşılmıştır. Bu durumu gösterir delillere bakıldığında; Tape No:9109, 12.11.2008 günü saat:10.11’de Yalçın Küçük’ün Barış Pehlivan ile yaptığı telefon görüşmesinde özetle; Y.Küçük’ün “ikincisi de Milli Savunma Bakanı olduğu için bu Tayyip Erdoğan dan ayrı ordunun böyle bir görüşü var mı” “BU ÇOK ÖNEMLİ BİŞEY PERİŞAN EDERİZ BURDAN” dediği, B.Pehlivan’ın “Tamam hocam tamam” dediği, Y.Küçük’ün “ŞEYDE SONER LE DE KONUŞ” dediği, B.Pehlivan’ın “Tamam Soner bey gelince de ben konuşurum siz bir saat sonra müsait olursunuz” dediği, Y.Küçük’ün “ondan sonra tamam ona göre nasıl isterseniz BEN SİZE BİLGİ VERİRİM HABER YAPARSINIZ” dediği, B.Pehlivan’ın “Tamam” dediği, Y.Küçük’ün “Ondan sonra zaten pazar günümüydü pazartesi Soner’i aradım ben de olmasam ODATV nin reklamını kim yapacak diye” dediği, B.Pehlivan’ın “Biliyorum onu” dediği, Y. Küçük’ün “Bu bunlar bi delilik yapabilirler bu Doğu Politikası iflas etti tek yolları BİDE TABİ BENİMLE MÜLAKAT YAPARSANIZ ŞUNU DA SÖYLERİM yani Tayyip bey hasta olduğu için kendisiyle konuşulanların hiçbirini saklayamıyor” “Dolayısıyla o terk et bununla ilgili olabilir” dediği, B.Pehlivan’ın “Anladım hocam tamam çok çok kritik bir konu çok kritik konu hocam tamam” dediği, Y.Küçük’ün “Siz konuşun bana her halükarda bana haber verin” dediği tespit edilmiştir. Tape No:9117, 18.12.2008 günü saat:14.23’de Yalçın Küçük’ün Barış Pehlivan ile yaptığı telefon görüşmesinde Y.Küçük’ün “Sonerle de görüşün …EĞER MÜDAHALE EDECEKSENİZ 15-20 DAKİKA SONRA BENİ ARAYIN” dediği tespit edilmiştir. Söz konusu telefon görüşmelerine bakıldığında Yalçın Küçük’ün Barış Pehlivan’ı arayarak ODATV’de yayınlanacak haberlere doğrudan müdahale ettiği anlaşılmaktadır. Yine Şüpheli Barış Pehlivan’a ait bir bilgisayar hard diski içerisindeki Yalçın Küçük tarafından Barış Pehlivan, Barış Terkoğlu ve B.Z’ye gönderildiği anlaşılan e-posta içeriğinde; “Barış'lar, Sevgiler. Beni arayacaktınız, sizin kuşak, takip meselesinde çok zayıftır ve ARTIK SİZLERİ ETKİLEYEBİLECEĞİMİ SANMIYORUM. ETKİLEMEK ÜZERE BAŞKALARINI BULURUM…” şeklinde ifadelerin yazılı olduğu görülmüştür. Şüpheli Barış Pehlivan Ergenekon Silahlı Terör Örgütüyle doğrudan veya dolaylı olarak hiçbir ilişkisinin olmadığını beyan etmişse de ODATV’den ve ikametinden el konulan dijital verilere bakıldığında, Barış Pehlivan’ın Ergenekon Silahlı Terör Örgütü’nün medya yapılanması içerisinde yer aldığı, bu kapsamda Yalçın Küçük’e bağlı olarak birçok faaliyet yürüttüğü anlaşılmıştır. Konuyla ilgili verilere bakıldığında;Şüpheli Barış Pehlivan’ın ilimiz Kadıköy İlçesinde bulunan ikametinden el konulan Fujitsu marka “MHV2060BH_NW18T6229459” seri numaralı hard diskin silinmiş bölgesinde tespit edilen txt dosyalarında; Ulusal Medya 2010 isimli örgütsel dokümanından “ODATV oluşturulması zorunlu “Ulusal Medya”nın internet medyası kanadını temsil etmeye uygun bir isimdir. Görsel yayın kanadını ise; Perinçek grubunun Ulusal Tv’si, Avrasya Tv, Kanal B gibi kanallar, yazılı basın kanadını Cumhuriyet ve Aydınlık gibi yayınlar oluşturabilir. Ancak bu medya organlarının bünyesinde de ameliyat zorunluluğu vardır.” şeklinde pasajlar olduğu görülmüştür. Aynı hard diskin silinmiş bölgesinde ODATV’den de ele geçirilen ve örgüt tarafından belirlenen stratejileri içerdiği anlaşılan “Bilinçlendirme” isimli belgenin bir kısmının olduğu görülmüştür. Bunların yanında, aynı hard disk içerisindeki NTFS dosyalama sisteminde yer alan MetaData dosyaları Logfile kayıtları arasında ODATV’den de ele geçirilen ve iddianamenin önceki bölümlerinde ayrıntılı olarak izahatı yapılan; “Ulusal Medya 2010”, PKK lehine geliştirilecek yayın stratejilerini ihtiva eden “Yalçın hoca”, AKP aleyhinde ODATV’de yayınlanan haberlerin muhtevasının ne şekilde olması gerektiğine dair planlar içeren “teRTEmiz”, Soner Yalçın’ın Ergenekon davasını etkileme ve itibarsızlaştırmak amacıyla verdiği bazı talimatların ve örgütsel notların bulunduğu, “Soner Beyden Gelen” başlıklı, “SY”, “Yalçın Hoca ile görüşüldü” ibaresi ile başlayan, Yalçın Küçük’ün gençliğin sokağa dökülerek 1960 darbesi öncesi ortamın oluşturulmasına yönelik talimatlarını içeren “prj_60”, “Kılıçdaroğlu’na destek zorunlu” ibaresi ile başlayan, Halk Tv’nin satın alınması ile ilgili notların bulunduğu “CHP”, Ergenekon ve Balyoz gibi davalarla ilgili yapılacak toplumu yanlış bilgilendirme faaliyetleri ile ilgili örgüt tarafından belirlenen stratejileri içerdiği anlaşılan “Bilinçlendirme”, Avukat Ş.E. isimli şahsın bir komutana hitaben yazdığı anlaşılan, delil olabilecek bir veriye rastlandığında ne yapılması gerektiği, arama yapıldıktan sonra soruşturmayı etkilemek maksadıyla neler yapılabileceğinin yazılı olduğu “Sn.Komutanim.” isimli dosyalar ile, aynı isimli dosyaların varlığı tespit edilmiştir. Şüpheli Barış Pehlivan’ın ikametinden el konulan dijital veriler arasındaki bu dokümanlar şahsın Ergenekon Silahlı Terör Örgütünün medya yapılanması içerisinde yer aldığını açıkça ortaya koymaktadır. Bununla birlikte ODATV’den ele geçirilen dijital veriler de şahsın bu konumunu güçlendirmektedir. ODATV’den el konulan bir bilgisayar hard disk içerisinde; “toplantı” isimli bir belge bulunmuş, belgenin yapılan incelemesinde, Yalçın Küçük’ün talimatlarını içeren “Hocayla toplantı” başlığı altında Yalçın küçük tarafından verilen talimatların yazılı olduğu anlaşılmıştır. Hard disk üzerinde bilirkişiler tarafından yapılan teknik incelemeler neticesinde belgenin 25.04.2010 tarihinde “Barış” isimli kullanıcı tarafından oluşturulduğu ve aynı tarihte “Barış” isimli kullanıcı tarafından son olarak kaydedildiği tespit edilmiştir. Barış Pehlivan’dan el konulan Fujıtsu marka “MHV2060BH_NW18T6229459” seri numaralı hard disk bulunduğu bilgisayarın işletim sistemine ait kullanıcı özelliklerine bakıldığında ise, bilgisayarın kullanıcı isminin “Barış” olduğu anlaşılmıştır. Bu durum “Barış” isimli bilgisayar kullanıcısının Barış PEHLİVAN olduğunu göstermektedir. ODATV’den ele geçirilen hard disk içerisindeki “Yalçın Hoca ile görüşüldü” ibaresi ile başlayan Yalçın Küçük tarafından Soner Yalçın ve ODATV kadrosundaki şahıslara gönderilen talimatları içeren belgeye bakıldığında; 1960 darbesi öncesinde yaşanan süreçte olduğu gibi gençliğin sokağa dökülmesini hedefleyen örgütsel notların olduğu görülmüştür. Söz konusu belgenin bilirkişilerce yapılan incelemelerinde, teknik özelliklerine bakıldığında 19.10.2010 tarihinde “Barış” isimli kullanıcı tarafından oluşturulduğu tespit edilmiştir. Bu durum, Barış Pehlivan’ın da katıldığı gizli bir toplantıda, Yalçın Küçük tarafından gençliğin sokağa dökülmesi için yapılacak faaliyetlerle ilgili bazı talimatların verildiğini, söz konusu talimatların da Barış Pehlivan tarafından not alınarak konuyla ilgili çalışmaları yapacak olan diğer örgüt üyelerine gönderildiğini ortaya koymaktadır. “HOCADAN NOTLAR” başlıklı, Yalçın Küçük’ün talimatlarını içeren belgenin içeriğine bakıldığında diğer ibarelerle beraber; “PEHLİVAN’A SÖYLEYELİM ŞEHİT CENAZELERİNİ ÖNE ÇEKELİM, HÜKÜMETE KARŞI KULLANALIM.” şeklinde talimatların olduğu görülmüştür. Bu talimatla ilgili ODATV’deonlarca yazının yayınlandığı anlaşılmış, yayınlanan haberlere yukarıda “Siyaset Dünyasına Yön Vermek Amaçlı Yürütülen Faaliyetler” başlığı altında yer verildiğinden burada konunun ayrıntısına girilmemiştir. Şüpheli Barış Pehlivan’ın Ergenekon Silahlı Terör Örgütünün medya yapılanması içerisinde yürüttüğü faaliyetler aşağıda ayrıntılı olarak anlatılacaktır. Yalçın Küçük’ün diğer örgüt üyeleri ile yaptığı toplantılarda, “halkın tahrik edilerek ülkede kaos ve kargaşa ortamı oluşturulması” amacına yönelik örgütsel kararlar alındığı, söz konusu toplantıya şüpheli Barış Pehlivan’ın da katıldığı hatta, Yalçın Küçük tarafından verilen talimatların kendisi tarafından not alındığı anlaşılmıştır. Bu durumu gösteren delillere bakıldığında; ODATV’deMısır’da yaşanan olaylar örnek gösterilerek ülkemizde de halkın sokağa dökülmesini teşvik eden haberler yapıldığı ve bu haberlerde PKK terör örgütü elebaşısı Abdullah Öcalan’ın açıklamalarının kullanıldığı, Barış Pehlivan’ın da bu konuda faaliyet gösterdiği anlaşılmıştır. Barış Pehlivan’ın konuyla ilgili telefon görüşmelerinde; Tape No:15834, 04.02.2011 günü saat:15.35’de Barış Terkoğlu ile Barış Pehlivan arasında geçen telefon görüşmesinde özetle; B.Pehlivan’ın “Ya Öcalan avukatlarıyla görüşmüşte”“Demişki Diyarbakır da halk Mısırda ki gibi günlerce sokaktan ayrılmazsa, taleplerini dile getirirse işte o zaman barış gelir, bakın bakalım o zaman AKP kalır mı kalmaz mı. İşte o zaman Erdoğan ın kendisi sorunun çözümünü talep edecektir” “Demiş sence önemli mi” dediği, B.Terkoğlu’nun “Bence önemli abi” “YANİ KÖTÜ BİR ŞEKİLDE VERMEMEK LAZIM BU HABERLERİ. HANİ ADAM DA SONUÇTA BİR ŞEY SÖYLÜYOR BÖYLE ...” dediği, B.Pehlivan’ın “YANİ KÜRTLERE SOKAĞA DÖKÜLÜN DİYOR ASLINDA” dediği, B.Terkoğlu’nun “Hayır haber bu sonuçta bu abi” dediği, B.Pehlivan’ın “Yok yok nasıl veririm onu düşünüyorum başlığa hani nasıl vermek lazım yani sokaklara dökülün mü yani sonuçta” dediği, B.Terkoğlu’nun “ÖCALAN KÜRT LERE ŞUNU ÖNERDİ DİYARBAKIR KAHİRE OLSUN” dediği, B.Pehlivan’ın “Öyle verelim değil mi” “Yani hani şey yapmayalım biz bir tetikleyici unsur gibi gözükmeyelim” dediği, B.Terkoğlu’nun “Yok yok hayır hayır ÖCALAN bunu önerdi soğuk bir şekilde vermek lazım he” dediği tespit edilmiştir. Telefon görüşmesi ile ilgili olarak yapılan açık kaynak çalışmasında görüşmenin yapıldığı gün ODATV isimli internet sitesinde “Öcalan Diyarbakır’daki Kürtlere Mısır’daki Gibi Sokağa Çıkın Dedi” başlıklı bir haber yayınlandığı tespit edilmiştir. Tape No:15863, 01.02.2011 günü saat:11.49’da Barış Pehlivan ile Şükrü Doğan Yurdakul arasındaki telefon görüşmesinde özetle; Bir süre konuştuktan sonra B.Pehlivan’ın “Onun dışında abi bu perşembe gününe kadar ki özellikle perşembe günü bak dün ben bir haberini yaptım iki tane haber yaptım işte torba yasası meselesi var ya perşembe günü birinci gündem olacak abi” “Yani büyük ihtimal ANKARA DA OLAYLAR ÇIKACAK” dediği, D.Yurdakul’un “Birde herkes o olayın birde şeyle bağlantısı kurulacak Mısır la falan bağlantısı kurulacak” dediği, B.Pehlivan’ın “Aynen öyle MISIR LA BAĞLANTISI KURULACAK dün yaptığım haber en çok okunanlara girdi hani bu Türkiye perşembe günü bunu konuşacak meselesi” dediği, D.Yurdakul’un “Evet evet perşembe günü zincir kuracaklar inşallah,(…) BUNLAR ŞİMDİ MECLİSİN ETRAFINDA EYLEM YAPACAĞIZ DİYORLAR HAYLİ HAYLİ ŞİMDİ BAYA HADİSELER ÇIKACAK” dediği, anlaşılmıştır. Şüpheli Barış Pehlivan’ın Genel Yayın Yönetmeni olduğu ODATV’den ele geçirilen dijital veriler içerisindeki dokümanlara bakıldığında; “ULUSAL MEDYA 2010” isimli örgüt dokümanında, diğer stratejilerin yanı sıra “Saldırıların bilinçli olarak TSK ve Yüksek Yargı başta olmak üzere Anayasal Kurumlara karşı yürütüldüğü işlenmelidir” şeklinde bir strateji belirlendiği, “Bilinçlendirme” isimli örgütsel dokümanda Türk Silahlı Kuvvetlerinin ve diğer zinde kuvvetlerin göreve çağrılması gerektiğinden bahseden yazılar olduğu, “teRTEmiz” isimli belgede ise; “TSK’YI TAHRİK EDİCİ YAYINLARIN YAPILMASI, ilgili konularda köşe yazarlarına destek verilmesi” şeklinde notların yazılı olduğu görülmüştür. Yine yapılan incelemelerde şüpheli Barış Pehlivan’ın ikametinden el konulan dijital veriler içerisinde, Logfile kayıtları arasında söz konusu belgelerle aynı isimli dosyaların da bulunduğu tespit edilmiştir. Soruşturma kapsamında elde edilen delillerden ve ODATV’nin yayınlarından, bu planın aynen uygulamaya konulduğu ve Türk Silahlı Kuvvetlerini darbe yapmaya teşvik eden çok sayıda yayınlar yapıldığı, Barış Pehlivan’ın da bu konuda faaliyetlerinin olduğu tespit edilmiştir. Konuyla ilgili delillere bakıldığında; Tape No:15789, 24.02.2010 günü Saat:14.43’de Barış Pehlivan ile Yalçın Küçük’ün yaptığı telefon görüşmesinde özetle; Y.Küçük’ün “TANK ÇIKTI MI ORAYA SOKAMAZSIN BAŞ... KADAR GİDER NE YAPACAĞINI BİZ BİLİRİZ HA ENİNDE SONUNDA ORAYA DOĞRU GİDİYOR mu Deniz BAYKAL’ın söylediklerinden o çıkaro gaye çıkar HİÇ KİMSE ÖNLEYEMEZ HİÇ KİMSE ÖNLEYEMEZ ZAMANI GELİNCE HA ORDUDA BUNU DA GAYET AÇIK OLARAK SÖYLEMEK LAZIM bunu iyice bilsinler ben ne diyorum 2008 15 Ekim’den itibaren İlker Paşa hazretlerinin Kuvvet Komutanlarını alıp Balıkesir veya Manisa’da diğer ordular ne yaparsa biz de aynısını yaparız dediği anda bu karar alınmıştır. Ne diyoruz iç savaş koşulları olduğu zaman ordu demokratiktir her yerde konuşur… (…) BU KOMUTANLIKTAN MI ASKERİ MÜDAHALE İSTEYECEĞİZ ama oraya doğru gidiyor ORAYA DOĞRU GİDİYOR AKP BU ORDUYU ORAYA DOĞRU GÖTÜRÜYOR ÇOK BÜYÜK BİR HİZMET YAPIYOR çok büyük bir hizmet yapıyor haa şunu görüyoruz söylenenler bu kadar nettir tarihimizde vardır….” dediği, (…) bunları dinleriz şöyle yaparız böyle yaparız bunu engelleriz göreceğiz bu nihayet bir çok siyasi bir iştir nihayet sözünü ettiğimiz BİR ASKERİ MÜDAHALE BİZİM DEĞİMİMİZLE ŞARTLAR OLUŞ… DEVRİMDİR BUNUN NE OLUP OLAMAYACAĞINI KİMSE BİLMEZ” dediği, Barış’ın “Hocam çok teşekkür ediyorum çok güzel bir röportaj oldu” dediği, Yalçın Küçük’ün; “Peki selam söyleyin Soner’e de” dediği tespit edilmiştir. Tape No:15770, aynı gün 24.02.2010 günü saat:18.53’de Hüseyin Soner Yalçın ile Barış Pehlivan’ın yaptığı telefon görüşmesinde özetle; B.Pehlivan’ın Yalçın Küçük ile yaptığı röportajdan bahsederek “ONU SAVUNDU VE ASLINDA AKP’NİN ASKERİ ORAYA GÖTÜRDÜĞÜN SÖYLÜYOR 27 MAYISLA ŞUANKİ SÜRECİ KARŞILAŞTIRDI VE AKP NİN ASLINDA HANİ ŞEYİ DARBEYE DOĞRU YOL ALDIĞINI ONU ORAYA SÜRÜKLEDİĞİNİ SÖYLÜYOR” dediği tespit edilmiştir. “HOCADAN NOTLAR” başlıklı belgede Yalçın Küçük’ün talimatlarını içeren örgütsel notlar olduğu, bu notlar içerisinde; “Örgütün Öcalan’ın kontrolünde olduğu sürekli vurgula. Örgütü zayıf gösterecek yayınlardan uzak dur. PKK’yla ilgili sıkıntı çıkaracak haber yapılmaması konusu… Örgütü tek bir yapı olarak lanse etmeli. ÖRGÜT KÜRT HAREKETİNİN TEK TEMSİLCİSİ. İMRALI’DAN GELENLERİ ÇARPICI BİR ŞEKİLDE VURGULA…PKK özdeştir Kürtler, Kürtlerin tek sözcüsü. Kürtlerle konuşulacaksa PKK ile konuşulacak. Satır aralarında vurgulayalım. Tek muhatap Öcalan. ÖCALAN’IN SÖYLEMLERİ SÜREKLİ GÜNDEMDE KALSIN…”şeklinde Ergenekon Silahlı Terör Örgütünün kontrolünde olan PKK Terör örgütüne destek verme amaçlı talimatların olduğu görülmüştür. Yine yapılan incelemelerde belgenin orijinal isminin “Yalçın hoca.doc” olduğu anlaşılmış, şüpheli Barış Pehlivan’ın ikametinden el konulan dijital veriler içerisinde, Logfile kayıtları arasında aynı isimli bir dosya da bulunmuştur. Bu durum Yalçın Küçük tarafından verilen söz konusu talimatların Barış Pehlivan’a da ulaştırıldığını göstermektedir. Bu haberle ilgili Tape No:15930, 15.12.2008 günü saat:11:56’da Yalçın Küçük ile Barış Pehlivan arasındaki telefon görüşmesinde özetle; Y.Küçük’ün “nasıl oldu şeyler Barışın bu şifreler ilgi çekti mi” dediği, B.Pehlivan’ın “ÖCALANIN ŞİFRELERİ” dediği, Y.Küçük’ün “Evet” dediği, B.Pehlivan’ın “Hocam ilgi çekti çokta önemli bir yazıydı güzel oldu yani” “ŞİMDİ HATTA YANİ ÖCALAN BİR AÇIKLAMA DAHA YAPMIŞ, onunda ben B. Z.e söyleyeceğim onuda bir baksın çünkü devam etmiş açıklamasına bayramda” “Bir onada bak... evet evet hocam Kürt şeylerinde var” dediği, Y.Küçük’ün “Yine Yalçın Küçük e yine Yalçın Küçük e referans var mıymış” dediği, B.Pehlivan’ın “Yok hocam Yalçın Küçük’ten ziyade şey yapmış yani” “AKP ye mesaj yollamış yani Başbakana mesaj yollamış ben bir B. Z.’e söyleyeceğim o yazısı bir dikkatte alsın bence” dediği, Y.Küçük’ün “Tamam tamam şaka yapıyorum yeteri kadar şey aynı onu mu devam ediyor devam ettiriyor değil mi” dediği, B.Pehlivan’ın “Kim hocam B.Z. mi” dediği, Y.Küçük’ün “Hayır hayır, Abdullah ÖCALAN” dediği, B.Pehlivan’ın “Tabi tabi aynı şeyi devam ettiriyor aynı isteklerini devam ettiriyor” “Yani sizin dediğiniz sizin dediğiniz çıkıyor siz dediniz ya hani”“Öcalan, Öcalan istemiyor bu savaşı istemiyor dediniz ya” “O şey yapıyor yani sizi doğruluyor” dediği tespit edilmiştir. Söz konusu telefon görüşmesinde bahsedilen yazının; ODATV isimli internet sitesinde B.Z. tarafından yazıldığı anlaşılan, “Öcalan'ın Son Açıklamalarının Şifrelerini Çözüyoruz” başlıklı yazı olduğu, söz konusu yazıda “Basında da işlendiği üzere, ülkemizdeki Kürt siyasetinde, Barzaniciliğin dışında, bir de Abdullah Öcalan çizgisi var. “ÖCALAN’IN SÖYLEMLERİ DE DİKKATE ALINMAYA DEĞERDİR.” şeklinde ifadelerin yazılı olduğu görülmüştür. Bu durum Barış Pehlivan’ın, Yalçın Küçük’ün “Öcalan’ın söylemleri gündemde kalsın” şeklindeki talimata uygun olarak hareket ettiğini göstermektedir. ODATV’den el konulan bir bilgisayar hard diski içerisindeki “0C1E2120-00000963.eml” isimli, Barış Pehlivan’ın kullandığı, barisp@Odatv.com adresinden sonery@hurriyet.com.tr adresine gönderilen e postada bahsedilen Kıymet Nadir Bindebir isimli şahsın kaleme aldığı yazının mağdur PKK’lı kadınların cinsel yaşamlarıyla alakalı olmasından dolayı ODATV de yer verilmediği anlaşılmıştır. Bu konu Şüpheli Soner Yalçın’ın örgütsel konumu anlatılırken ayrıntılı olarak yer verildiğinden burada tekrar ele alınmamıştır. ODATV’de yapılan aramalarda ele geçirilen “teRTEmiz” isimli belge ile örgüt yöneticisi Yalçın Küçük’ün talimatlarını içeren “Yalçın hoca.doc” başlıklı belgelerin içeriğinde, AKP aleyhinde yayınlanan haberlerin ne şekilde olması gerektiğine ilişkin stratejiler ve talimatlar bulunduğu anlaşılmıştır. Şüpheli Barış Pehlivan’ın ikametinden el konulan dijital veriler içerisinde, Logfile kayıtları arasında bahse konu dosyalarla aynı isimli dosyalar bulunmuştur. Bu durum Adalet ve Kalkınma Partisine yönelik yapılması planlanan toplumu yanlış bilgilendirme faaliyetleri ile ilgili olarak Barış Pehlivan’a da görev verildiğini göstermektedir. Siyaset dünyasına yön verilmesi faaliyetleri ile ilgili olarak Barış Pehlivan’dan el konulan dijital verilere bakıldığında;Şüpheli Yalçın Küçük’ün kullandığı yalcinkucuk2001@gmail.com adresinden, barisp@Odatv.com, baristerk@yahoo.com ve sonery@hurriyet.com.tr adreslerine gönderilmiş e-postada; “Barışim, ÖNDER SAV VE CHP İÇİN BEN HAZIRLIĞIMI YAPTIM. Şaşırtıcı olacaktır. Şimdilik şunu söyleyebilirim, "manşetler" ne demektir, Kılıçdaroğlu "manşet" ile mi sav ile mi geldi, görürsünüz. Yalnız ertelemeyi öneriyorum. Yarın olmaz, çünkü yoldayım. Gelince İstanbul da acele işlerim var. Zamanım sıkıştı. Perşembe öğleden sonra olabilir… Karar verirseniz, "KILIÇDAROĞLUNU SAV MI MANŞETLER Mİ GETİRDİ VE YENİ CHP -YALÇIN KÜÇÜK MÜLAKATI YAKINDA" ANONSU YAPIN, lütfen ve anons kalsın, canlı tutmuş olursunuz. Selamlar, Yalçın. Soner için not, "benim" notunu sana yazdım. …sevgiler. yk.” şeklinde ifadelerin yer aldığı görülmüştür. Yine yalcinkucuk2001@gmail.com adresinden, barisp@Odatv.com ve sonery@ hurriyet.com.tr adreslerine gönderilmiş e-postada; “Barış, nasılsınız. Dün gece, S.D. ve dostlarımızla yemekte idik. Cehepe'liler haber almış, görüşmek istediler ve ısrar üzerine buluştuk. S.B., bazı milletvekilleri ve yazarınız N.Y. vardı(…)YK.” şeklinde ifadelerin yer aldığı görülmüştür. Yine Barış Terkoğlu’nun kullandığı baristerk@ yahoo.com adresinden, barisp@ Odatv.com ve sonery@hurriyet.com.tr adreslerine gönderilen 24.01.2011 tarihli e-postada; “Arkadaşlar, manşetlerimizden ilk 3 sırada da CHP var. Bunlar bize zarar verir diye düşünüyorum. Yani bir partinin yayın organı gibi görünmemiz bizi okunmaz kılar. CHP'ye de bu şekilde faydamız olacağına zararımız olur. Bunları daha ince yapmak gerekli diye düşünüyorum. Böyle insanların gözüne sokarak değil. Yapmayalım demiyorum, ancak daha özenli yapalım. Bakın ilk 3 manşetimizin okunma sayılarına bakın, ODATV'nin ilk 3 manşeti bu kadar mı okunmalı? Bu gösteriyor ki bu haberleri CHP'liler bile okumuyor. İLLE DE CHP'YE FAYDAMIZ OLSUN İSTİYORSAK HİZBULLAH AKP İLİŞKİSİ GİBİ HABERLER YAPALIM. Bence bunlar daha ön açıcıdır. Yani polemiklere olgularla müdahale edelim. İnsanları böyle eğitelim. Nazik bir eleştiri olarak algılarsanız sevinirim. BT” şeklinde ifadelerin yer aldığı görülmüştür. ODATV ‘den ele geçirilen “Soner Bey’den Gelen” başlıklı bir belge bulunmuş, belgenin yapılan incelemesinde, Soner Yalçın’ın; “Silivriyi ne ölçü de takip ediyoruz, isteklerine cevap verebiliyor muyuz? Ergenekon savcıları ve polisler hakkında gelen her haberi değerlendirelim. Ergenekon hakim ve savcılarının iftar yemeği gibi sağlam bilgiler gelmiyor. Yandaş medyanın önemli önemsiz her konuyu Ergenekona bağlaması dalgaya alınsın, kara mizah yapılacak” şeklinde Ergenekon davasını etkileme ve itibarsızlaştırmak amacıyla verdiği bazı talimatların ve örgütsel notların bulunduğu görülmüştür. Yine bilirkişilerce yapılan dijital incelemelerde söz konusu belgenin orijinal isminin “SY.doc” olduğu anlaşılmış, Şüpheli Barış Pehlivan’ın ikametinden el konulan dijital veriler içerisinde, Logfile kayıtları arasında bahse konu dosyayla aynı isimli bir dosya bulunmuştur. Bu durum söz konusu talimatların uygulanmak üzere Barış Pehlivan’a da ulaştırıldığını ortaya koymaktadır. Şüpheli Barış Pehlivan’ın devam eden Ergenekon davasını etkileme, bunun yanında soruşturmayı yürüten yargı mensupları ile kolluk kuvvetlerini yıpratmaya yönelik faaliyetleri ile ilgili verilere bakıldığında; ODATV’den el konulan hard disk içerisindeki "0BA53AD4-000005C8.eml" isimli e-posta ileti dosyası incelendiğinde; e-postanın 19 Şubat 2009 tarihli olup, ahuozyurt@gmail.com isimli e-posta adresinden Soner Yalçın’a, Soner Yalçın’dan da Barış Pehlivan’a gönderildiği anlaşılmıştır. Mailin içeriğinde; “mutlaka kullanalım” “BU ADAM DINLEME VE DINLETME TESKILATININ BASIDIR.. TURKIYE'YE GELMESI COK ONEMLI.. BIR ARASTIRIN.. ASKER CAGIRTMIS OLABILIR..BU POLISLERE ARTIK TEKNIK DESTEK VERMEYIN DEMEK ICIN... YA DA POLIS DAHA DA AZIP HERKESI DINLEME YETKISI ISTEMIS OLABILIR.. ARSIV HABERINI CIKARTIP KOYABILIRSINIZ..CEMAATIN POLISLERI NSA ICIN MI CALISIYOR DIYEN.. SEVGILER” ifadelerin yazılı olduğu görülmüştür. Konuyla ilgili açık kaynaklardan yapılan araştırmalarda, ABD Ulusal Güvenlik Kurumu Başkanı Keith Alexander’ın 19.02.2009 tarihinde Ankara’ya geldiği bilgisi edinilmiştir. Mail içeriğinde bahsedilen konuyla alakalı 19 Şubat 2009 tarihinde ODATV’de“İşte Bu Ziyaretin Ayak İzleri” başlıklı bir yazı yayınlandığı anlaşılmıştır. Tape No:15795, 20.01.2011 günü saat:17.55’de Barış Terkoğlu ile Barış Pehlivan’ın yaptığı telefon görüşmesininde özetle; B.Terkoğlu’nun “Zekeriya Öz haberi yazıcağım bir tane” “Niye biliyor musun ya şey istedi ya biliyorsun polis bütün kongre üyelerinin listesini istemiş Galatasaraydan” “Zekeriya Öz kongre üyesi abi” dediği, B.Pehlivan’ın “Islıklayanların arasında o da vardı mı diyeceksin” dediği, B.Terkoğlu’nun “İşte şey diyeceğim Zekeriya Öz’e bu ayıp yapılmamalı gibi böyle bir başlık atalım” “Nasıl Galatasaray protestosunun şüphelisi mi oluyor” dediği tespit edilmiştir. Bu telefon görüşmesinde geçen konularla ilgili ODATV’de“Zekeriya Öz Bu Habere İsyan Edecek” başlıklı yazının yayınlandığı anlaşılmış olup, haber tespit tutanağında bulunan içeriği incelendiğinde tamamen “ULUSAL Medya 2010 isimli örgüt dokümanında ve diğer talimat içerikli notlarda belirlenen stratajiye uygun şekilde kara mizah ürünü olarak kaleme alındığı anlaşılmıştır. Yine 2008 yılının Eylül ayında Özel Yetkili İstanbul Adliyesindeki hâkim ve savcılar ile bir kısım Emniyet mensuplarının katıldığı iftar yemeğinde çekilen fotoğrafların ilk defa “Bu Fotoğraflar Olay Yaratacak” başlıklı haberle ODATV isimli internet sitesinde yayınlandığı, söz konusu fotoğraflardan örgütün yargı yapılanmasında faaliyet gösteren bazı şüphelilerin yayınlanmadan (7) önce haberdar oldukları, bu konu önceki bölümlerde ayrıntılı olarak izah edilmiştir. Söz konusu fotoğrafların yayınlanması ve sonraki süreçle ilgili Barış Pehlivan’ın yaptığı telefon görüşmelerine bakıldığında; Tape No:15723 09.10.2009 günü saat:12.06’da Hüseyin Soner Yalçın ile Barış Pehlivan arasında yapılan telefon görüşmesinde özetle; B.Pehlivan’ın “Dün Ergenekon davasında AVUKATLAR ŞEY VARMIŞ REDDİ HÂKİM VERMİŞ yani bu şey değişsin demiş mahkeme başkanı da kabul etmiş” “19 Ekim’de bu talebi görüşmek için, 19 Ekim’de tekrar toplanacaklar” dediği, S.Yalçın’ın “YAPIN BUNU” “GİR TABİ GİR BUNU GİREBİLİRSİNİZ” dediği, B.Pehlivan’ın “Manşetten girerim ben bunu” dediği, S.Yalçın’ın “Evet” dediği, Tape No:15756, 01.02.2010 günü saat:18.01’de Hüseyin Soner Yalçın ile Barış Pehlivan’ın yaptığı telefon görüşmesinde özetle; S.Yalçın’ın “BU SAVCILARIN İFTAR YEMELERİ HABER OLMUŞ GAZETEPORTTA” “ONA BİR BAKSANA ONU GİRELİM BU AKŞAM” “O DAVADAN YARGILANACAĞIZ BİZ ABİ GİRELİM BENCE YANİ” dediği, B.Pehlivan’ın “Tamam girelim” dediği anlaşılmıştır. Buna göre Barış Pehlivan’ın, Soner Yalçın’ın talimatlarıyla söz konusu fotoğraflarla ilgili tamamen toplumu yanlış bilgilendirme amaçlı olarak birçok haber yaptığı anlaşılmıştır. ODATV’de ele geçirilen dijital veriler içerisinde silinmiş bölgede bulunan “Kılıçdaroğlu’na destek zorunlu” ibaresi ile başlayan belgede Halk Tv’nin ele geçirilmeye çalışılması ile ilgili notlar olduğu görülmüştür. Söz konusu notlardan Halk Tv’nin satın alınabilmesi için Deniz Baykal’a şantaj yapılmasının planlandığı anlaşılmaktadır. Yapılan incelemelerde söz konusu belgenin orijinal adının “CHP.doc” olduğu anlaşılmış, Şüpheli Barış Pehlivan’ın ikametinden el konulan dijital veriler içerisinde, Logfile kayıtları arasında bahse konu dosyayla aynı isimli bir dosya bulunmuştur. Bu durum Halk Tv’nin ele geçirilmesi için yapılacak illegal faaliyetlerden Barış Pehlivan’ın da bilgisinin olduğunu ortaya koymaktadır. Tape No:15853, 21.01.2011 günü saat: 18.41’de Barış Pehlivan ile N. G.’in yaptığı telefon görüşmesinde özetle; N.G.’in “Barış ilave olarak şey diyecektim bu Halk Tv yayından çekildi ya” “Digitürk'ten çekildi ve bu bir iki cümle diyecektim sana” “gizli gizli şunu söylememiz lazım bir şekilde nasıl becereceksek kardeşim ben niye Halk Tv de gidip konuşmuyorum yani ya da benim anlatabildim mi” “Buna benzer şeyler bu Halk Tv yi de millete hatırlatmak lazım çünkü SEÇİME 4 AY KALDI ARTIK ATAĞA GEÇMEMİZ LAZIM ve ATAĞA GEÇECEK TELEVİZYONUMUZ YOK bu o kadar acayip bir şey ki ya bi ODATV'yle ne olur baba ya gözünü seveyim ya yani bu şeyi millete anlatmamız lazım” dediği, B.Pehlivan’ın “Küçümseme abi ODATV'yi ya” dediği, N.Genç’in “Yok hayır hayır hiç asla küçümsemiyorum kale ya ciddi bi kale ama hani kitlelere sızmada o milyonlara sızmada entelektüel bir yer burası” dediği tespit edilmiştir. Şüpheli Barış Pehlivan’ın ikametinden el konulan dokümanlara bakıldığında; (37) adet 3’den 39’a kadar numaralandırılmış bilgisayar çıktısı dokümanlarda; (3) ile numaralandırılmış “ÇAĞDAŞ YAŞAMI DESTEKLEME DERNEĞİ-SEVLGİLİ GENÇLER KENT-KÖY GENÇLİĞİ EL ELE PROJESİ 2002 UYGULAMA YILINA HOŞGELDİNİZ” başlıklı dokümanda, ÇYDD tarafından yürütülen bir proje kapsamında Van-Özalp’a düzenlenecek ve öğrencilerin katılacağı gezi faaliyeti ile ilgili bilgilerin yazılı olduğu, (4) ve (5) ile numaralandırılmış “Van-Özalp Grubu, 20-30 Temmuz, ÇYDD Koordinatör AYŞE YÜKSEL” ibareleri ile başlayan dokümanda, üniversite öğrencisi olduğu anlaşılan şahısların ad-soyad ve iletişim bilgilerinin yazılı liste olduğu, söz konusu listede Barış PEHLİVAN’ın isminin ve iletişim bilgilerinin yazılı olduğu, Şüpheli Barış Pehlivan’dan ele geçirilen Milli İstihbarat Teşkilatı Müsteşarlığı antetli ve Teoman Koman imzalı, 19 Aralık 1989 tarih ve 85.42.00.65/336-04 sayılı, “ÇOK GİZLİ” gizlilik dereceli dokümanla ilgili olarak Milli İstihbarat Teşkilatı Müsteşarlığından alınan cevabi yazıda, söz konusu belgenin Nokta Dergisi’nin 02 Aralık 1990 tarih ve 48 nolu sayısında yayınlandığını, konunun 1990/1003 hazırlık dosya numarası ile İstanbul DGM’sine intikal ettirildiği, Teşkilatça İstanbul DGM Cumhuriyet Savcılığına gönderilen 07/01/1991 tarihli yazı ile de belgenin sahte olduğunun bildirildiğini, keza 2008 yılında “Ergenekon” davası sanıklarından İşçi Partisi mensubu Mehmet Adnan Akfırat’tan ele geçirilen belge ile aynı olduğu bildirilmiştir. Yine Şüpheli Barış Pehlivan’dan ele geçirilen (5) adet belgeyle ilgili olarak Genelkurmay Başkanlığı’ndan alınan cevabi yazıda, söz konusu belgelerin TSK’ya ait olmadığı bildirilmiştir. Belgelere bakıldığında; (8’den 15’e) kadar numaralandırılmış dokümanların “GİZLİ” ibareli, “İSRAİL’İN GAP BÖLGESİNDE YAPTIĞI ÇALIŞMALAR” başlıklı, birbirinin devamı niteliğinde dokümanlar olduğu, (16’dan 20’ye) kadar numaralandırılmış, “İSRAİL FİRMALARIN GAP’A YÖNELİK FALİYETLERİ” başlıklı dokümanlarda istihbari mahiyetteki bilgilerin yazılı olduğu, (26) ile numaralandırılmış, “29 ARALIK 2003 İSRAİL BİLGİ NOTU” başlıklı dokümanda istihbari mahiyette bilgiler olduğu, (27’den 29’a) kadar numaralandırılmış, “31 ARALIK 2003 İSRAİL BİLGİ NOTU” başlıklı, dokümanlarda bazı şirketler ve şahıslar hakkında istihbari mahiyette bilgiler olduğu, (30) ile numaralandırılmış doküman ile 21’den 25’e kadar numaralandırılmış dokümanların birbirinin devamı niteliğinde olduğu, söz konusu dokümanların sağ üst köşesinde “GİZLİ” ibaresinin olduğu ve her bir sayfanın üst kısmında; “ŞANLIURFA İL JANDARMA KOMUTANLIĞININ 29.12.2003 GÜN VE İSTH:3590-03/AÇAS.KS.( )SAYILI MESAJIN EKİNİN DEVAMIDIR.” şeklinde ibarelerin yazılı olduğu görülmüştür. Şüpheli Barış Pehlivan’dan el konulan ve soruşturmayla ilgisi olduğu değerlendirilen diğer dijital verilere bakıldığında; "pagefile.sys" isimli dosyada tespit edilen verilere bakındığında; “Zap haline getirecek. Peki, kim bunlar? Eski İstihbarat Dairesi Başkanı Sabri Uzun ve eski Emniyet Genel Müdür Yardımcısı Emin Arslan. Saygı Öztürk kitabında bu bilgiyi 2 ayrı sayfada şu satırlarla anlatıyor: 2001 yılında emniyette fethullahçı yapılanma yok diyen İstihbarat Dairesi Başkanı Sabri Uzun da nasıl yanıldıklarını anlatabilmek için, Avcı gibi kitap yazıyor. Bir gün o da (Emin Arslan) yaşadıklarını kitap haline getirecekti. Tıpkı Hanefi Avcıyla başlayan, Sabri Uzunla devam edecek olan kitaplar gibi, o da fethullahçıları anlatacaktı sözün özü; cemaati zor günler bekliyor.” şeklinde ifadelerin yer aldığı görülmüştür. Ayrıca açık kaynaklardan yapılan araştırmalarda; söz konusu belge içeriğinin, www.Odatv.com adlı internet sitesinde 25.10.2010 tarihinde yayımlanan “İKİ EMNİYET MÜDÜRÜ DAHA KİTAP YAZIYOR” başlıklı yazı ile benzer olduğu anlaşılmıştır.
Yukarıda ayrıntılarıyla sunulan bütün bilgi ve belgelerdeki delillere göre şüpheli Barış Pehlivan'ın; -Ergenekon Silahlı Terör Örgütü üyesi olduğu, şüpheliler Yalçın Küçük ve Soner Yalçın'dan almış olduğu örgütsel talimatlarla örgütün amaç ve stratejileri doğrultusunda faaliyet yürüttüğü, medya imkanlarıyla kara propaganda ve toplumu yanlış bilgilendirme faaliyetlerini icra ettiği, -Kaos ortamı oluşturmak amacıyla halkı kin ve düşmanlığa tahrik ettiği, -Adil yargılamayı etkilemeye teşebbüs ettiği, -Özel hayatın gizliğini ihlal ettiği anlaşıldığından,
Üzerine atılı eylemlerine uyan; TCK.’nın 314/2, Terörle Mücadele Kanunu'nun 5. maddeleri, TCK.'nın 216/1, 288/1 ve 134/1. maddeleri gereğince cezalandırılması ve hakkında TCK.'nın 53. ve 58/9. maddesinin uygulanması talep edilmiştir.
4) ŞÜPHELİ BARIŞ TERKOĞLU:
değiştirŞüpheli 14.02.2011 günü yakalanarak gözaltına alınmış, İstanbul Organize Suçlarla Mücadele Şube Müdürlüğünde susma hakkını kullanmış, 17.02.2011 günü ise Savcılığımızda ayrıntılı ifade vermiştir. Savcılığımızda alınan ifadesinde çalıştığı ODATV’nin de herhangi bir terör örgütü veya yasa dışı bir örgütle ilgisinin olmadığını, habercilik dışında bir faaliyetinin olmadığını, suçsuz olduğunu beyan etmiştir. Şüpheli Barış Terkoğlu her ne kadar ifadesinde herhangi bir terör veya suç örgütü ile hiçbir ilişkisinin olmadığını beyan etse de, şüphelinin iş yeri olan ODATV’den ve ikametinden ele geçirilen örgütsel dokümanlar, TSK ve MİT’e ait Devletin güvenliği açısından gizli kalması gereken belge ve diğer suç unsuru delillerden şüphelinin Ergenekon Silahlı Terör Örgütü üyesi olduğu ve Örgütün medya yapılanması kapsamında faaliyetlerde bulunduğu tespit edilmiştir. Şüphelilere yönelik yapılan teknik takip çalışmaları neticesinde, ODATV’den ele geçirilen notlarda belirtildiği gibi örgüt yöneticisi Yalçın Küçük’ün, Barış Terkoğlu’nu ve ODATV çalışanlarını yönlendirdiği, örgütün amaç ve hedefleri doğrultusunda yayın yapmalarını sağladığı, şüpheli Barış Terkoğlu’nun da; örgüt yöneticilerinin verdiği talimatlar doğrultusunda hareket ettiği anlaşılmıştır. Konu ile ilgili şüphelinin telefon görüşmelerine bakıldığında; Tape No:15728, 10.11.2009 günü saat:16.07’de Hüseyin Soner Yalçın ile Barış Terkoğlu’nun yaptığı telefon görüşmesinde özetle; H.S.Yalçın’ın “He şu e YALÇIN HOCA ARADI DA BİR RÖPORTAJ YAPSIN ÇOCUKLAR BENİMLE DİYOR yarın veya bir sonraki gün yapar mısınız” dediği, B.Terkoğlu’nun “Tamam olur yaparız yaparız tabi ki” “Konu söyledi mi”dediği, H.S.Yalçın’ın “E son gelişmeler diyor” “Bir önceden bir konuşma yaparsın” “NE YAPALIM DİYE” “Sen de kafandakileri sorarsın” dediği, Tape No:15737, 07.01.2010 günü saat:12.38’de Hüseyin Soner Yalçın ile Barış Terkoğlu’nun yaptığı telefon görüşmesinde özetle; B.Terkoğlu’nun “Soner abi YALÇIN HOCAYLA KONUŞTUM da” “Bir beni arayabilirse gazete satışları ile ilgili bir şeyler var ona anlatayım diyor, ondan sonra bi ONUNLA MÜNAZARA EDELİM ONDAN SONRA YA HABER YAPALIM ya görüşelim bişey söylüyor, yani SİZİN ARAMANIZI İSTİYOR nihayetinde” dediği, Tape No:15744, 18.01.2010 günü saat:17.22’de Hüseyin Soner Yalçın ile Barış Terkoğlu’nun yaptığı telefon görüşmesinde özetle; B.Terkoğlu’nun “Ya abi şeyi diyecektim bu Hikmet Çiçek’in yazısı çok güzel ya onu yayınlamayın demişsiniz” dediği, S.Yalçın’ın “Silivri’den mektup var Silivri’den mektup var ve Hikmet Çiçek şey olmuyor mu demek ki ne yapmış” dediği, B.Terkoğlu’nun “Ya şimdi İmdat diye gizlik bir tanık var bunun bir savcılık sorgusu var bir de polis sorgusu var” “İkisin karşılaştırmış adam” “Ve ikisindeki yazım hataları bile aynı yani birisi yapmamış sorgusunu savcı yapmamış aynen copy yapmış yani onu ispat ediyor kanıtlanıyor yazısında isterseniz mektup var diye değil adamın adını yazalım” dediği, S.Yalçın’ın “Sadece altını Hikmet Çiçek diye yazalım” dediği, B.Terkoğlu’nun “Evet evet mesela imza normal yazar ismi gibi” dediği, Tape No:15810, 26.01.2011 günü saat:12.51’de Barış Terkoğlu ile Muhammet Sait Çakır arasındaki telefon görüşmesinde özetle; S.Çakır’ın “Yalçın hoca ile şuan telefonda konuştum” “Ve o Ayhan Bozkurt bir yazı yazmış” “Bu Ergenekon Tutuklularının milletvekilliği meselesi üzerine” “Ve galiba Hocanın bu kampanyasına karşı nitelikte bir yazı anladığım kadarıyla” “Hoca şey diyor ben onları teslim ettim diyor fakat ODATV yani böyle bir şey yapmamalı diyor bu haberini düzeltmelidir diyor” “yani bu akşama kadar hatta dedi şey HABERİ DÜZELTSELER İYİ OLUR DİYOR ve şey hatta Soner beni bir arasın ben şuan evdeyim diyor” dediği, Tape No:15826, 30.01.2011 günü saat: 14.42’de Barış Terkoğlu ile Yalçın Küçük/Deniz...? arasındaki telefon görüşmesinde özetle; B.Terkoğlu’nun “Yalçın hocam” “kusura bakmayın ben bizim Deniz ile Barış a ulaşmaya çalışıyorum ama sanırım sizin yanınızdalarmış telefonları da kapalı yada orada çekmiyor kendilerine yanınızdalarsa görüşmem mümkün mü acaba” “hocam akşamleyin bir görüşme yapacağız da bir kendilerinin haberi vardı yemek mi yiyeceğiz Merdan beyle Merdan YANARDAĞ'la” dediği, bir süre konuştuktan sonra Yalçın Küçük’ün telefonu Deniz isimli bayana verdiği, Tape No:15759, 07.02.2010 günü saat:11.58’de Hüseyin Soner Yalçın ile Barış Terkoğlu’nun yaptığı telefon görüşmesinde özetle; B.Terkoğlu’nun “Abi hoca ile konuştunuz mu hiç YALÇIN HOCA İLE” “He bir yazımızı eleştirmiş de haberiniz olsun” “Mehmet Akif yazısını” “Soner iyi yapmış biliyormuş falan filan diyor da sonrasında da diyor ki ama Mehmet Akif milli şair değildir, ondan sonra şiir yazmayı bilmez şair değildir” dediği, S.Yalçın’ın “HOCAYA KALIRSAK BİZ BU ÜLKEYİ VERECEĞİZ ABİ HİÇ HİÇ GENİŞ CEPHE ŞEYİNDEN HAREKET ETMİYOR MİNARELER KÖTÜDÜR DİYOR EZANI KALDIRACAĞIZ DİYOR ULAN” dediği, B.Terkoğlu’nun “Acaba Yalçın Küçük niye kızdı diye haber yapsak diye düşünüyorum ben” “Yalçın Küçük niye kızdı Soner Yaçın'a” dediği, S.Yalçın’ın “YOK YOK AİLE İÇİ GİBİ BİR ŞEY GÖZÜKÜR ONLAR” “BİZ MİLLİ CEPHEYİ KURMAK ZORUNDA MIYIZ ABİCİĞİM”“Bu zorundayız Baykal dört dörtlük bir politikacı düşündü” “Lütfen yani” “Bizim Akif in iyi yönleri çıkaracağız Akif in kötü yönleri çok iyi yönlerini çıkaracağız” dediği tespit edilmiştir. ODATV isimli internet sitesinde yayınlanan haberlere bakıldığında; bir taraftan PKK terör örgütü elebaşısının bir kısım açıklamalarını halkı sokağa dökmek amaçlı haber yaptıkları, diğer taraftan da ülkemizde sanki bir iç savaş varmış algısı oluşturulmayı hedefledikleri anlaşılmıştır. ODATV isimli internet sitesinde yayınlanan yukarıdaki bölümlerde içeriğinden ayrıntılı olarak bahsedilen“Öcalan Diyarbakır'daki Kürtlere, Mısır'daki Gibi Sokağa Çıkın Dedi” başlıklı Haberle ilgili Şüpheliler Barış Terkoğlu ile Barış Pehlivan’ın yapmış oldukları telefon konuşmalarında da halkın bir an evvel sokağa dökülmesi yönünde beklentilerinin olduğu açıkça anlaşılmıştır. Bahse konu (Tape No:15834) 04.02.2011 günü saat:15.35’de Barış Terkoğlu ile Barış Pehlivan’ın arasında geçen telefon görüşmesinin ayrıntılarına Barış pehlivan7ın şüpheli konumu anlatılırken yer verilmiş görüşmede B.Terkoğlu’nun “ÖCALAN KÜRT LERE ŞUNU ÖNERDİ DİYARBAKIR KAHİRE OLSUN” dediği, B.Pehlivan’ın “Öyle verelim değil mi” dediği tespit edilmiştir. ODATV’den ele geçirilen ve yukarıda Toplanan Deliller başlığı altında ayrıntılı olarak anlatılan, örgütsel talimatların yazılı olduğu “HOCADAN NOTLAR” başlıklı belge içerisindeki; PKK terör örgütü aleyhine haber yapılmaması stratejisiyle alakalı ODATV’de çıkan haberlere bakıldığında şüpheli Barış Terkoğlu’nun da bu talimata dikkat ettiği ve özellikle PKK terör örgütünü zayıf gösterecek herhangi bir yayın yapılmadığı görülmüştür. ODATV’den el konulan bir bilgisayar hard diski içerisindeki “0C1E2120-00000963.eml” isimli, Barış Pehlivan’ın kullandığı, barisp@Odatv.com adresinden sonery@hurriyet.com.tr adresine gönderilen e postada bahsedilen Kıymet Nadir Bindebir isimli şahsın kaleme aldığı yazının mağdur PKK’lı kadınların cinsel yaşamlarıyla alakalı olmasından dolayı ODATV de yer verilmediği anlaşılmıştır. Bu konuya Şüpheli Soner Yalçın’ın örgütsel konumu anlatılırken ayrıntılı olarak yer verildiğinden burada tekrar ele alınmamıştır. Ayrıca Barış Terkoğlu’nun telefon görüşmelerini içeren iletişim tespit tutanaklarına bakıldığında; Tape No:15850, 22.01.2011 günü saat:13.51’de Barış Terkoğlu ile C. M.’un arasında yapılan telefon görüşmesinde özetle; C.M.’un “bir kampanya başladı ya” “Fethullahçılar” “İşte Kemal Kılıçdaroğlu üzerine ne emirler yağdırıyor falan diye bir kampanya yapıyorlar” “Şöyle bir şey yapılabilir mi mesela bunun çeperi biraz daha genişletilebilir mi ama tabi CHP açısından değil” “mesela benzer bir siyasi dava şeyde gösteriliyor KCK var” “Hatip Dicle’nin benim bilebildiğim kadarıyla çok fazla bir suçu yok” “Buna yönelik bir çağrı yapılamaz mı mesela…” dediği, B.Terkoğlu’nun “Ama bu mahkumiyetleri yazabilirsin tabi sadece biz şey diyorum hani CHP ye milleTvekili olsun bunlar diye öneremeyiz” dediği, C.M.’un “CHP ye değil ama böyle şeyler de var” “KÜRTLER DE ALSIN BUNLARI YAPSIN YANİ” dediği, B.Terkoğlu’nun “…anladım demek istediğini, yani hani onlara da böyle bir şey önerebilir miyiz bilmiyorum” dediği, C.M.’un “Bir Sebahat Tuncel için böyle bir şey söyleniyordu yapıldı” “İçeriden çıktı geldi” dediği, B.Terkoğlu’nun “Ya ben olsam yani ben mesela sizin yerinizde olsam sizi o konuda tembel biliyorum ben yapamadım şu KCK davasının ayrıntılarını girmek lazım yani…” “…kimse okumadığı için o iddianameyi ne bu taraf ilgi gösteriyor ne o taraf” “SEN KÜRT MESELESİ ÜSTÜNE BİR ŞEYLER YAZ BİZE YİNE” “…mesela şeye bakabiliriz Hatip Dicle ne ile suçlanıyor yani iddianamede” “Onun sonuna da birileri acaba milletvekili olmasın politikadan uzak dursun diye mi cezalandırıyor diye sorabilirsin mesela o bir şey olabilir” “Politika önermiş olmazsın da gerçekten de ben hani kötü Kürtlerin cezalandırıldığını düşünüyorum o iddianame ile onu göstermiş olursun” dediği, Tape No:15851, 22.01.2011 günü saat:17.15’de Barış Terkoğlu ile C. M. arasındaki telefon görüşmesinde özetle; C.M.un “Bahsettiğim şey vardı ya” “Zaten tartışılıyormuş Diyarbakır’da şu anda” dediği, B.Terkoğlu’nun “EE O ZAMAN ONU HABER YAPALIM ABİ TAMAM ONA BİR ŞEY DEMEM BEN” dediği, C.M.’un “Yani o şekilde yazsam olur değil mi” dediği, B.Terkoğlu’nun “Olur olur o şekilde yaz Diyarbakır’da bu konu bu şekilde konuşuluyor diye” dediği, C.M.’un “Kaynağımın adını yazmayacağım ama şeyi arayabilirim istersen” dediği, B.Terkoğlu’nun “Yazma” dediği, C.M.’un “İstersen şeyi arayabilirim Kışan’ı arayabilirim” dediği, B.Terkoğlu’nun “Ara sor abi süper olur” dediği tespit edilmiştir. Ayrıca ODATV’den ele geçirilen “HDT725025VLAT80_VF2100R1214ZYM" seri numaralı hard disk içerisindeki “4DD14BC4-000003D6.eml” isimli, baristerk@yahoo.com adresinden barisp@Odatv.com ve barisalim@hotmail.com adreslerine gönderilen, 15 Ocak 2009 tarihli e-postada; Merhaba Sayın Mahmur Şakar; Sizin de takip ettiğiniz gibi Ergenekon Operasyonu Türkiye'nin gündemini belirliyor. Operasyonun son dalgasında Yalçın Küçük'ün gözaltına alınması ile beraber PKK-Ergenekon ilişkisinin olduğuna dair iddialar gazetelerde geniş yer buluyor. Yalçın Küçük'ün geçmişte Bekaa Vadisi'ne gitmesi ve Abdullah Öcalan ile görüşmesi nedeniyle kendisinin PKK ile Ergenekon Örgütü adına ilişki kurduğu Savcılık tarafından iddia ediliyor. Siz de biliyorsunuz ki PKK ile Türkiye'den pekçok gazeteci, siyasetçi, araştırmacı görüştü. Ancak hükümete yakınlığı ile bilinen özellikle İslamcı medya PKK'nın yalnızca Kemalist-sol gazeteciler ve yazarlar ile görüştüğü izlenimini yaratıyor.(…) Öcalan-PKK ile görüşen İslamcı isimleri sizinle isterseniz bir telefon röportajı isterseniz yazılı olarak kurduğumuz irtibatla öğrenerek haber yapmak isteriz. Bu konuda yardımcı olursanız seviniriz. Tekrar teşekkür ederiz. Odatv.com muhabiri BARIŞ TERKOĞLU” şeklinde ibarelerin yer aldığı görülmüştür. Ayrıca, Mahmut Şakar isminin; Başsavcılığımız tarafından hazırlanan 08.03.2009 tarih ve 2009/511-268-188 sayılı iddianamedeki GİZLİ TANIK GALİP’in ifadesinde; “Örgüt içerisinde, Abdullah Öcalan’ın avukatları olan Mahmut Şakar ve İrfan DÜNDAR’ ın her söylediklerinin Abdullah Öcalan’ın talimatı olduğunun bilindiğini, bu kişilerin sürekli olarak örgütün kamplarına gelerek Abdullah ÖCALAN’dan almış oldukları talimatları aktardıklarını, kendisinin örgüt tarafından Süleymaniye’de infaz edilen örgütün üst düzey yöneticisi Kani Yılmaz ile messenger üzerinden bir görüşme yaptığını, bu görüşmede Kani YILMAZ’ ın kendisine, Mayıs 2004 tarihinde Şehit Harun Kampındaki Kongra-GEL’in ikinci kongresine Mahmut Şakar ve İrfan DÜNDAR’ ın da katıldığını, Mahmut Şakar’ın bütün kameraları kapattırarak “…Başkan adına konuşuyorum, bu kongreden savaş kararı çıkacak…” sözleri üzerine kongrede savaş kararının alındığını” söylediğini…” şeklinde geçtiği görülmüştür. Şüpheli Barış Terkoğlu’ndan ve ODATV’den elde edilen delillerden, telefon görüşmelerini içeren iletişim tespit tutanaklarından ve ODATV isimli internet sitesinde değişik tarihlerde yayınlanan haberlere bakıldığında; şüpheli Barış Terkoğlu’nun, Ulusal Medya 2010isimli örgüt dokümanın da belirlenen stratejiler doğrultusunda yayın faaliyetleri yürüttüğü anlaşılmaktadır. Bu durumu gösteren delillere bakıldığında; Şüphelinin ikametinden ele geçirilen S20BJAOB197529 seri numaralı hard disk içerisinde bulunan “cevap.doc” isimli dokümana bakıldığında, 02.01.2011 tarihli Gülseven Yaşer adıyla Zafer Mutlu isimli şahsa gönderilen bir mektup olduğu, söz konusu mektubun içeriğinde; Gülseven Yaşer’in 01.01.2011 tarihli Vatan Gazetesinde kendisiyle ilgili yayınlanan haberden ötürü kaygı duyduğunu belirttiği, mektubun devamında “Yıllarca Milli Güvenlik Kurulu Genel Sekreterliği yapmış Sayın Tunçer Kılınç, ne olduğu belli olmayan bir terör örgütüne üyelik suçlamasıyla gözaltına alınabiliyor ve Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin tüm gizli bilgilerine sahip kendisi tarafından, böyle bir terör örgütünün var olmadığı ifade ediliyor.” “Evet Ben ülkem için gerçekten çok kaygılıyım. Çağdaş, laik ve sosyal bir hukuk devleti olması gereken Türkiye’nin, dini kurallara dayalı bir şeriat ülkesi olma yolunda koşar adım yol aldığını düşünüyorum.” şeklinde yürütülen davaya ilişkin değerlendirmelerinin bulunduğu görülmüştür. Açık kaynaklardan yapılan araştırmada, 01.01.2011 tarihli Vatan gazetesinde “Türkiye’yi Ancak Darbe Kurtarır” başlığı altında Gülseven Yaşer ile ilgili bir haber yapıldığı, 06.01.2011 tarihinde ise ODATV isimli internet sitesinde “ZAFER MUTLU’YA SERT ELEŞTİRİ” başlığı altında yapılan haberin içeriğinde Gülseven Yaşer’in Vatan Gazetesi Yönetim Kurulu Başkanı Zafer Mutlu’ya yazdığı mektuba geniş bir şekilde yer verildiği görülmüştür. Bu tespitlerin yanı sıra ODATV çalışanlarının sürekli olarak Ergenekon davası ve soruşturması ile ilgili toplumu yanlış bilgilendirme amaçlı haberler yaptıkları tespit edilmiştir. Konu ile ilgili şüpheli Barış Terkoğlu’nun da bu kapsamda faaliyetler yürüttüğü açıkça anlaşılmaktadır. Şüphelinin ikametinden ele geçirilen "ST98823A_5PK0X4S7" şeklinde isimlendirilen hard disk içerisinde bulunan “gündem toplantısı.doc” isimli dokümana bakıldığında; Ahmet…?, Barış…? ve Doğan…? isimli kullanıcılar arasındaki ODATV’de yapılacak haberlere ilişkin değerlendirmelerin yer aldığı görüşme kayıtları olduğu, Söz konusu görüşme kayıtlarında, Ahmet’in “eğer gençler çalışabilirse ERGENEKONDAN ilginç sorgu örnekleri bulabilirler barış ne dersin” dediği, Barış’ın “olur abi” dediği, ilerleyen bölümlerde Doğan’ın “Ergenekon Savcıları Ağar'ı neden gözaltına alıp sorgulamadı? AKP'mi engelliyor?” dediği, Ahmet’in “Bu da güzel soru ama doğrudan yazsak ihbarcı gibi oluruz. Gelin görün ki bir ince formülle çok iyi soru olurdu.”“ERGENEKON SAVCISI FAİLİ MEÇHULLERLE, SUSURLUKLA FİLAN İLGİLENMİYOR. SARDECE ASKERİ HEDEF ALIYOR” “Ağar onun için Ergenekon'a da sokulmamış olabilir” dediği, Doğan’ın “bu da güzel bir açı düşünüyorum belki bu geceye bir manşet çıkabilir” dediği görülmüştür. Tape No:15795, 20.01.2011 günü saat:17.55’de Barış Terkoğlu ile Barış Pehlivan’ın yaptığı telefon görüşmesinde özetle; B.Terkoğlu’nun “Zekeriya Öz HABERİ YAZICAĞIM bir tane” “Niye biliyor musun ya şey istedi ya biliyorsun Polis bütün kongre üyelerinin listesini istemiş Galatasaray'dan” “Zekeriya Öz kongre üyesi abi (gülüyor)” dediği tespit edilmiştir. Bu telefon görüşmesinden sonra görüşmede geçen konuyla alakalı geçen konularla ilgili ODATV’de “Zekeriya Öz Bu Habere İsyan Edecek” başlıklı yazının yayınlandığı anlaşılmıştır. Yazının içeriğine bakıldığında; Galatasaray Spor Kulübünün yeni stat açılışında Başbakan Erdoğan’a karşı yapılan protestolarla ilgili Şişli Cumhuriyet Savcılığının soruşturma başlattığı ve bu kapsamda kongre üyelerinin de incelemeye alındığından bahsedilerek, “Zekeriya Öz, geçtiğimiz aylarda Sarı-Kırmızılı kulübe kongre üyesi oldu. Zekeriya Öz’ün olaylı açılışa katılıp katılmadığı henüz netlik kazanmadı. Ancak Zekeriya Öz’ün de adı, protesto ile ilgisi olmadığı halde, polisin kongre üyelerini incelemesi durumunda haksız bir şekilde soruşturma belgelerine dahil olabilir. Ergenekon soruşturması nedeniyle kamuoyunda zaman zaman eleştirilen Zekeriya Öz’e konuya ilişkin soru sorulup sorulmayacağı ise bilinmiyor.” yazılı olduğu anlaşılmıştır. Tape No:15727, 26.10.2009 günü saat:11.58’de Hüseyin Soner Yalçın ile Barış Terkoğlu’nun yaptığı telefon görüşmesinde özetle; S.Yalçın’ın “Oğlum niye Ergenekon haberini alıyosun oraya koyuyorsun Savcı nikaha gitmiş bilmem ne olmuş ya ne gerek var ya Barış” “sadece akıl istiyorum akıl beni anlayın biraz gerek yok her Ergenekon Haberini ve her Zekeriya Öz'ü alıp oraya resmiyle koymana gerek yok gerek yok abicim bırak onu da Mehmet Yılmaz yapsın ya” “Hiçbir Ergenekon paratoneri olduk yani nerde Ergenekon haberi bilmem ne varsa alıp koyuyoruz başka hiç mi bizim haberimiz yok abi dünyamız yok başka” Ama öyle bakıyosun algıda seçicilik öyle bakma gazetelere öyle bakma abi BİZ YETERİ KADAR YAPTIK ETTİK BİZ EN SON NOKTAYIDA İYİ VURUYORUZ ama her şeyi yaptığın zaman etkisi kayboluyor” “ama öyle yapıyoruz işte öyle yapıyoruz ben ...söylüyorum yani VURUN KAÇIN DİYORUM dönüyosunuz bilmem ne brifing... o yazdı bu yazdı gerek yok diyorum biraz aklınızı kullanın diyorum aklınızı biraz biraz” dediği, B.Terkoğlu’nun “Tamam abicim yani bu tamam ya önemli bi haber bence yani” dediği, H.S.Yalçın’ın “Oğlum önemsiz haberi tartışmıyorum ki”“Bir stratejiyi tartışıyorum” “bir çizgi meselesini tartışıyorum AYDINLIK OLURSUN YAŞADIĞIM İŞİ BİR DAHA BANA NİYE AYNISINI YAŞATTIRIYOSUNUZ” “….sen bilmiyosun anlamıyosun bilmemişsin şimdiye kadar ruh hallerinin ne olduğunu da anlamıyosun ben biliyorum bu adamların ruh hallerini de ben biliyorum” “ERGENEKON BİLMEM NEYİNİN YAYIN ORGANI YAPMAK İSTİYOSANIZ BUYRUN YAPIN abi ben ama olmak istemiyorum öylede şey etmek istemiyorum ama bunu yazdım da size daha önce bunu belirttim altını da çizdim” dediği tespit edilmiştir. Konuyla ilgili şüphelinin yapmış olduğu telefon görüşmelerine bakıldığında; Tape No:15800 21.01.2011 günü saat:16.58’de Barış Terkoğlu ile A.S’nin yapmış olduğu telefon görüşmesinde özetle; A.S.’nin “Ben Bu AVUKATTAN ALDIĞIM BELGELERİ SİZE NASIL VEREYİM, 358 MB mail atamıyorum” “Şeyi çok güzel yapmış sunumu” “Hani telefonda kayıtlı 139 tane numaranın, belki haberi düşmüşlerdir görmüşsünüzdür başka bir taraftan” “Bizim gazete yapıyor şu anda haberi de” “telefonda suçlandığı isimleri tanımıyorumu kanıtladı bugün şey dedi; Bu 139 isim telefonuma şey yüklenmiştir” dediği ve M.Ali Çelebi’nin mahkemede yaptığı savunmasını anlattıktan sonra, B.Terkoğlu’nun “ATIN BEN HEPSİNİ BİRER BİRER HABER” dediği, Tape No:15806 25.01.2011 günü saat:12.27’de Barış Terkoğlu ile Serkan …? arasında yapılan telefon görüşmesinde özetle; Serkan’ın “Gönderdiğim maili alabildiniz mi” dediği, B.Terkoğlu’nun “Dün akşam aldım ondan sonra onu yazacağım bu Mehmet Ali Çelebi’nin şeyini göndermişsiniz değil mi” “Mehmet Ali Çelebi bir sunum yapmış ondan sonra” dediği, Serkan’ın “Benim size verdiğim belgeler en son sehven belgesini yollamamıştı o çok önemli bir belge” “Yarın büyük ihtimalle Vatan gazetesinde çıkacak ama ondan önce yayınlamak isterseniz yani yayınlayabilirsiniz” “İtiraf var yani mahkemeye göndermiş olduğu” dediği, B.Terkoğlu’nun “TAMAM BEN ONU BEN ONU ŞİMDİ HABER YAPACAĞIM” dediği, Tape No:15808, 26.01.2011 günü saat:05.11’de Barış Terkoğlu ile Fethi ...? arasında yapılan telefon görüşmesinde özetle; Fethi’nin “Ben şeyi falan ayarladım abi mail gelmedi hala Maili bekliyorum” dediği, B.Terkoğlu’nun “Sen benim dediğimi manşete yazacaksın” “Başlık bu BUNUN ADI POLİSİN ASKERE KOMPLOSUDUR” “Spotu da Barış TERKOĞLU yaz sen” “Mehmet Ali için üst spota da şunu koy” “Mehmet Ali Çelebi nin telefonuna 139 numarayı polis koydu…” dediği, Tape No:15809 26.01.2011 günü saat:10.55’de Barış Terkoğlu ile X Şahıs arasında yapılan telefon görüşmesinde ise özetle; X Şahsın “Oğlum YALAN SÖYLÜYORSUNUZ YAZIYORSUNUZ HER YERE REZİL OLACAKSINIZ BAK SONRA” “Yanlış yorumlamışsınız ben dün Hüseyin e de söyledim abi tamam ya söyledik bir kere dedi” “Emniyet in orada kabul ettiği şey Mehmet Ali nin telefon rehberi diye yolladığımız rehberin devamına Mahmut ne diğer ismi öbür ismi” “Onun telefon rehberini ekleyip yollamışız diyor” “Daha burada telefonu da açtık onun içine yükledik diye bir ikrar yok” “Bu salaklar bunlar yanlış anlamışlar diye haber yaparlar” dediği, B.Terkoğlu’nun “OLSUN ABİ TARTIŞILSIN TAMAM” dediği, X Şahsın “Sorguda falan çakmamışlar yani Mehmet Ali de şey yapmamış yani abi dedi galiba ikinci el telefon galiba onun için yüklenmiştir falan diye düşünmüş” dediği, Tape No:15816, 26.01.2011 günü saat:21.00’de Barış Terkoğlu ile V.E’ün yaptığı telefon görüşmesinde özetle; V.E’ün “Bu üç Polis memuru var ya Mehmet Ali Çelebi ile ilgili şikayet yapılan üç polis” “Ha onların bi şeyini öğrenebilir misin ya ben de numaraları falan yok çocukların da sicil numaralarını” dediği, B.Terkoğlu’nun “Evet sicil numaralarını öğrenirim abi” dediği, V.E’ün “Çünkü çünkü elimde güzel bir iş var da onu ekleyeceğim ona sana göndereceğim” “Bir de ben sana şey neyse çalışmamı bitireyim geç saatlerde olsa... ben” dediği, B.Terkoğlu’nun “Dün dün gönderdiklerinizi aldım ama dün bu işin üzerine çalıştığım için dosya üzerine bir türlü fırsatım olmadı” dediği, Tape No:15835 06.02.2011 günü saat:12.48’de Barış Terkoğlu ile Serkan…? isimli şahsın yapmış olduğu telefon görüşmede özetle; B.Terkoğlu’nun “Şey bugün gördünüz belki Mehmet Ali Çelebi’nin” dediği, Serkan‘ın “Evet çok güzel Hürriyet’te” dediği, B.Terkoğlu’nun “Belki ona da moral olmuştur bir şekilde” dediği, Serkan’ın “Kesinlikle yani kesinlikle olmuştur” dediği, B.Terkoğlu’nun “O gün işte bir tane resim bulduk sonuçta” dediği, Serkan’ın “Hıhı şeyden Volkan beyden geldi herhalde” dediği, B.Terkoğlu’nun “Volkan evet onu bayağı sıkıştırdık açıkçası (gülüyor)” dediği, Tape No:15835 06.02.2011 günü saat:12.48’de Barış Terkoğlu ile Serkan…? arasındaki telefon görüşmesinde özetle; B.Terkoğlu’nun “Ya şey bu MUSTAFA DÖNMEZ’İN BAYAĞI YİNE MALZEME VARMIŞ SUNDUĞU SAVUNMASINDA ONLARIDA BEN YAZI KONUSU YAPMAK İSTİYORUM” dediği, Serkan’ın “Evet paylaşırım sizinle tamamdır” dediği tespit edilmiştir. Söz konusu görüşmeyle ilgili olarak ODATV isimli internet sitesinde, 14.02.2011 tarihinde yayınlanan ve Barış Terkoğlu tarafından kaleme alınan “İşte Amerikalılar’ın Ergenekon Polislerine Verdiği Eğitimin Belgesi” başlıklı yazıda; Ergenekon Silahlı Terör Örgütü yönelik soruşturma kapsamında tutuklu olarak yargılanan Yarbay Mustafa Dönmez’e ait Ankara Zir vadisinde bulunan patlayıcılarla alakalı yönlendirme amaçlı satırlara yer verildiği görülmüştür. Yazı ile birlikte bulunan videoda Zir vadisindeki aramalara katılan polislerin görüntülerinin olduğu, görüntülerde polislerin daha önceden Amerikalılarla birlikte katılmış oldukları bomba eğitiminden bahsettikleri anlaşılmıştır. Bu cümlelerden hareketle bulunan delillerle alakalı şaibe oluşturmak maksadıyla yazının içeriğinde; “İnsan sormadan edemiyor. POLİS İKİ GÜN ÖNCE ABD’LİLERİN ALDIĞI EĞİTİM SAYESİNDE TANIDIĞI BOMBAYI İKİ GÜN SONRAKİ KAZIDA NASIL BULUYOR? BU NE TESADÜF. Mustafa Dönmez de kazının olduğu gün Zir Vadisi yakınlarındaki 5 ABD’li istihbaratçının ne işi olduğunu soruyor haklı olarak?” satırlarına yer verildiği anlaşılmıştır. Yazıda son olarak kanuna aykırı olarak polisin gece aramalar yaptığı belirtilerek “Mustafa Dönmez, ne zaman ağzını açsa kendisine bir “polis komplosu” yapıldığını anlatıyor, TSK ve emniyette cemaat örgütlenmesine vurgu yapıyor. Görüntülere bakınca Mustafa Dönmez’e “haksızsın” demek mümkün mü?” şeklinde yorumlara yer verildiği görülmüştür. Ayrıca şüphelinin ikametinden ele geçirilen "Baris_TERKOGLU_ADATA_Flash_2GB" şeklinde isimlendirilen flash bellek içerisinde bulunan "BİLGİ NOTU YENİ KAYSERİ 09.09.2009.docm" isimli (30) sayfadan oluşan dokümana genel olarak bakıldığında; İlk iki sayfasında “Donanma Komutanlığına Balyoz Belgelerini Kim Koydu?” başlıklı bir yazının olduğu, içeriğinde; 6 Aralık 2010 tarihinde Başsavcılığımızın Donanma Komutanlığı’nda yapmış olduğu aramalarla ilgili; dönemin Hava Kuvvetleri Komutanlığı Başsavcısı Ahmet Zeki Üçok’un daha önceden Kayseri ilinde yürütmüş olduğu “askeri bir emrin çalınıp imza bloğunun sabit tutularak iki sahte emir üretilmesi” şeklinde belirtilen bir soruşturmaya atıfta bulunularak, komplo olduğu yönünde iddiaları içeren değerlendirmelerin yazılı olduğu, yapılan değerlendirmelerde; söz konusu delillerin aramayı yapan polisler tarafından konulduğu söyleminin çürütülmesi için Cumhuriyet Savcısının Donanma Komutanlığı’ndaki aramayı bizzat askeri personelle beraber ve kamera kaydı ile yaptıkları yönünde bilgilerin yazılı olduğu görülmüştür. Ayrıca açık kaynaklarda yapılan araştırmada, söz konusu dosya metninin esas alınarak ODATV’de, 11 Şubat 2011 tarihinde “Gölcük’teki Belgeleri Donanmaya Cemaat mi Yerleştirdi” başlıklı bir haberin yayınlandığı anlaşılmıştır. Aynı flash bellek içerisinde bulunan “OKUYUNUZ.PPT” isimli (8) slayttan oluşan powerpoint sunumu ile “İHBAR ŞÜPHELER.ppt” isimli (9) slayttan oluşan powerpoint sunumlarına genel olarak bakıldığında; Ergenekon Soruşturması kapsamında İstanbul, Beykoz Poyrazköy’de yapılan kazı çalışmaları sonucunda elde edilen delillerle ilgili “Komplocular alakalı alakasız şüphe uyandıracak ne varsa malzemenin içine koymuşlardır.” “ihbarcının ifadesinden mühimmatın olduğu bölgeye nasıl ulaşıldığı esrarını korumaktadır.” şeklinde delillerin komplo olduğu yönünde iddiaları içeren toplumu yanlış bilgilendirme içerikli satırlara yer verildiği görülmüştür. Yukarıda ayrıntısıyla anlatılan ve örgütsel talimatların yazılı olduğu “Soner Bey’den Gelen” başlıklı belgede; “Av. Vural’ın gönderdikleri değerli, NTV ile irtibata devam. Pınar ve Dani Rodrik ile güçlü iletişim.” şeklinde bazı Ergenekon davası sanıklarının avukatlığını yapan Av.V.E. tarafından gönderilen belge ve bilgilerden bahsedildiği anlaşılmaktadır. Tape No:15836,06.02.2011 günü saat:15.37’de Barış Terkoğlu ile V.E. arasındaki telefon görüşmesinde özetle; B.Terkoğlu’nun “Şey ben şimdi bu MAİLİNİZİ ALDIM” “BUNU HABER YAPACAĞIM” “Ben yanlış anlamıyorum değil mi bu Samanyolu’ndaki haberi okudum Erol Ölmez Ergenekon davası sanıklarından” “Ve gerçekten de hani böyle ifadelerde bulunmuş ama bunlar hani adamın akli dengesi yerinde olmadığı için ciddiye alınabilecek şeyler değil diyorsunuz nihayetinde” dediği, V.E.’ün “Tabi tabi tabi hiç bir tereddüt yok” dediği, B.Terkoğlu’nun “ANLADIM TAMAM BEN BUNU BU ŞEKİLDE HABER YAPACAĞIM” dediği, Görüşmenin devamında V.E’ün “Çok güzel maşallah valla yani bir işte şey var hani ODATV VAR İNTERNETTE. İŞTE BİRDE YENİÇAĞLA AYDINLIK VAR. BİRDE TELEVİZYON OLARAK ULUSAL VAR. BAŞKA HİÇ BİR MECRA YOK ŞEYDE”, “BİZLERİN KENDİSİNİ İFADE EDEBİLECEĞİ”, “BİZ ELİMİZDEN GELENİ YAPACAĞIZ ODATV HEPİMİZİN ODASI OTURMA ODAMIZ YAŞAM ODAMIZ” dediği anlaşılmıştır. Şüphelinin siyaset dünyasına yön verilmesi faaliyetleri ile ilgili olarak; Barış Terkoğlu’nun kullandığı baristerk@yahoo.com adresinden, barisp@Odatv.com ve sonery@hurriyet.com.tr adreslerine gönderilen 24.01.2011 tarihli e-postada; “Arkadaşlar, manşetlerimizden ilk 3 sırada da CHP var. Bunlar bize zarar verir diye düşünüyorum. Yani bir partinin yayın organı gibi görünmemiz bizi okunmaz kılar. CHP'YE DE BU ŞEKİLDE FAYDAMIZ OLACAĞINA ZARARIMIZ OLUR. BUNLARI DAHA İNCE YAPMAK GEREKLİ DİYE DÜŞÜNÜYORUM. Böyle insanların gözüne sokarak değil. Yapmayalım demiyorum, ancak daha özenli yapalım. Bakın ilk 3 manşetimizin okunma sayılarına bakın, ODATV'nin ilk 3 manşeti bu kadar mı okunmalı? Bu gösteriyor ki bu haberleri CHP'liler bile okumuyor. İlle de CHP'ye faydamız olsun istiyorsak Hizbullah AKP ilişkisi gibi haberler yapalım. Bence bunlar daha ön açıcıdır. Yani polemiklere olgularla müdahale edelim. İnsanları böyle eğitelim. Nazik bir eleştiri olarak algılarsanız sevinirim. BT” şeklinde ifadelerin yer aldığı görülmüştür. (4) sayfa (61)’den (64)’e kadar numaralandırılmış dokümanların; 07.09.2010 tarihli olduğu, “Sevgili Barış” ile başladığı ve Mustafa Balbay’a ait olduğu değerlendirilen imza ile bittiği, içeriğinde “Öncelikle ODATV’ye çok teşekkür ediyorum.” yazdığı, devamında “Sorularına yanıtım şöyle” başlığı altında Ergenekon soruşturmasıyla ilgili değerlendirmelerin yazılı olduğu, (52)’den (54)’e kadar numaralandırılan dokümanlarda “Öcalan’ın Açıklamaları” başlığı altında “Kürtler’e küçük bir devletçik kurdurup sonra tüm Kürtleri bu küçük devletçik etrafında toplamayı hedefliyordu. Özellikle Türkiye Kürtleri’ni bu yolla kontrollerine almak istiyorlardı. AKP bu ikinci yolu temsil ediyor… AKP, İmralı’nın yol haritasını uyguluyor diyor (Baykal için) ancak benim yol haritam uygulayamaz. Fakat yol haritamdan yararlanıyor… Devlet ile PKK görüşürse o zaman kendileri bilir... ÖCALAN ÇÖZÜM İÇİN AŞAMALAR, 1.aşama devlet PKK’yı tanıyacak, tüm Kürtler’in haklarını güvenceye alacak, bize güvence verecek, bizi ikna edecek. Biz de bölücü olmadığımızı ilan edeceğiz…” şeklinde notların tutulduğu görülmüştür. Ayrıca Barış Terkoğlu ile ilgili olarak yapılan araştırmalarda; 2009/1868 sayılı soruşturma dosyası kapsamında DEVRİMCİ KARARGAH terör örgütüne yönelik gerçekleştirilen operasyonlarda yakalanarak tutuklanan, Ulaş Bayraktar isimli şahıstan ele geçirilen sim kartın telefon rehberinde, Barış Terkoğlu adına kayıtlı 535 5294433 numaralı hattın isimsiz olarak kayıtlı olduğu tespit edilmiştir. Dolayısıyla şüpheli Barış Terkoğlu ile DEVRİMCİ KARARGAH terör örgütü soruşturması kapsamında yakalanarak tutuklanan Ulaş Bayraktar arasında ilişki ve irtibatın olduğu anlaşılmıştır.
Yukarıda ayrıntılarıyla sunulan bütün bilgi ve belgelerdeki delillere göre şüpheli Barış Terkoğlu'nun; -Ergenekon Silahlı Terör Örgütü üyesi olduğu, şüpheliler Yalçın Küçük ve Soner Yalçın'dan almış olduğu örgütsel talimatlarla örgütün amaç ve stratejileri doğrultusunda faaliyet yürüttüğü, medya imkanlarıyla kara propaganda ve toplumu yanlış bilgilendirme faaliyetlerini icra ettiği, -Kaos ortamı oluşturmak amacıyla halkı kin ve düşmanlığa tahrik ettiği anlaşıldığından,
Üzerine atılı eylemlerine uyan; TCK.’nın, 314/2, Terörle Mücadele Kanunu'nun 5. maddeleri, TCK.'nın 216/1. maddesi gereğince cezalandırılması ve hakkında TCK.'nın 53 ve 58/9. maddelerinin uygulanması talep edilmiştir.
5) ŞÜPHELİ AHMET ŞIK:
değiştirŞüpheli 03.03.2011 günü yakalanarak gözaltına alınmış, İstanbul Organize Suçlarla Mücadele Şube Müdürlüğünde susma hakkını kullanmış, 05.03.2011 günü ise Savcılığımızda ayrıntılı ifade vermiştir. Alınan ifadesinde özetle; Kendisine ait kitap çalışmasının Soner Yalçın’ın bilgisayarında bulunmasının nedenini bilmediğini, Hüseyin Soner Yalçın'ı tanımadığını, “İmamın Ordusu” isimli kitabı tek başına yazdığını, ODATV’de ele geçirilen kitap çalışmasının sonundaki notların kitabı yazarken yazdığı notlar olduğunu, bu notları kimsenin kendisine yazdırmadığını, notların kitabın 3 ay önceki hali olduğunu, Sabri Uzun’la, İstihbarat Başkanlığı yaptığı dönemde bir haberle alakalı görüşmek için tanıştıklarını, Ergenekonun medya yapılanması içerisinde yer almadığını, örgüt üyesi olmadığını, örgütün amaçları doğrultusunda da herhangi bir kitap yazma gayreti içerisinde olmadığını beyan etmiştir. Şüpheli Ahmet Şık her ne kadar ifadesinde, Hüseyin Soner Yalçın’ı tanımadığını beyan etmişse de; soruşturma kapsamında Hüseyin Soner Yalçın’ın örgütsel talimatlarının yazılı olduğu birçok belge elde edilmiş, bu talimatların içeriğinde de Ahmet Şık’ın örgüt faaliyetleri kapsamında yapması gereken görevlerin yazılı olduğu anlaşılmıştır. Bu durumu gösterir delillere bakıldığında; “Sabri Uzun” isimli word belgesinde; “Sabrinin Kitap konusunda çekincesi var ikna etmeye çalışalım, kitabı seçimden önce yetişmeli. Nedim Ahmet Şık’la bu konuda görüşsün, Kitaba çalışırken cesur olun. Çıkarma ve ekleme yapmaktan çekinmeyin. Bu kitap Simondan daha kapsamlı olmalı. Nedimi kutlarım. Ahmet’i çalıştırsın. Hanefi çıkacak ve size katılacak. Emin ve Sabri’ye moral verin. Sabri adıyla çıkmasına zorlayın. Çabuk olması şart. Seçimden önce yetişsin.” yazdığı tespit edilmiştir. Bilirkişilerce incelemesi yapılan bahse konu word dosyasının teknik özelliklerine bakıldığında 20.12.2010 11:29 tarihinde “soner” isimli kullanıcı tarafından oluşturulduğu anlaşılmıştır. Sonuç olarak yukarıda izahı yapılan belgenin oluşturucusunun “soner” olması hususu göz önünde bulundurulduğunda, Hüseyin Soner Yalçın’ın Ahmet Şık’a örgütsel faaliyetler kapsamında görevler verdiği anlaşılmıştır. Şüpheli Ahmet Şık’ın ikametinden ele geçirilen dijital veriler üzerinde yapılan bilirkişi incelemeleri neticesinde, “000KITAPSON”, “Ahmet Kitap” ve “KİITAPPPPPPPPPPPPP” isimli 3 ayrı word dosyası bulunmuş, bu word dosyalarının içeriklerine bakıldığında “İMAMIN ORDUSU” başlıklı bir örgütsel doküman olduğu tespit edilmiştir. Yine ODATV’de yapılan aramalar sonucu elde edilen dijital verilerde de “000KITAP” isimli “İMAMIN ORDUSU” başlıklı bir örgütsel doküman elde edilmiştir. “ULUSAL MEDYA 2010” isimli örgüt dokümanında “STRATEJİ” başlığı altında, “Operasyon sürecini yürüten kurumlara mensup olup tezlerimize ve faaliyetlerimize destek veren, kamuoyunun yakından tanıdığı ve güvendiği kişilere, Ergenekon ve benzeri davaların tertip olduğu yönünde açıklama ve yayın yaptırılması için bilgi, belge ve teknik destek sağlanmalıdır.” şeklinde bir stratejinin yazdığı görülmüştür. ODATV ve şüphelilerden ele geçirilen delillere bakıldığında bu stratejinin aynen uygulandığı ve bu kapsamda Ahmet Şık’a “İMAMIN ORDUSU” isimli örgütsel dokümanın hazırlatıldığı, ancak elde edilen delillerden Ahmet Şık’a hazırlatılan örgütsel dokümanın kitap olarak “Emniyet Müdürü Sabri Uzun” ismi ile yayınlatılmasının planlandığı anlaşılmıştır. Ayrıca Ahmet Şık’tan ele geçirilen örgütsel taslaklar ile ODATV’den ele geçirilen “000KITAP” isimli word dosyasındaki örgütsel doküman mukayese edildiğinde aralarında bir çok farklılıkların olduğu görülmüştür. Konuyla ilgili hazırlanan raporlar incelendiğinde; -ODATV’den ele geçirilen örgütsel dokümanın 189 sayfa olduğu, Ahmet Şık’tan ele geçirilen örgütsel taslağın ise 299, 301 ve 302 sayfa olduğu, -ODATV’den ele geçirilen örgütsel dokümanda, taslağın son iki sayfasında kırmızı renkle ve büyük harflerle “NOTLAR” başlığı altında yazılmış taslağa eklenmesi gereken hususların belirtildiği notlar olduğu, Ahmet Şık’tan ele geçirilen örgütsel taslaklarda ise bu notların çalışmaların ilk iki sayfasında yer aldığı, - ODATV’den ele geçirilen örgütsel dokümanda, “NOTLAR” bölümünün ilk kısmında “Sabri Uzun Hoşdere Caddesi Reşat Nuri Sokak No:85/3 Çankala/Ankara” yazdığı, Ahmet Şık’tan ele geçirilen taslaklarda ise Sabri Uzun’la ilgili bu notların bulunmadığı, - ODATV’den ele geçirilen örgütsel dokümanda, çalışmanın sonunda “NOTLAR” bölümünde yazılı hususların içeriklerinin bulunmadığı, Ahmet Şık’tan ele geçirilen taslaklarda ise “NOTLAR” bölümünde yazan hususların içeriklerinin birçoğunun ayrıntılı olarak çalışmaya eklendiği, - ODATV’den ele geçirilen örgütsel dokümanda, çalışmanın içerisinde çeşitli yerlerde yayınlanması planlanan kitaba yapılması gereken eklemeler ve çıkarmalarla ilgili yine kırmızı renkte ve büyük harflerle çeşitli notların yazılı olduğu, ancak Ahmet Şık’tan ele geçirilen taslaklarda bu notların bir kısmının yer aldığı, bir kısmının ise notta belirtildiği şekilde ekleme yada çıkarma yapıldığından bazı notların bulunmadığı, - ODATV’den ele geçirilen örgütsel dokümanda sadece kırmızı renkte ve büyük harflerle yazılmış notların olduğu, Ahmet Şık’tan ele geçirilen taslakta ise kırmızı renkli ve büyük harflerle yazılmış bu notların yanı sıra, parantez içerisinde ve (*) işareti ile başlayan yine taslağa yapılması gereken ekleme ve çıkarmalarla ilgili yönlendirmeler ve talimatlar içeren çeşitli notların olduğu görülmüştür. Dolayısıyla ODATV’den ele geçirilen örgütsel dokümanın, yayınlanması planlanan kitapla ilgili yapılan ilk çalışmaları içerdiği, bu çalışmalar üzerine, yine ODATV’den ele geçirilen “Sabri uzun” isimli word dosyasındaki “Kitaba çalışırken cesur olun. Çıkarma ve ekleme yapmaktan çekinmeyin. Bu kitap Simondan daha kapsamlı olmalı. Nedimi kutlarım. Ahmet’i çalıştırsın.” Şeklinde yazılı talimatlar doğrultusunda gerekli ekleme ve çıkarmaların yapılması için kırmızı renkle ve büyük harflerle gerekli notların yazıldığı, taslağa yapılması gereken ekleme ve çıkarmalarla ilgili gerekli talimatlar yazıldıktan sonra yeniden Ahmet Şık’a gönderildiği ve sonraki süreçte örgüt mensupları ile birlikte ekleme ve çıkarma yapılması gereken konularla ilgili çalışmalar yapıldığı ve taslağa son şekli verilmeye çalışıldığı, ancak bu süreç içerisinde taslağın yine bir kısım şüpheliler tarafından yeniden incelemeye alındığı ve taslağa eklenmesi çıkartılması gereken konularla ilgili parantez içerisinde ve (*) işareti ile belirtilerek yeni notların yazıldığı anlaşılmıştır.
Ayrıca "Ahmet Kitap" isimli word belgesinde bulunan “İMAMIN ORDUSU” isimli örgütsel dokümanın yapılan incelemesi neticesinde, söz konusu çalışmanın örgütün güncel medya stratejisini ortaya koyan “ULUSAL MEDYA 2010” dokümanında belirtilen stratejiler doğrultusunda hazırlandığını gösteren çok sayıda delil tespit edilmiştir. Bu duruma birkaç örnek vermek gerekirse; -“ULUSAL MEDYA 2010” dokümanında “STRATEJİ” başlığı altında, “Emperyalist güçlerin ve işbirlikçilerinin Kemalist ideolojiye karşı yürüttüğü planlı ve sistematik savaşın, kamuoyuna tüm gerçekliğiyle anlatılması en önemli ödevdir. Bunun için, yürütülmekte olan operasyonların siyasal olduğu, AKP ve Cemaatin, Cumhuriyet İlke ve Devrimlerine karşı rövanşist düşüncelerle giriştiği sivil&faşist bir hareket ve diktatörlüğe uzanan yeşil bir devrim olduğu anlatılmalıdır.” yazdığı görülmüştür. Örgütsel doküman niteliğindeki bu belge doğrultusunda örgüt üyeleri tarafından yapılan çalışmalarda: Çalışmanın 4. Sayfasında; “Ergenekon soruşturması ve davasının, AKP’nin özgürlükleri kısıtlamak için kullandığı bir araç olduğu tespiti yanlış olmaz.” yazdığı görülmüştür. Çalışmanın 42. Sayfasında; “Ergenekon soruşturmalarının bugün itibarıyla geldiği nokta devletin bağırsak temizliğinden çok 28 Şubat’ın rövanşıdır aslında. İlginç olan ise bu rövanşist operasyon ve soruşturmaları yürütenlere yönelik Fetullahçılık suçlamaları yapılmasıdır.” yazdığı görülmüştür. Çalışmanın 68. Sayfasında; “Ergenekon Silahlı Terör Örgütü operasyonları ile ilgili olarak “Avcı’nın cemaatin avı olmaya mahkum olacağını vurgulayan Kındıra, ‘Cemaatçi polisler, kendi kadrolaşmalarını tamamlayabilmek için önce Atatürkçü, demokrat, ulusalcı kesime yönelik operasyonlar yaptılar.’ diyordu.” yazdığı görülmüştür.
-“ULUSAL MEDYA 2010” dokümanında “STRATEJİ” başlığı altında, “Saldırıların bilinçli olarak TSK ve Yüksek Yargı başta olmak üzere Anayasal Kurumlara karşı yürütüldüğü işlenmelidir.” yazdığı görülmüştür. Çalışmanın 39. Sayfasında; “... Ergenekon soruşturmaları vesilesiyle askerin geriletmesini de sağladığı için neredeyse demokrasi kahramanı ilan ettikleri Gülen’in, ....” yazdığı görülmüştür. Çalışmanın 44. Sayfasında; “... Ergenekon soruşturmaları sırasında ordunun birbiri ardına ortaya çıkan darbe planlarıyla TSK’nin halk nezdindeki itibarı yerlerde sürünmeye başlamıştı.” yazdığı görülmüştür. Çalışmanın 209. Sayfasında; “Savcı Salim Demirci’ye ait olduğu iddia edilen ses kaydındaki ifadeler şöyleydi: “……YÖK’ü harcadılar. Tek tek bitti… Yargıyı bitirdiler. ... Yargıtay’ın başında bir tane İslamcı var.”” yazdığı görülmüştür.
-“ULUSAL MEDYA 2010” dokümanında “STRATEJİ” başlığı altında, “Kemalist ideolojiye karşı yürütülen savaşa destek veren medya organlarına yandaş medya damgası vurulmalıdır.” “Yürütülen davaların insan haklarını ihlal temelinde, telafisi mümkün olmayan hukuki ve siyasi sonuçlar doğuracağı işlenmelidir.” yazdığı, bu stratejilere paralel olarak; Çalışmanın 241. Sayfasında; “Hükümete ve tüm hukuk ihlallerine ve yürütülüşündeki aksaklıklara rağmen Ergenekon soruşturmasına yandaş olanı ve olmayanıyla tüm medya sus pus olmuştu. ...” şeklinde yazdığı görülmüştür.
-“ULUSAL MEDYA 2010” dokümanında “STRATEJİ” başlığı altında, “Başlatılan yargı sürecinde karşı tarafın elde ettiği delillerin boşa çıkarılması, değersizleştirilmesi ve normalleştirilmesi adına savunma makamlarının geliştirmekte oldukları argümanlar kullanılmalıdır. Bu kapsamda tespit edilecek zayıf halkalar ve iddialar gündeme taşınmalı ve davanın geneliyle özdeşleştirilmelidir. Güçlü tez ve delillerle karşı karşıya kalındığında, konunun ekseni değiştirilmeli, gri ve kara propaganda unsurları etkin bir şekilde kullanılmalıdır. Kitlesel hafıza süresinin kısalığı dikkate alınarak, ilk şokun atlatılması ve kitlelerde kalıcı kabullerin oluşmasına fırsat verilmemesi önem taşımaktadır.” yazdığı görülmüştür. Çalışmanın 287-288. Sayfasında; “Müfettiş değişti gerçek ortaya çıktı” başlığı altında; ... Ergenekon Operasyonu için Emniyet’te alt yapı hazırlandığı kuşkusunu yaratmakta. Yoksa Ergenekon Davası, bir kurgu mu; bir düzmece mi? ...Bu bulgular sonucunda, Silivri’de yürütülmekte olan ERGENEKON DAVASI’NIN SONUCUNUN DA, KURGULU, KUŞKULU VE DÜZMECE bir kararla neticelenmesi veya sürüncemede kalması, Türk Milleti’ni çok üzecektir. Şeklinde bir eklentiyi düşününüz” şeklinde notların yazılı olduğu görülmüştür.
-“ULUSAL MEDYA 2010” dokümanında “STRATEJİ” başlığı altında, “Davayı yürüten kurumlara yönelik kamuoyu desteğini kırmak için, gerek kurumsal gerekse bireysel düzeyde yıpratılmaları ve güvenilirliklerinin zedelenmesi gerekmektedir. Haklarında geniş ve detaylı araştırma yapılarak soruşturma açılması sağlanmalı ve üzerlerinde baskı oluşturulmalıdır.“ yazdığı görülmüştür. Çalışmanın 4. Sayfasında; “...Zaten tüm bu süreç boyunca operasyonun kolluk kuvveti olan polislere ve soruşturmayı yürüten başta Zekeriya Öz olmak üzere tüm savcılara hep aynı eleştiri yöneltildi: Fethullahçılık.” yazdığı görülmüştür. Çalışmanın 55. Sayfasında; “... Bu doğrultuda önce KOM Daire Başkanlığı, sonra İstihbarat Dairesi Başkanlığı, ardından da İstanbul ve Ankara İstihbarat Şubesi ve bunlarla paralel olarak özel yetkili mahkemelerin savcı ve hâkimlerinin de belli oranda belirli eğilimlerde olan kişilerden oluşturulduğunu bugün net olarak görmek mümkün.” yazdığı görülmüştür. Çalışmayla ilgili yukarıda örnekler çok fazla olduğundan burada fazla ayrıntıya girilmemiştir, iddianame eklerinde İstanbul Emniyet Müdürlüğü Organize Suçlarla Mücadele Şube Müdürlüğünce hazırlanan raporda konunun tüm ayrıntılarıyla örneklendirildiği görülmüştür. Dolayısıyla örgütsel dokümana yapılan hemen hemen tüm eklemelerin Ahmet Şık’a bu çalışmayı yaptıran diğer örgüt mensuplarınca yapıldığı ve çalışmanın tamamen ERGENEKON davası sürecini etkilemek ve yönlendirmek amacıyla kaleme alındığı anlaşılmıştır. - Kitap olarak yayınlanması planlanan örgütsel çalışmanın, örgütün temel dokümanlarından olan ve son süreçte örgütün medya yapılanmasını yeniden şekillendirmek amacıyla hazırlanan “ULUSAL MEDYA 2010” dokümanında belirtilen stratejiler doğrultusunda hazırlandığı anlaşılmıştır. - Kitap olarak yayınlanması planlanan örgütsel çalışmanın, ERGENEKON davasının hukuki bir dava olmaktan öte siyasal bir dava olduğu, TSK ve Yüksek yargı başta olmak üzere Anayasal kurumların hedef alındığı tezleri işlenerek davanın kamuoyunda inanılırlığını ortadan kaldırmaya yönelik toplumu yanlış bilgilendirme yapılması amaçlanmıştır. -Bu kitap çalışmasında; hukuki çerçevede ve bugüne kadar şüphelilerden ele geçirilen somut delillerle yürütülmekte olan ERGENEKON soruşturması ve kovuşturmasının, Gülen cemaati tarafından yürütülen bir tertip ve düzmece olduğunun işlendiği, böylelikle soruşturmayı yürüten kurum ve çalışanlarına ağır iftiralarda bulunarak kamuoyundaki güvenilirliklerinin ortadan kaldırılmaya çalışıldığı ve nihai olarak davanın kıymetsizleştirilmesinin hedeflendiği anlaşılmıştır. - Ayrıca kitap olarak yayınlanması planlanan örgütsel çalışma ile Emniyet Teşkilatının cemaat tarafından ele geçirildiği ve Türk Silahlı Kuvvetlerinin karşısında alternatif silahlı bir güç oluşturulduğu öne sürerek devletin kurumları arasında çatışma çıkarmayı hedeflediği görülmüştür. - Yukarıda belirtilen amaçların yanı sıra söz konusu örgütsel dokümanın 12 Haziran 2011 tarihinde yapılacak olan genel seçimler öncesi yayınlanması planlanarak, genel seçimler öncesi ülke gündemini etkilemeyi ve yönlendirmeyi amaçladığı görülmüştür. - Kitap olarak yayınlanması planlanan örgütsel çalışma ile Ergenekon Silahlı Terör Örgütünün amaç ve hedefleri doğrultusunda propaganda yapıldığı, bu kapsamda özellikle devam etmekte olan dava sürecini etkileyerek ve yönlendirerek adil yargılamayı etkilemeye teşebbüs edildiği anlaşılmıştır. Sonuç Olarak; Ahmet Şık alınan ifadesinde her ne kadar “İMAMIN ORDUSU” başlıklı örgütsel dokümanı kendi başına hazırladığını beyan etmişse de; gerek ODATV’den ele geçirilen örgütsel notlar ve örgütsel dokümandaki notlar, gerek Ahmet Şık’tan ele geçirilen taslaklardaki notlar ve soruşturma kapsamında elde edilen diğer deliller, “İMAMIN ORDUSU” başlıklı örgütsel dokümanın sadece Ahmet Şık tarafından oluşturulmadığını, Ergenekon Silahlı Terör Örgütünün talimatları ve yönlendirmeleri doğrultusunda diğer şüphelilerle birlikte hazırlanan bir kitap çalışması olduğunu ortaya koymaktadır.
14.02.2011 günü ODATV de yapılan aramada ele geçirilen deliller doğrultusunda, diğer şüphelilerin yanı sıra şüpheli Ahmet Şık’a yönelik de teknik takip çalışması başlatılmıştır. Kısa bir süre devam eden çalışmalarda, Ahmet Şık’ın ODATV de ele geçirilen delillerden dolayı çok tedirgin olduğu, her an kendisinin de gözaltına alınacağı endişesi taşıdığı, bu nedenle yapılan yönlendirmelerle “İMAMIN ORDUSU” isimli çalışmayı tamamlamadan ve olduğu haliyle basmaya çalıştığı tespit edilmiştir. Konu ile ilgili telefon görüşmelerinden birkaç örnek vermek gerekirse; Tape No:16148, 25.02.2011 günü saat:18.54’de Ahmet Şık’ın X Şahıs ile yaptığı telefon görüşmesinde özetle; A.Şık’ın “Ne yapayım ya uğraşıp duruyorum EVİ NE ZAMAN BASACAKLAR DİYE BEKLİYORUM” dediği, X Şahıs’ın “Niye öyle bir şey mi var” dediği, A.Şık’ın “Senin dünyadan haberin yok galiba” “Oğlum bu Soner Yalçın işine adım karışmış varya” “Ya bir bilgi notu, benim üzerinde çalıştığım kitap onların bilgisayarında çıktı…” “Bir bilgi notu var hani şu anlama geliyor, Nedim bana yazdırıyormuş, ama bize de Ergenekon yazdırıyormuş kitabı, falan filan anlamına gelen bir sürü ...” dediği, X Şahıs’ın “peki senin kitabın notlarının bu adamın bilgisayarından çıkması” dediği, A.Şık’ın “Not bana ait değil o sanki şey Ergenekoncular öyle bir not hazırlamış gibi gözüküyor” “Orada gözüküyor yani KİTABIN YANILMIYORSAM 3 AY ÖNCEKİ HALİ FİLAN yani” “YANİ BİR KAÇ GÜNDÜR TEDİRGİNİM ama bilmiyorum yani olabilir” “Olmasını gerektirecek bir şeyde yok ortada anladın mı yani” dediği, Tape No:16145, 25.02.2011 günü saat:11.56’da Ahmet Şık ile X Bayan’ın yaptığı telefon görüşmesinde özetle; A.Şık’ın “Sen kitapla ilgili yol alabildin mi” “Ya dün Fikret abiyle buluştukta avukatla” “İş iyice karıştı ya” “Yerinde olsam dedi kitabı tamamlamadan dedi hemen şu kargaşaya bir son vermek adına” “Sonraki baskılarda da bitmiş halini verirsin dedi” “Destek yayınlarındaki genel yayın yönetmeninin adını hatırlıyor musun ya” dediği, X Bayan’ın “Ersoy bahsetmişti OLMADI NEDİMLE KONUŞ” dediği, Tape No:16146, 25.02.2011 günü saat:17.11’de Ahmet Şık ile Yücel’in yaptığı telefon görüşmesinde özetle; A.Şık’ın “Dün biz avukatlarla bir aradaydık da” “Bana dediler ki sen bu KİTABI BİTİRMEYİ BEKLEME, ŞU HALİYLE HEMEN BAS, çünkü çok şaibe yaratıldı” “Bir not düş üstüne yani kitap tamamlanmadı ama bu nedenle erken çıkıyor sonraki baskıda bitirilecektir diye bir notla hemen bas görülsün ne olduğu, bu kadar üzerinde fırtına koparılıyor dendi tamam mı” “Korkunç korkunç şeyler yazılıp çiziliyor zaten kitap büyük oranda bitmişti ama konuşuruz BİR ŞEY EKLENECEKTİ onu sonra konuşuruz şimdi kitap Destek Yayınları diye bir yayın evi var, olar talip olmuştu tamam mı şimdi yayın yönetmeniyle görüştüm ben” “Ama bu son dalga üzerinden korkabilir mi demeye getiriyor korkabilir dedi yani tamam mı” “Bu kitap para kazandıracak bir kitaptır açık konuşmak gerekirse bu kadar da şaibenin üstüne bilmiyorum aslında konuşabiliriz abi ben bilmiyordum senin kitap mitap basabileceğini” dediği, Yücel’in “Ya tabi işte biz hem kitap basıyoruz hem de şimdi o işe hız verdik önümüzdeki aylarda işte çeşitlli kitaplar zaten çıkaracağız” dediği, Tape No:16149, 25.02.2011 günü saat:20.20’de Ahmet Şık ile Mehmet..?’in yaptığı telefon görüşmesinde özetle; A.Şık’ın “FİKRET ABİYLE KONUŞTUM BU GÜN BANA DEDİ Kİ KİTABI TAMAMLAMAYI BEKLEME HEMEN KİTABI BAS DEDİ ŞU ŞAİBEYİ ORTADAN KALDIRALIM DEDİ” dediği, Mehmet’in “Aynı kanaatteyim sadece yani benim kişisel fikrimi sorarsan o düzeltmeleri yap” dediği, A.Şık’ın “Abi onunla uğraşamam ya harbiden bir de çok zorlanırım yani öyle bir şeyim halim var yani biliyor musun çok sıkıldım ve bıktım.Yani hele şu son bir hafta da iyice kusacağım yani midem bulandı herşeyden ya” “Evet yani bir de o dediğin şeyi yapmadan verdiğimizde de bizim üzerimizde bir gölge kalacağını düşünmüyorum yani benim üzerimde” dediği, Mehmet’in “Yo yo hayır ben gölge kalacağı için demiyorum daha güçlü olursun” dediği, Tape No:16152, 26.02.2011 günü saat:16.48’de Ahmet Şık ile Ersoy’un yaptığı telefon görüşmesinde özetle; A.Şık’ın “…şu son gelişmeleri takip ettin mi” “…işler biraz karıştı” “…avukat dedi ki ya çok şaibe kaldı üstünde bunu ortadan kaldırmak için kitabı tamamlamadan sen bastır dedi tamam mı, zaten kitap büyük oranda bitmişti BİRŞEY BEKLİYORDUM O GELMEDİ HENÜZ” dediği, Ersoy’un “bu iş hakikaten karıştı farkındasın değil mi” “mesela sonrasında o internet sitesinde yayınlanan yazı” “Ya mesela o işte Murat Didin in ne alakası var yani Murat Dide yi bilmiyorum sen gören bir adamsın” dediği, A.Şık’ın “Ama dikkat et Murat, Semra, Ahmet 3 de gazetecilik yapıyor anladın mı” dediği anlaşılmıştır. Şüphelinin, Ergenekon Silahlı Terör Örgütünün amaç ve hedeflerine uygun olarak, dava sürecini olumsuz etkilemek ve yönlendirmek amacıyla, örgütün güncel medya stratejisini ortaya koyan 'Ulusal Medya 2010' dokümanında belirtilen stratejiler doğrultusunda Sabri Uzun adıyla yayınlanması planlanan 'İmamın Ordusu' isimli örgüt dokümanın yazılmasında görev almıştır. Bu süreçte Ahmet Şık’ın, Hüseyin Soner Yalçın’ın talimatı ve Nedim Şener'in yönlendirmesi doğrultusunda hareket ettiği belirlenmiştir. 12 Haziran 2011 tarihinde yapılacak olan genel seçimler öncesi yayınlanması planlanarak, genel seçimler öncesi ülke gündemini etkilemeyi ve yönlendirmeyi amaçladığı da anlaşılmıştır.
Yukarıda ayrıntılarıyla sunulan bütün bilgi ve belgelerdeki delillere göre şüpheli Ahmet Şık’ın; Ergenekon Silahlı Terör Örgütünün hiyerarşik yapısı içerisinde bulunmamakla birlikte, örgütün amaç ve faaliyetleri doğrultusunda örgütsel doküman hazırlayarak örgüte yardım ettiği anlaşılmakla,
Üzerine atılı eylemlerine uyan; Türk Ceza Kanunu'nun 220/7, 314/3. maddeleri delaletiyle Türk Ceza Kanunu'nun 314/2. maddesi ve Terörle Mücadele Kanununun 5. maddesi gereğince cezalandırılması ve hakkında TCK.'nın 53 ve 58/9. maddelerinin uygulanması talep edilmiştir.
6) ŞÜPHELİ HANEFİ AVCI:
değiştirŞüpheli 14/03/2011 günü savcılığımızda ayrıntılı ifade vermiştir. Alınan ifadesinde özetle; hiçbir örgütle hatta hiçbir kişiyle hukuka aykırı bir ilişkisinin olmadığını, “Haliçte Yaşayan Simonlar” isimli kitabın tamamen kendisine ait olduğunu, sorulan kişilerle hiçbir bağlantısının olmadığını beyan etmiştir. Şüpheli Hanefi Avcı her ne kadar ifadesinde, Hüseyin Soner Yalçın’la hiç tanışıklığının olmadığını, 10 yıl önce ayaküstü bir yerde karşılaştıklarını, onun dışında hiçbir irtibatının bulunmadığını beyan etmişse de; soruşturma kapsamında Hüseyin Soner Yalçın’ın örgütsel talimatlarının yazılı olduğu birçok belge elde edilmiş, bu talimatların içeriğinde de Hanefi Avcı’nın örgüt faaliyetleri kapsamında yapması gereken görevlerin yazılı olduğu anlaşılmıştır. ODATV ve şüphelilerden ele geçirilen delillere bakıldığında Hanefi Avcı’ya “Haliçte Yaşayan Simonlar” isimli kitabın yazdırıldığı anlaşılmıştır. Bu durumu gösterir delillere bakıldığında;
ERGENEKON SİLAHLI TERÖR ÖRGÜTÜNÜN TALİMAT VE YÖNLENDİRMELERİYLE HALİÇTE YAŞAYAN SİMONLAR İSİMLİ KİTABIN YAZDIRILMASI “Hanefi” isimli word belgesinde; “Hanefi’nin kitabı ne durumda, referandum öncesi yetiştirmeli. Nedim’i sıkıştırın hızlandırsın..” “Referandum sürecinde Cemaati yıpratmalı ve kamuoyu üzerinde güvenirliliğini azaltmalı; Hanefi kullanılmalı. Böyle bir şeyi kendini ortaya koyarak teklif etmesi önemli. Avcı ile direkt görüşmeyelim, Nedim’i ve Cumhur’u kullanalım” yazdığı tespit edilmiştir. Bilirkişilerce incelemesi yapılan bahse konu word dosyasının teknik özelliklerine bakıldığında 12.07.2010 tarihinde “Soner” isimli kullanıcı tarafından oluşturulduğu anlaşılmıştır. Böylelikle bahse konu notların Hüseyin Soner Yalçın tarafından hazırlandığı anlaşılmıştır. “NEDİM” isimli word belgesinde; “Nedim’in emniyet bağlantıları önemli, irtibatlarını devam ettirsin. Toygun’un gazete ile problemleri var, Nedim çözebilir mi? Haber yayınlatamıyorsa biz neden değerlendirmiyoruz, Hanefi ve ekibini çok iyi tanıyor. Nedim ile Hanefi’nin Dink konusundaki görüş ayrılıkları gündem yapılmamalı, üzerinde durulursa savunmamız ve etkisini artırmamız zor olabilir, Nedim bu konuda duyarlı olmalı, çok fazla Hanefi’nin üzerine gidilmemeli, ana gündemden kopup Hanefi’yi tartışılır hale getirmiş oluruz” şeklinde notların yazılı olduğu tespit edilmiştir. Bilirkişilerce incelemesi yapılan bahse konu word dosyasının teknik özelliklerine bakıldığında 09.08.2010 tarihinde “Soner” isimli kullanıcı tarafından oluşturulduğu anlaşılmıştır. Bu bağlamda bahse konu notların Hüseyin Soner Yalçın tarafından hazırlandığı anlaşılmaktadır. Yapılan soruşturma sonucunda "Hanefi" ve "Nedim" isimli belgelerde “Hanefi” olarak belirtilen kişinin Hanefi Avcı olduğu, “Nedim” olarak belirtilen kişinin "Nedim Şener" olduğu ve Ergenekon Silahlı Terör Örgütünün talimat ve yönlendirmeleri doğrultusunda Nedim Şener'in, Hanefi Avcı'yı yönlendirdiği anlaşılmış olup, Hanefi Avcı ile Nedim Şener’in irtibatını gösterir telefon görüşmeleri aşağıda belirtilmiştir. Tape No:25011, 24.05.2009 günü saat:10.58’de Hanefi Avcı ile Nedim Şener'in yaptığı telefon görüşmesinde özetle; görüşmenin başında Nedim Şener’in, U. D.’ın eşinin yurt dışı giriş çıkış kayıtlarına bakılması konusu hakkında bilgi almak istediğini söylediğini, görüşmenin devamında H.Avcı’nın “Abi ilk defa duyuyorum ancak orda şey önemli, tarihi ne zaman acaba, çünkü kastedilen tarihte, kim görevli Edirne İl Emniyetinde, biz de 5, 6 tane birim var, buraya girip çıkıp bakabilir, inceleyebilecek imkana sahip olan” “log kayıtları bizden görülemez, sadece Ankara görebilir onu” “Ha bi de şöyle bişey var, sadece ad soyada dayanarak sorgulandığı için” “Ve o adamın öncesi ve sonrasına bakmak lazım, bu adamın asıl kahbi…(anlaşılmadı) kimi sorguluyordu, şimdi mesela Nedim Şener diye bakarsın da, senle birisine değil başka birine bakanlar vardır, bi de gerçekten ona bakanlar vardır” “Şimdi Dündar soyadlı insanlar vardır ona bakmak ayrı şey, U. D. o, şeyden anlaşılır, ondan önceki ondan sonraki sorguladığından aynı terminal, mesela kimi sorguluyo, başka kime bakıyo” dediği, görüşmenin devamında H.Avcı’nın “Ama o yalnız o şey, o Emniyet İstihbarat tarafı, tek Daire’nin tek kişinin elinde, bu tarafta yapamazlar log kayıtlarını silmeyi” “Bilgi İşlem Dairesi’nde bu yapılamaz” dediği tespit edilmiştir. Tape No:25237, 20.10.2009 günü saat:15.37’de Hanefi Avcı ile Nedim Şener'in yaptığı telefon görüşmesinde özetle; N.Şener'in “Haberi görebildiniz mi diye aradım sizi” dediği, H.Avcı’nın “He haberi göremedim sadece duydum ama bakamadım”,“Bi Tekzip metni hazırladım, biraz önce hem Tufan beye çektim, hem de diğer basın organlarına çektim” dediği, N.Şener'in “Bugün internet siteleri falan bu ODATV MODATV işte bütün internet sitelerinde falan var bol bol yani” dediği tespit edilmiştir. Ayrıca yapılan arşiv tetkikinde, Ergenekon Silahlı Terör Örgütü üyesi olma suçundan yargılanan İsmail Yıldız’dan ele geçirilen belgeler içerisinde Hanefi Avcı ile Nedim Şener arasında geçmişe dayalı bağlantıyı gösterir notlar bulunmuştur. Sanık İsmail Yıldız’dan ele geçirilen bir doküman içerisinde özetle; “Nedim Şener, Hanefi Avcı’nın, verdiği belgeler üzerinden, kendince bir kitap hazırlatmış. Kitabın içinde de zaten ne kadar başarılı bir istihbaratçı olduğunun altını çizip, Nedim Şener aracılığı ile kendi kendisine övgüler düzdürüyor. (…) Kaldı ki, Nedim Şener daha sonra benim verdiğim “Elkadı” dosyasını da kitap yaptı. Muhakkak bir sonraki yazınızda Elkadı’ya da yer verirsiniz, Şener, o belgeleri benim verdiğimi bilmez, Emniyet içindeki kendisini kullanan kaynaklarına sorarsa o da hadisenin iç yüzünü öğrenir” şeklindeki ibarelerin yer aldığı görülmüştür. Yine sanık İsmail Yıldız’dan ele geçirilen bilgisayarda bulunan “HMMEDYAFARESİ” isimli belge içerisinde; "Hanefi Avcı bunları biliyor mu? Geç de olsa öğrenmiş oldu. Çiftliğe dalanlar, artık buralar bizim, bunların sefasını biz süreceğiz diye alem yapıyorlar. Hanefi Avcı, Nedim Şener mahlası ile kitap yazarı oldu. UZANLAR ve ÇAKICI ile ilgili kitaplar yazıyor.” şeklindeki ibarelerin yer aldığı görülmüştür. Sanık İsmail Yıldız’dan ele geçirilen bu notlara bakıldığında Hanefi Avcı ile Nedim Şener arasındaki bağlantının uzun yıllara dayandığı anlaşılmıştır. Ayrıca ODATV'den bulunan bir bilgisayarda "HALİÇTE YAŞAYAN SİMONLAR" isimli kitabın dijital hali ele geçirilmiştir. "Haliçte Yaşayan Simonlar" isimli kitabın ODATV'den ele geçirilen dijital hali ile kitabın basılmış hali mukayese edildiğinde; kitabın ismi, künyesi, içindekiler kısımlarında ve içeriğinde bir takım farklılıkların olduğu tespit edilmiştir. Bu farklılıklara bakıldığında; - ODATV’den ele geçirilen dijital haldeki belgede kitap isminin, “Haliçte Yaşayan Simonlar Devletten Cemaate” şeklinde olduğu, oysa kitabın basılı halindeki isminin “Haliçte Yaşayan Simonlar, Dün Devlet Bugün Cemaat” şeklinde olduğu tespit edilmiştir. - Dijital belgede kitabın içindekiler kısmında "(son hali SD bitince konacak)" şeklinde bir ibarenin yer aldığı, kitabın basılmış halinde bu şekilde bir ibarenin olmadığı, - Dijital belgede “Mersin Günlerim Gülnar İlçe Emniyet Komiserliğim” şeklinde olan başlığın, basılmış olan kitapta “MERSİN Gülnar İlçe Emniyet Komiserliğim” şeklinde olduğu, - Dijital belgede "İdeolojik Konularda Gençlik Parkı’ndaki Garsonlar Benden Bilgiliydi” şeklinde olan başlığın, basılmış olan kitapta "Gençlik Parkı'ndaki Garsonlar İdeolojik Konularda Benden Bilgiliydi" şeklinde olduğu, - Dijital belgede “Mersin Merkezdeki Görevlerim. Siyasi Şube Çalışmalarım. Aydınlık Dergisi’nde Bilinmeyen Sol Yayından Örgütleri Öğrenmem” şeklinde olan başlığın, basılmış olan kitapta “Mersin Merkezdeki Görevlerim” şeklinde olduğu, - Dijital belgede "Ehliyet Yolsuzluğu ve Rüşvetle Ehliyet Verenlere Tahkikatımız" şeklinde olan başlığın, basılmış olan kitapta "Ehliyet Yolsuzluğu" şeklinde olduğu, - Dijital belgede "Dış Güçlerin Etkisi ABD İran Karşı İttifak" şeklinde olan başlığın, basılmış olan kitapta "Dış Güçlerin Etkisi" şeklinde olduğu ve bunun gibi birçok başlıkta değişikliklerin yapılarak kitabın basıldığı anlaşılmıştır. - Bilirkişilerce yapılan incelemelerde kitabın dijital halinin yer aldığı belgenin teknik özelliklerine bakıldığında, kitabın yayınlandığı 20.08.2010 tarihinden 6 (altı) gün önce yani 14.08.2010 tarihinde oluşturulduğu ve aynı tarihte son kez kaydedildiği görülmüştür. Dolayısıyla ODATV’den ele geçirilen dijital haldeki belgenin “Haliçte Yaşayan Simonlar” isimli kitabın taslak halinin olduğu, bu durumunda söz konusu kitabın yayınlanmadan önce ODATV'ye geldiği ve bir takım şüphelilerin kontrolünden geçtiği anlaşılmıştır. Ayrıca "Haliçte Yaşayan Simonlar" isimli kitabın basılmış hali ile ilgili tespit tutanağına bakıldığında, kitabın birinci bölümü ile 2. Bölümü arasında düşünce ve görüş açısından farklılıkların olduğu, bu farklılıklar ele alındığında kitabın 2. Bölümünün Ergenekon Silahlı Terör Örgütünün talimat ve yönlendirmeleri ile hazırlandığının net olarak anlaşıldığı görülmüştür. Kitabın 1. bölümü ile 2. bölümü arasındaki bir kısım görüş ve fikir ayrılıklarını ifade etmek gerekirse; Kitabın ilk bölümüne bakıldığında iddia olunan Ergenekon Silahlı Terör Örgütü ile ilgili olarak; bu oluşumun zararları, örgütün demokratik hayata müdahale çabaları, Ergenekon ve benzeri fikir anlayışlarının yanlışlığı, bu yanlış anlayışın ortaya çıkarılması ve yargılanmasının önemi, bu haliyle deşifre edilen örgütün uydurma olamayacağı, böyle bir örgütün varlığının kimseyi şaşırtmaması gerektiği, Veli Küçük ve Doğu Perinçek ilişkilerindeki gariplikler gibi birçok husus yer almaktadır. Kitabın ikinci bölümüne bakıldığında ise; Ergenekon Silahlı Terör Örgütüne yönelik yürütülen soruşturmalar, düzenlenen operasyonlar, operasyonlarda elde edilen deliller, soruşturmayı yürüten savcılar ve soruşturmanın her aşamasında görev alan kolluk kuvvetleri ile yargılama yapan mahkeme üyelerine yönelik kara propaganda amaçlı iddiaların yer aldığı görülmüştür. Birinci bölümde; Sayfa 186'da özetle; “...Yalnızca bu olayın irdelenmesi ve tam manasıyla aydınlatılması ve faillerinin yargılanması bile Türkiye de Susurluk ve Ergenekon anlayışının teşhiri ve ne olduğunun anlaşılması açısında yeterlidir." yazdığı görülmüştür. Sayfa 334-335'de özetle; "…Geçmişte halkı birbirine karşı kullanmış veya kullanmaya kalkarak ciddi hatalar yapmış devlet görevlilerinin bu olaylardan ders çıkardığını ve artık aynı hataları tekrarlamayacağına inanların kısa sürede yanıldıkları görüldü. Bu defa da radikal dinci olarak tanımladığı halka ve hatta hükümete karşı laik kesimleri harekete geçirerek çok geniş kitleleri karşı karşıya getirmekten çekinmemiş, aynı anlayışı aynı düşünceyi hayata geçirmekten geri kalmamıştır. Cumhuriyet mitingleri, 28 Şubat anlayışı doğrultusundaki faaliyetler ve hatta beğenmedikleri düşünceleri savunan bir kısım insanlara karşı belli inançtaki halkı aktif tavır almaya alenen çağıran demeçler rahatlıkla verilmiştir. Tüm bu örnekler, kendi fikirlerinin kabulü konusunda devletin her yöntemi mubah saydığını açıkça göstermektedir. Bu yanlış anlayışın neticesi, bölgesel iç çatışmalar, katliamlar ve en sonunda olayların doruk noktası Susurluk olmuştur. Bugün, Susurluk olayını da aşan, her ne kadar örgütsel varlığı tartışılabilir olsa da, aynı anlayışın, aynı düşüncenin ve fikrin simgeleştiği Ergenekon bir zirve noktasıdır." yazdığı görülmüştür. Sayfa 339'da özetle; "Araştırma derinleştirildiğinde JİTEM'in legal bir yayın çıkarmak için bir dönem bu kişilerle anlaştığı ve Strateji isimli bir dergi çıkardıkları, bu dokümanların çoğunlukla o dönemden kaldığı ve Jandarma görevlilerinin getirdiği belgeler olduğunun anlaşıldığı ortaya çıkmıştı. Tuncay Güney de Ergenekon içerisinde kendisinin kurye görevi yaptığını, aslında açıp bakmaması gereken belgelerden suret aldığını ve Ergenekon belgesini de bu şekilde Doğu Pe-rinçek ile Veli Küçük arasında taşırken aldığını beyan etmesi üzerine olay ortaya çıkmıştı." yazdığı görülmüştür. Sayfa 340'da özetle;"Bu tahkikat aşamasında Ümit Oğuztan'ın ve Tuncay Güney'in üzerinde bulunan belgeler ve onların verdikleri ifadeler, bahsedilen olaylarla birlikte değerlendirildiğinde anlatılanların ve belgelerin yabana atılacak cinsten olmadığı görülmüştü. Ama sanki bir karışıklık, perdelenmiş esrarengiz bir şey, oyun içinde bir oyun vardı. Asla bakıldığında gerçeği göstermiyordu; normal subayların böyle bir şey yapmaması gerekiyordu, üstelik Strateji dergisinin arkasında olduğu söylenen kişilerin önemli mevkilerdeki kişileri yazlık kamplarda kadınlarla görüntüleyerek, şantaj yapacağı fikri, azıcık devlet terbiyesi almış hiç kimsenin düşüneceği şey değildi." yazdığı görülmüştür. Sayfa 341'de özetle; “…Tuncay Güney'de bulunan "Ergenekon'un Reorganizasyonu" isimli dokümana bakıldığında, rejimi korumak amacıyla ağırlık merkezi Silahlı Kuvvetler içerisinde bulunan, sivil unsurlarca da desteklenen ve her türlü illegal yol ve yöntemleri kullanabilen Ergenekon isimli bir örgütün mevcut olduğu, faaliyetlerde bulunduğu, bu örgütün günün şatlarına göre yeniden yapılandırıldığı, görüş ve önerilerin örgüt içindeki birimlerce üst yönetime yazılmış olduğu iddiaları boş şeyler değildi, uydurma olamazdı ve doğru olma ihtimali çok yüksekti. Ayrıca yıllar önce, Aydınlık'ın ordu içerisinde ısrarla belli bir grup askerin tarafını tutmakta ve başka askerleri şiddetle eleştirmekte olduğu görülüyordu. Daha doğrusu Aydınlık'ı iyi takip edenler, ordu içerisinde en azından birden fazla grubun olduğunu ve bir grubun bu dergiyle dayanıştığını kolayca anlayabiliyordu. Özellikle Org. Eşref Bitlis'in uçağının düşmesinin ardından, Aydınlık dergisinin, Genelkurmayın kaza raporuna rağmen ısrarla bu olayı suikast olarak anlatması ve bu konuyla ilgili yayınları, ordu içerisindeki bir gruplaşmanın ve bir yarışın ipuçlarını verir gibiydi." yazdığı görülmüştür. Sayfa 342'de özetle; "…Veli Küçük Ergenekon davasında tutuklanınca, Doğu Perinçek bir basın toplantısı düzenleyerek, yıllar önce kendilerine Org. Eşref Bitlis olayı hakkında açıklama yapan generalin Veli Küçük olduğunu duyurdu. Bu çok sürpriz bir açıklamaydı; milliyetçi olarak bilinen Veli Küçük’ün maoist-komünist bir örgüt ile yıllarca ilişki içinde bulunduğu ve bu örgütle aralarında bir bağın olduğu bu açıklamayla ortaya çıkıyordu. Bu bağ normal olamazdı, Veli Küçük’ün bu bağı bunca zaman gizlemesi makul değildi. Kızılelma koalisyonu denen ülkücü gençlerle komünist-maoist bilinen Aydınlık grubu gençlerini buluşturma projesinde Veli Küçük ve Doğu Perinçek'in gayretleri bunu doğruluyordu. Aydınlık grubu diye de anılan Doğu Perinçek grubunun İşçi Partisi, hiçbir zaman klasik anlamda bir siyasi parti olmadı. Her zaman askeri, güvenlik ve istihbarat konularının içinde oldu." yazdığı görülmüştür. Sayfa 344'de özetle; "…Bu görüşmeden sonra Aydınlık grubunu izlemeye devam ettim. O zamandan beri askeri kurumlara yakın duruşu, bu kurumların adlarını kullanması, ordu içindeki meselelerde bir tarafı tutup diğer tarafa hakaret ve iftiraya varan saldırgan tutumunu gözlemledim ve bu davranışlarına karşı askerlerden ciddi bir tepki aldığını duymadım. İleriki dönemlerde, Susurluk'ta asker ve jandarmanın da rolü olduğunu söylememin ardından Aydınlık'ta başta Doğu Perinçek olmak üzere derginin tüm yazarları her sayıda bana saldırmaya, iftira ve hakaretler yağdırmaya başladılar. Bunun üzerine açtığım davada hepsini mahkûm ettirdim. Daha sonraki dönemde, Ergenekon soruşturması sırasında yakalananlar ve açılan tahkikatlar sonucunda bu olay somut bir biçimde şekillendi ve BÖYLE BİR ÖRGÜTÜN VAR OLDUĞU GÖRÜLDÜ. Bu örgütün ortaya çıkarılmasından çok daha önemli olan, örgüt ortaya çıkarılmadan önce bu tür bir düşüncenin ve anlayışın kitleler ve devlet güvenlik örgütleri içerisinde veya onlarla dayanışma içerisinde olan gruplar tarafından kabul görmüş ve desteklenmiş olmasıdır."yazdığı görülmüştür. Sayfa 345-346'da özetle; "...Ergenekon da devletin rejim için öngördüğü temel ölçütleri yerine getirmeyen/getirmek istemeyen bir siyasi anlayışın iktidar olmasına mani olmak veya iktidar olmuş ise zorla, antidemokratik yöntemlerle onu devirmek anlayışını savunanların oluşturduğu birliğin adıdır. Daha açık bir ifadeyle anlatılırsa, Ergenekon demokratik yöntemlerle iktidara gelmiş bir hükümetin ve siyasi kadrolarının illegal yöntemlerle, zorla, şiddetle, militarist yöntemlerle devrilmesini ve siyasi kadrolarının ve siyasi anlayışının tasfiye edilmesini savunan bir anlayış ve düşünce çerçevesinde bir araya gelen bir gruptur. ... Türkiye'nin geçmiş demokrasi pratiğinde Ergenekon benzeri bir anlayışı savunanların hiç de azımsanamayacak sayıda olduğunu, zaman içerisinde bu işi yapmayı birçok defa denediklerini veya mevcut hükümetleri değiştirmek için her yolu, hatta zaman zaman belki binlerce, belki yüz binlerce insanın katledilmesini dahi meşru gördüklerini biliyor ve duyuyorduk. Bu insanlar kendi inançlarına ve değerlerine uygun bir sistemin var ve temel ölçütlerinin de belli olduğuna inanıyorlardı. O zaman da bu temel ölçütleri değiştirmeye çalışanları veya temel ölçütlere kendileri gibi yaklaşmayan herkesi düşman olarak görüyorlardı. İşte en tehlikeli anlayış budur. Belki bu yargılamalarda çok daha büyük, çok daha önemli şeyler ortaya çıkarılabilir, çok sayıda bomba ve/veya silah bulunabilir veya iddiaların, söylenenlerin, bulunanların hepsi yanlış, yalan ve düzmeceden ibaret olabilir. Yargılamalar beraatla sonuçlanabilir. Bu çok önemli değil. Asıl önemli olan, Türkiye'de böyle bir anlayışın var olmasıdır. Üstelik Türkiye'de bu anlayışı savunan militarist kadroların ve bu kadrolarla dayanışma içerisinde olan benzer düşünce ve anlayıştaki insanların azımsanmayacak sayıda olmasıdır. Bu insanların, bu tür bir anlayışı samimi olarak savunuyor olmalarıdır. Önemli olan bugünkü Türk Devleti içerisinde Ergenekon ve Ergenekon benzeri düşünce ve anlayışların kabul edilmemesi, gayrimeşru ilan edilmesi, yanlışlığının ortaya konması ve devletin hukuk sistemi içerisinde meşru kurumları aracılığıyla mahkûm edilmesidir. Yargılama sonunda bir veya birkaç kişinin ceza alması, cezanın az veya çok olması hiç önemli değildir. Mühim olan bu düşünce ve anlayışın yanlış olduğunun mahkeme tarafından tescil edilmesi ve hukuk sisteminin bu yanlışlığı mahkûm etmesidir. Bana göre mahkeme bunu gerçekleştirdiği anda amaca ulaşılmış demektir.” şeklinde ibarelerin yer aldığı görülmüştür. İkinci bölüme bakıldığında; Sayfa 529-530'de özetle; “…Sonrasında bugün de hâlâ devam eden ama ne kadarı haklı ne kadarında cemaatin suni müdahalesi olduğu tam bilinmeyen sıralı operasyonlar başladı. Bulunan esrarengiz deliller, özellikle her kazıda el bombası ve roket atar bulunması dikkat çekici. ... ama nedense Ergenekon operasyonlarında ele geçirilen silahlar içinde tabanca, tüfek çıkmıyordu. Ergenekon, Balyoz vs. adlarla anılan operasyonların hazırlanış biçimi ve uygulanışı bazı suni katkıların olduğu gerçeğini gösteriyor. ERGENEKON veya benzeri davaların tüm belgelerinin cemaat tarafından daha önceden temin ediliyor, hukuki bir nitelik kazanması için kasıtlı olarak çeşitli gazeteciler üzerinden servis edilip yayınlatılarak savcılara ulaştırılıyor. Hatta bana göre buna karar veren cemaat yapısı önce bu planı bazı savcı ve polislerle birlikte hazırlıyor, onların tavsiyesi ile dokümanlar basına veriliyor. Orijinal dokümanları olduğu gibi herhangi bir ekleme ve çıkarma yapmadan verseler bunda bir yanlış taraf olmaz, benim de elime böyle bilgiler geçse benzer şekilde bunların tarafsız savcılıklara veya basına ulaşmasını, halkın bilmesini sağlarım, ama araya fazla şeyler konularak, birbirine karıştırılarak olaylar çarptırılınca o zaman işin rengi değişiyor.." yazdığı görülmüştür. Sayfa 531'de "Ergenekon Örgütü" başlığı altında özetle; "Ergenekon örgütünün bilinenden çok daha fazla mensubu olabilir, bugün yargılanan kişiler bilinenden daha üst ve farklı konumda da bulunabilirler ancak bugün bu örgütle ilgili özellikle diğer terör örgütlerini yönettiği ve Türkiye'de bilinen bazı olayları bu örgütün gerçekleştirdiği ile ilgili iddialar o kadar zorlama, deliller o kadar muğlak ki, bu delillerle suçlama yapılıp yapılmayacağı ciddi anlamda tartışmalı bir konu haline gelmektedir. Ergenekon davasında ortaya konan iki konu çok kesin ve net olarak yanlış ve mantıksızdır: PKK, Dev-Sol, Hizbullah gibi örgütleri Ergenekon'un yönettiği iddiası yanlıştır. Böyle bir şeyin gerçek olamayacağını aklı ve mantığı olan herkese ben iki kere iki dört eder kesinliğinde ispatlayabilirim. Danıştay 2. Dairesine yapılan silahlı saldırı, Hrant Dink'in öldürülmesi, Malatya'daki Zirve Yayınevi katliamı gibi olayların görünen bugünkü faillerinden başka Ergenekon veya benzeri gruplar tarafından yapılmış olacağına mevcut deliller ve olayların oluş biçimine bakarak kimse beni ve makul birini ikna edemez. Bu iddialar zorlamadır." yazdığı görülmüştür. Sayfa 532'de "Davada Yanlış Olan Birinci Konu:" başlığı altında özetle; "Ergenekon iddianamesinde savcılar ellerinde ciddi deliller varmış gibi ülkedeki PKK, Hizbullah ve Dev-Sol'u Ergenekon örgütünün idare ettiğini iddia etmektedir. Bunu iddia ederken de özetle söylemek gerekirse, Ergenekon operasyonları ve bulunan dokümanlar ile bu davadaki gizli tanıkların anlatımları kanıt olarak gösteriliyor. Fakat bunların hepsi akla ve mantığa, daha önce bulunmuş maddi delilere aykırı. Terör örgütleri konusunda biraz bilgisi olan kişilerin bile kahkaha ile güleceği nitelikte, basit ve uydurma olduğu her halinden belli olan iddialar ciddi birer delil denerek dosyaya konmuştur. Bunlar yazmak bir yana, gerçek olabilir mi diye en ufak bir şüphe etmeyi bile ayıp ve utanılacak kadar saçma bulacağım iddialardır. ... sadece Türkiye'de değil birçok ülkede gerçekleştirilen takip ve izlemeye, içlerinden alınan istihbarata, 34 yıldır yapılan operasyonlara, tahkikatlara, mahkeme kararlarına rağmen tüm bunları bir kenara atıp bir ajandada bulunan nota, kim olduğu, ne bildiği belli olmayan ve anlatımlarına bakılırsa bir tane örgütsel yayın bile okumadığı anlaşılan bir gizli tanığın açık olarak bile ifade etmediği sözlerinden bu örgütün Ergenekon örgütünce yönetildiğini iddia etmeye cesaret etmek makul değildir. Hizbullah örgütünün binlerce mensubunun yazdığı kendi özgeçmişleri, örgütün yaptığı tüm eylemlerin, en gizli faaliyetlerin dahi rapor edildiği 20 bin sayfadan fazla dokümanın örgüte yönelik operasyonlarda ele geçirilerek polis tarafından değerlendirildiği, bu dokümanlarda yazılı her silah, her sığınak ve her olayın doğrulandığı bir gerçek iken, yakalanmış binlerce militanın beyanlarına rağmen nerede ve nasıl bulunduğu bile akla uygun olmayan, ne anlama geldiği anlaşılmayan bir iki yazılı nota dayanarak bu örgütü Ergenekon veya başka birilerinin yönettiğini iddia etmek akılcı değildir. PKK'nın yurt içi ve yurt dışındaki bilinen eylemleri, militanları, faaliyetleri ve alenileşmiş örgüt dokümanları ile basına bile demeç veren yöneticilerine rağmen PKK/KONGRE-GEL örgütünü Ergenekon veya benzeri bir yapının idare ettiğini söylemek akıl dışıdır. Yıllarca PKK, DHKP-C ve Hizbullah'a yönelik yapılan operasyonlarda elde edilen dokümanlar, alınan ifadeler ve edinilen istihbaratlara dayanarak Emniyet, MİT ve diğer güvenlik birimlerince yazılan kitaplar, hazırlanan broşürler ve yapılan analizler ortada duruyorken, hiçbir ciddi polis, MİT mensubu veya terörle mücadelede görev almış aklı başında tek bir görevli bile bu örgütleri Ergenekon veya benzeri bir yapının idare ettiğini söyleyemezken, bir savcının bunu sağlam bir delile dayandırmadan iddia etmesini anlamak mümkün değildir. Ergenekon savcısının iddiasına göre, Tuncay Güney İstanbul Emniyet Müdürlüğü Organize Suçlarla Mücadele Şube Müdürlüğünde 2001 yılında gözaltındayken kendisiyle yapılan mülakatta konu ile ilgili olarak PKK ile DHKP/C'nin ittifak yaptığı dönemde Giresun'da görev yapan Veli Küçük'ün cezaevinde yatan Meral Kıdır'a "Dursun'a söyle, benim bölgemde PKK ile yapmış olduğu ittifakı bozsunlar" şeklinde haber gönderdiğini söylemiştir. Bu cümle tamamen yanlış ve dayanaktan yoksundur, öncelikle Tuncay Güney kim ki bu kadar çok şeyi tek başına biliyor, tek kişilik MİT mi, CIA mi, KGB mi? Tek kişi bu kadar bilgiyi nasıl bilebilir? İkincisi böyle bir mülakatla ilgili yazılı bilgi ve ifade nerede? "yazdığı görülmüştür. Sayfa 538'de "Davada Yanlış Olan İkinci Konu:" başlığı altında özetle; "Ergenekon örgütünün varlığı konusunda yazılı belge, doküman, örgütsel faaliyet sayılabilecek bazı ilişkiler varsa da eylemleri konusunda hiçbir ciddi emare yoktur. Zorlamalarla birçok olay ve eylem Ergenekon örgütüne mal edilmek istenmektedir. Hizbullah, PKK, Dev-Sol gibi tüm örgütleri Ergenekon örgütünün yönettiğinin iddia edilmesi ne kadar akıldışıysa, aynı şekilde geçmişte olmuş bazı olay ve eylemleri de hiçbir ciddi delile dayandırmadan Ergenekon örgütü tarafından yapılmıştır demek akılla ve mantıkla izahı olmayacak bir durumdur. Ergenekon örgütünün eylemleri olarak söylenebilecek hiçbir şey yoktur, çünkü Türkiye'deki faili meçhul olayların Ergenekon veya başka örgütlerle irtibatını gösterecek delil ve emareler bulunmamaktadır. Geçmişte Türkiye'de meydana gelen pek çok olayın (Malatya'daki Zirve Yayınevi Katliamı, Rahip Santoro Cinayeti) Ergenekon örgütü tarafından gerçekleştirildiği iddia edilerek epey bir süredir uydurma tanık vs. aranmaya başlandığı net olarak görülüyor. Amacın olayları aydınlatmak değil, Ergenekon’la irtibatlandırmak olduğu açıkça ortadadır.” yazdığı görülmüştür. Sonuç olarak kitabın her iki bölümündeki ERGENEKON soruşturması ve davası ile ilgili yazılanlara bakıldığında her iki bölümde birbirinin tamamen zıddı bir düşünce ve bakış açısının olduğu, birinci bölümde Tuncay Güney’in mülakatta söylediği hususların önemli olduğu vurgulanırken ikinci kısımda ise tamamen gerçek dışı olduğunun belirtildiği görülmüştür. Buna ilişkin tesbitler kısaca aşağıda belirtilmiştir: - Kitabın birinci bölümünde; Tuncay Güney’den ele geçirilen örgüt dokümanlarına vurgu yapılarak ne kadar çok önemli olduğu belirtilirken ikinci bölümde bu örgüt dokümanlarının akla, mantığa ve daha önce bulunmuş maddi delillere aykırı ve az bir bilgisi olan bir kişinin dahi kahkahalarla güleceği nitelikte olduğunun belirtildiği görülmüştür. - Kitabın birinci bölümünde; ERGENEKON soruşturmasının ve bu örgütün ortaya çıkartılmasının öneminden bahsedilirken ikinci bölümde tüm bu operasyon ve soruşturmaların cemaatin bir komplosu olduğunun belirtildiği görülmüştür. - Kitabın birinci bölümünde; Ergenekon Silahlı Terör Örgütüne yönelik daha başka silah ve bombanın yapılan çalışmalarla ele geçirilebileceği belirtilirken, ikinci bölümde ele geçirilen mühimmatların hayretle karşılandığı ve aramalar neticesinde elde edilen bu malzemelerin eleştirildiği görülmektedir. - Kitabın birinci bölümünde; Ergenekon Silahlı Terör Örgütünün her türlü illegal yol ve yöntemi kullanmasının mümkün olduğu savunulurken, ikinci bölümde Ergenekon Silahlı Terör Örgütünün diğer terör örgütlerini yönlendirdiği hususunun şiddetle eleştirildiği görülmüştür. - Kitabın birinci bölümünde; Ergenekon ve benzeri bir anlayışın mevcut hükümetleri değiştirmek için her yolu hatta zaman zaman belki binlerce insanın katledilmesini dahi meşru gördüğünü belirtirken, ikinci bölümünde Sabancı suikastı, Zirve Yayınevi Katliamı, Rahip Santoro Cinayeti, Danıştay Saldırısı gibi çok önemli cinayetlerin sıradan sebeplerle işlenmiş cinayetler gibi gösterilmeye çalışıldığı, ayrıca bu olayların perde arkasının araştırılmasından da büyük bir rahatsızlık duyulduğu görülmektedir.
“HALİÇTE YAŞAYAN SİMONLAR” KİTABININ “HANEFİ” İSİMLİ ÖRGÜTSEL NOTTA BELİRTİLEN TALİMATLAR DOĞRULTUSUNDA HAZIRLANDIĞINI ORTAYA KOYAN DELİLLER "Haliçte Yaşayan Simonlar" isimli kitap incelendiğinde, ODATV’den ele geçirilen “HANEFİ” isimli belgede yazan talimatların bizzat yerine getirildiği görülmüştür. Bu durum aşağıda anlatılacaktır. "HANEFİ" isimli belgede; "Doğu, Hanefi’nin ağzından Ergenekon’un boş bir dava olarak anlatılması sağlanmalı diyor. Doğunun çalışmalarından faydalanılmalı. Hanefi’ye güvence verilmeli…" yazdığı görülmüştür. "Haliçte Yaşayan Simonlar" isimli kitabın yukarıda anlatılan ikinci bölümü içerisinde bu talimatın yerine getirildiği görülmüştür. "HANEFİ" isimli belgede; "Danıştay’ın türban eylemi olduğu Hanefi’nin ağzından net bir şekilde vurgulanmalı. Hanefi’nin böyle değerlendirmesi kamuoyunda ciddi bir etki bırakır." yazdığı görülmüştür. Bu kapsamda "Haliçte Yaşayan Simonlar" isimli kitabın Ergenekon Silahlı Terör Örgütünün talimatları ile yazılan ikinci bölümündeki Danıştay Saldırısı ile ilgili olarak; Sayfa 504'de "Danıştay Olayı" başlığı altında özetle; "İlk garip olay Alparslan Arslan'ın Danıştay saldırısıdır. Aslında bu olay öncesinde bu kişi hakkında poliste hiçbir bilgi yoktu, öncelikle bu eylemi hangi örgüt adına, kimlerle beraber yaptığı gibi soruların cevabının hızla bulunması gerekiyordu. O gün Alparslan Arslan’ın telefonlarını hızla inceleyen Ankara polisi tek tek kimle, ne zamandan beri, ne sebeple ve ne kadar görüşmüş olabilir gibi soruları araştırdıktan sonra görüştüğü kişiler hakkında kanaat sahibi olması gerekirken, ilk bakışta görüştüğü kişiler arasında Muzaffer Tekin'i görünce hemen karara varıp olayın failinin bir süredir izledikleri ERGENEKON örgütü olduğunu açıkladılar. Aslında olayın çok iyi tahlil edilmesi ve araştırılması gerekiyordu ama bunun için zaman yoktu. Fail kadar, cenazeye katılanların önyargılı tavrı, hükümet üyelerine yönelik protestoyu aşıp saldırı derecesine varan tutumları, Ankara polisinin ince tahkikat yapmasını engelledi. Muzaffer Tekin ve arkadaşlarının, arandıklarını duyduklarındaki davranışları, komando olarak yetiştirilmiş eğitimli emekli birer asker olmalarına rağmen aslında bu konularda tecrübesiz ve çaresiz olmaları ve üstüne üstlük yaptıkları manasız hatalar ile kendilerini makul insanlar nazarında bile şüpheli durumuna soktular. Polisin istihbarat birimlerindeki Ergenekon'u ortaya çıkarma çabasına, tüm büyük ve vahim olayları Ergenekon'a bağlama şeklindeki cemaatten gelme anlayış eklenince bir anda Danıştay olayı ciddi hiçbir delile dayanmadan Ergenekon örgütüne bağlandı. Ankara polisi olayın faili olarak Alparslan Arslan'ın arkasında Muzaffer Tekin ve Ergenekon'la bağlantılı bir örgütün olduğunu söylerken, yakalanan tüm kişilerin yaşadığı yer itibarıyla olayı inceleyen İstanbul polisi, daha doğrusu İstanbul istihbarat birimi olayın failinin arkasında Ergenekon değil, Şeyh Salih Kurter olduğunu ileri sürüyordu. Ankara artık gerçeği bulmak yerine, olayın Ergenekon'la bağlantısını kurmak için her şeyi ve her yöntemi denemeye başladı. Gerekirse her şeyi çarpıtarak kullanmak normal kabul edilir hale geldi.” şeklinde yazdığı görülmüştür. Kitapta Danıştay olayı ile ilgili yazılanlara bakıldığında, Ankara Polisinin Danıştay saldırısının arkasında ERGENEKON’un olduğu yönünde açıklamalar yaptığı ve elde hiçbir delil olmadığı halde ERGENEKON’la bağlantı kurmaya çalıştığı belirtilmiştir. Oysaki Danıştay olayının meydana geldiği 17 Mayıs 2006 tarihinde Ergenekon Silahlı Terör Örgütünün varlığı bilinmediği gibi bu örgüte yönelik herhangi bir şekilde soruşturma da başlatılmamıştır. Kaldı ki Ergenekon Silahlı Terör Örgütünün varlığı ilk kez 12 Haziran 2007 tarihinde Ümraniye'de ele geçirilen bombalardan sonra soruşturmanın derinleştirilmesi neticesinde 21 Ocak 2008 tarihinde Veli Küçük ve birlikte hareket ettiği tespit edilen kişilerden elde edilen dokümanlar sonucu ortaya çıkartılmıştır. Diğer taraftan Danıştaya yönelik saldırının dava dosyası Yargıtay 9. Ceza Dairesinin Aralık 2008’de vermiş olduğu karar sonucu Ergenekon örgütüne yönelik dava dosyası ile birleştirmiştir. Dolayısıyla söz konusu kitapta bu gerçeklerin tamamen saptırıldığı ve gerçeğe aykırı beyanlarla ERGENEKON davası ve soruşturmasının etkilenmeye ve yönlendirilmeye çalışıldığı ayrıca kamuoyundaki inanılırlığı zayıflatılmaya ve itibarsızlaştırılmaya çalışıldığı anlaşılmıştır. Yine "Hanefi" isimli belgeye bakıldığında; "Sabih üstat da İlhan Cihaner olayı kitapta muhakkak işlenmeli diyor. Cihaner’i bayraklaştıralım." yazdığı görülmüştür. Bu kapsamda "Haliçte Yaşayan Simonlar" isimli kitabın Ergenekon Silahlı Terör Örgütünün talimatları ile yazılan ikinci bölüme bakıldığında; Sayfa 509'da "Erzincan Olayı İle İlgili Genel Bilgilerim:" başlığı altında özetle, Erzincan soruşturmasında adı geçen TSK mensubu kişilerle ilgili bilgi verdiği ve devamında İlhan Cihaner’den bahsetmeye başladığı, bu kapsamda “Erzincan Savcısı İlhan Cihaner iyi bir hukukçu olmasına rağmen dini konular, tarikatlar ve gruplar konusunda olumsuz düşünen bir kişiydi. İzinsiz çalışan Kuran kurslarına yönelik Erzincan'da savcı İlhan Cihaner denetiminde, polis ve jandarma ile beraber başlatılan soruşturmalar hızla ilerleyip İsmail ağa Cemaatine kayıyor. Emniyetten bilgi sızdığı iddiaları olduğundan soruşturma ağırlıklı olarak jandarmaya veriliyor, polis bölgesinde de jandarmanın görev yapması savcı tarafından isteniyor ve bu sağlanıyor. İlhan Cihaner sadece soruşturmayı talimat vererek jandarma marifetiyle yürütmekle kalmayıp sanki bir polis ya da jandarma gibi bilgi kaynakları (ihbarcı ya da ajan) ile de görüşmeye başlıyor, bilgi alıyor ve bu bilgilerin bir kısmını jandarmaya yönlendiriyor. Ayrıca yeni kaynaklar bulunması için çalışıyor. Bu arada savcı Cihaner yalnızca kendisinin bildiği, herkesten gizlediği ikinci bir soruşturma daha açıyor. Bu dosyanın Fethullah Gülen cemaatinin bölgedeki örgütlemesi üzerine olduğu çok sonradan anlaşılıyor. Recep Albay bile bu soruşturmayı adalet müfettişlerinin incelemesi sırasında sonradan öğreniyor. ...Savcı Cihaner dava açacak, belki bu davalar özellikle belediyelerdeki yolsuzluklar açısından hükümette sıkıntı yaratacaktı ama mesele asla cemaatin abarttığı gibi değildi, çünkü Cihaner hukukçu idi ve bunun olamayacağını, Türkiye'de az da olsa hukukun olduğunu biliyordu. Şimdi sıra Cihaner ve arkadaşlarına gelmişti. Onların yapacakları o kadar abartılı şekilde anlatılıyordu ki hem cemaat yönetiminin hem de Ankara'nın çok telaşlanmış olduğu anlaşılıyordu, ne olursa olsun onların bertaraf edilmeleri gerekiyordu. Bunun için ciddi delil bulmaya zaman yoktu, iddiaları gösteren her şey kullanılmalıydı. Gölette lav, roket atar türü silahlar bulundu. ...Cihaner'e yapılan, hukukun katledilmesidir; devletin, adaletin tehlikeli bir mecraya yöneltilmesi, devletin ve hukukun bir cemaatin zan ve tehlike anlayışına kurban edilmesi ve komploya, iftiraya hizmet edilmesidir." şeklinde yazdığı görülmüştür. Yine "Hanefi" isimli belgeye bakıldığında; "Kitapta Ergenekon, Cihaner, Balyoz, Poyrazköy gibi operasyonları poliste ve savcıda ki F tipi yaptı vurgusu iyi kurgulanmalı. Cemaat operasyonu, hukuki olarak hiçbir değeri yok algısı oluşturulacak." yazdığı görülmüştür. Bu kapsamda "Haliçte Yaşayan Simonlar" isimli kitabın Ergenekon Silahlı Terör Örgütünün talimatları ile yazılan ikinci bölüme bakıldığında; Sayfa 521'de "Alışılmadık savcılar" başlığı altında özetle; "Görülen o ki bazı savcılar amir olarak il savcısına bağlı değil, başka yerlerin talimatı ile hareket ediyor. Bu kadar açık bir durum hâlâ basit bir şey zannedilerek seyrediliyor. Hiçbir yerde bir savcı bu kadar pervasız davranamaz, davranır ise bedelini öder. Fakat şimdi görüyoruz ki bir-iki kez değil, pek çok defa kural ihlali yapılıyor. Şu çok açık ve net: Bir örgüt, cemaat adalete sızmış, kendi kurallarını uyguluyor, kendi operasyonlarını yapıyor. Ortada hukuk yok, kimsenin numara yapmasının, bilmiyoruz demesinin manası yok. Bütün avukatlar, gazeteciler, polisler verilecek kararların ne olacağını merak dahi etmiyor zira kararı net olarak davaya hangi savcı ya da hâkimin baktığı belirliyor; Herkes bu durumun farkında ama hâlâ kralın ne kadar güzel bir elbisesi var diyoruz. Kral çıplak!! Tarafsız hâkim ve savcılar hukuka göre davranırken, cemaat taraftarları örgütlü ve hukuka göre değil, cemaatin talimatına göre davranıyor. Cemaatin istemediği kişiler serbest bırakılınca bu defa cemaatin etkilediği medya o savcı ve hâkimi topa tutuyor, haksız itham ve suçlamalar, linç kampanyaları ile hâkim ve savcılar taciz ediliyor, çalıştırılamaz hale getiriliyor. Cemaatin tutuklanmasını istediği kişiler tutuklanınca bu kez bu savcı ve hâkimlere övgüler yağdırılıyor." yazdığı görülmüştür. Sayfa 525'de "Alışılmadık Polisler" başlığı altında özetle; "…Bir grup polis kritik noktaları ele geçirmiş, diğerlerine suç isnadını da aşan resmen iftira atmaktan geri durmuyor. İşlenmiş bir suçu aydınlatmak gibi bir amaçları yok, tahkikat sırasında dinleme ve izleme yaparken temiz ve dürüst olduklarını bildikleri, birlikte çalıştıkları kişilere iftira ediyorlar. Bu polisler, savcılar, hâkimler yasalara, kendi görevlerinin gereklerine göre değil, cemaatin isteğine göre davranıyorlar. İlerde aynı benzer davranışları her meslekte göreceğiz, hukukçu olup hukuka aykırı olarak toplanan delilleri, her türlü kısıtlayıcı tedbirleri ve tutuklamaları savunan, belgeleri değiştiren, sahte rapor veren uzmanlar ortaya çıkacak. Hukuk çiğnenmeye başlanınca bunun artık hiçbir sınırı olmaz.” şeklinde ibarelerin yer aldığı görülmüştür. Yine "Hanefi" isimli belgeye bakıldığında; "Çetin Doğan’ın verdiği bilgiler kitapta muhakkak yer almalı, balyozun normal bir seminer olduğu ülke güvenliği için gerekli olduğu vurgusu işlenmeli." yazdığı görülmüştür. Bu kapsamda "Haliçte Yaşayan Simonlar" isimli kitabın Ergenekon Silahlı Terör Örgütünün talimatları ile yazılan ikinci bölümünde Balyoz operasyonu ile ilgili olarak; Sayfa 547'de "Türkiye'de Bazı Şeyler Birbirine Karışıyor:" başlığı altında özetle; "EMASYA planları”, “Askeri planlama seminerleri” ve ”Darbe veya müdahale planları” başlıkları altında anlatımlarda bulunduğu, Devamında “Son zamanda bu üç konuyla ilgili ele geçen belgeler birbirine karıştırılıp basına verilince halkın kafası karışıyor... Ayrıca bu belgeleri ortaya çıkaranların iddialarını daha da güçlendirmek için belgelerin içine uydurma belgeler eklenmesi de devreye girince ortaya önemli bir bilgiye rağmen kargaşa, birbirine karışan bilgiler ve toz bulutu kalıyor." yazdığı görülmüştür. Sayfa 550'de "Savaş Oyunları, Planları" başlığı altında özetle; "Savaş oyunları plan ve toplantılarına da birliklerin üst komutanları, kurmay subaylar katılır, kalabalık gruplar halinde toplanılır ve toplantılar birkaç gün devam eder. Alınan notlar, ihtimal senaryoları yazılı çok gizli belgeler haline getirilir. Bunlar eğitim ve çalışmalarda kullanılır." yazdığı görülmüştür. Sayfa 551'de "Siyasi Hayata Müdahale, Darbe Hazırlıkları" başlığı altında özetle; "Darbe hazırlıkları başlangıcında büyük bir gizlilik içerisinde, hatta hiçbir kayıt alınmayan ortamlarda birkaç kişiyi geçmeyen gruplar halinde yürütülür. Her türlü izleme, takip ya da içlerinde birilerinin ajanlık yapma ihtimaline karşı birbirlerinin üzerini arar, kontrol ederler. Ancak durum ilerleyip artık darbe geri döndürülemez bir aşamaya doğru gelirse bu defa darbe hazırlığına yine tedbiri elden bırakmadan sıradan bir kod isim verilerek belgelendirilmeye başlanır ve bu belgeler çoğu zaman imzasız veya kodlanmış olarak çok gizli, en az sayıda çoğaltılarak saklanır. Balyoz Darbe Planı denen planla ilgili evraklar da yukarıda belirtilen bu üç tip toplantının evrakları karıştırılarak oluşturulmuş, hatta bir iki ilave belge de eklenerek karma bir evrak çuvalı yapılarak bir gazetecinin önüne atılmıştır. İnsanların kafası karışıyor, yüz kişi bir odada toplanıp darbe konuşur mu? Eskiden bu çalışmalar bu kadar gizli saklı yapılırken, şimdi neden ses ve görüntü kaydı tutulan toplantılarda bu çalışmalar gerçekleştiriliyor? Evet, kayıt tutulan toplantılar darbe planları değil savaş oyunlarıdır. Ergenekon ve Balyoz gibi davaların devam ettiği bir ortamda, basın organlarının iç güvenlik konularında uzmanlara inceletmeden önüne gelen her evraka, belgeye emin olmadan yer vermemesi, savcıların ise kaynağı ve elde ediliş biçimi belli olmayan tomarla evrakın basının önüne atıldığı durumlarda önce gizlilik kararı alıp incelendikten sonra uzman raporları ile birlikte yayınlanmasına karar vermeleri gerekir. Aksi halde, bir örgüt bu üç toplantının evrakını karıştırıp bugün olduğu gibi işleri içinden çıkılamaz bir hale getirebilir. Şu açık olarak görülmektedir ki özellikle ordu başta olmak üzere her kurumun bünyesindeki gizli oluşum (cuntalar, ihtilal hazırlığı toplantıları, anti demokratik tertipler) içinde cemaatin casusları vardır. Bu açıdan herkes bu tür yöntemlerden vazgeçmeli, bu işlerden uzak durmalıdır. Bu casuslar buralarda edindikleri her bilgiyi ve dokümanı taşıyorlar. Bu belgelerin kullanılmasını hukuki hale getirmek için cemaat elemanları tarafından bir yerlere konulup aramalarda bulunduğu süsü verildiğine dair çok ciddi emareler vardır. Kimi zaman da casuslar bilgiyi getirmelerine rağmen ellerinde bunu kanıtlayacak bir belge olmuyor. Bu durumda da amaca yönelik belge üretiliyor. Bazen de ele geçen belgeleri casuslar yanlış yorumluyor, o zaman da cami bombalama timi gibi saçma konularda uydurma belgeler ortaya çıkıyor ya da ilgili ilgisiz belgeler karıştırılıyor. Böylece adalet mekanizması yanlış yönlendiriliyor.” şeklinde yazdığı görülmüştür. Dolayısıyla "HALİÇTE YAŞAYAN SİMONLAR" isimli kitabın ikinci bölümü hazırlanırken ODATV’de ele geçirilen “HANEFİ.doc” isimli örgütsel notta belirtilen talimatların aynen yerine getirildiği, bu durumunda söz konusu kitabın Ergenekon Silahlı Terör Örgütünün talimat ve yönlendirmeleri ile hazırlandığını bir kez daha ortaya koyduğu anlaşılmıştır.
HALİÇTE YAŞAYAN SİMONLAR KİTABININ ÖRGÜTÜNÜN AMAÇ VE HEDEFLERİNE UYGUN OLARAK HAZIRLANDIĞINI GÖSTEREN DİĞER DELİLLER Soruşturma dosyasının tetkikinde, Ergenekon Silahlı Terör Örgütüne yönelik soruşturmanın başladığı günlerde yani 20.02.2008 günü Hanefi Avcı’nın soruşturmaya katkı sağlamak amacıyla kendiliğinden Başsavcılığımıza gelerek ifade verdiği ve bu ifadesinde kitabının birinci bölümünde belirttiği gibi Ergenekon Silahlı Terör Örgütünün varlığını ve tehlikesini ifade eder beyanlarda bulunduğu görülmüştür. Ancak Ergenekon Silahlı Terör Örgütü tarafından yazdırıldığı anlaşılan kitabın ikinci bölümünde ise tanık sıfatı ile verdiği ifadenin aksine farklı görüşler belirttiği yukarıda da ayrıntılı olarak belirtilmiştir. Hanefi Avcı’nın 20.02.2008 tarihinde alınan ifadesine bakıldığında özetle; "...o dönem medyaya yansıyan olaylarla ilgili olarak devletin içinde Emniyet, MİT ve Jandarma içinde PKK ile mücadele adı altında kanunlarla belirtilmeyen ancak devlet adına hareket ediyormuş imajı verilerek bazı üst düzey kamu görevlilerinde bizzat organizesinde bir oluşum olduğunu, bu oluşumun PKK ve PKK ile mücadeleyi kullanmak suretiyle mafyavari bir yapılanma içerisinde bulundukları ve kendilerine buradan rant elde ettikleri, bu hususun da o dönem medyaya yansıması sonucu TBMM’nin kurmuş olduğu komisyonunda bu hususu araştırdığı dönemde bu gözlemlerimi belirttim… Ben Diyarbakır' da 1984-1992 yılları arasında İstihbarat Şube Müdürü olarak görev yaptığım sırada JİTEM diye bir kuruluşun olduğunu ve Ankara' da VELİ KÜÇÜK isminde birinin bu işin başında olduğunu duyuyordum. ... 1992 yılında İstanbul İstihbarat Şube Müdürlüğünü yaptım. O dönemde mafyacı olarak bilinen SAMİ HOŞTAN, ALİ FEVZİ BİR, MEHMET ÖZBAY (ABDULLAH ÇATLI olduğu sonra anlaşılan), SEDAT PEKER, MEHMET HADİ ÖZCAN, YAŞAR ÖZ gibi adamların birebir VELİ KÜÇÜK ile irtibatlı olduğunu, daha çok bu görüşmelerde sürekli "VELİ ABİNİN YANINA UĞRADIK" gibi telefonda açık başka bir şey görüşmüyorlardı. Hatta o dönem ben komisyona arabasının tamiratından kullandığı cep telefonlarına kadar parasını SEDAT PEKER'in ödediğini, bu hususun araştırılması gerektiğini söyledim. Tuncay GÜNEY’den çıkan bazı belgeleri de inceleme fırsatım oldu. O belgelerde gördüğüm kadarı ile ERGENEKON’un yeniden yapılandırılması isimli belge oldukça dikkat çekiciydi. Bu belgede benim Susurluk komisyonuna ifade verdiğim dönemde anlattığım ifadelerle benzeyen bir örgüt yapılanması, farklılıklar arz etse de mevcut olduğunu gördüm…dosyada mevcut ismi geçen şahısların ve daha önce bu şahıslarla alakalı medyada çıkan bazı protesto türü eylem ve kitlesel hareketlerin tamamına bakıldığında bunların toplumun içinden çıkan tabi hareketler olmadığı, bir merkezden yönetildiği, ancak seçilen objeler yönüyle de bazen toplumun tamamını arkasına alabilecek ve bu tür eylemlere çekebilecek nitelikte faaliyetler olduğunu gözlemledim.” Şeklinde beyanlarda bulunduğu anlaşılmıştır. Hanefi Avcı’nın bu ifadesine bakıldığında, "Haliçte Yaşayan Simonlar" isimli kitabın ikinci bölümünde yazılanların aksine farklı görüşler belirttiği, dolayısıyla "Haliçte Yaşayan Simonlar" isimli kitabın ikinci bölümünün Ergenekon Silahlı Terör Örgütünün talimat ve yönlendirmeleri ile yazıldığı bir kez daha açıkça anlaşılmıştır. Şüpheli Hanefi Avcı’nın 14.03.2011 günü şüpheli sıfatı ile alınan ifadesinde, Nedim Şener’i gazeteci olduğu için tanıdığını, sık olmamakla birlikte telefonla görüştüğünü beyan etmiştir. İfadenin devamında ise “Ben kitabın birinci bölümünü kitabın sohbetini yaptığım arkadaşlara e-maillerle gönderdim. Bazı meslektaşlarıma da göndermiş olabilirim. Ancak ikinci bölüm kimseye verilmedi. Hatta ikinci bölüm yayınevine gidip gelirken USB ile gönderildi. İnternet kullanılmadı.” şeklinde beyanda bulunmuştur. İfadenin devamında kitabın yazımına Nedim Şener’in herhangi bir katkısı olup olmadığı ile ilgili, “Nedim Şener'in, hiçbir katkısı olmadığı gibi kitabım basın mensuplarına toptan gönderilmiştir. Beni Nedim 20 Ağustos’ta telefonla aradı, senin adına bir kitap geldi, bu neyin nesi deyince, bende kitabı kendimin yazdığını söyledim. Bunu haber yapacaktı, nasıl yapayım diye sordu. Birinci bölüm; mesleki tecrübelerimdir. İkinci bölüm cemaat konuları ve güncel konulardır. Bu konuşma dinleme kayıtlarına düşmüştür, onun çözümü yapılınca anlaşılacaktır. Nedim’in bu olayla alakalı katkısı ve bilgisi yoktur.” şeklinde beyanda bulunmuştur. Nedim Şener ise alınan ifadesinde, Hanefi Avcı'nın 14.03.2011 tarihli ifadesi ile aynı doğrultuda; “…Hanefi Avcı’nın bu kitabını yazdığından da hiçbir zaman kitap masanın üstüne gelene kadar bilgim olmamıştır. Yayınlandıktan sonra haberim olmuştur, Hanefi Avcı ile hiçbir iş birliğim olmamıştır. Benim en zayıf haber kaynaklarımdan biri de Hanefi Avcı’dır.” şeklinde beyanda bulunmuştur. Ancak kitap basıldığı gün ve hemen akabinde Nedim Şener’in Milliyet gazetesi ve Posta gazetesinde yazdığı yazılarda “Haliçte Yaşayan Simonlar” kitabından bahsettiği ve kitaptan alıntılar yaptığı, bu alıntılara bakıldığında basılan kitabın içeriği ile uyumlu olmadığı, çeşitli farklılıklar olduğu, dolayısıyla bu tespitlerde Nedim Şener’in köşesinde yazarken yaptığı alıntıların kitabın basılmış halinden değil de taslak halinden olduğu, tüm bu hususların da söz konusu kitap çalışmasının Nedim Şener ile birlikte yapıldığını gösterdiği anlaşılmıştır. Bu husustaki deliller Nedim Şener'in konumu anlatılırken ele alınmıştır. Öte yandan Hanefi Avcı’ya alınan ifadesinde, Nedim Şener’in köşe yazılarında kullandığı kitap alıntılarının kitabın basılmış halinden değil de başka bir nüshasından alıntı yaptığını bu durumu nasıl açıkladığı sorulduğunda; “Nedim Şener'in yazmış olduğu yazıları kendisinin NTV programında yaptığı konuşmalardan aldığını, kitabının yayınlanmasından önce kimsenin bilgisinin ve haberinin olmadığını” beyan etmiştir. Ayrıca Hanefi Avcı alınan ifadesinde bu beyanlarda bulunduğu halde tutuklandıktan sonraki süreçte Başsavcılığımıza verdiği dilekçede bu çelişkiyi düzeltmeye çalıştığı ve 20 Ağustos 2010 günü polisevinde yaptığı görüşmede kitabın word halini Nedim Şener’e verdiğini belirttiği görülmüştür. Sonuç olarak Hanefi Avcı konu ile ilgili beyanlarını her ne kadar değiştirip çelişkili bir hale getirmiş olsa da Nedim Şener’in 20 Ağustos 2010 günü Milliyet gazetesinde yazdığı yazıda kullandığı alıntıların kitabın basılmış halinden alınmadığı, kitabın taslak halinden alındığı anlaşılmıştır. Yine "Hanefi" isimli belgeye bakıldığında; “Avcı ile direkt görüşmeyelim, Nedim’i ve Cumhur’u kullanalım. Müyesserin emniyet bağlantılarından yararlanalım. Tepkiler çok büyük olacak, güvenilirliğini yıpratmaya çalışacaklardır, yayın sonrası dürüstlüğü ön plana çıkartılmalı.” yazdığı görülmüştür. Kitap yayınlandıktan sonra ki Nedim Şener’in yazılarına ve ODATV’de yayınlanan haberlere bakıldığında, Hanefi Avcı’nın dürüstlüğünü ve güvenilirliğini ön plana çıkaran ve ayrıca kitabın reklamını yapan yayınlar yapıldığı, dolayısıyla söz konusu notta yazılı bu hususunda yerine getirildiği anlaşılmıştır. Öncelikle konu ile ilgili Nedim Şener’in yazılarına bakıldığında; "Hanefi Avcı polislik mesleğinin vicdanıdır", "Hanefi Avcı: Son yaşananlar yazdıklarımı bir kez daha doğruladı", "Ya Hanefi Avcı hakkındaki 10 no'lu delil yalansa?.." başlıklı yazılar yazdığı görülmüştür. Bu kapsamda iddianame eklerinde bulunan haber tespit tutanağı ve eklerinde ODATV isimli internet sitesinde yayınlanan haberlere bakıldığında; "Bu Açıklamalar Milattır", "Hanefi Avcı Bestseller Olma Yolunda", "Avcı Sadece Gerçekleri Yazdı", "Hanefi Avcı Müthiş Bir Belge Açıkladı", "Bir "Avcı" Çıktı Peki "Savcı" Çıkacak Mı", "Hanefi Avcı'nın Kendisi Bir Belgedir", "Hanefi Avcı'ya Yapılan "Son Tezgah", "Susmayacağım, Bu Bir Cemaat Operasyonudur", "Danıştay Saldırısı İle Ergenekon’un İlişkisi Yoktu" başlıklı haberler yapıldığı görülmüştür. Sonuç olarak; -Soruşturma kapsamında elde edilen delillerden, "Ulusal Medya 2010" dokümanında belirtilen stratejinin aynen uygulandığı ve bu kapsamda Emniyet Müdürü Hanefi Avcı’ya “HALİÇTE YAŞAYAN SİMONLAR” isimli kitabın yazdırıldığı anlaşılmıştır. -"Haliçte Yaşayan Simonlar" isimli kitabın ODATV'den ele geçirilen dijital hali ile kitabın basılmış hali mukayese edildiğinde; kitabın ismi, künyesi, içindekiler kısımlarında ve içeriğinde bir takım farklılıkların olduğu tespit edilmiştir. Dolayısıyla ODATV’den ele geçirilen dijital haldeki belgenin “HALİÇTE YAŞAYAN SİMONLAR” isimli kitabın taslak halinin olduğu, bu durumun da söz konusu kitabın özellikle 2.Bölümünün Ergenekon Silahlı Terör Örgütü tarafından hazırlandığını ortaya koyduğu anlaşılmıştır. -Ayrıca "Haliçte Yaşayan Simonlar Dün Devlet Bugün Cemaat" isimli kitabın içeriği ayrıntılı olarak incelendiğinde, kitabın birinci bölümü ile 2. Bölümü arasında düşünce ve görüş açısından farklılıkların olduğu, bu farklılıklar ele alındığında kitabın 2. Bölümünün Ergenekon Silahlı Terör Örgütünün talimat ve yönlendirmeleri ile hazırlandığının anlaşıldığı görülmüştür. -"Haliçte Yaşayan Simonlar" isimli kitap incelendiğinde, ODATV’den ele geçirilen “HANEFİ” isimli belgede yazan talimatların bizzat yerine getirildiği, dolayısıyla HALİÇTE YAŞAYAN SİMONLAR isimli kitabın özellikle ikinci bölümünün Ergenekon Silahlı Terör Örgütünün talimat ve yönlendirmeleri ile hazırlandığı anlaşılmıştır. -20.02.2008 günü Hanefi Avcı’nın Ergenekon Soruşturmasına katkı sağlamak amacıyla kendiliğinden Başsavcılığımıza gelerek tanık sıfatı ile ifade verdiği, bu ifadesinde Ergenekon Silahlı Terör Örgütü tarafından yazdırıldığı anlaşılan kitabın ikinci bölümündeki görüşlerin aksine farklı görüşler belirttiği görülmüştür. - Nedim Şener’in gazetedeki köşesinde “Haliçte Yaşayan Simonlar” kitabından alıntı yaptığını belirterek yazdığı kısımların kitabın basılmış halinden değil de taslak halinden alıntı yaptığı anlaşılmaktadır. Bu faaliyetler de Nedim Şener’in, Hanefi Avcı ile irtibat sağladığını ve onu yönlendirdiğini açıkça göstermektedir. Dolayısıyla tespit edilen bu çelişkiler kitabın ikinci bölümünün Hanefi Avcı tarafından kaleme alınmadığını, ODATV’de ele geçirilen notlarda belirtildiği gibi tamamen Ergenekon Silahlı Terör Örgütünün talimat ve yönlendirmeleri ile referandum öncesi milli iradeyi etkilemek, Ergenekon soruşturmasını ve dava sürecini boşa çıkarmak ve davanın kamuoyunda inanılırlığını ortadan kaldırmak, soruşturma savcılarının ve kolluk görevlilerinin güvenirliğini mesnetsiz iddialar ile zedelemek ayrıca kovuşturmaları yürüten mahkemeleri baskı altına alıp yürüyen davaları etki altına almak, örgütün deşifre olmasını engellemek amacıyla hazırlandığını ortaya koymaktadır.
Yukarıda ayrıntılarıyla sunulan bütün bilgi ve belgelerdeki delillere göre şüpheli Hanefi Avcı’nın, -Ulusal Medya 2010 örgüt dokümanında belirtilen kamuoyunun yakından tanıdığı ve güvendiği kişilere, ergenekon ve benzeri davaların tertip olduğu yönünde açıklama ve yayın yaptırılması şeklindeki strateji kapsamında; Ergenekon Silahlı Terör Örgütünün talimat ve yönlendirmeleri ile "HALİÇTE YAŞAYAN SİMONLAR" isimli kitabı yazdığı, kitapta sanık Doğu PERİNÇEK'in etkisi ve yönlendirmelerinin olduğu, -Kitabın birinci ve ikinci bölümünde bir çok düşünce ve görüş ayrılıklarının olduğu, kitapta “Hanefi” isimli örgütsel notta belirtilen talimatların aynen yerine getirildiği, -ODATV'den ele geçirilen kitabın dijital halinin kitap yayınlanmadan 6 (altı) gün önce ODATV'ye geldiği ve ODATV çalışanlarının kontrolünden geçtiği, kitabın dijital hali ile basılmış hali arasında farklılıkların olduğu, -Kitabın ikinci bölümünün Hanefi Avcı tarafından kaleme alınmadığı, ODATV’de ele geçirilen örgütsel notlarda belirtildiği gibi tamamen Ergenekon Silahlı Terör Örgütünün talimat ve yönlendirmeleri ile referandum öncesi milli iradeyi etkilemek, Ergenekon soruşturmasını ve dava sürecini boşa çıkarmak ve davanın kamuoyunda inanılırlığını ortadan kaldırmak, soruşturma savcılarının ve kolluk görevlilerinin güvenirliğini mesnetsiz iddialar ile zedelemek ayrıca kovuşturmaları yürüten mahkemeleri baskı altına alıp yürüyen davaları etki altına almak amacıyla hazırlandığı, -Ergenekon Silahlı Terör Örgütünün talimatlarının Nedim Şener'in yönlendirmeleriyle Hanefi Avcı'ya aktarıldığı, ayrıca Hanefi Avcı'nın Nedim Şener ile geçmişe dayalı samimi ilişkisinin olduğu telefon görüşmelerinden ve diğer delillerden anlaşılmıştır. Hanefi Avcı’nın, Hüseyin Soner Yalçın’ın talimatı ve Nedim Şener'in yönlendirmesi doğrultusunda hareket ettiği ve 12 Eylül 2010 tarihinde yapılan referandum öncesi ülke gündemini etkilemeyi ve yönlendirmeyi amaçladığı anlaşılmıştır.
Yukarıda ayrıntılarıyla sunulan bütün bilgi ve belgelerdeki delillere göre şüpheli Hanefi Avcı’nın; Ergenekon Silahlı Terör Örgütünün hiyerarşik yapısı içerisinde bulunmamakla birlikte, örgütün amaç ve faaliyetleri doğrultusunda örgütsel doküman hazırlayarak örgüte yardım ettiği anlaşılmakla,
Üzerine atılı eylemlerine uyan; Türk Ceza Kanunu'nun 220/7, 314/3. maddeleri delaletiyle Türk Ceza Kanunu'nun 314/2. maddesi ve Terörle Mücadele Kanununun 5. maddesi gereğince cezalandırılması ve hakkında TCK.'nın 53 ve 58/9. maddelerinin uygulanması talep edilmiştir.
7) ŞÜPHELİ NEDİM ŞENER:
değiştirŞüpheli 03.03.2011 günü yakalanarak gözaltına alınmış, İstanbul Organize Suçlarla Mücadele Şube Müdürlüğünde susma hakkını kullanmış, 05.03.2011 günü ise Savcılığımızda ayrıntılı ifade vermiştir. Alınan ifadesinde özetle; Soner Yalçın’la yüz yüze görüşmediğini, yüzünü dahi bilmediğini, asla ODATV’cilerle görüşmediğini, hiçbir birlikteliğinin olmadığını, Ergenekon’un medya yapılanmasından bilgisinin olmadığını, bu yapılanma içerisinde yer almadığını, ODATV’de yapılan aramada elde edilen “HANEFİ” isimli word belgesinde “Nedim” olarak bahsedilen kişinin kendisi olmadığını, hukuki olmayan hiçbir belge ve notla alakasının olmadığını, ODATV’den ele geçirilen “NEDİM” isimli belge ile ilgili olarak; Toygun Atilla’yı tanıdığını, ancak bu nottaki Toygun’un Toygun Atilla olduğuna dair bir kanaatinin olmadığını, Toygun’un gazetede bir problemi olsa bile kendisiyle çözülecek bir problem olduğunu düşünmediğini, Soner Yalçın’ın Toygun konusuyla niçin ilgilendiğini bilmediğini beyan etmiştir. Nedim Şener ifadesinde ODATV’cilerle görüşmediğini, hiçbir birlikteliğinin olmadığını beyan etse de; ODATV’de yapılan aramalarda el konulan dijital verilerin bilirkişiler tarafından yapılan incelemesi sonucunda “NEDİM” isimli klasör içerisinde “YBelgesi” isimli word belgesi olduğu tespit edilmiş, word belgesinin içeriğine bakıldığında Nedim Şener’e ait “ERGENEKON BELGELERİNDE FETHULLAH GÜLEN VE CEMAAT” isimli kitabın taslak hali olduğu tespit edilmiştir. “YBelgesi” isimli word belgesinin teknik özelliklerine bakıldığında; Yazarlar ve Son kaydeden kısmında "nsener" yazdığı, içerik oluşturma tarihi kısmında "08.04.2009", son kaydetme tarihi kısmında "15.05.2009" yazdığı tespit edilmiştir. Ayrıca kitabın ilk sayfasında belirtilen birinci basım tarihine bakıldığında; Temmuz-2009 yazdığı görülmüştür. Bu durum söz konusu kitap basılmadan önce ODATV'ye geldiğini ve ODATV çalışanları tarafından kontrolden geçtiğini göstermektedir. Ayrıca iletişim tespit tutanakları incelendiğinde Nedim Şener’in gerek Hüseyin Soner Yalçın ile gerekse ODATV çalışanlarından Barış Terkoğlu ile telefon görüşmelerinin olduğu tespit edilmiş olup, bu telefon görüşmeleri aşağıda belirtilmiştir. Tape No:15510, 21.10.2009 günü saat:17.09’da Hüseyin Soner Yalçın ile Nedim Şener’in yaptığı telefon görüşmesinde özetle; N.Şener’in “Nedim ŞENER Milliyetten” “Ben sizi okurken ciddiyetle okuyorum ben” dediği, ve görüşmenin devamında Tufan Türenç’in Hanefi Avcı ve Yılmaz Büyükerşen konulu yazısı hakkında bir süre daha konuşmaya devam ettikleri tespit edilmiştir. Tape No:15513, 02.11.2009 günü saat:14.26’da Hüseyin Soner Yalçın ile Nedim..?’in yaptığı telefon görüşmesinde özetle; Nedim’in “Merhaba Nedim ben” “Bi sabit telefon varmı” dediği, S.Yalçın’ın “244xxxx” dediği, Nedim’in “Arıyorum” dediği tespit edilmiştir. Tape No:25167, 16.09.2009 günü saat:12.00’da Barış Terkoğlu’nun Nedim Şener ile yaptığı telefon görüşmesinde özetle; B.Terkoğlu’nun “Nedim bey merhabalar ben Odatv.com sitesini bilir misiniz bilmiyorum” “adım Barış Terkoğlu nasılsınız”“Soner beyle konuştukta biz görmüşsünüzdür belki bugün gazetelerde Hrant Dink ödülü A. G. e verildi” “Ya biz bunu eleştiren bir şey yapmak istiyoruz da” “siz meseleyi incelemiş birisi olarak bizi hani öneride bulunabilirsiniz nasıl isterseniz” dediği, N.Şener’in “Yani sizin bakın sizin çıkarsamalarınız zaten şey belli bi doğrultu gösteriyor” dediği, B.Terkoğlu’nun “Şimdi yani bizim hakkımızda Soner beyle röportaj yapabiliriz veya sizin yazmak istediğiniz bişey varsa onu yayınlayabiliriz”dediği ve görüşmenin devamında N.Şener’in “yorum tamamen size ait olsun nolur ben o konuda daha fazla şey yapmıyım” dediği, B.Terkoğlu’nun “Tamam o zaman biz sizinle hani hem şöyle bi tanışmış olduk” dediği, N.Şener’in “SONER ABİYEDE SELAM SÖYLEYİN ne zaman isterseniz” dediği tespit edilmiştir. Şüpheli Nedim Şener her ne kadar ifadesinde, Hüseyin Soner Yalçın’ı tanımadığını, herhangi bir ilişkisinin olmadığını beyan etmişse de; soruşturma kapsamında Hüseyin Soner Yalçın’ın örgütsel talimatlarının yazılı olduğu birçok belge elde edilmiş, bu belgelerden "Hanefi", "Nedim", "Sabri Uzun" isimli örgütsel notların oluşturucusunun Hüseyin Soner Yalçın olması hususu göz önüne alındığında, Hüseyin Soner Yalçın’ın Nedim Şener’e örgütsel faaliyetler kapsamında görevler verdiği anlaşılmıştır.. Örgütün amaçları doğrultusunda 'Ulusal Medya 2010' örgüt dokümanı stratejilerine uygun olarak 20.08.2010 tarihinde Hanefi Avcı ismiyle yayınlanan 'Haliçte Yaşayan Simonlar' isimli kitabın yazılmasında ve 'İmamın ordusu' isimli örgüt dokümanının hazırlanmasında Hüseyin Soner Yalçın'ın talimatı ile görev almıştır. Bu husustaki deliller aşağıda konu başlıklarına uygun olarak anlatılacaktır.
ERGENEKON SİLAHLI TERÖR ÖRGÜTÜNÜN AMAÇ VE HEDEFLERİNE UYGUN OLARAK 'HALİÇTE YAŞAYAN SİMONLAR' KİTABININ HAZIRLANMASINDA GÖREV ALDIĞINI GÖSTEREN DELİLLER “Hanefi” isimli word belgesinde; “Hanefi’nin kitabı ne durumda, referandum öncesi yetiştirmeli. Nedim’i sıkıştırın hızlandırsın..” “Referandum sürecinde Cemaati yıpratmalı ve kamuoyu üzerinde güvenirliliğini azaltmalı; Hanefi kullanılmalı. Böyle bir şeyi kendini ortaya koyarak teklif etmesi önemli. Avcı ile direkt görüşmeyelim, Nedim’i ve Cumhur’u kullanalım” yazdığı tespit edilmiştir. Bilirkişilerce incelemesi yapılan bahse konu word dosyasının teknik özelliklerine bakıldığında 12.07.2010 tarihinde “Soner” isimli kullanıcı tarafından oluşturulduğu tespit edilmiştir. Bu bağlamda bahse konu notların Hüseyin Soner Yalçın tarafından hazırlandığı anlaşılmıştır. “NEDİM” isimli word belgesinde; “Nedim’in emniyet bağlantıları önemli, irtibatlarını devam ettirsin. Toygun’un gazete ile problemleri var, Nedim çözebilir mi? Haber yayınlatamıyorsa biz neden değerlendirmiyoruz, Hanefi ve ekibini çok iyi tanıyor. Nedim ile Hanefi’nin Dink konusundaki görüş ayrılıkları gündem yapılmamalı, üzerinde durulursa savunmamız ve etkisini artırmamız zor olabilir, Nedim bu konuda duyarlı olmalı, çok fazla Hanefi’nin üzerine gidilmemeli, ana gündemden kopup Hanefi’yi tartışılır hale getirmiş oluruz” şeklinde notların yazılı olduğu tespit edilmiştir. Bilirkişilerce incelemesi yapılan bahse konu word dosyasının teknik özelliklerine bakıldığında 09.08.2010 tarihinde “Soner” isimli kullanıcı tarafından oluşturulduğu tespit edilmiştir. Bu bağlamda bahse konu notların Hüseyin Soner Yalçın tarafından hazırlandığı anlaşılmaktadır. “Hanefi” isimli belge ile ilgili Hüseyin Soner Yalçın alınan ifadesinde “Bu belgede ismi Nedim olarak geçen şahıs gazeteci Nedim Şener olabilir” şeklinde beyanda bulunmuştur. Yapılan soruşturma sonucunda "Hanefi" ve "Nedim" isimli belgelerde “Hanefi” olarak belirtilen kişinin Hanefi Avcı olduğu, “Nedim” olarak belirtilen kişinin "Nedim Şener" olduğu anlaşılmıştır. Hanefi Avcı ile Nedim Şener’in irtibatını gösterir telefon görüşmeleri aşağıda belirtilmiştir. Tape No:25011, 24.05.2009 günü saat:10.58’de Hanefi Avcı ile Nedim Şener'in yaptığı telefon görüşmesinde özetle; N.Şener'in “Bu Milliyet’te şey var, bu D. çiftinin kayıtlarıyla ilgili” “U. D.’ın hani eşiyle ilgili bi haberler vardı ya” “He işte bunla ilgili işte hani hangi birimlerden bu şifreyle giriş yapılıyo, bakılabiliyo ya” “Yurt dışı çıkış bilgilerine” “Bi tane de sizin Müdürlüğünüzden görünüyo” “Eee hani bunları kim sızdırdı falan, U.beyle deminde konuşuyorduk bi Hanefi beye sor bakalım bilgisi var mı falan dedi, ben de bi arayayım dedim…” “Emniyette Edirne’den kim giriş yapmış olabilir falan diye” dediği, H.Avcı’nın “Abi ilk defa duyuyorum ancak orda şey önemli, tarihi ne zaman acaba, çünkü kastedilen tarihte, kim görevli kim ..(anlaşılmadı), Edirne İl Emniyeti de, biz de 5, 6 tane birim var, buraya girip çıkıp bakabilir, inceleyebilecek imkana sahip olan” “log kayıtları bizden görülemez, sadece Ankara görebilir onu” “Ha bi de şöyle bişey var, sadece ad soyada dayanarak sorgulandığı için” “Ve o adamın öncesi ve sonrasına bakmak lazım, bu adamın asıl kahbi… (anlaşılmadı) kimi sorguluyordu, şimdi mesela Nedim Şener diye bakarsın da, senle birisine değil başka birine bakanlar vardır, bi de gerçekten ona bakanlar vardır” “Şimdi Dündar soyadlı insanlar vardır ona bakmak ayrı şey, U. D. o, şeyden anlaşılır, ondan önceki ondan sonraki sorguladığından aynı terminal, mesela kimi sorguluyo, başka kime bakıyo”dediği, görüşmenin devamında H.Avcı’nın “Ama o yalnız o şey, o Emniyet İstihbarat tarafı, tek Daire’nin tek kişinin elinde, bu tarafta yapamazlar log kayıtlarını silmeyi” “Bilgi İşlem Dairesi’nde bu yapılamaz” dediği tespit edilmiştir. Tape No:25237, 20.10.2009 günü saat:15.37’de Hanefi Avcı ile Nedim Şener'in yaptığı telefon görüşmesinde özetle; N.Şener'in “Haberi görebildiniz mi diye aradım sizi” dediği, H.Avcı’nın “He haberi göremedim sadece duydum ama bakamadım” “Bi Tekzip metni hazırladım, biraz önce hem Tufan beye çektim, hem de diğer basın organlarına çektim…” dediği, N.Şener'in“Bugün internet siteleri falan bu ODATV mODATV işte bütün internet sitelerinde falan var bol bol yani” dediği tespit edilmiştir. Ayrıca yapılan arşiv tetkikinde, Ergenekon Silahlı Terör Örgütü üyesi olma suçundan yargılanan sanık İsmail Yıldız’dan ele geçirilen belgeler içerisinde Hanefi Avcı ile Nedim Şener arasında geçmişe dayalı bağlantıyı gösterir notlar bulunmuştur. Sanık İsmail Yıldız’dan ele geçirilen bir doküman içerisinde özetle; “Nedim Şener, Hanefi Avcı’nın, verdiği belgeler üzerinden, kendince bir kitap hazırlatmış. Kitabın içinde de zaten ne kadar başarılı bir istihbaratçı olduğunun altını çizip, Nedim Şener aracılığı ile kendi kendisine övgüler düzdürüyor. (…) Kaldı ki, Nedim Şener daha sonra benim verdiğim “Elkadı” dosyasını da kitap yaptı. Muhakkak bir sonraki yazınızda Elkadı’ya da yer verirsiniz, Şener, o belgeleri benim verdiğimi bilmez, Emniyet içindeki kendisini kullanan kaynaklarına sorarsa o da hadisenin iç yüzünü öğrenir…” şeklindeki ibarelerin yer aldığı görülmüştür. Yine sanık İsmail Yıldız’dan ele geçirilen bilgisayarda bulunan “HMMEDYAFARESİ” isimli belge içerisinde; "Hanefi Avcı bunları biliyor mu? Geç de olsa öğrenmiş oldu. Çiftliğe dalanlar, artık buralar bizim, bunların sefasını biz süreceğiz diye alem yapıyorlar. Hanefi Avcı, Nedim Şener mahlası ile kitap yazarı oldu. UZANLAR ve ÇAKICI ile ilgili kitaplar yazıyor.” şeklindeki ibarelerin yer aldığı görülmüştür. Sanık İsmail Yıldız’dan ele geçirilen bu notlara bakıldığında Hanefi Avcı ile Nedim Şener arasındaki bağlantının uzun yıllara dayandığı anlaşılmıştır. Ayrıca Nedim Şener'in, hazırlanmasında bizzat görev aldığı "Haliçte Yaşayan Simonlar" isimli kitabın dijital hali ODATV'de bulunan bir bilgisayarda ele geçirilmiştir. "Haliçte Yaşayan Simonlar" isimli kitabın ODATV'den ele geçirilen dijital hali ile kitabın basılmış hali mukayese edildiğinde; kitabın ismi, künyesi, içindekiler kısımlarında ve içeriğinde bir takım farklılıkların olduğu tespit edilmiştir. Yine "Haliçte Yaşayan Simonlar" kitabının 1. bölümü ile 2. bölümü arasında düşünce ve görüş açısından farklılıkların olduğu, bu farklılıklar ele alındığında kitabın 2. Bölümünün Ergenekon Silahlı Terör Örgütünün talimat ve yönlendirmeleri ile hazırlandığının net olarak anlaşıldığı görülmüştür. Kitabın 1. Bölümü ile 2. Bölümü arasındaki bir kısım görüş ve fikir ayrılıklarını kısaca ifade etmek gerekirse; Kitabın ilk bölümünde Ergenekon Silahlı Terör Örgütü ile ilgili olarak; bu oluşumun zararları, örgütün demokratik hayata müdahale çabaları, Ergenekon ve benzeri fikir anlayışlarının yanlışlığı, bu yanlış anlayışın ortaya çıkarılması ve yargılanmasının önemi, bu haliyle deşifre edilen örgütün uydurma olamayacağı, böyle bir örgütün varlığının kimseyi şaşırtmaması gerektiği gibi birçok husus yer aldığı görülmüştür. Kitabın ikinci bölümünde ise; Ergenekon Silahlı Terör Örgütüne yönelik yürütülen soruşturmalar, düzenlenen operasyonlar, operasyonlarda elde edilen deliller, soruşturmayı yürüten savcılar ve soruşturmanın her aşamasında görev alan kolluk kuvvetleri ile yargılama yapan mahkeme üyelerine yönelik kara propaganda amaçlı iddiaların yer aldığı görülmüştür. "Haliçte Yaşayan Simonlar" isimli kitabın 20.08.2010 tarihinde yayınlandığı anlaşılmıştır. Kitabın ikinci bölümü hazırlanırken ODATV’de ele geçirilen ve 12.07.2010 tarihinde Soner Yalçın tarafından oluşturulan “HANEFİ.doc” isimli örgütsel notta belirtilen talimatların aynen yerine getirildiği, bu durumunda söz konusu kitabın Ergenekon Silahlı Terör Örgütünün talimat ve yönlendirmeleri ile hazırlandığını bir kez daha ortaya koyduğu anlaşılmıştır. Bu husustaki tüm deliller Hanefi Avcı'nın konumu anlatılırken ele alınmıştır. Hanefi Avcı alınan ifadesinde, "Beni Nedim 20 Ağustos’ta telefonla aradı, senin adına bir kitap geldi, bu neyin nesi deyince ben de kitabı kendimin yazdığını söyledim. Bunu haber yapacaktı, nasıl yapayım diye sordu." dediği görülmüştür. Öte yandan Hanefi Avcı’ya alınan ifadesinde, Nedim Şener’in köşe yazılarında kullandığı kitap alıntılarının kitabın basılmış halinden değil de başka bir nüshasından alıntı yaptığını bu durumu nasıl açıkladığı sorulduğunda; “Nedim ŞENER'in yazmış olduğu yazıları kendisinin NTV programında yaptığı konuşmalardan aldığını, kitabının yayınlanmasından önce kimsenin bilgisinin ve haberinin olmadığını” beyan etmiştir. Yine Nedim Şener alınan ifadesinde; “…Hanefi Avcı’nın bu kitabını yazdığından da hiçbir zaman kitap masanın üstüne gelene kadar bilgim olmamıştır. Yayınlandıktan sonra haberim olmuştur, Hanefi Avcı ile hiçbir iş birliğim olmamıştır. Benim en zayıf haber kaynaklarımdan biri de Hanefi Avcı’dır.” şeklinde beyanda bulunmuştur. Ancak Nedim Şener her ne kadar kitaptan yayınlandıktan sonra haberinin olduğunu beyan etse de; “HALİÇTE YAŞAYAN SİMONLAR” isimli kitaptan alıntılar yaparak köşe yazıları yazdığı, ancak yazılarındaki “kitaptan alıntılar” bölümlerinin kitabın basılmış nüshalarında bulunmadığı anlaşılmıştır. Bu durum "Haliçte Yaşayan Simonlar" isimli kitabın taslak halinin daha önceden Nedim Şener’de bulunduğunu, söz konusu kitap çalışmasının Nedim Şener ile birlikte yapıldığını açıkça göstermektedir. Bu durumu gösterir delillere yönelik tespit tutanağında; Nedim Şener’in 20 Ağustos 2010 günü Milliyet gazetesinde yazdığı “Emniyet Müdürünün kitabı siyasi gündemi karıştıracak” başlıklı haberde “Haliçte Yaşayan Simonlar” isimli kitaptan alıntıladığını belirttiği; “İzleme ve dinleme kontrol edilmezse ülkedeki tüm muhaliflerin hatta şimdiden sonra özel şirket ve holdingler için tehlike çok yakın hale gelmiştir. Adalet Bakanlığı’nda cemaat taraftarı olduğu bilinen Teftiş Kurulu Başkan Yardımcısı ve cemaat yanlısı müfettişler görevden alınmalıdır…” şeklindeki bölümlerin; Kitabın basılmış nüshasının 583. sayfasında “dinleme ve izleme imkânları denetlenmezse, ülkedeki tüm muhalifler, hatta şimdiden sonra özel şirket ve holdingler için tehlike çok yakın hale gelmiştir.…Adalet bakanlığında cemaat taraftarı olduğu herkesçe bilinen Teftiş Kurulu Başkan Yardımcısı ve başta il savcılarını ve diğer savcı ve hâkimleri hiçbir hukuki şüpheye dayanmadan dinlettiren cemaat yanlısı müfettişler bu görevlerden uzaklaştırılmalıdır.” şeklinde olduğu tespit edilmiştir. “Emniyet Müdürünün kitabı siyasi gündemi karıştıracak” başlıklı haberin devamında “Haliçte Yaşayan Simonlar” isimli kitaptan alıntıladığını belirttiği; “Ama öncelikle şunların yapılması gerekir: İstihbari dinlemeler ciddi olarak araştırılmalıdır…” şeklindeki bölümlerin; Kitabın basılmış nüshasının 583. sayfasında “Asgari düzeyde şunların yapılması gerekir. Öncelikle istihbari dinlemeler ciddi olarak araştırılmalı, kişileri tehdit ve şantaj amaçlı kanunsuz olarak dinleyenler tespit edilmeli.…” şeklinde olduğu tespit edilmiştir. “Emniyet Müdürünün kitabı siyasi gündemi karıştıracak” başlıklı haberin devamında “Haliçte Yaşayan Simonlar” isimli kitaptan alıntıladığını söylediği; “Emin beye yapılanlara karşı çıktığım için İstanbul Emniyet’indeki cemaat lideri konumundaki polis şefleri benim toplumdaki saygınlığımı sarsmak için hakkımda araştırma başlattılar. Hakkımda araştırma başlatıldığını söyleyenler de cemaatin üst düzey polisleriydi…” şeklindeki bölümlerin; Kitabın basılmış nüshasının 480. ve 481. sayfalarında “İstanbul Emniyetindeki cemaatin lideri konumundaki polis şefleri benim toplumdaki saygınlığımı sarsacak bir çalışma başlattıklarını ve yakında işleme koyacaklarını söylemişlerdi. Birbiriyle irtibatı olmayan, her ikisi de doğrudan polis müdürlerinden bilgi aldıklarından bugüne kadar yaptıkları her haber doğru çıkan, iki farklı kaynak aynı şeyi söylüyordu. Hakkımda araştırma yapıldığını söyleyen kişiler cemaatin İstanbul'daki en üst düzey polisleriydi.” şeklinde olduğu tespit edilmiştir. Nedim Şener’in 20 Ağustos 2010 günü Posta gazetesindeki “Korku ülkesi komplo ülkesi oldu” başlıklı yazısında Hanefi Avcı’nın “Haliçte Yaşayan Simonlar” isimli kitabından alıntıladığını söylediği “Bunların (Cemaat) hayatımın bundan sonrasını zindan edeceğini biliyorum, geçmişte birçok örgütün hedefi oldum. Ama bu defakinin başka bir şey olduğunun da farkındayım. Eskişehir gibi güzel bir kentte 200 metrekare evimde dostlarımla mutlu mesut yaşayabilirdim. Ama o zaman insanlığımdan, onurumdan utanırım, herkesi kandırsam kendimi kandıramam.”şeklindeki bölümlerin; Kitabın basılmış nüshasının 569-570. sayfalarında “Bunların hayatımın bundan sonrasını zehir zindan edeceğini biliyorum, geçmişte birçok örgütün hedefi oldum. Ama bu defakinin başka bir şey olduğunun da farkındayım. Kimseye karışmadan sakin, üç maymunu oynayıp belki de yükselerek hayatıma rahatlıkla devam edebilirdim. Şimdi görev yaptığım Eskişehir gibi çok güzel ve sakin bir şehirde çok iyi bir görevim, sevdiğim meslektaşlarım, iyi bir çevrem var, daha da güzel bir çevre oluşturabilirim, iyi bir düzen kurup burada beş yıl 10 dönüm bahçe içerisindeki 200 metrekare evimde hayatımı rahat ve huzur içerisinde geçirebilirim. Ama o zaman insanlığımdan, inançlarımdan, onurumdan utanırım. Herkesi kandırsam da kendimi kandıramam.” şeklinde olduğu tespit edilmiştir. Yine Nedim Şener’in 31 Ağustos 2010 günü Posta gazetesindeki “Avcı’ya Kitabı Yazdıran Cemaatin İstanbul Polisindeki Lideri” başlıklı yazısında; Hanefi Avcı’nın “Haliçte Yaşayan Simonlar” isimli kitabından alıntıladığını söylediği; ‘Uyuşturucu kaçakçılarına yardım ettiği iddiasıyla tutuklanan Emin (Aslan) Bey hakkında yapılan işlemlere karşı çıktığım için, ona kefil olduğumu söylememden bir süre sonra bu açıklamalarından memnun olmayan’...” şeklindeki bölümlerin; Kitabın basılmış nüshasının 480-481. sayfalarında “Emin bey hakkında yapılan işlemlere karşı çıktığım, ona kefil olduğumu söylememden bir süre sonra bu açıklamalarından memnun olmayan’...” şeklinde olduğu, Nedim Şener’in aynı köşe yazısında; “... ‘Hrant Dink cinayetinden sonra Ahmet İlhan Güler görevden alındı.Yerine ise normalde hiçbir zaman bu göreve gelemeyecek gerekli niteliklere sahip olmayan (sol örgütler konusunda bilgi ve deneyim ile evveliyatında pratik sokak tecrübesi yeterli olmayan), hatta’...” ibarelerini kullanmıştır. Ancak kitabın basılmış nüshasının 432-433. sayfalarında “Sonunda Ahmet görevinden alındı, zorlukla Polis Okulunda görev bulabildi. Yerine ise normalde hiç bir zaman bu göreve gelemeyecek gerekli niteliklere sahip olmayan (sol örgütler konusunda bilgi ve deneyim ile evveliyatında pratik sokak tecrübesi olmayan), hatta’...” şeklinde ibarelerin olduğu tespit edilmiştir. Bu tespitlere bakıldığında Nedim Şener’in gazetedeki köşesinde “Haliçte Yaşayan Simonlar” kitabından alıntı yaptığını belirterek yazdığı kısımların kitabın basılmış halinden değil de taslak halinden alıntı yaptığı açıkça anlaşılmaktadır. Dolayısıyla bu tespitlerde “Haliçte Yaşayan Simonlar” isimli kitabın ikinci bölümünün ODATV’den ele geçirilen notlarda belirtildiği gibi Ergenekon Silahlı Terör Örgütünün talimat ve yönlendirmeleri ile hazırlandığını ve bu faaliyetlerde Nedim Şener’in, Hanefi Avcı ile irtibat sağladığını ve yönlendirdiğini açıkça göstermektedir.
"İMAMIN ORDUSU" İSİMLİ ÖRGÜTSEL DOKÜMANIN YAZDIRILMASINDA GÖREV ALDIĞINI GÖSTEREN DELİLLER “SABRİ UZUN” isimli word belgesinde; “Sabrinin Kitap konusunda çekincesi var ikna etmeye çalışalım, kitabı seçimden önce yetişmeli. Nedim Ahmet Şık’la bu konuda görüşsün, Kitaba çalışırken cesur olun. Çıkarma ve ekleme yapmaktan çekinmeyin. Bu kitap Simondan daha kapsamlı olmalı. Nedimi kutlarım. Ahmet’i çalıştırsın. Hanefi çıkacak ve size katılacak. Emin ve Sabri’ye moral verin. Sabri adıyla çıkmasına zorlayın. Çabuk olması şart. Seçimden önce yetişsin.” şeklinde notların yazılı olduğu tespit edilmiştir. Bilirkişilerce incelemesi yapılan bahse konu word dosyasının teknik özelliklerine bakıldığında 20.12.2010 11:29 tarihinde “Soner” isimli kullanıcı tarafından oluşturulduğu tespit edlimştir. Bu bağlamda bahse konu notların Hüseyin Soner Yalçın tarafından hazırlandığı ve Nedim Şener'e örgütsel talimatlar verildiği anlaşılmıştır. Diğer taraftan şüpheli Nedim Şener ifadesinde “Ulusal Medya 2010” isimli örgüt dokümanı ve dokümanda belirtilen örgüt stratejileri hakkında herhangi bir bilgisinin olmadığını beyan etmişse de; “ULUSAL MEDYA 2010” örgüt dokümanında “Operasyon sürecini yürüten kurumlara mensup olup tezlerimize ve faaliyetlerimize destek veren, kamuoyunun yakından tanıdığı ve güvendiği kişilere, ergenekon ve benzeri davaların tertip olduğu yönünde açıklama ve yayın yaptırılması için bilgi, belge ve teknik destek sağlanmalıdır.” şeklinde belirtilen strateji kapsamında eski emniyet müdürleri Hanefi Avcı ve Sabri Uzun ile irtibata geçtiği, Hanefi Avcı adıyla yayınlanan “Haliçte Yaşayan Simonlar” isimli kitabın yazım aşamasında görev aldığı, yine Sabri Uzun adıyla “Haliçte Yaşayan Simonlar” benzeri yeni bir kitap çalışması yaptığı anlaşılmıştır. Nedim Şener’in Sabri Uzun ile irtibatını gösterir iletişim tespit tutanakları aşağıda belirtilmiştir. Tape No:25189, 26.09.2009 günü saat:13.33’de Nedim Şener’in Sabri Uzun ile yaptığı telefon görüşmesinde özetle; S.Uzun’un “Kardeş merhaba Sabri Uzun” dediği, N.Şener’in “A merhaba Sabri bey nasılsınız” “vallahi bugünlerde beni aramak cesaret ister, öyle herkes arayamaz yani” dediği, S.Uzun’un “Ne oldu sen de mi sanıksın” dediği, N.Şener’in “Yok Sanık manık değilim de hayır beni aramak şey ister, mutlaka izliyorlardır, takip ediyolardır diye” dediği, S.Uzun’un “Kardeş bu haberiniz için ben tebrik ediyorum, teşekkür ediyorum” “İnsanlık adına yapılmış, iki tane insanın röportajı” “Bu herkes bir şeyler yazabilir” “Ama karakter uyuşması olan insanların yazması önemli olan ve yazılan her cümle bir anlam ifade ediyo” “ben Hanefi beyi de aradım tebrik ettim, çok çok çok çok çok yerinde olmuş” “İşte dedim Nedim Şener’le Hanefi nin birlikte olması dedim, iki tane mühür var bunun altında dedim”dediği, Tape No:25228, 17.10.2009 günü saat:18.22’de Nedim Şener’in, Sabri Uzun ile yaptığı telefon görüşmesinde özetle; S.Uzun’un “Kardeş merhaba” “Bi sabit telefonunu verebilir misin bana?” dediği, N.Şener’in “2125056250” dediği tespit edilmiştir. ODATV’de yapılan aramalar sonucunda “İMAMIN ORDUSU” isimli örgütsel doküman elde edilmiş olup, ele geçirilen çalışmanın “SABRİ UZUN” isimli word belgesinde bahsedilen kitap olduğu anlaşılmıştır. Bu bağlamda notlarda bahsedilen “Nedim Ahmet Şık’la bu konuda görüşsün, kitaba çalışırken cesur olun. Çıkarma ve ekleme yapmaktan çekinmeyin. Bu kitap Simondan daha kapsamlı olmalı. Nedimi kutlarım. Ahmet’i çalıştırsın.” şeklinde yazılı talimatlar göz önüne alındığında bu örgütsel kitap çalışmasında da Nedim Şener’in örgüt tarafından görevlendirildiği anlaşılmıştır. Şüpheli Ahmet Şık’ın ikametinden ele geçirilen dijital veriler üzerinde yapılan bilirkişi incelemeleri neticesinde, “000KITAPSON”, “Ahmet Kitap” ve “KİITAPPPPPPPPPPPPP” isimli 3 ayrı word dosyası bulunmuş, bu word dosyalarının içeriklerine bakıldığında “İMAMIN ORDUSU” başlıklı bir örgütsel doküman olduğu tespit edilmiştir. Ayrıca Ahmet Şık’tan ele geçirilen örgütsel taslaklar ile ODATV’den ele geçirilen “000KITAP” isimli word dosyasındaki örgütsel doküman mukayese edildiğinde aralarında farklılıkların olduğu görülmüştür. Dolayısıyla ODATV’den ele geçirilen örgütsel dokümanın, yayınlanması planlanan kitapla ilgili yapılan ilk çalışmaları içerdiği, bu çalışmalar üzerine, yine ODATV’den ele geçirilen “Sabri uzun” isimli word dosyasındaki “Kitaba çalışırken cesur olun. Çıkarma ve ekleme yapmaktan çekinmeyin. Bu kitap Simondan daha kapsamlı olmalı. Nedimi kutlarım. Ahmet’i çalıştırsın.” Şeklinde yazılı talimatlar doğrultusunda gerekli ekleme ve çıkarmaların yapılması için kırmızı renkle ve büyük harflerle gerekli notların yazıldığı, taslağa yapılması gereken ekleme ve çıkarmalarla ilgili gerekli talimatlar yazıldıktan sonra yeniden Ahmet Şık’a gönderildiği ve sonraki süreçte örgüt mensupları ile birlikte ekleme ve çıkarma yapılması gereken konularla ilgili çalışmalar yapıldığı ve taslağa son şekli verilmeye çalışıldığı, ancak bu süreç içerisinde taslağın yine bir kısım şüpheliler tarafından yeniden incelemeye alındığı ve taslağa eklenmesi çıkartılması gereken konularla ilgili parantez içerisinde ve (*) işareti ile belirtilerek yeni notların yazıldığı anlaşılmıştır. Ayrıca "Ahmet Kitap" isimli word belgesinde bulunan “İMAMIN ORDUSU” isimli örgütsel dokümanın yapılan incelemesi neticesinde, söz konusu çalışmanın örgütün güncel medya stratejisini ortaya koyan “ULUSAL MEDYA 2010” dokümanında belirtilen stratejiler doğrultusunda hazırlandığını gösteren çok sayıda delil tespit edilmiştir. Bu hususları ortaya koyan tüm deliller Ahmet Şık'ın konumu anlatılırken belirtilmiştir. Şüphelinin gerçekleştirmiş olduğu diğer telefon görüşmelerine bakıldığında Tape No:16157, 27.02.2011 günü saat:11.47’de Nedim Şener ile İ.K.’nin yaptığı telefon görüşmesinde özetle; Görüşmenin başında ODATV’deNedim Şener hakkında çıkan belgeler ile ilgili bir süre konuşulduğu ve Nedim Şener’in Soner Yalçın’a dava açacağı hakkında bir süre konuştukları, görüşmenin devamında N.Şener’in “…bir gazeteci evinde tek bir CD tutmaz mı bilgisayar bulundurmaz mı? “Efendim bir hani doküman çalışma tutanak” dediği, İ.K.’nin “Hepsini tutar canım olur mu ne gazeteci hepimiz yani” dediği, N.Şener’in “AMA BUNLARIN HİÇBİRİ HEPSİNİ, BAKIN HEPSİNİ ÇIKARDIM ATTIM” “evde bir tane zeki müren cd im bile kalmadı bak bir ... kalmadı” “Bunların hepsini çıkarıp attım BÜTÜN BİLGİSAYARLARI ATTIM efendim BÜTÜN FLAŞ BELLEK yani böyle hani arşiv türünden yazabileceğim yazabileceğimiz yazımız haber yani” “Yazılarımızı bile attım yani” dediği, Tape No:25119, 21.07.2009 günü saat:11.54’de Nedim Şener’in İbrahim..? ile yaptığı telefon görüşmesinde özetle; İbrahim’in “ya bu kitapla ilgili…” “...ya onu tabi , bugün Pınar şey yaptı okudu” “gündeminde tabi , adam fıttırdı yani” dediği, N.Şener’in “Allah Allah, be kardeşim ne yapacağımı şaşırdım…” “hayır ne yapmak lazım, onu anlamıyorum, bari sen bana söyle de ki Nedim şöyle yapmak lazım, ne olur bana birşey söyle gözünü seveyim” dediği, İbrahim’in “tabi ben lafı şu ben bekle demiştim” dediği, N.Şener’in “Allah demedi ya hatta dedim ki bak x kişiye de sorun dedim, o önemli değil sen işine bak dedi bana, ya nasıl anlamıyorum ki ben bu işe, bekle derken hiç öyle bekle, mekle falan demedi, ben bir buçuk ay önce verdim ona ya, bitirdim verdim”dediği, İbrahim’in “neyse ya bana dediğini söylüyorum, yani beni ilgilendiren bir tarafıda yok ama işte böyle yani” “Nedim telefonluk iş değil bu” dediği, N.Şener’in “yani şöyle düşünüyorum, kendimde şöyle bir his hissediyorum, yani gitme gazeteye, çünkü sen oranın adamı değilsin hissi uyanıyor yani, bu kadar hani tepki gösterecek, bilmem ne yapacak diye birşey yok ki yani” dediği, İbrahim’in “ya bu tepki gördülü birşey değilki yani, BU KONUDA SEN TEŞVİK EDİLDİN başka bir şeyden bahsediyor adam” dediği, Tape No:25120, 21.07.2009 günü saat:14.11’de Nedim Şener’in U.D. ile yaptığı telefon görüşmesinde özetle; Görüşmenin başında bir süre sohbet ettikten sonra N.Şener’in “…bende şeyle uğraşıyorum şu şey çıkıyo kitap” “Belki yarın” dediği, U.D’ın “Çıkartmaya karar verdin” dediği, N.Şener’in “Çıktı çıktı abi bitti basıldı yani” dediği, U.D.’ın “Allah Allah ulan bize sormadan kitap çıkartıyosun”“Bana sorsan ben çıkartma derim” dediği, N.Şener’in “Ya ben biliyorum abi zaten ŞEY ARKADAŞTA II ŞEY SİZİN DE TANIYACAĞINIZ II ZAMANI MIYDI FALAN GİBİ BÖYLE Bİ ŞEY YAPMIŞ AMA İÇERİĞİNDEN FALAN HABERDAR TABİ…” dediği, U.D.’ın “Kim bu arkadaş kim bu arkadaş” dediği, N.Şener’in “Tanıdığınız kişi ya” “O her seferinde sorun çıkaran varya”“Yani her konuda herhangi bir konuda bi sorun çıkaran bi arkadaş vardı meşhur ondan sonra işte içeriğinin biliyo süreci biliyo şey zaten o bana bit takım şeylerde bulunmuştu” dediği, U.D.’ın “Ama sende çok acele ettin yani” “Valla bize bile sormadan” dediği, Tape No:25122, 23.07.2009 günü saat:21:47’de Nedim Şener’in, U. D. ile yaptığı telefon görüşmesinde özetle; U.D.’ın “Şimdi yarın ödül töreninde o kokteyl sırasında bir arkadaşım gelecek” dediği, N.Şener’in “Evet hıhı” dediği, U.D.ın “Sana bir dosyadan bahsedecek sen tabi onla görüş ama daha sonra bana O KONUDA HİÇBİRŞEY TELEFONDA SÖYLEME”dediği, N.Şener’in “Tamam oldu abi” dediği, U.D.’ın “Aslında çok şey bir olay” dediği, N.Şener’in “Tamam abi” dediği, U.D.’ın “Bana biraz uçuk gibi geldi ama yani çok ciddi bir insan söyleyen” “Belgeler falan da var elinde eğer dediği gibiyse hakkaten gündemi değiştirebilecek bir iş” “Dediğim gibi TELDE KATİYYEN KONUŞMAYALIM”“Tamam mı sen bi dinle bakalım” dediği, N.Şener’in “Ben size inşallah ulaştıracam size peki” dediği, Tape No:25123, 23.07.2009 günü saat 21:49’da Nedim Şener’in U.D. ile yaptığı telefon görüşmesinde özetle; U.D.’ın “Sadece benimle değil başka hiç kimse ile telefonda o konu ile ilgili görüşme” dediği, N.Şener’in “Yo yo hiç merak etmeyin siz” “Şey artık onu olmuş bilin siz” dediği, Tape No:25194, 26.09.2009 günü saat 19:45’te Nedim Şener’in R.A.U. ile yaptığı telefon görüşmesinde özetle; Görüşmenin başında Hanefi Avcı’nın Emin Aslan ile ilgili açıklamalarını haber yaptığı konusu ile ilgili bir süre konuştuktan sonra R.A.U.’nun “Sana şunu soracağım ben radikalde ve hürriyette vardır o haberde o haberi yapan kişi hürriyet gazetesinden tanımıyorum daha önceden de hiç görmedim duymamıştım” dediği, N.Şener’in “O iyi bir çocuktur Toygun Atilla çok iyi bi şeydir gazetecidir araştırır öyle şeye gelmez hani bazıları eline belge verir yada bir şey verir” “Onu heyecanla yazıyım diyen değil vicdanıyla araştıran dürüst bir gazetecidir o ve onu da belli etmiş yani haberinde de zaten yani görüyorsun ki hiç yani üzerinde duruyorduk araştırıyorduk ama o daha da hızlı çıkmış o konuyu tabi emniyet teşkilatı içinde emniyet muhabiri şeyin hürriyetin İstanbul daki emniyetteki bakan muhabiri çok vicdanlı çok şey çalışkan bir çocuktur ve bide tabi arşivi kuvvetlidir” “Geçmişi çok iyi bilir o yüzdende şey yani bizi de atlatmış yani o haberle de olsun bizde herkesi atlattık” dediği, Tape No:25138, 03.08.2009 günü saat:14.16’da Nedim Şener’in, B.Ö. ile yaptığı telefon görüşmesinde özetle; B.Ö.’ın “Ya bir takım şeyleri paylaşmak istiyorum benim bir arkadaşım vardı da” “İzlediği konuyla ilgili bir şeyler aktarmak istiyorum ama ne yapsak nasıl yapsak” dediği, N.Şener’in “Şey konuştuğumuz konuyla ilgili mi”dediği, B.Ö.’ın “BİLMİYORUM YANİ BEN ŞEYLERE ÇOK FAZLA YANİ HAVA DURUMUNA FALAN ÇOK FAZLA GÜVENMİYORUM ÇIKARIZ TATİL YAPARIZ ŞU OLUR BU OLUR GİDERİZ ONDAN SONRA DA BİLİYORSUN BU DALGA MALGA HİKAYESİ MAVİ TUR ZAMANI GEÇİYOR GALİBA” “YANİ DALGAYA YAKALANMAYALIM DİYORUM” dediği, N.Şener’in “Anladım peki siz bana bir öneri söyleyin şöyle yapalım deyin” dediği, B.Ö.’ın “O zaman ben bir düşüneyim de senin de aklına yeni bir formül gelirse onu yapmaya çalışalım yani ben düşüneyim nasıl yapabileceğimizi nereye gidebileceğimizi”dediği, N.Şener’in “sabit bir telefon”dediği, B.Ö.’ın “Olmazsa olmazsa konuşuruz ama sonuç olarak zaten turu düzenleyen arkadaş diyor ki ya çok uygun değil koşullar diyor çünkü ben artık diyor turculuk murculuk yapmıyorum diyor ben daha üst düzeyde görev aldım şimdi o turistlerle uğraşmıyorum ben yapacağımı yaptım bugüne kadar her şeyi ortaya koydum netleştirdim”dediği, N.Şener’in “Anladım bilinen adam ya bu mavi turlar konusunda bilinen adam zaten yani” dediği, B.Ö.’ın “Bilinen tanınan bir adam yani yani kendisini sanki o konuda yeniden sınava gelmiş tabi terfi edip işin başına geçen adam olduğu için”“…bunu dinle bir de biz dinleyelim bir de bizim için konuş demek biraz uygun olmayabilir neyse biraz daha şey yapalım da uygun bir şekilde konuşalım”dediği, N.Şener’in “Şey yapalım ya bir arkadaş vardı ya hani mavi turda nereleri uğrancak falan diye elinde şey vardı kadrosu vardı”dediği, B.Ö.’ın “Zaten o geldi o geldi bana anlattı dedi böyle böyle diyor dedi ben de onun için yani programı da aksatmayalım zaten ben Ankara’ya da döndüm bir kaç gün Ankara’dayım yarın Deniz beyin grup toplantısı var” dediği,
Yukarıda ayrıntılarıyla sunulan bütün bilgi ve belgelerdeki delillere göre şüpheli Nedim Şener’in, Ergenekon Silahlı Terör Örgütünün amaç ve hedeflerine uygun olarak, dava sürecini olumsuz etkilemek ve yönlendirmek amacıyla, örgütün güncel medya stratejisini ortaya koyan 'Ulusal Medya 2010' dokümanında belirtilen stratejiler doğrultusunda Hanefi Avcı ismiyle yayınlanan 'Haliçte Yaşayan Simonlar' isimli kitabın yazılmasında ve Sabri Uzun adıyla yayınlanması planlanan 'İmamın Ordusu' isimli örgüt dokümanın hazırlanmasında görev almıştır. Bu süreçte Nedim Şener'in, Hüseyin Soner Yalçın’ın talimatı ile Hanefi Avcı ve Ahmet Şık'ı yönlendirdiği belirlenmiştir.
Yukarıda ayrıntılarıyla sunulan bütün bilgi ve belgelerdeki delillere göre şüpheli Nedim Şener’in; Ergenekon Silahlı Terör Örgütünün hiyerarşik yapısı içerisinde bulunmamakla birlikte, örgütün amaç ve faaliyetleri doğrultusunda örgütsel doküman hazırlama amaçlı örgüte yardım ettiği anlaşılmakla,
Üzerine atılı eylemlerine uyan; Türk Ceza Kanunu'nun 220/7, 314/3. maddeleri delaletiyle Türk Ceza Kanunu'nun 314/2. maddesi ve Terörle Mücadele Kanununun 5. maddesi gereğince cezalandırılması ve hakkında TCK.'nın 53 ve 58/9. maddelerinin uygulanması talep edilmiştir.
8) ŞÜPHELİ KAŞİF KOZİNOĞLU:
değiştirŞüpheli 10.03.2011 günü savcılığımıza gelerek ayrıntılı ifade vermiştir. Alınan ifadesinde hakkındaki iddiaları kabul etmediğini beyan etmiş olmasına rağmen şahısla ilgili delillere bakıldığında; ODATV’de bir bilgisayar içerisinde bulunan ”Koz.doc” isimli word dosyasında; “Rusya ve Özbekistan’daki cemaat operasyonları hakkında Kozinoğlu’ndan gelen belgeleri mutlaka gündeme taşıyalım. Kozinoğlu'ndan gelen diğer belgeleri de değerlendirelim.” şeklinde notların yazılı olduğu tespit edilmiştir. Bilirkişilerce incelemesi yapılan “Koz.doc” isimli belgenin teknik özelliklerine bakıldığında “soner” isimli kullanıcı tarafından “04.08.2010” tarihinde oluşturulup, son olarak kaydedildiği anlaşılmıştır. Bu kapsamda şüpheli Kaşif Kozinoğlu’nun şüpheli Soner Yalçın’la irtibatlı olduğu ve elde ettiği bilgileri Soner Yalçın’a ilettiği anlaşılmıştır. Bununla birlikte “Koz.doc” isimli belge ile aynı bilgisayarda bulunan “kozinoğlu3” isimli klasör içerisinde çok sayıda “Gizli” ve “Hizmete Özel” ibareli, askeri içerikli resmi yazı, bilgi notları ile MİT Müsteşarlığı antetli dokümanlar ele geçirilmiştir. Bu deliller birlikte değerlendirildiğinde; ODATV’den ele geçirilen TSK’ya ve MİT’e ait GİZLİLİK dereceli belgeleri Milli İstihbarat Teşkilatında görevli Kaşif Kozinoğlu tarafından gönderildiği anlaşılmıştır. “kozinoğlu3” isimli klasörde bulunan Türk Silahlı Kuvvetlerine ve Milli İstihbarat Teşkilatına ait olduğu değerlendirilen söz konusu belgeler Genelkurmay Başkanlığına ve Milli İstihbarat Teşkilatı Müsteşarlığına sorulmuş olup, gelen cevabi yazılara bakıldığında; ODATV’den ele geçirilen bilgisayar içerisinde bulunan (17) adet belge ile ilgili Genel Kurmay Başkanlığından gelen cevabi yazıda, bu belgelerden (4) TANESİNİN TSK’YA AİT OLDUĞU VE TCK 334. MADDE KAPSAMINDA GİZLİ BELGE OLDUĞU, (6) TANESİNİN TSK’YA AİT OLDUĞU ANCAK GÜNCELLİĞİNİ YİTİRDİĞİ, (7) tanesinin ise TSK’ya ait olmadığı bildirilmiştir. Milli İstihbarat Teşkilatı Müsteşarlığından alınan cevabi yazıda ise; - “örgütün mensubu olmaktan yargılanmış basın mensupları” isimli klasörde bulunan “GİZLİ” gizlilik dereceli belgenin 09.01.2001 tarihinde Genelkurmay Başkanlığının şifahi talebi doğrultusunda hazırlanarak istek makamına elden iletilen çalışma olduğu, - “Abdulkadir AYGAN” isimli “GİZLİ” gizlilik dereceli belgenin 21.01.2004 tarihinde kriptolu faks yoluyla Genelkurmay Başkanlığı ve Jandarma Genel Komutanlığına intikal ettirilen not olduğunu, - “pkk’nın yurt dışı organizasyonları” isimli klasörde bulunan “GİZLİ” gizlilik dereceli dokümanın bazı bölümlerinin, 30.04.2004 tarihli yazı ile Dışişleri Bakanlığı ile Genelkurmay Başkanlığına dağıtımlı olarak gönderilen Kongra-Gel PKK yanlısı oluşumlar listesi ile içerik açısından aynı olduğu, yalnızca üzerinde şekilsel bazı değişiklerin yapıldığı, dokümanın mevcut haliyle Teşkilata ait olmadığı, - “pkk-kongra-gel terör örgütünün almanyadaki faaliyetleri” isimli klasörde bulunan “GİZLİ” gizlilik dereceli dokumanın bazı bölümlerinin 09.06.2005 tarihli ve 651 sayı ile çeşitli kurumlara gönderilen notun eklerinin revize edilmiş hali olduğu, teşkilatça hazırlanan dış makamlara iletilen periyodik çalışmalardan istifade edilerek hazırlandığı, ayrıca söz konusu dokümanda yer alan listelerin 30.04.2004 tarihli Dışişleri Bakanlığı ile Genelkurmay Başkanlığı dağıtımlı yazı ekinde gönderilen listelerle içerik açısından aynı olduğu, bunun dışında “açıklamalar” hanesinin eklenmiş olması ve bu hanelerde “Ateşelik tarafından teyit edildi” ibaresinin düşülmesinin ele geçen dokümanların yurtdışındaki misyonlarda Ateşe’leri bulunan ve yazının dağıtım hanesinde ismi bulunan bir kurum tarafından hazırlandığı, - “haydar baş-fGülen mit raporu” isimli klasörde bulunan “GİZLİ” gizlilik dereceli notun 24.03.2005 tarihinde Cumhurbaşkanlığı, Başbakanlık, Genelkurmay Başkanlığı, İçişleri Bakanlığı ve Dışişleri Bakanlığına dağıtımlı olarak intikal ettirildiği, ele geçirilen dokümanın, 24.03.2005 tarihinde MİT Muhabere Merkezince kriptolu faks yoluyla Genelkurmay Başkanlığı’na intikal ettirilen not olduğu, - “MİT takdimi. fethullah gülen grubunun yurt dışı faaliyetleri” isimli klasör içerisinde teşkilatça hazırlanan “Milli İstihbarat Teşkilatı Müsteşarlığı Takdimi – Fethullah Gülen Grubu’nun Yurt Dışı Faaliyetleri – 24.06.2004” başlıklı, “GİZLİ” gizlilik dereceli dokümanın 24.06.2004 tarihli Milli Güvenlik Kurulu Toplantısı öncesinde Genelkurmay İstihbarat Başkanlığı yetkilileri ile kurulan şifahi koordine neticesinde, anılan makamın talepleri doğrultusunda hazırlanarak istek makamına elden iletilen çalışma olduğu, diğer yandan “Milli Güvenlik Kurulu’nun 24 Haziran 2004 tarihli toplantısı – Nurculuk faaliyetleri ve Fethullah Gülen konulu gündem maddesi için Genelkurmay Başkanlığının Takdim Metni” başlıklı, “GİZLİ” gizlilik dereceli dokümanın ise Genelkurmay İstihbarat Başkanlığı’na ait olduğunun değerlendirildiği, - “kozinoğlu” isimli klasör içerisinde bulunan “MİT Eğitim Merkezi Başkanlığı/ANKARA” antetli ve “Yıkıcı – Bölücü Faaliyetler Eğitimi Bölüm Başkanlığı Ders Kitabı – İrticai Faaliyetler / Ocak 1999” başlıklı, “GİZLİ” gizlilik dereceli dokümanın halen MİT Eğitim Merkezi Başkanlığı’nca kursiyerlerin eğitiminde kullanılan ders kitabının orijinalinin fotokopisi yoluyla çoğaltılmış nüshası olduğu, - “radikal dini gurupların faaliyet alanları” isimli klasörde bulunan gizlilik derecesi belirtilmemiş 6 sayfalık dokümanın teşkilata ait olmadığı, yazım stili, ifade tarzı vs. hususlar göz önünde bulundurulduğunda Genelkurmay Başkanlığı bünyesinde hazırlanmış kapsamlı bir çalışmanın bir bölümü olduğunun kanaat edildiği bildirilmiştir. Diğer yandan Ergenekon Silahlı Terör Örgütü soruşturması kapsamında hakkında işlem yapılan Veli Küçük, Mehmet Şener Eruygur gibi birçok sanıktan ele geçirilen “ŞİRKET&KÖSTEBEKLER” isimli örgüt dokümanı içerisinde de şüpheli Kaşif Kozinoğlu’yla ilgili bilgilerin yer aldığı görülüştür. Örgüt dokümanı içerisinde Kaşif Kozinoğlu’yla ile ilgili bölümlere bakıldığında; belgenin giriş bölümünde, “…24 Ağustos tarihinde MİT tarihinde görülmemiş bir olay gerçekleşti. Mehmet Eymür adına eşi Janset Eymür açıklamalarda bulundu. Mektupta, “Çakıcı’yı kimlerin görevlendirdiği, İHD Genel Başkanı Akın Birdal olayının kilit ismi Mehmet Kulaksızoğlu’nun kimlerin himayesinde olduğu, Yavuz Ataç, Kaşif Kozinoğlu gibi kişilerin MİT’te kimlerden himaye gördüğü nasıl olsa ortaya çıkacak” ifadeleri Hürriyet Gazetesi’nde yer aldı. Binbaşı Kaşif Kozinoğlu, MİT Kontr Terör Merkezi’nde görevliyken Çiller Özel Örgütü’nün ABD adına yürüttüğü dış provokasyonların hemen hepsinde, merkezde yer aldı. Son dönemlerde Eymür’le arası çıkar çatışması nedeniyle açıldı. Eymür bu nedenle Kozinoğlu’nun adını açıklıyor. Binbaşı Kaşif, Azerbaycan darbesinin ve Çeçenistan’daki çatışmaların örgütleyicilerinden. Çin’in Uygur Bölgesi’ndeki provokasyon öncesinde de Nahçıvan’daki Özel Harpçiler’in karargahında bulunuyor. Kozinoğlu, Kafkaslar’daki çeşitli provokasyonlarda Çatlı ve ekibiyle birlikteydi. Çeçenistan ve Çin’in Uygur Bölgesi’ne yollanan BBP’lileri de o eğitti. Binbaşı Kaşif, o sıralar Afganistan’da General Dostum’un karargâhında Askeri Danışman kimliği ile dolaşıyordu. Şimdi de orada. Binbaşı Kaşif, Doğan Güreş’in Genelkurmay Başkanı olduğu dönemde onunla doğrudan haberleşiyordu. Şimdi raporlarını Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel’e gönderiyor. Görülmektedir ki; Mehmet Eymür adı gerçekte “şirket” içinde yer alan en etkin ve en önemli “köstebek”tir. Şirketin rotasını belirlemekle kalmayıp yurtiçinde ekonomi/siyaset alanında çerçeveyi çizecek konumda kalabilmeyi her dönemde büyük özen göstermiş ve olağanüstü bir çaba göstermiştir. Bunun yanı sıra uluslararası istihbarat arenasında kilit isimler ile olan ilişkileri olabildiğince üst düzeyde geliştirmiş ve yine görüşleri ile çıkarlarına uygun doğrultuda hareket etmiş, çizdiği rotaya uygun olmayan kadroları her alanda “tasfiye” etmeye yönelmeyi de sözde ulusal çıkarlar adına “görev” bilmiştir…” şeklinde yazdığı, MİT’E İLLİGAL BAŞKANLIK başlığı altında ise “…CİA’in isteği üzerine kurulan Konrt/Terör Merkezi’nin Başkan Vekili olarak göreve Eymür atandı. Yardımcısı da Özel Harpçi kökenli Yavuz Ataç idi. Özel harpçi Binbaşı Kaşif Kozinoğlu, Yüzbaşı Hüseyin Pepekal gibi isimler bu birinde yer aldılar...” Şeklinde yazdığı tespit edilmiştir. Bununla birlikte soruşturma kapsamında ifadesi alınan Gizlik Tanık Kıskaç’ın ifadesinde şüpheli Kaşif Kozinoğlu’yla ilgili olarak, “…Alaattin Çakıcı’nın arkasında silahlı güç olarak JİTEM vardır. Ben Adnan Çiçek’in referansıyla Ankara Bahçelievler’de bulunan MİT binasına giderek Kaşif Kozinoğlu ile görüştüm. Terör örgütlerinden tehditler aldığım için yurtdışına çıkmak istediğimi kendisine söyledim. Alaattin Çakıcı’dan bahsederken Reis diye konuşuyordu. Alaattin Çakıcı’nın kardeşi Savaş Çakıcı ise Antalya JİTEM’le ilişkili olan kişidir…” şeklinde beyanlarda bulunmuştur. Ayrıca soruşturma kapsamında daha önce haklarında işlem yapılan şahısların ikametlerinde yapılan aramalarda da şüpheli Kaşif Kozinoğlu’yla ilgili belgeler ele geçirilmiştir. Söz konusu belgelere bakıldığında; Ergenekon Silahlı Terör Örgütü üyesi olma suçundan halen yargılanan sanık Hikmet Çiçek’in flash belleği içerisinde ele geçirilen Word belgesinde, “BİNBAŞI KAŞİF VE PEPEKAL” başlığı altında; “…Binbaşı Kaşif, Özel Harpçi. CIA’nın Türkiye’deki operasyon ekibinin kilit elemanlarından. Ülkücü. Genelkurmay Başkanlığı Özel Kuvvetler Komutanlığı’na bağlı. Bir ara Genelkurmay’dan kovuldu, Eymür’ün isteği üzerine MİT’e gitti. Kısa bir süre MİT’te kaldı. Oradan da kovuldu. Ama MİT’ten ayrılmasında o haklıydı. Eymür, operasyon için parayı sen bulacaksın diye dayattı. Binbaşı Kaşif buna karşı çıktı, direndi ve kovuldu. Binbaşı Kaşif’in uyuşturucu ticaretinde kritik bir yeri var… -O.Ç. ve A.Ç. Binbaşı Kaşif’in adamları A.Ç. ve ekibi Binbaşı Kaşif’in adamlarıydı. Şimdi O.Ç., Binbaşı Kaşif’e bağlı. O.Ç.’i Fransa’dan onlar çıkarıp getirdi. -Yüzbaşı H.P., Kaşif’in adamı H.P. ve zabitanları Binbaşı Kaşif’in adamları. Pepekal beyin değil tetikçi. Bu ekip de Özel Kuvvetler Komutanlığı’na bağlı olarak çalışıyor…” şeklinde şüpheli Kaşif Kozinoğlu’yla ilgili iddiaların yer aldığı, Ergenekon Silahlı Terör Örgütü üyesi olma suçundan halen yargılanan sanık Mehmet Adnan Akfırat’tan ele geçirilen 1’den 25’e kadar numaralandırılan “SERXWEBUN” ile başlayıp “CIA’cı ekiptendi de ondan” ibaresi ile biten dokümanda; SABANCI SUİKASTI başlığı altında “Genelkurmay Savcılığı’nda Sabancı Suitastının da içinde yer aldığı bir hazırlık dosyası bulunuyor. Bu dosya içinde H.P., Kaşif Kozinoğlu, A.Ç. ve D.K. sanık olarak gösteriliyor. Konuyla ilgili Sakıp Sabancı’nın bilgisine başvurulacak…” şeklinde şüphelinin isminin geçtiği, Ergenekon Silahlı Terör Örgütü üyesi olma suçundan halen yargılanan sanık Mehmet Zekeriya Öztürk’ten ele geçirilen bir hard disk içerisinde bulunan “MİT KRUTLAR VADİSİ RAPORU” isimli belgede, “Kozinoğlu hazırladı” başlığı altında; “Organize suç örgütü lideri A.Ç.'yla bağlantılı olduğu iddiasıyla İstanbul'da yargılanan MİT'çi Kaşif Kozinoğlu'nun, Cumhurbaşkanlığı'ndan MİT'e gelen ihbar mektubunun araştırılması kapsamında 2004'te hazırladığı ve Müsteşar Şenkal Atasagun'a sunulan 2 sayfalık rapordaki saptamalar, 12 maddede toplandı. Kozinoğlu'nun, teşkilat bünyesinde, hakkında yürütülen idari soruşturma kapsamında kendi faaliyetlerine delil olması için MİT başmüfettişine verdiği, ilgili dosyaya giren raporu, - içindeki bazı yanlış ifadelerle birlikte- şöyle…”yazdığı, “Nuriş, Çakır’ı ‘vurdurdu” başlığı altında; “…Kozinoğlu, idari soruşturma kapsamında başmüfettiş E.D.'ye verdiği ifadede şöyle demişti: "Üst düzey bir makama suikast yapılacağına dair imzasız bir ihbar mektubunun gelmesi üzerine, mektuptaki ihbarların araştırılması görevi bana verilmiştir. Mektupta geçen, A.Ç.'nın hayatını anlatan Kurtlar Vadisi dizisinin arkasındaki güç olduğu belirtilen Kadiri tarikatına ilişkin bilgi almak amacıyla H.S.Ş.'den Çakıcı ve çevresinden bilgi derlemesi ricasında bulundum." yazdığı, Ergenekon Silahlı Terör Örgütü üyesi olma suçundan halen yargılanan sanık Erkut Ersoy isimli şahsından ele geçirilen bir hard disk içerisinde bulunan “_PIC PROGRAMLAMA” isimli word belgesinde; “…şeyh, sahte prof.dr H.B.’ ın tarikatı. Bu da insanların zihninde, H.B.’ın, o dönemin askeri yönetimiyle diyalog içerisinde olduğu kanaatini uyandırıyor… MİT Müsteşarlığı’nda görevli Kaşif Kozinoğlu ile akraba…Bağımsız Türkiye Partisi’ nin yöneticilerinin önemli bir yekünü Asker kökenli…kendisini 1. Dereceden yönlendiren emekli askerler kimler ? Yakında bu siteden öğreneceksiniz…” şeklinde yazdığı tespit edilmiştir. Ergenekon Silahlı Terör Örgütü üyesi olma suçundan halen yargılanan sanık Ufuk Akkaya isimli şahsından ele geçirilen 440 numaralı dokümanda, “Dış Provokasyonlarda Başrolde” başlığı altında “…Aydınlık’ın açığa çıkardığı, Özel Harpçi Binbaşı Kaşif Kozinoğlu bir dönem Kontr Terör Merkezi’nde çalıştı ve buradaki personeli eğitti. Binbaşı Kozinoğlu’nun, Azerbaycan darbesi ve Çeçenistan’daki tertiplerde yer aldığı…” şeklinde yazdığı, Ergenekon Silahlı Terör Örgütü üyesi olma suçundan halen yargılanan sanık Adil Serdar Saçan’dan ele geçirilen 36 numaralı CD içeriğinde yer alan II. İsimli, II. Kitap akbabaların iktidarı (türkiye’de mafiayla mücadele) başlıklı belgede; “…Anlaşılan, Özkaya ve Bozkurt laik ve ulusalcı kimlikleri nedeni ile hedef haline gelmişlerdi ve tetiği F tipiler çekiyordu. Aynı olaya dahil edilen Kaşif Kozinoğlu ise yurt dışındaki F tipi okullarla ilgili bir araştırma yapmakla -F tipicilerce -suçlanıyordu…” şeklinde yazdığı tespit edilmiştir. Şüphelinin diğer örgütsel faaliyetlerini gösteren telefon görüşmelerine bakıldığında; Tape No:22090, 25.08.2009 tarihli Kaşif Kozinoğlu ile (0534 776 25 99) numaralı hat kullanıcısı Aydın...? arasındaki telefon görüşmede özetle; Aydın’ın “abi sen hangi ülkede görev yapıyon” dediği, K. Kozinoğlu'nun “Ben bü sürü ülkede yapıyorum da nası neyi” dediği, Aydın’ın “Özbekistan’ı tanır mısın abi Özbekistan” dediği, K. Kozinoğlu'nun “Evet” dediği, Aydın’ın “bişey söyleyecem Özbekistan”, “Büyükelçilikte adamımız var mı?” dediği, K. Kozinoğlu'nun “TABİ BÜYÜKELÇİ BİZİM ADAMIMIZ ZATEN” dediği, Aydın’ın “Büyükelçi senin adamın ne zaman gidiyorsun sen" dediği, K. Kozinoğlu'nun “Valla eylül ün ortasında gibi” dediği, Aydın’ın “Sen Özbekistan da mısın?” dediği, K. Kozinoğlu'nun “evet” dediği, Tape No:22092, 09.09.2009 günü saat:12.09’da Kaşif Kozinoğlu ile Ş.C.U. isimli şahıs arasındaki telefon görüşmesinde özetle; Ş.C.U.'nun “Amerika'ya gidecem gelicem ondan sonra gene gidecem ayın 30 undan sonra boşum siz ne zaman dönmeyi düşünüyorsunuz” dediği, K. Kozinoğlu'nun “ben 16'sında gidecem BİZİM EN BÜYÜĞÜMÜZLE BERABER”, “Yalnız EN BÜYÜĞÜMÜZ SİZE BİR HABER İLETECEK SANIYORUM olmazsa telefonla bir şekilde”, “olmazsa ORTAK DOSTUMUZA BIRAKIRIM NE DİYORSA, Ortak dostumuz siz Amerika dan gelince görüşür sizinle” dediği, Ş.C.U.'nun “tabi yani nasıl uygun olursa ben kendi programımı söylemek için size bunları anlatıyorum” dediği, K. Kozinoğlu'nun “Anladım efendim anladım bana da bir haber geldi bende döndüğümde iletirim dedim ne olduğunu da bilmiyorum BİZİM BÜYÜĞÜMÜZÜN BİR ŞEYİYMİŞ”, “Ama ben zaten büyüğümüzle beraber gidiyorum şimdi iki gün yan yana olacağım, ondan bir öğrenirim ortak dostumuza aktarırım o size iletir efendim” dediği, Tape No:22106, 08.10.2009 günü saat:18.53’de Kaşif Kozinoğlu ile Ş.C.U. arasındaki telefon görüşmesinde özetle; K. Kozinoğlu'nun “Ben biraz geç vakte kadar şey yaptım başka bi yerdeydim ondan sonra konuştum”, “Ortak dostumuzla”, “Dedi ki ben zaten o zaman da söylemiştim dedi” dediği, Ş.C.U.'nun “Biliyorum ama bence bi deneyin bi çocuğu sorgulayın”, “Hata yapmayalım dedim” dediği, K. Kozinoğlu'nun “Dedi ki ben o zaman da tembih ettim böyle bi talepte bulunacağını zannetmiyorum ama dedi şimdi anladığım kadarıyla dedi büyüğümüzü araya soktuk mahçup oluyoruz onunla uğraşıyolar orda dedi yani nasıl istiyorsan ...” dediği, Ş.C.U.'nun “Benim için problem değil benim için problem değil yalnız hata yapmayalım istiyorum ben sadece” dediği, K. Kozinoğlu'nun “Evet bu yani birdaha ben tembih edecem dedi büyüğümüz emrederse ayrıl diyecem dedi” dediği, Ş.C.U.'nun “o zaman sesini kessin konuşmayı bıraksın” dediği, K. Kozinoğlu'nun “Anladım efendim” dediği, Ş.C.U.'nun “Hani arkamı bilmem nereye dayadım yapmasın”, “Bakmayın benim hani baskımla duruyo”, “yoksa yerler kimseye BİLİYOSUN BİZ YILLARCA ASIN KESİN DEDİK” dediği, K. Kozinoğlu'nun “Anladım” dediği, Ş.C.U.'nun “ŞİMDİ ASIN KESMEYİN DİYORUM” dediği K. Kozinoğlu'nun “Evet evet anladım efendim emrinizi ileticem” dediği, Ş.C.U.'nun “bi hata yaparsa ben iletirim ilgili kişiye” dediği tespit edilmiştir. Yukarıda ayrıntılarıyla sunulan bütün bilgi ve belgelerdeki delillere göre şüpheli Kaşif Kozinoğlu'nun; Ergenekon Silahlı Terör Örgütünün hiyerarşik yapısı içerisinde bulunmamakla birlikte, örgütün amaç ve faaliyetleri doğrultusunda örgüte yardım ettiği anlaşılmakla, örgüt üyesi kapsamında olduğu, -Devletin güvenliği veya iç ve dış siyasal yararları bakımından niteliği itibarıyla gizli kalması gereken bilgileri temin ettiği, -Yasaklanan bilgileri temin ettiği anlaşılmakla,
Üzerine atılı eylemlerine uyan; Türk Ceza Kanunu'nun 220/7, 314/3. maddeleri delaletiyle Türk Ceza Kanunu'nun 314/2. maddesi ve Terörle Mücadele Kanununun 5. maddesi, TCK.'nın 327/1 ve 334/1. maddeleri gereğince cezalandırılması ve hakkında TCK.'nın 53 ve 58/9. maddelerinin uygulanması talep edilmiştir.
9) ŞÜPHELİ ŞÜKRÜ DOĞAN YURDAKUL:
değiştirŞüpheli İstanbul Organize Suçlarla Mücadele Şube Müdürlüğünde susma hakkın kullanmış, 06.03.2011 günü ise Savcılığımızda ayrıntılı ifade vermiştir. İfadesinde özetle, dünya görüşü ve mizacı itibariyle bir kişinin talimatıyla hareket etmesinin söz konusu olmadığını, söz konusu belgelerde ismine atıf yapılan hususların kendisiyle ilgili olmadığını beyan etmiştir. ODATV isimli internet sitesinde yapılan aramada, yukarıda ayrıntılı olarak anlatılan “Hocadan Notlar” başlıklı bir belge ele geçirilmiştir. Söz konusu belgede Yalçın Küçük’ün örgütsel talimatlarını içeren notların bulunduğu görülmüştür. Notlar içerisinde Şüpheli Doğan Yurdakul ile alakalı notların da yer aldığı tespit edilmiştir. Doğan Yurdakul’la ilgili notlara bakıldığında; “GENKURLA İRTİBATIN DOĞAN ÜZERİNDEN OLMASI DOĞRU. BİLGİ BELGE ONUN ÜZERİNDEN ALINSIN VERİLSİN. ONA GÜVENİMİZİN TAM OLDUĞUNU ÇALIŞAN HERKESE GÖSTERELİM” şeklinde notlar olduğu görülmüştür. Aynı bilgisayarda bulunan “Soner Bey’den Gelen” başlıklı bir belgeye bakıldığında ise, diğer notlarla beraber; “ÇİÇEK GENKUR BANA SAHİP ÇIKMIYOR, KONUŞACAM DİYORMUŞ, DOĞAN ABİ ÜZERİNDEN İLETİLDİ, KIZI İLE GÖRÜŞ.” şeklinde bir talimatın da olduğu görülmüştür. Söz konusu belgelerden şüpheli Doğan Yurdakul’un Ergenekon Silahlı Terör Örgütünün Medya Yapılanması içerisinde yer aldığı, örgüt yöneticisi şüpheli Yalçın Küçük ve şüpheli Soner Yalçın’ın talimatları doğrultusunda hareket ettiği ve bu doğrultuda TSK ile irtibatı sağladığı değerlendirilmektedir. Şükrü Doğan Yurdakul’un örgütsel irtibatlarına bakıldığında Yalçın Küçük, Engin Aydın, Mustafa Balbay, Ünal İnanç, Nusret Senem ve Hikmet Çiçek ile irtibatlı olduğu anlaşılmaktadır. Yine şahsın örgütsel irtibatlarını gösteren telefon görüşmelerine bakıldığında; Tape No:16059, 16.02.2011 günü saat:13.52’de Doğan Yurdakul ile Feti…?’nin yaptığı telefon görüşmesinde özetle; Feti’nin “Doğan Abi şunu ileteyim dedim de YALÇIN KÜÇÜK aradı” “Ne farklı haber giriyor musunuz diye sordu(…) Soner Yalçın ile Yalçın Küçük ün ortak olduğuna dair yayınlar yapılıyor dedi bununla ilgili bir yazı yazabilirim dedi DOĞAN ÇOK ÇOK SELAMLARIMI İLET DEDİ KENDİSİNİ DE BENİ DE ARAYABİLİRSE KONUŞURUZ DEDİ” dediği, D.Yurdakul’un “Tamam peki telefonunu verdi mi numarasını” dediği, Feti’nin “Telefonunu vermedi sen vardır onda dedi ve şey yapmadı ev numarasını verdi” dediği, Tape No:16060, 21.02.2011 günü saat:13.29’da Şükrü Doğan Yurdakul ile F.G.’ın yaptığı telefon görüşmesinde özetle; F.G’ın “Şimdi ben ODATV ile ilgili bir haber hazırlamıştım size de …HİKMET ÇİÇEK CEZAEVİNDEN HABERİ İZLEMİŞ SİZE DE BİR MEKTUP YAZMIŞ benim de size iletmemi rica etmiş size nasıl iletebilirim mektubu” dediği, D.Yurdakul’un “Email adresi vereyim” F.G’ın “Mektup zarfla” dediği, D.Yurdakul’un “O zaman şey ben adresimi vereyim” dediği, Tape No:16167, 01.03.2011 günü saat:15.30’da Şükrü Doğan Yurdakul ile D.Y.’ın yaptığı telefon görüşmesinde özetle; D.Y.’ın “şimdi şeyden aradılar, TUNCAY ÖZKAN’IN PARTİSİNDEN ARADILAR, yeni partiden, haberiniz var mı bilmiyorum ama Mustafa Balbay ve Tuncay Özkan beraber kalıyorlarmış şey de Silivri de, dün gece acil olarak şey yapmışlar ayırmışlar bunları F tipi hücreye almışlar tek tek, yani ikisi ayrı kalıyorlarmış BUNUNLA İLGİLİ BİR HABER YAPABİLİR MİSİNİZ DİYORLAR MAİL ATACAKLAR BİRAZDAN BANA” dediği, D.Yurdakul’un “TABİ TABİ AMA” “Ben şeydeyim bizim avukatlardan birini arayalım da bir genel durumu öğrenelim o zaman” “…bilmiyorsa yani diğer Doğu PERİNÇEK in falan durumunu da öğrenelim hepsini taşıdılar galiba zannediyorum” dediği, Tape No:16061, 21.02.2011 günü saat:14.17’de Şükrü Doğan Yurdakul ile N.Y’ın yaptığı telefon görüşmesinde özetle; bir müddet Soner Yalçın’ın gözaltına alınması ile ilgili konuştukları, devamında N.Y.’ın “Tamam ama onu bende teklif ettim dedim ki böyle basın toplantıları falan filan artık kaş yaparken göz çıkıyor ben ona dört tanede örnek verdim şimdi vaktinizi almamak için vermiyorum o yüzden gel dediğiniz zaman orada olurum daha ilk destek verenlerdenim ve sonuna kadar da oradayım ama dedim buradan beklentinizi bir kere düşürün bu telefonda konuşulacak bir şey değil yüz yüze belki daha rahat anlatırım” dediği, D.Yurdakul’un “Tamam işte onu diyorum o toplantıya katılın onlara söyleyin bence” “BU KARŞI SALDIRIYA KARŞI BİZİMDE BAZI SİLAHLARIMIZ VAR DAHA HENÜZ ORTAYA ÇIKARMADIK onların propagandasını boşa çıkartacak yani dediniz ya bana iş başa düştü böyle kaç kere geçmişte böyle bize ...basın açısından saldırılar oldu oradan tecrübem var...”, “Onlarla nasıl mücadele edileceğini bu medyadaki yılanlarla çıyanlarla nasıl uğraşılacağını biliyorum onun için yavaş yavaş çıkartacağım” “ONDAN DAHA FAZLA SES GETİRECEK ŞEYLER VAR BENDE SANSASYONEL ADAMLAR VAR BİZİ DESTEKLEYECEK ... yavaş yavaş” dediği, N.Y.’ın “Kendinize dikkat edin” “Artık birbirimize bunu diyecek günlerdeyiz” “O ben iklimle konuşacağım o toplantıya haberim olsun ona katılacağım” dediği, Tape No:16324, 22.02.2011 günü saat:10.05’de İklim Ayfer Kaleli ile Şükrü Doğan Yurdakul’un yapmış olduğu telefon görüşmesinde özetle; D.Yurdakul’un “… sen H. C. u tanıyormuşsun galiba değil mi” “Benim tarafımdan bir destek vermesini söyleyebilir misin” “Ya hem siyasi yani basın özgürlüğü bunun şey olduğunu açıklama yapsın ...” “Yani bu saldırıyı tersine çevirmeye çalışıyoruz” medyadan başlangıçta çok destek gördük yavaş yavaş bugün akşam mesela akşam bizi en destekleyenlerden birisi, bugün Yalçın Küçük e mesaj yollamış AKP’yi devirmek için komplo kurmuşlar bilmem ne diye akşam da var bu” dediği, İ.Kaleli’nin “… şimdi arıyorum ve aynen iletiyorum onun söylediğe göre sana da geri dönüyorum” dediği, D.Yurdakul’un “İsterse şey yapsın basın açıklaması yapsın isterse bize açıklama yapsın bize açıklarsa zaten biz bütün medyaya yayarız” “Artık gazeteciliğin dışında başka şeyler rica ediyoruz ama kusura bakma” dediği, İ.Kaleli’nin “Ne demek abi BİRLİKTEYİZ BU YOLDA OLUR MU ÖYLE ŞEY” “Tamam ben şimdi üstüme düşeni yaparım sen merak etme” dediği, Tape No:16073, 22.02.2011 günü saat:11.11’de Şükrü Doğan Yurdakul ile Ahmet Mümtaz İdil’in yaptığı telefon görüşmesinde özetle; M.İdil’in “…Doğan abi şu bizim basın duyurusunu haber yapalım mı sitede” dediği, D.Yurdakul’un “Yapalım” “…o toplantıya katıl yani şey yapalım Uğur Mumcu nun öldürüldüğü yerde yapılacağını bir de kimler katılacak CHP lilerden de katılacak var var falan diyordunuz” “…Baro başkanını da katabilsek çok iyi olur o Metin M. F. na ulaşmaya çalışıyordu” “O değilse Ankara nın ünlü bir avukatını şey yapalım katalım toplantıya” dediği, M.İdil’in “E. A. E.A. katılıyor” dediği, D.Yurdakul’un “…çok güzel çok güzel” “Hatta şey kadın da olabilirdi Ü. T.mıydı neydi” “Yarsav başkanı” dediği, M.İdil’in “Ona bir soralım o zaman” dediği, D.Yurdakul’un “Yani şeye dikkat et yani bunun basın özgürlüğüne indirilmiş BİR DARBE OLDUĞUNU İŞLEMEYE DEVAM” dediği tespit edilmiştir. Şüpheli Doğan Yurdakul’un, Soner Yalçın ve diğer şüphelilerin gözaltına alınmasından sonraki süreçte de CHP Genel Başkanına ulaşarak, açıklama yapması için girişimlerde bulunduğu anlaşılmıştır. Konuyla ilgili telefon görüşmelerine bakıldığında; Tape No:16282, 16.02.2011 günü saat:19.06’da İklim Ayfer Kaleli ile Şükrü Doğan Yurdakul’un yaptığı telefon görüşmesinde özetle; D.Yurdakul’un “SENDEN BİR RİCAMIZ OLACAK” “DAHA DOĞRUSU İÇERDEKİ ARKADAŞLARIN RİCASI BU” “ÖNEMLİ BİR İŞ AMA ÇOK ÖNEMLİ BİR İŞ” “ŞİMDİ KILIÇDAROĞLU’NA ULAŞMA İMKANIN VAR MI” dediği, İ.Kaleli’nin “Var Çıkıyor Telefonlarıma” dediği, D.Yurdakul’un “Yarın savcılığa gitme yani bunu ama yüz yüze söylesen iyi olur telefonda değil de” “Şimdi sen kendisi ile görüşmek istediğimizi söyle de bizimkiler yarın savcılığa gitmeden önce bunu gündeme getirilmesi lazım” “Eğer KILIÇDAROĞLU yani bu konuda bir açıklama yapmazsa biz o zaman haber olarak yazacağız savcılıkdaki ki ifadesinden çıkmadan önce” dediği, İ.Kaleli’nin “Tamam bunu ileteceğim Kılıçdaroğlu’na” “Savcılık işte avukat söyledi bana 11’de diye de 11’den önce Kılıçdaroğlu’nun desteğini istiyoruz” dediği, D.Yurdakul’un “Evet ya bu konunun gündeme getirilmesini istiyoruz getirilmezse o zaman şeyden açıklayacağız” dediği, Tape No:16283, 16.02.2011 günü saat:19.28’de İklim Ayfer Kaleli ile Koray…? Arasındaki telefon görüşmesinde özetle; İ.Kaleli’nin “Gürsel Bey ve Hamret hanım size iletmemi söylediler şayet siz..bulunduğunuz yerde bir cep telefonu veya normal telefon varsa ben de normal başka bi hattan arayacağım, Kılıçdaroğlu’na çok önemli bi not iletmem gerekiyor bu konuda yardımcı olabileceğinizi söylediler” “ODATV deyin” “İÇERDEN BİŞEY İLETECEĞİM” “Bekliyorum sizden abi önemli yani” “Bu, bu gece iletilmesi gerekiyor sabah çok geç anladın mı” dediği, Koray’ın “Tamam tamam oldu” dediği, Tape No:16285, 16.02.2011 günü saat:20.28’de İklim Ayfer Kaleli ile Şükrü Doğan Yurdakul’un yaptığı telefon görüşmesinde özetle; İ.Kaleli’nin “TAMAMDIR DOĞAN ABİ İŞLEM TAMAM” dediği, D.Yurdakul’un “Sana bir e- mail gönderdim” dediği, İ.Kaleli’nin “Tamam bakayım hemen” “TAMAM KONUŞTUM İLETTİM BİR FİİL KENDİSİNE SÖYLEDİM” “Eee yanında insanlar vardı o yüzden her halde şey yapamadı yani konuşmak istemedi bir de hani telefon da her halde dikkat ediyorlar böyle şeye çünkü yanına gitme şeyim olmadı aradım Ankara dışındaymış birazdan korumam seni arayacak İklim dedi bana ben de tamam dedim bekledim bir 40 dakika geçti her halde koruması aradı başka bir hattan benim ev telefonumdan öyle görüştük” dediği tespit edilmiştir. Şüpheli İklim Ayfer Kaleli ile Doğan Yurdakul’un bu görüşmeleri gerçekleştirdiği dönemde CHP Genel Başkanının, Soner Yalçın’ın gözaltına alınmasına ve ODATV de arama yapılmasına tepki gösteren açıklamalar yaptığı, bu açıklamalarında ODATV isimli internet sitesinde yayınlandığı tespit edilmiştir. Yine şüpheli Şükrü Doğan Yurdakul’un ikametinden el konulan Samsung marka hard diskteki verilere bakıldığında; "soner istekler.doc" isimli belgeye bakıldığında, Hüseyin Soner Yalçın’nın ODATV çalışanlarına, kendisinin tutuklanma sürecinden sonra internet sitesinde hangi konularda haber yapacakları yönünde talimatlarının yazılı olduğu görülmektir. Bu talimatlardan örnekler vermek gerekirse; “sonery@hurriyet.com.tr Şifre: (......)buradan gelen haberlere bakalım ve güzel haberler varsa haber yapalım”, “DAVANIN BASINA YÖNELİK OLDUĞU HUSUSUNU HERGÜN VURGULAYALIM”, “Baransu twiter da 2011 de soner y bitireceğim diye yazmış bu yazıyı bulalım, polislerin gazeteci ayağı tarzında bir haber yapalım”,“Burhan Apaydın'ın davaya girme durumu var ancak Hasan Fehmi Beye soracağız o kabul ederse o durumda efsanevi avukatın basın özgürlüğü için davaya girdiğini belirtiriz”,“Ergenekon - balyoz operasyonlarını diğer haber siteleri gibi aynı oranda verelim, ne öne geçsin ne geri kalsın dedi.” şeklinde ifadelerin yazılı olduğu tespit edilmiştir. Aynı hard disk içerisinde bulunan "avukat uyarı.doc" isimli word belgesinde ise; “Merhabalar, Biraz önce avukatlarla toplantı yaptık. Önümüzdeki süreçte, Aşağıdaki başlıklarla ve bu konuların içeriği ile ilgili haber yapmamamızı önemle rica ettiler. BALYOZ, ERGENEKON, DEVRİMCİ KARARGAH, NEDİM ŞENER, SAVCILAR, MAHKEMELER. Herkese iyi çalışmalar…” şeklinde notların yazılı olduğu görülmüştür. Bu dokümanlardan da şüpheli Şükrü Doğan Yurdakul’un örgütün medya yapılanması içerisinde aktif olarak rol aldığını ve bu doğrultuda şüpheli Hüseyin Soner Yalçın’dan talimat aldığı anlaşılmaktadır. Şüpheli Şükrü Doğan Yurdakul’un ODATV bünyesinde yürüttüğü faaliyetler ile ilgili olarak yaptığı telefon görüşmelerine ve diğer verilere bakıldığında; Tape No:15736, 02.01.2010 günü saat:11.05’de Hüseyin Soner Yalçın ile Şükrü Doğan Yurdakul’un yaptığı telefon görüşmesinde özetle; D.Yurdakul’un “Çelebi Efendi’yi de yazıyorum” dediği, S.Yalçın’ın “He süper” dediği, D.Yurdakul’un “Çelebi efendinin dönüşü muhteşem oldu ama” “ÇELEBİ EFENDİ DEN 2010 FALI 2010 TAHMİNİ POSTMODERN İÇ SAVAŞ” “Şey diyor şey beni Çelebi Efendi’yi bugün Ertuğrul ÖZKÖK gaza getirdi” “Bugünkünü yazısını okudun mu” dediği, S.Yalçın’ın “Neydi bugünkünü okudum işte toplum gergin falan filan DİYOR” dediği, D.Yurdakul’un “Yok abi ikisi birbirlerine silah çektiler diyor” “Çelebi Efendi de diyor ki İÇ SAVAŞ BUNDAN BAŞKA TÜRLÜ NASIL OLUR DİYOR” “Siz İç Savaşı illa topla tüfekle mi yapılır zannediyorsunuz diyor” dediği, H.S.Yalçın’ın “Evet şeyde bir İç Savaş yaşadık biz” dediği, D.Yurdakul’un “Evet abi yani sen şimdi adam o Kozmik oda dediğin yerde adamın Güneydoğu da bir ayaklanması şeyde YALÇIN HOCA da okudum yani GÜNEYDOĞU DA BİR AYAKLANMA OLURSA BUNU NASIL BASTIRACAĞININ ORADA ŞEYLERİ VAR... taktiği var” dediği, S.Yalçın’ın “Güzelmiş o ya o nerede o onu koyalım ya o da güzel” dediği, D.Yurdakul’un “Yalçın Hocanın şeyinde var abi Yalçın Hoca” dediği, S.Yalçın’ın “He röportajında var doğru doğru tamam he” dediği, D.Yurdakul’un “Oradan aldım zaten” dediği tespit edilmiştir. Söz konusu telefon görüşmesi ile ilgili yapılan açık kaynak çalışmasında; ODATV’de 02.01.2010 tarihinde, Doğan Yurdakul’un kullandığı “Çelebi Efendi” müstear ismiyle “Çelebi Efendiden 2010 Tahmini” başlıklı bir yazı yazıldığı, söz konusu yazıda Türkiye’de bir iç savaş olduğu yönünde yazılar bulunduğu görülmüştür. Bu durum Şükrü Doğan Yurdakul’un Ergenekon Silahlı Terör Örgütünün hedef ve amaçlarına paralel olarak ülkede bir iç savaş varmış algısı oluşturmaya çalıştığını göstermektedir. Yine, Tape No:15863, 01.02.2011 günü saat:11.49’da Barış Pehlivan ile Şükrü Doğan Yurdakul’un yaptığı telefon görüşmesinde özetle; Bir süre konuştuktan sonra B.Pehlivan’ın “Yani büyük ihtimal Ankara’da olaylar çıkacak” dediği, D.Yurdakul’un “Birde herkes o olayın birde şeyle bağlantısı kurulacak Mısır’la falan bağlantısı kurulacak” dediği, B.Pehlivan’ın “Aynen öyle Mısır la bağlantısı kurulacak dün yaptığım haber en çok okunanlara girdi hani bu Türkiye perşembe günü bunu konuşacak meselesi” “Biz o perşembe günü iyi kovalamamız gerekiyor olanları” dediği, D.Yurdakul’un“Evet evet perşembe günü zincir kuracaklar inşallah ...Ergenekon'la suçlamazlar diye” “He çok çok büyük olaylar çıkacak çünkü şeyden baksana ya Denizli de daha adamlar adam daha oraya ayağını basmadan Denizli de bir sürü adamı tutuklamışlar ki, BUNLAR ŞİMDİ MECLİSİN ETRAFINDA EYLEM YAPACAĞIZ DİYORLAR HAYLİ HAYLİ ŞİMDİ BAYA HADİSELER ÇIKACAK” dediği anlaşılmıştır. Şüpheli Doğan Yurdakul’un devam eden Ergenekon Silahlı Terör Örgütüne yönelik yargılamayı etkileme, bunun yanında soruşturmayı yürüten yargı mensupları ile kolluk kuvvetlerini yıpratmaya yönelik faaliyetleri ile ilgili delillere bakıldığında; Şüpheli Barış Terkoğlu’ndan ele geçirilen bir bilgisayar hard diski içerisinde bulunan “gündem toplantısı.doc” isimli dokümana bakıldığında, şüpheliler Ahmet Mümtaz İdil, Barış Terkoğlu ve Doğan Yurdakul oldukları değerlendirilen Ahmet…?, Barış…? ve Doğan…? kullanıcıları arasındaki ODATV’de yapılacak dezenformasyon içerikli haberlere ilişkin değerlendirmelerin yer aldığı görüşme kayıtları olduğu görülmüştür. Söz konusu kayıtlara Barış Terkoğlu’nun şüpheli konumunda ayrıntılı olarak yer verilmiş olup burada tekrar ele alınmamıştır. Yine, Tape No:15726, 24.10.2009 günü saat:10.32’de Hüseyin Soner Yalçın ile Şükrü Doğan Yurdakul’un yaptığı telefon görüşmesinde özetle; D.Yurdakul’un “Kusura bakma sabah kafama bi konu takıldı” “Şimdi bu senin yazında arkadaşların isimlerini verdik ya” “Acaba korkarlar mı diye düşündüm ya” dediği, S.Yalçın’ın “Korkacak ne var” diye sorduğu, D.Yurdakul’un “Bilmem ki bilmem ki kimi devlet memuru kimi bilmem ne, ya sormadım hiçbirine ama korkarlar mı acaba diyorum” “Ya yaşlı ihtiyar ihtiyar adamlar Ergenekondan falan korkarlar mı diye birden kafama takıldı sabah sabah” dediği, S.Yalçın’ın “İşte ama hani onu vermedik biz” dediği, D.Yurdakul’un “Oraya bir şey demedikte hocanın konuşmasından öyle çıkıyor” dediği, S.Yalçın’ın “ONU KİMSE ANLAMAZ ... ERGENEKON” dediği, D.Yurdakul’un “Hepsi mutlu değil hepsi mutlu musunuz diye... ama yani şimdi biraz aleniyete döküldü iş hatta HOCA konuşurken Fulyanın adını verdi” “Aranızda dedi bi Anayasa Mahkemesi üyesi var az önce onunla konuştuk dedi ve bu, amfiye girmeden önce onunla konuştuk ona sordum bugün hukukun bugünkü durumundan memnun musun dedim hayır dedi memnun değilim dedi Fulya da oturduğu yerden tasdikledi evet öyle dedim diye” dediği, görüşmenin devamında S.Yalçın’ın “Yok yok onda bir şey yok ya mutlu bile olurlar sen aleni hani onun ağzından bir şey vermiyosun 120 kişi hayır dedi ben dedim demedim der yani, orda bir şey yok bunu da yapalım ya, ORDA O İSİMLERİN HAYIR DEMESİ ÇOK ÖNEMLİ” “DİYELİM BİRAZ KAMUOYUNA BİRAZ MORAL VERELİM YA” dediği tespit edilmiştir. Telefon görüşmesinde geçen konuyla ilgili olarak yapılan açık kaynak çalışmasında 18.10.2009 tarihinde www.Odatv.com isimli internet sitesinde, Şüpheli Doğan Yurdakul tarafından yazılan “Bunlar da Bizim Fotoğraflar” başlıklı bir haber yayınlandığı anlaşılmıştır. Bahse konu haberin içeriğine bakıldığında; Doğan Yurdakul’un yazının başlangıcında Ankara Hukuk Fakültesi 1968-69 ders yılı mezunlarıyla birlikte toplantı yaptıklarından, toplantıya öğretim üyelerinin, yargıçların, savcıların, avukatların, eski bakanların, milletvekillerinin ve valilerin katıldığından ve bu toplantıdaki izlenimlerinden bahsettiği, yazının devamında “…Daha sonra kürsüye gelen o zamanki Ticaret ve Bankacılık Hukuku hocamız Y.K. ise hukukun üstünlüğü ilkesi üzerinde durdu. “Eskiden herhangi bir vatandaş haksız olarak tutuklanıp bir gün hapis yatsa bütün hukukçuların vicdanı sızlardı. Tahliye kararı çıkınca bir saat fazla yatmasın diye cezaevine telgrafla bildirilirdi. Şimdiyse vatandaşlar iddianameleri bile yazılmadan aylarca hapiste yatırılıyorlar” dedi. Ardından bütün sınıfa “hukukçular olarak hukukun bugünkü durumundan mutlu musunuz?” diye sordu ve bizden hep bir ağızdan “hayır” cevabını aldı.” Şeklinde yazıların olduğu görülmüştür. Telefon görüşmesi ile haber birlikte değerlendirildiğinde içlerinde yargıçlar, savcılar, eski bakanlar, milletvekilleri olan bir grubun “hukukun bugünkü durumundan memnun olmadıkları” şeklindeki beyanlarına Soner Yalçın’ın ayrı bir önem verdiği ve bunun kamuoyuna moral vereceğinden bahsettiği, Doğan Yurdakul’un “Ergenekondan falan korkarlar mı” demesine rağmen, Soner Yalçın’ın konunun kamuoyuna yansıtılmasında ısrarcı olduğu anlaşılmaktadır Bütün bunlar Doğan Yurdakul’un Ergenekon Silahlı Terör Örgütünün belirlediği stratejiler çerçevesinde, Ergenekon soruşturması ve davasını itibarsızlaştırmak ve kamuoyundaki etkinliğini azaltmak amaçlı yayınlar yapılması faaliyetlerinde yer aldığını açıkça göstermektedir. Yine 2008 yılının Eylül ayında Özel Yetkili İstanbul Adliyesindeki hakim ve savcılar ile bir kısım Emniyet mensuplarının katıldığı iftar yemeğinde çekilen fotoğrafların soruşturma ve kovuşturmaları etkileme amaçlı olduğunun bir başka göstergesi ise (Tape No:16058), 16.02.2011 günü saat:11.19’da Şükrü Doğan Yurdakul ile Ö.İ.T.’nun yaptığı telefon görüşmesinde özetle; Ö.İ.T’nun “Doğan Bey benim şey şöyle bir şey aklıma geldi BU İFTAR FOTOĞRAFLARI VE ÖZ MESELESİNİ HABER YAPARAK HATIRLATMAK BELKİ DE KRİTİRİK OLUR NE DERSİNİZ” dediği, D.Yurdakul’un “Olabilir olur olur” diyerek söz konusu fotoğrafları ODATV soruşturmasından sonra da soruşturma ve kovuşturmaları etkileme amaçlı kullanmak istedikleri anlaşılmıştır. Doğan Yurdakul tarafından Halk Tv’nin ele geçirilmesi kapsamında yürüttüğü faaliyetlere bakıldığında şüphelinin telefon görüşmelerinden özellikle İklim Bayraktar tarafından gerçekleştirilmeye çalışılan faaliyetlerde aktif rol aldığı anlaşılmıştır. İklim Ayfer Kaleli 05.03.2011 tarihinde konu ile ilgili alınan ifadesinde; “Olaydan 2 gün sonra Ankara’da Soner Yalçın ve Doğan Yurdakul ile 40 dakika kadar görüştüğünü, Soner Yalçın’ın ‘2 gün sonra D. B.’la Halk Tv’nin satışı için görüşme yapacağını ancak bu olayın talihsiz bir olay olduğunu, manşetlerde halk tv’yi almak için kadın gönderdi şeklinde haberler çıkabileceğini, Allah’tan kendisinin ODATV muhabiri olduğunu bilmeden böyle bir olayın yaşandığını söylediğini” beyan etmiştir. Konunun ayrıntısına Şüpheli İklim Ayfear Kaleli’nin Şüpheli konumunda yer verildiğinden burada tekrar ele alınmamıştır. Söz konusu belgenin bulunduğu aynı hard disk içerisinde, silinmiş bölümde bulunan ve “Unallocated Clusters~1.htm” şeklinde isimlendirilen ileti dosyası incelendiğinde; H.A. tarafından şüpheli Doğan Yurdakul’a gönderilen bir mail ve Doğan Yurdakul’un bu maile cevabı olduğu görülmüştür. Doğan Yurdakul’un mailinde; “Geldim işi devraldım tamam teşekkür ederim Ya, pes etmek öyle kolay mı, sen yarım günde pes ettin biz 4 yıldır bu arkadaşlarla çalışıyoruz. ODATV henüz yarı-profesyonel bile değil.”, “…Arkadaşlar yakında çıkarlarsa bu tecrübeyi onlara anlatırız. KALIŞLARI UZARSA BÜROYU BAŞTAN ORGANİZE ETMEMİZ GEREKİYOR. Zaten yakında oraya bir gelmeyi düşünüyordum. Hanımın durumu belli olunca gelirim daha etraflı konuşuruz. Bugün için teşekkür. Sevgi, selam. DY” şeklinde ifadelerin yazılı olduğu görülmüştür.
Yukarıda ayrıntılarıyla sunulan bütün bilgi ve belgelerdeki delillere göre şüpheli Şükrü Doğan Yurdakul'un; -Ergenekon Silahlı Terör Örgütü üyesi olduğu, şüpheliler Yalçın Küçük ve Soner Yalçın'dan almış olduğu örgütsel talimatlarla örgütün amaç ve stratejileri doğrultusunda faaliyet yürüttüğü, medya imkanlarıyla kara propaganda ve toplumu yanlış bilgilendirme faaliyetlerini icra ettiği, -Kaos ortamı oluşturmak amacıyla halkı kin ve düşmanlığa tahrik ettiği, -Adil yargılamayı etkilemeye teşebbüs ettiği anlaşılmakla,
Üzerine atılı eylemlerine uyan; TCK.’nın 314/2, Terörle Mücadele Kanunu'nun 5. maddeleri, TCK.'nın 216/1 ve 288/1. maddeleri gereğince cezalandırılması ve hakkında TCK.'nın 53 ve 58/9. maddelerinin uygulanması talep edilmiştir.
10) ŞÜPHELİ İKLİM AYFER KALELİ:
değiştirŞüpheli 05.03.2011 günü İstanbul Organize Suçlarla Mücadele Şube Müdürlüğünde ve savcılığımızda ayrıntılı ifade vermiştir. Alınan bu ifadelerinde Ergenekon Silahlı Terör Örgütü’nün medya yapılanması içerisinde yer almadığını beyan etmiştir. Soruşturma kapsamında elde edilen delillerden şüphelilerin “ULUSAL MEDYA 2010” dokümanında belirtilen strateji doğrultusunda HALK TV isimli televizyon kanalını ele geçirebilmek için çalışmalar yaptığı bu kapsamda CHP’nin üst düzey yöneticileri ile defalarca görüştükleri, hatta CHP eski genel başkanının direnç göstermesi üzerine buna yönelik çalışmalar yaptıkları tespit edilmiştir. ODATV’de bulunan bir bilgisayarda 30.10.2010 tarihinde “Soner” isimli kullanıcı tarafından oluşturulduğu anlaşılan “Kılıçdaroğlu’na destek zorunlu” ibaresi ile başlayan belge ele geçirilmiştir. Söz konusu belgede Halk Tv’nin ele geçirilmeye çalışılmalarıyla ilgili olarak, “Halk Tv’yi devralırsak parasal sıkıntımız kalmaz. Kılıçdaroğlu da istekli, her türlü desteği alırız ama BAYKAL DİRENİYOR, BAYKAL ENGELİNİ AŞMALIYIZ. İKNA İÇİN VARAN 2…” şeklinde yer aldığı görülmüştür. Söz konusu bu nottan Halk Tv’nin satışına karşı çıkan CHP eski genel başkanının bu tutumunu değiştirmek için farklı yollara başvurulacağı anlaşılmıştır. Bu doğrultuda şüpheli İklim Ayfer Kaleli’nin CHP eski genel başkanının ile görüştüğü anlaşılmıştır. Bu durumu gösteren görüşmelere bakıldığında; Tape No:16076, 25.01.2011 günü saat:15.50’de Ahmet Mümtaz İdil ile İklim Ayfer Kaleli’nin yaptığı telefon görüşmesinde özetle; İ.Kaleli’nin, D. B. ile yaptığı görüşme ile ilgili olarak “…iyi geçti ama haberlik bir şey yok ziyaret ettim ...” “Seçime kadar bir şey söylemeyecek konuşmayacak CHP’ye zarar verecek hiçbir şey yapmayacak görüşü bu, bunu bile yazmamı istemiyor” “Yarın tekrar görüşeceğiz. Başka bir yerde olacak o yarın, beni de götürüyor yanında, bunu sadece sen bil Barış’lar değil” “…şuan bir şey yok yani” “Baykal la ilgili iş yok” “Tamam yani kaybetmek istemiyorum ilişkimi” dediği, M.İdil’in “İyi tabi bir şey yazma” dediği, İklim’in “Yarım saat muhabbet ettik sohbet ettik” “yani haberlik bir şey yok“ “SONRA TOHUM ATTIM” “KISA SÜRE SONRA EKİCEM” “BİÇİCEM” “Şimdilik bir şey yok” dediği tespit edilmiştir. Mahkeme kararı doğrultusunda tespit olunan şüpheliler arasında gerçekleşen bu görüşmede; İklim Ayfer Kaleli “Sonra tohum attım ... kısa süre sonra ekicem ... biçicem” şeklindeki sözleriyle CHP eski genel başkanına yapmış olduğu ziyaretinin gazetecilik kaygılarıyla olmayıp, örgütsel beklentiler taşıdığını diğer şüpheliye aktardığı anlaşılmaktadır. Bu görüşme sonrası şüpheli İklim Ayfer Kaleli’nin başından geçenleri derhal şüpheliler Barış Pehlivan ve Soner Yalçın’a bildirdiği tespit edilmiştir Bu durumu gösteren görüşmelere ve maillere bakıldığında; Tape No:15855, 26.01.2011 günü saat: 16.29’da Barış Pehlivan ile İklim Ayfer Kaleli’nin yaptığı telefon görüşmesinde özetle; B. Pehlivan “Şimdi sana bir şey soracam D. B.l ne oldu” dediği, İ. Kaleli “Yalan oldu” dediği, B. Pehlivan “E adam seni niye kabul etmiş o zaman” dediği, İ. Kaleli “KARA KAŞIM KARA GÖZÜM İÇİN BARIŞÇIĞIM” “BAK CEPTEYİZ AÇIK KONUŞAMIYORUM oldu ama diyorum sana anladın mı anla yani çak artık” dediği, B. Pehlivan “Peki şey diyecem G.T.’le olay nedir” dediği, İ. Kaleli’nin “Az önce sana söyleyemediklerimi ona anlattım” dediği, B. Pehlivan’ın “Haber konusu ya bir şey söyliyecem genel yayın yönetmenine söylemeyip G.T.’le mi paylaşıyorsun öyle bir şey mümkün mü?” dediği, İ. Kaleli’nin “BAYTOK BAYTOK MUAMELESİ YAPTI BANA” “Geldim anlattım bilsinler bilmeleri gerekiyor KILIÇDAROĞLU ile görüştüreceğini söyledi G. T.bekliyorum” dediği tespit edilmiştir. Barış Pehlivan’dan ele geçirilen "FUJITSU MHV2060BH_NW18T6229459" seri nolu hard disk’te bulunan a.iklim.bayraktar@gmail.com adresinden barisp@Odatv.com adresine, oradan da sonery@hurriyet.com.tr adresine gönderilen 26.01.2011 tarihli bir mail olduğu, mailin içeriğinde; “Barış bu beni çok hırpalayan bişey ve utandıran ve asla duyulmasını istemediğim bir şey haberci haber olmak istemiyor yani...o nedenle lütfen aileden biri gibi bak olaya ve ben şahsım olarak yaşadım bu taciz hadisesini. EVET BU ÇOK İĞRENÇ AÇIK VE ŞUURSUZCA YAPILAN BİR TACİZDİ ve ben çok hırpalandım. O yüzden haber çıkmadı dün o hayvandan ve bugün buraya gelişimin tek sebebi bu olay değil bu bardağı taşıran olay ama bundan 2 gün öncesinde de parti içinde güvenilir birinin parti için gizli olan bir bilgiyi bana getirmesi de beni şok etmişti zaten. Yani bu iki sebep birleşti ve ben patladım bunu ülkeyi ve çocuklarımızı kurtarmasını beklediğimiz CHP KILIÇDAROĞLU’nun bilmesi gerektiğine karar verdik eşimle ve o yüzden burdayım daha fazla yazamayacağım Baki Beyin PC’sini rehin aldım kalkmam lazım işte hepsi bu Barışcım” yazdığı, Barış Pehlivan’ın bu maili Soner Yalçın’a gönderdiği, gönderirken de maile ek olarak “İklim D. B.'la röportaja gittiğinde tacizine uğramış. CHP'ye gidip Gürsel'de bunu anlatmış bir bakın, bana da durumu böyle mail de attı.” Yazdığı, Soner Yalçın’ın da Barış Pehlivan’a “Allah belasını versin kafayı yedi herhalde. Ne yapmak gerek bilemiyorum, herifle yarın görüşmem var. Ne yapacağımı bilemiyorum gerçekten.. Peki nasıl taciz etmiş a. yaratık” şeklinde cevap yazdığı görülmüştür. Konu ile ilgili şüphelilerin telefon görüşmelerine bakıldığında; Tape No:15860, 26.01.2011 günü saat: 17.06’da Barış Pehlivan’ın Hüseyin Soner Yalçın ile yaptığı telefon görüşmesinde özetle; B.Pehlivan’ın“Ya size önemli bir mail attım, bi bakabilmeniz mümkün mü acaba” “İklim, D. B. ile görüşmeye gitmiş ya” “SÖYLEDİĞİ KADARI İLE TACİZE UĞRAMIŞ” “Ya maili ben size attım bi bakında, eee üzerine konuşuruz olur mu”dediği, S.Yalçın’ın “Tamam…” dediği, Tape No:15619, 26.01.2011 günü 17.12’de Hüseyin Soner Yalçın’ın ile İklim Ayfer Kaleli ile yaptığı telefon görüşmesinde özetle; S.Yalçın’ın “Nedir bu olay olayı anlat bakalım bana” dediği, İ.Kaleli’nin “Aman yani ne olursunuz ya, yani neyini anlatayım utanç verici bi durum” dediği, S.Yalçın’ın “Ne yapıyor peki eliyle meliyle mi birşey yapıyor yani adi kafayı mı yemiş bu ya” dediği, İ.Kaleli’nin “Evet elle ağızla zor attım (…) ” dediği, S.Yalçın’ın“Keşke Gürsel’e de söylemeseydin” dediği, İ.Kaleli’nin “K.’yla mı ona mı söyleseydim” dediği, S.Yalçın’ın “Yani şimdi o da başka birine söyleyecek o da başka birine söyleyecek bunlar politikacıları bilirsin gevezedirler” dediği, İ.Kaleli’nin “Ama ben bunu öne çıkarmadım işte onu anlatmaya çalışıyorum sana başka bi Milletvekili ve daha onlar için önemli olan bi vekil olan kişi başka bir işle ilgili çok gizli bir toplantılarını K.’nun çok gizli bir toplantısını gece 11 de evime gelip verdi bana... Yani bu iki günlük bi mevzu. Onun üstüne dünde bu patlayınca ben patladım dedim ki yani çocuklarımızı teslim edeceğiz yani bu partiden bir şey bekliyoruz, böyle heriflerle iş görüyorsunuz bilginiz olsun vicdan borcuyla yani geldim.”, “İklimcim ha ben ha bu hepsi hikâye diyor. BİZ SENİNLE HAVUZA GİRELİM YÜZELİM ve benden BUGÜN TELEFON BEKLİYOR EV NUMARASINI VERDİ TEMİZMİŞ RAHATLIKLA KONUŞABİLİRMİŞİZ. YANİ BEN ŞU AN ONU ARAYIP KAYITA BİLE ALABİLİRİM BANA BU YAPTIKLARINI.” dediği, görüşmenin devamında İ.Kaleli’nin “Ondan sonra ertesi gün yani aynı gün ben onu aradım sekreterine şöyle dedim, dedim ki bugün Uğur Mumcu’nun şeyinde birlikteydik benden telefon bekliyor kendisi ben ODATV’den İklim Bayraktar dedim” “, dediği, yine aynı telefon görüşmesinde İ.Kaleli’nin “Diğeri de gecenin 10 da geliyor içkili evime kadar, Kapımın önüne tabi oo K.’nun en gizli bilgilerini vermeye kalkıyor bana hepsi de yalan dolanmış ama yani adamların en güvendiği adam kuyularını kazıyor” dediği, S.Yalçın’ın “Adı ne onun” diye sorduğu, İ.Kaleli’nin “Ama o adam yani bana ve aileme zarar verir benim bu, İNCE” dediği anlaşılmıştır. Tape No:15622, 26.01.2011 günü saat: 17.37’de İklim Ayfer Kaleli’nin Hüseyin Soner Yalçın’a göndermiş olduğu mesajda; “Bilginiz olsun. Siz ve Barış ve Gürsel bey ve eşim dışında kimse bilmiyor bunları başka ve bilmiycek. Bilginize” yazdığı, İklim Ayfer Kaleli’den konuyu öğrenen şüpheli Soner Yalçın’ın durum değerlendirmesi yapmak üzere Doğan Yurdakul’la toplantı yapmayı planladığı toplantıya İklim Ayfer Kaleli’nin de gelmesini istediği anlaşılmıştır. Bu durumu gösteren görüşmelere bakıldığında; Tape No:15627, 27.01.2011 günü saat:17.55 de Hüseyin Soner Yalçın ile Doğan Yurdakul arasında geçen telefon görüşmesinde; S.Yalçın’ın “Ben ÇUKURAMBARDAYIM” “ÇIKTIK ŞİMDİ BİR TOPLANTI YAPIYORUZ, NE YAPACAĞIZ NE EDECEĞİZ DİYE, O TOPLANTIYI YAPIYORUZ” “Şimdi biz bu görüşme değil yarınki görüşmemize bağlı, yarın da K.’yla görüşeceğim ona bağlı, kalıp kalmayacağım” dediği, D.Yurdakul’un “He bak şey şimdi bu akşam boş musun, bu akşam boşsan” “Burada şey var Çukurambar’da Liva var Liva var orada yemek yiyelim biz de oraya gelelim” dediği, S.Yalçın’ın de “Hıı, Liva da yemek yiyelim Liva da yemek yiyelim, Liva da kaçta yemek yeriz” dediği ve görüşmenin devamında akşam saat:19.30 da buluşmak üzere anlaştıkları, Tape No:15628, Bu görüşmeden iki dakika sonra yani 27.01.2011 günü saat:17.57 de Hüseyin Soner Yalçın’ın, Doğan Yurdakul’u tekrar aradığı ve “Bu İklim BAYRAKTAR da görüşmek istiyor onu da davet edeyim mi” “Bu kızın bi şeyi varmış sıkıntısı varmış ben sana gelince anlatırım onu” dediği, D.Yurdakul’un da “tamam” dediği tespit edilmiştir. Dolayısıyla 27.01.2011 günü akşam saatlerinde Soner Yalçın, Doğan Yurdakul ve İklim Ayfer Kaleli’nin birlikte Ankara İlinde yemekli toplantı yaptığı anlaşılmaktadır. CHP eski genel başkanının kendisini taciz ettiğini öne süren ve bu durumu CHP yöneticilerine ve Soner Yalçın’a bildiren İklim Ayfer Kaleli, Hüseyin Soner Yalçın ve Doğan Yurdakul’la yaptığı bu yemekli toplantıdan yaklaşık 10 gün kadar sonra tekrar D. B.’la iletişime geçtiği ve hiçbir şey olmamışcasına görüşmeye devam ettiği tespit edilmiştir. İklim Ayfer Kaleli’nin bu görüşmelerinde ısrarla D. B.’la buluşmak istediği anlaşılmaktadır. Görüşmelere bakıldığında; Tape No:16199, 09.02.2011 günü saat: 17.30’da İklim Ayfer Kaleli ile D. B. arasındaki telefon görüşmesinde özetle; İ.Kaleli’nin “Komşu komşu hu sen çok hayırsız çıktın ya” “…aramıyorsun ölüyorum zatüreden” dediği, D.B.’ın “Ya sen de aramıyorsun” dediği, İklim’in “Yemin ederim ölüyorum ya kaç gündür yatıyorum şimdi böyle birazcık iyiyim ve eşimde yok seyahatte” dediği, D. B.’ın “Halbuki sağlıklı olup ta hayatın hakkını vermen için bütün şartlar müsaitmiş” dediği, İklim’in “Evet çok her zaman o şartlar hep müsaitte ben hasta olmasam” dediği, Tape No:16313, 21.02.2011 günü saat:14.22’de İklim Ayfer Kaleli ile D. B.arasındaki telefon görüşmesinde özetle; İ.Kaleli’nin “BUGÜN UĞRAYACAM SANA YARIM SAAT FİLAN” “YA GÖRÜŞELİM BU GÜN” dediği, D.B.’ın “Yav ev kadın var bilmem ne karmakarışık” “Daha uygun bir zamanda yaparız” dediği, İ.Kaleli’nin “Tamam o zaman haber ver en kısa zamanda” dediği, D.B.’ın “Tamam geldiğinde ben şey yaparım ve yahutta sen orası uygun olduğunda haber ver” “Veya orası uygun olduğunda sen haber ver bakalım” dediği, İ.Kaleli’nin “Tamam tamam, ya BU AKŞAM UYGUN ASLINDA” dediği, D.B.’ın “Ama işte yani nasıl uygun ... neyse konuşuruz sonra” dediği tespit edilmiştir. Şüpheli İklim Ayfer Kaleli'nin mahkeme kararlarıyla tesbiti yapılan ve yukarıda belirtilen telefon görüşmelerinde tacize uğradığını, bu durumdan rahatsız olduğunu belirtmiş ise de; 27.01.2011 günü diğer örgüt üyeleri olan Soner Yalçın ve Doğan Yurdakul'la yemekli toplantı yaptıktan sonra CHP eski genel başkanınla yakınlaşmaya çalışan samimi görüşmeler yapmıştır. Bütün bunlardan da anlaşılacağı üzere örgüt üyelerinin kendileri için hayati önem taşıdıklarını değerlendirdikleri Halk TV'nin ele geçirilmesi önünde engel olarak gördükleri CHP eski genel başkanını engelini aşmak için tüm yöntemleri kullanmışlardır. Şüpheli bu amaçla Kemal Kılıçdaroğlu ile örgüt adına temasa geçerek hukuk dışı yollarla parti içi siyasi rakipleri hakkında belge toplamayı teklif etmiştir. Bununla birlikte şüpheli İklim Ayfer Kaleli’nin ısrarla D. B.’la görüşmek istediği tarihlerde M.S.K. ile yaptığı telefon görüşmeleri de dikkat çekmektedir. Bu görüşmelerine bakıldığında ise; İklim Ayfer Kaleli’nin ses kaydı yapabilecek bir cihaz arayışı içerisine girdiği, görüntü veya ses kayıt işlemini cep telefonu veya başka bir cihaz yardımıyla yapmayı planladığı, ancak bunun çok tehlikeli olduğunu vurguladığı görülmektedir. Görüşmelere bakıldığında; Tape No:16320, 21.02.2011 günü saat: 18.48’de İklim Ayfer Kaleli ile M.S.K. arasındaki telefon görüşmesinde özetle; İ.Kaleli’nin “Telefon açık kalsa megafonunu açsam senin telefonun bunu kayıt edebiliyor mu” dediği, M.S.K’in “Yok hem öyle hem öbürünü arayacaksın o zaman” dediği, İ.Kaleli’nin “O zaman edebiliyor musun” dediği, M.S.K’in “Telsim i arayacaksın evet” dediği, İ.Kaleli’nin “KAYIT YAPABİLİYOR MUSUN” dediği, M.S.K’in “Evet evet telsimi ara” dediği, İ.Kaleli’nin “Tamam odaya girerken” dediği, Tape No:16322, 21.02.2011 günü saat: 18.50’de İklim Ayfer Kaleli ile M.S.K arasındaki telefon görüşmesinde özetle; İ.Kaleli’nin “Tamam gerek yok ya ben burada kendim halletmeye çalışırım” “Keşke alabilseydik o Teknosada’ki çocuğun şeyini” dediği, M.S.K’in “Yap söyle sen bunu ben yaparım o şekilde” dediği, İklim’in “YOK OLMAZ O ÇOK TEHLİKELİ BU” dediği tespit edilmiştir. Tape No:16304, 21.02.2011 günü saat:13.03 de İklim Ayfer Kaleli’nin Hamret..? isimli şahıs ile yaptığı telefon görüşmesinden de CHP Genel Başkanı ile görüşmeye çalıştığı anlaşılmaktadır; görüşmede İ.Kaleli’nin “Sayın KILIÇDAROĞLU kaçta bugün orada makamında olacak” dediği, Hamret’in “Kim görüşecek” dediği, İ.Kaleli’nin de “Ben de geleceğim, bir beş dakikasını alacam, ama bizim ekip gelecek, asıl H. A. gelecek” “Banada bir bilgi geldi, o bilgiyi iletecem Kemal beye” dediği, Hamret’in de Başkana ileteceğini söylediği, aynı gün İklim Kaleli’nin devam eden görüşmelerinde Kemal Kılıçdaroğlu ile görüşmek için randevu almaya çalıştığı anlaşılmıştır. Tape No:16323, 21.02.2011 günü saat: 21.57’de İklim Ayfer Kaleli ile Ö.F.E.’ninyaptığı telefon görüşmesinde özetle; İ.Kaleli’nin “Hani sana biri ile görüşmeye gidiyorum dedim ya” “Görüştüm çıktım yanından 45 dakika konuştuk düşünebiliyor musun ama bütün umutlarım inancım her şeyimi yitirdim çok ciddiyim yani o kadar açık bir konuşmaydı ki o kadar açık konuştum ve yani inanamayacağın kadar da açık konuştu, şaşırdım mesela, buna şaşırdım bir tek hani ama yani yok ya biz dedik olmaz böyle verilmiş artık her şey ya boşa kürek anlıyormusun he ben benim gibi bizim gibi düşünenler boşa kürek sallıyoruz bak, bizde bu yani başbakanlık koltuğunda oturup bu ülkeyi yönetecek kapasite yok bu adamlarda öyle bir görüş yok böyle bir talepte yok gerçekten” dediği, Ö.F.E.’nin “Tablo zaten bugünün buraya gelmesinin nedeni bu tablo değil mi” dediği, İ.Kaleli’nin “Yani inanılır gibi değil bak o kadar böyle o kadar kalın bir cümle kuruyorum ki, ki çekinmiyorum bu kalın cümleyi kuruyorum o kadar kalın bir cümle kuruyor ki şöyle ki yani tamam gücü olan yapsın yap ben gereğini yaparım ya Allah Allah hiç yap diye bir şey var mı ya diyorum ki ben sana bu kadar büyük bir balık getirebilirim” “O diyor ki tamam sen git kendi şartlarınla yap getir anlıyor musun” “Ama yani EN BÜYÜK BALIĞI GETİRECEĞİM DİYORUM YA yardım ol yap, en azından hani bunun için UFACIKTA OLSA BİR ALET LAZIM değil mi bir şey lazım o hani onu sağla, veya tamam de destek ol güç ver, ha yok olmaz deme, yada tamam kendin yap getir de ananın a.. BEN YAPTIKTAN SONRA YOUTUBE YE DE KOYARIM YA SANA İHTİYACIM YOK ki Allah Allah” “Bak 4 saattir oradayım ya 45 dakika görüşebilmek için 4 saattir onların içinde orada Kalede üst kattayım ya yaşadıklarım gördüklerim diyaloglar rehavet var ya hani bögürebögüreağlıyacağım şimdi yani anlıyor musun kapatınca telefonu evime gideceğim ve ağlayacağım” “Hani bak bir tane şaka yollu hakkatten şaka yollu bir hani tespit etmiştim ya sana” “Hakikatten artık ciddi ciddi bunu düşünmeye başladım belki orada içerde daha faydalı olurum bu ülkeye valla bak” “Konuşmamız lazım yani yüz yüze, yarın öbür gün.” “Çarşamba günü için hazırlık yapmaya devam ediyorum orda bir sorun yok” “Tamam yeni gelenleri işte kalan sağlar bizimdir hesabı toplamaya çalışıyorum bunu söylediğimde mesela bunu söylediğim de şuan da konuştuğumuz meseleyi tamam ben de gençlik kollarından bir kaç kişiyi yollayayım oldu cevap” “BURNUNUN DİBİNDE DİYORUM NE HALTLAR BECERİYOR, YOK MU SENİN EKİBİN ADAMIN BİR BELDEN VURMA EKİBİ DE SEN KUR DİYORUM YA BUL BU KADAR BASİT, YOK İŞTE DİYOR BEN DE” “Ya bütün gün üç ilk üç danışmanıyla birlikteydim onların odasındaydım yok öyle bir şey” “Kalktığımda net olarak anlattığımda şok içerisine gireceksin yani düşünebildiğinin çok üstünde şeyler görüp duydum yaşadım” “Sana bir şey söyleyeyim mi BEN BÜTÜN BUNLARI DA KAYDETTİM YASAL DEĞİL YAPTIĞIM ETİK DEĞİL AMA KAYDETTİM” dediği tespit edilmiştir. Tüm bu veriler birlikte değerlendirildiğinde şüpheli İklim Ayfer Kaleli’nin kendisini taciz ettiğini söylemesine rağmen Soner Yalçın ve Doğan Yurdakul’la yaptığı toplantı sonrası D. B.la hiçbir şey olmamış gibi görüşmeye devam ettiği ve D. B.’ı zor duruma sokacak görüntü veya ses kaydı elde etmek için faaliyet içerisinde olduğu anlaşılmıştır. Bunların yanı sıra şüpheli İklim Ayfer Kaleli’nin Ergenekon Silahlı Terör Örgütünün faaliyetleri içerisinde yer alan ve iddianamemizde ayrıntılı olarak anlatılan Halkı Kin ve Düşmanlığa Tahrik Etmek Faaliyetleri içerisinde de görev aldığı görülmektedir. Bu durumu gösterir telefon görüşmelerinden örnek vermek gerekirse; Tape No:16267, 14.02.2011 günü saat:13.52’de İklim Ayfer Kaleli ile O.O. arasındaki telefon görüşmesinde özetle; İ.Kaleli’nin “Oğuz Bey merhaba, nasılsınız?” dediği, O.O.’ın “Vallaha iyidir, işte kaygılıyız” İ.Kaleli’nin “Kaygılıyız, ben şimdi az önce 1-2 hukukçuyla konuştum mesela şu Ömer Bey le konuştum, E.A.’yla” “BU YAPILANIN ARTIK SON NOKTA OLDUĞUNU, FAŞİZM OLDUĞUNU VE SİZİN OLAYINIZLA ARTIK HERKESİN SOKAĞA DÖKÜLMESİNİN, CHP NİN DE BAŞA GEÇEREK YETER ARTIK DEMESİ İÇİN TAM BİR FIRSAT eğer buna da demezseniz yarın diğer şu an haberlerinizi yapan ki sabahtan beri bütün televizyonlar çok cesurca bu konuyu veriyorlar” “Yani birşey yapmamız lazım şu an mesela tam zamanı”, “Yani bunu artıya çevirip hemen kullanıp CHP ile birlikte birşeyler yapmamız lazım”, “HALKI DİNAMİTLEMENİN Bİ BELKİ DE YOLU BU YANİ BUGÜN BU FIRSATI KULLANMAK GEREKİYOR” dediği, O.O.’ın “Evet evet aynı fikirdeyim peki yani” “Elimden geleni yapacağım merak etmeyin” dediği, Tape No:16268, 14.02.2011 günü saat:14.15’de İklim Ayfer Kaleli ile C.A. arasındaki telefon görüşmesinde özetle; C.A.’nın “Ben bişe diyeyim herkesi tedirgin etti bak bu olay” dediği, İ.Kaleli’nin “Bak abi bu artık son nokta yani BUNU ÇOK İYİ KULLANIP SİVİL SİVİL HALKI SOKAĞA DÖKMENİN SON NOKTASI ŞU AN BU YAPILAN ASLINDA” dediği, C.A.’nın “Onları yani senin benim hakkımda herifin tuttuğu nottu bilmem neydi onların üzerine de gidecekler” dediği, İ.Kaleli’nin “Ama bak yani bitiyor o zaman bitiriyorlar bizi 1-2 sözcü kaldı” “Anlıyorum işte birşey yapmamız gerekiyor hepimizin” dediği, C.A.’nın “…hepimizin değil işte bu patronların uyanması lazım ...” dediği, Tape No: 16278, 14.02.2011 günü saat 14:18‘de İklim Ayfer Kaleli ile O. E. ile arasındaki telefon görüşmesinde özetle; İ.Kaleli’nin “abi ben sabahtan beri elimden geleni yapıyorum yani her kanala haber bildiriyorum videoları paylaşıyorum ediyorum başka ne yapabiliriz, ne yapılabilir bana iş ver yani yapabileceğim bir şey varsa söyle yönlendir Ankara’dan” “BUNU Bİ SİVİL ŞEY OLMASINI İSTİYORUM ben artık yani bu son nokta ya adamların geldiği son nokta yani, üst faşizm başka bir şey değil” “Tamam yarın yazsana köşende de lütfen ya” dediği, O.E’in “Okey” dediği, Tape No:16270, 14.02.2011 günü saat:14.49’da İklim Ayfer Kaleli ile D.Y. arasındeki telefon görüşmesinde özetle; İ.Kaleli’nin “Duygu elimden geleni yapıyorum burda yaptığım herşeyi de set bantına alıyorum E.Ç.’ı, Bekir’i. Oray’ı hepsini aradım, Kılıçdaroğlu’nu ARADIM hepsini de kaydettim, yarın Emin Abi’yle şey yazacak bu konuyu zaten” “C.A. CNN-Türk’e çıktı benden aldığı bilgileri söyledi şey yaparak, yani T.Ç.’ı aradım, Kılıçdaroğlu’nu aradım HADİ KALKIN DEDİM NE BEKLİYORSUNUZ SİVİL HAREKET BAŞLATMAK İÇİN” “Yani Ömer Bey’le görüştüm Yarsav’la O bugün bi açıklama yapacak basına ve işte bunun e şimdi eğer bize yapılan suçlamanın aynısının hukuken o zaman bütün ODATV okurlarına yapılması gerektiğini açıklayacak” dediği tespit edilmiştir. Ayrıca şüpheli İklim Ayfer Kaleli’nin ODATV’de yapılan arama ve göz altılar sonrasında örgütsel faaliyetlerine son vermediği Örgütün diğer üyeleri vasıtasıyla aldığı talimatlar doğrultusunda, kendileri için menfi açıklamalarda bulunulması amacıyla bazı siyasetçilerle irtibata geçtiği anlaşılmıştır. Şüpheli İklim Ayfer Kaleli’nin bu doğrultuda yapmış olduğu görülmelere bakıldığında; Tape No:16266, 14.02.2011 günü saat:12.16’da İklim Ayfer Kaleli ile N.G. arasındaki telefon görüşmesinde özetle; İ.Kaleli’nin “Seni CHP’den arayan oldu mu hiç?” dediği, N.G’in “Ben gittim sabah CHP’ye” “Bizim işte sivil bir kurum olarak ne yapacaksanız” dediği, İ.Kaleli’nin “En az bi basın toplantısı düzenleyip tamamen tüm Türkiye’ye dikkatleri bu konuya çeksinler bunu da mı yapamıyorlar” “3 gün önce, daha 3 gün önce beni G. T.’in den bilmem nesine kadar aradı haber yaptırdı, bilmem ne söyledi, bir şeyler rica ettiler, bunları yapmayı biliyorlar ama” “Hadi seni bırak beni arayıp haber yaptırdılar daha 3 gün önce, kaç tane ricada bulundular yaptık hepsini, video yolladılar yolladım Barışlara yayınlattım şimdi niye çıkıp da ODATV’nin yanındayız neler oluyor orda diyemiyorlar ya” dediği, N.G’in “Sonra bir kaç gazeteci arkadaş vardı taksiyle atladım onlara gittim onlara söyledim, elimizden bu gelir İklim ne yapalım” dediği, Diğer yandan Şüpheli İklim Ayfer Kaleli’nin aldığı talimatlar doğrultusunda diğer örgüt üyeleriyle birlikte ODATV’de yapılan aramalara ve göz altılara karşı kamuoyu oluşturmak maksadıyla basın açıklaması yapılması yönünde faaliyetlerde bulunduğu anlaşılmıştır. Bu görüşmelerine bakıldığında; Tape No:16307, 21.02.2011 günü saat:13.27’de İklim Ayfer Kaleli ile D.Y arasındaki telefon görüşmesinde özetle; İ.Kaleli’nin “…avukat aradı şimdi”“… ben basın toplantısını Uğur Mumcu'nun evinin önünde yapmak istiyorum diye” “Söylemiştim ya sana”“ Hüseyin bey arayıp ne dedi biliyor musun? SONER ABİ DİYOR Kİ O BASIN TOPLANTISI İKLİM MUTLAKA YAPSIN” dediği, D.Y.’ın “Tamam hani ODATV de yer verelim mi ufak bir yerde hani katılmak isteyenlerin …” dediği, İ.Kaleli’nin “Bütün basını çağıracağız yani zaten onlar yayınlayacak biz de koyarız tabi ki haberi yani” dediği, Tape No:16333, 23.02.2011 günü saat:13.41’de İklim Ayfer Kaleli ile N.Y. arasındaki telefon görüşmesinde özetle; N.Y’ın “Sen duydun mu bilmiyorum ama Ş.M. bana bir şey anlattı da Kemal bey Ş. M.’yü aramış e oraya gideceksin ve hani parti adına açıklamayı yapacaksın diye gayette şey olarak hani ne denir talimat gibi anlatabiliyor muyum” “O yüzden de şey Ş.M. Kemal Bey’in görevlendirmesiyle gelmiş” dediği, İ.Kaleli’nin “İyi ne güzel işte” dediği, N.Y’ın “Şimdi Doğan Yurdakul ile konuştum da İklim belki bu konuyu atlamıştır hani birbirinizde olan bilgileri birleştirirseniz dedi” dediği, İ.Kaleli’nin “He ben bu konu ile ilgili yazmayacağım Mümtaz abi yazacak ona bıraktım” dediği tespit edilmiştir. Bu görüşmelerden de şüpheli İklim Ayfer Kaleli’nin Soner Yalçın’ın talimatıyla basın açıklaması organize edilmesi yönünde faaliyetlerde bulunduğu, bu kapsamda kamuoyunda bilinen bazı kişileri basın açıklamasına davet ettiği ve 23.02.2011 günü Ankara’da basın açıklamasının düzenlendiği anlaşılmıştır. Ayrıca şüpheli İklim Ayfer Kaleli’nin ikametinde yapılan aramada bulunarak el konulan Samsung marka S0VPJ9APB16196 seri numaralı hard disk içerisinde bulunan (17) adet ses dosyasının yapılan incelemesinde; İklim Ayfer Kaleli’nin bazı şahıslarla yaptığı telefon görüşmelerinin kayda alındığı, ses kayıtlarında günlük konulardan ve özel hayata ilişkin konulardan bahsedildiği tespit edilmiştir.
Yukarıda ayrıntılarıyla sunulan bütün bilgi ve belgelerdeki delillere göre şüpheli İklim Ayfer Kaleli'nin; -Ergenekon Silahlı Terör Örgütü üyesi olduğu, şüpheliler Yalçın Küçük ve Soner Yalçın'dan almış olduğu örgütsel talimatlarla örgütün amaç ve stratejileri doğrultusunda faaliyet yürüttüğü, almış olduğu talimatlar doğrultusunda örgütün menfaatlerine siyasi parti liderleriyle irtibata geçtiği, -Adil yargılamayı etkilemeye teşebbüs ettiği, -Özel hayatın gizliğini ihlal ettiği anlaşıldığından,
Üzerine atılı eylemlerine uyan; TCK.’nın 314/2, Terörle Mücadele Kanunu'nun 5. maddeleri gereğince, TCK.'nın 288/1 ve 134/1. maddeleri uyarınca cezalandırılması ve hakkında TCK.'nın 53 ve 58/9. maddelerinin uygulanması talep edilmiştir.
11) ŞÜPHELİ AHMET MÜMTAZ İDİL:
değiştirŞüpheli 03.03.2011 yakalanarak gözaltına alınmış, rahatsızlığı nedeniyle, 14.03.2011 günü Ankara Emniyet Müdürlüğü Organize Suçlar Büro Amirliğinde ayrıntılı olarak ifade vermiştir. Alınan bu ifadesinde özetle; Yasal olmayan bir yapılanma içerisinde yer almadığını, hakkındaki suçlamaları kabul etmediğini beyan etmiştir. Şüpheli Ahmet Mümtaz İdil her ne kadar ifadesinde Ergenekon Silahlı Terör Örgütü üyesi olmadığını, örgütün medya yapılanması içerisinde yer almadığını beyan etse de, ODATV’de ve şüphelinin ikametinde ele geçirilen belgelerden şüphelinin Ergenekon Silahlı Terör Örgütü üyesi olduğu ve örgütün medya yapılanması içerisinde faaliyet gösterdiği anlaşılmaktadır. Bu kapsamda Soner Yalçın’ın gerek telefonla, gerek bilgisayar ortamında notlarla şüpheli Ahmet Mümtaz İdil’e talimatlar verdiği, şüphelinin bu talimatlar doğrultusunda hareket ettiği tespit edilmiştir. Bu durumu gösteren delillere bakıldığında; Şüpheli Ahmet Mümtaz İdil’in ikametinde yapılan aramada el konulan bilgisayarından “Feza[1].doc” isimli belge ele geçirilmiştir. Söz konusu belgenin şüpheli Doğan Yurdakul’dan elde edilen "soner istekler.doc" isimli belge ile aynı içerikte olduğu tespit edilmiştir. Belgenin içeriğine bakıldığında, Hüseyin Soner Yalçın’nın ODATV çalışanlarına, kendisinin tutuklanma sürecinden sonra internet sitesinde hangi konularda haber yapılacağı yönünde verdiği talimatlarının olduğu görülmüştür. Söz konusu bu talimatlar içerisinde Ahmet Mümtaz İdil ile alakalı talimatlarında bulunduğu görülmüştür. Bu talimatlardan örnek vermek gerekirse; “DAVANIN BASINA YÖNELİK OLDUĞU HUSUSUNU HERGÜN VURGULAYALIM”, “Baransu twiter da 2011 de soner y bitireceğim diye yazmış bu yazıyı bulalım, polislerin gazeteci ayağı tarzında bir haber yapalım”, “Burhan Apaydın'ın davaya girme durumu var ancak Hasan Fehmi Beye soracağız o kabul ederse o durumda efsanevi avukatın basın özgürlüğü için davaya girdiğini belirtiriz”, “Ergenekon - balyoz operasyonlarını diğer haber siteleri gibi aynı oranda verelim, ne öne geçsin ne geri kalsın dedi.” şeklinde talimatlar olduğu, 10 maddelik talimatlar içerisinde diğer şüphelilerin yanı sıra şüpheli Ahmet Mümtaz İdil’le ilgili de “MÜMTAZ İDİLDEN SÜREKLİ YAZI İSTEYELİM” şeklinde notlar olduğu tespit edilmiştir. Ergenekon Silahlı Terör Örgütünün Medya Yapılanması içerisinde aktif olarak rol aldığı, bu kapsamda Hüseyin Soner Yalçın’dan talimatlar aldığı görülmüştür. Bu yöndeki görüşmelere bakıldığında; Tape No:15754, 23.01.2010 günü saat:20.00’de Hüseyin Soner Yalçın ile Barış Pehlivan’ın yaptığı telefon görüşmesinde özetle; S.Yalçın’ın “Mümtaz İdil’e söyle de bir mektup yazsın şeye yani ODATV’ye, yazsın da neydi babası öle adam” dediği, B.Pehlivan’ın “Mehmet Haberal şey HABERAL” dediği, S.Yalçın’ın “Ya hastane kurdunuz, Avrupa’nın en iyi hastanelerinden biri, Üniversite kurdunuz Avrupa’nın en iyi üniversitelerinden biri ve ŞİMDİ BABANIZ ÖLDÜ VE SİZ İÇERDESİNİZ FALAN ÖZÜR DİLERİZ TÜRKİYE, falan filan diye bir şey yazsın duygusal bir mektup” “AMA GÜÇLÜ OLUN HOCAM” “Bu da Türkiye ye en büyük yapacağınız budur buda demokrasi mücadelesidir falan filan gibi bir şey yapsın bir mektup yazsın okey” dediği, B.Pehlivan’ın “Okey okeydir tamamdır görüşürüz” dediği, Tape No:15571, 23.01.2010 günü saat:20.11’de Hüseyin Soner Yalçın ile Mümtaz…? isimli şahsın yaptığı telefon görüşmesinde özetle; S.Yalçın’ın “..Biraz önce Barışı aradım” “O Mehmet Haberal İLE İLGİLİ MÜMTAZ BİZE BİR ŞEY YAZSIN DİYE” dediği, Mümtaz’ın “He olur tabiki” dediği, S.Yalçın’ın “Ya şimdi şöyle bir şey oldu adamın babası öldü anladın mı” “Cezaevindeki adama en fazla koyan odur sevdiğin birinin ölümüne gidememektir anladın mı” “Herif üniversite kurmuş avrupa çapında bir üniversite referans kaynakları kitaplar yazmış ve biz bu adamı cezaevine atmışız ya anlatabiliyor muyum” “İŞTE SEN BUNU GÜZEL BİR MEKTUP ŞEKLİNDE YAZ” “ADAMA ÇOK MORAL VERİR” “Biz sizin yerinize gittik cenazeye dersin” dediği, Mümtaz’ın “Tamam” dediği, Hüseyin Soner Yalçın’dan aldığı bu talimatlar sonrası Mümtaz İdil’in, 24.01.2010 tarihinde www.Odatv.com isimli internet sitesinde “Bız Uğurladık Hocam Rahat Olun” başlıklı yazısının yayınlandığı görülmüştür. Söz konusu yazıya bakıldığında, Hüseyin Soner Yalçın’ın talimatında olduğu gibi mektup şeklinde Sanık Mehmet Haberal’a hitaben yazıldığı görülmüştür. Yazının içeriğine bakıldığında; “Ergenekon denilen tezgah içerisinde tutuklanmanıza tanık oldum gazetelerde. Aklıma “acaba” demek bile gelmedi... Bırakın bu aşağılık suçlamaları, sizi ve sizin gibi değerleri gözaltına alan McCarthy zihniyetini... Hocam, boşverin savcıları, hakimleri, “taraftarı”, ben sizden özür diliyorum onlar adına. Onlar özür nedir bilmez…Böbrekleri düştüğü zaman akılları başlarına gelir..” şeklinde yazdığı görülmüştür. Şüpheli Ahmet Mümtaz İdil bahse konu haberle ilgili ifadesinde; Soner Yalçın’ın isteği üzerine bu yazıyı yazdığını, beyan etmiştir. Şüphelinin yazdığı bu yazıyla ayrıca henüz davası sonuçlanmamış sanık Mehmet Haberal’ı suçsuzmuş gibi göstererek Ergenekon davasını itibarsızlaştırmayı hedeflediği görülmüştür. Bununla birlikte şüpheli Barış Terkoğlu’nun ikametinde bulunan bir bilgisayardan ele geçirilen “gündem toplantısı.doc” isimli dokümana bakıldığında, şüpheliler Ahmet Mümtaz İdil, Barış Terkoğlu ve Doğan Yurdakul oldukları değerlendirilen Ahmet…?, Barış…? ve Doğan…? kullanıcıları arasındaki ODATV’de yapılacak toplumu yanlış bilgilendirme içerikli haberlere ilişkin değerlendirmelerin yer aldığı görüşme kayıtları olduğu görülmüştür. Söz konusu kayıtlara Barış Terkoğlu’nun şüpheli konumunda ayrıntılı olarak yer verilmiş olup burada tekrar ele alınmamıştır. Diğer yandan şüpheli Ahmet Mümtaz İdil’in ODATV’ye yapılan operasyon sonrasında da örgütsel faaliyetlerine devam ettiği, soruşturmayı yürüten kurumlar üzerinde baskı kurmak amacıyla siyasi çevresini kullanarak TBMM’ye araştırma önergesi verilmesi için faaliyette bulunduğu görülmüştür. Bu konuyla ilgili görüşmelere bakıldığında; Tape No:16087, 14.02.2011 günü saat:09.39’da Ahmet Mümtaz İdil ile N.G. arasındaki telefon görüşmesinde özetle; N.G’in “CHP ye gidelim kim varsa orda kimi bulursak genel başkan yardımcılarından ODATV ye böyle bir sindirme var orda bi iki dakika ayaküstü görüşelim orada da basın toplantısı olabilir” dediği, M.İdil’in “Şeyde mi diyorsun genel merkezde mi” dediği, N.G’in “Biz CHP’ye atlayıp gidelim soralım kim var genel başkan yardımcılarından ODATV’dengeldik diyelim böyle bir sindirme politikası var ve şu anda arama var falan diye böylelikle orda gazetecilerde duyar” dediği, M.İdil’in “Tamam ben şimdi bende bekliyorum tabi yani gelebilirler heran” dediği, N.G’in “Yok yok bir şey olmaz sen şey yapma bi bakta ona göre tamam mı” dediği, M.İdil’in “Tamam oldu” dediği tespit edilmiştir. Tape No:16102, 21.02.2011 günü saat:15.14’te Ahmet Mümtaz İdil ile Oğuz ..? arasındaki telefon görüşmesinde özetle; Oğuz’un “Ben şimdi şey yapmaya çalışıyorum şu ODATV İLGİLİ ARAŞTIRMA ÖNERGESİ YARIN VEREBİLİR MİYİZ diye bir şey yaptım Muammer, Muhammet şey M.İ. ile konuştum” “O bana dönecek işte bekliyorum yani bir teşebbüsüm var onun görüşülmesi muhabbetini yarın yapmak için” dediği, M.İdil’in “Tamam tamam bir araştırma önergesi ” dediği tespit edilmiştir. Yukarıdaki telefon görüşmeleriyle ilgili olarak ODATV isimli internet sitesinde, “Oğuz Oyan’dan Tbmm’ye Araştırma Önergesi” başlıklı haberin yayınlandığı, haberin içeriğine bakıldığında, CHP İzmir MilleTvekili Oğuz Oyan’ın TBMM’ye ODATV operasyonuyla ilgili soru önergesi verdiği ve bu soru önergesinin yer aldığı anlaşılmıştır. Bunların yanı sıra şüpheli Ahmet Mümtaz İdil’in örgütsel birlikteliğini gösteren telefon görüşmelerine bakıldığında; Tape No:16086, 14.02.2011 günü saat:07.58’de Ahmet Mümtaz İdil ile İklim Ayfer Kaleli arasındaki telefon görüşmesinde özetle; M.İdil’in“Şimdi Soner iki Barış ve Ayhan BOZKURT’un evinde arama yapılıyor haberin olsun oldu mu onu bir ... haber vermek için aradım” dediği, İ.Kaleli’nin “Ne diye” dediği, M.İdil’in “Ergenekon” dediği, İ.Kaleli’nin “Ee sen nerden haber aldın” dediği, M.İdil’in “Ayhan aradı sonra Soner aradı şuan da işteyim bende iki Barış ve şey de Ayhan Bozkurt un evinde arama yapılıyor dedi Ergenekon nedeniyle yani sana da gelecekler dedi söylediği bu anladığım kadarıyla” dediği, İ.Kaleli’nin “Ne bulacaklar sende” dediği, M.İdil’in “yukarıyı taciz ediyor olabilirler onun için arıyorum bulamıyorum kimseyi çünkü ben o evde kalıyorum normalde biliyorsun” dediği, İ.Kaleli’nin “Olsun orda da bir şey yok ki kitaplardan başka” dediği, M.İdil’in “Binlerce CD’im var onları alır götürürlerse o zaman boku yedim işte” dediği, Bu görüşmeden de şüphelilerin yapılan operasyonlar sonrası örgütsel birliktelik içerisinde ikametlerinde arama yapılabileceği yönünde birbirlerini uyardıkları dikkat çekmektedir. Bununla birlikte yapılan operasyonlar sonrasında yine şüphelilerin birbirleriyle irtibatlarını koparmadıkları ve ODATV’deyapılacak haberler konusunda birbirlerini uyardıkları görülmektedir. Bu durumu gösterir görülmelere bakıldığında; Tape No:16098, 20.02.2011 günü saat:10.51’de Ahmet Mümtaz İdil ile Şükrü Doğan Yurdakul arasındaki telefon görüşmesinde özetle; D.Yurdakul’un “MSN den düştün galiba” “…son bir cümle yazdım onu okuyamadın herhalde” dediği, M.İdil’in “Yok okuyamadım şey başlık olarak şeyi önermiştin işte yazarlara da böyle yazı diye mesaj vermek istiyorum onu” dediği, D.Yurdakul’un “Bak öyle imalı şey avukatlardan hep uyarı geliyordu” “Direk Ergenekonu biz muhatap almayalım direk diye” “Böyle imalı yazmak iyi olur” dediği, M.İdil’in “Evet o mizasende gerçekten yarısı doğru mizansen yani ben bilemem ... alıp böyle bir yazı yazdığını ama yani gerisi doğru zaten ... başına gelenler belli onun için abi ... dolayı bu anlamda yazının anlamında da iyi olur diğer yazarlara mesaj o var” dediği, D.Yurdakul’un “Onlara bir tana e-mail atacağım şeyin İklim’in bir yazısı var geçmişte şeyden kalmadı yazı tabi onların içinde hakaret var ona dava açabilir onun için diyorum” Yine şüphelinin bilgisayarından ele geçirilen dokümanlarda Ergenekon soruşturması kapsamında daha önce hakkında işlem yapılan şahıslarla irtibatını gösteren dokümanlar ele geçirilmiştir. Söz konusu bu dokümanlara bakıldığında; “Balbay'a mektuplar-7 Ocak.doc” ve "Balbay'a mektuplar-13 Mart.doc" isimli dokümanların, Ahmet Mümtaz İdil tarafından sanık Mustafa Balbay’a yazılmış güncel konuları içeren mektuplar olduğu, “z.xls” isimli belgede ise; soruşturma kapsamında daha önceden hakkında işlem yapılan Doğu Perinçek, Muammer Karabulut, Ünal İnanç, Sabih Kanadoğlu’nun çeşitli telefon numaralarının, Yalçın Küçük’ün ise mail adreslerinin bulunduğu tespit edilmiştir. ODATV’debir bilgisayardan ele geçirilen 08 Ocak 2010 tarihli Ahmet Mümtaz İdil’in Barış Pehlivan’a göndermiş olduğu mailde, “Sevgili Bariş, Mehmet Haberal haftaya çıkıyor, biraz iz sürmemi ister misiniz? Tutuksuz yargılanmak üzere serbest bırakılacak. Yı1başı öncesi Mustafa Balbay’ın avukatı da başvurmuştu tutuksuz yargılanması için, ama bir hâkim nedeniyle ret edi1miti. Bu kez çıkacak gibi. Daha kimler çıkar, bilemiyorum. Bunlar, şu teorinin gerçekleşeceği konusunda ilk adım sayılabilir: Ergenekon’un tasfiyesi, buna karşılık da PKK’lıların affı ve özelikle de Abdullah Öcalan’ın salıverilmesi...” şeklinde yazdığı görülmüş, bu belgeden de şüpheli Ahmet Mümtaz İdil’in soruşturma kapsamında hakkında işlem yapılan diğer şahıslarla irtibat içerisinde olduğu tespit edilmiştir. Bunların yanı sıra şüpheli Ahmet Mümtaz İdil’in yürüttüğü faaliyetlerle ilgili diğer görüşmelerine bakıldığında ise; Tape No:16083, 27.01.2011 günü saat:17.07’de Ahmet Mümtaz İdil ile Barış Pehlivan’nın yaptığı telefon görüşmesinde özetle; M.İdil’in “Ya Barış bu CHP HALKI SİVİL DİRENİŞE ÇAĞIRDI HABERİ VAR YA” dediği, B.Pehlivan’ın “Evet abi” dediği, M.İdil’in “O haberin asıl kaynağının ODATV olduğunu bilmiyor musun” “Ali Rıza Aydın’ın yazısını İsa Gök alıyor, bütün milleTvekillerine fotokopi yapıp dağıtıyor ondan sonra bu sivil direniş halk şeyi başlıyor” “…Ali Rıza AYDIN la bir konuşsana” dediği, B.Pehlivan’ın “Tamam Ali Rıza Aydın’ı ben arayacağım abi o bir şey yazsın ya CHP de direnişi biz başlattık” dediği, A.M.İdil’in “yani biz yaptık bu olayı” dediği, Tape No:16079, 26.01.2011 günü saat:22.50’de Ahmet Mümtaz İdil ile Adnan Türkkan’ın yaptığı telefon görüşmesinde özetle; A.Türkkan’ın “…Adnan TÜRKKAN ben Türkiye Gençlik Birliğinden arıyorum” “Engin ALTAY beyden aldık …CHP e genel başkan yardımcısı…” “Şimdi bizim yarın Erzurum’da Tayyip ERDOĞAN ..öğrencileri gençlik buluşmasını yapıyor, bizimde Türkiye çapından her üniversiteden temsilci arkadaşlar… 150 öğrenciyle kulüp başkanı konsey yöneticileri var içerisinde yola çıkıldı fakat Erzurum da iyi yani aramadan taramadan geçtik sonra yine Ankara da yine benzer bir şey oldu. Durum tamamen eziyete dönüştürülmeye çalıştırıyor ve esasta oraya yetiş.. belki de oraya varmadan” “Olay görüntü değişimi yapıyor, şimdi arkadaşlar hızlıca bir şey gönderdiler” “... kısa bir açıklama yaptık”, “Bunu acaba kime göndermemiz uygun olur ODATV açısından” dediği, M.İdil’in “Bana göndermeniz yeterli” dediği şeklinde görüşmelerinin olduğu görülmüştür. Tape No:16077, 26.01.2011 günü saat:12.51’de Ahmet Mümtaz İdil ile Ö.F.E. arasındaki telefon görüşmesinde özetle; Ö.F.E’nun “Az önce Ayfer hanımla da konuştum da o yazıyı yayınlamışsınız ben onu daha çarpıcıcı hale getirdim size de mail attım” “Eee yani İlhan Cihaner in yargılandığı daire değişebilecek Ergenekon’a bakan daireler değişebilecek, eee hedef haline getirilen Yargıtay üyelerinin soruşturmaları ihraçlara gidebilecek” dediği, M.İdil’in “Tamam ben onu şey yapayım panele yerleştireyim öyleyse, yani aynı konu demi yazı” dediği, Ö.F.E.’nun “…aynı konu içeri genişlettim” dediği, Tape No:16078, 26.01.2011 günü saat:12.56’da Ahmet Mümtaz İdil ile İklim Ayfer Kaleli’nin yaptığı telefon görüşmesinde özetle; İ.Kaleli’nin “Ömer beyin yazısı girmiş galiba Ömer bey aradı şimdi teşekkür etti” dediği, M.İdil’in“Değiştirdi Ömer bey yazıyı” “Aynı yazıyı ya biraz daha ek yapmış yani daha çarpıcı ve daha kapsamlı yapmış” dediği, İ.Kaleli’nin “Tamam işte onu söyledi bana aradı şimdi onun için aradı” “Şimdi sana mail atıcam dedi” “…kapsamlı daha açık Cihanere de vurgu yaparak tekrar yazdım dedi” “Ve Cumhuriyete de yollamıyorum sana yolluyorum bir tek dedi ayrıca da dünkü Cumhuriyete de gitti çünkü ben yolladım elimle yani Cumhuriyetteki İlhan diye bir çocuğa yolladım” “…Barışlara ne diyeceksin” dediği, M.İdil’in “…koyun yazıyı koyun dicem işte yani göndericem yazıyı koyun dicem şeyin yerine öbürünün yerine” “Kolay bir şey bende yapabilirim onlara söylemeden...” dediği tespit edilmiştir.
Yukarıda ayrıntılarıyla sunulan bütün bilgi ve belgelerdeki delillere göre şüpheli Ahmet Mümtaz İdil'in; -Ergenekon Silahlı Terör Örgütü üyesi olduğu, şüpheliler Yalçın Küçük ve Soner Yalçın'dan almış olduğu örgütsel talimatlarla örgütün amaç ve stratejileri doğrultusunda faaliyet yürüttüğü, medya imkanlarıyla kara propaganda ve toplumu yanlış bilgilendirme faaliyetlerini icra ettiği, -Adil yargılamayı etkilemeye teşebbüs ettiği anlaşılmakla,
Üzerine atılı eylemlerine uyan; TCK.’nın 314/2, Terörle Mücadele Kanunu'nun 5. maddeleri, TCK.'nın 288/1. maddeleri gereğince cezalandırılması ve hakkında TCK.'nın 53 ve 58/9 maddelerinin uygulanması talep edilmiştir.
12) ŞÜPHELİ MÜYESSER UĞUR:
değiştirŞüpheli 05.03.2011 günü İstanbul Organize Suçlarla Mücadele Şube Müdürlüğünde susma hakkını kullanmış, 06.03.2011 günü ise savcılığımızda ayrıntılı ifade vermiştir. Alınan ifadesinde özetle; ODATV’de ele geçirilen bir bilgisayarda bulunan “Hocadan Notlar” başlıklı belgede yer alan şüpheli Yalçın Küçük tarafından verilen talimatlardaki “MÜYESSER BAKACAK ve “MÜYESSER İLGİLENSİN” ibarelerinin yerine “İLGİLEN” yazılı olduğu belirtildiğinde; Söz konusu belgeden bilgisi olmadığını, bilgisayarına nasıl geldiğini bilmediğini, kimseden talimat almadığını, notlarda ismi bulunan M. Öztüzün’ün Eski Batman Baro Başkanı Mehdi Öztüzün olduğunu, Mehdi Öztüzün’ü 2004-2005 yıllarında Batman Baro Başkanı olduğu dönemde tanıdığını, Mehdi Öztüzün’ün Amerikalıların bölgedeki faaliyetleri ile ilgili açıklamasının olduğunu, kendisinin o açıklamayı Avaztürk isimli internet sitesinde yayınladığını, daha sonra 2010 yılının Temmuz ayında Mehdi Öztüzün’ün İmralı ile görüşmelerinin basına sızması üzerine röportaj yapmak istediğini, Mehdi Öztüzün’ün de açıklama yapmalarının yasak olduğunu, İmralı’ya gidip Öcalan’la görüştüklerini, haklarında soruşturma açılabileceğini, yüz yüze görüşürlerse bazı şeyleri söyleyebileceğini söylediğini, ancak Mehdi Öztüzün ile yüz yüze görüşme imkânı olmadığından görüşemediklerini, Mehdi Öztüzün’ün Öcalan’ın avukatı olduğunu 2005 yılında değil, 2010 yılının Nisan-Mayıs ayında öğrendiğini beyan etmiştir. Kendisinin Ergenekon Silahlı Terör Örgütü üyesi olmadığını, örgütün medya yapılanması içerisinde yer almadığını, hakkında isnat edilen suçlamaları kabul etmediğini beyan etmiştir. Şüpheli Müyesser Uğur her ne kadar ifadesinde Ergenekon Silahlı Terör Örgütü üyesi olmadığını beyan etse de; ODATV’de ve şüphelinin ikametinde ele geçirilen örgüt dokümanları, örgütsel talimatlar ve notlardan, şüphelinin Ergenekon Silahlı Terör örgütü üyesi olduğu, örgüt yöneticilerinden aldığı talimatlar doğrultusunda faaliyetlerde bulunduğu anlaşılmıştır. Bu durumu gösteren delillere bakıldığında; Şüphelinin ikametinde bulunan bilgisayar içerisinden el konulan Samsung marka S17HJ90Q816726 seri numaralı hard disk içerisinde;“Ulusal Medya 2010” isimli örgütsel doküman, “SY.doc”, “Hanefi”, “Yalçın hoca.doc” isimli örgütsel talimatlar ve notlar içeren dokümanlar ele geçirilmiştir. Şüphelinin bilgisayarında bulunan “Ulusal Medya 2010” ve “Hanefi” isimli belgeler aynı isimleriyle, “S.Y.doc” ve “Yalçın hoca.doc” isimli dokümanlar ise, sırasıyla “Soner Bey’den Gelen” ve “Hocadan Notlar” başlıklı belgeler olarak ODATV’de bulunan ST3120827AS_4MS1TF89 seri numaralı hard disk içerisinde de ele geçirilmişlerdir. Söz konusu bu örgütsel dokümanlar iddianamemizin başında ayrıntılı olarak anlatıldığından burada tekrar ele alınmamıştır. Şüpheli Müyesser Uğur ve ODATV’de ele geçirilen Soner Yalçın ve Yalçın Küçük tarafından örgüt üyelerine hitaben yazılan talimatları içeren dokümanlar içerisinde bizzat şüpheli Müyesser Uğur’a hitaben yazılmış talimatlarında bulunduğu tespit edilmiştir. Söz konusu bu talimatların bulunduğu dokümanlara bakıldığında; ODATV’de ve şüphelinin ikametinde bulunan bilgisayarlardan ele geçirilen “Hanefi” isimli word belgesinde; “AVCI İLE DİREKT GÖRÜŞMEYELİM, Nedim’i ve Cumhur’u kullanalım. MÜYESSERİN EMNİYET BAĞLANTILARINDAN YARARLANALIM” şeklinde notların yazılı olduğu görülmüştür. ODATV’deve Müyesser Uğur’da ele geçirilen bilirkişilerce incelemesi yapılan “Hanefi” isimli belgelerin teknik özelliklerine bakıldığında ise; Her iki belgenin de teknik özelliklerinin aynı olduğu, “soner” isimli bilgisayar kullanıcısı tarafından 12.07.2010 tarihinde oluşturulduğu ve aynı tarihte son olarak kaydedildiği tespit edilmiştir. Bununla birlikte Müyesser Uğur’un bilgisayarından ele geçirilen Hanefi Avcı ile birlikte çekilmiş fotoğrafların teknik özelliklerine bakıldığında ise, çekilme tarihlerinin 03.09.2010 olduğu tespit edilmiştir. Bu durumda Soner Yalçın tarafından hazırlanan ve talimatlar içeren bu dokümanın Müyesser Uğur’a iletildiği anlaşılmaktadır. Dokümanın oluşturulduğu 12.07.2010 tarihi ve fotoğrafların çekildiği 03.09.2010 tarihi dikkate alındığında ise, Müyesser Uğur’un aldığı bu talimat sonrası Hanefi Avcı ile irtibata geçtiği anlaşılmaktadır. Ayrıca ODATV’de ele geçirilen ST3120827AS_4MS1TF89 seri numaralı bilgisayar hard diski içerisinde silinmiş bölgede “Kılıçdaroğlu’na destek zorunlu” ibaresi ile başlayan bir belge bulunmuş, belgenin yapılan incelemesinde, Soner Yalçın’ın talimatlarını içeren örgütsel notlar olduğu görülmüştür. Bu talimatlar içerisinde Soner Yalçın’ın Müyesser Uğur’la ilgili verdiği talimatlara bakıldığında; “MÜYESSERİN BAYKAL SEVDASI ODATV YAYIN POLİTİKASI İLE BAĞDAŞMIYOR... HANEFİ İLE İLGİLENMEYE DEVAM ETSİN… AVUKATLARLA İRTİBATINA DİKKAT ETSİN.” şeklinde yazılı olduğu tespit edilmiştir. Bilirkişilerce incelemesi yapılan belgenin teknik özelliklerine bakıldığında; “soner” isimli kullanıcı tarafından 30.10.2010 tarihinde oluşturulduğu ve son olarak kaydedildiği tespit edilmiştir. Bu dokümandan da şüpheli Müyesser Uğur’un 03.09.2010’da Hanefi Avcı ile yaptığı görüşmeden sonra yeni bir talimat aldığı, bu doğrultuda Hanefi Avcı ile irtibatının devam ettirilmesinin istendiği anlaşılmaktadır. Tüm bu dokümanlar birlikte değerlendirildiğinde; şüpheli Müyesser Uğur’un ifadesinde konuyla ilgili Hanefi Avcı’nın “Haliçte Yaşayan Simonlar Dün Devlet Bugün Cemaat” isimli kitabından, kitap yayınlandıktan sonra haberinin olduğu, Hanefi Avcı ile kitap hakkında röportaj yapmak maksatlı görüştüğü şeklindeki beyanlarının gerçeği yansıtmadığı, Hanefi Avcı’nın kitabından, kitap yayınlanmadan çok öncesinde bilgisi olduğu, Hanefi Avcı ile görüşmesinin ise Soner Yalçın’nın talimatları doğrultusunda olduğu açıkça anlaşılmaktadır. Elde edilen diğer örgütsel dokümanlara bakıldığında ise; şüpheli Müyesser Uğur’un Medya içerisindeki faaliyetleriyle ilgili olarak Soner Yalçın’dan aldığı talimatların yanı sıra, örgütün diğer bir yöneticisi olan Yalçın Küçük’den de PKK terör örgütü elebaşı Abdullah Öcalan’la ilgili konularda talimatlar aldığı anlaşılmıştır. Bu durumu gösteren dokümanlara bakıldığında; Şüpheli Müyesser Uğur’un bilgisayarında “Yalçın hoca.doc” ismiyle ele geçirilen doküman, ODATV’de bulunan bir hard disk içerisinde silinmiş bölgede “Hocadan Notlar” başlıklı belge olarak ele geçirilmiştir. ODATV’de ele geçirilen “Hocadan Notlar” başlıklı belgenin içeriğine bakıldığında, Yalçın Küçük’ün talimatlarını içeren örgütsel notlar olduğu anlaşılmıştır. Söz konusu talimatlar içerisinde diğer örgüt üyelerinin yanı sıra Müyesser Uğur’un takip edeceği talimatlarında bulunduğu görülmüştür. Söz konusu talimatlarda; “…Öcalan ile aynı safta görünmemiz sürece zarar veriyor, Öcalana M. Öztüzün üzerinden AKP’ye sıcak mesajlar vermesi iletilsin. (Müyesser bakacak) Turgut Kazan ın Demirtaş ile görüşmesinin deşifre olması ters tepti, her yere sızmışlar daha dikkatli olmalı. Yaver daha dikkatli olmalıydı… Yaverin yargıtaydaki odasında ve K.Karacanın evinde böcek var mı bakılacak (Müyesser ilgilensin” şeklinde ifadelerin yer aldığı tespit edilmiştir. ODATV’de ele geçirilen örgütsel dokümanda talimatların sonuna “(Müyesser bakacak, Müyesser ilgilensin)” şeklinde notların düşüldüğü görülmüş, ancak Müyesser Uğur’dan elde edilen dokümanda ise, aynı talimatların sonuna “Müyesser bakacak” ve “Müyesser ilgilensin” ibarelerinin yerine (ilgilen) ibaresinin not edildiği görülmüştür. Ayrıca belgelerin bilirkişilerce yapılan dijital incelemelerinde bulunan teknik özelliklerine bakıldığında her iki belgenin de “soner” isimli bilgisayar kullanıcısı tarafından 18.06.2010 günü saat:11.23’de oluşturulduğu tespit edilmiştir. Bununla birlikte ODATV’de ele geçirilen belgenin 08.09.2010 tarihinde yine “soner” isimli bilgisayar kullanıcısı tarafından, Müyesser Uğur’dan ele geçirilen belgenin ise 09.09.2010 tarihinde “user” isimli bilgisayar kullanıcısı tarafından son olarak kaydedildiği tespit edilmiştir. Söz konusu belgelerin ele geçirildiği Müyesser Uğur’a ait hard diskin üzerinde bulunan işletim sistemi, ismi ve özelliklerine bakıldığında bilgisayarın işletim sistemine ait kullanıcı isminin “user” olduğu tespit edilmiştir. Şüpheli Müyesser Uğur’dan ele geçirilen bilgisayarın kullanıcı isminin “user” olması dikkate alındığında, örgütsel talimatlar bulunan “Yalçın hoca.doc” isimli dokümanın 08.09.2010 tarihinde Soner Yalçın tarafından son olarak kaydedildiği ve Müyesser Uğur’a iletildiği, Müyesser Uğur’un da bir gün sonra söz konusu belge üzerinde değişiklik yaparak “user” isimli kullanıcı olarak kaydettiği açıkça anlaşılmaktadır. Söz konusu bu talimatlarda terör örgütü elebaşı Abdullah Öcalan’a avukatı M. Öztüzün aracılığıyla şüpheli Müyesser Uğur tarafından sıcak mesaj vermesi istendiği görülmüş, bu konuda şüpheli Müyesser Uğur ifadesinde; 2010 Temmuz ayında İmralı ile görüşmelerinin basına sızması konusuyla ilgili röportaj yapmak için M. Öztüzün’le görüştüğünü beyan etmiştir. Tüm bu veriler birlikte değerlendirildiğinde Müyesser Uğur’un M.Öztüzün’le görüşmesinin beyan ettiği gibi röportaj amaçlı olmadığı, örgütün talimatları doğrultusunda M.Öztüzün’le irtibata geçtiği anlaşılmıştır. Ayrıca yukarıda Toplanan Deliller başlığı altında bahsedilen ODATV’de ele geçirilen “Kılıçdaroğlu’na destek zorunlu” ibaresi ile başlayan, bilirkişilerce yapılan incelemeler sonucunda “soner” isimli kullanıcı tarafından 30.10.2010 tarihinde oluşturulduğu ve son olarak kaydedildiği anlaşılan belgenin içeriğinde geçen Soner Yalçın’ın Müyesser Uğur’la ilgili verdiği talimatlara bakıldığında; “Müyesserin Baykal sevdası ODATV yayın politikası ile bağdaşmıyor Hanefi ile ilgilenmeye devam etsin… AVUKATLARLA İRTİBATINA DİKKAT ETSİN.” şeklindeki talimattan da; Şüpheli Müyesser Uğur’un Temmuz ayında terör örgütü elebaşı Abdullah Öcalan’a avukatı M. Öztüzün’le görüşmesinden yaklaşık (3) ay sonra konuyla ilgili yeni bir talimat aldığı, avukatlarla irtibatına dikkat etmesi konusunda uyarıldığı açıkça anlaşılmaktadır. Ayrıca şüphelinin ikametinden el konulan diğer dokümanlarda soruşturma kapsamında daha önce haklarında işlem yapılan; Mustafa Hüseyin Buzoğlu, Güler Kömürcü, Ahmet Tuncay Özkan, Turhan Çömez isimli şahısların telefon numaralarının bulunduğu tespit edilmiştir. Şüphelinin iletişim tespit tutanaklarına bakıldığında ise; Ergenekon Silahlı Terör Örgütüne yönelik yürütülen soruşturmalardan rahatsız olduğu, ilerde kendisinin de hapse atılacağından bahsettiği görülmüştür. Görüşmelere örnek vermek gerekirse; Tape No: 4072, 28.07.2007 günü saat:13.07’de Müyesser Uğur ile F.S.Y.’in yaptığı telefon görüşmesinde özetle; M.Uğur’un “Ya şaka maka …sen bu işi Baykal’a çıtlat ha. Vallaha bak İKİMİZ İÇİN TEHLİKE VAR.” “Yani bir şey düşünsünler bir şey yapsınlar.” “Yani gittikten sonra gidersin de gitmeden …lazım” “O kadarını yapsınlar artık” dediği, S.Y.’in “Herhalde” dediği, M.Uğur’un “Bu bizlere ikbal mikbal işi değil midir yani.” “BİZE BİR ZIRH DÜŞÜNSÜNLER YANİ” “En azından gürültü kopacak bir noktada olalım” “Yani benim söyliyecek konumum olsa ben söylerim.” “İstersen görüştür ben söyliyeyim yani” dediği, “Tamam hadi öptüm görüşürüz.” dediği, Tape No:4075, 14.08.2007 günü saat:21.46’da Müyesser Uğur ile F.S.Y.’in yaptığı telefon görüşmesinde özetle; S.Y.’in “E.Ç.’ı atmışlar işten.” dediği, M.Uğur’un “…bu çok feci bir haber.” “Bu var ya şey yani bütün felaketlerin başlangıcı.” “Yani E.Ç’ı atmaları çok enteresan, Çölaşan’ı bugün atanlar, yarın bizi hapse atarlar.” dediği, S.Y.’in “Hem de nasıl olmuş biliyor musun? E.Ç. Tuncay’ı cep telefonundan aramış. Tuncay O sırada canlı yayında, cep telefonundan canlı yayında televizyondan duyurmuş insanlara. Anladın?” dediği, Tape No:4077, 22.01.2008 günü saat:12.34’te Müyesser Uğur ile F.S.Y.’in yaptığı telefon görüşmesinde özetle; S.Y.’in “Duydun mu olanları” “Kemal Kerinçsiz, G.K., Veli Küçük” “Sevgi Erenerol 60 kişi gözaltında” dediği, M.Uğur’un “kudurdular resmen yani…” “neyse kendine dikkat et seni de almasınlar oralarda” dediği, Tape No:4081, 26.02.2008 günü saat:14.58’de Müyesser Uğur ile F.S.Y.’in yaptığı telefon görüşmesinde özetle; M.Uğur’un ”Ya herkes seni soruyor abiciğim bana.” dediği, S.Y.’in “Allah Allah niye acaba? Ergenekon Kapsamında …?” dediği, M.Uğur’un “Yok yok. Görünmüyoruz ya…” dediği, S.Y.’in “…Vedat Yenerer’i falan tutukluyorlar.” dediği, M.Uğur’un “napıcaz peki?” dediği, S.Y.’in “Ya bunu bi şeyle konuş bir BAYKAL’la” dediği, M.Uğur’un “Ya konuştuk onlar da yani…” “…Emin Gürses’te tutuklandı mı?” dediği, S.Y.’in “Tutuklandı Emin Gürses’te tutuklandı Vedat Yenerer’de tutuklandı.” dediği, M.Uğur’un “Öbürü” dediği, S.Y.’in “Öbürü kimdi, Ümit Sayın” dediği, M.Uğur’un “Şerefsiz Ödlek ha” dediği, S.Y.’in “Ha şerefsiz ödlek de tutuklandı…” dediği, M.Uğur’un “HEPİMİZE SIRA GELECEK” dediği tespit edilmiştir. Tape No:16155, 14.02.2011 günü saat:11.10’da Müyesser Uğur ile T.H.’nun yaptığı telefon görüşmesinde özetle; T.H.’nun “…ya nerdesin senin sesin solun çıkmıyor hiç şimdi Yücel beyle konuşuyorduk bu ODATV ile ...” dediği, M.Uğur’un “Hep beraber yaşayacağız bazı şeyleri yaşıyoruz” dediği, T.H.’nun “Evet” dediği, M.Uğur’un “Zaten BİZİM CEPHE BU DURUMDA OLDUĞU İÇİN, bunlar bu kadar rahatlar ya” dediği,
Yukarıda ayrıntılarıyla sunulan bütün bilgi ve belgelerdeki delillere göre şüpheli Müyesser Uğur'un; -Ergenekon Silahlı Terör Örgütü üyesi olduğu, şüpheliler Yalçın Küçük ve Soner Yalçın'dan almış olduğu örgütsel talimatlarla örgütün amaç ve stratejileri doğrultusunda faaliyet yürüttüğü, medya imkanlarıyla kara propaganda ve toplumu yanlış bilgilendirme faaliyetlerini icra ettiği anlaşıldığından, Üzerine atılı eylemlerine uyan; TCK.’nın 314/2 maddesi ve Terörle Mücadele Kanununun 5. maddeleri gereğince cezalandırılması ve hakkında TCK.'nın 53 ve 58/9. maddelerinin uygulanması talep edilmiştir.
13) ŞÜPHELİ COŞKUN MUSLUK:
değiştirŞüpheli 06.03.2011 tarihinde İstanbul Organize Suçlarla Mücadele Şube Müdürlüğünde susma hakkını kullanmış, 06.03.2011 günü Savcılığımızda ayrıntılı ifade vermiştir. Alınan bu ifadesinde özetle; Yalçın Küçük’ten istifade etmek istediğini, bu amaçla akademik çalışmaları nedeniyle gittiği Ankara'da Yalçın Küçük ile bağlantı kurduğunu beyan etmiş, hakkındaki diğer iddiaları ise kabul etmediği anlaşılmıştır. Şüpheli Coşkun Musluk isimli şahsın ikametinden el konulan 080512BB6F00WDDS2BDG seri numaralı hard disk içerisinde; “JosH” rumuzunu kullandığı anlaşılan Coşkun Musluk ile “Hüseyin” rumuzlu şahıs arasında gerçekleşmiş, 20 sayfadan ibaret anlık mesajlaşma kaydı olduğu görülmüş, bu mesaj kaydına bakıldığında; “JosH:"artık kürt sorununa çözüm kürtlere bırakılamayacak kadar mühim bir meseledir, bunu da ancak biz çözeriz" hüseyin:vallahi yine haklısın coşkun JosH:kürtler başkalaştılar JosH:artık göremiyorlar, bir cephenin gerisinden bakıyorlar JosH:ne yaparlarsa yapsınlar, tıpkı bizim statükocular gibi, değişime direniyorlar JOSH: PKK BİR KURUMDUR, SİLAHLI MÜCADELE EDEN KANAT BİR KURUMDUR,böyle bakıyorum, BU KURUMLAR İŞLEVLERİNİ YİTİRSELER DE, HALA AYAKTA DURMAK ZORUNDALAR, yani öyle hissediyorlar, kürt siyasetinde değişime ayak diretiyorlar, çünkü kadroları var ve artık kuruldukları zamanki şartlara koşullandırıldıkları için bugünkü konjonktüre göre düşünemiyorlar, kürtler ne düşünüyor biliyor musun, abd, ab ve türkiye'den örülü bir uluslararası komplo var!” şeklinde ifadelerin yer aldığı görülmüştür. Yukarıdaki mail kaydından şüpheli Coşkun Musluk’un bölücü terör örgütü PKK’yı silahlı mücadele eden bir kurum olarak gördüğü ve bunu yazışma yaptığı kişiye de aktardığı görülmüştür. Şüphelinin ifadesinde Yalçın Küçük ile çok sık görüştüğünü, Yalçın Küçük’ün kendisinin hocası olduğunu ifade ettiği görülmektedir. Örgüt yöneticisi Yalçın Küçük’ün bölücü terör örgütü elebaşı Abdullah Öcalan’la ve PKK terör örgütü ile irtibatı, örgüte destek amaçlı yürüttüğü faaliyetler gerek 2009/565 sayılı iddianamede gerekse bu iddianamemizde delilleriyle birlikte ortaya konulmuştur. ODATV’den ele geçirilen “Hocadan Notlar.doc” isimli belgede, Yalçın Küçük’ün ODATV çalışanlarına PKK terör örgütü lehine haber yapmaları konusunda talimatlar verdiği tespit edilmiştir. Tüm bu verilerden hareketle Yalçın Küçük tarafından verilen örgütsel talimatlar doğrultusunda Şüpheli Coşkun Musluk’un da PKK terör örgütüne destek amaçlı faaliyetler yürüttüğü, örgütün kurumsal bir yapı olduğunu belirterek örgüt propagandası yaptığı tespit edilmiştir. Bu doğrultuda soruşturma dosyasında yer alan haber tespit tutanağı ve eklerine bakıldığında; ODATV isimli internet sitesinde yayınlanan, şüphelinin Emre Özsuda müstear ismiyle kaleme aldığı yazılarına bakıldığında; “Kandil İmralı Hattında Neler Oluyor“ “Aysel Tuğluk Neden İmralı'ya Gidemedi” “Hatip Dicle MilleTvekili Mi Olacak” başlıklı ve benzer yayınlar yapıldığı tespit edilmiştir. Bu haberlerin içeriklerine bakıldığında Abdullah Öcalan’ın söylemlerinin ön planda tutulduğu ve yazıların içeriğinde sık sık PKK Terör Örgütünün yayın organı olduğu bilinen Fırat Haber Ajansından (fıratnews.com) alıntılar yaptığı tespit edilmiştir. ODATV’de yapılan arama sonucu elde edilen dijital veriler arasında yer alan “toplantı.doc” isimli belgede Yalçın Küçük tarafından ODATV yazarlarına, deşifre olmamaları için müstear isimle yazmaları yönünde talimat verildiği, hatta bazı çalışanların müstear isimlerini bizzat Yalçın Küçük’ün kendisinin belirlediği anlaşılmıştır. Şüpheli Coşkun Musluk’un da Yalçın Küçük’ün bu talimatına uygun hareket ettiği ve ODATV’dekiyazılarını müstear ismiyle yayınladığı, hatta Barış Terkoğlu’na gönderdiği anlaşılan 31.10.2008 tarihli bir mailde Yalçın Küçük’ün kendisinden müstear ismiyle yazmasını istediğini ifade ettiği görülmüştür. ODATV’deyapılan aramada sonucu bulunan “347F29B4-00000475.eml” isimli mail dosyasının yapılan incelemesinde; 31.10.2008 tarihinde Coşkun Musluk (coskun.musluk@gmail.com) tarafından ODATV Haber Müdürü Barış Terkoğlu (baristerk @yahoo.com)’na gönderilen bir mail olduğu ve içeriğinde; “Merhaba Barış, Ben, Ankara'dan Coşkun. YALÇIN HOCA, ODATV IÇIN ANKARA'DAN DA KATKI BEKLEDIĞINIZI SÖYLEMIŞTI. Ekli dosyada yayınlayabileceğinizi düşündüğüm bir yazı var. Yalnız, müstear isimle kaleme aldım; ismim de tam Soner Yalçınlık... Belki söylemişlerdir: ODTÜ Uluslararası İlişkiler Bölümü'nde asistan olduğum için asıl ismimle yazmak istemiyorum, HOCA DA BÖYLE TAVSİYE ETTİ. Gözden geçirir ve gerekli gördüğün düzeltmeleri yaparsan sevinirim. Umarım yayınlarsınız... Sevgiler, Coşkun Not: Yarın sabah 7 buçukta İstanbul'da olacağım ve Pazar günü panele ben de geleceğim. Umarım görüşebiliriz.” yazdığı, mailin ekinde “MHP.doc” isimli bir belgenin yollandığı, bu belge açılıp bakıldığında 31.10.2008 tarihli ve Emre ÖZSUDA ismiyle kaleme alınan “Zihinlerde Yükselen Soru: MHP, AKP’nin stepnesi olmaktan sıkılmadı mı?” başlıklı bir yazının olduğu görülmüştür. ODATV isimli internet sitesinin arşiv kayıtlarında yapılan araştırmada 02.11.2008 tarihinde Emre Özsuda ismiyle “MHP AKP’nin Stepnesi mi?” başlıklı bir yazının yayınlandığı, içeriğinde “AK Parti ve PKK yakınlaşması söylemlerinin geçtiği görülmüştür. Tape No:16106, 29.01.2011 günü saat:16.14’de Coşkun Musluk’un, Barış Terkoğlu ile yaptığı telefon görüşmesinde özetle; C.Musluk’un “şey diyecektim sana ya bu sen yazıyı koymuşsun ya hani dedim” “Onun bütününü niye koymadın ya keşke yazının hepsini koysaydın” dediği, B.Terkoğlu’nun “Öylemi koysaydım diyorsun ben hani o bölümü haber yap diye gönderdiğin için baktım” “SEN A.T. DA GÖRDÜN HERHALDE YAZIYI” dediği, C.Musluk’un “He gördüm gördüm hı hı teşekkür ederim” dediği, Tape No:16107, 31.01.2011 günü saat:15.43’de Coşkun Musluk ile Emek…? arasındaki telefon görüşmesinde özetle; C.Musluk’un “He ya ben senden bir tane kitap istesem hazır sen oradayken alabilirmisin ya.deymişsin galiba” “Bu yeni bir tane Cengiz Kapmaz ın bir kitabı çıktı” “Öcalanınimralı günleri diye” dediği, Emek’in “Tamam, tamam oldu buradan alırım o zaman ben tamam abi” dediği, C.Musluk’un “Onu al birde birde Talat Şalkın bir kitabı vardı abi Cumhuriyet kitaplarından” “Abdullah Öcalana soruldu yada Öcalan a İmralı da soruldu gibi bir adı var” “İkisini getire bilirmisin bana” dediği, Tape No:16109, 24.02.2011 günü saat:17.06’da Coşkun Musluk ile Ulaş…? arasında yapılan telefon görüşmesinde özetle; C.Musluk’un “Bir baktım Akşam ful şey ilk sayfası böyle sırf Zekeriya ÖZ’e ayrılmış” “baktım Soner Yalçın falan yazıyor, bir baktım altta da şey var hoca HOCANIN AÇIKLAMALARI” dediği, Ulaş’ın “Programı izledin mi sen” “Güzeldi bir de yani tek başına yaptı ama” dediği, C.Musluk’un “bana da söylemişti zaten öyle bir açılımda bulunacağını” dediği, Ulaş’ın “Hiç konuşabildiniz mi onunla” dediği, C.Musluk’un “Yok yani bu bu şey üzerine konuşmadık” dediği, Ulaş’ın “Hı bu hafta sonu gidersin yine herhalde” dediği, C.Musluk’un “Şimdi şeye gidecekmiş İstanbul’a gidecekmiş” dediği, Tape No:16110, 24.02.2011 günü saat:17.26’da Coşkun Musluk ile Ulaş…? arasında yapılan telefon görüşmesinde özetle; C.Musluk’un“okudum şimdi de” “güzel programdakinin devamı olmuş” “görüşü değişmez pek HOCANIN biliyorsun böyle konularda görüş değiştirmiyor fazla” dediği, Ulaş’ın “Türk muhabbeti bu yeni yok hiçbir yerde” “Televizyonda işte geçen haftayla beraber başlayan bir şey bu” dediği, C.Musluk’un“Hayır ilk orada söylemedi daha öncede söyledi” dediği, Ulaş’ın “ana formülasyonda o var aslında yani mısır musul.olur ki ondan sonra işte şey yapılır der diyor” dediği, C.Musluk’un “Diğerini okudun mu diğer ince sorular kısmını” “Savcıdan ince sorular diye manşet” dediği tespit edilmiştir. Tape No:10945, 21.01.2009 günü saat:16.24’de S.K. ile Coşkun Musluk arasında yapılan telefon görüşmesinde özetle; C.Musluk’un “Ben Ortadoğu Teknik Üniversitesinden arıyorum da” “YALÇIN KÜÇÜK’ÜN ÖĞRENCISIYIM” “KENDISININ TUTUKLANMASINA KARŞI BIR IMZA KAMPANYASI BAŞLATACAKTIK TA” “Sizin de destek verip veremeyeceğinizi öğrenmek için aramıştım” dediği, S.K.’nun “Şimdi o şekilde bir hani dışarıya yayınlanmış bir bildiriye imzalamama gerek yok o benim sınıf arkadaşım zaten…” dediği, C.Musluk’un “Tabi sizin için öyle ama BİZİM İÇİN ÇOK BÜYÜK BİR… KAZANIM OLACAKTI SİZİN İSMİNİZ” dediği tespit edilmiştir. Tape No:15921, 10.09.2008 günü saat:17.27’de Yalçın Küçük ile Coşkun Musluk arasında yapılan telefon görüşmesinde özetle; Y.Küçük’ün “…bak şimdi İstanbul’da Kaan’a not yazıyorum” “Okan’a” “O DA YAZIYA BAŞLIYOR, O EDEBİYATA BAŞLIYOR SİZ DE BAŞLAYIN ODATV VAR, BAŞKA YERLER VAR, YAZI ÖĞRENECEKSİNİZ” dediği bir müddet bu konuda konuştuktan sonra C.Musluk’un “Ulaş’la yanlız hafta sonu geliriz demi” dediği, Y.Küçük’ün “Ulaş’ı da çağıracağım çok sevimli bir çocuk Bilkent Hukuk 2’ye geçti ama çok güvendi kendisine, orada Aydınlanma Derneğinde çalışıyorlar aydınlanmacılar” ODATV yazarları A.D.H. ve B.Z.’i kastederek “…bakın gittikçe güzelleşiyor DENİZ’in yazıları beğeniliyor, BARIŞ’ın yazıları çok ilgi çekiyor” dediği, C.Musluk’un “Evet Barış’ın ki çok güzeldi üslup olarak” dediği tespit edilmiştir. Bu görüşmeden açıkça anlaşılmaktadır ki, Coşkun Musluk’un ODATV’deyazmaya başlaması Yalçın Küçük’ün yönlendirmesiyle sağlanmıştır. Tape No:15934, 16.12.2008 günü saat:11.54’de Yalçın Küçük ile Coşkun Musluk arasında yapılan telefon görüşmesinde özetle; Y.Küçük’ün “BARIŞ ın yazıları var ODATV de” “Benim de var bugünde olacak bir tane” “ararsınız beni” “Konuşuruz ederiz gayet iyi olacak” dediği, C.Musluk’un “tamam oldu hocam” dediği tespit edilmiştir. Tape No:15896, 01.12.2008 günü saat:14.09’da Yalçın Küçük ile Coşkun Musluk arasında yapılan telefon görüşmesinde özetle; Y.Küçük’ün “Onları bir karşılaşınca bi konuşalım daha iyi olur” “O yazdıklarını” “Öbürlerini kaydederiz” dediği ve görüşmenin devamında kitaplarının yayından kaldırılması ile ilgili olarak bir süre konuştuktan sonra Y.Küçük’ün “bizim işimiz çok büyük bir iş yani BEN SÜREKLİ KÜRTLER ÜZERİNE TEZLERİ YAPACAM ŞİMDİ ONUN ORTAMI ÇIKTI” “Ondan sonra olur konuşuruz bende onun için söyledim bunu duyurmayın bakın ben benden terbiye öğrenin, ben şimdi arkadaşla konuşmadan onları kırmayacam ama gerçeği de ihtisas edecek bir açıklama bir açıklama hem ODATV de, hem başka yerde olur hem orda olur tamam” “benim için Fatihler olabilir ama benim ölçülerim çok büyük” “Yani kitaplar büyük olan bütçeleri var mı paraları var mı yapabilirler mi onu konuşuruz” dediği tespit edilmiştir. ODATV’den ele geçirilen dijital veriler arasında bulunan ve konusu “Yalçın Hoca” olan ve 11.05.2010 tarihinde Barış Terkoğlu tarafından Barış Pehlivan’a gönderildiği anlaşılan bir mailin bulunduğu, yazının ekinde Coşkun Musluk tarafından gönderildiği anlaşılan “Yalçın Küçük-Deniz Baykal.doc” isimli bir belgenin bulunduğu, mailin içeriğinde “Yalçın Küçük Hocanın ses kaydı. Barış Terkoğlu adına yolluyorum” yazdığı görülmüştür. Tape No:15850, 22.01.2011 günü saat:13.51’de ODATV haber müdürü Barış Terkoğlu ile Coşkun Musluk arasında yapılan telefon görüşmesinde özetle; C.Musluk’un “İşte K.K. üzerine ne emirler yağdırıyor falan diye bir kampanya yapıyorlar” “Şöyle bir şey yapılabilir mi mesela bunun çeperi biraz daha genişletilebilir mi ama tabi CHP açısından değil” “mesela BENZER BİR SİYASİ DAVA ŞEYDE GÖSTERİLİYOR KCK VAR” “Hatip DİCLE’nin benim bilebildiğim kadarıyla çok fazla bir suçu yok” “Buna yönelik bir çağrı yapılamaz mı mesela” “Günay ASLAN var adam yıllardır yurt dışında” “5 yıl mahkumiyeti var” dediği, B.Terkoğlu’nun “Ama bu mahkumiyetleri yazabilirsin tabi sadece biz şey diyorum hani CHP ye milleTvekili olsun bunlar diye öneremeyiz” dediği, C.Musluk’un “CHP ye değil ama böyle şeyler de var” “KÜRTLER DE ALSIN BUNLARI YAPSIN YANİ” dediği, B.Terkoğlu’nun “anladım demek istediğini, yani hani onlara da böyle bir şey önerebilir miyiz bilmiyorum” dediği, C.Musluk’un “Bir S.T. için böyle bir şey söyleniyordu yapıldı” “İçerden çıktı geldi” dediği, B.Terkoğlu’nun “Ya ben olsam yani ben mesela sizin yerinizde olsam sizi o konuda tembel biliyorum ben yapamadım şu KCK davasının ayrıntılarını girmek lazım yani” “kimse okumadığı için o iddianameyi ne bu taraf ilgi gösteriyor, ne o taraf” “SEN KÜRT MESELESİ ÜSTÜNE BİR ŞEYLER YAZ BİZE YİNE” “mesela şeye bakabiliriz H.D. ne ile suçlanıyor yani iddianamede” “Onun sonuna da birileri acaba milleTvekili olmasın politikadan uzak dursun diye mi cezalandırıyor diye sorabilirsin mesela” dediği tespit edilmiştir. Yapılan telefon görüşmesiyle ilgili yapılan araştırmada 24.01.2011 tarihinde ODATV’de “HATİP DİCLE MİLLETVEKİLİ Mİ OLACAK” başlığıyla Emre ÖZSUDA adıyla yazı kaleme alındığı anlaşılmıştır. Söz konusu yazı içeriğine bakıldığında; Aysel Tuğluk’un, Abdullah Öcalan ile yaptığı görüşmeden bahsedilirken Abdullah Öcalan’ın “Kendisini çarmıha gerilmiş biri” tanımladığından, yine Abdullah Öcalan’ın Tuğluk’u ve diğer Kürt siyasetçilerini, “En az bilgi sahibi olan biriyim. Buna rağmen bütün bu gelişmeleri görebiliyorum. Siz neden göremiyorsunuz?” diyerek eleştirdiğinden bahsedildiği ve Abdullah Öcalan’ın açıklamalarına genişçe yer verildiği, bu açıklamaların arasında Ergenekon ve KCK davalarını eleştiren ifadelerinin ön plana çıkarıldığı, devamında KCK sanıklarının milleTvekilliği yapılmasıyla ilgili çalışmaların olduğundan bahsedildiği, gerek Silivri’de gerekse Diyarbakır’da hangi yargılama olursa olsun, hukuksuzluk ve zülüm yüklü uzun tutukluluk sürelerinin aşılabilmesi yönünde çabaların büyük önem taşıdığından bahsedildiği, ayrıca Günay Aslan’ın mahkumiyeti nedeniyle sürgünde olduğunun yazdığı görülmüştür. Tape No:15851, 22.01.2011 günü saat:17.15’de Barış Terkoğlu ile Coşkun Musluk’un yaptığı telefon görüşmesinde özetle; C.Musluk’un “Bahsettiğim şey vardı ya” “Zaten tartışılıyormuş Diyarbakır’da şu anda” dediği, B.Terkoğlu’nun “EE O ZAMAN ONU HABER YAPALIM ABİ TAMAM ONA BİR ŞEY DEMEM BEN” dediği, C.Musluk’un “Yani o şekilde yazsam olur değil mi” dediği, B.Terkoğlu’nun “Olur olur o şekilde yaz Diyarbakır’da bu konu bu şekilde konuşuluyor diye” dediği, C.Musluk’un “Kaynağımın adını yazmayacağım ama şeyi arayabilirim istersen” “Kışan’ı arayabilirim” dediği, B.Terkoğlu’nun “Ara sor abi süper olur” dediği tespit edilmiştir. Yapılan telefon görüşmesiyle ilgili yapılan araştırmada 27.01.2011 tarihinde ODATV’de“KCK SANIKLARI MİLLETVEKİLİ OLACAK MI” başlığıyla ve yazarının ODATV olarak belirtilen haber yapıldığı, haber içeriğine bakıldığında ODATV olarak gündemi belirleyen haberler yapılmaya devam edildiğinin yazıldığı, Emre ÖZSUDA’nın “HATİP DİCLE MİLLETVEKİLİ Mİ OLACAK” haberiyle ilgili olarak BDP Eş Başkanı Selahattin DEMİRTAŞ ile görüştüğü ve Selahattin DEMİRTAŞ’ın “Biz KCK davasından tutuklu arkadaşlarımızın veya herhangi bir siyasi davadan tutuklu arkadaşlarımızın BDP’den milleTvekili aday adaylığı başvurusundan onur duyarız. Bu bize onur verir. Herkese açıktır, partimizde ilkelerimizi kabul eden bu doğrultuda mücadele etmek isteyen herkese kapımız açıktır. Elbette KCK davasından tutuklu olan arkadaşlarımız dahildir.” şeklinde beyanlarına yer verildiği tespit edilmiştir. Tape No:15824, 29.01.2011 günü saat:16.14’de Coşkun Musluk ile Barış Terkoğlu arasında yapılan telefon görüşmesinde özetle; C.Musluk’un “şey diyecektim sana ya bu sen yazıyı koymuşsun ya hani dedim” “Günay Aslan’ın yazısını” “Onun bütününü niye koymadın ya keşke yazının hepsini koysaydın” dediği, B.Terkoğlu’nun “Öylemi koysaydım diyorsun ben hani o bölümü haber yap diye gönderdiğin için baktım” “SEN A.T. DA GÖRDÜN HERHALDE YAZIYI” dediği, C.Musluk’un “He gördüm gördüm hı hı teşekkür ederim” dediği tespit edilmiştir. Yapılan telefon görüşmesiyle ilgili yapılan araştırmada ODATV’de28.01.2011 tarihinde “Aysel Tuğluk Neden İmralı’ya Gidemedi” başlığıyla Emre Özsuda adıyla haber yayınlandığı, haber içeriğine bakıldığında Aysel Tuğluk’un hava muhalefeti nedeniyle İmralı’ya gidemediği ve Abdullah Öcalan ile görüşemediği, bu konuyla ilgili olarak Fırat Haber Ajansının yorumuna da yer verildiği, haberin devamında Abdullah Öcalan’ın AK Parti hükümeti ile ilgili olan açıklamalarından bahsedildiği, bu açıklamalarının arasında Abdullah Öcalan’ın Silivri tutukluluklarını, KCK tutuklulukları ile birlikte, “çürütme politikası” olarak tanımladığı ve “Kürt sorununda benimle çözüm için görüşenler Silivri’de, çözüm istemeyenler dışarıda; AKP, çözüm istemeyenlerle uzlaştı ve Kürtleri tasfiye etmek istiyor” şeklinde Abdullah Öcalan’ın açıklamalarının öne çıkarıldığı görülmüştür. Yukarıda ayrıntılarıyla sunulan bütün bilgi ve belgelerdeki delillere göre şüpheli Coşkun Musluk'un; -Ergenekon Silahlı Terör Örgütü üyesi olduğu, şüpheliler Yalçın Küçük ve Soner Yalçın'dan almış olduğu örgütsel talimatlarla örgütün amaç ve stratejileri doğrultusunda faaliyet yürüttüğü, medya imkanlarıyla kara propaganda ve toplumu yanlış bilgilendirme faaliyetlerini icra ettiği, -Adil yargılamayı etkilemeye teşebbüs ettiği anlaşılmakla,
Üzerine atılı eylemlerine uyan; TCK.’nın 314/2, Terörle Mücadele Kanunu'nun 5. maddeleri, TCK.'nın 288/1. maddeleri gereğince cezalandırılması ve hakkında TCK.'nın 53 ve 58/9. maddelerinin uygulanması talep edilmiştir.
14) ŞÜPHELİ MUHAMMET SAİT ÇAKIR:
değiştirŞüpheli 06.03.2011 günü İstanbul Organize Suçlarla Mücadele Şube Müdürlüğünde susma hakkını kullanmış, 06.03.2011 günü ise Savcılığımızda ayrıntılı ifade vermiştir. Alınan bu ifadesinde özetle; Ergenekon Silahlı Terör Örgütünün medya yapılanmasında yer almadığını, suçlamaları kabul etmediğini beyan etmiştir. ODATV’den ele geçirilen ve "ST3120827AS_4MS1TF89" şeklinde adlandırılan hard diskte bulunan “toplantı.doc” isimli, içerisinde Yalçın Küçük tarafından verilen talimatların bulunduğu word dosyasında, diğer talimatlarla birlikte; “Hocanın talimatıyla arkadaşların ve toplantıların deşifre olmaması için Deniz Hakyemez - Deniz Hakan, SAİT ÇAKIR DA - SADİ ÇAKIRHAN İSİMLERİNİ KULLANACAK. Telefon konusunda dikkatli olunacak, bilinen maillerden zorunlu olunmadıkça haberleşilmeyecek. … ODATV’de yazıların yayınlanmasında bir aksaklık olmamalı. Yalçın hoca özellikle üzerinde duruyor. Tartışılan konulardan uygun görülenler haberleştirilecek, Herkes görüştüklerine dikkat etsin. …..dikkat çeken temas kurulmasın. Polisin ciddi takibi var. … Hocanın kitap çalışmalarına yardım edilecek, kitapların son düzenlemesinden SAİT sorumlu olacak, Kitaplarının tanıtım yazıları ODATV ve gerçek gündem de yayınlanacak,” şeklinde talimatların yazılı olduğu görülmüştür. Yalçın Küçük telefon görüşmelerine ve ODATV’den el konulan dijital veriler bakıldığında söz konusu notları destekler mahiyette verilerin olduğu görülmüştür. Bu verilere bakıldığında; Tape No: 16177, 24.02.2011 günü saat: 12.36’da Yalçın Küçük ile L.E. arasında yapılan telefon görüşmesinde özetle; Y. Küçük’ün “zaten polis benim internette telefonda bir bulunca bulamayınca kurye kullandı..” “…Neyse kuryeyi de Nagihan hanım açıklamış Deniz” dediği, L. E.’ın “Kimmiş kurye hocam” dediği, Y.Küçük’ün “Deniz ve SADİ” dediği, L.E.’ın “Sadi dediğiniz Sait mi oluyor” dediği, Y. Küçük’ün “Sait, Sait, Sait biz onları ben herkese daha uygun yazı dilleri, HAKYEMEZ bir yazı yazar için uygun bir soyad değil o da HAKAN’a çevirdik Deniz HAKAN onlar üzerinde de duruyorlarmış, SAİT ÇAKIR, ÇAKIR ADI SADİ YAPTIK BİRAZ SABATEYİST OLSUN” dediği tespit edilmiştir. Ayrıca, ODATV’den ele geçirilen bilgisayarda yer alan; 27 Mayıs 2010 günü Barış Terkoğlu’nun Yalçın Küçük’e göndermiş olduğu ve Soner Yalçın’a bilgi verdiği mail kaydında; “Selamlar Yalçın Hocam; …. Sevgili Hocam, Soner Bey ve Barış PEHLİVAN ile sizin ODATV’de yazan arkadaşlara müstear isim önerinizi konuştuk. Bu konuyu müstear isim önerdiğiniz arkadaşlarla da konuştuk.… Sizin için bir sakıncası yoksa arkadaşlarımızın müstear isimle çalışma yapmaları konusunda ODATV’yi muaf tutabilir miyiz?” şeklinde bir mesaj olduğu görülmüştür. Yine notlarda bahsedilen Yalçın Küçük’ün kitap çalışmalarına yardım edilmesi ile ilgili Sait Çakır’ın Yalçın Küçük ile yaptığı telefon görüşmelerine bakıldığında; Tape No:16118, 25.01.2011 günü saat: 16:23’te Sait Çakır ile Yalçın Küçük arasında yapılan telefon görüşmesinde özetle; Y.Küçük’ün “şimdi bana bu Küfür Romanlarının çıktısını verdiler” “çıktı alınanlara daha önce baktın mı sen şimdi lütfen benim gönderdiklerimin hepsi sende var değil mi” dediği, S.Çakır’ın “Var tabi hocam bana da yolladınız” dediği, Y.Küçük’ün “bende bunun üzerinde de çalışırım formatlarla da çok çok önemli bi kitap bu” dediği tespit edilmiştir. Tape No:16121, 06.02.2011 günü saat: 15:39’da Sait Çakır ile Yalçın Küçük/Ufuk…? İsimli şahıslar arasında yapılan telefon görüşmesinde özetle; Y.Küçük’ün “Bizim bu Mızrak yayın evinde hiç herkese söz söylenmiyor Ömer'e ne güzel dedim öbürü de güzel diyor yani herkes havalarda uçuyorlar” “…mesajlar bıraktım ondan sonra Doğan a götürür birde bugün haber kullanacak olurlarsa bu mahkeme iyi oldu” “…İlgi çekebilir birisi yazabilir oldu ne oldu bu hocanıza herkes hucum ediyor” dediği, S.Çakır’ın “evet hocam” dediği, Y.Küçük’ün “şimdi ben size telefonu Ufuk hanıma veriyorum sen sesini bu örgüt bağlantısı Z. Ö. duysun yani bir başkası çıkıp ben ben Ufuk hanım diyebilir sesinden tanışırsınız sonra da en kısa zamanda bağlantı kurarsınız o size telefonunu verir ben de senin telefonunu veririm oldu” dediği, S.Çakır’ın “peki hocam” dediği, (Bu aşamada görüşme Ufuk isimli şahıs ile Sait Çakır arasında devam ediyor), S.Çakır’ın “Ya şuan tek bir çevirmen var D. H. var” “…O çeviriyor fakat güvenebileceğimiz aslında çevirmenlere ihtiyaçlarımız var çünkü bu dönemde zannediyorum birçok çeviri gelecek elimize ajansa gideceğimiz için seni alacağımız için” dediği, Ufuk’un “Tamam” dediği, (Bu aşamada görüşme Yalçın Küçük ile Sait Çakır arasında devam ediyor) Y.Küçük’ün “Bu dezentellektüelizasyonun Ömer usta bir bakmış hocam biraz daha bunu heyecanlandır gibi laflar ediyor bana göre heyecanı yeter ama bir daha baksın yani onun için bir iki satır da sen onları tanıt gibi bir laf ediyor ama tam kararlı değil oldu mu” dediği, S.Çakır’ın “peki hocam” “…Yarın gidiyoruz değil mi Onka ajansa” dediği, Y.Küçük’ün “Evet evet yarın onu Mustafa ile konuşursunuz çok fazla gidilecek ama zararı yok gerekirse bir kısmınız başka yerde oturursunuz bir tanışmadır öyle olsun ben kitaplarda götüreceğim o dosyayı da götüreceğim” dediği, S.Çakır’ın “Peki” dediği, Y.Küçük’ün “Gidiyorsunuz oraya ben Deniz e de söyledim” “Çok fazla doktoru ihmal etmesin sende yardım edin ama ihmal etmeyin” dediği, Tape No:16115, 21.01.2011 günü saat: 16:30’da Sait Çakır ile Yalçın Küçük arasında yapılan telefon görüşmesinde özetle; Y.Küçük’ün “Memnun oldunuz mu dünkü sohbetlerden?” dediği, S.Çakır’ın “Çok güzeldi hocam çok keyifliydi” dediği, Y.Küçük’ün “Çok güzel, şimdi bende Silivri'den geldim, burda Ömerle Temren sohbet ediyorlarmış Küfür Romanlarını ne zaman veriyorsunuz” dediği, S.Çakır’ın “Okan bi kaç gün içerisinde vereceğini söylemişti bu gün veya yarın verir bize bizde hemen başlarız” dediği, Y.Küçük’ün “Yani ondan sonra birde ben bi çıkıyım şeyi göreyim yani bütününü” “Bu durumda girişte bitmiş değil o zaman öylemi” dediği, S.Çakır’ın “Yok onları bitirdiğini söyledi Okan bana” dediği, Y.Küçük’ün “Hayır efendim benim önerilerim var yani Denizle senin yaptığın girişti o , siz makale yazıyorsunuz giriş başka şeydir” “Giriş giriş makale değildir girişte şunu söyleyecek bir iki canlandıracak girişi okuyan adam kitabı okumaya meyil edecek” dediği, Yine şahsın Yalçın Küçük ile irtibatını ve Yalçın Küçük’ün talimatıyla hareket ettiğini gösteren telefon görüşmelerine bakıldığında; Tape No:16034, 26.01.2011 günü saat: 12.43’de Yalçın Küçük ile Sait Çakır arasında yapılan telefon görüşmesinde özetle; bir süre Ergenekon sanıklarının milletvekili yapılması hususunda konuştuktan sonra, Y.Küçük’ün “Soner beni arasın” dediği, S.Çakır’ın “peki hocam” dediği, Y.Küçük’ün “Ondan sonra yahut bize dayalı olarak da bu nerden çıktığına dair de bir haber yapsınlar” “ … Yani biz biz biz sadece bu meseleyi asla bu meseleyi asla Tuncay Özkan ve Balbay meselesi olarak koymadık” dediği, S.Çakır’ın “Hı hı evet” dediği, Y.Küçük’ün “BİZ BUNU BU ERGENEKONU ORTADAN KALDIRMAK BİZ PAŞALARI İSTEDİK” dediği, S. Çakır’ın “Evet” dediği, Y.Küçük’ün “ama bu olmaz ben ODATV’yi koruyorum teskin ediyorum ama bu görüş Ayhan da iyi bir çocuktur ne yaptı da” “…Yaptı da ben okudum zaten karışık bir yazı” dediği tespit edilmiştir. Tape No:15979, 04.02.2011 günü saat:11.30’da Yalçın Küçük ile L.E. arasında yapılan telefon görüşmesinde özetle; Y.Küçük’ün “Ne yaptın öbür işi hallettin mi bi çocuklarla” dediği, L.E’ın “HA SAİT LE ŞEY YAPTIK EE KONUŞTUK” “…GÖNDERDİM SAİT E” “…Ondan sonra Sait göndermiş herhalde ODATV’ye, mesaj atmış bana çünkü” dediği, Y,Küçük’ün “Ne diyo” dediği, L.E’ın “Ee basacaklar diyo ama bilemiyorum tabi” dediği, Y,Küçük’ün “Ya basarlar canım o gayet enteresan bişey, ee düzeltmiş mi Sait biraz?” dediği, bir süre daha güncel politik siyasi konular hakkında konuşmaya devam ettikleri tespit edilmiştir. Tape No: 16048, 14.02.2011 günü saat:10:36’da Yalçın Küçük ile Sait Çakır isimli şahıslar arasında yapılan telefon görüşmesinde özetle; S.Çakır’ın “Şey ODATV hakkında haberleri duymuşsunuzdur belki” dediği, Y.Küçük’ün “Evet evet evet” dediği, bir süre daha ODATV’deyapılan aramalar ile ilgili konuştuktan sonra, Y.Küçük’ün “... TAMAM BENİM NOTUMU ALDINIZ” dediği, S. Çakır’ın “ALDIM HOCAM şimdi ben Mustafa abiyle görüştüm ben hemen zaten” “…O şey yaparız dedi buluruz dedi HEMEN BİR TELEFON” dediği, Y.Küçük’ün “YANİ Bİ TANE EMANETTE OLABİLİR veya hattı kullanılabilen 50-60 LİRALIK BİR ŞEYDE OLABİLİR PİYASADAN SOKAKTAN DA TOPLAYABİLİRSİNİZ” “…O gün oraya gideriz” dediği, daha sonra yine ODATV ye yapılan soruşturma hakkında konuşmaya devam ettikleri tespit edilmiştir. Yine iletişim tespit tutanaklarına bakıldığında Sait Çakır’ın, şüpheli Barış Terkoğlu ve diğer bazı şahıslarla birlikte düzenli olarak toplantılar düzenledikleri anlaşılmıştır. Konuyla ilgili telefon görüşmesine bakıldığında; Tape No:16113, 20.01.2011 günü saat: 22.51’de Sait Çakır ile M. Y. arasında yapılan telefon görüşmesinde özetle; S.Çakır’ın “Merdan abi ben Sait e Doğan abinin dükkanında karşılaşıyorduk hatırladınız mı” dediği, M.Yanardağ’ın “Rica ederim dinliyorum seni” dediği, S.Çakır’ın “E şey e, BİZ E 2 HAFTADA BİR CUMA GÜNLERİ GÜNDEM ÜZERİNE TOPLANTILAR YAPIYORUZ, e Doğan abi de geliyor ” “İsmi SKDD” “telefonunuza Barıştan aldım numarınızı ODATV deki Barıştan” “E yarın akşam 8 de toplanacağız eğer müsait olursanız sizi de görmek isteriz aramızda onu haber verecektim” dediği, M.Y.ın “Tamam bir terslik olmazsa geleceğim tamam” dediği, Tape No:16117, 22.01.2011 günü saat: 12:15’de Sait Çakır ile Okan…? isimli şahıs arasında yapılan telefon görüşmesinde özetle; Okan’ın “…Nedir o ne yaptınız nasıldı?” dediği, S. Çakır’ın “iyiydi baya konuştuk ya tartıştık” “…Barış bişeyler söyledi Barış falan” “…biraz şey sol konuşuldu işte cepheleşme şey varya TKP nin” “…O biraz konuşuldu memnuniyetsizlikler bi anlamda ifade edildi, öyle yani çokta bişey olmadı, ama iyiydi yani” dediği, Okan’ın “İyi tamam o zaman haftaya gelecem” dediği, S. Çakır’ın “tamam haftaya değil ağabeycim, İKİ HAFTADA BİR TAMAM ŞUNU ANLAYIN” dediği, Okan’ın “İki haftada bir he tamam” dediği, S. Çakır’ın “İki haftada bir, bundan sonra perşembe olacak” “hehe merdan abi” “EVET MERDAN ABİ ÖYLE DEDİ, yani o zaman olsa daha iyi olur, trafik var dedi” dediği tespit edilmiştir. Tape No:16120, 02.02.2011 günü saat:15:19’da Sait Çakır ile Serdar…? isimli şahıs arasında yapılan telefon görüşmesinde özetle; Serdar’ın “ya bu yarın için bir çalışma yapıyoruz değil mi ” dediği, S.Çakır’ın “Yapıyoruz yapıyoruz yarın var” dediği, Serdar’ın “Neyse yarın kimi çağıracağız şimdi” dediği, S.Çakır’ın “Eee veya Doğan abiye ben de haber veririm” “Merdan abiye bir haber veririm” dediği, Serdar’ın “Tamam ben haber vereyim mi kimseye” dediği, S.Çakır’ın “İstersen sen ver ben Doğanı arayayım sen Merdanı ara” dediği, Serdar’ın “OKANI, DENİZİ, BARIŞ TERKOĞLU NU, B. Z. İ” dediği, S.Çakır’ın “Yok ben Denize söyledim Okana söyledim” “Dolayısıyla bir tek Terkoğlu na söyle” dediği, Serdar’ın “8 değil mi” dediği, S.Çakır’ın “MISIR VE TUNUS HALKI İLE DAYANIŞIYOR SOLCULAR” dediği, Serdar’ın “Tamam yürüyecekler mi Taksime kadar” “Taksime kadar yürüyecekler miymiş” dediği, S.Çakır’ın “Hiç haberim yok ben bunu Facebook sanal sanıyordum sanal bir şey sanıyordum meğersem gerçekmiş, Reel imiş öyle yani” dediği tespit edilmiştir. Şahısla ilgili diğer verilere bakıldığında;ODATV’den el konulan bir bilgisayar içerisinde bulunan “31F72D45-000002BB.eml” isimli mail incelendiğinde; sait.cakir@hotmail.com adresinden, baristerk@yahoo.com ve ba_zeren@yahoo.com adreslerine gönderilen, 19 Aralık 2008 tarihli, “FW: Yunanistan” konulu bir mail olduğu, mail içeriğinde; “Doruk'un Hellas'ta çekmiş olduğu fotoğraflar. YÜCE GÖK HEPİMİZE NASİP ETSİN.” şeklinde ifadelerin yer aldığı görülmüştür. Mail ile ilgili ODATV isimli internet sitesinde yapılan araştırmada, 22 Aralık 2008 tarihinde “Türk Medyası Nerede Yanılıyor” başlığı altında Doruk Cengiz isimli şahıs tarafından Yunanistan’da yaşanan öğrenci olayları ile ilgili bir haber analizinin yayımlandığı, söz konusu haber içeriğinde ise, “Söylemek istediğim bunun bir halk hareketi olduğudur. Atina’da insanlar polisi suçlu buluyor. Sonuç olarak bu olayları başlatan uzatan vs. polisin ve dolayısıyla hükümetin ta kendisi diyorlar. Kısaca Yunan halkında polis sokağa çıktıkça güç kaybediyor, sol sokağa indikçe güç kazanıyor.” şeklinde ifadelere yer verildiği görülmüştür. Şüpheli M. Sait Çakır’dan ele geçirilen ve "11030307.21" şeklinde isimlendirilen hard disk içerisinde bulunan "22 Temmuz Tezleri2.doc" isimli word belgesi içerisinde “(lütfen yayınlamayınız ve/veya başkasına göndermeyiniz, sadece bilgi için)” şeklinde Yalçın Küçük tarafından yazıldığı anlaşılan notun devamında, 22 Temmuz Tezleri başlıklı bir taslak çalışmasının bulunduğu görülmüştür. Aynı hard disk içerisinde bulunan "oray-13.doc" isimli word dosyasının içerisinde Yalçın Küçük adıyla Oray..? İsimli bir şahsa hitaben yazılmış mektup tarzında notların bulunduğu görülmüştür. Yine aynı hard disk içerisinde bulunan "17 Kasım 2004.JPG" isimli resim dosyasında Yalçın Küçük’ün yer aldığı fotoğrafın olduğu görülmüştür. Yukarıda ayrıntılarıyla sunulan bütün bilgi ve belgelerdeki delillere göre şüpheli Muhammet Sait Çakır'ın; -Ergenekon Silahlı Terör Örgütü üyesi olduğu, şüpheliler Yalçın Küçük ve Soner Yalçın'dan almış olduğu örgütsel talimatlarla örgütün amaç ve stratejileri doğrultusunda faaliyet yürüttüğü, medya imkanlarıyla kara propaganda ve toplumu yanlış bilgilendirme faaliyetlerini icra ettiği, -Kaos ortamı oluşturmak amacıyla halkı kin ve düşmanlığa tahrik ettiği, -Adil yargılamayı etkilemeye teşebbüs ettiği anlaşılmakla,
Üzerine atılı eylemlerine uyan; TCK.’nın 314/2, Terörle Mücadele Kanunu'nun 5. maddeleri, TCK.'nın 216 ve 288/1. maddeleri gereğince cezalandırılması ve hakkında TCK.'nın 53 ve 58/9. maddelerinin uygulanması talep edilmiştir.
SONUÇ VE İSTEM
değiştir1) İddianamede gösterilen şüphelilerin isnat edilen eylemleri nedeniyle yukarıda belirtilen sevk maddeleri uyarınca CEZALANDIRILMALARINA,
2) Başsavcılığımızın emanetinde kayıtlı suç işlenilmesinde kullanılan ya da bizzati suç teşkil eden eşyaların 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu'nun 54/1-4. maddesi gereğince MÜSADERESİNE,
3) Başsavcılığımızın emanetinde kayıtlı delil teşkil eden CD'ler, fotoğraflar ve sair delillerin dosyada delil olarak SAKLANMASINA,
4) Şüpheliler hakkında 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu'nun 53. maddesindeki tedbirlerin UYGULANMASINA,
5) Şüphelilerin gözaltında ve tutuklulukta geçirdiği sürelerin TCK.'nın 63. maddesi gereğince verilecek cezadan MAHSUBUNA, Karar verilmesi kamu adına talep ve iddia olunur. 26/08/2011
- CİHAN KANSIZ - 34287
- İstanbul Cumhuriyet Savcısı
NOT: Şüpheliler DİDEM DÜLGER, MUSTAFA GÖKSOY, FAHRİ TİKEN, ALİ GÖREN, AYHAN BOZKURT, AYDIN BIYIKLI, DUYGU YALÇIN, RAFAEL SADİ, FATİH ERYILMAZ hakkında Silahlı Terör Örgütüne Üye Olma suçundan ek takipsizlik kararı verilmiştir.