Nutuk/20. bölüm/Vesika 231

29/30.1.36
Ankara K, O. 20 K.

Rauf Bey’e:

Riyâset meselesinde meb’ûsların beğendiklerini yapmaya hakları tabiidir. Kezalik benim riyâsetimi mevzu-i bahis ederek muvaffak olamamak Kuvâ-yı Milliye’nin zaafını ima edebileceğinden muvaffakiyet temîn edilmedikçe hiç teşebbüs etmemek evlâdır. Serd buyurulan mehâzîr evvelce etrafı ile düşünülen şeylerdir. Reisin mutlaka İstanbul’da bulunması lüzumlu görülürse ba’de’l-intihâb benim riyâsetten istifa etmekliğim kabildi. Benim riyâsetimi mevzu-i bahis eden esbâb, Kuvâ-yı Milliye’nin millet tarafından kabul edildiğini teyid etmek, meclis fesholunduğu halde riyâsete ait vezâif-i emniyetle ifa eylemek, hayatımızla gayr-i kabil-i telif bir sulh teklifi karşısında kıyâm-ı millî yapılırsa riyâset vaziyetiyle milletin maddî ve manevî bütün kuvvetlerini müdafaaya tevcîh etmek mülâhazaları idi. Mütâlaanızdan müdafaa-i milliyeye taalluk eden bu esbâbın bugün İstanbul muhîtinde şâyân-ı ihmal addolunduğu anlaşılıyor. Halbuki nâzırların cebren ıskatı, meb’ûsların tevkifi ve sâire gibi ahvâlden Kuvâ-yı Milliye aleyhdârlığı, meclisin feshi ihtimali ve müdafaa-i milliyeye teşebbüs zamanı karîb olduğunu zannediyoruz. Eğer nokta-i nazarda isabet etmemekten müdafaa-i milliyede hâlen ve âtiyen noksan hâsıl olursa mes’ûliyet hata edenlere ait olur. Şahsen benim bu hususta müstağni olduğumu temîne hacet yoktur zannındayım.

Mustafa Kemal