Zât-ı âlinize Heyet-i Temsiliye kararıyla son günlerde vuku bulan tebligat tamamen alınmış ve icâbatı yapılmış mıdır? Lütfen bildirilmesini ricâ ederim.
C: Efendim. Tebligatı İzmit’te aldım. Şu kadar ki İzmit’in hâlet-i ruhiye ve ahvâl-i hususiyesi itibarıyla memlekette zerre kadar ihtilâf ve şûriş olmaması hem memur ve hem vatandaş sıfatıyla vicdanî vazifem olduğu için ahaliyi serbest bırakarak dinlemeyi en doğru bir hareket buldum. Şu kadar ki bazısı teşkilât-ı milliyenin büyük masraflarına iştirak ile günde asker beslemek için (?) lira talep olunacağı, diğer biri gençler tekrar silâh altına alınarak İstanbul üzerine yürüneceği, bir üçüncüsü İttihat Fırkası’nın memlekete muzır olmuş ve idâre edememiş olanlarının tekrar mevki-i iktidara geleceği yolunda her biri başka ehemmiyette ve avâmın çekinmesine en müessir sebepler şâyi oldu. Bazıları da İstanbul’un pek yakınlığı hasebiyle oradan kuvvet geleceğini işâa etti. Bu esbâbdan zuhûra gelen tefrîka ve ihtilâf-ı ârâ fi’l-hakika Heyet-i Temsiliye’den bu hususlarda izâhât istemek ve bu teşkilâtın bilhassa İttihat Hükümeti’ni evvelki şeklinde ihyâ olup olmadığını kat’iyen anlamak azminde oldular. Bendeniz en bî-taraf bir adam olmak üzere muhafaza-i sükûn ve asayişle en büyük alâkadar ve mükellefim. Adapazarı’nda ma’rûz kaldığım emr-i vâki karşısında en kavî ve hâlis hissiyâtımı ahaliye izhâr etmiştim. Çünkü onlar samimî bir hisle hareket ederek eminim ki bâlâda arz ettiğim sualleri sormamışlardı. İzmit’in vaziyeti bu ve sâir esbâbdan dolayı pek müşkil ve mütegayyirdir. Tatmîn edilmeye muhtaçtır. Bendeniz her kim ve her ne için olursa olsun neticesi mechûl bir maceraya başkalarını sevk etmeyi doğru görmem. Hükmüm bu hususta yalnız kendime geçer. Binâenaleyh teenni ve ihtiyat edilmesi tarafdârı olduğumu tam bir tecrübem üzerine arz ederim. Mütâlaa-i devletlerini istirham ediyorum efendim.