Telgraf
|
Sivas, 19 Eylül 335
|
S — Ardasa’ya ne vakit teşrif buyuracaksınız?
Evvelâ Trabzon’dan gelen son bir telgrafı aynen arz edeceğim. Ba’dehu görüşmeğe devam ederiz.
Sivas’ta Şarkî Anadolu Heyeti Müdafaa-i Hukuk Cemiyeti Mümessili’ne: Hükümetimizin bizden kat’-ı rabıta etmek ıztırında kaldığı surette dahi bizim hükümetimizden fekk-i irtibat etmememiz esası üzerine tertip edilmiş olan Şarkî Anadolu Vilâyâtı Müdafaa-i Hukuk Cemiyeti nizamnamesinin dördüncü maddesinin sarahatine mugayir ve menâfi-i milliyeyi muhil olan altı maddeyi kabul etmiyoruz. Ma’rûzâtımızın zât-ı şahanaye iblâğı ciheti ise bir heyet-i seferiye ile temîn olunabilir kanaatindeyiz. Merciiyet meselesi için muhhaberât-ı resmiyenin ber-sâbık icrasına mümânaat edilmemesi kâfidir. Meselenin cihât-ı sâiresi hakkında İzzet ve Servet Beylerin telgraflarını tasvip ettiğimizi maa’l-ihtiram arz eyleriz. 18.9.35, Belediye Reisi Hüseyin Hamdi, Müdafaa-i Hukuk Cemiyeti Reisi Rıza.
C — Amerikalıların Erzurum’dan gitmesinden sonraya ta’lîk ettim. Trabzon Valisi ile dün gece makine başında görüştüm. Hulâsasını arz edeceğim. Burada makine başında Paşa Hazretleri, Kâzım, Rüştü, İbrahim Tali, Saffet, Mustafa ve Fahri Beyler vardır. Oradaki zevâtın da bildirilmesi ricâ olunur.
Vali bendenizle görüşmek için mukaddeme olarak şâyân-ı dikkat bir direnmeden sonra esasa girişti. Şu vaziyetin ıslahı için çareler taharrisi arzusunda olduğunu söyleyerek şu sualleri sordu:
- Bu hal devam ederse siyasî, malî, iktisadî ve idarî vaziyetimiz ne olacaktır.
- Dersaadet’in sükûtu devam ederse ne gibi tedâbîr-i müessire düşünülmektedir. Mülk ü milletin saadeti düşünüldüğü cihetle bu gayeye vusûl için ne gibi mevâni tahaddüs edebileceği düşünüldüğü.
- 324’te Selânik iş’ârâtı ve Otuz Bir Mart’ta Hareket Ordusu muâmelâtı ve Mahmut Şevket Paşa’nın temînatına rağmen bi’l-âhire bir şekl-i garip hudûsü acaba şüphe-âver birer mâsebak teşkil etmez mi. Gerek ordu gerek vilâyât cânibinden Kabine’ye adem-i itimat meselesi daha başka yolda tutturulmuş olsaydı acaba daha müessir olmaz mıydı. Selâtin içinde bir mevki-i mümtaz işgal eden şevket-meâb efendimize daha başka yoldan tedâbîrle ma’rûzâtta bulunularak emniyet-i şâhâneleri celp edilemez miydi.
Bunlara karşı verdiğim cevaplar:
- Bu hal devam ededursun. Evvelâ her ferd-i millet ve hükümet vazife-i namus ve hamiyeti yapmalı. Yani ihanet eden bu hükümeti istifaya davet ve icbâr etmeli.
- Dersaadet’in sükûtu devam edemez. Çünkü pâdişâhımız efendimiz hazretleri bu kabinenin hıyanetine muttali olunca bunları bir dakika mevkilerinde tutmayacak ve âmâl-i meşrû’a-i milliyeye istinâd eden akl ü tedbire bi-hakkın mâlik meşrû’ bir kabineyi iş başına getirecek ve bunlar da siyasî, iktisadî ve sâir tedbirleri yapacaklardır. Zât-ı şâhâneleri bu ihanete muttali olmak için vaziyet vesâit-i muhtelife ile hâk-i pây-i hümâyûna arz edilmiştir.
- Bugünkü vaziyetin 324 ve 31 Mart vaziyetleriyle mukayesesi mümkinü’t-tasavvur bile değildir. Bugün millet hakk-ı meşrû’unu müdafaa ve istimâl ediyor. Maksat diktatörlük ihsâs etmekse buna artık bu memlekette imkân tasavvur olunamaz. Pâdişâhımız efendimiz hazretlerine karşı da ubûdiyet ve sadakatimiz pek derin ve lâ-yezâldir ve bunun içindir ki vecâib-i ta’zîm ve ubûdiyete tevfîk-i sadakatle şikâyetlerimizi hilâfetpenâh efendimize i’lâm ettik.
Bundan başka Vali İstanbul’a açıkça mürâcaat etmeye davet olunmuş ve Ömer Fevzi haininin derdesti esbâbının istikmâli diyerek bu gibi hainlerin beyanname ta’lîki ve sâire gibi zehr ü afet saçmamaları hususlarının temîni temenni olunmuştur. Vali, İstanbul’a bir heyet gönderilerek keyfiyetin hâk-i pâya arzını ve bu heyetle kendisinin de gitmesini teklif etmiş ise de bizim vesâit-i muhtelife ile arz-ı keyfiyete tevessül ettiğimize göre bu fikirden nükûl etmiştir. Böyle bir heyetin gitmesi ve buna saray ahvâline vâkıf olan Gümüşhane Murahhası Zeki Bey’in de ilâvesi teklif edilmektedir.