Şifre halli
|
Erzurum, 27.9.335
|
Heyet-i Temsiliye’ye: Trabzon muhîtini (y k k y m) gibi oradaki cereyânı da daima takip etmekteyim. Evelce de bi’l-münâsebe arz ettiğim vechile cereyân-ı millîyi idâre ve idâme hususunda bendenizin mesleğim, evvelâ halkı tenvîr ve irşad etmek, fikren ve ruhan bu cereyâna kanaat ve samimiyetle bağlamaktır. İrşad ve ikna vazifesini yaptıktan sonra yine temerrüd edenler görülürse şu halde bir maksad-ı hasîs peşinde koşan mel’ûnlar olduğu tamamen tebeyyün etmiş olacağından onlar da lâyık oldukları muameleye ma’rûz kalırlar. Pek büyük tecrübelerle tahassul eden bu prensibi aynen Trabzon muhîtine de tatbik ettim. Bir müddet-i muvakkate için ve icabında hâkim olmak üzere Dokuzuncu Fırka Kumandanı Rüştü Bey’i erkân-ı harbiyesiyle birlikte ve Üçüncü Fıkra Kumandanlığı Vekâleti’yle Trabzon’a gönderdim. Mûmâileyh karargâhını Cevizlik’te tesis ve idâre-i umûr edecektir. İki seneden beri kendisini yakînen tanıdığım ve necâbet ve metânet-i ahlâkiyesini pek çok sevdiğim Kaymakam Halit Bey’i şu aralık Trabzon muhîti için münasip bulmadım. Çünkü Trabzon vüs’ati ve İstanbul’un entrikalarına kurbiyeti dolayısıyla orası pek büyük bir ihtiyat ve basiretle iş görmek ister. Halbuki Halit Bey’in asabiyet-i mizacı cümlece malûmdur. Biz Halit Bey’den ancak bir harb ü darb zamanında lâyıkıyla istifade edebiliriz. İngiliz telâkkisine gelince âcizlerince mümkün olduğu müddetçe âşikâr ve maddî bir husûmetten ictinâbı tercih ederim. Binâenaleyh bu ve bu gibi esbâb ile Halit Bey’in o havalide şimdilik yed-i himmetinin alınması lüzumunu arz ederim.
Kâzım Karabekir