Nutuk/15. bölüm/Yunan tamiratı meselesinden dolayı İsmet Paşa ile Heyet-i Vekile arasında hâsıl olan nokta-i nazar farkı ve gerginlik

Yunan tamirat meselesinden dolayı Yunanistan gergin bir vaziyet aldı. İsmet Paşa ile Venizelos arasında bu meseleye dair olan müzakere ve münakaşa inkıta etti.

İtilâf Devletleri murahhasları, İsmet Paşa’ya, Karaağaç’ın bize terki ve tarafımızdan tamirattan feragat etmek suretiyle, Yunan tamiratı meselesinin halli teklifinde bulunurlar. İsmet Paşa, Karaağaç’ın, talep ettiğimiz muhik tamirata bir muadelet teşkil edemeyeceğini ve diğer taraftan müttefiklerle aramızda bulunan ve daha evvel halledilmiş olan tamirat meselesinin bu konferansta teyid ve tespit edilmediğini, her iki meseleyi Hükümet’e iblâğ mecburiyetinde olduğunu beyan ve ifade eder. İsmet Paşa, bu vaziyeti 19 Mayıs 1923 tarihli şifresiyle, İcra Vekilleri Heyeti Riyâseti’ne bildiriyor ve “Hükümet’in kararının acilen iş’ârını istirham eylerim.” diyor.

İsmet Paşa, bu iş’ârına, üç gün geçtiği halde cevap almaz,. 22 Mayıs 1923 tarihinde, İcra Vekilleri Heyeti Riyâseti’ne, müstacel işaretiyle şu şifreyi de çeker:

“Yunan tamiratına mukabil, Türkiye’ye Karaağaç ve civarının terki hakkında, Müttefikler tarafından vâki olan teklif hakkında Hükümet’in nokta-i nazarının iş’ârını 19 Mayıs 1923 tarih ve 117 numaralı telgrafname ile istirham etmiştim. Emr-i devletlerinin ta’cili müsterhamdır.”

Rauf Bey, İsmet Paşa’nın iki telgrafına, 23 Mayıs 1923 tarihinde cevap veriyor.

Cevâbın birinci maddesi şudur: “Karaağaç’a mukabil tamirat bedelinden sarf-ı nazar edemeyiz.”

Cevâbın üçüncü maddesinde, bazı mütâlaalardan sonra “Yunanlıların bunu veremeyeceklerini, Müttefiklerin söylemesi şâyân-ı istigrabdır ve kabul edilemez.” deniliyor.

Cevâbın beşinci maddesinde, yine bazı mütâlaattan sonra şu nokta-i nazar dermeyan ediliyor: “Bu meselenin Müttefiklerle sulha mâni olmaması için, bizi Yunanlılarla halde serbest bırakarak kendileri sulhu akdeylemeleri şıkk-ı müreccah görülmüştür.”

İsmet Paşa, 24 Mayıs 1923 tarihinde Rauf Bey’e yazdığı müteakib dört raporunda, şu ma’lumât ve mütâlaatı dermeyan ediyor: “Madde 1 — Bugün General Pelle geldi. Yunan heyetinin iki gün sonra, yani Cumartesi günü tamirat meselesini resmen mevzu-i bahis etmeyi teklif ettiğini ve o zamana kadar tarafımızdan cevap verilmezse Cumartesi günü Konferans’tan çekileceklerini tebliğ ettiklerini bildirdi. Ben, tamirat hakkında henüz cevâbınızı almamış idim. Hükümetimden cevap gelmedikçe yapılacak bir şey olmadığını ve bu tebligattan müteessir olmadığımı söylemekle iktifâ ettim.”

“Vaziyetin son devreye geldiği kanaatindeyim. Tereşşuhat-ı umumiye ve gazete havadisleri umumiyetle bedbînânedir. Madde 2 -Muhtelif mesâil üzerine Riyâset-i Celîlelerinin cevaplarını aldım. Şâyân-ı dikkattir ki tamirat işinde Ankara’nın red cevâbı verdiği daha evvel burada şâyi olmuştur. Bizim mahâfilden tereşşuh ihtimali yoktur. Çünkü teklifi ve cevâbı henüz kimse bilmiyor...”

İsmet Paşa, Yunan tamirat meselesi hakkındaki kanaatini şu suretle bildiriyor: “Karaağaç’ı ve civarını ihtivâ eden teklifi kabul ile Yunan tamirat meselesinin tasfiyesi bi’z-zarure muvâfıktır. Yunanlılara para tediye ettirmek Müttefiklerce gayr-i kabil denildiği gibi bütün müttefikler aradan çekildiği halde muhtemel muharebeyi kazandıktan sonra dahi para almak için vesâit-i teyidiye olmadığından, tediye esasında ısrar, çıkmaz bir yoldur ve her memlekette müsbettir ve mücerrebtir ilâh...”

İsmet Paşa, bu nokta-i nazarını pek makul ve dûrbînâne mütâlaatla tavzîh ettikten sonra, “Konferansın vaziyet-i hâzırasına göre iktisadî, ticarî ve ikamete müteallik mevâd ve bi’l-cümle mevâdd-ı sâire ekseriyet-i mutlaka ile iyi bir surette hallolunmuştur ve olunmaktadır...

“Tahliye henüz tespit olunmadı. Fakat, arzumuz vechile tespit olunmak me’mûldür ve zaten esastır.” diyor ve sâir meselelerin vâsıl olduğu ve olabileceği neticeleri de bildiriyor ve ondan sonra şunları yazıyor: “Hulâsa-i kanaatim şudur ki Hükümet bizim talimatımızda münderic mevâdd-ı esasiye dahilinde kaldığı ve Yunan tamiratı teklifim vechile tesviye edildiği takdirde, sulhu istihsal etmek ümidi cidden kuvvetlidir. Eğer Hükümet, Yunan tamiratı sebebiyle inkıtaı göze alırsa ve eğer talimatımızda münderic olmayan mevâddın nâgehânî eşkâline göre, efkâr-ı sâbite dermeyan etmekte devam ederse sulhun imzası meşkûktur.”

“Kabotajın bilâ-kayd ü şart ilgasını veya meselenin sulhtan sonraya ta’lîkini tervîc ve iltizâm ettik fakat şerâit-i muayyene dahilinde iki senelik bir mukavele-i hususiye ile hall-i meseleye imkân bulabildik. Halbuki bu mesele hakkında dahi yeniden mevâdd-ı sâbite tebliğ buyuruyorsunuz.” Ondan sonra, İsmet Paşa şunu yazıyor:

“Hulâsa-i kararım şudur: Menâfiimize muvâfık ve kabil-i istihsal azamî şerâiti câmi bir sulh muâhedenamesi ihzâr olunmaktadır. Gerek Yunan tamiratı ve gerek mesâil-i sâirede daha fazla menâfi istihsaline imkân görmekte ve inkıtaı göze almakta Hükümet sâbit ise ben bu kanaate iştirak etmiyorum. Bu noktayı vâzıhan ve derhal bana bildirmesini Hükümet Reisi’nden talep ediyorum. Aramızda mutabakat olmadığı takdirde vazifem, Heyet-i Murahhasa’yı burada bırakarak memleketime avdet etmek ve heyet-i Hükümet’e şifahen de vaziyeti bir defa izah ettikten sonra, harp ve sulh vadisinde, mevki-i mes’ûliyetimi hitama erdirmektir.”

İsmet Paşa’nın, telgraflarının son maddesi şudur: “Mülâ-hazatımın aynen, Büyük Millet Meclisi Reisi’ne (yani bana) iblâğını istida ederim.”

Efendiler, bu verdiğim ma’lumâttan, tebârüz eden nokta şudur: İsmet Paşa, Karaağaç’a mukabil Yunan tamirat meselesini tesviyeyi muvâfık görüyor ve ihzâr olunmakta olan muâhedenin kabil-i istihsal azamî şerâiti câmi olduğu kanaatinde bulunuyor.

Rauf Bey de Karaağaç’a mukabil tamirat bedelinden sarf-ı nazar edemeyiz diyor.