Nutuk/15. bölüm/Rauf Bey müzâkerâtı bitirip sulhu hazırlayan İsmet Paşa'nın netice hakkında hükûmetin fikrini soran telgrafına cevap vermemişti

Nihayet, Efendiler, Temmuz evâsıtında konferans hitam buldu. İsmet Paşa, sulh muâhedenamesini imzadan evvel Heyet-i Vekile Reisi Rauf Bey’e, konferansın hitam bulduğunu ve mesâilin tarz-ı hallini bildirmiş... Rauf Bey müsbet veya menfî hiçbir cevap vermemiş... İsmet Paşa, intizâr içinde geçirdiği bugünlerde çok muztarib olmuş... Hükümetin hiçbir cevap vermeyişini, Ankara’da bir tereddüdün hüküm-ferma olduğuna atfetmiş... Rauf Bey’e yazdığından üç gün sonra 18 Temmuz 1923 tarihinde bana da keyfiyeti iş’âr etti. Telgrafnamesinde hükümetin mûcib-i tereddüdü olabileceğini tahmin ettiği noktaları birer birer ta’dâd ve tavzîh ettikten sonra, şu sözlerle mütâlaalarına hitam veriyordu:

Eğer Hükümet kabul ettiğimiz şeyin kat’iyen reddinde musır ise, bunu bizim yapmaklığımıza imkân yoktur. Düşüne düşüne benim bulduğum yol İstanbul’daki komiserlere tebligat yapıp, imza salâhiyetini bizden nez etmektir. Bu hal de gerçi bizim için küre-i arz üzerinde görülmemiş bir skandal olur. Fakat menâfi-i âliye-i vatan şahsî düşüncelerin fevkinde olduğundan Hükümet-i Milliye kanaatini tatbik eder. Hükümet’ten teşekkür beklemiyoruz. Muhasebe-i âmâlimiz millete ve tarihe mevdudur.

Efendiler, İsmet Paşa’nın takip ve intâc ettiği işin ne kadar mühim olduğu izahtan müstağnidir. Bu işin intâc olunduğu, son günün, imza gününün geldiği iş’ârına, tehalükle bir cevap verileceğini kabul etmek tabiidir. Ankara ile Lozan arasında, bir günde, iki günde muhabere mümkündü. Üç gün geçtiği halde, hiçbir cevap verilmemiş olması, en basit telâkkiye göre, Heyet-i Vekile Reisi’nin işi müsamaha ve lâkaydî ile karşıladığına delâlet eder. Yapılan işin Hükümet’çe noksan görülerek reddi cihetine gidilmek istendiği ve bundaki tereddütten dolayı cevap verilememekte olduğu zehâbına da düşülebilir. Bu takdirde işi ikmâl için, büyük ve tarihî mes’ûliyet altında imza kullanacak olan zatın, ma’rûz kalacağı vaziyetin ne kadar müşkil olacağı düşünülürse, İsmet Paşa’nın muazzeb ve muztarib olmasını haklı görmek lâzım gelir.