Muharrem İnce'nin 20 Aralık 2013'te TBMM'de yaptığı konuşma
Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Bu eser Türkiye Cumhuriyeti Fikir ve Sanat Eserleri Kanununun 32. maddesinin şartları altında Vikikaynak'ta yer almaktadır. İlgili madde:
|
||
Bu Mecliste AKP hükûmetlerinin yaptığı 12'nci bütçeyi görüşüyoruz. Katrilyonlar, milyonlar, yatırımlar, paralar, oranlar, kıyaslamalar… Hepsi konuşuluyor ama burada insan yok, vicdan yok, derde derman yok. Bu bütçede insanlık yok, saydamlık yok, hesap verebilirlik yok, geleceğe dair bir umut yok ve insanımıza mutluluk yok. Bu ülkede naylon çadırda yatan çocuklar var, evladının mezarına kıvrılıp yatan babalar var. Evlat acısına dayanamayıp ölen analar var. Sokaklarda sopalarla dövülerek öldürülen, gözleri çıkarılan gençler var. Bu ülkede kendi ülkesinin gençlerine vicdanlı davranmayıp başka ülkelerin gençlerine çıkar gözyaşı döken Başbakan var. "Canım seramikler" deyip "canım çocuklar" diyemeyen bir Başbakanımız var. On iki yılda ne yazık ki yüreğinizdeki iç mahkemeyi kaybedip özel yetkili mahkemelerde gizli ama tanıdık tanıklara, sahte belgelere, sahte rakamlara, sahte başarılara sarılan bir iktidar oldunuz. TOMA'nız elektrikli, Başbakanınız öfkeli, bakanlarınız şaibeli, TOMA suyunuz Jenixli, sporunuz dopingli, danışmanınız jöleli, televizyonlarınız penguenli, gazeteleriniz yalanlı, dış politikanız kavgalı, enerjiniz pahalı, valiniz Artema’lı, Bakanınız kınalı, mahdumlarınız çelik kasalı, polisiniz peruklu, hâkiminiz uykulu, sağlığınız paralı, eğitiminiz sıfırlı, sınavlarınız kopyalı, ihaleleriniz fesatlı, adaletiniz çifte standartlı, düzeniniz korkulu...
Başbakanınız her kürsüye çıktığında bağırıyor, "Yol yaptık." diyor. "Deprem vergilerini ne yaptın?" diyoruz, "Yol yaptık." diyor. "Milyonlarca dolar borç aldın, ne yaptın?" diyoruz, "Yol yaptık." diyor. "50 milyar dolar özelleştirme yaptın, nerede paralar?" diyoruz, "Yol yaptık." diyor. Meğer siz sadece kara yolu yapmamışsınız, meğer siz ne yollar biliyormuşsunuz! Sayıştaya yol yapmışsınız, devletin hazinesine yol yapmışsınız, TOKİ'ye, vatandaşın elektrik parasına, sağlık parasına, Maliyenin vergisine, halkın sağlığına ne yollar yapmışsınız da bizim haberimiz yokmuş!
Memleketi yangın yerine çevirdiniz. Çağının tanığı olan gazetecileri, sanatçıları, bilim insanlarını, aydınları çağının sanığı yaptınız. Anneleri cezaevlerinin önünde nöbetçi yaptınız, evlat acısına dayanamayan yürek sahibi yaptınız. "Yetmez ama evet"çileri bile "Yetti gari!" yaptırdınız. Bakanların özgül ağırlıklarını sıfırladınız. "Kayınpeder enişte, çok para var bu işte" manşetlerini siz attırdınız. "Dünya lideriyim." dediniz, ne idamı engelleyebildiniz ne de 90 liderin gittiği Mandela'nın cenazesine gidebildiniz. İş ve meslek danışmanlığı icat ettiniz, onları da işsiz bıraktınız. "Engellileri bile adam yerine koydum." diyecek kadar pervasızlaştınız. Muhalefeti iç düşman, gazeteciyi vatan haini, demokratik yarışı savaş zannettiniz. Gezi olaylarında "Talimatı ben verdim." diyorsunuz da Uludere'de talimatı kimin verdiğini bir türlü söyleyemediniz. Bu memleketin sorunu, özgürlük talep eden, demokrasi talep eden Geziciler değil, arkasında siyasi güç olan yiyicilerdir.
Siz bu memleketi insanî gelişmişlikte 85'incilikten 92'nciliğe gerilettiniz. Kadın-erkek eşitliğinde 71'incilikten 77'nciliğe gerilettiniz. Toplumsal cinsiyet uçurumu endeksinde 105'ten 135'e, basın özgürlüğünde 99'unculuktan 154'üncülüğe, kişi başına gelirde 57'ncilikten 63'üncülüğe gerilettiniz. Bunlar yetmezmiş gibi, bir de üstüne üstlük tehdit ettiniz. "Yüzde 50'yi evde zor tutuyorum." dediniz, "Konuşursam kıyamet kopar." dediniz, "Açıklarsam yer yerinden oynar." dediniz, "Taraf olmayan bertaraf olur." dediniz. "Milyonları evde zor tutuyorum." dediniz. İşte burada çok haklıymışsınız, gerçekten milyonları evde tutuyormuşsunuz! "Ağacı seven gitsin ormanda yaşasın." diye haykırmanıza rağmen kentlerin silüetlerini bozana ancak küsebildiniz. "Polis rejimin teminatıdır." dediniz, "Demokrasinin bekçisidir." dediniz. Polise destan yazdırdınız, polise ikramiye verdiniz. "Polis durduk yere kimseyi gözaltına almaz." dediniz. Şimdi ne oldu da polise "çete" diyorsunuz? Ağacın yeşilini savunan çocuklarımız ölürken, gözlerini kaybederken emniyet müdürünü görevden almadınız da doların yeşiliyle meşgul olan çocuklar gözaltına alındığında emniyet müdürünü neden gözaltına aldınız?
Esnafın yazar kasasını dilinize dolamıştınız. Para sayma makinesini, çelik kasaları niye konuşmuyorsunuz? Kendiniz için hayırlı, girişimci evlat; fakir fukaraya kindar ve dindar evlat öğüdünü verdiniz. Can havliyle olsa, can havliyle camiye ayakkabıyla girenlere iftira attınız ama camiye cebindeki haram parayla girilmeyeceğini söylemediniz. Yıllarca "Hem Müslüman hem laik olunmaz!" dediniz ama hiçbir zaman "Hem Müslüman hem rüşvetçi olunmaz." diyemediniz. "Valimi yedirtmem, bakanımı yedirtmem, müsteşarımı yedirtmem…" Doğru, yedirtmediniz ama yetimin hakkını yedirttiniz. Asgari ücretle çalışan başı açık bacımın da, sigortasız çalışan başı kapalı bacımın da hakkını haramzadelere yedirttiniz. Letonya’da çatı çöktü diye başbakan istifa ederken, Türkiye'nin çivisi çıkmış kimsenin aldırdığı yok.
Sizin üzerinizde ah var, ah, beddua var sizin üzerinizde! Sizin üzerinizde açlıktan ölen Kübra bebeğin ahı var. Ataması yapılmayan öğretmenlerin ahı var. Uludere'de bombalanan çocukların ahı var. "Ergenekon'un kasası" dediniz, cenazesini belediye kaldırdı, Kuddusi Okkır'ın ahı var. Onuru için intihar eden Yarbay Ali Tatar'ın ahı var. Türkan Saylan'ın ahı var. Van Yüzüncü Yıl Üniversitesi Genel Sekreterinin ahı var. Bu ülkeyi kuran "2 ayyaş" dediğiniz Atatürk'ün, İsmet İnönü'nün ahı var. Eskişehir'de sokak ortasında dövülerek öldürülen Ali İsmail Korkmaz'ın, Abdullah Cömert'in ahı var. Kuruttuğunuz derelerin intikamı var. Kestiğiniz ağaçların, yuvalarını bozduğunuz kuşların ahı var. HES'lere karşı direndiği için yargılanan Leyla'nın ahı var. Türkiye, rüşvetle, yolsuzluklarla, para sayma makineleriyle, çelik kasalarla, ayakkabı kutusundaki dolarla çalkalanırken içinizden bir vicdan sahibi çıkıp da "Burada yalan var, burada talan var, burada hırsızlık var, burada haram var." diyemedi. Her şey faiz lobisiydi, siz de "her şey caiz lobisi"nin üyesi oldunuz ve bunları "Hamdolsun." diyerek kapatmak istediniz. Ben hamdolsun demiyorum, haram olsun diyorum, haram olsun diyorum, haram olsun diyorum!