Milletler Cemiyeti'ne Karşı Çıkan Senatörlerin Sorunu
Milletler Cemiyeti'ne karşı çıkan senatörlerin sorunu, akıllarının geride kalmış günlerle meşgul olması, sonsuza dek geride kalmış günlerle. Ülkeler fetheden imparatorluklar dünya yüzeyinden silindi. Rusya'nın ve Almanya'nın ve Avusturya-Macaristan'ın düşmesiyle dünya üzerindeki fetih ruhu ve otokratik gücün son temsilcileri de yok oldu. Dünya artık demokratik. Senatörler gözlerini geçmişe dikmekten vazgeçmeli ve geleceğe, önümüzdekilere bakmalı.
Artık demokrasi ruhu hakim. Artık yeni bir dünyaya girdik. Dünyanın demokrasilerini ülkeler arasında hukuku ve düzeni sağlamak üzere organize etmek üzereyiz. Ve bunu dünya tarihinde ilk kez yapabiliriz. Hiçbir despotu aramıza almak zorunda değiliz. Fetihlerle meşgul hiçbir imparatorluğu göz önünde bulundurmak zorunda değiliz. O günler geride kaldı, ve yeni bir çağa girdik. Senatörler bunun farkına varmalı. Çağın ruhunun fetihleri sona erdirmek olduğunu anlasınlar, halkların yönetimi ele alması ve hükümetlerin kendi halklarına hizmet edip diğerlerine zarar vermeyerek tatmin olmasını. Yeni Dünya'yı ve ona ilham veren yeni ruhu olduğu gibi görsünler. İnsanlığın daha fazla kurban vermek istemediğini ve erkek ya da kadın herkesin hükümetinden bu korkunç savaşın sonunda gelecekte dünya barışını korumak için bir anlaşmaya girilmesini istediğini görsünler. Eğer senatörler geçmişten geleceğe dönerlerse, belki bir milenyumu değil ama, yeni bir cenneti ve yeni bir dünyayı görecekler, ülkelerin meselelerinin adalet ve mantık ve insanlıkla halledileceği bir dünyayı. Hükümetin en önemli meselesinin barış ve gelişme ve ilerleme olacağı yeni bir dünyayı. İnsanlığın kaderini eline alacağı ve en büyük mutluluğa ulaşacağı bir dünyayı. Bu zalimlerin ve otokratların ve fatihlerin zamanlarında mümkün değildi belki; ama yeni özgürlük, devlet adamlığı ve yardımseverlik çağında mümkün.
Biten savaş yedi milyon cana ve daha milyonlarca insanın kol ve bacaklarına mal oldu. Yüzlerce kasabayı yok etti, milyonlarca kadını dul bıraktı, arkasından sürüklediklerini savaş, hastalık ve açlığın karşı konulamaz sonuçlarına teslim etti. Savaş hastalıklarından sadece biri bu ülkede üç yüz bin sivilin canını aldı. Erkeklerin tutku ve şehvetlerini serbest bırakıp ateşledi, milyonlarca kadını ezdi ve utançtan yerin dibine soktu. Buna katliam, işkence ve cinayetler eşlik etti. Hukuk ve düzen yok oldu. Bolşevizm ve anarşi iktidara yükseldi. İnsanların hükümetlerine olan güveni sarsıldı. Bu güven hükümetler savaşı sona erdirecek bir yol bulana kadar yerine gelmeyecek. İşte o yol Milletler Cemiyeti'dir.