Mikroplastikler: Gıdalarda Bulunuşu ve Sağlık Üzerine Etkileri/Gıda Maddelerinde Mikroplastik Varlığı
3.2. Gıda Maddelerinde Mikroplastik Varlığı
Mikroplastiklerin insanlar tarafından tüketilen deniz canlıları ve diğer sucul hayvanların vücutlarında biriktiği belirlenmiş olmakla birlikte, işlenmiş ve/veya ambalajlanmış gıda maddelerinde de mikroplastiklerin bulunabileceğine yönelik iddialara ortaya atılmaktadır. Gıdalardaki olası mikroplastik varlığının genellikle hammadde, üretim aşamaları veya paketleme sırasında kullanılan plastik ambalaj materyallerinden veya ürünün tüketimi esnasında havadan kaynaklanabileceği düşünülmektedir (Yurtsever, 2019).
Mevcut gıda üretim sisteminde, ambalaj materyali olarak en fazla kullanılan malzemeler plastiklerdir. Plastiklerin gıda sanayindeki yaygın kullanımı sonucu besin zincirine mikroplastiklerin dahil olması ve insanların maruziyet durumunun artış gösterdiği düşünülmektedir (Van Raamsdonk ve ark., 2020). Yapılan çalışmalarda tek kullanımlık plastik bardaklardan Acrylonitrile maddesi geçişinin kanserojenik olduğu, polikarbonat plastikler, plastik tabak-çatal gibi malzemeler, cam kapların kapakları ve alüminyum konserve kutuların iç kaplamalarından bisfenol A geçişinin göğüs kanseri, prostat kanseri, obezite, diyabet gibi hastalıklara neden olduğu, deterjanlar ve gıda ambalajlarından ftalat geçişi olduğu ve bu geçişin üreme ve sinir sistemi üzerine etkili olduğu, köpük tabak, bardak, sandviç kaplarından stiren (vinil benzen olarak da bilinir) geçişinin kanserojenik etkileri olduğu görülmüştür (Rustagi ve ark., 2011).
Gıdalarda mikroplastik varlığını tespit etmek için Tablo 4’de görüldüğü gibi, Diseksiyon mikroskobu, SEM, FTIR ve Raman Spektroskopisi gibi yöntemler kullanılmaktadır. Diseksiyon mikroskobu, mikroplastik örnekleri boyutlarına ve şekillerine (lif, küresel, granüler, film vs.) göre sınıflandırma ve sayımında kullanılırken, SEM/EDS analizi, mikroplastik partiküllerin elemental kompozisyonunu belirlemede kullanılmaktadır (Erıksen vd., 2013). FTIR (fourier transform infrared) spektroskopisi, filtre üzerinde kalan mikroplastiklerin doğrudan analiz edilmesini mümkün kılan bir teknik olup (Kappler vd., 2016). FTIR ile karbon içeren polimerlerin kolayca tespit edilebildiği belirlenmiştir (Shım vd., 2017). RAMAN spektroskopisi de FTIR gibi, ışık ile maddenin etkileşimi sonucu maddenin moleküllerindeki titreşimler vasıtasıyla kimyasal ve moleküler yapısın aydınlatılmasında kullanılan yaygın bir tekniktir (Oßmann vd., 2018).
Gıdalarda mikroplastik varlığı ile ilgili çok fazla çalışma olmasa da yapılan bazı çalışmalar deniz canlıları (balık, karides, kabuklular vb.), bira, bal ve sofra tuzunda mikroplastik varlığını göstermektedir (EFSA, 2016). Çalışmalarda deniz ürünlerinde mikroplastik kirliliği ile gıda güvenliği arasında ciddi bir bağlantı kurulsa da mirkroplastiklerin gıda sağlığı ve güvenliğini ne ölçüde riske ettiği üzerinde henüz oldukça sınırlı bilgi bulunmaktadır (Torre, 2019). Tablo 4’te farklı gıda örneklerinde mikroplastik varlığı üzerine yapılmış çalışmalar verilmiştir.
|}
Gıda Örneği | Ortalama Mikroplastik İçeriği | Mikroplastik boyutu | Hâkim Mikroplastik Türü | Analiz Metodu | Referans |
---|---|---|---|---|---|
Meksika’da satılan 5 uluslararası ve 3 yerel markaya ait 23 süt örneği | Ortalama mikroplastik konsantrasyonu 3-11 partikül/L (n:23) | <0,5 mm (%40); 0,5-1 mm (%28); 1-2 mm (%25) | Termoplastik sülfon polimerleri (polietersülfon, polisülfon) | SEM-EDS ve Raman spektroskopisi | Kutralam – Muniasamy ve ark. (2020) |
19 bal örneği ve 5 farklı şeker örneği | 147±166 partikül/kg bal; 217±123 lif /kg şeker ve 7±32 fragman/kg şeker | 40 µm- 9 mm | - | Diseksiyon mikroskobu (30x) | Liebezeit ve Liebezeit (2013) |
5 farklı bal örneği | Siyah parçacıklar 1760 /kg ile 8680/kg arasında Beyaz şeffaf lifler: 132/kg ile 728/kg arasında Beyaz şeffaf parçacıklar: 60/kg ve 172/kg arasında Renkli lifler: (32/kg ile 108/kg arasında Renkli parçacıklar (8/kg ile 64/kg arasında) |
- | Selüloz, PET | FTIR-ATR spektroskopisi | Mühlschlegel ve ark., (2017) |
16 farklı sofra tuzu (deniz tuzu, göl tuzu ve kaya tuzu) örneği | 16–84 partikül/kg deniz tuzu, 8–102 partikül/kg göl tuzu ve 9–16 partikül/kg kaya tuzu |
20 µm-5mm | PE, PP | Raman spektroskopi, Gündoğdu (2018) | |
21 farklı sofra tuzu örneği (deniz (n:16) ve kaya tuzu(n:5) | Kaya tuzu örneklerinde 115-185 partikül /kg; Deniz tuzu örneklerinde 50-280 partikül/kg | - | PET, PP, PE, selofan | FTIR spektrostopisi | Iñizguez ve ark. (2017) |
10 farklı markaya ait deniz, göl ve kaya tuzları | Kaya, deniz ve göl tuzlarında (200g) rastlanan MP sayısı ortalama sırasıyla 28, 56 ve 63 adet | ~300 µm | PA Türevi (Nylon 6.6) polimerler Işık mikroskobu ve FTIR shektroskopisi |
Yurtsever (2018) | |
12 adet geri dönüştürülebilir ambalajlı su, 10 adet tek kullanımlık plastik şişede su, 3 adet karton kutu ve 9 adet cam şişe mineral su | Cam şişe 50±52 partikül/L Geri dönüştürülebilir şise 118±88 partikül/L Tek kullanımlık şise 14±14 partikül/L Karton ambalaj 11±8 partikül/L |
Sırasıyla 5-10 μm, 10-20 μm, 20-50 μm, 50-100 μm ve >100 μm | PET, PS, PP, PE | Raman spektroskopisi | Schymanski ve ark. (2018) |
24 farklı bira örneği (12 adet pilsiner tip bira, 5 buğday birası ve 7 alkolsüz pilsiner tip bira) | Litrede sırasıyla 79 lif, 12-109 fragment ve 2-66 granül partikül | - | - | FTIR ve Raman Spektroskopisi | Liebzeit ve Liebzeit (2014) |
4 farklı markaya ait sallama çay örneği | Sallama çay poşetlerinde (ortalama) 1000 x görüntülemede: 1200 partikül/mm2 100000× görüntülemede: 7 milyon mikronaltı partikül/mm2 |
1000× ve 100000× objektif ile alınan sonuçlar sırasıyla; A: 24,3±14,4 μm ve 102±22 nm, B:52,3±29,3 μm ve 171±78 nm, C:12,6±6,7 μm ve 357±156 nm D: 8,6±5,2 μm ve 229±116 nm | PET, Nylon 6,6 | SEM-FTIR-XPS | Hernandez ve ark. (2019) |
4 firmaya ait tavuk eti örneği | 4,0-18,7 adet/kg et | - | XPS | Diseksiyon mikroskobu, FTIR |
Kedzıerskı ve ark. (2020) |
57 içecek örneği ( 19 yumuşak içecek; 8 enerji içeceği, 4 soğuk çay ve 26 bira) |
Ortalama 28 ±5,29 partikül/L | Ortalama partikül boyutu 0.1-3 mm |
PA, PEA, PET | SEM, Raman spektroskopisi |
Shruti ve ark. (2020) |
5 farklı satıcıdan temin edilen 317 midye dolma örneği |
Ortalama 0.6± 0.1 MP/midye | Ortalama partikül boyutu 1.7 ± 0.1 mm |
PE, PP ve selüloz |
Raman spektroskopisi | Gündoğdu ve ark. (2020) |
PE: Polietilen; PS: Polistiren; PP: Polipropilen; PET: Polietilen tereftalat; PVC: Polivinilklorür; XPS: Ekstrüde polistiren, PA:
Poliamid PEA: Poli (ester-amid)
Tablo 4 incelendiğinde, yapılan çalışmalarda mikroplastiklerin gıda zincirine farklı kaynaklardan bulaşabildiği ve gıdalar aracılığıyla insan vücuduna mikroplastik kontaminasyonu gerçekleşebileceği görülmektedir. İnsan beslenmesinde önemli bir yere sahip olan süt örnekleri üzerine Kutralam–Muniasamy ve ark. (2020) tarafından yapılan çalışmada, 23 örneğin hepsinde mikroplastik varlığına rastlanırken bu kirliliğin temel nedenlerinin süt alımı sırasında kullanılan plastik boru malzemeler ve endüstriyel proses basamakları olabileceği üzerinde durulmuştur. Ayrıca çalışmada sadece süt değil kirliliğin boyutlarının gözlemlenebilmesi için süt ve süt ürünlerinde de analizlerin gerçekleştirilmesi gereğinin önemi de vurgulanmıştır. Liebezeit ve Liebezeit (2013) tarafından bal ve şeker örneklerinin incelendiği çalışmada, partikül miktarının hem hammaddenin doğal bir kaynak olmasından hemde proses basamakları sırasından havadan bir kontaminasyondan kaynaklanacağı düşünülmüştür. Mühlschlegel ve ark. (2017) tarafından bal örneklerinin incelendiği çalışmada, balın çevresel kaynaklı materyallerden mikroplastik kontaminasyonuna maruz kaldığı gösterilirken, özellikle dumanlama sırasında kullanılan doğal malzemeler ile otların mikroplastik kirliliğine neden olacağı ve proses aşamasında dumanlama faaliyetinin önemine dikkat çekilmiştir. Ayrıca balın viskoz ve yapışkan bir sıvı olmasından dolayı toz, lif ve mikroplastik partiküllerini kolayca absorbe edeceğinin üzerinde de durulmuştur. Schymanski ve ark. (2018) tarafından mineralli sularda yapılan çalışmada, en büyük mikroplastik kirliliği geri dönüştürülebilir şişelerde görülmüştür. Bu kirliliğe yol açan temel etmenin polyester ve polipropilenden yapılan şişelerde meydana gelen potansiyel bir aşınma sonucu gerçekleşen migrasyon ile ilişkili olabileceği öngörülmüştür. Kosuth ve ark. (2018) farklı ülkelere ait musluk sularını incelemiş ve örneklerin yaklaşık %81’inde mikroplastik kirliliğine rastlamıştır. Kirlilik üzerine en etkili faktörün antropojenik faaliyetler olduğunu belirtmiştir. Farklı kaynaklardan elde edilen tuz örneklerinin incelendiği çalımalarda, sucul sistemlerden elde edilen tuzlarda ciddi bir mikroplastik kirliliğine rastlanmıştır. Türkiye’de yürütülen çalışmalarda, özelikle göllerden ve denizlerden elde edilen sofralık tuzlarda görülen ciddi mikroplastik kirliliğinin farklı deşerjlardan beslenen göl ve denizlerimizde antropojenik aktiviteler sonucu oluşan plastik kirliliğinin bir göstergesi olduğu üzerinde durulmuştur. Konserve balık üzerine 2018 yılında Karami ve ark. tarafından yapılan çalışmada, üründe sınırlı sayıda mikroplastik kirliliğine rastlansa da konserve sardalya tüketimi ile |
bir tüketicinin 1 ila 5 mikroplastik (90 g konservede) partikülüne maruz kalacağı bildirilmiştir. Ayrıca çalışmada izole edilen parçacıkların civa ve kurşun gibi ağır metaller içerdiği de bildirilerek, riskin sadece mikroplastik içeriği ile kalmayacağı ve daha detaylı bir araştırmaya ihtiyaç olduğu vurgulanmıştır. Bununla birlikte tüketicilerin tek bir kaynaktan değil pek çok kaynaktan mikroplastiğe maruz kaldığı ve çoklu mikroplastik maruziyetinin insanlar için potansiyel bir sağlık tehlikesi oluşturacağı düşünülmektedir. 4. Sonuç Yapılan araştırmalar, mikro- ve nano plastiklerin çevrede kalıcı bir kirletici olduğu ve gittikçe artan oranlarda karasal ve sucul ekosistemlerde biriktiğini göstermektedir. Okyanusların, karaların ve sucul sistemlerin mikroplastiklerle kirlenmesi sadece ekolojik bir zarar olarak değerlendirilmemekte, aynı zamanda gıda güvenliği ve bunun sonucu olarak insan sağlığını da tehdit eden bir unsur haline gelmektedir. Yapılmış çalışmalar, özelikle deniz canlılarının yüksek oranda mikroplastiklere maruz kaldığını ortaya koymaktadır. Bununla birlikte, insanlar tarafından tüketilen gıda maddelerinin de hammadde, üretim aşamaları veya paketleme sırasında kullanılan plastik ambalaj materyallerinden veya ürünün tüketimi esnasında havadan kaynaklanabilecek mikroplastik kontaminasyonuna uğrayabileceği ifade edilmektedir. Bununla birlikte, gıda maddelerindeki mikroplastik varlığının belirlenmesine yönelik yapılmış çalışma sayısı oldukça sınırlıdır ve günlük hayatımıza dahil ettiğimiz pek çok plastik materyalin gıdalara mikroplastik kontaminasyonuna neden olup olmadığı tam olarak bilinmemektedir. Yapılmış sınırlı sayıdaki çalışmalarda; bal, içme suyu, tuz ve poşet çay gibi farklı tip ve sınıfta gıda maddesinin yüksek düzeylerde mikroplastik içeriğine sahip olabileceği bildirilmiştir. Sonuç olarak, ham ve işlenmiş gıdaların mikroplastik içeriklerinin ve gıda üretim, işleme, ambalajlama ve tüketim koşullarının gıdalarda mikroplastik oluşumuna etkilerinin belirlenmesine yönelik daha fazla çalışmanın yapılması gerekmektedir. Bu çalışmaların, insanların mikroplastiklere maruziyetinin ve mikroplastiklerin insan sağlığı üzerindeki olumsuz etkilerinin ortaya konulmasına yardımcı olacağı düşünülmektedir. |